/ Har ” 4 toplanarak verilen LA nt Brlelerinay ” Telgraf, İngiliz ler, Kİ B ar; Üüeci tuttu a gn alarak birkaç gün ile hulâsa etmişti. Her “Mumi Harbden evvel da hayatın ne gibi zor: K ERES gerdiği b yazı tuattliyordu. TİN Avu: uryadan Bav ünihe g h m"':” Belerek orada bir Üle yaşarı bir oda tutmak n evin :ğı senelere aid ha- L Ona ibi olan kadın an- & Baştam n sonra “ Umumt l'*hnı.,h;fğ*nv Hitler de as- Kmdan ” Aakerlik senelerin- $ Etçen mühim hatıra- evvel yazılmıştı. bittikten sonra ge- a harb k e. n n h'; Her Hitler için öyle . aç *;'wlc dolu geçme - & b iller politikaya ka- azopı PUNün için geçen se- h bun'“:mı_,ur 918 de Umuml ti Ek Almanya —mağlüb â îlgîr bir mütareke İ dar lâhlarını teslim et- a ima et N biş çaha sonra da daha ağır e Maplğı Yahedesi imzalı - Mm;ı“h' in bütün acıla- '*lhu ir. İşte Hitler ordu - 'erek dönüp geldiği böyle bir halde İman, Dyayı h. YS İçin y)? Yenlden canlandır- çi D hdi ü (_h'*ıhpmılı’ Hitler bu j Una Ariya arıyı l : ae ya mili qı,%î*—luxımn başın; '_”u,,_d“f Fakat Hitler tüt bir '::ânı 923 de Münihte İ n geg Meye uğradı. Çünkü Ve S bir harekete ha - Nu U hareketi bağtır- h Emmri altındaki genç er yi ölmüştü. Fırkanın ahkemeye sevkedil- Mahki keta 1 Millt sosyal Beçer, alma bi ı list fırkası h_îk- ı:k Münihte hükü- Ülce pilr İçin uğraşmış ise Kötuşu, çvaffakiyetsi « Ktlerin arkadaşı DU işte beraberdi. aJ*mmımq ağır l aN ür. Göring Ti &| Ritl, g Tiro- ”*el;:_ Beş 107 diğer arka- Sülmü Vaı:eı Landyi'İsler ve y ti he SA M L. 'Esin, 'ünih civarın- * kapatılmış- * reisinin gençlik | bden sonra gu siyaset | bü muhafızın - verdiği malümat vardır. Hemrih 920 senesindenbe- ri kalededir. Hitler oraya hapse- dildiği zaman Hemrih de orada | muhafızlık ediyordu. Onun için attık söz söylemek sırası ona gel- miş ve İngiliz gazetesi onun de- | diklerini yazmağa başlamışlır. Franç Hemrih diyor ki: — Ben anlatacaklarımı anlat - mağa başlamadan evvel Her Hit- lerin vaktile mahpus bulunmuş olduğu yer hakkında malümat vermeliyim. Bu kale 1909 senesin- de yapılmıştır. Buraya yalnız adi mahkümların getirilip hapsedil - meleri düşünülmüştür. Buraya 500| mahküm getirilip sığdırılabilir diye hesab edilmiyti. Fakat 920 se d ya artık siyast mahkümlar da ge firfimeğe — başlanmıştır. - Yalnız | söylemeğe lüzum yoktur ki bu lar diğer katil, hırsız ve saire gi- bi mahkümlarla bir arada brun- durulmuyor. Siyasi — mahkümlar için ayrıca yer vardır. isinin 11 İnci ge- di. Hitler ile arkadaşlarının edildikleri bize daha evvel haber verilmişti. Bunların Lands- | berg kalesine getirilecekleri de an- laşılıyordu. Bunlar için yer ayır- makla meşgul iken kalenin çanı çalındı. Bu dışarıda: Hir mah küm getirildiğini haber veriyor- du. Bu gelenler ise Hitler ile ar- kadaşlarından başkası değildi. Bun ları karşılamak üzere yukarıdan aşağıya indim. Gelenler pek tuhaf bir halde bu- lunuyorlardı. Çünkü alt katta ya- rı karanlık bir halde bulunan deh- lizlerden gitmesinde bunların göl- geleri tuhaf tuhaf manzaralar ar- zediyordu. Hapishane müdürü - orada idi, Bir de polis memuru vardı. Hit - ler bu ikişinin arasında bulunu - yordu. Hitler dik yürüyor, göğ - sündeki harb nişanı göze çarpıyor- du. Omuzuna aldığı gri bir parde- sü vardı. Sol kolu vak'a esnasında| yaralanmıştı. Boynuna asılı idi.