SAT FÜŞ Ş TEE İ e T AŞ j İ İ S—SON TELGRAF—Y7I inci Künun 1838 Ukranya Meselesi Büyüyor İ Ukranya Meselesi Büyüyor | Almanya Lehistarıla Harb Edermi? Polonya, Topraklarından Üçde Birini Harbsiz Feda Etmeğe Katlanacak mı ? Berlin, Bu İşin Sulhen Halli İçinî Varşova'ya Müracaat Edecekmiş ! Ukranyalılar Teahzikmi Ediliyor? U kranya meselesi - büyüyor. Yeni gelen Avrupa gazete- lerinde buna dair yeni ola- ak neler yazıldığına göz atmak lâzıra geliyor: Orta Avrupanın 919 danberi de- vam edegelen şöyle böyle bir müvazenesi vardı. 938 senesinde bu müvazenenin bozulduğu gö - rüldü. Çekoslovakyanın taksimin- den sonra daha ne meseleler çı- kacak diye bekliyenler tahmin - lerinde yanılmadılar. Çünkü or - taya Ukranya meselesi çık! Bundan memnun olanlar da var, olmıyanlar da. Fakat, ne olursa . let olsun bu mesele de bir neticeye doğru. ilerlemektedir. üstakil bir devlet kurulursa buna şimdi Rusya, Lehistan, Çe- koslovakya ve Romanyaya bağlı Ukranya - toprakları -Avrupada 45,000,000 nüfusluk yeni bir deve daha vücude gelecektir. Ukranya meselesinde iki türlü çıkar yal görülüyar: i— Ukranyalıların milli emel- lerini tatmin etmek suretile bun- ları müstakil bir devlet halinde birleştirmek: 2— Bugünkü gibi Ukranyalı - ları dağınık bir halde, birkaç dev letin idaresi altında bırakmak. Fa- kat Ukranyalılar ikinci noktanın istikbal için çıkar bir yol olmıya- İstiklâle kavuşmak istiyen Ukran yalılar milli kıyaletlerite milli oyunlarını oynuyorlar. | cağını iddia ediyorlar. Bu vaziyet | karşısında hakikaten müstakil bir Ukranya devleti vücude getirmek imkânı var mı?. Rusya ve Lehistanın bunu ka» bul edeceklerine ihtimal verile- miyor. Telgraf haberlerine — bakılırsa Rus Ukranyasında bir çok tahri- kât olduğu gibi Lehistan Ukran- yasında da muhtariyet istiyenler görülüyor. Fakat filiyat ve tat- bikat sahasında bu arzuların ha- sırası geliyor: Artık Almanya ile şimdiki Çekoslovakya arasındaki münasebat öyle bir şekil almıştır Almanyanın daha ilerlemek i- çin Çekoslovakyadan istifade et- mek istiyeceği tahmin — ediliyor, Ukranya meselesi etrafında dö - nen dedikodular muhteliftir. Me- selâ şimdi Ukranyada görülen is- Hiklâl arzularının, müstakil bir | | Terden müşteki. Onlar, mütemadiyen Ukranya vücude getirmek emel- lerinin Almanlar tarafından tah- | rik edildiği söyleniyor. S küry Hükümar “v8 Gibi Yaşıyor Nevyarktan bildirildiğine göre M. Eden, tıpkı bir hükümdar gibi karşılanmış, bir hükümdar gibi de hayat sürmüştür. Nevyorka muvasalatının ertesi günü bele - diye reisi Guardia'yı ziyaret et « fica, öğle yemeğini (Nevyork | Taymis) gazelesi idarehanesinde yemiş. Gece, Vinter Garten tiyat- rosunda verilen bir temsilde hazır bulunmauştur. M. Eden ertesi gün Vaşingtona hareket etmiştir. Ve salı günü A- merika Cumhur Başkanı M. Ruz- velt tarafından kabul olunmuş- Çur. Cebinden çıkardığı küçük bir armağan kutu -« sunu açtı, gösterdi. Tek taşlı, yıldız gibi pırıl pırıl yanan bir yüzük. — Onun kaçıp gelebilmesi bir sürpriz olacaktı. Ben de ona bu sürprizi hazırlamıştım. Yime yüzünü buruştura buruştura konuşuşunu sürdürdü. — Ne güzel bir hazırlanıştı değil mi? Fakat gelmedi. Gelmedi. İyi biliyorum: Kaçabilseydi ge- lirdi! Refet yüzüne baktı, Feridi dinledi dinledi: — İki gözüm, sen gerçekten âşıkısın.. Dedi ve.. sordu: — Peki nasıl ve nevede sevdin bu kızı?, Ferit uzun bir iç çekişinden sonra anlatmağa koyuldu: — Onu ilkönce Beyoğlunda Foto Ferit İbrahi- mia önünde gördüm. Camdaki resimlere bakıyordu. Alay olsun diye her gün her kadına yaptığımız gi- bi ben de durdum. Ona, işittirecek bir sesle: »Ne Küzel resimler» dedim. — Yani Ceza Kanununun dâf atmak» dediği geyi yaptın! — Evet, senin anlıyacağın onu yaptım... Şimdi işin içyüzüne bakmak | | | | ' kikat olması ayrı bir keyfiyettir. | | | (Devamı 7 inci sahifede) s“ Son Hâdi. "4 Seler Müna- sebe tiyle ıı'aıunq.