|- Muhakemede öyie Londra gazetelerinde uzun u. dedikodusu yapılan mese. âsa ederek «Son Telgraf» gündenberi yazmaktadır. bir iki Danimarkalı Kont Reventlov ka. V rasını tehdid etmekle maznun 0- larak mahkemeye — sevkedilmiş, | kefalete bağlanarak tahliye olun len Londra gazetelerin. de muhakemenin yeni safhası da anlatıyor. Bu tafsilâtın hulâsası şöyledir: Bu soferki celzede Kon. tun avukatı dinlenn Miçel İsmindeki bu avukat Kont Paris. te iken onun daveti üzerine Fran. Saya giderek kendisile görüşmüş, Kont ona karışından ayrılmak i. Ççin çare aradığını — söylemişti. Kontun böyle boşamna işlerine bakmak üzere vekili olan bu avu. kat şimdi mahkemede Kontun ka rısı Köntes tarafından tutulmuş olan avukatın suallerine cevab ve terek demiştir ki: Kont bana o adamla (bu a- dam İngiliz kibar tabakasına Mensub biridir) düello edeceğini | — ve onu öldüreceğini söyledi Son. fa da karsının y berbad e. | deceğini söyledi. Doğruta Lond. | Zaya dönerek bunlari yapacağını Ü söylüyordu. Sonra çocuğunu da | alarak İngilteceden dışarı çıka « | gacağını ilâve etmiştir. Siz bunları kendisinden din. |— dan yollarmış bir mektub göster. diniz mi? j — Bu mektubu we vakit göster. diğimi hatırlâmıyorum. ağlamağa başlamıştı. mektubu okurken masa başinda idi. Sonra ağlıyarak kalktı, yata. O ğima gitti, uzandı. — Peki, karısına dair gazetele. Ffe yazılmak üzefe birşey söylü. yör muydu? — Devrisi sabah bana dedi ki; — Üç senedir cehennem azabı | içinde bir hayat geçiriyorum; Bu. | — nu gidip anlatacağım. İşi güazete. ledikten sonza ona karısı tarafın. | SUN TELGRAF —14 Temmuz 1938 Sinirli koca.. du ki hayret etmemek imkânsız — Möktubu oküduktan sonra Kont ne hal kesbetmişti? | — Meoktubu — okuduktan sonra | Kendisi bu | . JTerle herkese anlatacağım. Yarın| trenle İngiltereye “döneceğim. — Kontun Fransadan — tekrar — İngiltereye dönmesi lâzım fıydı? — Hâdiselere göre böyle lâzım geliyordu. O gün birlikte yemek yemiştik. Yemekten sonra bana kendisine dair bazı şeylerden bah setti, dedi ki: — < — Şu son haftalar zarfında on ziyade yaşıyacağımı zannetmiyo. - Bundan maksadı intihar et. ik mı,ınn elik ömrüm gitti. Artık daha | Ingiltereden, Fransaya Niçin kaçmış ? dialarda bulunu! yapmadan evvel çok düşünmek lâzımdır. O da bana cevab ola - rak: — Ne zannediyorsunuz, dedi, ben herşeyi etrafile düşünemiye. cek kadar deli miyim? Sanra şu sözleri ilâve etti: — Eğer beynimi patlacak olur. #sam herkes bunun Kontesin yü. zünden İleri geldiğini öğrenecek. ir. Bu öyle bir facia olacaktır! ki tesiri onun bütün hayatınca sü. recektir. Ondan sonra ik nunla kimse konuşmuyacaktır. Kont bana bunları söylemişti. Devrisi sabah erkenden, saat ye. dide Kontun şoförü geldi. Kon. | tun benimle telefonla konuşmak söyledi. Halbuki bizim öteldeki odalarımız birbirine ya. kındı. Böyle olduğu halde ken - disine telefon etmemi haber yol. lamıştı. Telefonu açtım. Kendisi. ne dedim ki: — Telefonla- konuşmamız mü- nasib değildir. Ben sizin yanınıza geleyim. Ondan sonra onun dai. resine gittim. — Böyle sabah vakti onun ya. nına gittiğiniz zaman kendisini ne vaziyette gördünüz?, — Kendisini çok