TE RAF-İ3 3 incl Kümun 1839 HADİSELER KARŞISINDA Son Telgraf TALİHSİZ | İLKBAHAR GÜZEL GÖZ MÜSABAKASI ündenberi gazeteler heye « D canlı haberler veriyor. İlk bir baharda, Avrupada büyük | rb patlıyacakmış Bu ha - beri pek de yersiz, ve mizahi bul- mamak lâzım, Çünkü, artık öyle devirler yaşıyoruz ki, dünyada gok az şeye itimad kaldı.. O kadar sür'atle, öyle değişik ve fevka « | lâde hâdiseler oluyor ki, hayret- ten şaşakalıyoruz. Muhakkak ki, büyük bir huzursuzluk içinde bu- lunuyoruz. Baharın ilk tatlı gü - meşi, ağaçların tomurcukları, yap-| Takların filizi, çiçeklerin ıtcı ba- Tut kokusuna mi karışacak?.. Ne talihsiz bahar.. SANKİ DERDİMİZ. eğ ue GiRİ Şu ihtiyar dünyanın insanları kendi derdlerile uğraşıp duru - yorlar.. Her gün yeni bir felâket haberi duyacakmışız gibi asabi - | mız bozuk., Sanki, yer yüzünün tehlikeleri - yetişmiyormuş — gibi, Şimndi, bir de, dünyanın dışında ne gibi felâketlerin bizi tehdid et- tiği MeEy Ut 'nleYor. Bir Sü- ük bir merakla takib ediliyor- Avrupa gazelelerinin Romadaki muhabirleri tarafından bildicilen türlü tahminler hem sütunları aş- mağa başladı, hem de bunlar so- nuna kadar okunarak içinden ne Çıkabileceği düşünülüyor. Romada konuşulurken — İtalya- nın bir takım Fransız toprakları üzerindeki iddiaları da görüşü - lecek mi, diye Fransızlar merak ediyor. Çünkü Fransız Başvekili- nin İngiliz Başvekiline haber gön- dexerek Roma mülâkatlarında ile İtalyanın arasını bul- Kocasından Fazla İş Gören Bu Kibar de Dikkat Ede kinci imparatorluk devri l selirler birinin gayet kibar ve son derece güzel bır karısı vardı. Bu kadının nezaketi, terbiyesi kocasının diplomasideki mehare- tinden fazla iş görüyordu. Güzel kadının küçük muhtira- sında güzelliğin muhafazasına di ir on düstürü, ehemmiyetine bi- naen aynen naklediyoruz. 1— Erkenden yatmalı. Mide dol- gun olmamalı. Ömürotu ile dol- durulmuş bir yastık üzerinde uyu- malı. 2— Yatmazdan evvel gözleri gülsüyu karıştırılmış - maimukat- tarla banyo etmeli. Yatakta ga - zete, kitab okumamalı. 8— Sonbaharda. sabahleyin u- yanınca bir bardak üzüm suyu iç- meli. Kışın da alt: portakal suyu, 4— Haftada bir defa olsun bü- tün vücudü pırasa suyu ile yıka- malı. Bu cildi yumuşatır, zanbak çiçeği renğini verir. (Devamı 7 inci sahifede) -— Genç kız, — Peki ne yapacağız doktor? Doktor sanki bilgisizliği yüzüne vuruluyor - muş, kendisine — Bir ağrının « Kadının Tavsiyelerine olduğunu anlı; Biz refikimiz güzel göz müsa - bakası tertib ettl Gözü güzel ba- yanlar, gözlerinin resimlerini çek-| tirip bu gazeteye gönderecekler - miş.. Neticede kimin gözü en gü- zol ise, o birinciliği kazanacak ve Böz kraliçesi ilân edilecekmiş. Ta-. bi bu birinciyi tayin etmek için de okuyucuların reylerine müra- caat edilecek. Gözlerinin fotografını çektiriv de bir gazeteye gönderecek raç meraklı bayan — bulunabilereğini kestiremiyoruz. Fak egözü üstünde kaldı. diye b söz vardır. Reyler en güzel gör üze - | rinde toplanacağına göre, bilmi. « yoruz, böyle bir şeye razı olan bu- lunacak mı? AVCILARIN REİSİ GELİYORMUŞ Beynelmile! avcılar cemiyeti ve- isi şu gürlerde İstanbula