| Başı açık, benzi uçuk ve yorgun| görünüyordu. Böylece kendisine ayırmış olduğumuz ve gösterdiği- yere kadar geldi. | Artık polis ile hapishane müdü- | rü kendisini orada bıraktılar. Çün-| kü Hitler artık höceresine girmiş | bulunuyordu. Hitler soyun. " Fakat bir kolu buğlı ve boynunda asılı olduğu için soyunmak işi ko- lay olmıyacaktı. Kendisine derhal bunun için yardım ettim. Kendi - sine yiyecek birşey isteyip iste - mediğini sorduğum zaman iste - mediğini söyledi ve bulunduğu ye- Te uzandı. Onun artık höcere için- de bulunduğunu görerek oradan çıkarmıyacağına da kanaat getir - dikten sonra oradan çekildim. A - radan bu suretle bir kaç gün geç- ü Hitlerin hali günden güne fena- laşıyordu. Hastaneye — götürerek kendisini göstermek lâzım geliyor-| du. Kendisine ziyaretçi gelenleri kabul etmesine müsaade edildi. ÇDevamı 6 ıncı sahifede) | Tarihden bir ka sayfa Politika işlerine Meksika imparatorunun Nasıl karıştı ? idamı, Fransuva Jozetf Saray Bosna faciası, Elizabetin ölümü, Viyana'da bir Alman imparatorunun mezarı üzerinde Bir asırdan ziyadedir ki Ha - —— — bsburg hanedanı felâketten kur- | tulamıyor. Hergün bir başka mu- sibet, bir başka felâket karşısında kalıyor. 1848 de çıkan bir ihtilâl neticesi tahtından indirilen amcası Fer- dinand'ın yerine geçen 2 inci Fran- suva - Jozef henüz 18 yaşında idi. O gün, ağlamaktan ve: «elveda gençliğim! Zavallı gançliğim!...> demekten kendini madı. Acaba, hanedanın uğrıyacağı fe- lâketleri, memlek: âkıbetini Meksikaya gitmesinde n olmuştu. Hususi, bir köşkte içip ( gilmişti. da kadınlar eğlenmişlerdi. Birçok vardı. Ne oldu, ne geçti?... Ertesi günü Arşidükle metresi Vetsera'yı ölü buldular. Bu facianın esrarı hâlâ anlaşılamadı. belâyı da sa memlekette tor, asiler tar zildi SERSERİ BİR İMPARATORİÇE Bavyeralı Prenses Elizebet ile 'an çıktı. İmpara - dan kurşuna di- evlenen Fransin sonra karısını ihmal etmeğe başlamıştı. İmparatori , iki do kızı oldu. İmparator, nedimele - rile zevkediyor, eğlen u. İm- ri hayatı, oğlu çünden baş « paratoriçenii Rodolf'un do r (185ü), Habsburgların felâketinden mi ,yordu? Fakat-kurtulmiya mü- vaffak plamadı. Mayerling facia- gından sonra on sene daha dol tı. 10 eylâl 1898 de, Cenevrede, Mon-Blan rıhtımında vapura bi - ka neceği sırada İtalyalı anarşist Lü- SLRE çen tarafından hançerlendi. KIZIL ARŞİDÜŞES O tarihten bir sene evvel, 4 | — Mayerling faciası kahramanının mart 1897 de, hemişiresi Düşes Du- lanson ariste «Şefkat pazarı> ş gınında diri diri yanmıştı. MAYERLİNG ESRARI Fransuva Jozefin erkek bir ev- lâdı vardı: Veliahd Rodolf... kızı Prenses Elizabet, — anasının Kont Longay'le izdivacından iki gene sonra İmparatorun arzusu | hilâfına Prens Oto ile evlendi Az sonra kocasını Viyanalı ak- tris Zieglerle beraber yakaladı, Rakibesini rovelverle yaraladı. Bu hâdise Viyanada büyük bir reza- lete sebebiyet verdi. Kocasındah ayrıldı Aradan uzun müddet geç-| Rodolf Arşidüşes * Stefani dö Beljik ile evli idi. O da, bubası gi bi çapkındı. Macera peşinde koşu- yordu. 30 sonkânun 1889 da birçök, dostlarile Mayerling'e, avlanmıya CİNDE 800 dei, Kanton sokaklarında ateşler arasında dolaşıyor Kantonun ticaret Merkezi ateş ler içinde. Beynelmilel itfaiye heyeti ateşi söndürmeğe, tevessilüne meydan vermemiye çalışıyor. Büyük binaların bir kısmı, bilhassa büyük oteller, antrepolar, lo - kantalar, posta şubeleri ve gümrük dairesi tamamile yanmıştır. Bir infilâk neticesi tmarhanenin gardiyanları, kapıları açarak 800 serbest bırakmışlar ve kendileri de kaçıp gitmişlerdir. Deliler n