soğuk, asabi bir halde gördüm. Bana söylediği şeyleri tekrar ettiriyor, iyi anla. yıp anlamadığımı da soruyordu. Bana dedi ki: — Büyük miktarda bir paraya ihtiyacım var. Çocuğu da istiyo. | rum. Bütün gece düşündüm. Ar. | tık bundan sonra Kontes ile ba. rışmak iştemiyorum. — Ne yapmak iztediğini söyle. di mi? Tekrar Londraya — döneceğini söyledi. Çocuğunu alacağını an. lattı: ö — Çocuğum benim yeğöne ser. , vetimdir; dedi, gideceğim, evi - min hâkimi olacağım. O ev benim dir. Gidip Kontese — söyle, Ben bir centilmen gibi haret edeceğim. O da bana karşı yü sek bir kadın gibi hareket etsir Eğer benim işlerimi bozan birt: varsa o zaman iş değişir. Sonu . ağını bilemem. ceğim birşey varsa o da Cenabı Hak ona da, banı da yardımcı olsun.» Eiz onun avukatı idiniz. O. nun böyle bir takım meseleler . den bu vaziyette iken size bah. | t hallerden bahsetmeniz doğru ö- lur muydü?. — Bütün vaziyet gözönüne ge. ürilince bunun yerinde ol fikrinde idim. İ — Kont ile Köntes 1935 de ev. | lenmişler, Kontun kazısını - pek | çok sevdiği doğrumuydu? — Oh, tamamile doğrudur. — Kontes son derece zengin bir kadındır Kontun ona Devamı 7 nci sayfada | karşı sen — Peki... Dedi. Ve kili ile nişanlı ol. lendi. akşam dosdoğru oraya gittiler. Kapı- İNGİLTERE ve HARB! Dominyonlar; Avrupa işleri yüzünden İngiliz Im- paratorluğunun harbe sürüklemesine razı olmı yacaklarını Eğer İngiltere harb ederse.. Dominyonlardan Ingiltereye asker gelebilmesi için Amerikanın yardımı lâzımgeliyor.. İngilterenin Avrupa kıt'asın « da olan işler karşısındaki vaziye. tinden sık sık bahsedilmekte, her gün türlü türlü tahminler yürü. tülmektedir. F diği zaman dünya politika işle . rinde İngiliz imp: laşlmak lâzim geliyi tanda takib edilen siyaset üze. rinde dominyonların tesiri her vakit kendini — göstermektedir. Dominyonların ana vatan ile o. lan münasebetleri ise çok bahse, dilen bir mevzu olduğu nisbette © kadar da müphem kalanı bir keyfiyettir. Yalnız hükümdaca, yani İngiltere Kralına karşı bağ. h olan, kendi dahili işlerinde ta. mamile müstakil olan dominyon. lar harici menfaatlerini gözetmek üzere bazı yerlere elçi gibi mü - messil göndermek hakkına da malik bulunuyorlar, Lâkin bugünkü bahis İngiliz ll etmek değildir. anlatmak için sade şunu söyle - Bunu kısaca | her meli: Bu da İngilizlere mahsus birşeydir... Son zamanlarda İn . gilterede hava kuvvetlerini art- | tırmak için nasıl hararetli bir fa. Prens Nora Gregor pariste Kocası prens Istarhemberg'le beraber Avusturyadan koğulan prenses Fran- sada bir filim çevirmek istiyor Nora Gregori , yananın Burg atrosu yildızı i. ken tanıdım. A- vusturya Başve - duğu söyleniyor - Nora Gregör , Amerikada bir fi iş ve müddetini lim çev tatil Bgeçirmek için Vi. yanaya gelmişti 1933 de prense. le tanıştı. —- Viyana dün. yanın en güzel bir şehri. Prensi burada gördüm. Geçen İlkkâ . nunda Nora Gre gor, Prensle ev . Prens ka - tolik olduğu için karısını boşaya- mazdı. Mutlaka - Papanın reyini, müsaadesini almak lâzımdı. Bu da Mora Gregor, Prenses İstarhemberg, vaktile Holivod'da çevirdiği bir filimde çok uzun sürmüştü. Prensi, Paris otellerinin birin. (Devamı 7 x vesile ile tekrar ediyorlar. 