Tahtâî)ahir MuharebesiniOrtaya ÖLÜMAKINI | Yazan: BARMİ YAĞIZ “Atmakla Almanya Hata Etmişti Tedbir Fena Değildi. Fakat Bunu Harb> Başlarken Yapmak Lâzımdı Muzafler Erdeniz güldü, bana hak verdi: — Hakkın var oğlum... Amma, buna müessir olan — düşünceleri Şöyle hulâsa edeceğim: — Tahtelbahir — muharebesiri otrtaya atmakla ne büyük bir ha- tsya düştüğünü Almanya, Ame- rikanın kendi aleyhine harbe ka- rışmasile öğrendi. — Almanyanın tahtelbahir harbine kalkışması İngiltereyi müstemlekelerile itti- sal tesis edemiyecek hale sokmak,| İHilâf devletlerini - böylece harb Malzemesinden, uzak sevkiyatın- Can, yeni ikmal kuvvetleri cel - binden mahrum bırakmak gave- sine matuftu. Tedbir fena olms- makla beraber ya, harbi umum? başlarken bunu tatbik etmek ya- hud da bundan vaz geçmek yal - isrından birini tutmak mecburi yeti vardı. Çünkü ©o zamana kadar Kana da, Avustralya, Kongo ve diğec deniz yolile İngiltere ve Frsn - saya bağlı müstemlekelerin ih - fiyat kuvvetleri de dahil olmak Ü- zere bütün efradı Avrupa cephe- sine nakledilmiş, bir iki sene ye- teceği kadar erzak, iptidaf harb Malzemesi de idhar edilmiş bu - lunuyordu.. Binaenaleyh, bu, geç tatbik e- Gilen denizaltı harbi Almanyaya hiçbir fayda temin - etmedikten başka Amerikayı — İngiltere ve Fransa lehine harbe sokmakla za- Tar meydana getirmiştir. İşte, bu mevsimsiz harb şekli yüzünden Almanyanın — yekünu Tozla olmıyan tahtelbahirleri bü- yük Okyanusta, Atlas okyahusun-| da, Baltık; Manş, Adriyatik, Ege denizlerinde Akdenizin muhtelif yerlerinde perakende ve başı boş dolaşıp durüyor, Alman umumi Yarargâlının teşebbüsile bahriye kezaretinden aldıkları direktifle ilmiş, müştaki vazifelere atıl- ati kaybetmiş bir halde bulunuyordu. Bu yüzden, Amiral Suşonun 1- Tarı, Osmanlı karargâhinin mu - sırrane talebleri kangısında Al - manya müttefiki bulunan Osman-| h İmparatorluğu donanmasına an- €ök 3 tahtelbahir ilhak edebilmiş onlar da Marmarada, Karadet ge, ve bir tanesi de bu ölüm akı- irak etmek suretile bütün harb uzayışınca bir iş görinemiş sayılabilir. Halbuki Selânik — cephesind: tezyiki arttıran, General Manilof| kuvvetlerini — ric'ate icbar eden Fransız ve itilâf ordularının itti- tal yolunu kesmek için yapılan bas kın, yahud akın tahtelbahirler -) rafından daha kolaylıkla ve daha mükemmel — tatbik edilebilirdi. Ve. şu yaptığımız münakaşad'ın anladığımız veçhile elde tahte! - bahir filotillâları vücude getirecek Yadar silâh bulunmayışı; bu iş: | bir buçuk gemi ile 3 destroyere tahmil etmek meeburiyetini her iki umumi karargâha da hissettir- miş, böylece hareket edilmiştir Akına karar verildiklen sonca hal tatbika geçilmesi keyfiyı © zaman donanma kuman < danlığını yapan, Suşonun seleli Amiral Paşoviçe bir proje yâp- ması, tetkik için sür'atle nezarele| vermesi bildirilmişti. | Amiral Paşoviç bu projeyi çar- | çabuk hazırladı... Ve. ilk şayir”: donavmada yayıldığı zaman et- Tafı saran dedikodu, en büyük rütbeli denizciden bahriye çavuş- iarına kadar herkesin diline dola- dığı mevzu bunun — hatalı bir iş Olduğu merkezinde tebarüz et - mesidir, Akına çıkışımız çok tuhaf olda..