4—8SON TELG HHTLER —Teslım olunuz!. Eğer ıclnlzden İNGİLİZ KABiNESİ -— Mühim meselelerin halli yolunda Ağlamak.. SK SAT ÇS birl kımıldarsa kendini ölmüş bilsin!. diye haykırdı — Ah diyorlardı, seydik!, Fakat işiö bunu böyle bil- yle ustalıkla yaptı ki!.. — Dünkü yazının arkası — ı işte bu sırada idi ki garib bir | oldu. Haziranın 4 üncü gü- nü 3di Daha akşam olmamıştı. A- teş kesilmişti. Güneşin harareti daha duyuluyordu. Yorgun dü - li askerler oturuyorlar, ai- lar, yahut memleketlerine mek lardı. Hitler orada değildi. Oradan kendi kendine uzaklaşmış ve ga - liba yarım mil kadar gitmişti. Ha- fif bir tepeye çıkmış, fakat bir - denbire yakından bir makineli tü fek gürültüsü duymuştu. Mermi- ler artık yakınından - geçiyordu. Hemen yere yattı. Bunun üzeri- ne makineli tüfek sesi de kesil- müddet sonra Hitler ya - vaş yerinden kımıldadı. Fa- makineli tüfek yine rmıya başi Fakat Hitler yavaş rünerek karşıda göl liğe — yaklaşmayı Kendi kendine : e burası Fransızla - bir pusu olacak, di- . Makineli tüfeği da bir miktar gü bir de- düşünüyordu. atlığı yerden şunu gör- akika kadar bir zaman ki yarım düzine kadar rak siperin üstünde ge- | zinmeğe başladılar. Hitler bunları sayıyordu: | Acaba | & | ki, beş dahası var mı?, sekiz! Başka kimse derek kendilerini müdafaa ede - miyeceklerine hükmetmişler, yol da devam ediyorlardı. Yol da az değildi. Lâkin gitgide etrafta kim se olmadığını, yalnız bir kişinin böyle emrine tâbi olarak teslim olduklarını anlayınca canları “sı- kılmış, içlerinden biri: — Ne?, demişti, artık daha ile« ri gitmeyiniz!. Fakat kendi arkadaşlarına böy le söyliyen Fransız, Hitlerin ta - bancasını kendine çevrilmiş bul du. Bir müddet daha yürüdükten sonra Fransızlar artık Alman si - perlerine gelmiş bulunuyorlardı. Herkes buna gülüyordu. Fransız- lar da: Ah, diyorlardı, bunun böyle olduğunu bilseydik!. Fakat bu adam bu işi öyle ustalıkla yaptı kil.. İşte böyle garib bir vak'u ol - Nihayet eylül geldi. Artık birbirimizle birlikte azkerlik ar- kadaşı olarak gördüğümüz zaman riyordu demekti. Yi- faa ediyorduk, Düşman şiddetli bir topçu ateşine başlamıştı. Fa kat bir zaman sonra bu ateş gev şedi. Artık- mermiler yerine İn- gilizler bize Klorin gazi yollu - yorlardı. Bizim alay böyle zehirli gazin ne unu tecrübe etme Mişti. Fakat şimdi bu gazden bir çok yutmak mecburiyetinde kalı- yorduk. Bir #abah saat yedide Hitler bir müşkülâta uğruyor Silâhlanmak davası Avrupa dev- letlerini niçin düşündürüyor ? İngiliz kabinesinde bazı nazır - ların değiştirileceği rivayetleri Londra gazetelerinde geçer'lerde © kadar ehemmiyetle mevzuu bah soluyordu ki bunlardan bahset- memek olamazdı. Onun için «Son 'Telgraf» geçen hafta bu sütun « rakla mukarreratını ret az görülmektedir. Bir kat da- | ti ha silâhlanmak lâzım geldiği ka- naati ile hükümetten yeni tedbir- ler alması isteniyor. geçen gün Maliye Nazırının söy- lediği nutuk az manalı olmamış- tır. İngilterenin müdafaa kuvve- Bunun için beklemekte olan Londra halkı Haydparkta neticeyi beklesiyorlar ve Sir Con Seymon arttırmak için her çareye baş vurulacağı anlaşılmaktadır. İşte bundan dolayıdır ki İngiltere ka- binesinde yapılacak yeni ta üzerine iş başına gelecek nazır - ların bu yeni vaziyet karşısında sarfedecekleri faaliyetin ayrı bi Uzun bir ayrılıktan sonra bir« birlerine kavuşan iki arkadaş ko- nuşuyorlardı: —- Tam bir senc oluyor. İnanmam! Vallahi doğru söylüyorum. İnanamam! Körolayım evlendim