4 sahifemizde) | aliyet devam ettiği malüm. İn - gilterede yapılmakta olan tayya. relerin inşası gecikirse bunu A- | merikadan alınacak tayyarelerle telâfi etmek kabil olup olmadı « Bi da çok düşünüldü. Nihayet A. morikadan bir kısım tayyarelerin alınması kararlaştı Lâkin asıl elzem olan harb tay. | yareleri yine İngilterede yapıl . makta devam edecektir. İngiliz . ler uzak deniz aşırı bir yerde bü. Yük fabrikalar tesis ederek en mühim tağyarelerini oralarda yap tırmayı düşünmüşlerdir. Bunun için de en akla gelen münasib yee Kanada dominyonu oluyor. Ora- da istendiği gibi tesisat yapılabi. lecek, deniyordu. Yeni gelen İngiliz gazetelerin - de okunduğuna göre Kanada do- minyonu ile BüyükBritanya ara. sında bundan bir mesele çıkıyor. Bu mesele de gösteriyor ki do - minyonlar imparatorluğun müş. terek müdafaası ne kadar istik - fâlleri için'de o kadar titiz dav. ranmaktan geri kalmıyorlar, İngiltere hükümetinin Kanada da tayyare fabrikaları yaptırmak Kanadada birçok müna. kaşalara yol açmıştır. Bu müna. kaşalardan anlaşılıyor ki Kana. dalıların hepsi de bu arzuya he men taraftarlık eder görünmü . yorlar. Britanya hükümetinin Av rupa işlerile çok meşgul olduğu zamanlarda dominyonların ne dü şündüğü, ne yapacağı suali “ak sık hatıra gelmez değildir. Şu son üç senedir ne mühim meseleler çıktı değil mi?, Almanya silâh. landı. Habeşistan ortadan kalk. tı. İspanya meselesi çıktı. Avus. turya ortadan kalktı. Çekosla - | vakya meselesi Avrupada hayli | Devamı 7 nci sayfada | musunuz?.. HİKÂYI SESDEKİ BÜYÜ Yazan : FİLE — Allo. Mümkün değil tarif edemem. Bir şeye benzetmem icab etse ka. bil değil, hiç bir teşbihle o âhen. Bi size anlatmış sayılmam. | Bu, bir telefoncu kızın sesi idi | ki ömrümde bu kadar gıcıklayıcı, | bü kadar insanın içini bayıltan bir ses işitmedim diyeiblirim.. — | 'Takdir edersiniz ki ses mühim bir şeydir. İhceliği ile kalınlığın. dan başka bin türlü manası olan ses, insanların karakterlerini, iç ve dış güzelliklerini bazan ifşa da eder. Çirkin bir vücudda güzel ses gibi müstesnalarından sarfı - nazar, ekseriya tatlı bir ses sahi. | 5, bile ayni akorddadır. Telefonlar stomatik — olmadan evvel telefon şakaları malümdu. Santralda çalışan kızlarla hemen ahbab oluvermek çok güç bir şey değildi. Bunlardan bazıları, ekse. riya gece nöbelinde geç vakte ka. dar çalışanları karmakacışık fiş. lerin önünde can sıkıntısından o saatte yine kendi gibi telefon ba. şında bekliyenleri arar, bulur ve âdeta tanımadıkları halde derd ortaklığı yaparlardı. Bu telefoncu kızlar ekseriya kendileri gibi mat. baada geç vakte kadar çalışan ga. zetecilerle ahbablık ederlerdi. — Allo!.. Hiç tanımadığı halde telefonu açar: Hâlâ masa başında bekliyor mükâlemele: en miş. ne bu sesin sahibin. fikri sabit ile şliyor. funda bulunmasını Nihayet telefi tına girmiş böyle lisiz kaldı, — Tabil.. Ankara, şimdi Anka. | ra arayacak.. Kız bir kahkaha atar: — Demek Ankarayı bekliyor - olduğu halde yerek telefonu kapar, İşte biribirine çok benziytf birini bulunuyorum ki bunlar Netif dın ile bir telefoncu kız ai