BŞ #eüme, veiktibas mahfuzdur e indirilen filika, cnkaz Çırpınan üç adamı çıkar. tlardan bir tanesi, irice ya. h Pehlivan reis) baygın bir (4 YA" bulunuyor, sımsıkı tuttağu İN Barçasının sayesind suyun Hİ de durüyordu... *? iki tayfa da — serdümen Mehmedle mağruk (Doğanı VNSÜ tün en gamsız, en kayıdsız İ" Yamuk Hasandı. şolar filikaya alındılar. İki | Küçlü kuvvetli bahriye ne. in de iştirakile Pehlivan UYmağa, sun'i neles yaptır « Nışuıır Birbiri arkasına lınıku nöbeti geçiren #f Üir tüzlü ayılamıyor kendine K Yordu... Toyer yarım saat kadar de. bir kavis üzerindeki say . hlçbır ize tesadüf edeme - döndü, geldi. Filikasın: aldı. rla hâlâ baygın bir halde V ı’ekıınınn reis güverleye çı- Hai çe » Geminin doktoru bay- Ğ Ba n yanına koştu. Teda. ladı.. Biraz sonra hafif Ktinme ile gözlerini — açan İt reis sersem ve boş göz- Hrafına bakındı: M neredeyim - be!., Ulan A Yamuk Hasan... Çocuk . de tayfalar bet abuk sabuk cümleler söy tokrar gözlerini kapadı.. “İvan reis geminin revirine Orada yatırıldı. Süvari, N .ılım bulunan iki kaza « Ayfayı yanma çağırttı. Hâ. Wmh offlardan malümat İ ti oldu da battm? Yamuk Hasan ebleh bir te. gerçevelenen dudakla - # *Ya yaya anlattı: ttan yola çıktık; er . N amma!.. Bol rüzgârla u - Bbi gidiyorduk. Ambarları . k ikale — gazileri için K bise vardı... Silivri kıyı « Tüzgâr durdu, hava düştü.. yapalım diye veiz açığa Bu çırada ben gabya serenl W çöada arma ıupıuwdum İ Uzaktan . “_'N bir balık, tv.rıyı sıcrı. doğru geliyor. Reise ses. Haber verdim. O, deni. bastı narayı: ı,:'nın eyvah yandık diye!.. 'Hin neye yandığını an - f kalmadan bir gümbürtü İN oldugum yerden sıcak bir D havaya fırlattı. ""'vrum demeğe kalmadan “Rün—_ Ben denize ininciye F, Bemi çoktan batmıştı.. Hlan düşman tahtabakırı - uğramıştık.. Biz suda , Ötken oda yanımızda çıktı.. 1 toplarken gülleler gel Şladı.. Toparanmağa kal. tekrar suya daldı... 4 ar. Miduzı aldılar.. Bezaber gö . ::N bu kadar mı? kadar kaptan bey.. Giden _ larımızı gayri görer lyiz?. ? A"' Zülerek cevab vezdi İlah bilir onun-orasını. . xhq Hasan mırıldandı ha 10 osmanlı altın: bor . d .üdı_ İ lalerın isticvabi sadre şifa ğ M © mahiyette değildi... Des. ti Purada yapılacak işi kal . (N “ine döndü.. Bütün bizile MA * doğru yol alırken sabahki N tafsilâtını gösteren bir '*ızıııumyu- süvarinin gö. Da göre tekrar İstanbul is- | IU ĞAYA A ;“_ _?V er VERER V ASN n ZALL zü önünde gemi başkâtibi nezare 'te verilecek takriri tamamlıyor - dü... Büyük bir zafer ile suyun üs. tüne çıkan Kaptan Helbrock de. nizdeki tayfaları toplarken yanın- a patlıyan, su sütunları çıkartan mermilerle birdenbire neye uğ - Tadığını şaşırmış - gözleri Nerden gelen ve ateş eden bir Türk des. troyerine takılında korku ve te. Tâş dolu hareketlerle: İçeri dalacağız! Emrini vermiş; neferler birbi. rini çiğneyerek tahtelbahire 301 . duktan sonra büyük bir hızla su. ya dalan gemi,cenuba doğru rota değiştirmiş, kaçmağa başlamıştı.. Helbrook, sapsarı bir. benizle Halk San' atkarları (5 inci sahifeden devam) mekten kendimizi