13 Kasım 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

13 Kasım 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

h 5—SON TELGRA P — 13 ? ci Teşrin 1938 ——— ——————— fEHLiKE_Li YAŞ | Bekârlar Klübünün Akıbeti | BİR ZABİTA MESELESİ | |ekâr erkeklerde gyirmi bir ile Sutif'in 100,000 farngını |.. Yirmi beş arasıdır kim çaldı?.. b Ü Klübün müessisi, yirmi sene sonra | bekârlıktan vazgeçti, | güzelbir kadınla evlendi *tkeğin iyi veya kötü olmasına bu yaşlar hâkimdir —ınüü"?lckıı İngilterede Nık Sinayetlerin arttığını Di GAĞAT dikkati celbedi - '*Mıf'"*'fore dalr tetkikat | citeşrin ayında çoğalmaktadır. ü k#_.," Degul olan ilim a - | — Son günlerde İngiliz gazetele- g ""!».zı' e düşündüklerini | rinin meşgul olduğu iki cinayet, Pa pi (Son Telgraf) iki gün | on Üç yaşlarında bir mektepli V İ B bahsederek Londra | çocuğun bir kız çocuğu öldür - ONY pide yazılanları hülâsa | Mesi... : N Şimdiye kadar çocuk bu cina- ÜR Hayanı - dikkat ol KA L N İ eti namal/ yaptağlai düret olkos e n V£ Ki İngilterede cina - , in ayı içinde da, | Miş, fakat kızcağız boynu sıkılı darı rak boğulmuş bulunuyordu. Ka görülmüştür. El- | Tak boğu aberi İngilterede lik - | Sük katil zavallı maktul kızın Komiser; hırsızın paraları ormanda igömdüğü ve bulunamıyacığı kanaatinde. v A gy lARe CA Na 'Fakat Polis Müfettiş Alman şairi ne diyor. “İzdivaç İyi bir Şeydir, —oozi bulunacakl fakat, vaktinde evlenmeli...,, Paradan, rahattan, saadetten de bikarlar, usanırlar. Buna bir misal mi istiyorsu - nuz? İşte: Bekârlar klübü reisi Kofman... Yirmi sene sonra fikrini değişti- larda olduğu nazarı dikkati cel « betmektedir: Almanyada cinayetler İkinci - “Hayır! Paralar öğleden —— & B & Bi NRani, PU seneki kadar sıcak | SEStdini bir de S .k:";““" riyor, evleniyor İ # S oma, Simdi cinayetlerin art- T S OA RİLİ Anlaşılan, karısına hesap ver- e' :"'*ıı Bl'işle'bu. sıçakların | Fekaladıktan sonra - cürmü tti menin de bir zevki olduğunu tak- / ç » etmemiş, fakat sonradan annesi- dn ti ver l çiyarlar. — Fransanın |1, yalnız kaldığı bir sırada: - S var d er : Acaba hayatlarının çoğunu be- | rum. - Bunu ben yaptım demiştir, fakat nasıl yaptığımı — bilmiyo - Şimdiye kadar devam eden kârlıkla geçiren bu adamlar ka- rılarile ne görüşürler. Tabil bida- yette biraz acemilik çekerler. Bu muhakkak. Fakat sonraları açı - tahkikat olsun, bir çocuğun mah- kte | kemedeki ifadesi olsun bu cina - olduğu ma- | yetin hakikatini meydana çıka - iyet bahsi açıldığı | ryamamıştır. Çocuk küçük kızca- Gt Alman âlimt - | Bızı boğmak, sonra cesedini to *tkikatın neticesini | haya koyarak bahçenin bir k hrlar. Madam dö Genlis'in hatırala - rında erkeklerin çok garip mah- lüklar olduğunu yazıyor ve şöy- le diyor: Ekseriya lüzumsuz şeyler - | AA SAA a '"lkı!q'îlıîmfı Dı;kîr Y EeDe Göçtleklk aa İlide den bahsederler. Ne söylediklerini| ,“u Kati vi Böre kadın | kendi ifadesinden bu cinayetin nni — BÖYUNACAK, Yarde Tün s "w: ine OÇiNİR çoğu - Alman- | bütün teferruatı anlaşılamamak- F ke müdafaa eden