sokaklarında dolaşmaktadır. Sahil muhafazasına memur bir İngiliz gemisi, şehirden kaçan cc- nebi kadınlara ve çocuklara muvakkat bir sığnak olmuştur. Sokaklarda İngiliz, Fransız ve Amerikan devriyeleri - dolaşıyor, mağazaların, dükkânların soyulmasına mâni oluyor. Japon üskerleri, şark kapısından şehre girmekte devam ediyorlar. | deli; tikten sonra avukatı Cezmek'le evlendi. ARŞİDÜK JAN ORT Mayerling faciasından az sonra, İmparatorun kardeş çocukların « dan Arşidük Jan Sülvator, ünva « nı, memuüriyeti, prenslik hakkını terketti, Milli Stubel adlı bir ak - trisle evlendi. Londraya gitti, bü- yük bir yelkenli hazırlattı, cenu- bi Amerikaya doğru yollandı. O zamandanberi kendisinden bir ha- ber alınamadı. Ne oldu? Yolda bat- tı mı? Yoksa Amerikada başka bir nam altında mi yaşıyor?.. Bu meç- hul... LEOPOL VOELFLİNG'İN MACERASI İmparatorun yeğeni ve sı kan büyük dükasının oğlu dük Leopol Ferdinand, Brün ba - rında gö Çekoslovakyalı bir. hizme evlenebilmek için bütün haklarında! Leopol Voelfling ismi kat saadeti çok sürmedi. Karısın- yrıldı. Kadın, 1924 de Viya- dü. Sabık Arşidük da hayatını ka- zanmak için bir müddet gazeteci- lik, sinemacılık yaptı. Son zaman- larda Viyanada bir bankada çalı- şıyordu. Sinninin ilerlemesi dola- yısile işinden — çıkarıldı. Üç sene evvel 66 yaşında ve sefalet içinde öldü. SARAY BOSNA FACİASI 23 haziran 1914 de, Veliahd Ar- şidük Fransuva Ferdinand karısı ile beraber Bosnaya gitmişti. Kav- tinoviç adlı bir tedhişçinin attiği bombadan bir harika kabilinden kurtuldu. Geri dönmesini tavsiye ettiler, aldırmadı. Yoluna devam etmek istedi. Bu sırada Prençipi adlı bir gencin kurşunları ile hem kendisi, hem de karısı öldü. SON AVUSTURYA İMPARATORU İkinci Şarl otuz yaşında idi. U » mumi harbin en müşkül bir za « manında tahta oturdu ve Mader adasında öldü. Şarl, iki defa Macaristana gitti. Birincisinde Amiral Horti tara « fından cebren hudud harici edildi. İkincisinde tayyare ile gitti. Fa » kat y kaldı. 5 ARŞİDÜKLERİN, ARŞİDÜŞES. RİN DOLANDIRICIKLARI REZALETLERİ Jan Orth, Lüiz dö Saksı taklid eden dükler, düşesler pek çoktur. Babası Arşidük Ferdinandın bir| dansözle evlendiğini gören oğlu Arşidük Ernest de alelâde bir kız- la evlendi. Geçenlerde — Arşidük Alberh, Katerin Bolşkay adlı bir mekteb müallimesi ile evlendi. Hemşiresi Arşidüşes İzabel de bir doktora kaçtı. Bütün bu facialar, bu rezalet - lerden mâada Arşidüklerden bir çokları dolandırıcılık, sahtekâr: lık yüzünden mahkemelere dü - şenler de çoktur. Meselâ, teyzesi- nin gerdanlığını çalıp sattığı için S—SON TELGRAF—31 I ci Yeşrin 1938 lengin olmak için aşkda bahtsız olmayı kabul etmeli mi ? " Aşk, kanun tanımıyan bir çocuktur...,, der- ler. Talide bunun gibidir: Bazılarına güler, bazılarına da somurtur durur... Üç defa mirasa konan Macar kızı : - Kanadalı Beşizler. - Büyük servetler nadir değildir. Fakat büyük aşklar gibi devamsızdır. ması için 50,000 dolar para kefa- leti vermesi lâzım geliyordu. Dost ları bu parayı verdiler. Hapisten çıkardılar. Neden sonra beraat et- ti. Evvelâ İngiltereye, sonra Fran saya gitti. Pariste dünyasını de- ğiştirdi. Teli, ekseriyetle vefasız olmakla beraber ayni şahsı birçok kereler ziyaret ettiği de olur, <Aşk kanun tanımıyan serseri bir çocuk gibidir.... Bunu, meş- hur bir opera - komikte çok de- falar dinlemişsinizdir. Fakat doğ- ru. mu? Buna ne evet, ne de hayır di- yebilmenin imkânı yok. Sonra, «sadakat bir