6&-s0 Bugünkü Zıyınıı modası, — hepimizi mutfak Üzerindeki titizlik- ten uzaklaştırdı. Eaki evle- lerin, yemek işine verdikleri e - hemmiyeti, şimdi, hangi alle dü- şünüyor?. Fakat, evvelce her şey daha ucuzmuş.. Büyük konaklar- da, yalılarda, köşklerde yemek i- çin çalışan insanların sayını beş altı kişiyi bulurmuş... Simdi, her şey olomalik ve a- Vâminüt. Bugünkü dar ve kübik apartımanlarda, yemek için ne fazla yer var, ne aşçı. Geçenlerde bir gün, büyük bir müessesenin aşçıbaşısı ile görüş- tüm. Aşçıbaşı deyip geçmeyin.. Bu adam günde iki bin — kişinin karnını doyurmağa — memür ve mecbur bir vatandaş.. Sabah, öğ le ve akşam. İki bin kişi yemek yiyecek.. İşin azametini takdir e- — Kaç senedir aşçısın, dedim. — Tam yirmi yıl.. Yirmi yıl - dir ocak Yirmi se- nedir, insanları doyurmağa uğ Taşıyorum.. İnhisarlar Umum Müdürlüğünden : na düşkündüler.. — Aşçılıkta 'vardı. Hemen her büyük adamın Şimdi zengin olanlar paralarını nedense aşçıya vermiyorlar. Ah- rette mi yiyecekler, bilmem?. Es- kiden bir ev demek, mutfak de- mekti.. Günün yemekleri ile evin '€en büyüğünden en küçüğüne ka- dar herkes alâkadar olurdu. Si- parişler yapılır, herkesin canı - nan istediği hazırlanırdı. Bir ye- mek için, bazan saatlerce uğra - şırdık. Bütün Bolu ve civarı hal- kı aşçılıkla geçinirdi. Bolulu 1!e delikanlının istikbali, İstanbula gelip bir aşçı yanına durmaktı. Şimdi, bu kapı kapandı. Gelen de azaldı.. Şimdi, hem yemek mera- kı kalmadı, hem de az yemek ye- niyor. Çünkü, şişmanlık ayıp sa- yılıyormuş.. Eskiden bir evin e - fendisi, hamımefendisi deyince, mutlaka, göbekli, şişman olurdu. Bir toplantıda yemek yiyen bir grup iş | rinde mütehassıs olmuştu. Saray- 45,000 Lira Kazanan 3631 3,000 Lira Kazanan 32995 15,000 Lira Kazanan 21762 Milli Şef (Birinci sayfadan devam) dilerile birlikte buraya geldiler. Bütün Zonguldak halkı erken. den sokaklara dökülmüşlerdi. Re- isicumhurumuz gelinciye kadar yollarını beklediler. Halk büyük tezahürat yapıyor. Bütün hükü- met erkânı kendilerini karşıladı. Milli Şef derhal tetkiklere giriş- tiler. da çalışan bir aşçı bilirim, yalnız Puf böreği yapardı. Vazifesi bu idi. Böyle ince fhtisas şublerine ay- Tılmış aşçıların yaptıkları ye - mekler yenmez mi?, Aşçıbaşıya, alaturka ve alafran- ga yemeklerden hangisinin iyi ol- duğunu sordum. Gülerek — cevap verdi: KARABÜKTE Kendileri buradan Karabike gidecekler, temelatma merasimi- ni vaktile bizzat yaptıkları büyük demir ve çelik fabrikamızı zi; ret edecek ve fabrikanın bugünkü vaziyetini tetkik eyliyecek, ora- Filistin Meselesi eyrut 11 (Hususi) — Filis- — Bizim alaturka yemekleri - miz en nefis şeylerdir. Yalnız pi- giren usta ve malzeme de iyi ol- malıdır. Mideyi — yorar, ağrıtır. diyenlere siz bakmayın.. Eski de- delerimiz neden çok yaşarlarmış? Alaturka yemekleri yerlermiş Gıdalarına bakarlarmış. Ondan , Alafranga yemeklerde ne var ki?.. Suda haşlanmış etin, sebze- lerin tadı mi olur?, Bizim - kuzu dolmalarımız, tepsi böreklerimir, kızartma, çevirme etlerimizin üs tüne çıkacak var mı? Aşçıdan ayrılıyordum.. Son söz olarak şunu söyledi: — Vaktile Alman İmparatoru Sultan Reşadı ziyarete gelmişti. Sarayda yediği yemeklere bayıl- mış.. Parmaklarını da beraber yi- yecekmiş.. Padişahtan rica etmiş.. Kendisine yemek pişiren