emen hemen aynen cereyi Ona o kadar yalvarıyor. B fa olsun yüzünü göstermek ? rica eĞ? Bütün niyazlar hep boşunâ yor. Velhasıl Necmeddin, dini çıldırtan sesin — sahibili türül göremiyor, bulamıyof: — lar otomli lunca bütün bütün bu seti? bediyor. Lâkin bu ses onun l birden göçüvermesi onu büf tün bomboş bırakmıştır. Nedf din bu sesin yerine uzun bir şey koyamadı v2 cidden y Fakat Nocmeddin, gündef| karşl merak ve tecessüsü artıyor Yü se karşı olan incizabı 0 geliyor ki bu ses kendisini sa o gün işlerini düşünemili sin kendisil lenmesni bekliyor. Bu ses. Onun için bir afyon tesiri Makineden gelen kadıği © kadar alışmıştı ki bir güt yoda bir kadın spikerin & ğendi. Telefoncunun sesinifii Tİni hiç bir zaman tutan makineden & kadın sesini her zaman di bilmök ve onunla avunabili BöRiA Üi için taksitle bir radyo satın * - — Evet! No olacak? Neden — Hayır, diyordu.. Herede V güldünüz?. nerede bu?.. — E, ben vermezseni nasıl ko « nuşursunuz tıyor, ıımdın-——ı_vor Fakat İj Canım.. siz de elbette beni | disile konuşmuyor. Halbukl # üzmez verirsiniz.. föndaki ses, ona, yalrız ona İi — Bakalım.. merhametli tarafi. | ediyordu. Cevab alıyordu. Ö ma rastlarsa... Bu lâubâli mükâlemeler asla bi ribirlerinin yüzlerini bile göcme. miş telefoncu kızla, bir gazetenin gece muharrri arasında cereyan etmekte idi. Hattâ daha ileri gide. rek, kız tekrar açi — Kuzum, sizin uykunuz gel . medi mi?.. — Uyku mu? Ne münasebet?.. Arasıra sizin tatlı sesiniz ben u- yusam bile uyandırıyor. Sonra da sesiniz rüyalarıma giriyor, uyuya. miyorum. — Ya vah vah.. demek ben u . yumanıza mâni oluyorum. Öyle ise pardon.. bir daha rahatsız et. mem... — Yök yok.. onu demek iste . maedim, Siz de olmasanız burada çatlayacağım.. — RBaksanıza bana.. — Buyurun . — Size ninni söyliveyim mi?.. — İmkânsız, sesiniz beni uyut. mak şöyle dursun, blâkis tahrik ediyor. İçim gıcıklanıyor. Ve tatlı bir kahkahadan sonra: — Siz çok çapkınmışsınız.. di - Bu ses onun -leri bulurlar, avundu. Evot benim... — Radyoda nuşanların aki: Cevabını verdi ve daha sesine Def muydu? Asla!. Fakat bazı ÖYÜ lâmeler vardı ki onun telâfi benzetmek - istiyerek - bu sese yaklaşlırmıya / çalışı$0ğ İnsanlar, felâketleri kendilefi vet ederler, tesellilerini de # yı kendilerine Nadi açtı ve Refiki yüzünü yalnız gazetedeki resimlerinden tanıdığı Ferhunde ile be. raber görünce, hayrete düştü. Refik: — Karım.., Diye takdim edip izahat verince hayreti büsbü. tün arttı. Ve genç muharririn gündüz matbaaya na. sıl geldiğini, koleksiyona nasıl baktığını, matbaadan nasıl çıktığı tekrar hatırladı ve ona hatırlattı: — Buna söylemedin değil mi?. Amma, bak ben senin mühim şeyler düşündüğünü nasıl keşfetmişim! * — Eh:.. Allaha ismarladık iki gözüm... Bessem Nadi, — Güle güle kardeşim. Yarın matbaada mı gö. rüşeceğiz.. Dedi, Refikin hararetle sıktığı elini bıraktı. — Hay. Hay.. Matbaada görüşürüz. Refik bundan sonra Ferhundeye döndü, onun etini ateşten kavrulan avuçlarının içina da 'alevii « aldı; — Yarın akşam sana uğrarım- cicim.. kendi evin. Bu gece mükemmel bir uykü çek... Dedi. Heyecandan bütün vücudünün titrediğini hissetti. Ferhunde