| İşin şuyu / bulmasına - rağmer rarş, İ de Bizli tuttuğu kanaatile kafası dolu| — Bu akınla Osmanlı donan - olan amiral geçeyarısı verdiği 2ir| masının büsbütün elden çıkarlı- emirle: «Marmara ve Boğaz mıntaka - sında bir manevra yapılmak üz re hemen demir alınması.» Donanmaya bildirmiş, akına iş-i tirak edecek Yavuz, Midilli ve üç; destroyeri peşine takarak İstin - yeden harekete geçmişt. Duta Boğazda başlıyan arızalar, Yavu-| zun çıkış — sırasında bir mayine çarpışı, müfreze mürettebatınız. menfi düşüncelerinde fena tesir bırakmış, herkes müttefikan: masindan başka tasarlanan bir Zeyfiyet yoktur! Deyişi amiralin kulaklarına ke- dar varmıştı. Boğaz — dışında, — destroyerler sür'et itibarile müfrezeye refa - kat edemiyecekleri için ric'at hat tını müdafaa dönüşte Boğaza gir- meği temin vazifesile Tenados ya-| kınlarında müfrezeden ayırtılaı- lar. (Devamı var) İmparatorlar, Krallar Nasıl Eğlenirler? (8 inci sahifeden devam) bir de güzel kuştüyü geçirmeyi ibmal etmezdi. Boynuna da Sen Hüber nişanının kordonunu ta- kardı. Bunun üzerinde; — Yaşasın Kral ve avları...» remzi yazılı (di.| İmparatora ava çıktığı zaman-| lar yaverleri, saray müşiri, umu-, tal karargâh kumandanları, mu - bafızlar taburlar erkânı, ecnobı sefirler davetli bulunurdu. Giy - yom, her ava çıkışında 4 -6 yüz | kuş vurur, Sonra bunları bir yere| toplatır, önünde durur, resmini | manında — vurduğu — hayvanların listesi şudur: 2 yahşi öküz, 7 Ren, 3 ayı1,022 vahşi hayvan, 2169 a- le geyik, 680 karaca, 121 yaban keçisi, 16,188tavşan, 674 ada tav şanı, 9,643 sülün, 54 yaban hora Zu, 95 bakaçe, 56 ördek, 6ö4 kek Tik, 20 tüki, 694 — balıkçıl kuşt £81 muhtelif cinsten küçük kuş Mecmuu: 33,000... ESKİ AVUSTURYA İMPARA - TORU FRANSVA JOZEF DR AVI SEVERDİ Fransuva Jozef, çok mahir bir nişancı idi. Uçan kuşu vururdu Ekseriyetle Tirol dağlarında ya- bani koyun ve keçi avlardı. | Bir gece, davetlilerile, yani ıuıx[ Kralı Hombert ve Napoli prers! ile dağda yolu kaybettiler, Sis de) bastırdı. Bir oduncunun kulübe- tinde sabahladılar. İtalya Kralı Hombert, ava Gkte| mı, yalmız başına — dolaşmaktan zevk alırdı. Akşam üzerleri, tü » En Salâhiyetli Vatandaş. (& daci eahifemizden devam) — Eşek herif, diye bağırdı. Yüzüne baktım.. Çok kızmı Ne söylersin!. Boynumuz bül Yuttum.. Amma, bu söz çok ma gitti. Gözüm yaşardı. Süpür- geyi bırakıp gidecektim. Çocuk - larım gözümün önüne geldi.. Bır kaç kuruş biriktirmeden köye dö- nersem, ekim zamanı sikinti çe- keriz. Amma, aklıma koydum.. | Bu işte durmıyacağım.. Gidece « | | Bim.. Bu meşakkat bir lokma ek- mek için çekilmez.. Yollarda taş kırsam bir lira yevmiye' alırız.. Adım da çöpçü olmaz. Herkesin bhakaretine uğramam. Bizim hem- geriler var. Evvelce çöpçü idiler. İçlerinde açıkgöz olanları yollar. da, yapılarda Iş buldular. Bir lira dan fazla gündelik alanları var Muhatabıma içimde bir acımak ve saygı duydum.. Ona bir sual sormak istedim: — İstanbul için pis diyorlar. ae) dersin?. feği omzunda dağdan iner, kasaba veya köy halkı ile konuşurdu. — | Bir gün, geç vakit bir köyden geçiyordu. Elerden birinin kapı- sını çaldı, bir bardak su istedi Köylü, suyuverirken sordu: — Kral, civarda avlanıyor, di- yorlar doğru mu?... — Doğru... — Kral için çok huvarda divor- ler. Güzel kız gördü mü bayılır- mış. — Bu da doğru! İyi ki söylediniz... Kızır Groziella'yı