Kısmı edebiyat adam. Striş etelere, mühim bi ht. Buna benzer da. | batırat yardır, | Sa bazı mahkümların “Btadilf odiliyor. Bir ci ha senelerce “mah- | hei Ü üaüi d ati lll MA # v arının büsbütün yı- (_hb_““darı kaldırılması mev k Arken en mükemmel Sapı yapmak düşü - | iz Bu hapis- | usüller malı ee târ, Çak, mahkümiyetini lhn_m”'âı zaman iyi bir a. kinua le yeni bir ha- İçin - hazırlamaktır. tmanin C- alı 100 mah . SK NON B A ŞA ” 6 .e 8 ü Ülge B l G FO ç ü | £ bir halde ai . x"dır Üyle ki (:Mer ta a_ S bursdakr'VU”mah « N.“xı. Nda çakşırken ken- in İTüta atarak yola çık. DASi işten bile şayıl. “b,&i Vu tdiyana rasgelini- .* .—'îe:r telörgü gibi bir armuş. - Fakat Yor!l... Bunün se; | "i)'w Bgetirilen mah Jluın Üzer'ne söz Evet... Namusları Uıı—""”' birçok iyi Yü östir ki şeref ve “— “lünn müracaat e - h. *i L BETNLARCA ”” Cu MA G W AA v F "" Mahküm ver - şkua-— Vaktila binanın pen. iŞAĞI l,“"md-— bu ııuudueu aha ahkümların yat- k Hatm "u Öyle kapalı l İ “’ sorbest ser "’ln.tl" Yalmız gece - * kapılarına birer * Bu da eski bir 2mn hapishane Bir mahküm!.. termek içindir. filim gösterilir, ha. * pishane memurları geceleri mah- kümlarle oturup oyun oynarlar, radyo çalınır, mahkümler serbest mama - girerlermiş. Mahkümlar vakitlerinde istedikleri zaman ha sabahleyin oyandıkları zaman or- mandaki binlerce kuşun ötüşünü duparlar, bu suretle duyguları in- celirmiş. Fakat Vakfiid hapisha- nesinin en göze çarpan hususi yetlerinden biri de yen oloaon günler karısı, yahüd nişan! gilisi buray iği zaman arasında ne konüşulürsü konuşu- | lür, bunu uzaktan, yakından hiç ne bir gardiyan gözetise, he de bir gar Bir mahküm irnlş disini ziyarete Şeref ve haysiyete sahibdir. İhgilterede bir hapishanede tatbik edilen usuler Banıleri nasıl yola gatlrıyorlar Ve gelen karısını kalı laşır, gezer, kon Şimdi bir de işin aksi arafı var z Cirpleban gel şösbümi VAi azlar. Hapisha- nede herşey, yukarıda derdiği gi- jMus ve şeref üzerino veril- söz üzerine cereyan etmiyor mu?, Bu söz üzerine her mahküm azyik görmü - yer, mümkün oldu kümiyet hayatını hafif geçirmek | fırsatına nail olmuş rafı var: Eğer verdiği namus ve şeref sözünü tutmaz da kaçmağa bulunuyor. * Ü değil mi?, Bunun bir de a teşebbüs eder ve yahud kendisine | gösterilen müsaadeyi — sulistimal eden bir mahküm görülürse o za- | man yüzbaşı Vilyamıs şiddetle ha. rekete geçer. En ağır cezaları tat bik edermiş, Mahkümların çal garya olsun diye deği dilerine bir kazanç tet tedir. Her mahküm muayyen bir miktar dahilinde bir kazanç te - min edebilmektedir. Ondan fa: sı kendisine verilmemektedir, tada 7 peni ile 1 şilin acazında en sigara iç kümlar kazandıkla tün alırlar Buradaki mahkümlar arasında katiller, sahtekârlar, müşterle - ven & rini aldatarak hakların: kaybet' tefek hırsızliklara kadaz inmiş ve mahküm olmuş bazı'badbahi lar da buradadır. zanç temin ediyorlarmış. İş iş- | atlardan itrbaren ufak | Macaristan taGi Peştede, Macat haniedânı bönis sinin, gani 1 İnci Etyenin hatir'ası tes'id olundu. Etyen uzun müddet — saltanat sürdükten sonra 9 yıl evva? vefat etti, Macarların itikadına göre de ruhu melekler tacafından gökyü - 1 ncl Etyen, Arpad mensubdür. Juncu yü cer şetlerile T sim etti. Oralk: an gelen kabile. ler nezdinde hiristiyanlığı noşre galıştı. | met ediyordu. Altmış dört güzide muhafızı vardı. 1M0 da, Ladislas'ın anası Krü. liçe Elizabet paraca bi ük bir sı- ya İm. toru üçüncü Frederikten 2,300 ka altını ödünç aldı. Ve bu bor. müukabil rehin otar Birkaç sene -sonra tahta çıkan Matyaz Korvin borcu — ödeyerek tacı geri almıya teşsbbüs etti. Pa- üncü Frederik bir riki mağlüb Ve tar'hi tacı cebren Daldı. Şo C İ mağa mahküm edilmiş bir katil on beş senesini burada ikmal et - miz, fakat artık kendis'nin yi bir adam ulduğuna kanaat getirilerek atlı cihetine gidilmiş ve tahliye edilmiştir. | — Bu eski mahküm şunları söyle. mektedir: — Mahküm olduğum zaman her gar kararmıştı. Benim için bta . dan sonraki hayat artık ürmmds'z, karanlıktı. Fakat bu haplebanede herşeyim değişti Oradan çıkar - kun hayata yeni gelen bir adam halinde olarak | — Vakfild nümune hapishanesinin mahkümlarından e Şo kat olanları Londranın rif gençlerinden iki kış kıyorum .e şik ve zarif genç birleş kuyuraculardan birini bakmak üzere ondan nı.ınv*ııut istemişlerdi. Kuyum Devamı 7 tncl <ahifemizde Bır gonul macerası Kraiıce evlenmek ve büyük aşk hâdisesini nasil öldürdü? Her erkek İngiltere Kraliçesi Viktoryanın nası! evlendiği, !k aşkı nasıl bir safhaya girerek Kral içenin haya. tında ne mühim bir rol oynadığı. ni bundan evvel «San Telgraf» İngiliz matbuatında yeni neşre . dilen malümatı bulüsa ederken ya. zıyordu. Dün de bunun şayanı dikkat bir safhamı anlatılıyordu. Kraliçe ile evlenmiyen, başın! a. Jarak oradan oraya giden, niha yet İngillerede genç ve güzel bir aktrise âşık olan Prens Corc Kem. briçin gönül mecerası dün hikâye Bu maceranın alt tarafını bu. gün neşrediyoruz: — Mistr Kembriç ismindu biti yolladı, kabul etmenizi rica edi- yor. Sizin san'atinize çoktanberi hayran imiş. Fakat bu çiçeği aktrise götüren | adam çok geçmeden dönerek şu | cevabı getirdi: — Çok teşekkür ediyor. Çiçek. leri çok güzel buldu. Fakat tees süf ediyor ki bilhassa takdim e - dilmedikce hiç bir centilmen ile görüşmemektedir. Prena, önüne çıkan böyle bir engelden dolayı taemnun olmşutu. Çünkü bu kızın öyle kolayca ya. nına gidilebilir, herkesin ziyare- tini kabul eder olmadığımı göre. | tTek ona büyük bir kıymet veri . yordu. Aktrise takdim etmeğe ge- | ce, bu o kadar zor bir şey de. ğildi. Orta hallı bir. irad sahibi | Mistr Kombriç isminde biri diye l kedisini takdim ettirecekti. Ti . yatronun müdürü vasıtâsilö hunu dü yaptı. Aktris ile artık ahbab olmuşlardı. Geriç prens, kadınlar | tarafından sevilen erkeklerdendi. Fakat Luiza karşısına Yçıkan bu | genci kemon birdenbire sevmek- ten çekiniyor, Prons ise'kızi se - viyordu. Nihayet iki — genç artık her türlü ihtyatı bir tarafa bırak. tı. Aktris onu çok sevdiğini söy- lüyordu. Genş Misler Kembriç te | hakikatte kendisinin Prans Core Kembriç olduğunu daha ziyade gizlemeğe lüzum görmemişti. Pa. kal bu bâşlamş olan eşk, , galiha doğmasile ölmesi bir olan bir | | l sever fakat... mahlüka benziyecekti. Çünkü her iki genç uzun zaman biribirlerile gürüşemiyecekler — görünüyordu. Bu münasebete nihayet vermek Tüzimgeliyordu. Çönkü aktris. iz. divacdan başka bir şekil kabul et- miyordu. Nihayet bir gün genç | Prens ona izdivac teklif etti. Fa. kat şayan hayretlir ki aktris bu eklife şu cevabı vermişti: — Bvet, Takât Kraliçe? - Prerns Cote “bu eovah üzerine dürmuş, düşütmüştü. Sonca gü lümsiyerek: — Kraliçe mi? Evet. fakat K *Bır gün, bir Kral Etyen, Büda şatosutda ıu_) $—SON TELGRAK 21 Ağısler 1933 Bir şoför anlatıyor!.. Parisin iç yüzünü ortaya koyanbir kibar Şanzelizede büyük b'r otelin ta. | rzaçasında oturmuştum, viski içi- | yordum. Uzun boylu, kibar tavırlı| Bevimli ve son derece şık giymmiş bir delikanlı geldi. Görünce ta - zıdım. Eski bir silâh arkadaşı. Çoktanberi kendisini ksç hetmiş- tim. O da beni tanıdı, geldi. Ya « mımıza oturdu. Göceni ngeç vak- tine kadar içtik, sonra kalkık. Kol| Kola girdik, evine gittik. Otelin | yakininde ikamet ediyordu. Beni bırakmadı. Kabül ettim. Apartı - manına girince: — Arkdaşlarının bana «kibar goför» diye hitab etmelerine hay. | ret etmediniz değil mi? ... Hakikaten, bu bana biraz ga - rib gelmişti. O devam eti: — Biy gün kendilerine, metelik. siz kaldığımı kibar ailelerden bi. | rinin yanına şoförlükle girdiğimi söylemiştim. Gülüştüler. Hakları | wardı. Çünkü senelerdenberi şa - förlük ettiğimi bilmiyarlardı. Ne-| yaparsınız? Yaşamak Tâzım... Ve bir masanın gözünden mavi kaplı büyücek bir defter çıkardı. — Alınız bunu, dedi. Şoförlük bayatımın ruznamesi. Siz gazete- cisiniz. Bundan çok istifade ede - bilirsiniz. stediğiniz gibi değişti. Finiz, ilâve ediniz, © sizin bilece. Biniz bir şey, He rha'de okuyucu- larınızı alâkadar edecektir. Heye. Canda, merakta bırakacaktır. Defteri aldım, dikkatle okudum. Ve pek az yerlerini değiştirdin Dostüm, iyi hsil görmüştü. | Üslübu gayet güzeldi Macerala - rını cidden nakle değer büldum. Yalnız isimleri, arabaların marke- larını, vak'aların gejliği yerlerin simlerini değiştirdim. Bazı çok açık yerlerini da çird'm. KİBAR ŞOFÖRÜ NASIL OLDUM? *Metelksiz idim. Ön sekiz ya . gında iken gönüllü mmumi harbe iştirak ettii olunduktan sonra Parise geldim. Babamdan epeyce bir miras kal - mıştı. Ben bir san'at, bir meslek sahibi değildim. Fakat güzel in . Bilizce biliyordum: Yakışıklı ve Spora meraklı idim. Otomobil kul. Janmayı pek işi biliyordum. Bir | Kçe bu izdivaca müsaade cder.. | (Devamı 6 ıncı sahifemizde) yarış otombili aldım. Bunda mu- vaffak olacağımı sanıyordum. Ü. midlerim boşa şıktı. hatıra ve.. onun gölgesinin rolü.. «Socağa kar dayanmaz!...» der. ler. Doğru... Az zonra para bitti. Bir iş aramıya başladur.. Bir gün dostlarımdan biri, kibar bir aile- nin şoför aradığını söyledi. Hemen müracaat ettim