Büyği Yümurta gıdaklamaları *ıq_:hh keyfi çatardı. — Ymg, * Maltepe çobanlarının *A Bürülerile — gittiği için k Ağılda o saatte hayvan 4 d Ali efendi, öğleye f &_"'ıkhııı, civcivlerle, kü. Beğeç “Üla mşgul olur, öğle ye- yer, tekrar kah- er ondan sonra - bölüğe b katakollardan gelen günde. BU raporlarını okur, mev. a ilen vak'a faillerini b .?__hu- ikindiye kadar Yakıt geçirirdi. n tt oldu mu, deniz ke- Üi yüzadla yap” İ ücudda yap. :'—hdw“e-gue.w bol uy- . Şölemede çalışan Ali Elendi egt hidiselerinde bile 12_" kıldırılmağa kızar, ça - Taeaz AĞ muhakkak ki uyan. z İkmacak, önbaşıyı bir | , beltirde ba herse | atacaktı. Fakat hâ - K —'hıı.iymıı. çok şümul- | öt Püstü onbaşıya, ve.. bunu J) 8e ç Benettiği halde zabitine ! Eiderken biraz ol Mmütâzimevvel ALI Vandırmağa cesaret et- W B n Süçük koridoru çabucak A Golaştı geldi, Al£ E. | fâquııum dışarı kadar B Gür, bir oda kapısının ö- N lük 'dü Kabatağım düzeli. S:"“lıw_ çek! düzen ver- Sıkırdattı... —:i':nuı zabiti, gece ya. Yatmış, henüz uy - | Almamuştı. Binacnaleyh bu düymadı. bile. Onbaşı Muhakkak — anlatmak biş d idi. Tahtelbahir Bakaya gelir mesele. v AŞ AA L Kapıyı vurmakta defa daha kuv- kapuyu yumruk - |Ş Jğ—w Hepe& ikci kizinı —— - Öldüren kim?. Tadı ve nihayet ihtiyar mülâzim evvele duyurabildi. Ali Efendi, uykusunun arasın - &a şiddetle kapısının yumruklan. dağını duymuş, telâşla gözlerini aç mıştı... Duvardaki saate bakan yaşfı jfandarma komutanı saatin bhenüz yediye gelmediğini görün. €e uyandırılmasında bir fevkalâ- delik olduğunu anladı, seslendi: — Gel!.. Kapıyı çalan onbaşı içeriye dal. dı, zabitini Onun: — Ne var? Demesine meydan vermeden he yecandan burkulan bir sesle an. latmağn koyuldu" — Maltepeye bir düşman tah- talbahri gelmiş, üç kişi geldi, an- lattı. Sizi görmek istiyorlar... Ah Efendi birdenbire işi kav - rıyamadı., bu sözlerder hiçbir şey anlamadı, uyka sersemliğile büs. bütün karışan aklını başına top- Tamıya uğraşırken onbaşıya sert. çe sordu: — Devriye.. Teker, teker söyle.. Ne tahtelbahri bu?... — Düşman tahtelbahri imiş e. fendim... — Düşman tahtelbahri mi? — Evet efendim... — Malispeye mi çıkmış?, « Bilmem efendim nereye çık- tığını.. Üç kişi geldi haber verdi. Ali Efendi fena halda kızmıştı; bir taraftan erkenden uyandırıldı. ğına diğer taraftan onbaşının söz- lerini ipe sapa gelir lükırdılara benzetemediğinden bırs dolu bir sesle haykırdı: — Hiç bir şeyi doğru dürüst öğrenmezsiniz ulan... Sabah ka - Tanlıı tepeme gelmiş kem küm edip duruyorsun.. Tahtelbahir di yorsun, adam diyorsun boyuna söyleniyorsun!. Sözlerinden bir şev anlamadım, anlarmıyorum da.. Onmbaşı bölük kumandanının hüddet'nden şaşınmıştı, boğazına kadar kapalı ceketinin içinde ter. den sırsaklam olurken bir defa da> ha tekrarladı: — Karakolumuza üç adam gel. di, denizde bir düşman tahtelbah- ri görmüşler.. Siza söyliyecekleri varmış... Aşağıda bekliyorlar e. fendim. Alı Efendi şimdi işi anlamıştı. Sesini biraz tatlılaştırdı: Hah.. Şöyle tane tane anlatsana, Peki, çağır onları buraya bakalım. Onbaşı: Yalnız gitmiyece. güzel Polam.. değil mi? kolundan tuttur. Atılmasına mâni Heş K Bülsceksin Ha i Pa beni