Harb çıkarsa Alman şimendüferleri fevkalâde haller karşısında iş görecek vaziyette değilmiş / GİZLİ TUTULMASINA RAĞMEN HARİCE ÇIKAN BİR RAPORA GÖRE VAZİYET NEDİR? Bu halde bulunan Al- Bdi | manyanın askeri bir sergüzeşte gir- mek istemesi imkânsız gorulmekiedır Almanyada şimendiferlerin va. #üyetine dair verilen bir rapor - dan bahşedi'mektedir. ısu zaman. da harb demek bir ihtimallerle yükü bx'ı)hk bir $ demek olduğuna mendiferlerinin vazi de çok düşünülecek bir halder Bunu orlaya koyan — Londradaki Deyli Ekspres gazetesi oluyor. Bu gazetenin dediğin> göre rapor 200 büyük sahifeden — mürekkebddir. Rakamlarla dolu seki: de istasistik sahifesi vardır. A manyanın Diş Reichşbahn dı lât nezaretinin hazır. alikadar mehafilde ladığı rapor büyük bir alâka ve endiş2 uyan « dırmıştır. Bunun üzerine bu ra . porun meydana çıkarılmaması için çareler düşünülmüştür. Bununia beraber İngiliz gazetesinin dedi - Tarihden 1,083 gün süren seyya- bugüne hat üçbuçuk güne indi Sür'at asrı daha neler gösterecek bunu tahmin edebilir misiniz ? İnsanlar, uzun müddet dünya. | yı düz sanıyorlardı. Cesur gemi. eiler, her sabah gürünen güneşin nereden geldiğini öğrenmek için şarka doğru denizlere açıdılar, açıldılar ve bir aha da geri dön. mediler. Aksi tihete giden ilk kâ. şif, Kristof Kolombdur. Fakat, ilk devri âlem seyahati. ni yapan, Majellondur: 1519 se « nesi Eylülün 20 nci günü Sevil - den hareket etmiştir. Majellon, Filipin adalarında ım_' blundu. Arkadaşlrı da nacak 1083 gün sonra Sevie döndü. $0 senedenberi birçok devriğl'em seyahatleri yapılmıştır. Bunların #ksetisi Jül Vern'in hayalt reko. runu kırmak istemişlerdir. İşte 1889 danberi yapılan devri. Ale mseşahatleri ve rekorları: 72 gün, 6 saat, 11 dakika: Helen Bi adlı bir İngiliz kızının rekoru. 1880. 67 gün, 12 saat, 3 dakika. Fransi Tren adlı bir Nevyorklu. nun rekoru 1890 60 gün, 13 saat, 29 dakika: Şi - kago polis müdürü Şar! Fiçmoris fanlayılan o devirde gangsterler yöktu) in rekoru 1901. SA4 gün, 7 saat, 2 dakika: J, Villisin rekorü 198 54 gün, 5 âzat, 22 dakika: Hanri — Fredrik'in rekoru. 1903. İngiliz 40 gün, 19 saat, 30 dakika; Mi ralay Brünlay Kampel'in rekoru 19ar. (Devami 7 inci sahifemizde) Nasıl öldu bu Diyenler, Uzun bir: — Maşallah... Çekenler. — Aferin be Refik sen böyle işler da becerir Mişsin... AAT Bine güre raporun birçok suretleri daha evvel hurice çıkmıştır. Pro. paganda Nazırı doktor Göbels de bir daha bu kabii raporların orla. ya çıkarılmaması için lâzım ge - lenlere işi tenbih etmiştir. Rapordan anlaşıldığına göre Şi. mendiferlerin tutumu için lâzım olan ham maddelerin azlığı yü - zünden birçok şeyler eksik kal. mıştır. Malümdür ki Almanya « da harb maizemesi yapmak için geceli gündüzlü birdaaliyet var. dır. Fakat top, tüfek yapmak için demir, çelik, — bükır gibi içtidai maddeleri harieden para le almak ! Tâzım geliyor. Almenya kaç se - nedr silâhlânma yoluna girdi gi. reli bu mesele kendini göster - Miğtir. İptidai maddelerin eksik . liği yalnız Almanya için değil, İtal. ya için, Japonfa için de ne kadar ehemmiyetli olduğu şimdire ka. dar müuhtelif vosilelerle Avrupa matbuatında çok osaslı tedkiklere göre yazılmış yazılarda söyleni - yordu. Son Telgeaf bunları vestle düştükçe evvelce hulâşa ediyordu. Şimdi Almanyada şimendiferlerin tutumu bakımından olsun, yeni « den inşaata sekte gelmiş olm bakımından olsun bu iptida de eksikliği yine kendini göster . miş oluyor. Şimendifer mesinin bozulması yüzünden ka. kazaların da çoğaldığı bu rapor - da söyleniyormuş. Çünkü meselâ bakır kullanılması lâzım olan yer. lerde bunun yerine başka mad - delet vücüde getizllerez kullanı!. maktadır. Demir ve çelik gibi maddeler yerine de başka şeyler konmak suretile ihtiyacın (Devamı 7 inci de) malze . | Tengin Dullarla.. ÂAk saçlı Kızlar.. Bu sınıfın gayesini biliyor musunuz ? İngilterede birçok zengin var, Zenginlerin mühim bir kısmını kadınlar teşkil ediyor. Bu men Zuu uzun uzadıya n Londralı bir gazetenin anlattığını göre çok İngilizler çalışarak ve uğra - şarak mühim servetler biriktir . mişler, bunlar bir kısmı — yalnız karılarından başka mirasçıları ol- | Taadığı için bütün paralırını on - lara bırakmışlardır. Bu suretle İn- Bilterede pek zöngin, çoğu - yaşlı mühim bir dul kadın ekseriyeti vardır. Bunlardan sonra da zen - gin, yine çoğu yaşlı kızlar gelmek- tedir. Bunlac da babalarından ka. tadırlar, Kocaya gitmemişlerdir. Londrlı gazetenin tedkikitına göre bu zengin dullerla - zengin yaşlı kızlar arasında güzel giyin. meğe meraklı olunları hemen hiç yok gibidir. nmek için he - men bemen fevkalâde hiçbir mus rafları yoktur. İyi giyinirlerse de bu giyiniş son derece sadodir. Ken- dilerini gösterceek gibi değildir. Fakat bunların par ri yerler vazdır' Hayır müesse - seleri, hastancler gibi. Her sene her biri birçok paratar taahhüd e. derek hu mücsesrlere vermekte - dirler, Zengia dulların, — zengin lere çekilerek sakin bir haya! sür- mektedirler. Fakat bu mevzuu Londra ga - zetesine tazeleten yeni bir hâdi - ge vardır: Amerikanın meşhur bir zengini vardı. Karnegi... Bit zen. gin milyarder vefat edel: çok se- neler oldu Karısından kızına, to. rTununa müh'm bir servet bıraka. rak dünyayı vada etmeden evvel servetinin en büyük kısmını da . ğıtmış, hayır müesşeslerine ver « mişti. Karnegi aslen İskoçyalı idi. Karısı da öyle. Kadın köcası öldükten sonra İskoçyaya gelmiş, çiftliğinde yaşamaktadır. İşte o da artık İngilteredeki zengin dulların birinci sırasında söylenen ve İngil terede hayır müesseselerine bir Ççok paralar veren bir kadin - dır. Karnegi ölmezden evvel hayır| müesseselerine 100,000,000 İngiliz lirası para vermiştir. Karızının © kadar parası yoksa da kocasın. dan kalan servez ile hayır müssse selerina yardım etmek — suretile vaktini çok çirmektedir. önüne geçilmek. | Yazan : Büyük üstad bu fevkalâde meraklı ve heye- canlı eserini Diye kalkıp sırtını okşıyanlar ve daha birçok lât, şaka, alay, takdir, gülüşme, oynaşmalar oldu ve... bir İki akşamcı arkadaşın da göz göze gelip memnun yetlerini ifadeleri sahneyi tamamladı: - Eh... Perşembenin raksını da çıkardık/... — Birinci kısmın sonu — Parmakların yanakları gıdıklayışı, dudaklara do. kunuş, sevginir. taşkınlığı ve keyfle hitap: — Kız Meral... Meral... yavrum... Gözüme bak bakayım... Gözüme bak... Gül... Bir barça gül... Haydi... Haydıi... — Ve... Bir buse: — Ooh... Sabahi Erken... Güneş yeni doğuyor: İlk bahar sabahı! Deniz, mgelköyü, Kandilli sırtlarının Bebekten görü. HÜyü yaşlı kızların çoğu da tenha yer » | | W Sultan Hamid devrinde—î Zindanlar, sürgünler Ve sürülenler... ZİYA ŞAKİR Son Telgraf için hazırlıyor ONUN HATIRALARI.; | Yazan: BEDİ GÜNDÜZ Semtinin dilberi, gençlerin ma. budu idi o... Az değil... Fakât tam denmiyecek kültürü — vardı. Fransız kız liselerinden birinde | okumuş, oldukça lisan bilirdi, Allahın kadın nesline Neclâ gi. bi bir güzel hediye edişi; erkekle. rin cinsi lâtife dah> fazla bağlan- malarını temin etmiştir desem ya- | lan söylememiş olurum, Tarifi güç, her nevi güzellikle. ri kendinde toplıyan bu kızcağıza vurulmıyan delikanlı, aşk mek- tubu göndermiyen erkek yoktu. Herkes onunla evlenmek, Nec. lâyi kendi inhisarına almak için akla gelmiyen birçok şeyleri ya. pıyorlardı. Fakat alın yazısı, kısmet deni. len sebebler Nec'âyı hiç akla gel. miyen bir gence nasib etti. Za- merlü en güzeli, kadının en can. | yakını, vücut hatları — kuvvetli, göğsü müuntazaim yüksekliklerle süslü hihayet her erkeği hırpala- mük kudretini kendinde topla - müştü O... Kendi halinde, iyi bir mevki sahibi olan 'Nâzımla- evlendikleri zaman herkes onlara gıpta &di . yordu. Neclânın âşıkları - kıskançlığın en koyu renkleri içinde teker te- ker eridiler. Yeni ve mes'ud evlilerin bal ayı seyahati neş'enin son basamağını da geçti. Neclâ kocasının mecburen çık- Uği Avrupa sc oturduğu apartımanın komşula - tile tanıştı. Bunlar arasında ken- disine en fazla sokulan yaşı 40 la | 45 arasında, güzel konuşan Ke « riman isimli bir kadındı. Kocasının deri ve barsak tüc « carı olduğunu söyliyen bu kadi- nin her akşam birçok misafirleri geliyor, geç vakte kadar eğleni - yorlardı. Ekseriya bu misafirler. den çoğu geceyi Kerimanın apar- tımanında geçiriyorlardı. Kerimanın kotası tüccar Sacid Keser ayda bir gecc eve du. Kerimahın sözlerina cası İzmirde kalmak moeburiye- tinde imiş. Kocasından başka — Ketimanın beş tane de ev arkadaşı vardı. Bir gün Keriman Neclâyı ken. di katına davet ettiği zamman her biribirinden güzel olan, yaş « ları 17 ile 24 arasındaki bu kadın. lar; - Kardeşim Nâzan, küçük kar- deşim Belkiz, büyük görümcem Ayten, küçük görümcem Sevim ve. kızım Selma. diye takdim etmişti. Neclâ yalnızlığın tesirile bu nüfusu bol aile ile çok çabuk ah- bab olmuştu. Önce gündüzleri de- vam eden misafitlikler yavaş ya- Vaş gecelere dönmiye başladı. Her gece birkaç erkek misafiri gelen Keriman, içkili, rakılı eğ. lencelere Neclâyı da sık sık da. vet etmiya başlamıştı Neclâ bu eğlencelerde içkiye, siğaraya alıştı. Gece yarısından sonra ikiye, üçe kadar devam e- den poker partilerinde, ö zandığı paranın üç dört boediyordu. Günlerce devam eden toplantı- larda Kerimanla sralarındaki sa. mimiyetle beraber “Neclânm po. kerde kaybettiği paralar yüzün - den Kerimana bir hayli borçlan. di. Misafirlerin hepsi Neclânın et. rafında pervane gibi dönüyorlar- dı. Bir gün misafirlerin en genci olal Bürhan, Neclâya kıymetli bir yüzük hediye etti. Esmer, kıvırcik saçlı bir genç olan Bürhan, Noclâya kıymetli bir Neclânın sempatisini kazanma . sına vezile oldu. Yine bir gece... malüm eğlen. celerde Neclâ her zamaikinden fazla içtiği şarabın tesirile o ka- dar sarhoş olmuştu ki kendi ka. tına bile çıkamadı. Kerimanın bir kaç yatak odası bulunan katında kaldı. Tamamile kendini Neelâi kaybeden bu hale gelmesine yal. rab mi sebeb olmuştu? Gözlerini ancak saat 12 de aça- bildiği zaman Bürhanın- mağrur gülüşü ile karşılaştı. Neclâ gece. yi nasıl geçirdiğini bu âna kadar neler olduğunu bilmiyordu Fakat Bürhann maskı izün. de kalleşliğile övünen bir hal vardı. Yavaş yavaş kendine gelen Dernedil. miral br zünün üzeride kaş var. . İkiside uysal İkiside pür neş'e de mes'ud! Hele, mehtabn enginliğinde vür adeti ne kadar tahakküm etti?. Fi saadete zehir katmak, bu saadeti birdenbire ber etmek ardında koşan hain bir nokta var: $ Neclâ vücudündeki kır bebini, Bürhanın — güllüş manayı anlamıştı. Fakat F yarar?. Yeni bir bt P4 | başlıyor... Artık Neclâ eski. Neclâ d borç içinde yüzen, Kerimapif rinde çalışan bir satılık Kaf Bütün bunlar Bürhanın hırsi