|LAİLE HAYATININ İçi | Karı Koca Kavgası En Çok vab Verenler: Z nlaşamamazlık Ve Kaynana, Diyor A koca kavgaları neden o- lur? Bu suali tanıdığım, görüş- * aazımın geçtiği bir kaç * ahbaba sordum; yalnız, fi- Bi almak istediklerimin ev- larına bilhassa dikkat pt ünkü başından geçmiyen ve- ide olmuyan bilmez derlor.. ':“Mnn biri bu sorgu Neden olacak azizim, dedi Mukançlıktan, ya zügürtlük - W iki sebeb karı - koca kav- din esasını teşkil Fa- Üğürtlük, bu hal ruhiye Ünün İlk merhalesidir; ya düğü birinci plâna almak * Bu hususta bir Ak kabil olsa, — kenar indeki yoksul ailelerin, yekünların er. stalisi k en k e teşkil edeceğinden Misiniz? Çünkü lluk kelimelerinin Mmündemiç, Ka sebeti fik yüzünden ul.ırı kavga- "ııu debebiri "'ıık mu'nku.ndur Mk> Fakat diğerini Yüzünden hasıl olan ge “ııım kavga Ku ani zü Tâzım gnturlu. bir kavganın bağ | N için şunların hepsi baş- birer şebeb olabilir: Ek- ek kömür, ev kirası, h—.k.,* “ıkımsı kitab defter pa- | “hin çarabı, iskarpl: Bütre,, *vl___ı en- Ve saire. Say saya- Hele buna bir de izah için sahifeler | Meselâ, yoksul bir| — v a üğürt Neş'e dolu bir aile tatil || anız, o da işin | a|7 mucibesi zügürt- | İ Bir diğee ahbabimdan da u co: | vabı aldım: — Karı - Koca — kavgalarının, bence, ekseriyet teşkil eden sebeb ve âmillerinden biri ve en mühim olanı kıskançlıktır. Ailede bazan ydın bazan erkek, pek farkında ol- adan kendini bu girdaba kaptırır, Ortada hakikt sebebler olsun ol - | masın kıskanır.. Ruhunu simsiyah | bıı utlar gibi bir takım vehimler is-, lâ eder, Kısa bir zamanda bu ma- | 21 bir hal alır.. Kızma ., Hırçınlaş- tlük, Kıskançlık' günü bir gezinti esnasında ma. Tahakküm arzusu.. İhtiras., İsrar. — Münakaşa.. Bir tarafın, edif dir» veya «vir vir> denilen mütemadi söylenmesi.. Diğer ta- yafın müdafaası. Nihayet usanç, uhun isyanı, kavga.. rültü. Evet, bence en mühim sebeb budur. Çöünkü kıskançlık insanım akli muvazenesini altüst eden, ber- bad bir şeydir... İnsan yakayı kap- tırdı mı kola * kolay kurtaramaz.. Yoksulluk yüzünden de aile kav- | gaları olur, fakat bunlar, diğeri den daha az tehlike'idir... Birisi, uzayıp giden bir kavga ve dirlik- sizlikten ibarettir, diğeri ise, bo zan, korkunç ve vahim neticeler verebilir...» (Devamı 7 inci m)ıllıdd rendekı Bavulun indenParçalanmış Bir Cesed Çıktı 'tkat Katil İyice Anlaşılamad. . N Hindistanda bir Kralın meclisi has | N.N—ııı olarak fevka - M' heyet Iııılııııdııiı Ğ:ı:“-ı davalarda bu- | edilmesinden an- ı,ı;l— has heyeti ileri ge- lan, büyük hâkim Ve iüllmiştir. Müstem- Üa Elliz imparator - *den uzak yerlerde Nınk ve karışık 4 davaları / kesip | bu heyete ve - f hi aç Hüstanda başgös - î M Aülâfarın — dönüp | Yete geldiği gl—'ı şenliğe gitmekte olan bir mihrace rülmektedir. Bu ihtilâfların çe - | | şidi vardır. Yeni gelen İngiliz gazetelerin - | de okunduğuna güre geçen sene Hindistanda Bingalde vukua ge- len bir cinayet hakkında son ka- rarı vermek işi de şimdi Londra- | daki meclisi has mahkemesine gelmiş bulunuyor. Mesele şudur: Geçen sene martta bir gün Hin- distanda Bingal şehri