'Sağlık terbiyesi Vel'em medeni hayatın şiddetlen- dirdiği bir hastalıktır! Dor terbiyesi, medeni bir hak olan eğlenme terbi Yesi, bir insanlık hakkı olan mekteb ter- Yesi kadar; sağlık terbiyesine, sanator yom terbiyesinede ihtiyacımız var! Yazan : Mahmud Yesari Bi ,:n—hım... Bütün gece ya- N M"fun biraz hızı geç Kiyi ı._m“ Tüzgâr, oratlığı ka. iyor. , ıhu';:"mun arka tarafında. N m— Muhasebeci, idare me- a gilttemer, ve ben; kurü h,.ı’_'eî" #öminenin karşısı. Ti çekip oturmuş, ko. KĞ sldu, idare memurüt Kökiniz' deği, &. Kalıpta İtpesi bomla duruyormuş 'Onbe fotr şapkalı, in« e Sakallı biri girdi. Şap« ç SD bizi selâmladıktan _üzf'" beyle — görüşece. "';:e Ve tayırlarında u korkaklık — vardı. K H_" Böre alışmıştık; çare. Pa " A Nihayet doktorlara baş _.::;wnmı girmek isti- h.,.r Yakınları da hasta« W Yalı aç Kuyorlar, ö bk ç ları, hasta değildi, fa. Bki Havtası olduğur muhak, Bt , Pemuru, Sanatoryom ta« Tet eti B ür dalrededir. HŞ “ü, bugün de röntgen | ;’Ngı:îl_lv'&'ınoku, fakat ince İ K :;daın. hafif bir gü- & özünü kesti: tâ:î:“nı Ben aşağıda idim. İ.ı—'—v,- Var da, onu getirdim. * beni buraya gönder. "'ı!..."'."—'b— uraya gönder. AlECİ hemen Jâkırdıya Yult ğ P için mi? MLEk sakallı adı b lam, şap. 'k'“r_ başına — giymişti; | q:;k“îim. 'N ş.','."'"p için de değil... ”© konuşacağız da. a lemru, b le <WT lacı, kozalaklar, bağ kü- GÜ Birçok veremlilerin şifa — Buyurunuz, oturunuz. Yaşlı adam, oturdu; yorgun bir | nefes aldı: — Üç gündür, otollerde sürü- nüyoruz. Biz2 burayı sağlık ver. miştiler ya, işte, ötekinin beriki. nin sözüne kandık. Yolda rastla- duğımız biri, bizi aldı, bir hasta. haneye götürdü, oradan bir dok. tora gönderdiler. Üç haftada iyi olur, dediler. İdare memuru, sordu: — Hasta, sizin neniz? — Kaynımdır. kulakları düştü, çok götüledi, Bizim, paradan kaç- tığımız yok. Tek, o, iyi olsun da... Eh, üç hafta, insan, dişini sıkar, — Hastalığı, nedir? İnce seyrek sakallı adam, iki lendikten şonra bağa çekildi. Bağ gündüzleri bile serin olur. Hale, bir çınar altı vardır, agu gibi eser. Bağdaki kaynağın suyuna, elini sokamazsın, donar. İç souk $i rüzgâra ver sirtıni yat. Adam, ne olur? Götü götü öksürür Bir deri bir kemik kaldı. Şehirdeki doktor. ş maz, İstanbula R,, cevabı üÇ fabrikatörün mahvolma" (e İngilterenin zengin üden birinin Cenu. İdüğü haberi gelmi, eei aberi gelmiz, leze g Açıldığı zaman bir l bol paralar biraka W“'- Fakat yine çok ,..i'i Mmışti ki bu fab. ı:_"nımeîmı yerine Labey' Parası yoktur. Li, N ln,ha*'ârlmnd.—n olan '*aî?“ n Hdrada bir kız sev. kç, F ıe:. için birçok feda. .:İ:'h., ulmış, hattâ kiz de şato satın al . N—k < h;""ıınır_ Fakat kıza .,.a'l“"üı zZaman aldığı Tet olmuştur. / “zinle evlenmek iste. Te < I, Ti ÜÇ yaşlarında Mar. “Sinde bir kızdı. h'::imı olmuş, Cenubi t ŞAZüN bir seyaha. T ::_ıı. tereden uzakla | Gztri bulunmuştur. %bî:f" b':' Londradaki genç | “Abrikatöre varmak | 'Uğu zaman de - | , — ”. AF Çi ti öye " Sluz q.