mından miralay Remzi, İskele ve llmanlar umum kumandanı albay Şükrü Pala, komodor başkâtihi İhsan, batan gemi kaptanları, eski armatörler. Ve bugüne kadar gizli kalan vesikalar delbotla Türk donanma- İhin arasından geçeceksin Ğ_'nir Ingiliz gediklisini titretti. Göz göre Tanrı sizi korusun!.. dönü, Sğdrrn” n y Ediler, Sonra denizi a .;:'n—mı (1) kürek. ç Nh:'*:ık ve yakamoz. y & anlıklara karıştı . ':l'l:dııu... A Uğu yerde tekrar a. ** 30 kulaçlık bir iple Üsti küçücü şamandırayı L adam biraktı. Ve..-gön. dönmesini Mongöparkla —k h""nfıhııııı-u ayrılıp W 7 sonra yarım sant t t kımeue gittiler. h Bulunduğu nokta - Nı.._hd" ayrıldıktan ı Birbirlerile veda. ." açıktan git. a çOYT — terefh etti. O Karaç ÇAbi boyunca ilerle. Verdi. Ayrıldılar.,. Nı._ karanlıktı. Gök ha » di ava durgün; biraz da ıhxlı_veıı ramış, ; _ı—“.“k işini Yardı, ıı"ımııııı hl?q 'ümşu. Birinci sa. j ._—l yalnız ba . Bölünde kalışın . “İdüd ve korku ile "'— h"'“rtm ı;a:ım. eZ bir yPtdelbot puslasız, ha. Tn ayaıCüluğun başladığını : %'lobı: ahate Nu:z:“'ıbıuî;m- ÜZüyYor, bu uzayış Nı*""*l Çalakürek iler. | 9 'YI gözönünde bu- t 'mmçkıubu gizli üzse N._:h kendi gemisi. ğ temin için çaba- h'“— Puslasız - yol Büç bir işti. Fakat... Deler yaptırmaz!. hu halde geçmiş, eksilmiş Azakta beliren bir î.*“hd inde görünen bir ’M Mongüparkın hele. İ? — vasıtalarında £ küreklerin &h "“'-ıkısm. Bi canlarla çırpınan yüreğini ağzı - na getirecek gibi oldu. Küreği pa. delbotun içerisine bıraktı. —Bat, kendi hızile yavaş yavaş ilerlere ken gözlerini bu noktaya dikti. onu kontrola koyuldu. Bu ışık bir geminin, uzak bir deniz — vasıtasının - projoktörüne benziyordu. Fakat yandan bir ta- Tafa tevcih yapmadığı için ziya büzmesi bâriz bir tarzda görün - müyor, ancak ufak bir nokta ha. linde göze çarpıyordu. Mongüpark ışığa uzun uzün 1ıılıılvı (4 üncü sahifeden devam) gında bir çok gümüş ve altun pa. ralar 'a madalyonlar gördü: Hay. vetle başını kaldırdı, duvara baktı Bir metre yukarıda bir delik Elini soktu bir avuç altın çıkardı. Bir bir daha... Elini soktukça al. tun çıkıyordu. Öküzler sürtüne sürtüne deliğin ağzındaki sıvaları dökmüşler, bu gizli define yi meydana çıkarmış. lardı. Altunları sayarak mendiline dol. basma koymak ve yola çıkmak... Fakat, tedavülden. kaldırıldı, yüz yıllar geçen bu altırları nasıl sarf | odecekti? sonra bu, karnımı doyu. ran istirahatini temin eden bu yüksek ruhlu fal küfran töhmet Altunlara bakıy ruyor; Güzel bir çiflik satın ahyor istediği gibi yiyor. içiyor, rahat bir ömür sürüyor. Birden bire kot. ir kadına karşı kunç bir rüyadan uyanır gibi ye- tinden fıfladı. Ahırdan çıktı evin önüne geldi. Yaşlı kadınla oğlu he. nüz uykudan kalkmamışlardı. — Ne yapayım, kabahat benim Diye söylendi. Üsuletle kapuyı Açtı, avluya girdi. ortada tahta bir masa vardı. Mendilini açtı, masa- nin üstüne koydu. ve bir kömür parçasile dıvara şu tümleyi yaz. ııkı:ı kızını j Jan