ATATÜR rrhose denen hastalığın Ci e ÂAsıl mahiyeti nedir? 4qtatı'ı'rk b u karaciğer hastalığını Günlerçe tedkik etti. Onbir aylık çetin mücadele: Aletü, SA Ek nasıl?.. 'i ne halde?. & Boran titrek dudak- izler, heyecanlı el - ÇN bakışlar, Celâl Ba- İk, “Ya kadar sert azmi ve inda, ağır ağır sükü- Mözlardı. Başvekil her so- T veriyordu. Bütün h (Ebuldan gelen bu son ğ Satminkâr sözlerili üyük sandet değil , Ala - 4 Orduya Atatürk'ün ş._"hlıg etti. Mecliste Bü- Program nutkunu oku- ian:un 15 inci yıldönü- ""&:wmud. Ebedi Şe- Ş Sarsılmaz bir iman- %Yum, bir baştan bir Yaptı. 15 Cumhuri- Başar mlan muazzam ve | N',:ü S 5.'—.:'"'* Mî'_lmhuıiyı! . hastalığından önceki tlerinden biri Z * Yütandaşlara birer bi- üslerimiz gururla, gD B'"'m günlerinde, ru- Bevinci, benliğimizin '—"f" eksikti. p € Dir eziklik vardı. 'a*;(“ Bizli köşesinde be- “'ıeım kendimizden 4 Atamız t aahhati nasıl?. & Üa bğ'î"mh yram günli nasıl?, erin- prn Öti *şş:ı:'_"h::mrı ah Ata - bir şey demi - N b”“î""*m coşkünluğu i- Nr. Bizli, herkesten | vardı. S Bibi, gönlümüzü * Tden v Yapılan büyük Trakya manevralarında.. rrr ” ettiği sırada bir otoma Şimdi Atatürk içimizde, kalbi- mizde, dam mizdaki — kanda yaşıyor.. fakat, onun fani vücü - dünün artık yaşamadığına bir türlü inanamıyoruz. O, ölebilir mi Bu mu - ammanım, bu sualin ceval rişan zihi siz bir türlü rıyamıyor. Atatürk korkmuyan, — yılmıy adamdı. Ölüm.. hayatında kaç de- fa ölümle karşılaşmıştı. O, bir gün öleceğini biliyordu. Tabiatin ka- nunlarını hepimizden iyi bilen A- ihi nutkunda şöyle de- nüçiz — vücudümü bir gün elbette toprak alacaktır, Fa- kat, Türkiye Cumhuriyeti ilele - bed payı dar kalacaktır.» İnsanların ölümle olan tabiü münasebetini bü kadar sarih ve | vâzih bir şekilde ifade edeü baş- ka bir söz hatırlanamaz. Büyük Şefin ölümüne sebeb o- lan hastalık ne idi?. Onu başımız- dan, aramızdan alıp götüren ra - hatsızlığın mahiyeti nedir?. | Atatürk tıbbın Cirrhose ismin! verdiği berbad bir hastalığa kur- ban gitmiştir. Bu, bir karaciğer | rahatsızlığıdır. Bizzat Alatürk bu hastalıkla yakından — meşgul ol - muştu. Rahatsızlığını biliyordu ve! hattâ, bu menhus hastalığın ne | berbad bir şey olduğunu da bi - Biyordu. — Hastalığın seyri ilerle- dikçe, bu hastalığın muhakkak 8. lümle neticeleneceğini farketmiş- ti Chirrose kara ciğerin vazife - | sini yapamıyacak hale gelecek | kadar Arızalar peyda etmesi, ız - fırab vermesi idi. ! Hastalık onu adım adım, her ay, her hafta, her gün biraz da - ha rahatsız ettikçe, bu amansız | derde karşı ebedi Şef'de bir me. rak ve alâka uyanmıştı. Geçen şubat sonlarında, Fran- sız profesörü doktor Şarl Fisen - je İstanbula Atamızı muayeneye Ebedi Şef, İngiltere kralı Sekizin ci Edvard'ın memleketimisi ziya: bi gezintisi hatırası geldiği vakit, Büyük Şef, ecnebi profesörle, hastalığın mahiyeti etrafında uzun bir görüşme