il Ge M Gaa ANin her sinif halkı, Ü yyl D, Avustralyaya u- ""â"'ınıx kendi küçük * R. H. Kent Dükünü &:ı:lbvr alınca fevka- ü K'.eı duymuştur. 'taltha in başbaka- Dü habert halka teb- Ümümi sevi ŞU sözleri öylemiş- Ç Kralın Avustralya'ya ıüıu!knn.gm. bu tayi- iyle beyan ve i- h:ü Yerinde ve sevindi- Bi ZEkettir ve kanaatimce SMmmonwealth'e men- büyük bir sevinç ve ıg"'"şxb olacaktır.» $A8'un bu sözleri, fede- üikmonun «Labour» (iş- zamanda A- Büm 1 çr,,“ Yin keyfiyeti —ekrallı- a *A ahalisine yapabi- | Ş r"'—ıylık iltifat» 1 teşkil **l?'ç'"; Bu, yalnız Common- bir şeref mevzuu ol- .,îân YIP ayni zamanda b Ün şimdiye kadarki Üyeş Y*linda — gösteregeldiği &e hıııw vazifeseverliğinin 'Nması mahiyetinde « Vv.,?l“ tayin keyfiyeti, Do- üt bütün imparatorluk &'h bulundukları istik- İNi teşkil etmekte- a,,_:î';:rğm umuml vali ol xlu. dileğini - Com- u':;'ıkümı—u doğrudan Ta yüksek komiseri Vasitasiyle bildirmiş- Valilerin tayini kral 'lınıâ îfnwnıng Street'ten alâkadar, dominiyo. enı v tavalyesi üzerine Gükü ancak izdiva- Zevcesi Prenses ile beraber ŞIN Bek Bin, p ÖNce tanınmış oidu- ( ğ(“" k.lî""' Gcorge'in te- AlyDitde hususi L;_ İtine, lüsusi bir yeri İç *A ga Görge ve seki ndşhiı olmak üzere ıq"dıkı birçok po- tak AD o, «bahriyeli d Ham almıştı. Dart- , *Yal Navy Trai Xhe Birdi -ve burada M:';'lın. derecesiyle #k H 929 senesine ka- w FAŞ Z iğ'e Brç Za P L öf Mi olarak hiz- | ÜS YAT sra ile rütbesi Hu dlın Şalliğa - kadar l._—%, Bürgü YALA D. C. si aa be, t;ı.:'kıı,.;?" kıza bir müd- [Y.'. mqıe,,l esnasın- & , > "';:'ğf hastalıktan do- fduğu için kral .""ığ:"'ğı:ı Zaman başba- ley Baldwin'in hı:fl“" Sdinmesi Tözem | ALSTURALYANIN YENİ UVUMİ VALISİ KENT DÜKÜ örge'un küçük kardeşi H. . Kent Dükünün umumi | olarak tayini her tarafta *_mysevinçle karşılanmıştır | ! olmakla beraber Kent dükü | İngiliz moda hareketinin başında | de ayni derccede ve ayni mükem- n biraz idare | si Edward ve 1936 senesinin No- geldiği ve bir hükümet depart- manında çalışması icab ettiği hu- susundaki kanaatini izhar etti. Bu itibarla dük, 1929 senesinde Fo- reign Oflice'de $ üncü Bekreter olarak çalışmıya başladı. Fuakat aradan çok geçmeden Home Of İ Düşes dö Kent ve çocuğu fice'e nakledilerek orada fabrika- lar bölümünde işlemiye koyuldu. mak sıfatile, hem de çok dela ansızın olmak şartiyle, büyük fâbrika ku- rumlarını gezer ve tedkik eder- di, şöyle ki onu orada, fantezi el- biselerle değil, bilâkis tam bir iş- gi kıyafetinde görmek mümkün - dü. öT Şurasını kaydedelim ki dük, bu vazifelerini görürken an'aneye karşi gelmiş oluyordu, zira ondan evvel, krallık sülâlesine mensup olan biçbir ferd sivil vazife gör - memişti. f Bütün bu işleri arasında dük, seyahat etmek için de vakit bu - luyordu. 1927 ve 1929 da kardeşi Wales prensiyle birlikte Kanada- yı ve cenubi Amerikayı — gezdi; 1934 te de cenubi Afrikada mu- fassal bir seyahat yaptı. Daha son- ra kendisine yapılan bir teklif ve daveti kabul ederek Avustralyayı ve Yeni Zelandayı ziyaret etmek istedi fakat meşguliyetlerinin çokluğu dolayısle tasavvurundan vazgeçmek mecburiyetinde kaldı. ükün hususi hayatında meş - Di sporunu saymak lâzım gel itibarla ailesi erkânının bu spor bakımından muhakkak ki birin- eisidir. Keza Windsor dükü gibi tay- yareye binmekten ve ava gitmek- ten ziyadesile hoşlanıt. Sinemayı | ever, dans ve musikiden boşla - uır ve iyi piyano çalar. Tabiati itibariyle biraz sıkılgan söz söyler ve söylevini verimeden önce de