$21 inci Kânum 1438 Çin, Mukavemete Karar Verdi — £ Fckat Yardım Lâzım, Bunun İçın Fransa' yı mı Sovyetleri mi Tercih Edecekler ?.. Birinci Yola Giderlerse Japcnya - FransaMünasebatıNazikleşecek!. vrupa meseleleri ne kadar Uzakşarkta Ülecin nasıl bir cer | gönü gözönünden Bugün dünya dan âamn varacağı nde tesirini göst. kalmıyor. Çin - geçirdiği safhalar Avru pa münasebi Mıştır. Onun için son günlere Almanya - Fransa anla “ gonra da İtalya - Fransa müna: | batının gerginliğinden çok bah gedilirken Uzakşark meselelerinin | bügün ne halde olduğu biraz #öz-; | den hariç tutulmadı değil. Lâkin | harbin Japonların ısrar ve tah - | minlerine rağmen hâlâ bitmemiş | Juponların istediği tarzda tam bi unda tesirsiz kalmıa- e hep Çinin merkerlerinden Pekinde vaktile cereyan oden bir sokak muhareb. xi lir nekadar sürecek diye düşünü- lebilir. Uzakşark meselesinin — nereye varacağı Avrupalılar — veyahud İngilizler için çok ehemmiyetlidir Bundan dolayı İngiliz matbuatı - n şu son günlerdeki — neşriyatı anı dikkattir. Çinin mukave- kökünden kazıyarak iste- lerini elde etmeği kuran Ja - ponlar buna tam manasile mu vaffak olmuş sayılamıyorlar. Bi lâkis İngiliz gazetelerinin dediğ göre şimdiye kadar Japonların e- line Çinde sulh yaparâk işin için | den sıyrılmak imkân ve fırsatı geçmemiş değildir. Ancak Nan - kin kapılarına geldikleri Zanzar. askeri -harekâtın muvaffakiyetle elde edilen netice üzerine ken -« dilerine pek müsaid bir sulh te- min edebilecekleri halde 9 zamar sulha yanaşmamış olmakla Japon- noticeye varmamış olduğuna güre | kşarktaki kavga daha kimbi- Madam Pompadur Fransız Hazinesine Kaça Mal sinde çok kıymetli bir vesi zılı olan bu vesika, 15 inci Lüi"nin Bu güzel kadının bütün mas - Olmuş Biliyor musunuz? gözdesi — Madam Pompadur'un rafları Sen vilâyeti kasasından en vilâyeti evrak hazine « Üzerinde (fevkalâde masraf) ya- masraflarına aid bir defterdir. viye olunurdu. Kral ile münaseb ŞA mi peyda ettiği günden ölümüne <- dar ne sarfettiğini biliyir musu - nuz?.. Çok değil, 36,024,140 lira?. Güzel gözde, Fransız milletinin kesesinden çıkan bu paraların 7 milyon 300,000 lirasile — Pariste, Versayda, ve daha - birçok yer - lerde muhteşem saraylar yaplır - mış. 23,214,000 lirasını da mücev- herat, mobilye, elbise satın almak, hizmetçilerinin aylıklarımı vermek için sarfetmiş, terde y 1,136,000 liranın — mahalli sar - | fi gösterilmemiş olup — bu pa - | İeler için, 1,300,000 lira binek ve | rayı nereye sarfettiği, kime ver - 4 masrafları ] diği meçhuldür. | — Madam Pompadur, hayır yap- (Devamı 7 inci sahifede) FOCUmK Bilmecesi wMüubakamıı baş'ıyer Çocuk müsabakamız “bazün başla- | G Pafsilkümı evvelce bildirdiğimiz çi- bi, burün koyduğumuz bilmecenin bal- di Nini, küçük kariler bize ler, Pazarlesi günkü müshamızda kaza- nanların İsimlerini yazacağız. Hodi- yelerimizi © zün vereceğiz. Hediyelerimizla neler olduğunu ev- araba atlarının | ancak 17 kilemet | munla berabar, saadet