geliyör. Türkiye avcıları kendisine iyi bir karşılama programı hazırlamışlar. Giğecek. olan zat ğ RM# Siyah yuvarlak noktalar 12 nisan 1938 <ekı yuvarlak ve murabba noktalar da 6 son- kânun 1929 daki cepheyi gösteriyor. Roma mülâkatı esnasında mutlaka bir hal şekline bağlanacak olan İspanya harbinin son safhasını gösterir harita mak İçin tavassut teşebbüsünde | Kadın Siz rseniz İyi Olur. B Bu tavsiyelere riayet eden kibar bir İngiliz kadını yüreğinde bit buruntu duyduğunu gösteren yüzündeki kıvrıntıları çoğaltarak sordu: nadın!. Deniyormuş gibi güçlü bir bunaltı içinde, Yapılacak şey artık rönigen ve lâboratuvara kalıyor! Dedi. Ergen kızın: — Bu derd bitsin de nasıl biterse bitsin. Diyen bir usanışla büzülen dudaklarından: — Öyle ise röntgen ve lâboratuvar araştırma- larına başlıyalım. Sözleri çıktı ve genç kız, güzel kız, durü beyaz tenine yayılan pembelikler içinde güneşten kopup na getireceksiniz? — Si za gelirse?. bir karşılama yap Aynı Zamanda Fgwa Plaricas | lesi bunlardan biridir. İngiliz dev- istersiniz, ynm dışarıda y yurtta istediklerinizi Yakın Yurd Tetkik Köylü de Tenvir Ed ilecek a | limlerin muayyen grup'ı' inde| münasip görülecek köylere sev - kolu "ak süreti'e — konfer verilmesi ve bu konferan: fotoğraflarla tesbiti muwalık gi- rülmüşt Bu suretle hem köylüler ve halk tenvir edilmiş olacak ve hem de yakın yurd tetkikleri işi halka daha faydalı olabilecek bi de başarılmış bulunacaktır. Diğer taraftan — öğrendiğimi, Böre tekmil köylerde bütün h: kın okuyup — yazmasını teminen halk okuma odaları - açılması da kararlaştırılmıştır. 7 Çocuklu Hırsız Kadın T içocukln tz dar bulunmak gibi zahmetlere girme- mesi rica edilmişti. Lâkin Paris mülâkatında Fran- a arasındaki gerginli - için ne lâzım ise onun görüşüldü- ğüne şüphe edilmiyor. Eğer Ro- mada İngiliz Başvekil ve Harii ye Nazırına karşı İtalyanın Fran- sadan yer istemekte ısrar ettiği aşılacak olursa o zamanı İngiliz devlet adamları bu mevzuda ileri gitmeği m görmiyeceklerdir. Çünkü yet veri süretile İ- talyayı memnun etmeğe Fransa kendisi için hiç imkân görmüyor. Alınan vaziyet bu kadar kat lunca artık bu mevzu üzerinde fazla durulmiyacaktır. Fakat İngiltere ile İtalya ara- sında konuşulacak meseleler Ak- denize taallük ediyor. Akdenizde ise Fransanın alâkası büyüktür. Diğer taraftan İtalyanın arazi- ye taallüük etmiyen iddiaları var- dır. Cibutiden Adisababaya kadar giden ve Fransızların elinde bu- lunan şimendiferin idaresi mese- o- let adamları bu meselenin İtalya ile Fransa arasında konuşulma - sını ileri süreceklerdir. Fakat bundan evvel iki memleketin bir- birile dostluk münasebatını iade etmesi, kuvvetlendirmesi lâzım- dır, İşte İngiliz Başvekili en zıyade (Devamı 7 inci sahifede) POLıuK Ve.. Mahkemelr Bir kere Şeytana Uydum Cahillik Ettim, Affedin eçenlerde Derviş kızı Üftade'nin gece yarısı evine girerek, birkaç parça eşyasını çalan Mehmed oğ- lu Abdülmuttalibin muh w :e - sine dün Sultanahmed birinci s'“h cezada başlandı. Eyübde iplikhanede arvelelik yaptığını söyliyen maznun Ab - dülmuttalib mahkemede, suçunu itiraf ederek şöyle ifade verdi: — Ben halamın yanında oturu- yrdum. Bu Üftade kadın da M kiracımızdı. R: dvu de' CANLI BİR ADAM Dükatel öldüğü saman karısı, koca- sını öldürmek için kullandığı ipi yak- miş, odanın döşeme — tahtalarındaki kanları güzelce silmiş. Sonra polis merkesine giderek ko- CaşImI sopa ile öldürdüğünü söylemiş. Yapılan olopside Dukatel farla sopa darbesile öldürüldüğü an- Taşılmışlır. TÜCELER KONGRESİ Budapetleli bir cüce, da meveud 56000 cüceyi akdine davet etmiştir. Peşteli cücenin bu kongreyi topia- maktan maksadı. bir cüceler beldesi tesis elmek çörelerini aramaktar. Bu beldenin evleri, sokakları, iramvay- darı, ötemabilleri, arabaları boylarile Mütenasib olacakmış. Bülün dünya cü- celeri bu beldede — toplanacaklarmış. Âyi amma, bunun için lâzım gelen pa- YA nasil temin edilecek? Peşteli cüce cidden kurmaz. Buna da çare bulmuş: İstikraz akdi... Ya bu. ah ödenecekt. Cüreler beldesini ziyarele gelen seyyahlardan Alınacak (ayak baslı) paralarile.. Bakalım, bu cüceler hengresi neye karar verecek?, Macaristan hükümeti, Peşte belediyesine aid araziden birini cüseler beldesinin tesisi için terke ha- zir olduğunu şimdiden bildirmiştir. YILAN GİBİ ZENWİRLİ BİR KUŞ Gaşasile insanları zehirliyen, öldü- ren bir kuşun mevcüdiyeti tabliyat â- Himlerince malüm (di. Fakat bu kuşun ele geçirilmesi müşküldü. Avustralyalı âlimlerden biri bu kuş- dardan birini, diri diri yakalamıya mu- vaffak olmuş ve fetkikata başlamış- tar, Bu kuşun benliz Bml yoktur, Yerli ahali (Ölüm kuşu!) derler. Bildütimiz Bülbüle benziyen bu kuşun tüyleri de 'ona benzer. Çok ivri bir gacası var- dır, Bununla küçük bir yara açar, ze- hirini saçar ve kaçar. Ba ada Küba cumhuriyeli merke- zidir. Antil adalarının da en büyüğü- dür, Mesahal sathiyesi 120,006 kilo- metro murabbadır. — Belçikadan — ve Holandadan dört defa büyüktür. Küba çok zengindir. Ormanları, pirinç tar- daları, tabil güzelliği içindir ki ÇAntil inelsi) adı verilmiştir. IYOSMA, (0. 42 anamaamaan Yazan: ETEM İZZET BENİC: arıp raporlarını mi ba- nim hasıl isterseniz? — Benim istememle doğll, sizin nasıl kolayını- Genç kız biraz sinirli, biraz dayanıksız, biraz başına gelen dertten uzanmış görünerek, tez canlı — Benim için hepsi bir doktor. Yurtta kalmak, — Peki, öyle olsun. Gözünüz öni n daha iyi Diyerek doktoru karşıladı ve sözüne ekledi: Dokto' düşünceli ve sınaca gibi sıkın H ( —F 4 Derkea ağzından kelimeler ağır ağır dökülü- yordı Edirnekapıda, | ünde olmak be- Gardenbara Gizlenip Hırsızlık Yapmış M yıımdı Nmıl! Lımuıde bir cuk oraya saklanmış v çekildikten sonra 12 is' kaçmıştır. Necati dü iskemleleri satar ve Sultanahmer'- Mahkemesine — se- dunmuştir; yaşık yordu. Karısı ise bir haştane kö sindedir. — Sonra serde — ihti, da vardı. kâtiblerinden di , at tekaüdlüğünü hak etme - den bir mesele yüzünden açığa çıkarılmıştı. Yorgunluk ve — cesaretsiz!'ğe karşı mücadele ediyor, Nihayet bir iş bulmağa muvaffak olacağın - dan ümidini kesmiyordu. Bugün, heşinci defadır. — müracrat et'iği yerlerden ters cevab alıyordu. Ni-) Fayet gazete —okuduğu, son bir yere müracaat etmek için acele ediyordu. Gazetede şu satırları <kumuştu «Bir memür aranıyor (X) ano- nim şirketine — müracaat. Adres eyoğlu No. 136.> Gitti. Adresi ilân edilen mücz - Feseyi buldu. Yorgun, azgın, dar ve Taş bir dehlize girdi. Hiç ktmse- yi göremedi. Birdenbire arkasın: dan bir şes? — Ne istiyorsunuz?.. Bekat Rifat dalgin ve rüyadan uya - | mr gibi sıçradı. Birden karşısına bir memur çıkıvermişti. Rifat E- fendinin düşkün kılık kıyafetini gözden geçirerek sordu: — Ne... Ne istiyorsunuz?. Rifat : - Bir münhal bir memuriyet varmış da... Diye kekeledi. — Münhal memuriyet mi? Ne wemuriyeti?.. Rifat bir gazete uzatarak, par- azağile ilânı gösterdi. Memur hay-, zet eti Mümkün' değili.. Bu asısız | bir Hân... Siz ne haber aldırız? | Kir memur mu aranıyor? | — Evet bir tahsildar. Daktilo başındaki bir kız: — Bizim — tahsildarımız ver. Niyazi Receb. Anlıyorum pstron biye onu değiştirip yerine bir baş- kasını koysun?.. Diğer memur omuz silkerek- — Ben sizinle şaka ettim; ge- Vniz, arkam sıra geliniz.. Sizi pat- rona götüreyim, Rifat, memuru takiben dar hir merdivenden çıktı, Kalbi ümidle Ferit boyuna söylüyordu. lnız dinliyordu. Feridin ağzındaki lâf, en çok: - Onun delisiyim Refet. Ona bayılıyorum. t. Bugün aldığı mektubu ikide bir ye- leğinin kalbi üzerine gelen cebinden çikarıp çıkarıp Refet Do oku — Kardeş, yazışa bak “On sâtir içinde bütün gönlün va bir benliğin ve Bunu senin, en büyük tanıdığın, bayanların da ya- pamazlar! Diye ine seven, bir inanç, iç 1. Üstüste tekrarlıyordu: et ben, onun bağlılık var Nesrini durmadan övüyardu. Onun övüşünde, konuşuşunı A ı Çev!ren: FAİK BERÇMEN ı dolu idi. Memur bir kapıyı vura- Tuk içeri girdi ve diğer — küçük ioş bir odayı göstererek: — İşte, şurada bekleyiniz. Pat son meşguldür. Sonra sizi çağırır. Rifat teşekkür etti ve bir k tuğa oturdu. — Uzun bir müddet bekledikten sonra, yatar gibi u » zendı. Uykü bastırdı. Gözleri ka- Fanıyor, çenesi göğsüne dokasu- yordu. Nihayet uyuya kaldı Neden sonra, yavaş yavaş. ki varak, başı koltuğun kemarına vu-| sunca uyandı. Bir an şaşkın kaldı. İyice karanlık basmıştı. Birdan - Fire aklı başına geldi: — Ot uyuyakalmışım.. Ne ka dar zaman oldu?.. Mutlaka teni unuttular'. Elile duvarı yoklıya — yokeya şürüyerek küçük salondari Çıka- döldi. Yolunu aydınlatan hafi! bir ışıkla bir kaç adim attı Dolam - baçlı dar geçidde ilerledi, jşikli bir camlı kapı gördü, Uzun bir v reddüdden sonra kapıyı vurdu. İçerden kısık ve sert bir ses. — Kim 0?. Birdenbire verecek cevab bu - irmadı. Fakat, bir cevab vermek Azamdı: — Açınız! dedi. Kapı gıcırdayarak açıldı, benazl uçuk bir adam göründü. Kıfat ne eceğini kest.remiyerek: — Bayım, bilmem ki rize ne söyliyeyim.. yet bu pek vat #ız bir sergüzeşi Adam biraz geriledi, yavaş bır sesle: — Anladım... dedi. Rıfat — biraz netes alarak: — Çok iyi.: demek anlıdınız?. — Ben sizi bu kadar çabuk, bu ; kadar erken beklemiyordum, — Bu kadar erken mi?.. — Fvet, evet... — Tuhaf şey!.. İçinde flân yazılı olan gazeteyi rebinden çektp çıkardı. lığını dile getirebiliyor. nlatışında ger- Nu . sevdanın gilerile örülmüş tutkunlu; iyim! K EN,: Fakat, diğeri tekıar bağırdı: — Hayır, hayır.. Henüz istâ edilecek bir şey yok.. Her şeyi menizi istemiyorum, ama, be Cınle dostum... Siz yalnızsınız il mi? İyi.. İyi.. Çok iyi.. Eğildi. Büyük ve yarı açık | yalize elini soktu, bir deste bi Lonot çıkardı. 100 lira kı &. Rıfat düşünüyordu: Muhaf ki bu bir hırsızdı; fakat vıyaf v< konuşması düzgün, kibı: B -ünen. bir adamdı. Paralara hayretle baktı. ri yavaşça: — 100 lira. . Tara 100 lira.. | ni ne görmüş, ne de tanımış * erksınız... Sadece, beni — bulül diğimizi — söyli ben buradan Arlaşuk mı?. Rifat şaşkın, para i p ceplerinden birine koydu. İ ara, diğeri vali: şurken geri dö z niz yerden wd“ Üzülmeyin.. telâşa düşmeyıni Havdi Allahaısmarladık. Rıfat, uzun müddet mütehaji Faldıktan sonra nihayet xenöl toparladı. Bulundağu yenleu kıp gitmeğe karar verdi. Du"tğ rı elile yoklıyarak , rasgeli e| dü. Aşağı inen bir merdiyen Cu Eli merdivenin trabz ıri kurtularak bir şeye çarptı, tiş bir gürültü oldu. Karşısıf ir ışık göründü ve şiddetli $ yükseldi: — Kimsiniz?.. piyorsunuz?... Rıfat hepsini anlattı; gazett Ceki ilânı... Küçük salondakt | «sez tükenmez bekleyişi, BÜ vun antresinde, bir seyahata ineğe hazırlanmışa benzivea damı. Gi w — Seyahat mi?.. Niçin?. N& gahati? Neler söylüyorsunuz?? — Öyle ya. Bir masanın Ütt de kocaman bir veliz vardı. deste deste paralarin dolu bir Ba.. İriyarı bekçi daha ziyafle d! lemiyerek haykırdı: — Ha. anlaşıldı. Patron Yi firketin hissedarlarından biri zayı soymuş, paraları alıp İ gece yarısına kadar od (Devami 6 ıncı sahitede) Di iyeceksiniz.. gitmişim, Burada ne $ e bekçisi Rılatın sözünik 1730 Müzik (dans sastl - Pi)- 18.30 Konuşma (dış politika seleri), 1840 Müzik (dana aati devat) | 1830 Sant, ajans haberleri, reloji ve ziraat borsası (fiat). 1840 Türk müziği: İncessat vend faslı, Tahsin Karakuş. Hakki man, Eşref Kadri, H. Tokay, B. 1940 Nedim gecesi: Temsli, şilfi zik, Ekrem Reşii, Ruşen Ferti, Cemil, (Türk müzlği küme darı, radyofanik temsii kolu decektir,) 2i Saai, osham, tahvilât, Bukut borsası (fiat), #1,415 Müzik Çoda müziği). 2145 Konuşma (haftalık pesit * tasu). 22 Müzik (küçük orkestra). 23 Müzik (eğlenceli plâk). 2SAS - YA sön ujans haberleri yarınki program. 1857 Hicri Vakıtler | Vasati TU gözlere doğmuş gibi duran kız, bakışını hiç doktor- dan ayırmıyor; onun ağzından çıkacak kelimeyi bekliyordu Doktor durgün bir sesle: — Peki. Bir de bunları anlıyalım. Bakalım ne çıkacak, ne bulacağız?. Ded i,öszünü bitirdi: — Bütün bunları bizim yurtta mı yaptırmak — Evet..; evet,.. Bu da bir deneme olacak GENÇ KIZ YATIYOR! ONUN DELİSİYİM! mak, raporlarını getirmek. isteğinize bağlıyım. Doktor bir durumluk düşündü, sonra: — Bakıö'evimizde röntgen var. Lâboratuvarla. rın çeşidi var, herşey en iy - Birçok kontrollara, konsültasyonlara ihtiyaç olacak. Orada hepsini Söğarık. Dedi. genç kızi 12 22 4 48 17 02 18 38 Doktorun liği günün ertesi. «Rezences ta oturuyorlardı. Y Yemek yiyorlardı. Vakit epeyi gecikmişti. İkisi birbirlerini bulduklarına çok seviniyor lardı. rmi beş numaraya yatırıldı. Tek yataklı, küçük bir oda. Hast © soydu, yatağa soktu. Kendisinin getirdiği geceliği giydi. (Devamı vaz)