alamıyacağız, Evvelâ cemiyet işini halletmek Tâzımdır. Kendisine (tyatro san. atkârları birliği) ismini veren, ö. tekine berikine ücret mukabilin. de vesika vermekten başka hiçbir iş yapmıyan bu teşekkül esasen /kanunen mevcud sayılamaz. Raşid Riza ilk olarak bütün mes lek mensublarını toplıyarak ce - miyet işini ele almalıdır. Hattâ cemiyet teşekkül etme - den, idare heyeti seçilmeden va. zifesini bitmiş addetmemelidir. Zira, cemiyetsiz yapılacak her türlü yardım neticesiz. kalmağa mahkümdur. Geçen gün ktmik Dümbüllü İs. mail ile Şevki gazeteye uğramış. lardı. Bu fırsattan istifade ederek kendilerile cemiyet ve himaye me selesini görüştüm. Dümbüllü İsmail diyor ki: — Bay Raşid Rizanın teşebbüsü bi zim hakkımızda çok hayırlıdır, Zi. ra bizi yakından bildiği için her türlü derdlerimizle, ihtiyaçları - mızla yakından alâkadardır. Ken- Gdisinden çok ümidvarız. Bu su . retle başımıza türeyen ve sırf pa. ra tuzağı olan cemiyet kılıklı nes. ne de kalkacak ve bizi tamamen anlıyacak, kucaklıvacak bir birlik meydana gelecektir. Komik Şevki arkadaşının söz. lerine şunları ilâve etti: — Bizim başımıza herşeyden ev. vel bir cemiyet lâzım bayım!, Bu hale düşmemize yegâne sebeb ce. miyetsizliktir. İki üç adam çık - mış; kendilerini idare heyeti aza. lıklarına soçmişler, dakuz yaşın. dakilere vesika dağıtyorlar, Her cemiyet kendi esnafından kuru . Tar. Halbuki bu adamların tiyatro ile alâkaları yok. Bunlar bizim derd!erimizden anlarlar mı? Beni çağırmışlardı. Gittim. Bir defa öyle külüstür bir cemiyet a. dasını biz kendimize yakıştırama. yız. Naşide gidin, dedim, Onsuz ce. miyet olmaz. Naşid de bir kongre toplamak lüzumunu ileri şürünce, muhterem idare eti kğrımiza kesad girecek diye bu işe yanaş - madı. Önüne geline vesikayı para mukabilinde homen sunuyorlar. Ben orada iken iki kadır. gel. mişti. Vesika istiyorlardı. Alelâ. cele yüz ellişer kuruş alıp vesika. yı dayandılar. — Ayol dedim, siz böyle herke. filân vapmadan ves!ka nedir, bunu araştırmaz mı. Cemiyet ancak © meslek _/.___ 1 Wesika, resim, malümat ve not verenler; Eski Osmanlı donanması erkâ- | nından miralay Remai, İskele ve limanlar umum kumandanı albay Şükrü Pala, komoder başkâtibi İhsan, batan gemi kaptanları, eski armatörler. Ve bugüne kadar gizli kalan vesikalar aygın kaptan gözlerini açtı; sayıklar gibi konuştu : — Ben nerdeyim be ? Ulan turna,Yamuk tsan çocuklar /... | bayanı öteye beriye başvurdurup periskopun başında duruyor, he- yecan ve korkudan irilşen göz - lerini aletin öbjektifinden ayır - mıiyor; aynada yalnız hışım gibi ilerleyen, her saniye tahtelbahire yaklaşan destroyeri gözlerile ta. kib ediyordu. Çok geçmeden des. tcoyer tahtebahirin yanına gel « miş, Helbruck periskopunu içeri çekmiş, stop emrini vermişti. Şimdi ne yapacaktı.. İhtiyatsızca bir hareket onu çok tehlikeli bir mevkte düşür . müş bulunuyordu. Acaba takibe çıkan destroyer bir tane miydi?.. Eğer bunlar, birkaç tane - iseler, vaziyet çok tehlikeli bir safhaya Bgirmiş demekti... (Dwını vı.r) mensubinine vesika verir. Her ar. tistim diyen bir kâğıd alıyor vay başımıza gelen... Arzu ettiğimiz şekilde bir ©e - miyet olsa, hepimiz dört elle sa. rılırız. 