ı:ı İtalyan konsoleshanesi nümayişçiler tarafından taşlandık- tan sonra Fransız zabıta sınca muhafaza ediliyor | | || Bugün SAKARYA Siremasında FİLDİŞİ PAZARI BÜYÜK ÇİÇEĞİ Merakli Şeyler| | KREMLİN PRENSESİ talin Yoldaş çok sade ve mün- zevi bir hayal yaşar. Tusust | S dairesine, samimi dostlarından Dirkaş kişlden başka kimse ziramez. Bunların da ziyareli, son iki sene isin de seyrekleşimiştir. Stalin Yoldaş, geoelerini küçük kı- zı ile beraber zeçirir. Siyasl bâdisele- rin verdiği yorgunluktan kurtulmuya galışır. Svetlana, buzün 19 yaşındadır. ve Btzlin Yoldaşın 1932 senesinde ölen Akinol karısından olan biricik kundır. Ruslar kendisine: (Kremlin Prensesi) gavanımı vermişlerdir. Her sabah, di- üce çocuklar gibi mektsbe gider, Fakat yanında bir mürebbiye değti, bir sivil pelis memuru bulumuc. Öğleden sonra saraydan çıkmıaa, maruf Profesörler- den birinden ingilizce dersi alır. (Gece- deri piyano çalar, Stalin Yoldaş piposunu yakar, Kıti- min galdığı mülli şarkıları, oyun hara- darını dinter. EN BÜYÜK Londradadır ve ba şehirde pek bü- yük fildişi depoları vardır. fler sene, 120 ton fi ve karzerdan dişi satılır. | Bunlar Afrika — ve Asya çöllerinden | geürllir, | DÜNYANIN EN Raflerla Arnolün — keştinden evvet | dünyanın en büyük çiçeği, — Viktörya Rejina idi. Su zanbağı imi veriles bu. | giceğin yaprakları £ metro 25 şantim, | giçekleri de 35. 40 santimetro kutrun- da idi. | Bu çiçek, Brezilya ve Güyanın bü- yük nehirleri kenarında yetişir. 'To - humları, misir taneleri gibi kavrulur, yenir. Çok lerzetlldir. Viktorya Refina, Avrupada 10 de- | vece Bicak serlerde mühafaza olunur. Fakat, Arnotün — Sumatra adasında balduğu bir çiçek Vikterya Rejinanın iki, haltâ üç misli büyüktür. Birinci- slali kokusa me kadar güzel ise bunun da © kadar tenadır. AMERİKALI EKMEKÇİLER Nevyork, Şikago ekmekçileri bun- dan böyle apartımanların — katlarına çıkıp ökmek vermemeyi kararlaştır. - mışlar ve müşterilerine, — ekmeklerini kapıya inip almalarına rica etmişler. Doğrusa ekmekçilerin bu talebi yel- suz. Cünkü Amerikada hemen her ev- de asansör vardır, Garibi ça ki ekmekçiler bu asansör- asansörle inip çıkmanm kalblerine ra- batsırlık verdiğini iddia ediyorlar. dadaki pansiyonda rahat - tım. gleye doğru kalkıyor, denize giriyor, sonra gelip iştihalı bir yemek yiyordum. Ye- mekten sonra bir iki saat gazete- lere göz gezdirmek uykumu get'r- mek için birebir geliyordu. Akşam üzeri, biraz çamlıkta do- laşıyordum. Vapurların gelme sa-) atinde de, iskeleye iniyor, çıkan- ları seyrediyordum. Sonra, yap - tığım şey, teyze hanımın dükkâ- mına gidip İmonlusu bol bir don- durma yömekti, Tam manasile dinleniyordum. Ağuüstos sonu yaklaşırken, mezu- niyetim bitiyor, diye içim sızlı - yordu. Bir akşam çamlıktan dönüor- Yazan: REŞAD FEYZİ l dum. Yat kulübüa önünde kala - balık bir genç kız kafilesi ile kar- şılaşlım Bir çiçek