larne ; ,_xdı_;_ı_'_en kim ?.. Çeviren: F. SAMİH Ş —I-— ili Piyero, sana no- Whı acentası» Bopre'nin genç ve Na;.,, n Üzerine bir ğ Yaktı. Koltuğun %"'#ı U, kolunu kacası. Gayadı ve söcdi lı., Terni Z bi Tama, Beyi ÜN oldun mu?. » TİS4 ederim, ga Sek burnumu &. * Dediğin olsun.., ACELE GELİNİZ !.. — Yoo... Oraya, masamın üze. rine değil, başka bir yere koy —A... Bir tüy süpürgemi de çok görüyorsun. İşleri kim yapacak, 'Tozları kim alacak?.. — Bir hizmetçi tutamadığım için gitem ediyorsun, değil mi?... Ne yapayım, şimdilik veziyetim mü- said değil. İleride belki, ktubları birer birer açarak — Vergi kâğıdı, elektrik fotura. sı, terzinin, bakkalın — pusulası, | yere sıkıma çekiyorsun, mahru - | Tiyamadım.. l » bir dikkatle çalışılmaktadır. ması ve Arablara karşı mukabil (Devamı 6 ıncı sahifemizde) Dişçi de parasını istvar, Vermez. | miyet de yaşıyorsun. Ben de | de sen okuü... Büşü v AM 4 İ ederdin, bir dediğin iki olimazdı. 4 ne atılan fedai kendini toparladı ve.. buklktan sonra kendi kendine bunun mahiyetini kestirmeğe uğ- raştı, kafasını kurcaladı. Tâhmin. ler yüptı. | — Bu, bir ticaret gemisine aid | olabilir! Diye düşündü. Fakat sonra bu fikrinden vazgeçti. Ticaret gemi- lerinde projoktör kullanılmadığı. ni düşündü. Ve.. müdhiş ihtimal bir anda damarlarındaki kanı u. yuşturacak, korkudan dondura - cak bir hale soktu. (Devamı var) Duvardaki delikde.. Ve torbasını sırtına vurdu, yo. ha düzüldü. İki ay sonra, civar kasabaların birinde karşılaştığı iki jandarma nufus kâğıdını görmek istediler, ve: — Senin adın Hayrullah değil mi? bizde seni arayorduk. Haydi karakola... Dediler. Niçin tevkif edildiğini sordu. jandarmalar — Bilmeyoruz, yüzbaşı öyle e. mir verdi Hayrullah düşünüyordu: «Şüphesiz, yaşlı kadınla oğlu #ikâyet etmiştir. altunların bir kıs. mını alıp götürdüğüme zahib o!. muşlardır. İşte, insanlar böyledir. iylik edersin Tenahık bulursun...» diye söleniyordu. Jandarma yüzbaşısı Hayrullahı | dı: «Bunları ahırdaki delikde bul.. dum.... görünce bir şey söylemedi, bir şey | de sormadı, yanına bir jandarma | kattı. Yaşh kadının köyüne giden | otübüse bindirdi. Otübüs, köy meydanında durdu. Kalâbalık arasından bir ses se - vinçle — İşte, işle geldi. Diye bağırıyordu. Yaşlı kadın koştu, Hayrullahın yanakların - dan öptü. — Voral, dedi. Bundan böyle bir oğlum da senin Hahrullah, ömrünün — sonunu büyük çiftEkte rahat ve huzur ile geçirdi. seniz mahkemeye müracaat ede. ceğim diyor, Mimi gülümsiyerek: — Sanki — sözleşmiş$ir. gibi... Hepsi bir günde gönderiyorlar. | Adam sende! Üzülme, ehemmiyeti | yok. Bir masal okur, gelecek ayın sonuna atarız. Öyle şey mi olur? İnsana ba. takçı derler. Sonrs kimse emni - yet etmez. Bir çare — düşünmeli, hepsini değilse bir kısmın: verme. | H, ağızlarım kapatmalı Fakat na. sıl? Bir paramız yok. Ne yapaca. ğiz?. | — Ne yapacağız hiç. Oluruna bağlarız. — Senin vazifende değil — Ne yapayım, ağlıyayım mı?.. — Ah! Gerçlik... 