35 yıllık artistim, sonumu.. zu düşünecek bir cemiyete malik olamamanın iztirabini hâlâ çekiyo rum. Çöpçülerir bıle derndlerini anlatacak cemiyetleri verkeh, bi. zim bir istinadgâhımız yok, Görülüyor ki, bundan evvel yaz dığımız gibi, balk sahnesine men. sub san'atkârların hiçbirisi bu ce- miyeti tanımamaktadır. Cemiyet idare heyeti - genel sekreteri (!) bazı gâzetelere noşriyatımızı şi. | kâyet ettireceğine doğru yoldan arkadaşlarının ihtiyaçlarına kar » gilık olmağa çalışsa daha iyi eder, Halk sahnesinin bu iki güzide son'afkârına sordum: — Hükümetin himayekâr eli size de uzanmış bulunmaktadır. Ne dilekleriniz var; neler istiyor. sunuz?. Covab veriler — Evvelüâ tiyatro istiyoruz. O. yun oyniyacak yerimiz yok, Maal. esef memleketimizde hensi sine. madır vermiyorlar, Müskülât çı- karıyorlar. Bize muhtelif semt - lerde birer yer temin edilmeli En mühim derd vergilerdir. Bi. ze çok ağır geliyor, İstanbulda ar. tist yevmiyesi dört lira üzerinden tesbit edilmiştir. Halbuki, dört Tira alan aktör yoktur. Bir ira da alsa, dört lira üzerinden — vergi veriyor, bu da yıkımdır bir artist Diğer vergilere gelince: Meselâ bizde en fazla hasılat alt muş liradır. Bunun 17,5 lirası rü . gum, geriye kaldı kurk iki buçuk... 96 30 da tiyatrocu tlır. On beş de Bbu tutunca 25 lira mı kaldı? 600 kuruş da ilân masrafı köyun! 19 H. ra var elde.. Şimdi bunu en az 25 kişiye — taksim —edin! — Şahıs başına düşen pay üzerinden dör. der liralık vergi ver ü yare alıyor, tremleket müdafaası- dır, seve seve veririz, Belediye ver Bi alıyor, bundan başka bir de da. rülâceze alıyor. Yani belediye ver. Kisini iki dela veriyoruz, demek. tir, Vergi meselesinin halli, bir ca. miyet ve esaslı bir himaye dilek. lerimizi teşkil etmektedir. Raşid Rizanın başladığı bu işte muvaffak olması için bütün es « nafla beraber kendisine dua ve muvaffakiyet ftemenni ediyoruz. | Ölmek üzere olan bu san'atı ihya Kraliçeyi itham ediyor, kocasının —— -— ——— ——— Tam elli yıl geçti.. (& üncü sahifeden dovam) Boğaz hastalıkları mütehassısı © zamanın meşhur hekimi olan Morel Makenziyi çağırttı. Bu he. kim İngilizdi. Makenzi Almanyayâ gitmeden evvel Kraliçe Viktoryanın huzu- runa kabul — edilmiş ve İngiliz Kraliçesi ona: — Prens Frederiğin boğazında. ki hastalığın kanser — olmadığını #söylemenin çaresini bulurşanız size şahsan müteşekkir olacağım!. Bu söz olur olmaz bir şey de . ğildir. İngiliz Kraliçesi «şahsane müteşekkir ve minnettar olacak - tl. Makenzi yola çıktı. Veliahd prens Frederiğin bo « ğazını muayene edince oradan u. fak bir parça kesti, Bunu Alman. jyanın o zamanki pek tanınmış bir hekimi olan Virçofa verdi. Vir - çof da onu müayene ederek kan - serin habis cinsinden olmadığını ilân etti: Fredecikte yaşamak ü. midi vardı. Karısı da bir gün İm. paratoriçe olacak demekti!.. Makenzi bunun üzerine artık Prensin boğazında ameliyat yap. mağa lüzum görmediğini söyle - di. Yalnız bu kadar deği!. İngiliz hekimi ve cerrahı daha ieri gide. rek: — Yedi, sekiz haftada iyi ede. Tim!. dodi. Bunu neye dayanarak söylü - yordu?. Makenziye bunu hangi kuvvetin söylettiği esrar içinde esrar olarak kalmıştır. Bir kere İngiltere Kraliçesiniz. hakiksten teşekkürünü kazanmak için her şeyi göze almış bir adam mıydı?.. Yaksa Frederiğin karısı olan pren.