saklıyayım. Ne olur ne olmaz, belki gelir, görüverir. AT, TAYYARE VE BİSİKLET MERAKLISI KRALLAR Hükümdarların eğlenceleri ya'-| nız ava, avcılığa münhasır deği'. dir. Hemen — hepsi, ata binmekten hoşlanırlar, iyi de binicidirler, Fa kat, Danimarka Kralı Kristiyan, €n ziyade bisikletten hoşlanır. He- ârı erkenden menher gün sabahl. bisiklete biner, başına dolaşır. Eski Sırb Kralı Aleksandı, ot mobil meraklısı idi. Ve bizzat b -- disi kullanırdı. * Bulgar Kralı Boris, çok iyi ota- Mobil kullandıkktan — başka hir makinist gibi lokomotif idare « der, Dük dö Vindsor, Velinhd iken tayyare pilotluğu yapardı. Son xa- manlarda babasının ve parlâmer-i fonun ısrarı üzerine bundan va tehlikeli sporlardan vaz geçti. Manalı manalı güldü: — Kim söylüyor? — Halk söylüyor.. dedim. Gözlerini caddenin üstünde gez- direrek cevab verdi: — Bizim köyden gelip pislemi- yorlar ya.. Kendileri pisliyor.. Ka-| pisının önüne çöp tenekesini de- viren İstanbul hanımları Bördük.. — İstanbulu tertemiz yapmak için sen ne düşünürsün?, — Bizim düşüncemiz ne ols - cak? Biz çöpçüyüz.. Akıllı insan- lar var başımızda.. Onlar bili.ler..| Hem ben ne karışayım . Vakında bırakıp köye gideceğim.. Pizi be- Jenmiyorlar.. Daha iyisini bul - sunlar.. Bayım, sen de İstanbul - luya benziyorsun amma, darılma, Fusura bakma.. İstanbullular ka dar tuhaf insanlar görmedim.. Bu, şehir nasıl mı tertemiz olur” Çöpçü güldü.. Başını — salladı. Bu sualin cevabını vermeden ya- zımdan uazklaştı.. 1 HİKÂYE: l Arkadaş'ık! (4 üncü sahiteden devam) can çıkarayım... Yalnız, siz üxüt—l meyin.. Siz heyecanlanmayın da..| — Hayır. Hayır.. Şu dakika. bu| nu yaparak kadar şert yürekli ol- duğünuzu düşünmek bile ista - miyorum. Ooof, azkaldı, bilmeden| bir suç işleyecek, bütün ömrümce vicdanımda onun azabını düya duya yaşıyacaktım... Nahid şoşkın: — Ne oluyorsunuz Altah aşkına| nlanmayınız.. Hem, ne su- ? Ne azabı?.. Rüya mı görü - yorsunuz?.. — Hayır, rüya değil, hak.kat;, bu resim bana, bütün hakiksti, zem vaktinde gösterdi; Sizin ka- karınızın adı Neclâ değil mit, — | — Evet, | — Görüyorsunuz ya, onu, karı-| D'zı tanıyorum... Hem de çok » kından, çok candan... Çok sene er var ki onu görmedim... O benim gocukluk, mekteh, arkadaşım,/! şeyim... Bir mahallede büyü, c bir yuva kurmuş, bak ne güze!, üyık bir kadındır, siz de yık bir kocasınız... Bentm talihim başka imiş, hayat beni başka mecralara sürükledi, ne de-| Bir?. Hayat bul.. Neclâcık... — Canım bırakın bu sörleri — Hayır, siz bu dolambaçlı. son- suz yolları bırakın!.. Neclâ ne iyi kızdır... Ona sadık bir koca olu, Yoo.. Rica ederim, öyle gözlerinizi büyük büyük açarak | Üzerime yürümeyiniz; şu dakika, burada, arkadaşımın korkunç bir mitdafancısı olabilirim. — Beni dinleyiniz. er| Neclâya bir telgraf çekiniz gı sin. Onu öyle göreceğim geldi ki. Ne iyi, ne iyi kızdır. Evinizi öğ- dim artık her zaman gelirin., — Peki amma, ben, ben ne ©- lurüm?.. — Çok sevdiğim bir arkadaşı min kocası, sadık bir koca... Al- lahâ ısmarladık... Geceniz tatlı ve güzel geçsin. Yarın telgrafı u- rutmayınız!, Nahid, genç kadının, kararının kat'i olduğunu anladı; giderker. beyecan ve ümldsizlik içinde <u caddeye kadat teşyi — etmekten başka bir şey yapamındı! Miras Yedi Kadın İflas | Halind | (€ üncü sahifeden devam) | Paranın kıymetini de hiç bilmi - yordum. Çok israf ederek para - larımı bitirdim. Büyük babamdan 60,000 İngiliz lirası kaldı. Bunda babam ve annemin de hisseleri vardı. Fakat 932 de annom öldü. Onun hissesi de bana geçti. Sene- de busuretle 10,000 İngiliz lirası | irad geliyordu. 