yap - mıştı. (Devamı 7 inei sahifede) B_ulgc_ır kızlarıne kadar k ise erkekleri de oyna o nisbette mahcubdur Buna rağmen evlendikten sonra koca- sına gayet mut? olan Bulgar kadını dünyanın en mütehammil k Bir Bulgar köylü kı Dünyanın muhtelif yerlerinde yaşıyan kadın ve erkeklerin huy- ları birbirlerine hiç benzemez. Bu; iklime, mensub olduğu ırka, al - dığı terbiyeye göre değişir. Mexe- Jâ İngilterede yaşıyan bir kadın veya erkeğin hayatile faraza Rus- yadakilerin yahud Balkanların herhangi bir yerindekilerin yaşa- yışları, giyinişleri, âdetleri, tabi- atleri urasında çok büyük fark - lar vardır. Bu incelikleri merak eden bir gazeteci muhtelif memlcketlerde tedkiklerde bulunmuştur. Bulgar kadın ve erkeklerinin yaşayışları mi çok enteresan bulan muharrir yazısna evvelâ bulgarlardan baş- Tamıştır. Biz de komşumuzun - kadın ve erkeklerinin umumi hayalını gös- teren bu makalenin ehemmiyetli taraflarını karilerimize bildirme- ği münasib gördük: Bulgar k&dınları cldden güzel- dir! Bilhassa (Vakarelo) lu ka - dınlar... Çünkü bu köyün kadın- ları gözellikleri ile meşhurdur. Ga ribi şu ki erkekleri de o nisbette çirkindir. Hükümdar Nüktesi! İkinci Frederik İstidalara nasıl Haıiyeler yazardı ? Fransa - Almanya arasında bir dostluk mukavelesi akdolunacağı ve asırlardanberi her iki devlet a- rasında>hüküm süren soğuk ve gayri dostane vaziyete nihayet verlleceği malümdur. Bu sırada, Almanyanın en bü- yük hükümdarlarından — İkinci Fredrik'in hayatından kısaca bah- setmek faydadan hâli olmasa ge- rel İkincl Fredrik (1T12 - 1786), Hohenzoler hanedanının en calibi dikkat bir siması, Prusyanın en | büyük krallarından biridir. Ken- disi âlim ve fozoftu. Pransızcayı ana lisanı gibi bilirdi. Şiirle, ebe- diyatla iştigal ederdi. Volter gibi, Alember gibi büyük şahsyetleri himaye ederdi. Kırk altı sene sü- ren devri saltanatı zaferle, idari teşkilâtla, büyük bir ordu hazırla- makla ve edebiyat muhabbetile geçti Hitler, üçüncü Rayhş büküme- tini, 21 mart 1938 de bu büyük hükümdarın Potodam'daki meza- rının önünde ilân etti. İkinci Fredrik maiyetine karşı çok sert davranırdı. İmza için gön- derilen evraka yazdığı hâşiyeler cidden dikkate değer. Kıdeminden böhseden bir zabite şöyle demiş- ti: *Kıdeminin ehemmiyeti yok- tur, İyi iş görmek için buna ne (Devamı T inci sahifede) —a dınıdır ana Bulgar kadınları, kocalarile be- raber çalışırlar. Bununla beraber tüvaletlerini, süslerini de ihmal etmezler. Kocalarına çok — merbutturl. Bulgaristanda boşanma hâdisele- ri çok nüdirdir..Bir delikanlı, yir- mi yaşına varmadan evlenir, Son yıllara kadar yeni - evliler, babaları ile beraber bir evde otu- rurlardı. Bu sebeble sileler, ka- bile denilecek dereced kalebalık- tı. Bu âdet, yavaş yavaş terkolun- du. Şimdi artık evlenen - gençler kendi yuvalarını tercih ediyorlar, Köylerde ise bütün aile efradı bir