7 Mim? Keşke o Universal Bazari'nin di. rektörü ile evlenseydin. Herif se. ordu. — Rahat d ni çıldırasıya sev Halbuki benimle evlendin. Yok | ettiriyor. | sıalarla işliyen Vapurlarla san - Yazan ! Rahmi Yaaz.KADIN (4 üncü sahifeden devam) kınca onları keskin ve ince husu- 81 penslerle kesmek icab eder. Sa- kın tırnak kıskaçlarile kesmeyi. niz. Çünkü bu suretle onların çok çabuk büyümelerine ve şeytan tu. nağı Hekdinde fırlamalarına se. bebiyet verirsiniz. Eğer, dikkatsiztikle parmağını. zın bir tarafını yaralarsanız dar- hal oraya alkal sürmeniz lâzım. dır. Çünkü en küçük yaralar, ha. ma» ların çıkmasına sebeb olabi. tta çizgiler ıstırab verici «dola. lir, Parmaklarınızın dibine orta. daki keskinin bıraktığı hafif sızı. hürını dindirmek ve o ince derile. ri daha ziyade yumuşak bir hale getirmek için hususi mehlüller. den sürer, tırnaklarınızın biçimi. ni daha ince bir törpü Sle son de. fa olarak muntazam bir şekle so. kar, sonra sabunla yıkar ve cilâ sürersiniz. Cilâların da cidinizin rengile ve yapacağınız işlerle a. henktar oması icab eder. Gündüz fça beyaz veya hafif pembe cilâlar iyi gider. Elinizin cildi eğer biraz esmerse cilânın pembelği daha kuvvetli olabilir. Eğer, tırnaklarınız - kırılıyarsa haftada iki üç defa hususi yağ banyosuna sokacak, bu suretle onların mukavemetlerinin ve yu. muşaklıklarının artmasını temin edeceksiniz! Kız Kulesi (5 inci sahifemizden devam) ların kararmnasını bekliyorlar. İs. tanbulun en muhteşem gürübü burada seyrediliyor. “Te.. güneş bir bakır tepsi gibi kıpkırmızı to. parlağını insanı hayran birakan tayıflarla süsleye süsleye ufukta gizlenirken buradan — seyredilen manzara, gözü besliyen, gönlü doyuran en tatlı ve kandırıcı bir görümüşle insanı sademsi hale ge- tiren bir seyir oluyor. * Gece.. hâlâ biraz evvelki guru. bun gönüllerde bıraktığı hazzi şimdi de bahçedeki çalgı körük. lüyor. Boş masa bulmak imkânsız.. tek iskemle ele geçirenlere gıbta eden, ayakta, kenarları dolduran kalabalığa baktıkça insan hayret ediyor. İyi bir saz, güzel bir çal- Bı, temiz kıyafetli garsonların servis yaptıkları masalarda eğ - | lenen halka gecenin ilerlemesine | rağmen hâlâ yerlerini mubafaza Gece (2) ye kadar muhtelif fa. | dallara motörlerin taşıdıkları ka- abalığı da ilâve ettim. Ve yekün çaktim. Rakam çok yükseldi. Kim ne derse desin, İstanbul hemşerisinin yüksek zevkini isbat eden bu rakami tekrarlıya tak < rarlıya vapura dönerken günümü ziyan etmödiğime kanaat getiri- yorum. İstanbulun —nüfusu — kalabalık semtleri olan Üsküdar ve Kadı « köyde oturanlardan başka diğer semtlerden gelen binleree insa - nin eğlendiği bu yer her haklde yazı tam neş'e Üe geçirenlerin meskenidir. senin istediklerini, arzularını ya. pamayınca üzülüyorum.. — Zararı yok, kocacığım... Bun.