ve kabul olundum. «Yiyor, içiyor, yüksek bir aylık ahyor, rahat yaşıyordum. Sonra, kibarlık tddlasında bulunan bir çok erkeklerin, kadınların husust hayatlarını tetkik ediyoz, sırlarını öğreniyordum. aİlk patronum, cenubi Amerika. h bir zengindi: Mösyö ve madam Alkarto... Hizmetimden çok mem. nun kalmışlardı. Fransızcayı ve Fransız âdetlerini pok güzel bili- yorlar. Ve bana kibarca muamele «Madamın Suzan adlı güzel bir oda hizmetçisi verdı. jik evvel ah bab sonra dost olduk. Suzan çok sevimli, çok aynak bir kızdı. Ma- dam Alkardo da çirkin bir ka - dın değildi. Kırk kırk beş yaşla. rında kadar olmakla beraber ta- ravetini muhafaza ediyordu. Be- nim gözüm onda idi. Fakat muka- vemet gösteriyordu. Çünkü bır sevgilisi vardı. MADAMIN SEVGİLİSİ «Bunu, işe başlar başlamaz öğ- rendim. Hizmetçiler, daha ilk ge- ce bana herşeyi anlatmışlardı. Madamın — sevgilisi, kocasından yüksek bir adam değildi. Fakat, eenubi Amerikalı oları bu Mösyö Raman kısa boylu, şişmanca ve biraz budalaca bir adamdı, Zaten aşk bahsinde bu gibilerin talii a. çıktır. Madam Alkarto seyglisini altına boğuyordu. Söylendiğine on franktan İlk evvel bu. Fakat sonraları doğruluğuna kanaa! kansat ge - tirdim Kocası ya farkında değil. di, ya da aldırmıyordu. Karısının çılgın gibi para sarfetmesine ses gçıkarmıyordu. «Bu hususta Suzar bana şu- ları göylec «Patron, karısının döstu oldu. ğunu mubhakkak biliyor. Fakat aldırmıyor, Çünkü onun da bir çok metresleri vac. Karısınım kürk, elmaz, otomobil masrafları gibi dostunun masrafırı da öde - meyi tabil görüyor «Madam, yüzüme dikkatle bi Te bakmıyordu. Bana nezaketle müsmele ediyordu. İşte o kadar. Ben yakışıklı almakla beraber, birdenbire dakkati çekecek de - rece güzel değildim. Bununla be. zaber, benim yanımda Mösyö Ramon bir maymun gibi kalıyor- (Devamı 7 inci de) ÂAmerikalı bir şakacı Yüz sene yaşamak mı istiyorsunuz? Ağzınıza bir baş sarımsak alıp yatınız. İnsan, topraktan halkolunm';ıştur. Yine teprağa dönecektir. Amerika gazeteleri, ondan bak.| lon de Avrupa gazeteleri, Minezo. ta'da Fişer adlı bir adamın 104 ya.| şında vefat ettiğini yazıyorlar. —| «Cehennem filozofur lâkabile anılan bu ıırlh adam ıcnçllgmd. | na sattığını, buna mukabil şeyta.| nın yüz sene yaşamasını temin ettiğini iddia ediyordu. Fakat bu bir masal olsa gerek. | Çünkü yüz yaşına erişen bu ihti. yarlar hernedense gençlerle eğ - lenmekten, alay etmeklen zevk a. lırlar. Bunu bizzat tecrübe ettim. Ga. zeteciliğe intisab ettiğim zaman Envalid'de misafir yaşlı bir aske- rin yüzüncü senesi kntlulandığı gün mülâkat yapmak için gitmiş. tim. Kendisine şu suali saracaktım: «Yüz sene yaşamak için ne yap . tanız?. Ve şüphesiz şu cevabı alacak tam: «Hiç birşay...> Fakat, yaşlı askar — Delikanlı, de öğreteyim, 'me e mi? Kendimi bildim bileli geceleri bir baş sarmısak alır, ağzıma tıkarım ve sabaha kadar tutarım. «Bunu, o vakit gazeteye yaz . mıştım. Okuyucularımdan bozi - ları aynen tatbik etmek gafletin. (Devamı 6 ıncı sabifede) * $ | #Ç —