civarında mukaddes bir köy olan Puride ş bir insan cosedi bu- neticesinde ce- sedin Nokaraco isminde birine Bit olduğu meydana çıkmıştır. Bu ve ya nun üzerine Sivami ile Pakala is- | mindeki karısı ve diğer ikı kişi daha yakalanmıştır. Mahkemede yirmi iki şahit dinlenmiş, fakat maznunları itham edecek — delil bulunamadığ hepsi tahliye edilmiş. Sonra bu, kâfi görülme- miş, diğer bır mahkemede yeni - den maznunların muhakemesine lüzum görülmüştür Bu muhakeme esn lumumi demiştir ki ami evlenmeden evvi timaf mevkli iyi olan dı. Pakala ile evlendi kalanan Nokaraco ile fena şekil- (Devamı 6 ıncı sahifede) Patırdı, gü- | ŞAKA | l BON TET (IAİ—17 llnrl Künun 1938 KADIN VE SPOR aa mamean 1 e grnrmeare. Kramem l 'NDA anesinde bazı deli » unlardan biri arkada- | Neden Olur?. AZZAZ — Oh! Ne güzel kitab 0. Ba 1 | ı ehemmiyetli mi?, — Çok ehemmiyetli... — O halde ver bana, okuyayım..| | — Henüz bitirdim. Zarar yok ver... | Pekâlâ, müsaade et de sow | kopya edeyim de ve- | kışımlarırı reyim... BAŞBAŞA KALMAMIŞLAR... | Nişanlın ile hiç kavga etlin| mi? | — Hayırt, , — Demek ahlâkı çok iyi bir de | likanlı.. | — Bilmiyorum. Çünkü henüz yalnız, başbaşa hiç kalmadık. — | TELEFONLA — Alisi... Bay doktor. geliniz. Bayan romatizmi tario. Bay diş ağrısından kuduru Küşük bayarın bileği inetn- di. Çocuğun da sancısı tuttu. - Şimdi geliyorum. Adresiniz. | — Ayazpaşada Saadet apartı - manı... İ İFLAS ETMİŞ ! Adamın biri, yolda giderken, bü ne tesadüf © ndeki bozukluğu g dost | der. | ce sorar. | Ne o, birader... Nen var?, | —— Sorma... İtlâs ettim. — Vah vahi. Evli misin?. — Evet. — Karının namına olsun, bir tarafa biraz para atmadın mı?, — Hayır!. Çocukların var mıt. Vart. — Bunların tahsil masraflarını da ayırmadın mı?, — Hayırt. - Ecnebi bankalardan birine de mi biraz para depo etmedin mi?, Hayır!, — O halde azizim, sen iflâs et- miş değil, mahvolmuş bir adam- B ŞAPKACI DKKANINDA görün- — Bu şapka size cidden yakış- | U, bayan.. — Çehrenizi tamamile saklıyor. Nobel Mükâfatı | Bunu Kazanan Madam Bük Ne Diyor? Bu sene Nobel edebiyat mükâ - fatını kazanan Madam Pearl Bük. zevci tabi Veiş ve küç'lk kızile ba- | reber — İstok l | hölene — girmiş tir. Tesadü ayni — vaptırdı bulunan bir. Fransız — gaze - teci — kendisle görüşmeğe mu- vajfak tur Pearl rTinden sederken — Atne, eser. lerimden en ziyade ehemmiyee , verdiğim eserimdir. Kahraman, n ismi yoktur. Sadece (Atme), bir kadındır. Atne, Çinli bir ka - dindir. Madam Pearlçin analık haki da eser yazmasını şayanı hayret bulmamalıdır. Zira, ilk izdivacın- da bir çocuğu olmuş, bir de evlât- lık almıştır. İkinci kocasının da i- ki çocuğu varmış. Madam Pearl: — İlhamı çocuklardan alıyorum. gülüyordu. Fikrine olmuş- Madamm , ererle « bar - az bir fark vardır. Çinlilerin * mamile — Japonlaşmasına imkı yoktur. Harp ihtimal 50 sene da- ha devam eder. Fakat Çinliler dört yüz | müşlerdir. A Dünya kadınların mislemem başlamışlardı Yukarıdaki resmimiz de bir ba yar Kadın GarsOönlar Tayyarelerde İstihdam Eedilmiye Başlandı ilar deat etaedi. Amerika tayya- * hatlarında çoktanberi