î:.lmıd Yedi yaşında idi. ği için kendisne | 'Nederek Mmeyus | sına, nihayet.. Mesine sebeb oldu! oldu. Fakat bu yanlıştı Ben onu sevemereştim. Mesele bundan iba- Tettir. İşte, sevdiği, fakat alamadığı kız için fabrikatörün almış nldu. | ğu şato bugünlerde satılığa çıka. rılmış, geçen sene Temmuzunda vukua gelen bu eşk faciasının bu sene yıldönümü olan günlerde şato satılarak elde edilen para, fabrikatörün borçlularına — veri!. miştir, Eğer bu kız, o zaman teklifi ka- bul etseydi belki fabrikatör me . yus olmiyarak her şeyii vetmiyecek, ikisi de mes'ud ola- lardı. mih . buldukları Heybeliada Biz, biribirimizin yüzüne balaı. yordük. Biraz sonra, ser tabib geldi; kısa bir başlangıca Tüzum görmeden, ince seyrek sakallıya: — Hastanızın en az iki ay yat. ması lâzım! dedi, Doktorun bu sözü, adamcağızın Aşk neler hâdisenin tafsil danan kahramıgnı Mis Viyolet | Londra gazetelerinde — tafsilâtı görüldüğü üzere İng.lterede Kri. ton kasabasında vukubulan ask faclasını dünkü <«Son Telgraf» hu. Tâsa ediyordu. Yirmi döri yaşla. | Fındaki Artör Simi ismindek de. | likanlı kasabanın en iyi dans bilen | delikanlılı imiş. Bundan üç »v ev. vel yine kasabanın ileri lenle. Viyolet Kon ile tanışmış, beraber dans etmişler, faka: delikanlı kı: zi sevmeğe başlamış. nihayet çılz dırasıya bir aşk Ve sevmiştir. Fa. kat genç kız onu zevmemiş bun. dan meyus nlan delikanlı hihayet kızi tehdid etmiş ve dün yazıldı . le kızı öldürmeğe gitmiş, nihayet gelen polislerle müsademe ederek bir polis yaralamış, sonra kendi. sinin de ölüsü bulunmuştur. İn. giliz gazeteleri bu faciznın otra. fında daha neler yazılmak kabil. $e yazmaktan geri durmuyor! Gazeteciler giderek kızı lar, onunla görüşmüşi çen vak'anın dehşetinden hasta. dır. Gazetecilere şöyle diyor: İ seyi sevmedim. Artör ile tanış - tıktan sonra konuşuyorduk. Fa - kat beraberimde daima erkok kar- deşimde bulunurdu. Artör beni Ölümle - biten - bir Genç delikanlı öldükten sonra. rinden bir adamın kızı olan Mis | ih üzere eline geçirdiği bir tüfex: | Ben şimdiye kadar hiç kim. | Kilisedeki Ginayet ! Genç bir amele kilisede dua ederken metresini öldürdü Lehistanda, yukarı Silizyanın. nın Novy-Sacz kilesesinde bir kaç gün evve! bir cinayet olmuştur. Altı ay evv;l kocasını öldürdü- ğü ddiasile mahkeme altına alı. nan ve gayri mevkuf bulunan Wzoblowa isminde genç bir kadın şimdi beraber yaşadığı 34 yaşla. rında Tokoceyk ismindeki âşıkı tarafından kilisede tabanca ile katledilmiştir. İki âşık kol kola kiliseye gel- mişler, bir saat kadar düa ederek 'Tanrıya yalvarmışlar, bu sırada Tokaczyk bisdesbire - cebinden | tabancasını çıkarmış, yanında dız çökerek — Tanrıya yalvarmakta olan genç metresinin bevnine bo- şaltmıştır. Kilisedekl halk heyecan ile kaçışmışlar, ayini idare eden