| ların hepsi geçer. Sen yalnız cesa. | retini kaybetme. Göreceksin, bir gün gelecek meşhat — clacaksın. Çok, çok para kazanacaksım, Ka - hat edeteğiz. Bu çünlerin aesısını unutacağız. Şerlok Holms'in, ko. miser Megret'in eserlerini tedkik et, Malâmatını, tecrübelerin! art. tırmıya bak. Martini meselesinde komiser Voviyi tenvir eden sen değil misin?.. — Bvet, o işte bir tesadüf yar- dün etti. — Yine edecek, eminol... Piyer Böpre karısını dinlemi - yordu. Son açtığı mektubu dik. katle okuyordu. Ç ret alâmetleri gör kş Başını kaldırdı, karısına yöstakil — Tilber Şövaliy ee y acını çök garfb bir mektu'yinci sahile . | riri şunları söylüyor: 1 IDN TELGRAF—25Temmuz 1938 TARİH Yüz sene evvel.. (5 inci sahifeden devam) hiç bir şey. Trenler birbirlerine 3 metre kadar yakın - geçiyorlar. Yolcular oturdukları yeri muha- faza eder, başlarını ve kollarını pencereden uzatmazlarsa hiç bir tehlikeye maruz değildirir.m 1829 da Liverpolda bir de tren yarışı yapıldı. Novolty treni saat. te 40 kilemetre yol almakla yarışı kazandı. Birinci oldu O zaman is. tasyonda bulunan ve bu yarışı seyreden bir muharrir trenin ge- gişini şüyle anlatıyor: «Makine denilen hüyelânın en mühteşem görünüşü, "nsan cesa. retinin en parlak nümunesini can. landıran tzen demir rayların üze. rinde kayıyor, uçuyor gibiydi. Ba. karken insan kendin! kaybodiyor, içinde bulunanların kazadan ma. sun kalması için Tanrıya yalvar. mak, düa etmek ihtiyacını duyu. yor.> Yarıştan sonra tren soferlere tahsis edilmişti. Üç gün sonra saat ta 48 kilemetre hızla ve bir yolcu vagonu taşıyarak hareket eden ayni lokomotifteki bir mühendis: . «Geçtiğimiz yerleri ancak seçe. biliyorduk,» Üçüncü mevki yoleuları Diyor ki, bugün gülünç buldu. ğümuz bu yazılar sür'atin ilk merhalesi olan o tarihte lokoma. tiflerin ne kadar hızla seyredil. diklerine birer misaldir. O zamanlar, sür'at yep yeni ve tap taze bir mefhumdu. Binaenaleyh pek tabii olarak insanlarda hayret ve korkunun karışık ifadesini hasıl ediyordu. Fakat çok geçmeden halk buna a. Tıştı. Günden güne sür'at arttırıl!.. di. 1825 de Fransa ve İngilterede | saatte 100 kilometre yapan trenler | meydana çıkarıldı. Trenlerin —Salkin — istifadesine ediklikleri zamanlarda yalnız bi. rinci mevki vagonları konfora malikti. Üçüncü mevki yolcuları hakir görülüyor, bu vagonlara konfor tatbik edilmiyordu. 1830 H€ 1150 yılları arasındaki üçüncü mevki vagonlarını — tarif eden Moyaux adlı Fransız mühar. «Vagonların ne kapıları, ne de basamakları vardı. Dişarıdan da. yatılan bir seyyar merdivenle yol. cular vagonlara giriyorlar. tahta kanepelerin üstünden atlıyarak kendile-*-> bir yer intihap edi. yorlardı. Sonraları bu işin zorluğu anla. şıldı. Vagonların yanlarında bir delik açıldı. Buralara basamağa benzer birer demir konuldu. Da. ha sonra delikler muntazam kapı halne ifrağ edildi Bu arada da ikişer tahta basamak vapıldı. Ücüncü mevki vagonlarının ü. çüncü mevki vagonlarının üzeri açıktı. Yolcular rüzgâra, yağ - mura. kara, soğuğa, sıcağa, toza hulâsa sıhhati tahdit eden her ta- bil arızaya