odada, yanyana yatarlar, Ya- | tarken de soyunmazlar. Geci gömlek, bulgar kadınlarının hiç bilmediği bir şeydir. Eteklerinin altına da bir şey giymezler. , çocuk doğur - ye lüzüm görmezler. Hiçbir ka acak, sıkılacak bir hal | * Bulgarlar, - kadın olsun, erkek olsun - şafakla beraber uykudan (Devamı 7 inci sahifede) |e | kaldılar. Koltukçunun ortanca ki- Yılbaşı Hediyesi Bir kıd;;—en çok memnun elabileceği bir hediyedir.. ıza Yılbaşı geliyor. Bayanı ve- ya aile dostlarından birine güzel ve hoşa gidecek bir hediye ver « mek ister misiniz?... Bu sene, çok moda olan kürk yakalardan birini veriniz. Bun - lar, gerdanın güzelliğini bozma - makla beraber boyunu soğuktan muhafaza eder. Bu hediyenin çok makbule geçeceğine emin olabi - lirsiniz. 1 — Lutr yaka, Yelekde bera- ber. Ön taarfından Mediçi mode- li fiyangolu. 2 — Lutr yaka, Yüksek ve deve rik. Arka tarafı hafifce ayrık Devrimlerin, uçlarında mantonun kumaşından yapılmış iki düğme var. $ — Kordelâ veya kadife H « yangolar, arzu olunduğu takdir- de, yakanım ayni kürkten yapıl « mış bir - fiyango ile değiştirilir. Yaka Astragandandır. ve enseyl örtecek kadar yüksektir. Ön ta- rafında Astragandan büyük bir fiyango vardır. 4 — Bazan kadife yakalarla kürk yakalar birleştirilir. Bu mos deldeki yaka Royadin'dendir. Ve kadife yaka üzerine konulmuştur. 5 — Kastor kürkten ve kare şekilde yaka. Ayni kürkten ko- caman bir düğme konulursa çok | şık görünür. 6 — Kastor gibi, Lutr gibi tüy- leri pek uzun olmıyan kürklerden Kürk Yakalar yapılır. Yaka da başları çevrilmiş | tilkiden. ? — Bu iki tilki derisi, yaka şeklinde birleştirilmiştir. 8 — Arka tarafı kalkık Astra- gan yaka. Enseyi çok sıcak tu - tar boynu üşütmez. Soğuk hava- larda kullanılmak için çok iyidir. —— Çılgın heykeltraş anlatıyor '#Üldürmek niyetinde değildim. Yalnız ölü halinde resmini yapmak İstiyordum. Yatağa yalırdı llly o kadar güzel idiki dayanamadım, ve...,, Bakalım, Nevyork mahkemesinin Jüri hey'eti heykeltraşı tımarhaneye mi gönderecek elektrik sandalyesine mi oturtacak evyork cinayet mahkemesi sou günlerde garib ve ga- yot esrarengiz bir cinayetin muhakemesine başladı' İrvin adlı | heykeltraşın davası, model itti - haz ettiği kızı ve sonra da cinaye- l tini haber verebilecek kimseleri ortadan kaldıran bu çılgın hey - keltraş hakkında hüküm bugün - lerde verilecek Herkes netleeyi merakla bekli- yor. Bakalım Nevyork cinayet mahkemesi jüri heyeti kendisini tımarhaneye mi götürecek, yok - sa elektrik sandalyesine mi otur- tacak. Mahkemenin Lahkikatına göre hâdise şöyle cereyan etmiştir Koltukuç Jozef Gedeon paskal- ya günü sabahı büyük kızile be- raber bir müddettenberi ayrı ya- şadığı karısının apartımanıma gi- diyordu. Apartımanın kapısına — gelince durdular, Sevinçle karşılanacak - larını ümid ediyorlardı. Kapı, ya- rı açıktı. Küçük fino köpeğinin a- c acı bağırdığı