avu- Binacnaleyh, erkeklerle kadın- ların tamamile anlaşabilmeleri kolay değil. Sözlerimizin çoğu olan Kofman, bu kulübü tesis - | kadınları alâkadar etmiyor. On- ten maksadı ne olduğu ve kulüb- | ların işitmek - istedikleri de bir den ne süretle vakit geçirdiğini | şey.. sorulduğu zaman şu cevabi ver- | — Geçenlerde bir lokantada, ya - miştir: nımdaki masada oturan bir karı — Çok güzel vakit geçiriyoruz. | ve kocanın muhaverelerine «ku- Gündüz yaptıklarımızın hesabı - | lak misafiri» oldum. Mösyö anlatıyordu: — Dün Robere ve karısını gör- Londranm en marüf tâbilerin - İ ta memnuunz düm. İşlerinden uzun uzadıya Polis komiseri ile müfettiş Mo- | bulduğunu söylemiye lüzum yok bil yatagır üzerine eğildiler. Derhal yaramı sarmıya — başladı Polis komiseri: Doğruyu itiraf etmek lâzım gelir. — Doktor Hbon gitmezden ev- | se ben paramdan ziyade hirsızır vel vak'ayı bize etrafile anlattı. | ne alıp götürdüğünü merak edi Fakat, bunu bir kere de sizin ağ- | yordum. Ve bilhassa, paralarım: zınızdan işitmek istiyoruz. Rahat- sız olmazsanız bazı şeyler soraca- Biz... Yaralı, elini sarılı başına gör | paramı, r türdü, ve: mermeri altına saklamıştım. Bank — Hay hay, dedi. - Anlatayım: | notları, hisse senedlerini iyice sı vt ni | b Tei n Vek | eee n dapa gan gaa | D Te ü eet gitmiyormuş. — Karşısına birçok | kendisi burada değildir. Fransa- | olunmuyordu. Yahad. ben öyle rakipler çıkmış... nan cenub tarafında bulunan al- | zannediyordum. katın elde kâfi delili olmadığını iddia etmiştir. Çocuk cinayeti ol- mak itibarfle bilhassa nazarı dik- | kati celbeden bu feci vak'ada da Reçen ay olmuştur. İlkteşrin ayın- l inayeti tahlil | da bu sene İngilterede cinayetle- ')::"'—!ır» ğ:.u neticeyi çıkar - | rin çoğalmış olduğuna dair yapı- B K aa göeklerden cani o - | Jan tetkikat arasında bu mektep- Hü snu,ı;';hk”fîi"“’ UĞ ON a BT Raal n “"S':" Bunların hepsi zengin, bekâr- AŞ K gzye A evliler arasında | küçük olan bir kızcağızı öldür - | | ea 'hayatına tercih eden kim-| nı Kkarımıza Vvermek mecbu - t rpmaktadır. Be- l mesi de ayrıca şayanı dikkat gö- | Uği Gi | riyetinde de değiliz. Bundan çok İ İ | —— Yirmi sene evvel, M. A, Kof- | man Aadlı bir İngiliz, kendisi gibi , bekâr, evlenmek tasavvurunda olmuyanlara mahsus bir. kulüp tesis etti ve az zamanda azaların sayısını iki yüze çıkardı. | | 4 tadır. Çocuğu z Tinda - Almanyada Hi uî"h'ı 189 & *? bilhassa 21 ile 25 | rünmektedir. Çocuğunu söyliye- bulunanlar cina bildiği gibi ifadesinden sarih bir Gy 5 Boj ça Müstait bulünü - | şey anlaşılamamaktadır. -Bunu nasıl yaptığını bilmediğini an - den ve çok centilmen bir adamı | — Fakat in: biyıdüha 4, “Ekeklerin — bu isti - uK | S ea İ iı.u Rörülmektedir. Ci - | nesine söylemiş olduğuna göre Soğu hafta zamanla - SShasında, olmaktadır. ilterede Sglllerec Kadın YVeb'uslar V işlerinin meb'usluk zifelerine engel Uğunu söylüyorlar D kocası meb'üs ola- 1 ve kocanın her olarak parlâmen- Ve otada birbirle- YA tutuşmaları ga- vakit bir serma- ten geri kalmaz. unl“ld'dl sosya- "Zedi