| ses Viktorya bekimi tazyik ede. rek onun ağzından böyle bir söz mü almak istemişii? — İngiltere Kraliçesi Viktorya kendi büyük kızı Viktoryayı da bir. — Kraliçe görmek istiyorud. Fakat Maken. zinin sgözlerine rağmen hasta iyi olmamıştır. Prenses Viktorya çok uğraşmış, hastalığı gizli tütmak için çok çalışmış, hatta hasta ko . casını oradan oraya sürükliye - rek İngiltereye bile götürmüştür. Hasta adam Kraliçe Viktoryanın yildönümü merasiminde at üze. rine binerek Londra sokaklarında 'bile dolaştırılmıştı!'.. Yeni zetişen gocukları da babalarının hastalı. ğını bilmiyorlardı. Artık Aman kekimleri prensin yarına giremez olmuşlardı. Makenzi kanserin teh. likesini anlardan saklıyordu. Nihayet bu hal bir müddet da. ha devam etmiş, prenses Vik - torya emeline nail olmuştur: Fre. derik Kral oldu, Ölen babasının yerine geçti. Prenses Viktorya da Kraliçe ve İmparatoriçe oldu. Ar. tık kadının — sevincine nihayet yoktu. Lâkin hastalığın vahameti arttıkça artıyordu. Nihayet Kra. liçe karar verdi: Hastalığın ma . hiyeti ilân edildi: Kral kanserden mustaribdir. Hastalığın — tedavisi için şimdiye kadar gösterilen gay- retler boşa çıkıyordu. Sekiz ay bükümdarlık ettikten sonra Kral ve İmparator Frederik 1828 senesi) hazlranının 15 incl günü dünya . dan gitmiştir. Hastalık iki sene sürmüştür. O zaman meşhur Bismark sağdı. etmeleri lâzımdır. Bu suretle meslek serefi ve hey- siyeti de kurtarılacak, yüksele . cektir. Biz fikrimizi daha evvel söyle. miştik, Cemiyet işi esasen balle - dilmesi kanunen muktazi bir me. seledir. İçinde Noşid, Ertuğru! Sa. d! tiyatrosu, Halk oöpereti, Düm. bÜNÜ İsmall, Cemal Sahir, Şevki, Cevdet ve satre gibi heyetlerin da- hil bulunmadığı bir cemiyet mev. cud addedilemez. Himaye meselesine gelâi Evvelâ vergiler ve san'atkârla. | rin Üeri sürdükleri derdler üze . | rinde anlaşmak, madet muavenet bahsinde bilhassa titiz davranmak lâzımdır. Bu ferağatkâr insanları biraz re. faha doğru götürmek teşebbüsü şüp he yok ki mahalline masruf bir harekettir. Bu yardımın ne suretle yapılması lâzım geldiğ! hakkın . deki fikrimizi ayrıca söyliyece - İ ğiz. Nu - Sa . Co. keder içinde ölmüştür. nn ölümüne sebebiyet verdiğini söy. lüyordu. Ve Almanya İmparatorunun ö. lümü dünya hekimlik Şleminde de ayrıca mesele olmuştur. Çün. kü bekimi — Makenzi'nin — her tarafça büyük Bir şöhreti vardı. Fakat “bu — hâdiseder. — sonra, her tarafta artık Makenzi göz . den düşmüştü. Alman hekimleri ise artık söz söylemük — fırsatını bularak: — Eğer diyorlardı, bize kalsay. dı biz hükümdarımızı iyi eder « dik.. Onun boğazından et kesen Togiliz cerrahı hastalığın büsbü. tün şiddetlenmesine sebeb olmuş. tur!.. Fakat hekimlik âleminde bu kadar gözden düşen