getiren mum - | İLK OTOBÜS | SEYAHATİ ha ötöbüsler — llk de iş- Gefa olarak 3 nisan 1i U demitye başlamıştır. o idi. Süratteki bu | azlığa rağmen otobüsler yoldan çeçer- | ken birçok tavuk, köpek ezdiler. Köy- | küler, yolenların üzerine hucum etti- | Polik müdahaleye — mecbur oldu. Otobüs Bakka geldiği zaman alkışlar! | | Amerikanın meşhur Sing - Siag ha- | pisbanestnde bulunan yüz mahkümdar mser heyeti bundan | ishanenin kilise- kırk kkep bir İHTİYAT ALTIN Amerikada altın bulundu den samanımıza kadar, yanl 1492 den 1824 senesine kadar 24000 ton allın | Mira colundüğü hesap edümişlir. SİHİRLİ MUMYA Masır mumyalarının, eski eserler a- rayıcılarına felüket getirdiği lddla e- lunur. Bu iddia pek baş değildir. mu- yalar da vardır. Bunlardan biri de İs- | kenderiye müzesindedir. l Ba, ismi meçhul bir Prensesin mum- yasıdır. Ve pek eskidir. Kahire civarın- da yapılan hafriyalta bulunmuş ve bir İngiliz Lordura satılmıştır. Lorü, memleketine döneceği sırada mumyayı yolü üzerine bırakmış. Fa- kat polisler görmüşler, tekrar getirmişler. İngüliz, Prersesin mamyasını ba - şından defelmek için bir çare düşün- müş, nihayet müzere hediye etmiştir. evine NAVA GÖLÜNDEKİ MUKADDES BALIKLAR | | Japsuyada, Kara havalisinde Nava gölü kenarında pek eski bir hendek vardı Bu gölde, — asırlardanderi — yaşıyan kocaman sazan balıkları vardır. Ahali, bunların bizrat Buda tarafından geti- Tildüğl ve göle alıldığı İtikadındadı Bu mükaddes balıkları / kümsenin | tutmadığını, yemediğini söylemiye Vü- züm var mi?. Sonra, bu balıklara yem alanların muhakkak mes'ud. oldukları | a rivayet ediliyordu Geçenlerde, gölde bir tek bile balık kalmadığı hayretle görülmüş. Sebe - anlamak için göle dalgiçlar dal- | dırılmış, Ne ölü ve me de diri tek bir balık balünabilmiş.. Nava > gölü ba- Uıkları hep birden kaybolmuş! Şimdi bunların, gölün dibinde acı- Jan bir yolda nbaşka bir yere gittik- leri ve yine dönüp gelecekleri zanme- denüyor. l n, ra, çiçek ve bahçe na düşmüştü. İç: tın aldığı geni: N de enki arazil kün bahçesini, cennelten bir köş-| ye çevirmişli. Orada -çiçeklerin her çeşidi vardı. Yalnız, kırk tür- lü gül yeilşürdiğini kendi ağzile söylerdi. Onun bahçesinde, belki, sade Tüba ağacı eksikti. Bir sonbahar akşamı idi, Bir iş için İzmire gitmiştim. Üç ay vardı ki götmediğim Nalânı köş- künde ziyaret etmek, fiskıyeli ha- | vuzun yanındaki kamriyede, bir kokuyu ciğerlerime şindirerek bir çay içmek istedim. Fakat, doğ- rüsi isterseniz asıl özlediğim şey, Nalânla karşı karşıya hasır koltuklara gömülmek, çay içer - ken, onun bacak bacak üstüne at- tığı çıplak ayaklarını seyretimk, bir musiki kadar tatlı sesini din - lemekti. Hartâ ona, şimdiye kadar. | söylemediğim bazı şeyleri anlat- maktı. Nalânla aramızda hiçbir husus! münasebet yoktu. Ciddi iki arka- | daşdık. Onu ilk defa, iki yıl ev- vel, Suadiye açıklarında, bir yaz gecesi, balık avlarken görmüş - tüm. Tuhaf bir tesadüf olmuştu. Ben 0 gece