933 eylülünde de babam öldü. Bu suretle anun his- sesine düşen servetin iradı olarak bana senede 9,000 İngiliz lirası kal- mış oluyordu. Bundan sonra ben borçlanmağa başladım. Evyelâ ZAKU sonra 7,000 İngiliz lirası borç aldım. Bunları şahsf arzularım İ çin sarfediyordum. Yalnız bir de şirkete hissedar oldum. Halbuki param gittiği halde şirketten bir kâr temin edemedim. 886 da 1,000 İngiliz lirası daha borçlahdım. Bununla diğer kırı temizlemek — ve dışıı l:::ğ: bir takım arzu ettiğim şeyleri de almak istiyordum. Muvaffak ola- madım, bu hale düştüm. Şimdi kadının mali vaziyeti et rafındaki tahkikatı daha derinleş- tirmek maksadile muhakeme baş- ka bir güne bırakılmışt: Taksimde Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU (Bu ge İTAAT İLAMI komedi l'.:q)dn Yazan: Celâl Müsahipoğlu Yakında ÜNSAN MAPUT) ZA 938 - 939 ders yılı için Hukuk fe- kültesinden aldığım tramyay Kasımpaşada Deniz Levazım T mu ve hüviyet cüzdanımı k:y:t”: muzdan 198 kuruş mukabilinde a k İtin. Yenisini alacağımdan eskisinin| —. & — Eksiltmeye iş 'nükmü yoktur. Hukuk fakültesi 3 üncü snuf| talebesinden 459 Zarife ee Amerika Kıt'asının Müdafaası (4 Üneti sahifeden devam) nin dahili işlerine haricden mü- Cahale mahiyetinde karşılanacak- | tır. Şu halde bu müdahaleye de | Şİmal, orta ve cenub Amerikası müşlerek olarak karşı koymağa karar vermiş bulunuyorlar. Şimdiye kadar Amerikada bu şeklide yedi konlevans toplanmış- tır. Bu son konferans sekizinci ol- | muştur. Bu konferans muhtelif tarihlerde toplanmış olan diğer- lerine birçok noktadan üstündür. sulhun muhafazası için diğer ta- | raftan bir milletin relah ve saa- | deti diğerlerinin aleyhine olma - imak keyfiyeti de maçılıdır. Bu- nunla demek isteniyor ki dünya- nın iktısadi vaziyetini düzeltinek lâzıma geliyorsa da bazı yerlerde sulhu muhafaza değil, harbe ha - zırlanmak gayesi takib edildi den böyle yerlerin rulah ve saa- deti diğer memleketlerin aleyhi- ne olacaktır. Onun için eğer dün- yanın iktısadi kalkınması temin edilmek İsteniyorsa milletler ara- sında sulhun devamını temin ede- rek emniyet kaidelerini yerleştir mek iktiza ediyor.. ve saire. İtalyan gazeteleri ise Lima kon- feransının Vaşingtonun politikası için bir mağlübiyet olduğunu ile- ri sürüyaorlar. İtalyan matbuatı n toplandığı | Simali Amerikanın cenubda iste- ŞU zaman dünyanın herhalde is- | diği kadar nüfuz ve tesir sal tikbal için birçok thtimallerle do- | Olamadığı — iddiasındadır. Roma hu olduğu bir zamandır. Amerikâa- | îî'“.::ı'î_’"ld":m__“s r;î:ım hilar gümdi bütün dünyaya ilân et- Faldulkier vibelkir üalgin V miş oluyorlar ki onlar başkaları- x :ı, mlinynımıiı ieliğürler a nin işlerine karışmak - niyetinde kendi noktal n ni cenub - debildirler. Fakat Amerikadaki |* dakilere de kabtil ettirmeğe çalı- 21 devletten birine harieden bir | gıyozlar. İşte ikaraguada bir ka- müdahale olacak'olursa buna kar- | nal açmak fikri de bundan İleri gı bütür diğer Amerika devletleri | gelmektedir, harekete geçecektir. Hulâsa A . Merika ktt'esinin emniyeti mese- lesi oradak' devletlerin hepsini de #yni derecede uyanık bulundur - maktadır. İşte Amerikalılar Av - Tupadan gelecek her nevi tahrikât | Alman ve İtalyanların cenubi A- merikada — bazı deki faaliyetlerini de bu zuretle mü - dahale mahiyetinde - sayıyorlar. Buna karşı da mâni olacaklarını ilân etmiş oluyorlar. Umumi sulhun muhafazası için konan kaldeler de var: Meselâ Mevcud muahedelerin yalnız bir tarafın arzusile değiştirilemiyece- ği gibi. siyaset kaldesi bu huststa hiçbir şüphe ve tı düde m: miyacak — sürette herşeye vüzuh ve kat'iyyel ve « rilmiştir. kararlaştırılmış, Bilhassa konfera Vağington —Amerika kıt'asının müdafaası daha kolaylaşsın diye bu kanalın açılmasını istiyor, Yi- ne İtalyan gazetelerinin yazdığı- na göre Vaşingionun maksadı Li- ma konferansının bir askeri itti- fak ile neticelenmesi imiş. - Fakat n buna mâni olmuş, yalnız yukarıda geçen kararlar veril - mekle kalınmıştır. Vaşingtön mehafilinin düşün - düklerine göre konferansın en mü-) him kararı şudur: Amerikadaki devletlerdön her- hangi biri kalkgrak Amerikanın bir yerinde ecnebi bir memleket tarafından müdahale olduğunu i- Bununla Amerikalılar anlatı - | leri T bütün yotlar ki şimdiye kadar milletler | Amerika devletlerini harekete arasındaki buhranlar mevcud ta- | getirebilecektir. Haricden gelecek ahhütlere riayet edilmediğinden ileti gelmiş muahedelerin Ittbar ve ehemmiyeti kalmamıştır. Fakı propagandalara karşı ise Vaşington | terafından icab edince bu vasıta- ya müracaat edilecektir. Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme U. İdaresi İlânları Muhammen bedeli 7502 lira 31 kuruş olan 19350 adet ve takriben 23247 kilo muhtelif eb'atta somunile beraber ankraj bulonu ile 9000 adet ve takriben 954 kilo 7/8 luk ankraj bulonu için somun 11/1/1539) çarşamba günü saat 15 de Haydarpaşada Gar binasındaki satınalma ko- misyonu tarafından pazarlıkla satın altnacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin ” kanunun tayin ettiği vesaik ve 96 de 15 nisbetinde 1125 lira 85 kuruşluk kat'i teminatlarile birlikte pazarlık günü zastine kadar komisyona müracaatları lâzımdır. Bu işe ald şartnamoler Haydarpaşada gar binasındaki tarafından parasız olarak dağıtılmakladır. — 9397) kormisyon Marmara Üssübahri komu't tanlığı satınalma komisyonundan: Cinsi Kilosu — Tahmin Lira K usulile eksiltmeye konulmuştur. 3 — Eksiltmesi 6 ikincikânun 939 cuma günü saat 16 da İzmitte tersane kapısındaki komisyon binasında yapılacaktır. 3 — Şartnamesi Ankarada Dr. levazım şubesinden, İstanbul Ka: sımpaşada Dz. satınalma komlsyonundan ve komisyonumuzdan 262 kuruş mukabilinde alınabilir ir. #— Eksiltmeye iştirak edecek isteklilerin 2490 sayılı kanunun is- tediği vesikalarla birlikte yukarda mikdarı gösterilen ilk teminat mak- buzlarını havi teklif mektublarını muayyen gün ve saatlen bir saat) evveline kadar komisyon başkanlığına vermeleri. (9210) * * lıı—ııvınhıhıısıhıııııloıhy.._ı..- Cinsi — Kilosu Tahmin Fiyatı Tuütar — İlkteminatı Kurüş a. Lira Ura Ekmek 400,000 9 88 30440 2958 1 — Komutanlık deniz erlerinin mikdarı yazılı ekmek bir konulmuştur. 