ve.. Noclâya karşı GÜYÜT hayvani hislerin semeresi; Fakat şimdi ortada Bi yok. İşinin tam ehli olan V man Bürhanın riyakârlığ? Neclâim saflığından istifadi | miş ve. onu ağına düşü 4 Maskeli Bürhan kimdi?. O.. Neclâyı iyi tanıyan omun saadeti için çalışan z < FECrFEe:” CEK < $A SS _ı* L PFAECAİ - gee darndı. Nazımla, Neciânın arasın! ” mak için çalışmış, dalma görünmüştü. Senelerin değiştirdiği yüfü disini — Neclânin — tanını yardırm. etmişti. : İçinde Neclâya karşı dWt hisleri Nâzımın yokluğunda ? Je kalleşlikle ortaya çıkarMü İ Kerimanın sillesi Bürhanft 1â ile münasebatını çak kesti. v Nazım & Nâzım.. Uzun seielerden F gi hasretle — döndüğü — yuv böş bulacağını Neclânın larından anlarııştı j İstanbula gelince bütün TÖn seleri öğrendi. Bürhanı nrı#- ki öldürecekti. Fakat ne Bürhanı, ne d&7 sevdiği karısını bulabildl. Öğrendiği şey yalnız N bir randevn evinde seri duğu idi Nâzım rakı, esrar.. nıııı“' inden başka hiçbir şey taN yordu. 4 Geceleri sahahlara kadâf İ yordü. Ayyaşlığı isinden &7 masına sebeb oldu. »| (Devamı 6 mcı ae Z a " Edebi Roman No.49 Tabiatın bütün güzelliği... Refik, denize bakan pençerenin önüne oturmuş, sabah kahvesini içiyor ve çocuğunu seviyor, Çocuk çocuk: Daha iki buçuk aylık. Kundakta. Fakat, ne sevimli, ne höş şey! Refik babalığın bütün hisfle onu kucağına alıp: — Metal... Meral... Yavrum... gül bakayım... Dediği zamman, hakikaten gülüyor, yanaklarının gidıklanmasıdan zevk alıyor, babasnı keyfden çıl. dırtıyor; $onre yumuk yumuk ellerini kundak bağ. lerından çözüp çıkarmak için ıkımıp sıkınıyor ve bir az morarıyor. O zamanda annesi kucaklayor, öpüyor. Öpüyor .. Güzel mi güzel bir çocuk! Bir içim su, ya. hudta bir Iukma şeker hele, o kara, badem gibi gözle. ri ile annesinin babasının yüzüne öyle derin derin ba. arı ve sırıtışları var ki.., Refiğin bu anlarda çıl. dırmadığına hayret etmeliyiz. Yavrusunukeyf, had Yazan: Etem İzzet BENİCE ve çılgınlıktan göysüne bastırıp öpe, ısıra yiyeceği geliyor. Fakat annesi bırakmıyor: —— A... Kızımın yanaklarını buruş buruş edecok. sin.. Diyor, babasının elinden çekiyor, kendi kolları- nın arasına alıyor; sıkiyor, sikiyor! Ferhude de evleneli beri ne kar ti ve güzelleşti! Bihakkın: -- Enfes... Denilebilir. Sokakta, evde, gezmede, — nerede o- lursa olsun onu kocasının yanında veya yalnız gören- fer mutlaka bir iki saniye durup veecd içinde seyir ediyorlar: — Ro ne güzellik?... Diyorlar. Refik de yaradılışın esiri. Evlendikleri gün nasılsa bu gün de öyledir. Bir defa bile bir birle. serpildi, geliş. — Karım, beni aldatıyor mu?. Bu şüphe, bağzan bir kasınga hışmile Refiğil nine hücum ediyor ve genç kocanın bütün siff” kasup kavuruyor! hittetinden gözleri dönüy0” 5 zünde iztirapengiz bir merarettaşıyor, alnndaâ K, naklarında acı, gergin ve kalın hatlar birikiyt? zamanlada Ferhundenin saf, fakat, aşk bağl! nurlu muhahbet kandili gibi yanan ve bend har bakışları olmasa Refik muhâkkak delirii! ? ğinden kopub gırtlağına fışkıran kin selit na kapılıp gider. Bu bakışlar şüpheyi sindiriy0” ğ ve hiddeti darmadağınık ediyor; hayatın İsti de karşı kurşıya gelmek için genç muharrire veriyor ve bu cidalde hergün bir saç telil aklandığını hissediyor. Bu sabah da vaziyet ayni, Refik çocuğufU ken birdenbire zalim vesvese zihnine hil birdenbire neş'esini kaçırdı. Çocuğunun KÖT pi lerine deli gibi irileşen hırçın gözleri ile bak di kendine: f) — Bana benziyor mu?, Niçin gözleri M"', mavi değil de siyah... Mavi ile yeşilden $4 çıkar ç t #LT !'!.ıfi!.ı ğ"ıl'w"...