demeti gibi, birbirlerinden güzel bu genç kız- ları merakla tetkik ederken, bir - den olduğum yerde donakalmış- 'tam. Evet, şu sağ baştan ikinci kız — Süheylâ.. Sen burada?. O da, elindeki raketi yere fırla- tarak koşup yanıma geldi. Birbi- rimizin elini koparır gibi sıktık. Gözlerimizi, göz bebeklerimizden ayıramıyorduk. — Burunlarımızın ucu adeta birbirine dokunacaktı TT ONERE ATLENA PN SCA DAETDM LAAET Senenin ea büyük ve en güzel ve dayanlimaz derecede komik Lorel - Hardi İsviçrede Türkçe sözlü kahkaha kasırgası Ayrıca renkli Mikey Maus ve yeri Parmunt Jarnal da tenzilatir Seanslar 1 ve 2.30. Mareşal Fevzi Çakmak Atiaada 4.30 * 6.30 Suvare 9 da TETES * Gülmek katıla katıla gülmek ve eğlenmek istiyorsanız || Yurdda Hava Bugün SARAY ve İPEK sinemalarında ÜÇ AHBAP Türkçe Sözlü ÇAVUŞLAR HAYDUTLAR ARASINDA ŞAHESERLER ŞAHESERİNİ GÖRMELİDİRLER. Bugün saat 1 ve tam 2.30 da çok ucuz fiatlarla| TALEBE ve HALK matineleri vardır. YOSMA — nnn Ü0 15 gazaaaaamaan Yözan: ETEM İZZET BENİCE gea — Neyse lâkırdını kesmiyeyim. - Ne güzel resimler... dedikten sonra başımı da çevirdim, şöyle bir bakayım, dedim. Ne olurdu bakmasaydım? Nasıl anlatayım kardeşim? İnsan 'ya şair, ya edib olmalı ki bu saniyedeki duygusu- nu anlatabilsin. Gözlerim, ateşe girmiş gibi birden kavruldu, güneşe bakar gibi birden kamaştı... Dantırlarım elektriğe tutulmuş gibi birden sar- sıldı ve yandı. Ok gibi, yel gibi, yddırım gibi bir- şey birden onun gözlerinden benim beynime, bey- nimden de kalb'esc saplandı. Ömrümde böyle şeye rastlamadım. Hep bu bakışın, o görüşün tesiri al- tındayım. Birden çekti, birden bağladı, birden göz- lerime, damarlarıma, kanıma girdi, tutsak etti. İri, alevli, esmer, sevgi taşıran gözleri vardı. Kıvrak, #zgili, yer yer gövdesinin.en güzel çizgilerini ka- bartan bir görünüşü, güneşten bir parça gibi ba- kışlara dolan, batımdan bir tablo gibi gözleri alan kırmızı, pembe, ak karışık bir teni ve rengi vardı. Bütün bu duygular içinde kimbilir ona nasıl baktım ki, o da hiç kıpırdamadan öylece bakakaldı ve bu karşılıklı bakışmamız birkaç saniye sürdü. Amma niçin baktı? Hoşuna mı gittim?. O da beni, benim onu görüşümle mi gördü?. Ne oldu?. Hiçbir şey bülmiyordum. Yanına sokuldum. A- Bız alışkanlığile, amma bambaşka bir ruh değişik- liği içinde titrek bir sesle: — Ne kadar güzelsiniz?, Dedim. Hiç aldırmadı Tepoder: tırnağa beni bir süzdü, hızlı adımlarla yürüdü. Bu öyle bir sü- emreden, duygularımı kamçılıyan, katılaştıran, onlara an - latımını ve şuurunu veren bir süzüştü. Ben de yü- Tüdüm. züştü ki bana ardından sürükletimeği Bir dükkâna girdi. Bir saniye düşündüm: — Ben de gireyim mi?. Düşünmeme imkân kalmadı. Beynim bu sor - gunun karşılığını zorlarken ayaklarım dükkândan içeriye girdi. Urbalık kumaşlara bakıyordu. Ben de mendil, çorap, kıravat sordum. Satıcı kız: — İstedikleriniz burada değil. Daha içeriye gi- Dedi. O hiç bana bakmadan kumaşları gözden geçiriyordu. Gitmekten başka yapılacak şey yoktu. — Kumaşlara bon de baksam... Dedim. Düşündüm: — Eğer tecs birgey yaparsa dükkânın icinde kepate olurum.. Karar verdim: — En iyisi ilerlemek, gözücile onu izlemek, d- garıya çıkarken yine beraber çıkmak. Çata müşascr) idi. Gayri ihtiyari bağır- 1 Ankare Rad BUGÜN 1140 Müzik çrürk reilif deri mühtetif şarkılar). 18.30 Konuşma (dit 2EAS Mübk çe Yeşilküy metcorolafi alınan melümata *