mevzuunu iyice kayra- miş ve ihata etmiş olmuya itina e- der. Şahsının sevimliliği dinleyi- cilerin takdir ve alkışlarını behes mehal kazanır. Kent dükünün esasen büyük 0- lan şöhreti 1934 ikinciteşrin ayın- da Yunan prensesi Marina ile yaptığı izdivacile artmış oldu. Prensesin güzçlliği ve giyiniş hu- susunda gösterdiği zevki selimi zaten İngilizleri teshir etmiş bu- lunuyordu. Prenses — Marina'nın, bulunduğu inkâr edilemez. Düşes'in daha birçok meziyet: leri vardır. Kendisi altı lisan bilir, (babası rens Nikola gibi) büyük bir kabiliyet göstermek - şartiyle resim yapar ve diğer vazifelerini mellikle ifa eder. Dük ye düşesin şimdi üç yaşında olan Kent pren- (Devamı 7 inci sahifede) Romanya kralı Karol ile veli « aht Mihailin yakında Londraya gideceklerini ve İngiltereden ve- rilen bir malümata göre bu ziya- retin veliahdın İngiliz hanedanı- na mensub bir hızla evlenmesi ile alâkadar olduğunu yazmıştık. İngiliz gazeteleri ayın on be - şinde Londranın misafiri olacak olan kral Karol ve veliaht hak - kında yazılar neşretmektedirler. Bunlardan birinde kral aileleri- nin hayatlarını yazmakla maruf olan bir muharrir Hektor Bolito, veliaht hakkında dikkate şayan bazı noktaları tebarüz ettirmek - tedir. Yazıyı naklediyoruz: On yedi yaşındaki bir genç bu- gün Londraya gelmek üzere ha - zırlanıyor. Bu, mühim ve millet- ler arası ehemmiyeti olan bir se- yahatlir. Bu seyahatin arkasında kral - ların, diktatörlerin, hükümetle - e | rin manevraları bulunuyor ve bu ziyaretten milyonlarca İnsanı a- lâkadar edecek neticeler — çıkabi- lir. Bu genç Romanya kralı Karo- lun oğlu vellaht Mihaildir ve ba- bası ile beraber 15 teşrinisanide Londraya gelecektir. Tahta varis bir prens, yeni Av- rupanın haritasını teşkilde bü - yük bir rolü olan bir devletin müstakbel krab. Bu, acaba nasıl bir. çocuktur? Reşid bir yaşa geldiği zaman gi- receği mes'uliyetli bir hayata bugünden nasıl hazırlanıyor? Bu dünyada doğan çocukların hepsinin önünde ayrı ayrı yollar açıktır. Çocuk ileride ya bakıtcı olacaktır, ya terzi, ya asker, ya- hud da gemici... Romen Veliahdı bir İngiliz kızı ile evlenecek On yedi yaşındaki bu genç yakında Londraya gelmek üzere hazırlanıyor Veliahdın tahsil ve terbiyesile de Kral Karol fevkalâde alâkadar olmaktadır sihirli lâmbanın camlarını de - Biştirmekle mükellefti. Dersten sonra prens ve diğer beş çocuk bahçeye çıkıyrolar, oyun öynu « yorlar, ilerideki ormanda koşu - payorlar. Bu çocukların “hepsi o nunla beraber büyümüştür. Prens Mihali uzun boylu, bir çocuktur. Biraz durgundur, Fa - kat hiç te cah sıkıcı değildir. Gözlerinde tatlı bir çocuk bakışı vardır. Burada, ikinci Vilhelmin, bu- günkü Vindsör dükası hakkında | Romanyanın en işlek Fakat bir prensin istikbalde ne olacağı malümdur. Mesleği daha doğduğu zaman tayin edilmiştir. Onun için istikbalde ne olacak düşüncesi yoktur. Bu çocuk ne şimendiferci olmayı tahayyül e- debilir, ne de tayyarsci. Bundan birkaç hafta evvel Bük- reşte idim. Bir sabah beni prens Mihaille beraber mektebe gitmi ye davet ettiler, Bu, benim için Romanyada geçirdiğim en fay - dalı bir saat oldu. Beni çıplak bir odaya aldılar. Odada bir iki sandalyeden, bir harita ve bir sihirli lâmbadan başka birşey yoktu. Bu mektepte yalnız altı çocuk Okumaktadır ve Romanyanın bü- tün mekteblerinden ayrıdır. Bü- rası sarayın arka tarafına düşen | küçük bir binadır. Mektebin ba- şında sadeliği seven, Iyi bir adam vardır. Kendisinde Almanların © Manasız mektep höcası tavrı hiç yoktur. Gözleri gayet sami'- mi bakmaktadır. Derste prensin yanıma oturdum. Ders, fizik der- siydi. Prens, yapılan tecrübede İtmanlarından İbrail çocukken söylediği sözler hatı - | rıma geliyor. İmparator prens içiti şöyle demişti. «Ümit ettiğimiz gibi - sevimli, mütevazi bir çocuk.. Pakat, Av - Tupa işlerinde, büyük bir vol oy- meyacak bir Kkartal “yaprusuna beiziyor.. Çünkü sakin bir çocuk olmaktan çok uzak..» Prens Mihailde de böyle bir kartal yavrusu hali var. Ve, eğer Şarki Avrupa ve Balkanlar Ro - krallığın ederse, manyada devamına | müsaade eminim ki, bu kartal kuvvetini gösterccektir. İkinci ders Rumence dersi Okunanlardan hiçbir kelime an- | Tamadığım için hayalâta daldım. Son yüz sene evvelini düşünmiye başladım. Kraliçe Vikloryanın kocası bü- yük oğlunun tahsil ve terbiye siyle alâkadar olurken bir hataya düşmüştü ki bu, onun hayatın. daki en büyük hatasıdır Prens Albert oğlunun arkasına resmi bir ceket giydirmiş ve onu bütün dünyadan uzak bir halde yetiştirmişti. Prens Albert Ed « vard'ın hiç arkadaşı yktu. Ara sıra Etondan çaya bir iki çocuk çağırırlardı. Fakat prens Albert onlarla pek ağır meseleler konu- şurdu. Prens Oksfordda okumiya gel- diği zaman da ağır bir tahsil ve terbiye sistemi altına konuldu. Kendisine üniversite arkadaşları ile knuşmak, hattâ sigara iİçmek müsaadesi bile verilmemişti. Rumence ders bitü. Bükreş sa- rayının arkasındaki küçük bina- ya dönüyordu. Halde prensle be- raber yürüyrum. İngillase onun ilk lisanı. Fakat pek kolay konuşamıyor. Yalnız motosiklet ve otomobil mevzuu- nu açtığım zaman birdenbire bülbül kesildi. Geniş bir tebas - sümle konuşuyor, gözleri parlı yarak konuşuyor. Yine konuşurken — tesadüfen çok iyi bir hâdise oldu, ve bunun- la prensin çok mükemmel suret- te yetiştirilgğine kanaat getir dim Prens bir mi Rümen kruva: nize çıkmış ve fırtınaya — tutul - | müştü. — Vaziyetleri - tehlikeliydi. Fakat veliaht büyük bir soğuk - kanlılık göstermişt. (Her halde büyük annesinin annesinin an - nesi onun yanında bulunuyrdu ve kadının rühu ona cesaret vermiş- ti. Çünkü, malümdur ki, kraliçe Viktorya, sefil bir adam kamçı onun yüzüne- vurduğu halde, yerinden kımıldanmamıştı.) Fırtınaya ” tütüldukları zaman kruvazörde bulunan subayin ba- na anlattığına göre, prens son de- rece sakin kalmıştı. Yalnız — bir arzuda bulunmuştu. O da, bu hâ- diseden babasına derhal haber verilmemesi idi. (Kendisini meş- gül eden 0 kadar var ki, bir de bunu haber alıp endişeye düşmesin) demişti. Biz hölde iken yanımıza biri inde bir kâğıt vardı. Bu, n, cesaretinden dolayı oğlu nu tebrik ettiğini bildiren bit fermandı. Kralın bu hareketi çok güzel - di. Fakat bunun mektepteki altı talebe üzerindeki tesiri daha faz- la oldu. Çocuklar bunu, arkadaş- larına verilmiş büyük bir şeref olarak karşılı; Gençler . | den ikisi ellerini prensin omuzu- (Devamı 7 inci sahifede) işler lardı. —SON TELGRAF 14 2 ci Teşrin 1938 Öldürmıye ne hakkı var? Karısı deli oldu diye onu öldüren Amerikalı muharrir ortaya yeni- den bir mesele çıkardı Karısı deli oldu diye onu öldü- | ren Amerikalı muharrir - ortaya yeniden bir mesele çıkarmış oldu. İnsan kendisine pek yakın olan birisini, türlü türlü ıztıraplar i- çinde hasta yatağında kıvranır - ken daha ziyade ıztırab çekmesin diye onu daha kolayca öldürebi- lecek bir vasıtaya müracaat ede- bilir mi? Buna tereddüt etmek - sizin verilecek cevap şudur: — Hayır, kimseye böyle bir hak verilemez. Şimdiye kadar Avrupad