takib etmeni u? n Bakb, A diyor ki karı ko- pilcburdur. Bu her. a Çeviren: F. SAMİH Selestin ile ben evliyim. Ön sene evvel nikâhlarımız koyıldı. Biribi. Timizi de seviyocuz. Ne yaparsın yavrum.. Hayat bu, aşk her şeye hâkimdir Mazur gör beni. Röne ve Adriyen ne söyliye - ceklerini bilemiyorlardı. Selestin bağırıp duruyordu. Pola: — Yeter artık Selestin, dedi.. bana, bu sırrı kimseye söylem'. yeceğini vadetmiştin. — Evet, fakat mecbur etti, Ne yapayım.. Kabahat bende mi? Yine sabrettim, hepsini söyleme. dim. Adriyen üzerine atıldı: — Daha ne söyliyeceksin? — Ne mi söyliyeceğim? Ayna. ya bakarsan anlarsın... Mişel Ros. koete benzer neren var? Baban Wesika, resim, maltmat ve mot verenler; Eski Osmanlı donanması erkik amdan miralay Remzi, İskele ve İlmanlar umum kumandanı albay | — Şükrü Pala, komodor başkâtibi İhsan, batan gemi kaptanları, eeki armatörler. Ve bugüne kadar gizli kalan vesikalar e bir düşman | tahtelbahiri gelmiş! llç kişi geldi bunlar sizi görmek istiyorlar. | Yazean : Rahmi Yadız| Uzak Şark Avrupa !. (4 üncü sahifeden devam) rek bildirdiğine göre Rus - Japon işleri son günlezde karıştı karı. şalı gerek Almanyanun ve gerek İtalyanın Tokyodaki elçileri Ja pon Haticiye Namrile görüşerek Japonyanın itidal ile hareket et. mesini süylemiş'erdir. Taymis muhabirinin verdiği bu malümat. tan şayanı dikkat bir netloe da. ha çıkârılmaktadir ki o da şu - dur; Almanya, İtalya ve Japonya 3- rasında bir )ttifak olduğu malüm dur. Fakat bu ittifak böyle gün- lerde harekete gelecek gibi de - Bildir. Japonya Çinde meşgul 'i ken Rusya ile de kavgaya giriş - Taemesi - kendisine — müttefikleri farafından tavsiye edilmiş olu - yor. Diğer taraftan Almanya da Çe- koslovakya meselesile çok meşgul olmaktadır. Onun için Uzak Şark.. ta Ruslarla Japonar arasında öi. — Buşüstüne efendim! Dedi, odadan fırladı; karako - lun taş avlusunda - başlarına ü şüşen birkaç jandarma nelerine vak'a anlatmakla meşgul bulunan (6 inci sahifemizden devam) ı alayın subaylığı işini görmek için aylarca zamsan geçirmiş, lâkin bir daha İngiltereğe dönmemiştir. Cebelüftarıktan dönünce Av . rupa seyahatine çıkımış, bu saya. hat uzun sürmüştür. Nihayet Prens Core Kerbriç uzun Avru. hati sırasında bir gün şu. nu haber alıyor: İngiltere Krali. çesi Viktorya nihayet Prens AL Şunu söylemek lâzım: İngilte. rede Kral olsun, Kraliçe olsun is. tediği üle evlenemiyor. Kraliçe Viktarya da evleneceği zaman her! şeyden evvel buna İngiliz devlet adamlarının razı olup olmuyacağı meselesi de düşünülmüştü. Bunur.. la beraber prens Core Kembrlç ile Kraliçenin evlenmesine herkes - yalnız saraydaki Alman doktor Can'b çavuşla arkadaşının yanına | Jâhlı bir kavga çıkarsa Japonya geldi: lsbine ve Rusya aleyhine politika — Hydi bölük komutanı siz is- | âleminde Almanyanın harekele tiyor! geçebilmesi uzak görünmektedir. Demek olüyor ki Orta Avrupa İş. lerile Uzak Şark vaziyeti arasın - Diye onları aldı, önü sıra katar- ladı, bölük kumandanmım yanına götürdü: da son zamanlarda büyük bir a. Ali Efendi, acaydb kıyafetlerile | lâka vardır. Japonyanım anlaşma. birbisi ardı sıra odaya dolan bu a- | Ba yanaşmak hususunda