hastalıktır> derler, olabilir. Fakat Komik mi, zı Jülyet... Günün birinde köyü- nü terketti, iş aramak için şehre gitti. Bütün kapıları çaldı, her yere başvurdu, fakat bir iş bula- madı, Ümidleri kırılmıştı. Ne ya- pacağını bilemiyordu. Bu sırada Amerikadan gelen bir Macarlı ile tanıştı. Bu adam Macaristandan amele tedarikine gelmişti. Jülyet, arzusu hilâfına vatanını terke razı oldu. Bir kontrato im- zaladı. Aflesine muavenet edebi- leceğini düşünüyor, teselli bulu « yordu. Bir gece, kendisini yeni dünyaya götüren yapurun güver- tesinde gözlerini uzak ufuklara dikmişti. Memleketini, anasını, ba basını ve hemşirelerini düşünü - , her hastalığa tutulan ve her defasın- da ölmek tehlikesi geçiren ço - | euklara benzemezler mi?. Aşktan bahse lüzum vür mı?. Bu| hepimizin başından bir veya bir kaç defa geçmiştir. Zevklerini, e- lemlerini az ve çok bi Bunu birakalım da, kadar | belki daha ziyade ehemmiyetli ve | hepimizi alâkadar eden birşeyden bahsedelim: Tali! | Evet, hepimizin mukadderatına | hâkim olan tali de, tıpkı aşk gibi- dir, kanun tanımaz, tesadüfe, key- fine tâbidir. Şu balde etali kanun | tamımıyan serseri bir çocuktur» denilae hata olmaz sanırım Buna misal mi te birkaç misal. Geçenlerde Marmontan hasta, | nesinde sabık —milyarder Samuel İnsül altmış dokuz yaşın- da idi ve muazzam servetinden | kala kala 8 frank kalmıştı. Samuel İnsül, Londrada bir büro uşaklığile işe başlamıştı. Haf tada 5 şilin alıyordu. 1881 de A- merikaya gitti. Meşhur Edisonun kâtibi oldu. Edison ilk fonoğrafı icad etti. Az sunra sabık büro u- Şağı İnsül, «Edison Central Elec- trie Company» nin müdürü oldu. Az daha vakit geçti, «Şikago ilâ- | nat şirketi» riyasetine seçildi. 40 milyon İngiliz Iirası ile oynamıya D başladı. 1932 de buhran çıktı. Nevyork | borsası altüst oldu İnsül Avrupaya kaçtı.. Birkaç kereler tevkif olundu, serbest bı- | rakıldı. Nihayet Amerika adliye- | sine teslim edildi. Muhakemesi - nin ferasına kadar serbest birakıl- Vaktile 1880 senesinde, yirmi yaşlarında güzel bir kız vardı: Fa. iriz. iyorsunu!: yet şık giyinmiş güzel bir adamın kendisine baktığını farketmemişti. ölen Yabancı adam şarkı bitince genç kızın yanına yaklaştı, - birşeyler söyledi. Yabancı genç macarca bilmiyordu, kız da ingilizce... An- hyabildikleri yalnız isimleri ol- du. Genç kız, Amerikaya ayak basar basmaz mukavele mucibince bir ziraat merkezine gönderildi. Ça- lşıyor, çok zahmet - çekiyordu. Fakat her aybaşı ailesine biraz pa- ra gönderebildiği için şikâyet et- miyordu. Hattâ bu arada biraz pa- ra biriktirmişti. Bir gün Nevyor- | ka gitti, Çamaşır, rop ve saire âl- | di, köylü kıyafetini değiştirdi. Mağazadan çıkarken gözü, ka- pınin yanındaki büyük aynalar - dan birine ilişti. Kendi kendine hayret etti: Ne kadar da güzelleş- mişti... İstikbalden korkmasına mana var mıydı? Çalışıyordu. Gençti, güzeldi. Herhalde bir gün tali kendisine gülecekti. Birdenbire karşısına biri çıktı. bürmetle iğildi ve: — Jülyeti. Dedi. Bu, vapurda tesadüf eti ği şık ve kibar adam idi. Fakat şimdi, küçük Macar kızı mükem- mel ingilizce öğrenmişti. Cevap verdi. Ve bir kaç ay sonra Mösyö K. Keatonun karısı ve mesai ar- (Devamı 7 inci sahifede) iki; Kiyyom dö Habsburg da sah- tekârlık için Amerikada beş sone hapse mahküm oldular. Zavallı Oto dö Habsburg! Avus- turyanın Almanlar tarafından is- tilâsı ile bütün ümidlerinin kırıl- dığını görmek bodbahtlığına uğ - radı.