$—SON TELGRAF— 9 llıdnıııııîl Akdeniz İhtilâfı Ne Şekil Alacak ? Fransa Bir Karı Toprak Vermiyece İngiliz Başvekili Yola Çıkarken Vaziyet Ne Merkezde? Fransa, Roma'da İtalya İle Arasindaki İhtilâfın Mevzuubahs Olmasını Nıçın lstemıyor T şvokili ile Hariciye ati yak- laşıyor. İtalyan payitahtında bunun için hazırlıklar görülmek ek misafirleri ağarlamak bat a ahat ve ziyaret İtalya i- himdir. İngilterenin Baş ciye Nazırı Londra anlaşmayı kur- vrupa Sulhu- için ter Bu sej çin çok n vekili ile Ha Roma arası tlendirmek. ve nıyor. 4 sağlamlaştırmak için Romaya e İngiliz Başvekilinin söy« lediği bir cihet vardır ki o da ken- disinin bu ziyaretlerden, seyahı lerden hemmen iceyi lvereceğini büyük hulyalara kapılmadığıdır. Uğra- şacak, bir defa görüşmekle mak- sada varılmazsa diğer bir defa daha görüşecek, hulâsa —Avrupa sulhunu kuvvetlendirmek için hiç bir tedbire müracaattan geri ka- milli; mışti. 935 de Eden de Romaya yılm.şı " ge ti. O zaman Habeşi çıkmış, fakat daha harb başlama- İngilterenin o hazırı Romaya giderek Sin- ile İtalya arasında başlıca ihtilâf mevzuu olan İspanyanın etçiler lideri Franko bir merasim esnasında r Musolini y a istan harbin üş, Habe- n önüne geçmek is- İtalyan gazeteleri ti de hatırlatı - tan meselesi zamanki Grandük Vlâdimir Taht Sahibi Oluyor Romanof hanedanının sen vârisi olduğunu iddia U: de bir toplantıda dostları arasında Almat aş, dedil ıyay ar almak | sözler — nancının önüne bir beş liralık buyruğunu bildirdi. — Hepimiz liver yavrum Sonra yine: — Canım, Sev havalandıracak bir 1 kadına y layan kolunu sıktı. Sevim: Aman gı çok sıktın. lamdı, boynunu do- erim Biraz içmez mi- Dedi, şampanya kadehini kaldırdı. Bu kadın! — Yosma, İdi Şekerim. Dediği de Hanife ablaya büldirdiği adamdı. Es- ki saylav Tufan. panyasını bitirdikten sonra Sevimin evdalı bakışlarına tutgün tutgüun kabartan bir et, sinir, erkeklik duygu- — Sevimciğim dansedel! Sufradakilerin hepsi de içki ler, Hepsinin başı dönüyordu. Hepsi de yer yüzün- deki bütün eğlenceleri bu geceki eğlentilerinde derlemek ve yaşamak tadının sonuna varmak isti- yozlardı. m. nin hızı içindeydi. te- gö- n o zaman bü cesiz kaldi rünce İtalyayı tehdid ettiğ yor Musolininin Ha tan İtalyayı hiç tanı alm bir ayrıldığımı yazı - sonra İngiltere ile ası açılmış, bu ger - zaman sürmüştür. Ni- anında y adan 'na uğraşılmış ise de fili- ahasın le düzel- bitmiş aşvekilinin İtal - yareti sırasın: cek bir mesele de herhal- de Fransız iy â nın bugünkü şek he edilmiyor. Yeni telerinde bu ci gelen Ihaas: dilmekte İtalyada nü - tezahürat ya - eden Viladimir pildi. Fransadan yer istendi. İtal- tarafından bakılırsa İ bin aldığı vaziye m gazeteleri ortaya stılan sözleri Grandük V- Bu Gran- | ei B erici gibi görünü ninin miras y pin 7 inci aahifede, Yazan: ETEM İZZET BENİCK gaa birib larını sürdürüyorlardı. Bir ara ışıklar si laklara dudakların - kımıldanışı duygusu geldi. Sonra bi yağdıran ışıklar açıldı. Mor, ak ışıklar... Ve salonun doru na karışık, biribirine kaynıyan ışık yağe 'ufan Sevimin sarıldı az yerine birden çeşit çe- şit renkli Mavi, sarı kan bu