pa. pas dehşet içinde kalmıştır. karışıklınktan - isitfade ederek savuşmağa kalkışan katil kapıdan çıkacağı sırada — yere düşmüş, elindeki tsbanca ateş almış, çıkan kurşun da metres katilinin kafa. sına isabet etmiş, onu da öldür- ür. hiç de hoşuna gitme y ma, doktor bey? — En azı iki ay... İki aydan sonra, hastanın vaziyetine bakar, ona göre bir karar veririz. Adamcağız, yalvarıyordu — İki aydan az olmaz mı? Şöy- (Devamı 6 ıncı sahifemizde, Madsld.. yaptırdı ? Facianın kahramanı genç âtını anlatıyor.. sevmiş. Benim ise sevişmek mak- #adım yoktu. Onutla yalnız orka- düş olarak konuşmak istiyordum Faukat benimle evlenmek istedi. | ğini söyleyince-ona böyle bir ni. yetim olmadığını anlatmak lâzım. di. Artörle beraber, kardeşim de olduğu halde geçen göce sinema. ya gittik. Artık Artöre kat'i su. rette red cevabı. - vermeğe karar vermiştim. Artör bana rica etmişti ki eğer kendisine istemediği bir seyi bi direcek olursam, bunu yüzüne karşı söylemyeyim diye. Ben de kendisine bir kâğıt yazdım. Kar. deşimle gönderdim. Pazar günü geldi. Ben evde yalnızdım. Evin kapısı kapalı Idi Onu içeri alma. dım. Bana seslendi: — Benimle beraber gelecek mi. | din?. z — Hayır, dedim, gelmiyeceğim. - O halde ben de seni öldüre. ceğim. Lâkin ben bu göze ehemmiyet vermedim. Ciddi zannetm'yor - düm. Fakat devrisi-gün sabahleyin Artör geldi. Ben yine evde yal , nizdım. Pencerenin camından si, Jâhinin 'ücunü gösterdi. - Sonra pencereyi açatak içeri girdi. B .| linde tüfek vardı. Attığı kursun | bana gelmedi. Ben iştim. | Ondan sonra beni | başladı. Ben bunun üzerine hay kırıyordum. Bu sırada birisi ka. | piyı açtı, girdi. Yine bu sırada i. | kinci defa olarak tüfek patlamıştı Polisin tahkikatına göre vak'a esnasında bir slâh sesi işiğlmiş, ondan sonra Artörün öldüğü an- “Jaşılmıştır. Artörün annesine bı. raktığı mektub da bulunmuştur. Bunlar dir: «Anneciğim. Çuk badbahitim. Fakat sen meyus ol | a. Her şey iyidir. Viyoleti | seviyorum. Onunla beraber g ken, bana, hayatının bir cehennem olduğunu söylemişti. O beni isti. yordu Fakat babası buna razı ol | muyordu. Artık büsbütün Allaha | asmarladık anncciğim.> — D 8. —SON TELGRAFel! ÜNKÜ, BUGÜNKÜ ve.. YARINKİi stos 1938 Deniz Muharebeleri! Yarının en korkunç deniz harbi tayyare ve tahtelbahirlerin tesirlerile meydana çıkacak! Y Dünya muazzam bir silâh yarı- şına girişti. girişeli deniz kuvvet- lerine verilen ehemmiyet her ta. rafta kendini göstermeğe başladı. Bir taraftan silâhları azaltma konfransları harp - sefinelerinin inşaatındaki tonaj miktarını tah- dide, top sayı ve çaplarını tesbite uğraşırkea diğer taraftan modern tesisatlı büyüc deniz inşaat tez. gâhları harıl harıl çalışmakta, herkesin yeni harp kavaidiniri moderüleşen icaplarına göre “>t türlü hacp vasıtaları inşastı iler- Bi den bu güne kadar hiç değişme- yen evsafı, bünyesi ve genişliği- ni muhafaza ededursn.. Bir de ilk deniz muhsrebesile bugünkü de. gün. niz harplerinin ve yarının savaşları arasında yaplacık bir mukayese denizcilik bakımından çok faydalı neticeler verir Osmaalı Türk'eri ilk dor Tarını Yatih ismi Mehmedin elile » Bizans i h işgallerile yalnız İstanb mürhasır kalan son saltanat dev- resinde varını yoğunu donanma. Sına sarf ettiği, gözünü Bizansın hâreketlerinden ayırmıyan İkinci Mehmedin dikkatinden kaçma mış; İstanbulu almak, bir hamla. de etrafını çeviren Osmalı tap- raklarına ilhak etmek gayeslle hareket eden Padişah da ilk defa «Çektirir len — küçük harp teknelerinden mürkkep 2ir donanma meydana getirmeği dü. şünmüş, bur a geçmişti.. İlk Osmanlı donanması bir kudret halinde kend'ni gösterişi, İstan- bül mMuhasacasıtıda ortaya atmış, fakat acemi kaptan paşa ile do. nize henüz alışmamış olan Osmanlı muharipleci ilk karşılaşmada ufa- gik Bizans donanması önünde he. zimete uğramış, hattâ Pontostan gelen muharip do'u üç gemi, Os- paralç ismı Sahnede nEkrana geçen ve be. yaz perdedeki şöhretini bir anda bir ışık huzmesi gibi-dünyanın her tarafına vardıran Moris Şövalye, perdeyi bırakmış, kaleme sarılmış, Pari Suvarda ya- zılar neştetmeğe koyulmuş, 'mu. harrir olmuştur Onu sevenler, dünyanın dörtbir tarafından yağdırdıkları mektub. larla yazılarını - beğendiklerini bildiriyorlar, fakat hiç olmazsa, arada bir beyaz perdede perestiş. kârlarına yüzünü göstermekten, sesini duyurmaktan vazgeçme - mesini rica ediyorlardı. Muhtelif vesilelerle «Sahne aş- kı, en sönmez, en tükenmez bir ateş gibi bir defa oraya ayak ba. afını sarar, gözü ar- e kalmadan kalıb artist yoktur.» diyen kârlarının bu getirmeğe ka. Son gelen Avrupa gazetelerin. de buna dair maliimat var. Gazi. no Parinin organizatörü Henri 'Verna, gazetecilere — verdiği bir beyanatta bu sene Gazino dö Pa. Haa Osmanlı donanmasının inkişaf seyri ne zamana kadar devam etti ? n: RAHMİ YAĞIZ manlı donanmasının einden kur. , tulmüş, Halice girmiş, bunun üzerine gazabe gelen Padişah, kaptanpaşayı şimdiki «Balta 1i müanı» dön'len yerde yere yatır. mış sopa ile bir temiz döğmüştü.. O zamanki — mühariblerdeki materyal büsbütün başka, bugün- külerin yanında gülünç düşecek j | kadar basit vasıtalardan ibaretti. Gemiler muhteli£ sınıflara ay. rılırdı. Bugünkü — hattıharb yerine kullanıtan zarblıları büyük tonajlı «Kayons isimli ağır gemilerde toplar, mayıncıklar bulunur, bunlar vasıtas'le karşılaşan düş- man gemilerine ağır taş veya kur.