aşçıba- şıyı İmparatona hediye ettiler. İmparatorla beraber gitti.. Bayım, aklın varsa, bizim ye - meklerden şaşma... Bu Kadıncağız N: Oldu ? ( inci sahifeden devam) ciye vazife başında bulunan ko - casına uğramış ve eve gideceğini söylemiş, tramvay parası olarak kocasından ön kuruş almış ve çı- kıp gitmiştir. Akşam evine dönen Necdet kadının eve dönmediğini kainvaldesi Cavideden öğrenin - ce telâşa düşmüş ve hemen polise, haber vermiştir. Naciyenin hastalklı bir kadın olduğundan yolda hastalanarak hastaneye kaldırılmış olması h- timali düşünülerek evvelâ hasta nelerden sonra da akrabalarının evlerinden aranmış ise de henüz genç kadın bulunamamıştır. Za- bıta araştırmaya devam etmek - tedir. Irak, Suriye, Maverayışerla, Mı - messil inden mürekkeb olmak üzere Londrada — toplanacak bir konferansta haledilmesi kararlaş- tırılmıştı. Bütün delegeler Lon - 'a vardıkları — halde Filistin mümeesilleri henüz gelmemişler- başlıyan bir ihtilâftır. Filistin — halkı bu konferansta kendilerinin Filistin müfettiş! ta- rafından temsil edilmemesinde ısrar etmekte ve müftinin iştirak etmiyeceği bir konferansın karar. larını kabul etmiyeceklerini bil- dirmektedirler. Halbuki İngiltere buna razı ol- fleri gelenleri iknaa çalışmakta - dur. Fakat Filistinliler müfti me - listin meselesini biran önce hallet mek kararında olduğu — cihetle Müftinin delege olarak Londra « ya gönderilmesini kabul edeceği sanılmaktadır. İngiltere Ne Yapasak ? (1 inci sahifeden devam) bir eihan meselesi tahaddüs edi- yör demektir. Cinsi Mikdarı Muhammca B. Ve 15 Eksiltme Beheri — Totanı Teminatı gaati Diüee taraltanı Ttelyün şasilir Kr. Sa — Lr. K Lr. Kr. leri Tunus - Korsikanın İtalya- Hü E ee a uat ü man kalbine tevcih edilmiş bir ta- 'Toz tütün çuvalı 2000 A.) 26 75 Sö5— 212 16,30 banca olduğunu ve İtalyanın sul- 3/8 200 M/M boy yuvarlak — 4000 ») —— hen olmadığı takdirde harben başıl ervata , buraları behemehal ele geçirme- 3/8 120 » » 8000 ») 60 ki. Hü 88 — 8— ğe azmetmiş olduğunu yazması 3/8 Demir pul 12000 » da dikkate şayan görülmüştür. Bu neşriyatın devamı et Tayyare Piyangosu Cide, Zonguldakta tin meseleşsi yeni bir dönüm noktasındadır. Bu meselenin| sır, Hicaz ve Filistin devletleri mü- dir. Bunun sebebi de Filistin müs-| Tümanlarile İngiltere arasında yeni| madığından Filistin Arablarından| selesinde ayak diriyorlar. İngiltere| dediğini yaptıramyacak olursa Fi- 1 — «2000» adet ince şeyler kon abilen sitandat normal sık örgülü toz tütün çuvalı ile Cibali bakımevi- ne yapılacak Plâtformlara lüzümu olan eb'at ve mikdarı yukarıda yazıl. yuvarlak başlı civata ve demir pul 1/XI1/938 tarihinde ihale edilemediğinden yeniden ayrı ayrı pazarlık usulile eksiltmeye konmuştur. H — Muhammen bedelile muvakkat teminatları hizalarında gösterilmiştir. Hi — Pazarlık 19/X11/938 tarihine rasilayan pazartesi günü hizalarında yazılı saatlerde . Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacağından isteklilerin 46 7,5 güvenme paralari- le birlikte adı geçen komisyona gel meleri ilân olunur. kârı umumiyesindeki heyecanı arttırmaktadır. Herhalde yeniden gayet karışık ve vahim günler ya- şanmaktadır. ROMA MÜLAKATI HAZIRLIĞI Londra, 11 (ALA.) — Sundey 'Times gazetesi Başvekil Çember- Talihliler 500 LİRA KAZANANLAR 1164 200 LİRA KAZANANLAR * — 100 LİRA KAZANANLAR 97165 7936 6748 50 LİRA KAZANANLAR 32932 22772 4201 13424 36105 32360 13536 38910 29247 29518 25789 30702 38855 21811 39913 39 LİRA KAZANANLAR 7595 21165 5844 15870 8155 16850 8558 17496 2251 19600 17968 36517 25643 Sonu 31 ile biten bütün biletler 20 şer lira amorti. Amasra, dan hususi trenlerile “Çankırıya gidecekler, beş sant kadar şehirde kalıp tetkiklerine devam buyu - racaklar ve müteakiben Ankara- ya hareket edeceklerdir. Kendi- leri bu ayın 14 veya 15 inde An- karada bulunacaklardır. ANKARA'YA DÖNDÜKTEN —| SONRA Milli Şefimiz Ankaraya döner dönmez bizzat yaptıkları tetkik- lerden elde ettikleri — intibalara göre zirai, iktisadi ve idari saha- larda bütün memleket için beşa- rzet haberleri olabilecek mahiyette pek mühim yeniliklerle dolu ic- | zanta geçeceklerdir. j BAA Filistin Konferan- sına Dair (2 inci sayfadan devam) Balfur beyannamesinin adalet ve hak mefhumu bakımından en sakat olan tarafı, kaleme alınır- ken, Filistin'deki arap nüfusu - nun reyine müracaat edilmemesi- dir. Bu, manda mefhumunun pren-. #ipine de aykırıdır. Beyannameyi hazırlıyanlar, arapların Amerika kıtasındaki kırmızı renkli insan- lar gibi, yahudi muhacereti kar- gısında çölün içine çekilecekleri- ni ve nihayet münkariz olacakla- Tımı zannetmiş olacaklardır. Arap- ların mukavemetleri ve bu yirmi sene içinde azalacağı yende arap nüfusumun altı yüz binden dokuz yüz doksan bine çıkması, Filistin araplarının yaşamak ve ayni za- manda mukadderatlarıta hâkim olbmak âzmini isbat etmiştir. Geç- miş yirmi sene zarfında Filistin'in yahudi nüfusu doğum ve muha- ceret ile bir misli artmış ise, aynl müddet zarfında arap nüfusu ka- hir ekseriyeti teşkil ettiğinden iki nüfusun birbirine olan nisbeti bu yirmi sene içinde pek az değişmiş- tir. Realist, İngiltere, Ballur be- yannamesiyie çizilen yolun çık - maz olduğunu anlayınca rücat e- derek, başka formüller aramıya başlamıştır. Yuvarlak masa kon- feransı bu formülü bulmak için toplanmaktadır. A. $. ESMER lain ile Lord Halifaks'ın Roma se- yahatlerine müteallik hazırlıkla- min tamamlandığını bildirmekte ve şöyle demektedir «İki memleketin devlet adam- larının bufırsattan istifade ede - Tek siyasi ufukları gözden geçi- receklerine şüphe yoktur. Bu me- yyanda Fransız - İtalyan münase- betlerinin de tetkik edileceğine mubhakkak razarile bakılmakta - dir.» MUKABİL NÜMAYİŞLER Sussa - Tunus, 11 (ALA.) — 4000 kişi burada İtalyanların' metali- batına karşı nümayişlerde bulun- muştur. Mücrim! siyah bir cübbeyi hükimin üzeri- ne giydirmiştir. İngiliz mahkemelerinde hâkim ddam cezasını tebliğ edeceği za- man böyle siyah bir cübbe giyer. Bunu görünce mahküm büsbü - tün sarsılmıştı. Hâkim derhal ka- reri okumuş, Sidney Pol'un ida- ma mahküni edildiğini tebliğ et- Öldürülen kadın Belçikalı idi. BSidney Pol'un idama mahküm edildiğini öğrenen akrabasından biri hemen telgrafhaneye koşa - rek Belçikada kadının yakın ak- rabasından birine şu bir kelime- İk telgrafı çekmiştir: «Müeriml» , * Sidney Pel'un öldürdüğü Belçi- kehi kadından yetişmiş Üüç kızı şimdi Belç.kada bir manastırda okuyorlarmış. Bu telgrafın bil- dirdiği müthiş haber, kızlara da süylenecek, onlar da iki ay evvel öldürülen annelerinin katili ba- baları olduğuna kanaat