karşı muhafazasız ka. layorlardı. Yolcular, şapkaların uçması yüzünden kasket gyiyorlar, elbi. selerini trenin duman ve kurum. Müni mektubu aldı, başladı: «Azizim, senden büyük, pek bü yük bir ricam var. Yardımına muhtacım. Benden bunu esinge. miyeceğine emin olduğum için çu satırları yazıyorum. «Tatil müddetini geçirmek için Bretanyaya, Pluharama — geldim. Sen Briyö'nün birkaç kilometro ilerisinde küçük bir körfezin ke* narında küçük bir balıkçı kö- VSY" *Bir düzüne kolub, yükun BŞt yalar, balık ağları, Ullduğuu gör - senin yanında kilen yanına gitmiş. lık. - Yukarıda çamlar arsretle meçhul cismin - bir man, çe'cesedi olduğu anlaşılmıştır. eyatidise hemen pelise ve müd - deiumumiliğe haber — verilmiştir. Cesod morga kaldırılmıştır. -Bir einayet karşısında bulunulduğu kansatini uyandıran bu hâdisenin aydınlatılması ve ölüün hüviye - ana çıkarılgrek cinayet in bulunması için büyük nkıınııyı larile vagonların kirli tahtaların. dan korumak için mavi iş gümlek. ler ile seyahat ediyorlardı. Lako. motifin bacasından savrulan kü. çük kömür kırıntılarından gözle. rini korumak için yolcuların ke. narları — kapalı toz — gözlük - lerine benziyen gözlükler kulan. muk mecburyeti de vardı. İşte, şu tarife göre o zamanki tren seyahatlarında bir üçüncü mevki yolcusunu hayalinizde can. dandırınca gülmekten kendinizi alamassınız şüphesiz!.. Rahat dediğin bu kadar olur!.. Katar memurlarının vazifeleri. ne gelince: Bu adamlar da deh. getli müşkülât çekiyorlar, bin tülü güçlükle işerini görebiliyor. lardı. Meselâ, biletlerin konturolu âçin vagondan vagona geçmek lâ, zıma geliyor, bu İş, muazzam bir | canbazlık oluyordu.. Bütün bunlara rağmen o zaman ki seyahatları fevkalâde bulan bir yazı mevcuttu. Bir kadın muhar. : ririn yazdığı satırlar arasındaki | şu parça 1837 deki trenlerin ev. da dönmek.. Ne güzel seyahat! Hafif bir vagon içindeyim. İnsan. da üzüntü meydana getiren sar. gmtı, sarhoş arabacı, durmadan kamçı darbelerile koşturulan za. vallı buzada yok. Yol arkadaşları da kibar halktan olunca insanm bu seyahate dayması — imkânsız. Fakat katarın hızından gözlerim sulanıyor. etrafımı iyice seyrede. miyorum.» Mazinin hakiki vak'alarını bil. miyen edebiyatçıların ilk zaman. larda tmene hücum etmelerinde ne kadar haksız olduklarını yuka. rıki bir kaç satır göstermeğe kâ. fidir. Atlı arabalarla seyahat edildiği zamanlarda yolcuar duima yörul. mağa rahatsız olmağa mahkümdu-. lar. Maamafih şimendiferin ilk senelerinde yolcular daima yorul. mağa, rahatsız olmağa mahküm. dular. Bu zamanlarda ve hatta daha sonraları da zengin ve sö. züm ona asil sayılan kimseler, bi. rinci mevkilerde bile seyahat et. mekten çekinirlerdi. Bugün ayni tramvayda veya trende mebusun, zenginin, fakirin, köylünün yan iyana oturması o zamanki zengin. lerin ve asillerin ne kadar kibar- lık düşkünü olduklarını göster. meğe kâfi gelir. İlk irenlerin vagonlarındaki N tenviratı da acınacak bir halde idi. 60'yolcu alan bir üçüncü mevki vagonunda yalnız bir yanardı. Birinci mevki vagonlar. da da işik çok azdı. Hattâ bü se. beple İstasyonlarda zengin yol. cular için küçük ceb lâmbaları sa. tılırdı. Seyahat esaasinda Kitap okumak istiyenler ancak bu lâm. balarla kitap okuyabilirlerdi. Vagonlarda konfor evvelâ Ame. rikada ve Rusyada görüldü. Daha 1837 de Amerikada, ya. taklı vagonlar yapılmıştı. 