aldığı va ziyet ile müzakere için bir kere açılmış olan yoldan geri dönme. mesl düşünülürken Tokyoda Al. man ve İtalyan elçilerinin dosta. ne teşebbüsleri hatıra gelmekte. dir. Hulâsa bu satırlara nihayet verirken şunu da ilâve etmek icab ediyor: Avrupayı doğrudan doğ- Tuya meşgul eden meselelerle U. zak Şark işleri arasındaki alâka bir kere daha görülmüş oluyor. darları hayretle süzdü. Polis Os. man en başa geçmiş onum yanına ayağında iç donu üzerinde bir ceket bulunan ve sırsıklam halile orta oyunu oyuncularına benze- yen Canib çavuş durmuş, Canib Çavuştan sonra da Etem kalfa sı. Taya girmişti.. Üç adam jandarma komutanını selâmladılar. Ali Efendi Hepsini teker teker tepeden tınağa süz - dü, sordu: — Ne var?. Ne olmuş?.. Canib çavuş polis Osmanın göz. lerine baktı, işaret etti. Anlat di- ye.. Hâlâ duyduğu heyecandan kendisini güç zapteden Osman ay-| ni işaretle Canibe 1srar etti: — Sen anlat!... Akşam neşriyatı: 13,30 Plâkla dans müskis 1913 Konfrans: Üsküdar Halkevi namma: Dok. tor İbrahim Zatı (Keyif vertci ze- hirlerden atkolizm). 1958 Borsa- haberleri. 20,00 Saat ayarı: Gren- viç rasathanesinden naklen. Nihal Asım ve arkadaş'arı tarafından Türk musik'sı ve halk şarkıları 20,40 Hava raporu. 20,43 Ömer Rı. za Doğrui tarafından arabea söy. lev. 21,00 Sazı ayarı: Şen, Bedri- T Settar U yanılı a ö .haf bir fakatle, 2120 Körmükcü şey çıktı. Ne oluyor diye baktılâ Polis Osman bumu tanıdı: zik ve varyete: Tepebafir belediye — Tahtelbahir aynası çocuklar | 1 h çesinden naklen. 22,50 Son ha. yandıki berler ve ertesi günün programı Diye Bir bağırdı. Ben hemen ak-| 2300 Saat syıcı. Son. himı başıma oracıkta |zayi <T0 tarl İst G satış komisyonundan satın aldı - (ğam eşyaya ait 413865 No, h 4-9.36 farihli makbuzu zayi ettim. Sure- tini çıkaracağımdan hükrcü yok. tar. Ben bir taraftan asılıyor, tuttuğum | vi sandala çıkardılar. Ödümüz kop) yeri koparmağa uğraşıyordum. Po- 0 lis Osman Ga tabancasını çekmiş oraya doğru ateş ediyor. Tahtet . bahir bir silk'ndı. hızla daldı. Ben de elimdeki kanca ile beraber sı diye. Hemen küreklere sarıldık. Doğra bursra geldik. işi size an . lattık. . (Devamı var) ressam Güy Şövalyeden başka | cel... sı değildir. Anladın mı şimdi?.. — İtraf etmesine imkân yok. Haydi, Pola... Eşyalarınt topla gi. | tur. Yapmadığı bir cinayeti nasıl delim Artık bu şatoda ourmak is. | yaptım der?... emem. Lusili oğluma alacağım | — — Mösyö dö Roskoet ütraf etti. diye başımızı derde soktun. Ye - tişir artık... Piyöz Bopre Ve meimret Ado.İ| Hin bu sözleri işitmişlerdi. — Ne ders'niz buna matmazel?. | — Ben kimsenin işine “karış- mam. Bildiğim ber şey varsa o da Selestin'in her akşam Pola'nın o- dasına gittiğidir. Adriyen'n de Sonra kendisin kızla görüşürken görenler var. Sesini biraz yavaşlataral — Çocuktarının henüz burdan haberi yok. Münesip Bir lisanla kendilerine anlatmanız için size söylüyorum. Zavallılar, bu acı hakkati öğrenince kimbilir ne ka- dar mütcessir olacaklar?... Mişel dö Roskoet'in oğlu olma. | — — Ben de buna düşünüyorum, dağımı biliyordum. mösyö Bopre!... — Biliyor muydunuz?... Bran süküttan sonra devam et- — Evet... Doğduğu