yahu... Nafile... İnandıramazsın. Aşkolsun, nazarında ben bu kadar yalancı bir adam mıyım? — Bilâkis çok doğru sözlü: lenivereceğine ihtimal veremem. — Neden?, Çünkü sen, ötedenberi, be - kiârlığı sultanlık sayan, serseri bir kuş gibi daldan dala gezmekte ha aşamayı kendi tihaz etmiş bir adamsın.. Herhan- Ki «güzel» bir kadın çıkıp da, bu fikri sabitini bir st ede gilim Yaş râzüd e gaye it- nda al eğine kani d — Hakkın va. le her fır oluz. Öy- buç bır; dür; fakat senin birdenbire ev - | yatın en derin zevkini bulan, se- | kendine ve kı- yedi - sekiz yaş- güzel olmadığı beraber, evimize, her idip gelirlerdi" Annesi de albli bir kadındı. Yıl- dıza, arada sırada, şeker, çikolata, pasta gibi hediyeler alır, getirir. dim, Ne erkek ne kız hiç katde- şim olmadığı için bu küçük kızı kızkardeş gibi sevmeğe başla - iyordum ki o da beni tu. Hitler hemen verinden fırladı etile koşa ti ve tabanca; aldıktan sonra; m olunuz!. Eğer içiniz- uldarsa kendini öl - arak onların ya- göstere- | koşmuş, çı meden -daha son derecede Fransızlar bu sözleri duymuş - lardı. Fakat Hitlerin ne dediğini anladılar mı, anlamadılar mı?, Bu ır. Lâkin çok geçmeden hepsi teslim olmuşlardı. O zaman Hitler: — Siz esir oldunuz, yerek onları almı: Fransızlar ev: larını bilememişler, etrafta bir çok Alman bulunduğunu zanne- rası ay Fakat bul rar çabaladı. beybude idi. marşi, di- getirmiştir. kaldı. BUGÜN İPEK Bütün Sinemasında KONTES VALEVSKA Baş röllerde: GRETA GARBO HALK ve TALEBE matineleri, Fakat, evlâd ne tştlı şey imiş?. ip. onu hatırladıkça âdeta hastalandığını, gözlerinin bulandığını, merak ve heyecandan sa- rardığını hissediyor; Bir defa Meralciğimi görsem, bana benzi- yor mu?. Benim kızım mı?. Bunu gözlerimle iyi- den iyiye tetkik etsem mesele kalmıyacak Diyor, başka birşey düşünemiyor. Eğer, Nim cuğu olsaydı ihtimal Merali yine unu- yacak, yine gözleri dalıp dalıp onun kundak- hk halini arıyacak. Onu görmek arzusunu yene - miyecekti. Refik iç le son günlerde tan mile bir cinnet nöbeti halini almıştır. Sanki, başını iki eli içine alıp gözlerini yumduğu ve Merali ha- yalinde canlandırıp kirpiklerinin nemlendiğini his ettiği şu dakikada da bir mecnundan ne farkı var?. Hiç şüphe yok ki, babalık hükmüne giren sevgi- deki tahassür ve arzu her sevgi ve her cazibenin fevkinde oluyor!. En çok istediği şey: Meralin annesi yanında olmasıdır. Yanında mı, değil mi?, Bunu öğrense rahat edecek, içini kemiren derd haşerelerinin hiç olmaz ise bir kısmından kurtulacak! Düşünüyor ki, Meral annesinin yanında ise, iyi kötü, yine bir dereceye kadar mutlaka rahattır. En hoyrat ve hay- n bu arzü | emir bildirmek üzere bizim tara- | fa doğru koşuüyordu. ik yorulmuştu. Onun i- çin durduğu yerde sallanı Sonradan anlaşıldı ki bu yor - gunluktan değildi leri sanki yanıy fenalaştı. idi. hiçbirşey görmüyordu. Dünya ar tık karanlıktan ibaretti tekrar kalkmak için çabalıyordu. kuvveti Fakat bu mücade hayet Hitler bulunduğu yerde bayıldı, (Devamı 7 inci sahifede) filimlerin rökorunu kıran CHARLES BOYER larda bu mevzuletrafında Avrupa gazetelerinde neler - yazıldığını hulâsa etmişti. Çekoslovakya me- selesinin malüm şekilde halledil- mesi üzerine İngiliz Bahriye Na- zarının kabineden çekilmesi ve sonra parlâmentodaki tenkitleri üzerine di şayialar kabin de daha başka nazırları: f nin — politik Fakat ço ordu. Hitlerin du. Çok geç - Iztırabı Artık gözleri asına Düşmü Yeni gelen İngiliz gazetelerinde bu bahislerin tazelendiği görülü- Fakat