olarak mün- için mücadeleye an, Jenni Adam - Müvaffak — olmuş, * da birleşmiş bulu - ileri hesab et - tun eline senede | T Benim dört çocuğum vardır. KÜiz lirası geçe - ON kendisile görü- A Muhtelif sualle- İttin periYor. Meselâ so- Ç “İicası şunlardır: £ —N “Üs oldunuz. Bir |< :_ ©S olur, hem de Ka h qlhuî" €tmesin?.. Her cp G zi 5 .,_::?u €vinizi idare asıl bir buhran içinde olduğu çok merak- la tetkik edilen bit meseledir. — Bunu Ledi Astora niçin sor- muyorsunuz?, Sosyalist >kadın — meb'usunun söylediği Ledi Astor, senelerce evvel İngiliz parlâmentosuna gir- miş olan kadın meb'uslardandır. Hem evini idare etmekte, hem de zmeb'tsluk işini görmektedir. Sos- yalist kadın meb'us bundân son- ra kadınların hariçte çalışmaları meselesine temas ederek: — Bilhassa genç annelerin ha- riçte çalışmalarını hiç doğru bul- mauam. Ben de anneyim. Fakat ço- cuklarım küçük iken evimin ha- ricinde her hangi bir iş arama- Şimdi bunların hepsi artık evli- dir. Ben de meb'us olmakta bir beis görmedim. — Fakat kocanızla aranızda ih- tilâf çıkazta ne yapacaksınız?. — Benim kocam da sosyalist. tir. Karısının başka bir fikirde aolarak bunu söylemesine mâni ol- mak istemez. — Lâkin Avam Kamarasında a- ranızda bir meseleden dolayı ih- | tilâf çıkar da birbirinizin aleyhi- | ne söz söylemek lâzım gelirse?.. Ingilterenin en asil bir Lordu Sportmen bir kızla evleniyor İngilterenin eu güzel lordu, en güzel bir sportmen kızla evierdi. Evet, Lrd Davis Duglas Ha - miltonun matmazel Prünella Sta- ak'la evlenmesi İngilterede bü - yük bir hayret husule getirdi. Pürnella Staak vücudünün tenu- sübü güzelliği kadar spora merakı | ile de şöhret almış bir kızdır. Ve «Leagle of Health and Beauy» kulübünde azadır. Bu egüzellik ve sıhhat klübü» nün İngiliz kı dınlarının vücutlerini düzeltmek maksadile 1923 te, madam Bo - go - Staak tarafından tesis edil- miştir. Madam Staak bir zabit - ten dul kalmıştır ve Prünelların anasıdır. Üç sene evvel öldüğü zaman kızına miras olarak bunu bırakmıştır. 17 yaşındaki bu küçük talebe ahasınin yolunda ilerliyerek uza- ların sayısını ileriletmeye muvaf- fak oldu. Bugün kulüp azaları 150.000 den, fazladır. Bunlar ayda 6 pens ve- rirler. Ve her sabah 12 hareket- ten ibaret olan yevmi idmanı yapmayı taahhüt ederier. Haf - tada iki kere bir salonda topla - mırlar, hep bir arada idmanlara devam ederler. Öğlenden sonra- ki-kurslar, işi olmayan kadınlara mahsustur. Gece kursları da a larız. Eğer kendi - vicdanımızın kanaati ile aykırı olmazsa fırkş- mazın her kararını kabul - ederiz. Onun için kocamla aramızda böy- le şiddetli bir ihtilâf çıkmasına ihtimal Yermiyorum. Yirmi sene denberi kocamla beraber evimiz- de ateşin kenarına geçerek ko - Böyle bir şey olmaz. Her iki - miz de fırkamıza merbut mebus- nuşur, fırka işlerinden bahseder- dik, demiştir. melelere, işçi kadınlara... Bu sene iptidasında kulüp bir (milli sıhhat mücadelesi) açtı. Bu, memlekette büyük bir tak - dirle karşılandı. Her yerde jim - nastik eğlenceleri tertip olundu ve bunların hasılâtı ile büyük bir stad ve yüzme havuzu yapıldı Oksford'un, - İnanılır mı hiç? asri bir spor meydanı yoktu. 