aböyle bazı vak'alar olmuş, meselâ ko- cası hasta yatağında kıvranırken | onu öldüren kadınlardan bahse - dildiği işitilmişti. Geçenlerde Monte Karloda vu- kua gelen ve bir Amerikalı mu- harrir ile karısının ölümlerile ne- | ticelen vak'a etrafında İngiliz ga- zeteleri yazı yazmağa devam ede- rek bunun iç yüzüne dair edin - dikleri malümat — okuyucularına veriyorlar. Amerikalı muharririn adı Vreşner dir. Bir odada bu | miştir. Edilebilen tahkikata dair İngiliz gazetelerinin muhabirleri tarafından verilen malümata gö- re Vreşner 938 da Monte Kar - loya gelmiş ve orada birleşmiştir. Birkaç ay avvel de Monte Kar -» loda bir apartıman katı tutmuş - lar, orada oturmağa başlamıştır. Vreşer 61 yaşında idi. Karısı da bulunuyordu. (Devasıı 7 inci sayfamızda ) Belediye reisi Yeniden riyasete seçil- mesi delayısile Cumhur reisi Ruzvelt tarafından tebrik edildi muharririn cesedi, diğer bir oda- da da karışının ölüsü yatıyordu. Bunlar öleli birkaç hafta geçtiği halde ancak böyle uzun bir za - | man geçtikten sonra öğrenilebil- Motörlü çocuk Arabası Ortaya büyük bir mesele çıkardı Araba mı otomobil mi? Bir İngiliz kadını, ikizlerini bir. çocuk arabasına koymuş, hergün- kü gibi Londra sokaklarında gez- diriyormuş. Bir gün yolu biraz yokuşa sarmış. Kadıncağız ara- bayı yokuştan çıkarıntaya kadar akla karayı seçmiş. Karısının son derece yoruldu- ğanu gören kocası Meyer, mü- hendis olduğu için bir kolayını bularak karısını bu zor işten kur- tarmayı düşünmüş, günlerce uğ- raşarak bir yol yordamını - bul- muş, çocuk arabasına bir. motör takmıya muvaflak olmuş. İlk defa olarak bir motörlü ço- cuk arabası gören bir polis der- hal vaziyeti komisere haber ver- miş. Polis kamiseri, telefonu aç- mış, sokaklarda «motörlü bir ço- cuk arabası» dolaşmakta olduğu- haber vermiştir. r meclis kurul: müş, düşünmüşler, —taşınmışlar, nihayet şu kararı vermişler: — Motüörlü olan her araba, ister büyük olsun, ister küçük - olsun, otomobil gibi belediye rüsümları- na tâbi tutulur Fakat Meyer itiraz etmiş Sakatların bindiği ailesi bur ara motörle çalışan küçük arabalar, belediye- | ye vergi vermiyor da, çocuk ara- bası niçin veriyor? Bu işte haksız- lik var, demiştir. Nihayet iş, nakliye nezaretine aksetmiş, fakat nezaret bu işte belediyeyi haklı çıkardığı gibi, üstelik bu motörlü çocuk arabası- 'nın senede 800 frank müruriye vereceğini, çocuğu gezdiren Ba- yan Meyer'in bu iş için belediye- den bir ehliyet alması lâzım gele- ceğini, bundan başka kendisinin her türlü tehlikeye karşı sigorta- h bulunacağını, arabada plâka, | fener, fren gibi İşaret ve emniyet | tertibatlarının mutlaka lüzumu lduğunu bildirmiştir. Kadın bakmış ki iş sarpa sarı- | yor, kocasına: 2 1 bu sovdadan vazgeçelim, demiş, sök şu motörü: Bin türlü kayıda girmektens- zahmet çekip yorulmak daha evlâ. Kadın şimdi ikizlerini gene ço- cuk arabasında taşımaktadır. S İ Nevyork Müddelumumisi Devrey Nevyork belediye reisi Mösyö Lehman, son yapılan umümi se - çimde 2.375,098 reyle yeniden ri- yasete seçilmiştir. Mösyö Lehman, kısa bir nutuk- la kendisine rev “erenlere teşek - kür etmiştir. Bu sırada hazır bu- Tunanlardan bir kadın yanına yak aşarak kendisini kucaklamış, teb- Belediye Reisi Lehman cik etmiş, orkestra da Amerikan marşını çalmıya başlamıştır. Cumhur Başkanı Mösyö Ruz- velt de telefonla kendisini tebrik etmiştir. Yeni belediye reisi bütün gece bürosunda kalmıştır. Müddelumum! M. Dewey vazi- fesine devam edoceğini bildirmiş- tir.