ka muru altındı ği kıvrak göv- desini, dolgun göğsünü daha çok kendine yâsladı. - Sevim bayılıyorum sana! Dedi.Sevimin gözlerinde birden tavlı bir bakış yandı ve bu bakış uzadı uzadı, Tufanın y aktı. Bu yüreği avuç içindeymiş gibi kıskıvrak bi ladı; sonra: — Beni kuru lâfla sevi, Dedi. y vardı. Canı çeken, avuç içindeki kı bir hız vardı. Tufan: ne bağı K gınlık kıyı daraltan oma ile | X? SENE SONRA EVİNE DÖNEN ADAM bat adlı bir adam bundan famam 42 sene evvel, Albani civarında köşkünden çıkmış, pencere- den kendisine bakan karısına: — Merak etme, biraz sonra gelece- Bim... Demiş. Gidiş © gidiş.. O zamandan- beri gerek allesinin, gerek zabıtanın. yaptığı araştırmalar netlcesiz. kalmış. Tomas'ın iini bulmak Kabil olma - mış. Karısı, kocasının bir gün geleceği ümidini kesmemiş. ve kökşlen ayrıl- sofrayı hasırlar Tomi höcteye koyar, Sonra pencerenin önüne oturur, kea- disini beklermiş. Kadın, iki sene evvel Ölmüş. Fakat komşuları, kendistni çok sevdikleri - kapısının yanındaki çin, lambayı yakıp kapının yanına koy-| makta devamn etmişler. Geçen hafta, 80 yaşında bir ihtiyar olan, saçı sakalına karışan Tomas çı- kazelmiş. — Köşküne girmiş. — Odasına çıkmış, üstünü başını değiştirmiş. Es- kiden oturduğu koltuğa eturmuş. Tamas, nereye gitliğini, bu 42 verede geçindiğini iykce hatırlı yormuş. Yalaız Kübadan, Panamadan, Kaliforniyadan bahsediyormuş... vi amı - İSPANYOL NEFERİ VE ATLAMIYAN MERMİ enheden, bir askeri soyyar hastahaneye gelirmişler. Asker, bir top mermisi ile yaralan- dığını ve merminin patlamadığını, el- omuzundan yaralı an da yaranın içerisinde bulunduğunu söylemiş, Doktorlar evvelâ gülmüşler, sonra yaralı neferi ameliyat masasına ya - tıraışlar. dikkatle yarasını müayene etmişler ve hakikaten omuzunda S1 milimetrelik bir top mermisinin bu - kunduğunu anlamışlar, Yarayı açını lar ve bir topcu zabiti cağırmışlar. Zabit, büyük bir itina lle merminin ucundakt tıpayı çevirmiş, fişetini çı- sonra yerini operatörlere terk | SARI YAKUT Yeni dünyanın da eski dünyada ol- Guğü gibi birçok Adetleri, an'aneleri yar, Banları kolay kolay terkedemi- aır kahve diyarı değil- taşların çok makbal ol- Guğü bir yerdir. Riyo dâ janeyro sokaklarında dol: şıldığı zaman, meselâ bir şapkacı dük- kânınım üzerinde veya buna benzer bir alâmet görüle- eski dünyaya mah- vus şeylerdir. Brerilyada, meslek San'atlar kiymetli taşlarla gösterilir Bisaenaleyh — B bir adamım parmağında sarı yakut taşlı bir yüzük gördünüz mü, emin olunuz ki bu bir dişçidir. Doklorlar zümrüd, avukatlar karmızı yakut, mühendisler gök yakul faşlı yüzükler taşırlar, Fakat, son iktısadi buhran genç doktorları, avukatları müşkül bir ziyete düşürmüştür. — Sonra — bunlar, parmaklarındaki bu kücük yüzüklerin dikkat nararını çekmediğini leri sü- rerek daha göze çarpan alâmeller bul- mayı düşünüyorlarmış. Riyo kuyumcuları bundan istifnde yolünü bulmuşlar. Genç avukatlara, Yüzük yerine, müteaddid taşlardan vı pumuş kravat Gneleri tektif etmişler. RENKLİ SİGARALAR Mamfis ahalisinden biri, siraraların dcad olunalıdanberi yeklini değiştirme- diğini görmüş ve yeni