ümidli, emin, müsterih Refikin derin mavi ıınılm içine uzun uzun bakıı. birşeyler önüna di, söyliyemedi, kız Burası Edebi Roman No.44 Yemkten: sonra, bu ayrılık çok hazın. İlk aşkın tadını alan coşkun gönüller için ne cebir, ne eziyetj Fakat, başka ne olacak?. Böyle istediler. Böyle yap. tılar. Eğer, Refiğin fazilete, samimiyete ve dürüst. lüğe yeryüzünde misal teşkil edecek kadar asil merdliği olmasa hiç Ferhundeyi bırakır da gider mi? Befik değil de bir başkası olsa: — Aşk pezarlıklarında söz olmaz?.. Der Ferhun. de ile mutlaka beraber kalmıya szmeder, Zaten şu anda iki elin bir oluşundaki cazibeden, birbirine sev. da düğümü ilc bağlanan gözlerdeki &ihirengiz kud. retten Refiğin kendini kurtarp gidebilmesi yalnız viodanında bu ulvi feragat farkındadır... Refik, bütün tehassüslerini, kalb ve - şehvetin birlik olup merdliğine pusu kurdukları — şeytani hamleyi yendikten sonta Ferhundenin - elini par - milınnııbıırünhıwdıhwdehdıh ııttı.uıı. Yazan: Etem İzzet BENİCE kışlarına bağlanıp kalmamak için dosdoğru yürüdü, kapıdan çıktı. -? Gece yarısı da denebilir. — Çat... Çat.. Çat... Refik yeni bir kapıyı vuruyor. Artık hergünkü kararsızlığından üzerinde hiç eser yok. Memnun, Sakin, emin, Kapı çük bekletilmeden açıldı. — Buyurunuz... Refik eşikten içeriye adımını atarken kendi ken. dine: — Bumeseleyi de bu gece bitirivermeli.. Dedi, sordu. — Henımafendi uyudu mu?.. Gülüzar kalfa bir deri bir kemik parmaklarını altının buruşukluklarında bir iki qiı ııyııııh yurunuz şam etmek için meıdıvenlerl çıku- la derdleşiyordu. Bu, kendi F? dine söylenen spikerden lanmadı amma ne de olsa tırlatması itibarile “olsun W bir damlacık tesellisi 'yok Necmeddin, günlerce rad Artık radyosunu aldı alali V| baada gece işini de bırakmif kenden evine koşuyordu. Bir gün akşam üzeri yilt gitmeğe hazırlanmıştı. da bir kadın zesi onu arıyori”” Teleki” Siz kimsiniz demeğe bile” zum görmeden anladı. O id spikerim. görmeğe hâlâ merak edi! bekleyiniz, yakında radydd erini de makineler geliyormuş. bir şeyler söylef #terken, merdiven başındaki Muhteşem Ca kapısı birdenbire açıldı, Nimet ortaya çıktı kizgın. Katran kadar siyah gözleri büyüdü mü ğ deti hemen anlaşlıyor, Refiği görür gürmez, sesli — Gelsenize... . Refik hiç sesini çıkarmadı kaşlaritil ve yuıunde bir anda toplanan acı bir kandı dağıldı, geçti. Nimet farkında değil, Bilmiyor ki; hıddı'ı det nafiledir. Refik artık, bil toy, bon, siz, hisseden, duyan, kararlaştıran fakat ıovl' sabi Refik olmaktan çıkmıştır. Şimdi karat dir, cesaret sevilebilecek bir insandır. kadarki çekingenliği ruhunun istikrarsızlığınd Halbuki, bu ande Refik kendine hâkimdir. ruhunun serözad. hükümranlığı değil, hazineleri dılişini zaferi hışmına kurban eden asil insanlı kör bu fersgatin ve asaletin koynunda büyü' setir, dünyayı aydınlatan güneşe eş olur. Refik, pordesüsünü ve bastonunu Gölüzüf 5 faya uzattıktan sonra, vakur adımlarla, son altın ha galip gelmiş; menfaat yenilmiş, aşk muzaffer ir. Bu zafer aşkif t altını başına taç eden aşağılık Yİğ ayak topu n zaferidir. ellnı s5 Ş Eş:x: f a - FE FKEEK B #2 nSE P R Larxnr— - PH Y ...-