getirildi- #ni ve babalarının idama mah - küm olduğunu öğrenmiş olacak- lardır. Sidney Pol'un mücrim olduğu- na dair şahil yalnız bir kişi var- dır. O da komşu Vilyam Koper'in karısıdır. Kadın Hadesinde şöyle demiştir: — Vak'a sabahı saat altıda bir feryad işittim. Sanra Sidney Pole un başından kan aktığı da görü- | Müyordu. Filhakika Sidney Pol'un ba - şendan yaralı olduğu ve kanlar aktığı halde vak'a sabahı zabita- ya cinayeti haber verdiği görül- imüştü. Onun için mahkümun a- | vukatı son söz olarak demiştir ki: — Sidney Pol kendi kendini ya ralamış değildir. Bunu kabul et- meğe imkân yoktur. Müddeiumumt buna cevap ola- rak demiştir. ki: — Eğer c«iz ise bu, katil tara- fından maktule acınarak yapılmış bir cinayet diye sayılabilir. Çün- kü Sidney Pol'un gitgide hasta düşerek hayatı zorlaştığı anlaş- lıyordu. Kendi kendine şöyle dü- şüperek karar verdiği tahmin e- dilebilir: — Ben buna tahammül edemem. Gitgide çalışamaz olacağım. Ka - Tım sefil olacak! Çünkü Sidney Pol'un karısı yeniden anne olma- yt bekliyardı. Bundan sonra hâkim idama mahküim edilen Sidney Pol'den şöyle bahsetmiştir: Şimdiye kadar dinlenmiş olan şahitlerin ifodesi hep Sidney Pol ile karısının çok iyi geçinmekte olduklarını, karı koca arasında gok iyi imtizaç olduğunu göster- miştir. Lâkin bu hayatın diğer acı bir tarafı vardır. O da çok iyi geçinen bu karı kocanın mali va- ziyetleri gitgide fenalaşmakta ol- masıdır. Malf vaziyetin müşkülâ- 'ti arttıkça karı kocanın saadeti de bozuluyordu. Geçen kânun ay - larındanberi Sidney Pol uzun za- man işsiz kalmıştır. Bu işsiz ge- çen zamanlarda” borçlanmıştır. Parasız kaldıkça uykusukaçıyor, bundan da gilgide sıhhati bozu- luyordu. İşte bu hal nihayet aile- yi sefalete düşürecek korkusile Sidney Pol karısını öldürmüş olu- yor. Cinayetin eve giren üçüncü bir şahıs tarafından- yapımlış ol- duğunu gösteren hiçbir şey bu- lunamamıştır. Şahit komşu kadı- 'nın Sidney Polu pencereden gör- düğü anlaşıımıştır. Vak'anın tah- kikatı bu ilade ile uygundur. Bu ifade !& hâkimm bu cinayetin şayanı dikkat bir haleti ruhiye ile irtikâp edilmiş olduğunu anlat - mak istemiştir. Fakat jüri tara « fından verilen hüküm karısı öl- dürüldükten sonra katil kocanın da ölmesi şeklinde neticelenmiş oluyor. Yani bir taraftan bu karı koca arasında hiçbir geçimsizlik olmadığı söylenirken diğer taraf- tan sefalet ve zaruret korkusile «adamın karısına» acımak sureti- le onu öldürdüğü anlatılmak is - teniyor. Adamın idama mahküm olmıyarak diğer suretle ağır ha- pis cezasına mahküm edilmesi ih- timali yok muydu? Jüri heyeti katilin bu cinayeti daha evvelden düşünerek tasarladığına — kanaat getirmiştir. Sidney Pol kendi hakıkında ve- yilen idam kararını dinlerken e- —ğ_———_—'————m N TELGRAF-İ1 lhll—'fllllla Hey Gidi Eski Günler Hey : Can Boğazdan Gelir Eski Adamlar Daha Çok Boğazlarına Düşkündüler Fakat Şimdi... Yirmi Yıllık Aşçı Neler Anlatıyor Yazan: REŞAD FEYZİ ! i | Tatil edilmiş olan tine 11.12.938 Pazar çaktır. Sişli Halkeyindeni n—v:,# pall İngilizce, ki ve Dikiş, Şapkâı ve Müzik der “vam etmek “jinde bir tesbih zavallı karısına keğin ona daif yegâne yadıgiri $ gnrt, dinledi TâTINı vi odtf başına gölürÜl Sinin f/ rradığım "k"rıı.;'d;". kırarak k kemeden çıkft toplıyarak oradaf miştir t SÜ < ÂN * pir