724 senelik ömrü olan bu büyük ilim mücssesesi yeni bir stad inşası: için 100.000 İngilir lirası topla - mıştır. Bu parayı toplamaya muvaf - fak olan da matimazel Brünelle - dir. Bu sayede İngilterenin en çok takdir edilen, sevilen bir spor, yıldızı ” olmuştur. GÜZEL BİR İZDİVAÇ İngiltere halkı günün birinde, Dük dö - Hamiltonun dördüncü oğlu Lord Davis Duglas Hamil - tonun Prunella ile evlenöceğini duyunca bu tzdivacı alkışlamak - tan kendini alamadı. Lord yirmi beş yaşındadır. Ve İngilterenin en iyi boks ve tayyare şampiyon- larından birisidir. Çok asri kafa- hdır, sade hayattan hoşlanır, a- salet unvanına ehemmiyet ver - mez. Geçenlerde tıpkı bir amcle gibi Ruhr kömür — madenlerinde aylarca çalışmıştır. An'aneye ria- yetkâr olan ailesi tabii bu izdi - vacı pek hoş nazarla görmedi. Bununla beraber anası, Düşes Hamilton, kızı gürmeye; şatosu |- na davet etmeye muvafakat göş- terdi. Kendisini gördükten ve bir müddet konuştuktan — sonra oğluna şu sözü söyledi: «Düğün gününüzü bir an evvel tayin et- menizi tavsiye ederim...> anla - şılan, Prünelle asil kadını teshir etti. Ve derilerin cinsi, rakip tica - rethane hakkında malümat vori- yordu. Ti L karısı bul ordu. Daha do rünmüyordu. Ve mütemadiyen meyva yiyordu. Kcası devam ediyordu: — Roberin mühim bir işi var - mış, karısına refakat etmemi ri- ca etti. Bir saat kadar yanında kaldım. Sustu. Karısı, üzüm tabağını u- zatarak sordu: Sonra mı?... — Evet, Roberin karısı ile bir sant içinde neler konuştular?. Mösyö şaşırdı. Alnında kırı - gıklıklar peyda oldu, ne cevap yereceğini bilemiyordu. Bir şey uydurmaya - — çalıştığı - halinden belli oluyordu. Her şey!, — Nasıl her şey?... — Şundan bundan... Madam bunu öğrenmek isti - yordu. Modadan mı; tiyatrodan mı, edebiyattan mı bahsettiler? Yoksa yevmi hâdiselerden mi, aşktan mı?... Bunu — anlamakta ısrar- ediyordu. Mösyö, bu bir saat içinde ne konuştuklarını bir türlü hatırlıyamıyordu. ü — İşte, diyordu. Şundan bun- dan bahsettik, canım... Birer | Pporto ; Bu, porto içtik sözü kadını çile- den çıkardı. Rengi kızardı, hid - detle yerinden fırladı. Bu muhaverenin sonunu dinle- mek, bu sahnenin sonunu gör « mek isterdim. Fakat gözlerimin önünde gibi görüyorum. , Dışarı çıktılar. — Münakaşaya ladılar. Bunun günlerce sür- düğü, madamın, velevki dostla - rından birinin karısile bir aat beraber kalan, ve porto içen ko - casını bir türlü affetmediği mu - hakkaktır. Hü rlerinin — çoğunu bekârlıkla geçiren erkekler ev - lendikleri zaman ya çok geveze, ya da çok süküti olurlar. Bunun her ikisi de kadırların hoşuna gitinez. Bir Alman şairinin dedi- Bi gibi sizdivaç iyi bir şeydir. Fakat, vaktinde evleniniz.... — lesinin yanına gitti. «Dün gece sinemada idim. A- radaki mesafe pek kısa olduğu i- çin eve yaya döndüm. Parmaklı- ğin kapısını açtım. Bahçeye gir- dim. Fakat daha üç adı d lardan birinin arkasından bir adam çıktı, üzerime atıldı. Kafa- ma