kabineden bazı naz kendi arzularile değil de, Başvekilin kabinesinde az çok va si surette tadilât yapacağı şek - yoktu. Tek - yor gördük ki | da; tüldüğü görülüyor. İngiliz porlâmentosu 1 teşrini- sanide açılacaktır. Ondan evvel bu değişikliklerin yapılarak par- lâmentonun karşıs ması düşünülmel! leniyor. Geçenler zırı Lord den Bahri ra bu st dini gösterdi. İşte bunun üzerine- dir ki Londra gazeteleri Başveki! Çemberlaynin kabinesinde ven ha öyle çı olduğu söy - e Dominyonlar n tanley öldü. Kabine - 'e Nazırı gittikten son- Edebi Roman No. 141 ta anne de bile şefkattan bir zerre vardır. Döğer, vurur, hiınç ve hiddetten mıncık mıncık eder, fakat, sonunda: — Kızım... Der, okşar! Bu, kâfidir. En çok korktuğu: Meralin ya bir evlâtlığa ve- rilmiş, yahud da bir kapıya kul edilmiş olmasıdır. Bundan dehşetli korkuyor. Meralin boynu bükük, kimsesiz; sopa, kahır altında ve eski püskü yırtık yamalı elbiseler içinde şirtet bir kadının emrinde, — Evlâdlık.. Yahud da: — Yetiştirme, baştarı mühim tadilât yapacağı 1- leri sürmekten geri kalmamışlır. Altı nazırın değiştirileceği söy - lenmektedir. Kabinedel retle bir neti adilât bahsi ne su- ye varırsa varsın İngiliz hükümetinin meşgul oldu- ğu bir iki mühim mesele vardır ki bunların halledilmesi karşı - sında kalınacaktır. Zaten yen larak kabineye alınacaklarından bahsedilen nazırların da yeni bir takım işler dolayısile kendilerin- den ayrıca muvaffakiyot isten - mektedir. Yeni bir takım işler nedir?. Ev- velâ İngilterede müdafaa terti - batı meselesi var. Şimdiy ekadar ehemmiyeti olacağı söyleniyor. Ötedenberi İngilterenin daima silâhlanması lâzım geldiğini ileri süren Deyli Ekspres gibi gazete- ler şimdiye kadar silâhlanma fa- aliyetinde bir takım eksikler göze çarptığından bahisle bunların ö - nüne geçilmek üzere çalışılaca - ğını yazıyorlar. Kabinedeki ta - dilâtıin ne suretle olacaksa hükü- metin derhal bu cihetleri tetkik ederek bir de halkın tayyare hü- cümlarına karşı korunmas: çare- leri için daha ehemmiyetli ted - birler alınacağı Uâve ediliyor. Diğer taraftan memleketin mü- dafaası için daha bir takım ted - birler alınacaktır ki bunların da ayni hislerle seviyordu.. Bazan, ruhunun bütün masu - | miyetile gözlerinin içi gülümsi - | yerek kollarını boynuma dolar: — Talât ağabey, seni öyle çok seviyorum ki.. | Derdi. Bir gün, nasıl oldu bilmem, çok kıymetli, arkadaş yadigârı bir va- zom vardı; onu düşürüp kırdı. O anda kendimi tutamadım: h. Ne yaptın? Ne dik- eysin Yıldız! 'e haykırdım. darcık azarlamam ona bir şiddetile tesir etti; bir yıldırım gi yığın et ve kemik gibi olduğu yöre linde olarak bazı tahminler yürü- | silâhlanma yolunda sarfedilen gay ARA Türkçe Sözlü FREDERIC MARCH FRANZISKA GAAL Halinde çalıştırılması ihtimalini gözönüne ge- iği zaman âdeta zehirli bir nişterin Sik sık bey ninin içinden ta topuklarına kadar bir ok gibi san- cılar yap hissediyor, Ve, o za- sinde bitkinlik hisse Meral, zihninin içine hep bu lıştı, çabaladı, masanın başından kalktı, odanın ni dolaştı, elektrik Lâmbalarının hepsini birden aç- tı; nafile! Meralin kendisini takib eden muztarib hayaletinden zihnini ve gözlerini bir türlü kurta- ramadı. İmkân olsa parmaklarını kafatasının içine sokacak; kendini tazib eden, hattâ delirip delirme- M (Devamı 7 inci sahifede) Pek yakında saray Sinemasında KORSAN yığıldı ve. hıçkıra hiçkira ağla - mağa başladı Bu münasebetsiz — hareketime derhal nadim olmuştum. Onuü sus- turmak için neler yapmadım ne- ler.. Nafile. Bir türlü gönlünü al- mağa muvaffak olamadım. Göz- lerinden düşen yaşlar, gittikçe şid- detini artıran yağmur damlaları gibi göğsünü ıslatıyordu; ağladı, ağladı, nihayet bütün ısrarlarıma rağmen çıkıp gitti. Ânnesi gelip gittiği halde o günlerce evimize gelmedi. İstemiyerek kalbini kırdığım bu —— diğinden şüpheye düşürten, bütün — bu sahneleri beyin köşelerinden söküp çıkaracak! Kurtulmak için başka çare yok! Çünkü ne kadar zorlasa, ne kadar cebretse dimağ ve gözler bir an için başka bir yola sapıyor, sonra birdenbire şahlanan ve geri geri giden haşarı binekler gibi ricat ediyor, tekrar Meralin muhayyel hayat sahneleri üzerinde ısrar- la duruyor! Kendilerini çok zayıf hisseden melânkolik in- sanlar için bu ruhi ve manevi tecebbür herhalde pek müthiş oluyor. Gözler süzülüp dalıyor, renk soluyor; yüz tamamile cansız; sarı balmumu tenli üst» kafası durgun ve camid bir man- zara içinde saatlerce kalıp gidiyor; ancak muhay- yele işlediği mevzu üzerinde mükemmel bir sine- €n acınacak, en korkunç dekorlar içinde gö- rünüyor. En tuhafı kundak içinde birkaç aylık bı- raktığı Meral için zihninde muayyen, mütebellir na yaratması. Belki, Meral kundağı çözülme- den ölmüştür. Belki, çirkindir. Belki mülüldür. Belki kanburdur. Belki sağır ve dilsizdir. Belki be- yaz değil, esemerdir. Belki şaşıdır. Belki bodur veya şişmandır. Belki onun muhayyelesinde bü. ma şeridi gibi çalışıyor! Nedense, bu akşam Meral de Refiğe hep en Yazan: Recai sanay çocuğun ağlayışı, nedetli büna çok doku . GÜ içimde vicdan beli sızı ile kıvrandım... Bu küçük kızın gönlünü! eski samimiyetini tekfaf mak için günlere: daha onu ağla! Yıldız, on beş yaşına #? kadar arkadaşlığımız, vam elti.. Nihayet, taşraya tayin © Üç sene orada kaldım. Bi evimden ziyade, artık Ü kız olan Yıldızdan maktüb! dum. Mektublarındaki # karşı gittikçe artan bit ifadesi idi. Fakat bir güflke im bir mektubu .ıwd ummadığım ve beklemedi ttirafla karşılaştım. Bof tübunun ilk - satırlarındA mektebi muvaffakiyetle "ı ğini müjdeledikten sonrii abı Di, çok şiddetli bir aşkla 5 ediyordu Bu hiç ummadığım itirfi ağır başlı bir ceva ardeş gibi» birbirlii memizi rica ve ihtar ettifi sonra Yıldızdan gönderdili tublara cevab alamadı! Taşrada, üç sene kaldıki| ra İstanbula döndüm. Yıldız, annesile ı—.—rılj hallemizden — çıkarak semte taşınmışlar... .mj Bir gön Köprü üst laştık, gözgöze galdik. Hf de bir an, bir tereddüd nereye gittiğimi sordu, © den: Büyükadaya... Deyiverdim. — Ben de oraya... Bir fj şına gidiyorum... | Diye cevab verdi Vapura bindik. Adayâl ya kadar şundan bundafi tik. Nizam yolundan ya' ilerlerken Yıldızın arkad mek üzere benden ayrılıf yeti olmadığını gördüm sadını anladım. Biraz dif istediğini ima etti. Ça gelediği asude bir köşey© Bi Ruhunun bütün genç Ktf | yalarını ifade eden l Söze başladı ve .. banâ tırabını ikinci defa itiri itirafa ben ağır başlı bİf mukabele ettim. Bu nasi” nun ruhunda öyle âni V€ infial yarattı ki gözlerimt gözlerinin parlayışında *) mana beni titretti.. ÂAz sonra, o parlak uf fırlına ile karardı. Yıldığ önüne eğdi. Hıçkıra hıçk mağa başladı. Tıpkı, yad mu kırdığı zamanki gibi *” pup gelen bir ağlayıştı de, kalbimde yine vicdifi benzer bir burkuluş hi dum. Ben, pek yufka yüreklİ değildim ağlamak!.. ABİT (Devamı 7 inci DEANNA DUR Bu Çarşamba a) SÜME!' Sinemasında göl NE ŞEKER Son Şaheserindii vi (3 Modern Kız) ve Ğ kek Bir Kız) filimlet ha şirin daha cazip (Devamı var)