balığa çıkmıştım. Bir- şey bulamamıştım. Köşke dönü - yordum. Plâjın az ilerisinde, be - nim kayığa doğru sür'atle gelen bir motöre: — Yavaş. yahu biraz yavaş. Liye, sert ve kaba bir llsanla va-| Barmıştım. Motör derhal sür'atigi kesmiş ve üzerime doğru dümen GÜLMEYE - KIRILINCAYA KADAR GÜLMEYE - EĞLENMEYE HAZIRLANIN, ÇÜNKÜ ÜÇ AHBAP ÇAVUŞLAR Pek Yakında En Büyük Filimleriyle Geliyer kocası ösdükten son- | dığim için. 6 kudar utanmif ki.. derhal özür diledim. O: akisleri kulaklarımda uğuldar” ilık ve insanı çıldırtan sesi | — Pardon Beyetendi, dN sandalınızı birden Wunr'“”"’ Sonra düzneni kırmış. W”__, bir şey söylemeden hızla y dan uzakdaşmıştı. Ay ıııi' ,,ı nun çıplak sırtını, karanlıkta l . edemeyinceye kadar, hayrâf rerybak la seyretmiştim, O artık kAY çi muştu. Uzaktan motörünüf ni duyuyordum. uştı. Yaklaşınca, ay ışığında, | rün içinde mayolu bir genç kadınla karşılaştığım vakit, sanki aklım başımdan gitmişti. Onu bir deniz ilâhesi kadar ca - | zib ve harikulâde bulmuştum. Ay ışığında parlıyan sarı saçları çıp- lak omuzlarına dökülmüş, sert ve dik göğsü beyecanla titriyordu. Güzel ve mevzun kolları motörün direksiyonunu tutmuş, - gözlerini | biraz tocessüs ve biraz da işorku | ile açmış beni süzüyordu. Böyle bir kadınla karşı karşıya W’ | gelince, az evvel serbestce bağır- (Devamı 7 inci sekile e Çiftçi Güzel Baldızını ' Öldürecekti... v Fakat Kendisi Ölü Olarak Bulurıd Paris civarında, Şantili yolu ü- zerinde büyük bir çiftlik vardır. Bu çiftlik, ahiren çok feci bir | | cinayele sahne olmuştur. Çiftli - ğin sahibi, meçhul bir sebebden dolayı kardeşinin karımı madam Aşil Kornelis'i öldürmek istemiş rövolverle ağır surette yaralamış, bu sırada nasılsa ayağı kaymış, yere düşmüş. Elindeki Rövolver aleş almış, çıkan kurşun kalbine isabet etmiş ve ânide ölmüştür. Rişar Kornelis, uzun senelerden- beri kardeşi Aşil ile beraber bu çit idare ediyordu. İki gün evvel kardeşi hayvan satın almak için Parise gitmşti. GÜZEL BSALDIZININ BANYODAN SONRAKİ Madam Pompadür öldüğü zx- | mayı, tanıdıklarından ihtiyaç man çekmecesinde 36 lira çıkmış, fakat, mıştır. Defteri tetkik — edelim: 600,000 llra avizelerin mumları için, bahçelerinde , fanıslar ve meş'a- bin İira, sara; lunan fenerler be yanaklarında dalgalandırarak sordu: — Pek mt hoşunuza gidiyorum? — Hoşa gitmek te söz mü Yosı sana! Bu yol güzel kadın güldü: — Kah.. kah.. kah! Ve gülerken söyledi — İzin verirseniz gideyim? İspekter kaşlarını çattı. — Nereye? Eğlenti mi var?.. Yosma titrek bir sesle bu sorgu; — Hayır.. hayır. Bir arkadaşımı © kadar. Ne kadar ciddi ve namuslu yaşadığımı bili- yorsunuz. — Peki öyle olsun!. — Gerçekten öyle. — Neyse elime d — İmkânı yok düşmem! — Düşmem.. dame. 1,700,000 lira borç birak - | ;memeğe çalış. Allah düşürmesin! | de bulunanlara yardım etmeği pek çok severmiş. Madam Löban adlı bir falcı kadına da dokuz yaşıad ı iken, (bir Kral gözdesi) olacağını söylediği için her ay 300 lira v rirmiş. ma, bayılıyorum ee SMaremman D ilmelerle: yelki nüshalarımızda bildirmiştik. Ba bilmeceler, küçük karilerimizi — çok akikadar edecektir. Bu bilmecenin ballini de — pazarlesi günkü nüshamızda yazacağız. O gün, iİkincl bilmeceyi de yazacağız. İLK BİL MİZ ŞUDUR: Atatürkün çocükken taşıdığı ilk is- ml ne kdiz. 10 gaçmammnana — Güle güle Yosm Dedi. yu karşıladı: Si Bir sa; u görmeğe. Hepsi iye sonra ikisi de karanlık sokaklar için- de gözden kayboldular. MADAM ANNA! Karanlık sokaklar içinde hızlı adımlarla yürü- yen kahverengi mantolu, genç, güzel, kıvrak yapılı kadın bir dönemeçte yine durdu. Uzun uzun sokağın Genç, güzel, kıvrak yapılı kadın bu dileği tatlı ÜtTİSİne ve gerisine baktı, sonra rahat bir soluk al- dı, kendi kendisine söylendi: — Aman şu polis ispekteri. Bugünlerde ne karşı- #esile tekrarladı: — Allah düşürmesin! Ve adımlarını kımıldattı: — Haydi esenle kal Bay ispekter! Polis ispekteri genç kadını tepeden tırnağa bir laşnı kaybettit ağı, ne de izlenmeği istemiyorum. Neyse izimi Ve.. yiüne hızlı hızlı yürüdü Bir kapının önün- dwuhmküıkd&n ÜÇ AHBAP (TJRKÇE YOSMA,İ Yazan: ETEM İZZET BENİCE ggg zanammz bakışları karanlığı tarıyor, parmağı zile basıyordu. Kapının arkasından sesler geldi. Genç kadın da mırıkdandı: — Benim. Vedia. Aç, Sesini duyurmamak için bu sözleri İşitilmiye- cek kadar yavaş söylemişti. ile durmadan Kapı yavaşçacın aralıklandı. Genç kadın, gü- zol kadın bu aralıktan içeriye kaydı. Kapı kapandı. Genç kadın, kapıyı açan hizmetçiye sordu: — Madam Anna yok mu?. — Odasında! Güzel kadın merdivene doğru yürüdü. Mordi- vende ayak sesleri vardı. Aşağıdan ve yukarıdan gelen ayak sesleri ortada buluştular. Genç kadın yukarıya ekıyordu. Yine üç:genç ÇAVUŞLAR HAYDUTLAR ARASINDA SUZLÜ) Pek yakında SARAY ve ZPEK Sinemalarında kadın aşağıya iniyordu. Bi dL Vedia onlara, anlar Vediaya alıcı gözile baktı- lar. Vedia ikinci kata çıktı. Merdivenin tam karşı. sına gelen bir odadan içeriye girdi: — Madam Anna! Vedia odâya girer ve ses verir vermez karşı- lığını buldu. — O Vedia! Gel bakalım.. Gel, nereden çıktın sen böyl — Benim Madam Annua ben. Vedianın ti ken- disl. Madam Anna orta yaşlı bir kadın. Kır saçlı, şiş- manca, kırmızı suratlı. Konuşurken dudakları sar- kıyor, dişleri, diş etleri hep birden dışarıya dökü- lüyordu. Genç kadının boynuna sarıldı, yanakla- rından öptü. — Vedia... Diyemiyordu — Vedi!. Diye başladı. — E, otur bakalım. Mantonu çikar, Ciotm, çi- çeğim, güzelim. Sen nerelerdesin?, Bir yıldır izini kaybettik. Madam Sultananın evine gidiyorsun, diye işiiyordum, (Devamı var) HALİ Karısı çiftlikte yalnı yordu. f diği zaman Aşil K Birkaç dakika sonfi miştir. uat | — Sabahleyin, çiftlik guttik Stanislar süt getirdi. tanisi B M W Gin ile beraber AM görmüş. a ” ı’ sesleri geldiğini dÜ bt men telefonla zabitâ* Polis memurla! leri zaman yerde inliyormuş. Yaralı kadın, naklolunmuştur. " ei himdir. uıyıund” çebeb! Bu aile faciasının anlaşılamamıştir.