gündenbe. ri. Fakat bu mazi, Şimdi hale ba- kalım, mösyö dö Roskoet yakında şatoya gelecek mi tiz | —— Size mühim bir itirafta bu. damın yok yere mahküm olması- — Yakında mı?... Fakat mat- — ya wedanım razı olmuyor. mazel, kont artık şatoya gelemi. | — — Ne demek istediğinizi anla- yecek. Buna irıkâr yok... | Tmyorum, matmazel?... — Ne biliyorsunuz Adölin cevap vermedi. Zile — Bu zabah cinâyeti itiraf etti. Balıkçı kızını öldürmeyi tasarla- diğmi söyledi. Şüphesiz idama mahküm olacak. Kafası kesile. bust. Az sonra oda hizmetçisi E mili geldi. Kocasını görünce tanı- voryormuş gibi davrandı. (Devamı var) , kunacağım. Çünkü, masum bir a. | lesma « razı olmuş, bu iki genci herkes birbirine lâyık bul. müştu. Fakat Prens Corc Kemb. riç çok geçmeden anladı ki İngi. Hiz Kraliçesinin kocası olmak öy- le pek de gibta edilecek birşey değildir?... Sebebi: Bu Prens dü. şündüğünü açık söyliyen bir genç ti. Bir kere genç kızın, İngiliz Krallarının tahtına çıkıp - otur. mmasını garib buluyordu. Sonra bu kıza başkalarının intihabı ile se. çilmiş bir koca olmayı istemi - yordu. Bumunla beraber Viktoz. ya daha Kraliçe olmadan kaç se. ne evvel İçı Prensi seviyordu. Çünkü ileride ona verileceğini kendisine söylem!şlerdi. - Krnaliçe olduktan sonra ise bir gün Prens çağırtmış, kanuşmıya — başlamış. lardı. Fakat ikis de birbirlerine muhabbetlerinden bahsedecek - leri yerde pek yabaneı mevzüular. dan konuşmuşlar, bu konuşma her ikisinin de canını çok sık - Tıştı. Fakat Kraliçe mazurdu. Çünkü İngiliz Kraiçesi daha ne vakit evlenebileceğini kendisi de bilmiyordu!. Devlet adamları ne vakit münasib görür de bir vakit tayin ederlerse © zaman!... Prens ondan sonra İngilterede çok kalmamış, askeri — vazifesini ileri sürerek uzaklaşmış, ondan sonra da Avrupada uzun bir ge. yahate çıkmıştı. İşte bu seyahat esnasında idi ki Kraliçe Viktorya.| man yine akrabasından olan Alman prensi Albere varacağını işitmişti. , Kraliçe onun İngiltereden n - zaklaşmasına mâni olmak — için Başvekile emir vermiştir. Fakat prens Core daha çabuk davrandı ve çıkıp gilti. O gittikten sonra Kraliçe Viktorya için üzüntülü bir devir başlamıştır. Artık pran- sin maksadı anlaşıldığı, İngiliz Kraliçesine koca olmak isteme - diği söyleniyordu. Ba hal karşı. sında ise genç kraliçenin artık başka birisile evlenmesi lâzım ge. leceği de ilâve ediliyordu. Bu iti. barla Kraliçenta yanında bulu - nanlar kendisino bunu söylemiş oluyorlardı. Fakat o daha bir müd. det beklemek fikrinde olduğumu ileri sürüyor, bu bahsi kapatı - yordu. Kraliçenin artık kocaya varması | meselesi - nihavet bir devlet işi ! halini aldı. Daha ziyade bunu ge- ciktirmek kabil olmryacaktı. Dev.. let adamları düşünmüşler, niha. yet kaz hükümdara bunu bildir . mişlerdi. Bundan evvel de söylendi: Kra. liçe Viktoryaya verilen terbiye « 'nin esasr şu idi: İngiltere hüküm. darı kendi arzusunu milletin ar. zusuna feda eder. Devletin ida. | resi mes'uliyetini üzerine almış olanların sözünü dinler. İşte bu kaldeye alışarak yetişti. rilmiş olan olan Kraliçe nihayet kocaya varmağa adeta mecbur . muş görüyordu. Fakat kime va. racaktı? Bu cihet de tedkik edilmişti. Saks