bir şekli dü - Şünmlüş. — Muhlelif renkil — dumanlı saçan siraralar yapmış. Artık bundan böyle şairler, sizara - min mavi dumanlarından bahsedemi- yecekler. Bundan, bithassa kadınlar çok mem- nun olmuşlardır. Bundan böyle, du- mamı, roblarının rengine uyan sirarı lar içmiye karar vermişler. R. garaların bir faydası daha lerini. aryularmı irhar etmek. ma ve yapayım?. yım?.. Dedi Sevim sanki bu sözün kar $ gibi karşıda dans eden bir kadımı Bak boynundaki inci ne kadar gi Tufan, o incıye baktı, sonra $ Seni nasıl inandıre- | | | N amık Kâ Kemali ken kafasının içinde bin bir türlü le mücadele ediyordu oli eüşünce ui Kemale he anlatmak İâzım rdı. gi rerli | î Ka çaldı. Namık Küzımla | | karşı karşıya gelince, fikranden * | birden vazgeçti. Bu kadar eski ve | mimi arkadaşı ile arasında bir | toğukluk çıkmasını istemivordu. * Rir * | | | | en sonra, bah- da karşılıklı oturdular. iki dakika hoş beşt sı Namik Kâzım ai — Anlat bakalım Cezmi, Kız nasıl?. Melühattan — bahsetmiyor dedi.. Kocaman bir şapka | B Düşüncel! gülerek n şaka ediyo- a, sen hakikaten Melü- ga dini toplamağa çalış- — Yok, canım. işte. Vi lmiz var m: mik Kâzım Cozmiye doğru y alçaltarak: — Benim diğim bi dedi... Anladık.. Bu kız hoşuna gidiyor. O da at, asıl gönl Alay edip ge- çiyoruz, n olacak ha- kall Sesini ayağa klaştı. anlıyama mokta var, ikil ikimize izin de gülüyor. | kimde?. Senden mi € Bendi daha çok haş- | ianıyor. n mi?, Mesele hu- | rada, | — Cezmi Kemal ciddi bir tavırla sordu: — Bunu anlarsak ne olacak sanki — Canım, ne olacağı var mı?. Anlarız, kin gonuşur. B Sonra, stiyorsa o birmiz bu dan vazgı çocuk, Genç parmaği) kendisini işaret şey söyliyeyim mi. Melâhat be- e anlıyorum.. liba, Ben Öy ha.. bana ba a türlü, mana ile dolu gi ni seviyor.. Hafif gülümsüyor. Cezmi yerinde duramadı. B den ayağa kalktı.. Sinirli idi pantalonunun ci Odanın içinde dolaşmağa başla dı. Sonra, birden durdu, Arkada- şıma dönerek: - Ben de, beni en çok sevdiği- ni iddia edersem, ne dersin.. Zannetmem., lerin Melâhat beni seviyor. Seninle a- lay ediyor. Namık Kâzımın yüzü birden- değişti şaşkın hal aldı. e bakıyordu. Sonra başını , dedi, ti çılı 3 Halbuki o ki kadar fazla bir tesir yapmadı saklarma, itiraf sun. nir misin ha Benim alay € Hattâ © göremiyorum.. Geçen yün vlerinin geçiyord..m Aklıma geldi, Döndüm. Pencere- lere baktım. Pancurlar kapalı idi Gi önünden emedim mi Kemal, arkac zünü kesti: — Görseydin ne yay tın? — Hava o gün çok güzeldi peşli bir kış günü.. Görseydii ret edecktim.. Dışarı çık, biraz dolaşalım, diyektim.. - Gelcek mi idi zan Sun.. nediyor - ye ge , Sanki?. Bir kah ttı. Göğsünü ge- dedi, kar - bi delikanlı var. Be- ecek kimi . Benden iyisini mi bula - sânA, de, beğe- Kemalin yüzü birdenbi- 1 olmuştu. Olduğu yerde kılıp kal: r yandan duyulacak kadar yük- alıkgha savurdu: —i fla inci clur mu? — Ya ne ile clur?, Parrra ( — Senin paran ü un eğikliğinin, şılığını veriyor- terdi gibi sö —G izel?. ğsünün Genç kadın, izünü tazeledi * olür? yok mu?. , dik dik kuc: ğında çevrildiği erkeğin sertlikle, acı ile, öç üle azının, yapmacığın biribirine