tathik a lunuyordu. Bız onları taklit ettil. Avrupada birine'lik bizdedir Peru'da bir (Kadın tayyareck ler klubü) vardır. Azalarının susi bir tayyaresi bulunması $- -> tır. Buıun müstahdemileri de ka- pora karş ı rağbet son derece arırnaktadır. Bu arada sabahları biraz toplü olanlar daha spora fazla ehemmiyet 1 zam anda mevcut yağlarını eritmek içla ' semizliğini gidermek için jim "astik hareketini göstermektedir. wrupa tay - yarelerin de bir ye - k vücude geti- rilmiş ve tayyare- deki yolcuların ize tirahatlerini temin için kadın gar - sonlar — istihdam edilmeğe başlan- mıştır, Bu hususla 308 gelen Paris gaza - telerinde bir F ransız <Ben, evvelee — daktile idim Sonra manikür oldum. Sonra ış- siz ve aç kaldım. Nihayet bir n - kantaya beğazı tokluğuna £ girdim. Bu sırada müşterilerden birisi De tanıştın. Tayyereci ol - muharri * | rinin yaptığı ente- resan röportajı ay nen yazıyoruz: duğunu söyledi. Düşündüm: N ben de bir pilot veya paruşat olmuyayım?. «Fakat bu paraya ve çok zama- na mütevakkıftı. Halbu! relerde garsonluk yapal çin s! melümata ihtiyaç yok- tu. Bıraz soğukkanlılık, saret köfi idi. So veriyorlardı. Hastabakıcılık dip - Tomam olduğu için şirket beni bü- yük bir memnuniyetle kabul et - ti. Yalnız , yot üzerindeki şehir - ierin isimlerini, tarihlerini öğren- mek için bir çok kitaplar okurnak ezberlemek mecburiyelinde V l dım. Bu da on beş gün kadar sit. dü. Sonra uçmağa başladım. Hi metimden çok memnunum, Bide- yadan donüş Hollânda — tayy resine bindun Bu birar c iyi de para kemmel bir tay - are idi İçersi, tıpkı yataklı va - gönlar — salonuna benziyordu. — Son- ra güzel, çok gı - zel bir de kadın garsonu — vardı. ki hayali hâlâ göz - lerimin — önünde dolaşıyor. Arkasında si - yah çuhadan ya - pilmiş bir tayyör yakasında da kum '_"' Tayyare- | dekiGenç yette biraz korkar gil üm. Fa- kat şimdi, sanki bir ötomobil ile seyahat ediyormuşum gibi geli « yor..> HAVADA BULUNAN BİR KOCA Kadım garsonun anlattığına gö- re, Hindistan battında işleyen tay- yarelerin birinde çalışan bir ar - kadaşı zengin bir Hintli ile evlen- i ol şında fötr ka vacdı. Ben: po- rünce — gülümse - yerek yanıma di. Selâmladı, Tatlı bir <Yol hakkında bir | du. Meğer k. rle Japonlar arasında | ene süren harpleri gör- | malümat almak istediğiniz zaman bana müracaat ediniz.... Dedi. Yol üzerindeki bütün şe- hirlerin isimlerini, âbidelerini ve tarihlerini biliyondu. Bunları bü- yük bir vukufal, büyük bir neza- | ketle anlatıyordu. Durakların birinde, gayet ağır | giyinmiş bir köylü kadını yolcu geldi. Çok meyus ve heyecanlı gö-| rünüyordu. Garson kadın, he yanına gitti, kendisile mesgul »»l- daki büyük sepstin içimde, henüz iki aylık mint mini bir bebek var- | dikkat timamile bebeği sepetinden çıkardı, koltukların üzecinde bir yer hazırladı ve yatırdı. Sarsıntı ile düşmesin diye iyice de bağla: Garson kadın , beş Nsan bili - yordu: Tt möoclabi Aadi Tratam a. miş. Tayyarede bazı Arızalar ol - muş. O sırada, garsön kadının gös- terdiği soğukkanlılık Hintli zen- gtan dikkat nazarını çekmiş, Dolünca — evlenme para «