Kuburg Gota hanedanın « dan iki kardeş vardı: Arnest ve Alber. Bunların ikisi de genç ve yakışıklı prenslerdi. Bunlar Lon. draya çağırılarak bir müddet mi. safir odular. Genç bir kız olan Kraliçe bu ikâkardeşten birini iş. tihab edecekti! Nihayet bu intihab oldu. Kra - liçe Prens Alberi beğenmişti. Ona! vardı. İşte bu haberi prens Corc Kem. i—SO0ON ı'ıı.glgl'—î'luuıı 38 Asılzade aşkı.. Mutlaka kocaya varmak lâzım!. briç Avrupada dolaşırken alıyor. du. Prens doğduğu zaman onun yıldınna bakan usta bir münec. cim bir şey söylemişti ki bu yazıya — başlarken — mü . neceimin ne dediği de Baş tarafa yazılmıştı. Müneccim aşağı yukarı şöyle demişti: — Bu prens birçok — saadetler görecek, birçok da ıztırablar çe. köcektir, Bir zaman olacak ki bir tahtin yakinine kadar gelecek, fakat bir türlü Kral olamıyacak. Eğer vaxtle Viktorya dünya - ya gelmemiş olsaydı İngiliz tah. ti premis Corca gelecekmiş. Fakat Viktorya dünyaya geldikten sonra İngiliz taht ve tacına mirasçı ol. muştur. Demek ki prens — core Kembriç İngiliz tahtına yaklaş . mıştı. Fakat sonra Büsbütün u. zak düşlü. Onun belki de bu ziya. retini kısmen olsun telâfi temek için olacak ki Viktoryayı ona ve. receklerini senelerce evvel söyle. meğe başlamışlar, nihayet pren. seş büyüdükten sonra artık buna bir mani de kalmıyordu. İngiliz devlet adamları bu izdivacı mu. vafık görmüşlrdi. Kraliçe de genç prensi beğeniyor, seviyordu. Fa. kat Prens Cöüre Kembriç herne . kadar — Viktoryayı — seviyor idise İngilir Kraliçesine koca olmağı istemiyordu. Omun için İhgiltere. den uzaklaşmış, gitmişti. Prens, Avrupada Başka maceralara gir. miş, çıkmıştır. Bu suretle İngi - liz tabtına bir kere daha yaklaş. mış olduğu halde yine uzaklaş « miş, hem de büshütün uzaklaş . mıştir!. Sandetler, ümidler ve emellerle dolu olan bu hayat ay. ni zamanda clemlerle, ıztırablar. la, ümidsizliklere de dolu, çok şayanı tedkik bir hayattır. Diğer taraftan Kraliçe Vik. foryanın varmış olduğu prens AL-I ber de genç yaşında Ülmüş, Kra. liçeyi çocukarile dul bırakmış - tır. Kraliçe Prens Alber ile mes. ud olmuştur. Her ikisi birbirlerini| çok seviyorlardı. Kocası öldük . ten sonra Kraliçenin teessörü bü.| yüktü.. Kocasının hatırasını hiç unutamamıştır. Fakat bu kadın hükümdar için vazifenin ayrı, pı müstesna bir ehemmiyet ve kıy. meti vardı. Kocası öldükten son. ra yalnız kalan Kraliçe bütün ze- kâsını ve kalbini vazifesine, dev. Jet işlerine vermiş. çocuklarım yetiştirmiş oluyordu. Kraliçenin bırakmış olduğu mektublar - ki son senelerde mişar — etmiştir . kendisinin nasıl her meseleyi in. ceden inceye todkik ettiğini, dev. let işlerinde nekadar faal br rol oynamak istediğini göstermekte. dir. Uzun süren bir saltanat dev - rinde Kraliçe Viktorya Avrupa kıt'asında olan birçok inlelâbla, ra da seyirci almuş, birçek mu. harebeler görmüştür. Uzun sal. tanat ve uzun bir ömür süren Kra-| İiçe Viktorya da hiç söylemeğe bacet yoktar ki her insan ve her kadın gibi elem çekmiş, ıztırabın ne olduğunu öğrenmiş, hayatta büyük sarsıntılara karşı metanet göstermeği bilmiş bulunayordu. Kraliçe 1901 de ölmüştü. O za . Tromsuval harbi meşguldü. İhtiyarlamış olan Kra. liçe bu harbin İngiltere için ser olan günlerini görüyordu. Kra . Hiçe öldüğü zaman daha İngiliz . ler Transuvali ele geçirmemişler, Boerleri yenememişlerdi. Bunu eğlu yedinci Edvard gördü Kraliçe Viktorya deyince eski Türkiye için de bu isim yabancı Sadi Tek TİYATROSU Bu gece (Büyükada) da Yarın gece (Heybelide) de BU MASAL BÖYLE BİTTİ Vodvil 3 perde Yazlık Tiyatrolar.. (5 inci sahifeden devam) Her kumpanya, oynıyacağı semt. te, oyundan bir iki gün ünce, Çı. gartkanlar çıkarır, sokaklarda &- vaz avaz bağırttırız, evlere :lânlar dağıttırır. Seyyar tiyatrocular, semtlerin zevklerini, hususiyevlerini de bi- lirler ve roportuarların ona göre yaparlar: — Yenişeltirde dram gider, ora. ya dram koşun. — Bu piyos, Üsküdarda gitmez. Tiyatroyu tutmağa edükkân ki. ralamak>» derler. Dükkân kirala- mirken tiyatro sahibinin de fikri yapıyor? ükkân sahib>, gelecek hal- kı tanır: — Burayı, daha çok: komedi ko. yun. Deniz aşırı gidilecekse, motör tutulur. Denize açıldılar mı dün. ya, onlarındır. Fakat — oyundan sonra, dönerlerken ağızlarını bie çak açmaz. Yorgundurlar ve an- cak sabaha karşı uyuyabilecekler. dir. Bazan yolda fırtına çıkıverir, Ölüm tehtikeleri geçirirler; ba. zan dönmek irrkâm olmaz, kah- velerde sabahlarlar. Her semt, ayni hasılatı yapmaz. İyi giden iş, düşmeğe başlar. Hasılattan dükkân kirası çıka. rıldıktar sönra moütörüm, çalı - cıların parası verilir. Gün olur, artistler, yirmı Beş kurüş bile *pay çekemezler». Bir piyes, her semtte, ayni hasılatı yapmaz. Seyyar tiyatra. lar, dalma bune göz önünde tuta- rak, ayni sahnede kendilerinden €evvet oynamış — kumpanyaların hangi piyeslerle ne hasılar yap- tığını sorzar, öğrenirler. ;Yazlık tiyatcoların nerelerde ve ne kadar olduğunu biliyoruz, de. ğil mi? Seyyar tiyatrolar, hiç dur. madan, dinlenmeden, her gece, semt semt gider, oynarlar, Onların girdekleri külfet, elde ettikleri nimetten çok, pek çok fazladır. Bu yorgunluğa dayan- mak, insan takatınin üctündedir. İşte bunun içindir ki, eİstanbul, yazın, nasıl eğleniyor?, diye ya- zmlan yazıları okurken. ben els. tanbulu, nasıl eğlendiriyorlar?» diye düşünürüm. Eğlenmek koluy, fakat eğlen. dörmek güçtür. MAHMUD YESARİ SA Bı: şeîki; w;r::;e BRİYANTİN PERTEV onları düzeltmeyi l 9 edr. İstanbul asliye dördüncü bu- kuk mahkemesinden: Karabet Ebranosyan vekili a. vukat Avni tarafından önce Wi- şantaşında Vali konağı caddesinde *79 numarada olurmuş — gencral Sadık aleyhine açıları haciz kal. dırma davasının muhakemesinde! Beyoğlu Teşvikiye mahallesinde Kâğthane caddesinde kâin 61-69 numara kadar olar arsaları üze. rine kanulan haczin yalnız Ge - meral Sadıkın alacağından dolayı kaldırılmasına ve on lira avukat. Tik ücretile 1690 kuruş mesarifi muhakemenin dava edilen Gene. ral Sadıka yükletilmesine karar verildiğine dai: 8-7.938 tarih ve 147 Noh ilâmın sureti tebliğ edil. mek üzere yukarda yazılı adrese gönderitmiş ize de adı geçen Ga. meral Sadıkın orada bulunmadı. (anı ve esasen yeri belli olmadığı anlaşılmış ve işbu ilâm bir ay müddetle ilânen tebliği tensip kı- lınmış ve süzeti mahkeme divan. hanesine asılmış olmakla keyfi. yet gazele ile de ilân olunur.