Tufan hiçbir şey anlamamış bak Tçek, senin paran yok mu?. taze kadın kanındaki bütün cive- leklikle kalçalarını öy attı, — gövdesini sarıldığı gövdeye bir kat duha yasladı. çıplak gerdanın bütün .. diyip geçiyorsun. liyeceğim. Boş gerdanın gü- — Tabil öyle si de senden işi Tufan bir sa incili kadının gerdanına dikmişti. Tufan ilk sözü söyledi — Niçin senin incin yok?, zelli 'orum, ye dürdü. Se im de bakışlarını — Cicim param yok amma, Tufanım varı. Dedi. Tufan kaba, kalın sesile; — Kah. kah, kah. güldü. olsun! — Tufan bütün parasile, pulfle, varlığile senin Dedi, sözüne ekledi: — Senin de piran, incilerin, cicilerin olur. Ye- ter ki, sen benim ol (Devamı var) 1 | ( E Sendeliyerek az ilaşideki koltif ja kadar yürüdü, otu İarı titriyordu. Namık Kâzım, a: Jindeki — değişikliği farketmişti yanına geldi, elini onun omuzuli koydu, yavaş bir sesle: — Ne oluyorsun, Cezmi, dedik Sen Melâhati çok seviyorsun.. #f hyorum.. benden saklama.. halif her şeyi anlatmağa kâfi geliyof Bir daha ondan bahsetmem. Bi rim sanş dokunuyor. OSü benden kıskanıyorsun.. Melâhatl sana bırakıyorum.. Bir daha gÖ Bes Jenin arkadaşın, âdeta kardeşi © nim.. Bir kızı senden üstün mü Mütcessir olma, Ceft zle rürsem, başımı çevireceğim. tutacağım. mi.. Cezmi, birden omuzları rak, boğuk bir sesle: — Bir daha onun evinin önülf den geçme, Namık.. Senden (i lvarıyorum.. Goeçtl tiğin o güneşli gündl le beraberdim.. O KÜ Melâhatle ni © orum gün, bahsı ben Melâhi Lişanımız vardı. şanlarıdım.. Namık beni aff ni, en yakın arkadaşımı çağırmadım.. Çağıramadım, ça | ğırmak elimden gelmedi.. Bef affet, — .—ati Bir Tavzih Bandırma Ticaret ve Sanayi Od Kelsliğinden: Gazetenizin 11/12/938 rünlü ve Gf sayılı nüshasınn Gçüncü sahiferi, dÖf düncü sütununda —mevzuu bahsedilii Bandırmadaki ihraoatçı H. Hamarüt Mümaileyh, — ihracafçılık ruhsataf mesini, kendi arsusu ile, bu bapta Ü damiıza vermiş olduğu dilekçesil Tacat Tahsatmamesini Odamır kanallf yüksek İktsad Vekâletine lade etmi Keyfiyetin lütfen gazetenizin Sülununda yukarıda yazıldığı veti fashihini rica ederiz. Radyo Porgramı Ankara Radyosu BUGÜN 1830 Müzik (hafif plâklar). 1815 Konuşma (doklorun saati). 19.20 Türk müziğl: İncesas faslı ( maz faslı). 2015 Sant, ajans haberleri, meletf” rolaji ve ziraat borsası (fiat). 2045 Türk müziği: i— Naman Ağa Şevk efza peşreti £— Dede (Hüsaü zatın gibi. ö— Tanburi Hikmet Bey (Ea bandenim). &— Lam'i (Şikâyet etmek. &— Rüşen Kam (Taksim). $— Rahmi Bey (En gülü nevbabif ran). 1— Mahmut Bey (Ey servi git velti &— Dede (Seri sültü anberini). #— Bait Dede (Şevk efza saz senti' Ü. Okuyan: Müzatfer İlkar. Çalaf” ları Vecihe, Reşat Erer, Ruşen Kaft Cevdet Kozan, 2110 Müzik (Saksofonisi Nihat #” senrin resitali) 30 Konuşma, *1AS Müzik (küçük orkestra). 2245 Sinema seki, SAS - 24 San ajans haberleri ** yarınkl program. YARIN 1230 Müzik (Sololar - Pi). 13 Sant, ajans haberleri ve meteof” Ankara. 13.10 Türk müziği (Şarkılar - Pi 1SA0 - 14 Müzik (Melediler - Pi 1357 Hicri Zilkade 18 1354 Rumi Birlücikânur. 27 1939 Ay 1, Gün 9, Kasım 63 9 İkincikânun PAZARTESİ Vekitler | Vasati