2 — Eksiltmesi 6 ikincikânun 980 cuma günü saat 14.80 da İzmitle Tersane kapısındaki komlayon binasında yapılacaktır. 3 — Şartnamesi, Ankarada Deniz satınalma yıllık ihtiyaçlarından yukarda| şartnamede ve kapalı zarf usulile eksültmeye edecek isteklilerin 2490 sayılı " kanı istediği vesikalar! hmmwwnmm&uw nhhuuuumwmmnm—&uum—h-. dar komisyon başkanlığına vermeleri. «9211. g Ka * a öziKER Tunus'u Bilir misiniz? (5 inci sahifeden denam) ğırda yak, Yahudi sofrasın t yemek yel,» Doğeu. Yakat bu mahalledeki dükkünlar da pistir, İnsan birşey alıp yemiye iğrenir. Hara ahalisi erkenden yatarlar uyurlar, Yalnız, Seydi Merdum ve) Seydi bu Hafid — sokaklarındaki dükkânlar, kahveler, lokan geç vakte kadar açık bulunur. Fas Fat, ahçı dükkânlarının ve açıkta pişirilen kebabların kularından, burnutu tıkamadan Beçmenin imkânı yoktur. 4 Yahudi Kadınarı eskiden beyaz bir şalvar giyerler, başlarıça da sıvri bir külâh koyarlardı. Şimdi, zençleri Avrupalı kadınlar — gib niyorlar.. Yaşlılar yine eskisi nn «KÜÇÜK SİCİLYA,, YANİ İTALYAN MAHALLESİ Tunüsta, 108,000 Fransız, M4,00 de İtalyan vardır. Bunların demı Sardunya adasından gel miş, bir kısmı da Tunusta doğmu büyümüştür. itelyan mahallesi limana yakı der. Evleri basık ve önleri Verla süslüdür. Akşamları, kapıların önüne 0 tururlâr. Mandolin çalarlar, ç ler ve eğlenirler. İtalyanların çöe gu gemicidir. 4 Siyasiyalla uğraşınaktan vaz geçmezler. Mösyö Şantamarla adlı bir & faşist liderleri vardır. Kendisir (Tunusun Henlayni) adını ver mişlerdir. Ondan direktif Ne derse onu yapatlar. ğ Tunus şehri hakkında bir fikir edinebilmek için (Belveder) e çı kıp bakmal: Bu küçük şehirde 200,000 nüfus vardır. Umumi nüfus 2,600,000 - Yılbaşı Harçlığı (5 incl sahifeden de j e Madam Lüren'in rengi atmış. — Para mı?... Bizde para n Hezer, Kocam ve ben fakir kim seleriz. Elimize geçeni sarfediy. Tuz. Birikmiş paramız yök.. — Ya öyle mi?... Demek söye lemek istemiyorsun?... Biz şimdi yerini buluruz. Yalnı, rahat dur Bağırayım filân deme. Kocanı! ©n buçuktan evvel gelmiyeceğiri biliyoruz. Buna rağmen genç kadın kapıs ya doğru koşmak, bağırmak- İsti miş, mütecavizlerden biri bile - kinden sıkıca yakalıyarak arkı ceşina: ; — Bunu, ver, Dolaba kapatalıı Başka çaremiz yok. KÜÇÜK DOLABIN İÇİNDE.. Duvardaki dolabın kapağını aç mışlar, genç kadını içerisine tik- mak istemişler, halbuki dolab çük. içinde ne var ne yok çıkar mışlar, yatağın üÜstüne atmıslar sonra kadının - başına bir çarçaf #armışlar, bin müşkülâtla dolaba sokmuşlar, kapısını da kilidi ker, Ve odada bulunan aynalı dolabi. açmışlar, üst rafta, yatak çarşaf- ları arasında saklı 3,500 altını raışlardır. Haydudlar, evden çıkip gitme den evvel dolabın önüne gelmi ler: — Mersi!... Güzel bir senebaşı geçirecek kadar para bulduk. A- iyol. ” Diyip gitmişlerdir. Yarım saat sonra apartımanıa gelen Belediye memuru, kapı: aralık görünce hayrette n içeri girmiş, bütün elbisoler yal ğin üstüne yığılı, karısı da m danda yok. Hayreti — büsbütün artmış, Bağırmış: — Karıtığım, nereedsin?.. Zayıf bir inilti cevab vermiş. Dolabın. kapağını açmış. Yarı baygın bir halde bulunan kad cağızı j ğ Zavallı, boğuk bir sesle hâdis yi anlatıyor. Zabıtaya haber vet mişler. Fakat, haydudları kabil UN