- şun egülle» ler savrulur, içi zift dolu yanar fıçılar atılır, gemiler ğe, tahrip edilmeğe ışılırdı. O devirlezle gemi süvariler! Çok bilgiç olmuş ayni zamanda da muhariplik vasıfarile birlikte feva kalâde cesare: sahibi bulunmak mecburiyetinde idiler, Havadan anlamak, sarmâ» ismi verilen ve çok güç'ükle kullanılan yelkenlilerle manevra yapmak, Tüzgârsız havalarda esirlere çek. tirilen küreklerie bir muharebe- vi idare etmek, top ateşlerini tan. zim etmek, topçuluktan anlamak sonra hücumlarda düşman gemi- i î ı İ Beyaz perdeden gazete sütunlarına geçen. Moris Şövalye Gazino dö Paride . Moris Şövalye ride yapılacak yeniliklerden bah. | setmiş, bu meyanda - sözü | Şövalyeye getirmiş ve şunları söy lemiş'ir: — «Epeydir maş olan Şövalye, bu kış Gazino dö Paride üç skeç yapacaktır. Beynelmilel şöhretini gözünün. h a neden uzaklaş. Terile borda bordaya gelindiği sı. ralarda «Dalkd'ç- olarak vürüş mağa meğe hüllsa bir çok münferid hizmeti başlı başma bu. şaracak kuüdrette bulunmak kap- tanlar için <esas» sayılırdı. Osmanlı donanması en kuvvet. U, en parlak devrini Kanuni Sü- leymanın — saltanat senelerinde yaşamıştır... Cezairli deniz kurd. larının iştiraktle Akdenizi haraca kesen Ostnanıı donanması bu de. virde Osmanlıların kara fütuhat- larile yarışa çıkmış, bir taraftan Süleyman Kanuni Viyana kapı. larına dayanırken d.ğer taraftan Barbaros Nis sahillerine ordugâh kurmuş, Akdenizde ne Ceneviz karsanlarının ne de İstanbul hay- dutlarının gizlenmelerine barın. malarına meydan vermiştir... Bambayı şimdi kara muhare- belerinin hücum aletlerinde en mühim bir portatif silâh diye mü. talea odiyoruz. Fakat, bundan asırlarca evvel, barutun icadından önce ilk borbalar deniz harple. rinde kulları!mış, ve bugünkü. lerden daha ziyade bu sahada ran dıman vermiş, zaferler temin'ne saik ve Amil olmuştur. Deniz mu- harebelerinde kullarılan ilk bom. balar nasıl şeylerdi?. Bunlar, şüphesiz çok mersk e. dilecek, «Kolombun yumurtasıs gibi basit fakst akıl edilmesi güç Mmüuharebe vasıtalarıydı. Ve en önce de Raomalılar tarafından kullanılmıştı. Bu bombalır, iri yuvarlak cam kavanozların içinde düşman ge- (Devamı 6 mer sahilfede - -— ——— ——— — | de bulunduran Sövalye, gerek skeç mevzularını ve gerekse ken. di repertuvarını İyina göre hazır. lamakta ve yepyeni Lir tarzda bir seride Şanson provalarını yap . maktadır.. Henri Vernanın bu beyanatı Şövalyeyi tekrar beyaz perded> görmek iştiyikmı gösteren pe restişkârlarına yeni bir ümid riyor demektir. Zira, tekrar sahnede boy gös . terecek olan sevimli yıldız Ekran” da dönecektir muhakkak.. Şövalye, son olarak — İngiltere Kralı Majeste Jorj VT'in Fransz seyahatinde Kral şerefine birkaç şarkı söylemişti. . SİNEMA HABERLERİ Eski dünya ağır siklet şampiya nu Max Bear tzün bir istirâhat. ten sonra tekrar Ekrana dönmeği karar vermiştir. Hirna Loy ile sön çevirdiği *Bir kalb. iki yumruk« fılmnden sönr beyaz perdeden silinen şampiyo- nün şimdi (Self defens) isminde yeni bir film çevirmeğe hazırlan. dığı haber verlmektedir. # Maruf sinema yıldızı Gabi Mor. lay, Amerikada bir seyahat yap. mıya karar vermiştir. Bu seneki Noeli Kanadada kutlulıyacaktır. * Maks Reynhart, Holivadda (Favust) filmini — çevirecektir. Füm İngilizce sözlü olacaktır. |