işitiliyordu. — Aacaib! Bu köpek niçin ba- or böyle?. Baba, kız içeri girdiler ve müd- hiş, feci bir manzera karşısında zi çırçıplak denilecek bir halde yatağının üzerinde cansiz yatıyor- du. Ânnesi de ayak ucunda... Yandaki odada üçüncü bir ce- sed vardı: Madamın kiracısı genç bir ingiliz.. Az sonra vak'a mahalline gelen zabita memurları, ( ğulduğunu ve sonta da u7 tecavüz edi bit etti. racıya gelince: Kırık bir ayna par çasile öldürülmüştü. bir fransız şoförden şübhe edildi. Fakat, az sonra masumiyeti an - laşildı. Kızın odasında küçük bir müh- fıra defteri bulunmuştu. Veronik, on altı yaşında iken Mt bir ak - törle evlenmiş, birkaç hafta,son- ra boşanmıştı. Bir müddet Holi » vudda dansözlük yapmiş, bilâha- re Nevyorka dönmüş, ressamla - raç heykeltraşlara modellik yap- mıya başlamıştı. Muhtıra defte - rindeki yazılardan genç kızın ros- sarnlı heykeltraşlarla hususi münasebatta bulunduğu anlaşılı- yordu. Bühassa Rober İrvin adlı birheykeltraşla çok samimi idi. Zabrta bu heykeliraşı aradı, bu- lamadı, Bir gün, Şikagonun büyük ga- zetelerinden birinin tahrir müdü- Tünün odasına genç bir adam gir- di. Teklifsizce masasının bir ke- narına oturdu, elindeki kocaman Havana sigarasının mavi duman- larını savurarak: — Ben, dedi. Rober İrvinim, Madam Gedeon'un, kızının ve ki- racısının katili... Polise telefon e- debilirsiniz... Gazeteci şaşırdı. Fakat İrvinin israrı üzerine telefon etti. Az son- ra polis memurları geldiler, tay- yare ile Nevyorka gönderdiler. İrvin sorguya çekildi. Bazan pek, düzgün, baren da pek abuk sa- buk sözler söylüyordu. masından şübhe edildi. — Veronik'i çok, pek yordum. Öldürmek ni Bildim. Yalrız ölü halinde resmi- ni yapmak istiyordum... Yatağına yatırdım. O kadar gü- Acaba câni kimdi?... İlk evvel | zeldi ki dayanamadım... Sonra AKİK müvazenesinin bozuk ol- | karşısına geçtim, resmini yaptım. Bitişik odada oturan kiracı geldi, odasına girdi. Yattı. Onu da ay- na parçasile öldürdüm... — Haber vermesin diye mi?... — Şübhesiz... Tıbbı adli, verdiği raporda, genç heykeliraşın akli müvazenesinin bozuk olduğunu söylüyor ve tı- marhaneye konulmasına — lüzüm göstermiştir.. Berlin Tokyo arasında 15 bin kilemetrelik mesafe 3 merhalede katedilecek Focke Wulf «Condor» tayyare- si Berlinden Tokyoya gitmek üte- re Tampelhof tayyare karargâhın- dan hareket etmiştir. 26 yolcu taşıyan bu tayyare, bir. kaç ay evvel Berlinden Nevyorka Bümiş ve dönmüştü Kumandan Morev, Beşlin ile Tokyo arasındaki 15.0000 kilo - metcelik mesafeyi üç merhalede | katedebileceği kanaatindedir. Tay yare, Basra, Karaşi ve Hanoi'de kısa bir müddet tevakkuf edecek- tir. Almanya hükümeti, bu sislem tayyarelerden Japonyaya ve Ho - V dandaya satmak niyetindedir. İş- te bunün içindir ki avdetle, Ame- | rikan Duglar posta tayyarelerinin yolunu takib edecek ve Holanda müstemlekeleri üzerinden uça « caktır.