1869 da Pulman yataklı vagon. safını tarif ediyor: «26 dakikada gitmek, 26 dakika- ee İngiltere - Hindistan (& Üncü sahifemizden devam) kongresi evvelce unutulmamıştır ki Hindistanda büyük grevler ilân ettirmişti. Fakat Gandi hareketi. nin en mühim tezâhürü şiddet ve kuvvet göstermeğe lüzum olma- dan yaptığı mukavemet olmuştur. Şimdi bu meseleler mevzubahs 9. larak Hindistanın idare şekli mü. nakaşa edilirken Gandinin tekrar mukavemet hareketine girişip gi- rişmyeceği meselesi düşünülmek. tedir.Daha müzakerelerin başla. dığı ve bittiği, neticesiz kaldığı iddiası yoktur. Öyle görünüyor ki çetin olmakla beraber uzun uza. dıya müzakerelerle bir neticeye varmak maksadı takib edilmek- tedir. Gandinin mukavemet ha - reketi Hindistanda alıp yürüdüğü takdirde umumi hayatı felce uğ ratacağını ileri türen kongre er- Kânı birçok eyaletlerde kedileri. nin kuvvetli oldukları kunaatin. dedirler. 1935 de kabul edilgn ye- ni kanunun tafbiki ağır ağır ol. maktadır. Bunun birinci kısmı daha geçen sene tatbikat sahasına çıkmıştı. Diğer kısımları da yavaş yavaş tatbik edilecek; deniyor. (RADYO| Bu(.lNKU FROGRAM Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,15 Rifat ve arkadaşlar: tarafından Türk musikisi (Uşak, Hüseyni). 19,55 Borsa haberleri, 20 Grenviç rasathanesinden naklen sat aya. tı. Mustafa Çağlar ve arkadaşları tarafından Türk musikisi, 2040 HBava taporu. 20443 Ömer Riza Doğrul tarafından arabca söylev. 21 Saat ayarı: Orkestra: 1— Suppe - Kavalöri lejer. 2— Straus - Vals, 3— Linke - Entermezzo. , 4— Midlton - Rey dön neğr. 21,30 Fasıl saz heyeti: İbrahim ve arkadaşları tarafından (Suzi. mak faslı). 2210 Müzik varyeter Tepebaşı - belediye bahçesinden naklen. 22,30 Son haberler ve et. tesi günün programı. 23 Saat a- yarı: Son. l'ıyvr Bopre hıüfvı Bülüğiselerden önce dolduran di... Karısının bu safiyetfakta gezen hılkl::l çoktu. NĞŞ gitmişti. merd deg.ı ıHayfada vaziyet çok gergm, silâhsız araplar öldürülüyor ! İngilizler çetelere karşı çeteler hazırlıyorlar ! Beyrut 26 (Hususi)— Filistin. deki vekayi son kırk sekiz saat içinde çok şayanı dikkat hal iktisab etmiştir. Hâdisenin en zi- yade ehemmiyet alınacak tarafı | Yahudilerin komitacılığa başla taarruza geçmeleridir. Cuma günü ramazdan Arab cemaati üzerine atılan bom.. badan sonra mühtelif yerlerde de Arab mahallelerinc ve topluluğu. nâ Bombalarla taarruz. edilmiş LĞ aBa ae BC ü DB KÜ Ü D e BN D D lR aa Dlan Gd ea e Ha di İ! : : çıkan — ”A o astin — Yahudileri — 'taarruza geçtiler —