bir şey indirdi, yere düştüm ve kendimi kaybettim. Buna rağ- men mütecavizin kim olduğunu gördüm. Zira gece pek aydınlık e tekrar ediyorum: Müte- tanıdım. — Öğlede: görmüştüm. Ve kendi kendime: «Mutlaka bir fenalık — yapn çin birini gözetliyor.... — diyo söylenmiştirm. *«Aldanmamıştım. Şübhesiz bu alçak herif, benim gaybubetim - den istifade etmek İstiyordu, fır- sat bekliyordu. Fakat kapıların | kilidleri oçk sağlam, alt kat pen- ; cereleri de demir parmaklıklı i- | di. Bu sebeble içeri giremedi ve benim avdetimi bekledi. Beni ba- yılttıktan sonra anahtarları aldı. Bu, uzun boylu, zayıf, cılız bir adam. Çehdesi yeni hastalıktan kallkımış gibi sapsari. Başında bir kasköt vardı. Fakirane giyinmiş: ü «İki saat sonra kendime gelince, mütecavizin köşke girecek, iste- diğini alıp kaçacak vakit buldu- ğunu düşündüm. «Fakat, kalkacak halim yoktu. Hattâ bağıracak bile kuvvetim kalmamıştı. Sesim çıkmıyordu. Bağırmış olsaydım da ne faydası vardı? Kime işittirebilecektim? KOMŞULARIN YARDIMI.. Birdenbire sokaktan ayak ses- leri geldiğini duydum. Ve epeyce yaklaşınca bütün 'kuvvetimi top- ladım, olanca sesimle bağırmıya başladım. Bu sokaktan — geçen, komşum Helbon imiş, Bir hastası- ni ziyaretten geliyormuş. Sesimi işitince hemen koştu. Geldi. Hay- dud, kaçarken kapıyı - kapamayı ihmal etmiş... «Doktor, beni kucağına aldı, yatak odama getirdi, karyolama yatırdı. Köşkün kapısını da açık «Kımıldanacak halde - değil - dim. Meseleyi, doktora anlattım, gidip bakmasını rica ettim. Kor- kum beyhude de; hırsız her tarafı karıştırmış, paraların sak- h olduğu yeri de bulmuş... Komiser: — Ne ihtiyatsızlık!... Bu kadar mühim bir para evde saklanır m: hiç?... — Kardeşim de böyle söyledi... Polis müfettişi Mobil sordu — Bunu evvelce kendisine söy- lemiş mai idiniz! — Evet, hattâ hizmetcim Ji Big de biliyordu. Fakat; onlardan şübhelenmenize... — Şübhe etmiyoruz. Devam &« | diniz.. — Farzla bir söyliyeceğim yok. Heyecandan bitkin bir halde i « dim. Yeniden kendimden geç - tim. Doktor Helbon size haber vermiş. Zabıta memurları alt kata in - diler, salona girdiler, Ortalık kar- Makarışık idi. Dolablar açılmış yastıklar parçalanmış ve yere a tılmıştı. Şöminenin üzerindeki mermer kaldırılmış, kenara da - yanmış, saat ve şamdanlar da bir tartfa konulmuştu. Saat 2 yi 27 geçe durmuştu. Müfettiş Mobil yelkuvanı çevirdi, saati işletti. — Birçok parmak izleri bul - mazsak şaşarım... Bu sırada bahçesen birisi geç- ti. Bu, müfettişin arkadaşların * dan birisi idi. Elinde bir fotoğraf Makinesi vardı. Yaralı fotografa bakar bakmaz hayret ve sevinçle bağırdı: — Ta kendisi... Demek yaka - landı — Evet... Fakat ölmüş... Bu Etyen adlı bir sabıkalıdır. Müfettiş izahat verdi: — Bu gabah, Vensan aormanı bekçilerinden biri, birinin ağaç- lar arasında dolaştığını, ve sak- lanmak istediğini görmüş. Koşa - rak yanına -yaklaşmış. Hüviyet kâğıdlarını göstermesini - söyle - miş. Yabancı cevab verecek yer- de bekcinin kafasına şiddetli bir (Devamı 7 inci sahifede)

Bu sayıdan diğer sayfalar: