irER Pa Ka —BON TELGRAF—22 1ciT İTALYA - ALMANYA Berlin - Roma mihverinin Orta Avrupa'da * kurmak istediği yeni şekil nedir? Italya Macarlara müzaheret ediyor.. Çok söz götüren bir mesele de Lehistan ile Macaristan arasında Müşterek bir hudud olması lâzım geldiğine dair Varşovada, Peşte - de düşünülen bir mesele oldu, Çe- kaslo meselesinde Orta Av- rupada buna benzer daha bir hays li mese ğa benziyor, İşte Lehistan - Macaristan müşterak hududu bahsi de bu cümleden - dir. Lehlerle Macarlar bu arzu - larında muvaflak olsunlar diye bazı taraflardan teşvik de görü- yorlar di; yor. Eğer Ma- carlarla Lehler müşterek hududa malik olurlarsa Almanyaya karşı bir duvar çekmiş olacaklar diye bu işi bir an evvel yapmalarını istiyenler vardır. Buna dair ge- çen gün Avrupa gazetelerinde ya- zılmış şayanı dikkat yazılar «Son Söylemeğe hacet yoktur ki M Leh huddu meselesi Berli- nin hoşuna gitmiyor. Onun için bugünlerde Alman matbuatında buna dair görülen bazı şayanı dik ; kat yazılare göz gerdirmek lâzım geliyor. İşte meselâ Danziger ga- zetesi gibi çok defa Alman siyast mehafilinin fikirlerini anlatıyor. diye tanınmış olan bir gazetenin ne dediğini merak edince şu öğre- niliyor. car Bu Alman gazetesi diyor ki: Hariçte çok defa tekrar edilip söylendi ki Almanya kendi hakkı olmadığı halde Çekoslovakyada Alman bulunmıyan bazı yerleri de işgal edip almıştır diye. Fa « kat bunu Almımlar değil, başka- larına söylemek lâzımdır. Halbu- ki Lehler unutuyorlar ki Alman- yanın Çekoslovakyadaki hareketi her milletin kendi mukadderatını kendi tayin etmesi esasına istinad ediyordu. Fakat Lehistan bu me- selede Almanyaya karşı düşman- | ©a bir vaziyet almaktan sakınma- hdır. Çekoslovakya Almanyanın düşmanı olmak gibi bir vaziyet almıştı. Bu yüzden parçalandı. Vaktile Çeklerin yaptığı rolü şimdi de Lehlerin yapması iste- niyor. Lehistanda halk tabakala- rı arasında şu fikir yayılmıştır: Almanya Lehistana karşı düş- mandır!, Onun için Almanya a- leyhine takib edilecek her politi- ka da doğrudür! Eğer iki mem - | —a lekot arasında şerefli bir anlaş - muya varılmak isteniyorsa bu fi- kirler ortadan kalkmalıdır. Bu yazılar gösteriyor ki Alma jya ile Lehistan arasındaki vaz yet öyle düzgün değildir. Alman- lar, Lehlileri Çekoslovakyadan birçok şey istemekle tenkid edi- yorlar. Almanya Çekoslovakya - daki Almanları almakla haklı bir iş yapmış ise de Lehlerin Çekos- lovakyada ileri gitmeleri caiz de- ğildir; diyorlar. Diğer taraftan Macarların da Çekoslovakyaya karşı almış ol - dukları vaziyet ayrıca gözden girilmek istiyor. Şayanı dikkat olan cihet Ro - manın bu meselede Macarların tarafında olmasıdır. İtalya Ha - ticiye Nezaretinin yarı resmi o- larak neşrettiği İnformazione Dip lomatika isimli mecmuanın va- kit nasıl şayanı dikkat yazılar m-;-r rettiğini «Son Telgraf, ın bu sü- tunlarında yapılan hulüsalar şim- da bir kere daha anlaşıldı ki Le- histanla Macaristanın davasına taraftarlıktır. Macaristanla Le - histan arasında müşterek bir hu hududun vücude gelmesine Roma taraftardır ve bunu müdafaa et - mektedir. Şu halde söylemeğe lüzum yok tur ki bu vaziyetin nereye kadar varacağı pek merak edilecek bir koöyfiyettir. İtalya artık açıktan a ağa Macar tarafını tutmaktadır. îuılyn bunu t kte sonu- na kadar çalışmak istiyeceği gö - rülüyor. Çünkü eğer Macarların dediğini kabul ettiremezse o za- man Macaristan da İtalyadan kon disine bir fayda hasıl olmadığını görerek gözlerini başka taraflara çevirecektir. Bunun ne kadar meraklı bir po- litika sahnesi olduğunu söyleme- Be lüzum olmasa gerek: Bir ta- rafta Berlin var. Bir tarafta da Roma mihveri da var, Bu mih - verin arasında bulunan memle - ketler yüzünden ihtilâf da eksik olmıyacağa —benziyor. Şimdiye n eti diye kadar muhtelif — vesilelerle bir çok kere göstermiştir. Macar- ların Çekoslovakyaya karşı al - miş oldukları vaziyet İtalyan mecmuası çok yerinde bulmak - tadır, Bu yarı resmi İtalya mec - muası şöyle diyor: Çekoslovakya da daha seferberlik vardır. Ma - demki Çekler henüz askerlerini s1l halledileceğini göstermiyor. A- sıl mesele şudur: Karpatlaraltı Rus meselesinde hangi tarafın dediği olacak? Al- manyanın istediği olursa Maca- ristan ile Lehistan arasında müş- terek bir hudud vücude getirmek mümkün olmuyacak demektir. Çünkü Karpatlaraltı Rus memle- kadar Berlin - Roma mihverinde Almanyanın istediği oldu. Avus- turya malüm şekilde Almanyaya | geçti. Çekoslovakya malüm şekil- de Alman nüfuz ve tesiri altına girmiş oldu. Şimdi de Macarlarla Lehlerin Çekaslovakyadaki da - valarından dolayı Berlin ile Ro- ma arasında aykırılık var, O hal- Nişanlısını boğaz- liyan delikanlı 14 yaşındaki nişanlı kızın cesedi bulunamadı Vil - Davra kasabasında, Şan Diyo çıkmazında fakirane döşeli, fakat ti Cezayirli namuslu bir ile evli bulunan Madam Dezablens, kızı Marta'nın karyola ile koltuk arasında yerde, kanlar içinde yat lığını görüyor. Zavallı kadın bu korkunç man- zara karşısında feryadı basıyor. | Kız, (on dört yaşında) cansız | yatıyor. Elleri yara içinde. Boğa- zında 8 santimetro genişliğinde bir ustura yarası var. Katil, o kadar kuvvetli vurmuş ki ustura kırılmış, parçası da yer de durüyor. * Küçük Marta, sabahleyin — ve öğleden sonra, üvey babasının hemşerisi 19 y med ile beraber bulunmuştu. AİLE DOŞTU Üvey babası Ferrâci: — Mehmeti çok iyi bir deli - kanlı olarak tanıyordum. Kendi- sini tesadüfen Genevil'de gör - terhis etmemişlerdir. Macarlar da buna karşı bir ihtiyat te mak Üzere asker toplamalı Macarların kısmen yaptıkları se- ferberlik işte bu mahiyette bir tedbirdir. Çekoslovakyada Macarların o turduğu yerler Macarlara veril - melidir. Müni Far verilmişti Roma mehafili bu itibarla ba- zi ecnebi matbuatında yazılanı ya- gıları çocukça buluyor. Çeklerle Macarlar arasındaki kavgadan do layı Berlin - Roma mihverinde de velev ki en küçük bir ihtilâf bu- Tunduğunu zannetmek pek lüzum suzdur. Romada düşünüldüğüne göre Çekoslovakyanın menfaati artık tarihin bu faslını bir an ev- vel kapamaktan ibarettir. Artık yeni bir fasıl açmak lâzım geli - yor. Çekoslovakyanın yeni hu - dudları bir kere tayin edilsin, bu hududların emniyetini kefalet al- tına almakta İtalya da iştirak e- decektir. Çekoslavakyanın Ha - | riciye Nazırı olan eski Roma elçisi İtalya payıtahtından ayrılırken İ- talya Başvekili tarafından kabul edilmiştir. Başvekil o zaman te- minat vererek Çekoslovakyanın yeni hududları anlaşıldıktan son- ra İtalyanın Çekoslovakyaya kar- . | gı dost olacağını söylemiştir. İtalyan siyasi mecmuasının bu | yazıları Roma mehafilinin Maca- | ristan tarafını tuttuklarını - bir | kere daha göstermekle beraber Karpatlaraltı Rus meselesinin na- | birliği olmasına | olmuyor. e zaten buna ka- Refik, saniyeler geçtikçe bu vaziyette eski eş ve dostlarına tanıştığı için karşısında olsa Ferhun- deyi boğacak gibi yumruklarını sıkıyor, bir sinir humması içinde tirtir titriyordu, Bu esnada bir noktayı daha hatırladı. Hasibe Hanım ne diyordu?. Ben, birdenbire te- yüb edince Ferhunde evde ancak iki üç ay 0 turabilmiş, sonra ne satılacak, ne savulacak birşey kalmamış; ev kirasını da verememiş, bir oda tut- müş, tütüne çalışmıya gitmiş! Bunu düşündü düşündü, birçok defalar: Pekâlâ amma, bunu niçin böyle yapmağa lüzum gördü. Dedi ve. nihayet bir kâşif gurur ve zaferile bunu da kendi mantığına uydurdu: Bu da basit. Ben İstanbuldan ayrılır ayrılmaz, hemen âşığını eve alamazdı, henüz nikâhım al- a idi. İlk evvel bu rabıtayı resmen çözmek, mahallede de kendi lehine istediği tesiri uyandır- mak lâzımdı. Ağlamak, sızlamak, beni ahlâksız ve kayıdsız göstermekle işe başladı, tabil evden te - Bgayyüb ettiği zamanlarda da âşığile buluştu. Bir taraftan da bana yazdığı mektubun cevabını bek- ledi. ki bu yirmi yirmi beş günlük bir devre için- dedir. Benim nereye gittiğimi, ne olduğumu, ne 0- lacağımı, nereye mektüb yazmak icab ettifini bu -— a— ketinin Macaristanla verilerek bunlar arasında hudud İtalyanın dediği mi olacak? İ- | talyanın noktat nazarı yukarıda devam ediyor. 2000 Figöranıa işi İlâveten FOKS JURNAL'da Yeni Kış Modaları. Bugün «mat | ve 2,30 da tenzilâtlı Halk Matineleri, Bugün MELEK sinem Beynelmllet ilerek BİRİNCİLİK mükâfatını kazanan GÜNAHKÂR Genç Kız Rolünde: DİREKTRİS Rolünde: / NRIE DUCAUX Genç Doktor rolünder ROGER DUCHENE ve Halk ve Talebe Matinesi Lehistana | de hangi tarafın dediği olacak? | Geçen martta müstakil Avustur- | yanın ortadan kalktığı günden - beri Berlinin dediği oluyor, Bu gefer acaba İtalyanın dediği mi (Yazısı 6 ıncı sahifede) Berlin hiç razı Milyoalara Mal Olmuş Büyük Bir Film. Büyük Bir Mevzu.. BİR MİLLETİN İSTİKLÂLİ JOEL MAC CRFA ve FRANCES DEE tarafından calibi dikkat bir tarzda yaratılan FRANSIZCA SÖZLÜ Zengin Mizansenli SİNEMA Büyük bir SARAY SINDA Muvaffakıyetle tirakile oynanan his ve heyecan filmi, Elim KIZLAR CORİNNE LUCHAİRE — 200 GENÇ Ki t 1t ve 2.3üda çok ucuz fiatlarla Edebi Roman No. 140 müddet zarfında ancak öğrenebilmiştir. Benden cevab aldıktan sonra da hemencecik âşığına vara- mazdı. Nikâbın yapılabilmesi için geçecek zamanı beklemek lâzımdı. Anlaşılan bu müddet zarfında, satıyorum... Bunların parası ile karnımı doyuruyo- rum... diye evin eşyasını kimseye sezdirmederi den birer birer yeni kocasının evine taşıdı ve her şey bitince de herkesi kendine acındıra acındıra mahalleden çıktı gitti. İhtimal ki tuttum.. diye gös- terdiği oda ile de muvaffakiyetli bir setir hareketi yaptı. Gitmiş, oda sahibi ile konuşmuş, eline beş yerine on lira sıkıştırmış, — Beni burada aradıkları zaman, evet bizde o- turuyor. Fakat, tütüne işe gidiyor.. der gelenleri İdris Mehmet müştüm. Ailesini tanıdığım kendisiri evime davet ettim: «A- ileme takdim edeyim seni.... de- dim. Mehmed, küçük Martayi bu su- retle tanımıştır. Delikanlı ile küçük kız biri - birlerinden hoşlanmışlar ve pa- zar günleri buluşarak gezmiye başlamışlar. Bir gün Mehmed, tütün kaçak- çılığ? — yaptığı için yakalanmış, hapse atılmış, ayın 4 ünde ser - best bırakılmış. Ferraci hemşeri- sine acıyarak evirle kabul etmiş ve mutfağa bir portatif karyola koymuştur Doğruyu söylemek lâzım gelirse Mehmed çok: dürüst hareket edi- yordu; Hattâ cuma günü Ferra « ciye 360 frank da vermişti. Karı ve koca bir iş için evden gaybubet ettikleri zaman — genç | kızla yalnız kalmıştı. Cinayetin sebebi henüz anlaşı - lamamıştır. Katilin nereye gittiği belli değildir. Zabıta kendisini şiddetle arıyor. çin Yazan! Etem İzzet atlatırsın... Demiş olabilir. Bir müddet sonra da, — Buradan çıktı gitti amma, bilmiyoruz... larında İdrie Meh| o00 p dü VZ UN YAZAN : MURA (Başı dünkü sayımızda) Bütün düğün halkının kulakla- rını çınlatan bir gürültü ile bizi alkışlamaları bana ne tatlı hul - yalar ilham ediyordu. Danseder - ken kehdimi bu belki hiç tahakkuk etmeyecek hulyaların kanadların- | da bir kuş hafifliğile uçuyor zan- nediyordum Kollarımın arasında bir tül ka- dar hafif, bir gelinle darsederken ayaklarım çok sevdiğim bir tan - IKÂYE : GÜN MA ©ECCSİ T KAYAH [ ha içtim. Ben rakıya &l ğüldim. Çok sevdiğim bil daşın düğünü olduğu İ$ | yordum. Fakat saatlerce içtiğim için başımı, fena H muştu. Neclânın yanına Yüzüne dikkatle bakınc bana karşı biraz kırgın | gördüm. Bir an bana da | gunlük geldi. Sonra kendi hyarak sordum: — Neclâ, bana darıldın gönun temposuna figürler yapar- ken, zihnim, binbir türlü düşün - celer içinde öyle uyuşmuş öyle dalmıştım ki bütün düğün balkını unulmuş yalnız kendi — âlemime dalıp sanki kendimi kaybetmiştim. Tatlı bir rüya gibi üstüme çöke- rek beni bu derece kendimden ge- — Bayır. rüyorum? Sun'iliği pek belli olan gülümseme ile cevab verd — Üzerinde asabi bir — Sana öyle geliyor. Fazla üstüne düşmedim. caz başlamıştı. Fakat onul çiren tahayyülâtın neden — ibaret olduğunu sakın sormayınız.. Çün- | kü bu öyle bir şey ki. Anlata - | mam.. Lâkin bütün bu haleti ru- | hiye tezahürleri benim, hasta ruh- lu, pek ziyade hayale mütemayil oluşumdan ileri geliyordu. Arkadaşımın eşile dansederken,| arkadaşımla danseden — Noclâya gözlerim takılıyor ve kendi kendi- me elbet bir gün, yine böyle bir | düğün gecesinde, bizim düğünü - müzün gecesinde yine böyle ka - dınlı erkekli bir kalabalık ara - sında Neclâ beyaz gelin elbisesile © gecenin en mes'ud kadını ola « cak ve ben en bahtiyar erkeği o- tatlı hulyalarımdan — uyandırdı. Gelin, yerine oturdu. Ben sevgi- Timin yanına gitmeden sık sık vğ- dığım büfeye uğrıyarak biraz da- Sin Bu mantık muş, böylece hı: — Fakat, M İşte, bu sual bu saniyelerde beyninin içinde — Ya, zannı BENİCE Meralin hedef ol nereye gittiğini viyor ki... Eğer, lacağım.. diye düşünüyorum.. — | | Caz sustu. Şiddetli alkışlar beni Tekrar tekrar görülecek haltasın c0 Mater KARMEN t00 iktibas edilen ve dünyanın en meşhuaf İMPERİO ARGENTNİA ENDÜLÜS GECELEİ Fimi SÜMER v TAK$ Sümerde İspanyolca ve Taksimde Almanca nüshasi İlâveten Ekler Jurnal Son dünya haberleri Bugün saât | ve 2.30 tenzilâtlı Halk Matineleri. Ancak, bir noktada yine durakladı: söylese arkasından yine vahim bir şüpht * — Acaba öyle mi?. Diye kendi kendine sorüyor, ne yapar ye karar vereceğini bir türlü tayin edemiytf hündeye karşı duyduğu kin ve nefretin — O biçarenin ne günahı var?. sabiyetinin sebebini —anli dansetmek benim için im dı. Çünkü onu çok... pek viyordum... Onun darılm) emi kaçırmak değil, bent ! bilirdi de. Derhal şöyle bir teklifte dum. — Neclâ dedim, gel seti' arkadaki koruya çıkalım, © zelim, bak ay ışığı ne guj ni bilmiyorum, fakat ben bu kalabalık ve gürültü İ sıkıldım, sinirlendim. Çık$l raz çıkalım... O kaşlarını hafifçe yukâ dırarak: — Hayır, dedi olmaz. — Neden istemiyorsun? — Düğün sahibine karfi lik olur. Derhal temin ettim; (Devamı 6 ıncı sabi ve en eğlenceli filmi.. güzel İspanyol dansözü fından oynanan larında birden ve emsalsit | kiyet kazanmaktadır. silsilesi Refiğin zihninde zını alarak devam edip erali ne yaptı?. lin cevabını her vakit olduği de bir türlü kestirip a ayaklanıyor. ettiğim gibi değilse... İmasını istemiyor, Dedirtmemesi için sebeb yok! Hasibe Hanım ve mahalleli şimdi istedikleri kadar Ferhundeyi tü. tünde çalışıyor bilsinler, Halbuki, kadın yeni ko- casının kolları arasında keyif ve zevkini sürüyor, bunlara da: enayi diye gülüyor. Mademki, tütüne gidiyormuş, fakirmiş, açmış, kimsesizmiş, burada- kileri severmiş! Niçin bir defa bile gelip de ne Hasibe Hanıma, ne de başka hiç kimseye görün- memiş! Görünmez ya... Çünkü çalışmıyor, çünkü bunları aldattı! Diye içteniçe onu öyle sahabet ediyor; örll Hasibe Hanım ona rerh*'g masumiyetini isbat için bir çuval 1âf edecedi Meralin nerede olduğunu haber verse, — Git, işte orada... Gör... Diyebilseydi, sanki dünyayı Röfiğe kadar onu memnun edecekti. Zaten, Meralt duyduğu zâaf olmasa ne Forhundeyi, n& hiçbir şeyi hatırlamıyacak; belki üzüntü kadar yıpranıp yorulmıyacak! (Devati