İngiliz Ma - kenzi diğer cihetten bütün dün - yanın merak ettiği bir adam ol . Muştur. Onu görmek içln merek edenlerin haddi, hesabı yoktu: Almanya İmparatorunun ölümü. ne sebeb olan doktar diye!. Bu hale düşmek onun için en büyük darbe oldu. Hastasından Gört sene sonrâ hekim de elem ve HİKÂYE Deve çanları, Palavra ! (4 üncü sahifemizden devam) Fransız tiyatrosuna bilet ala - | rak gitti. Refiki — şordu. Henüz gelmemişti. Müsamere başladı. Refika sıra geld.. Büyük bir al « kış tufanı arasında sahneye gelen Refik şiirlerini okudu. Tiyatro bi. nüsi yıkılacakmış gibi dalgalamı. yör, Celâl, başı dönmüş, gözleri kararmış bayılacak gibiy tırladı: pt;mm girgin, atıl, tangaç merdümgiriz ve gısırık ol. mamak şarttır.» Celâl artık evine kapandı. K'm- se'ile konuşmuyor ve bu darbe. nİn ye'si içinde yeni bir eser ha- zarlıyordu. Birincisinden çok daha güzel ve muvaffak bir eser meydana getirdi. Kendi bile takdir ediyor. du ki bu son şiirleri hakikaten emsalsizdir ve Türk edebiyatın. da şimdiye kadar böylesi yazılmış değildi. Celâl, artık bu tecrübe. den akıllanmış olacak ki kitabını bizzat koltuğuna aldı ve kitabcı ları dolaştı. Bükülmüş dudaklı #ilkilen omuzlar. istiskaller e karşılaştı. «Böcek kamadından mışralare adh eserin kendisi tarafından ya- zıldığıni ifşa ettiği zaman İse is. tihza ve hakaretle kapıdışarı e- dildi. Evine döndüğü zaman kitabını bir zarf içine koyarak şu satırlar. la boeraber Refikin adresine yöl. ladı, «Teşekkür ederim. İkinsi kita. binim hazırladım. Muvaffakiye - tinizden eminim. Yalnız bunları da bana iihaf etmek lütfunda bu. hanursanız minnettar kalacağım.> Bir ay sonra güzeteler yine Re. fik Çören'in «Deve çanları» adlı İlinci kitabını alkışlıyorlardı. Refikin bir gün «acıyorum sa. na» dediğini hatırladı. Hakikaten acınacak vaziyette |di. Artık şiirleri bıraktı ve yeni bir. esere başladı. Bu kitab «hayatta muvaffak olmanın sırları» ni latan bir eserdi. Kitabın ismini kendi koydu: «Palavras. İşte «Ce. Jâl Kırık) in kendi işmini taşıyan ilk eseri bu oldu: «Palavrar, FİLE DA kıal Haziran x Vakillar Güneş Öğle İkindi Akşam Yalsı İmazk SON TELGRAF'ın Tarihi tefrikası No. 17 Dilşad bir takım kızlarla billür havuza sokulduğu zaman bile başka türlü düşünuyordu Mat güzel, Arzıniyazın rengâ. rTenk uçuşan balonlarını yere düş- mekten menetmek için türlü tür. lü vaziyetler alarak balonları ha. valandırmak üzere eğilerek al . tından üflüyordu. Sultan Aziz, eski gözdesinin bu çılgınlıklarına dayanamayıp ol . duğu yerden fırladı. — Küvvetli kollarile — hazinedarı kucakladı. Kapıyı açarak, mahrem kapı da. iresine doğru götürdü. Mat güzel, billür havuzda yal . nal başına kalakalmıştı. -Acaba, bu halile nekadara kadar burada kalacaktı. Yoksa — Padişah eski gözdesini abp haremi hümayuna kıskan madığı harinedar ustayı bu an için kıskanmağa ve elinden gelse onu paramparça etmek istiyordu. Sahahtanberi efendisile başba- şa kaldığı ve bütün gençlik he . | yecanlarını dinlendirdiği geniş sedirin kenarına oturarak hıçkı . rıklarla ağlamağa başladı. Dilşad, çok kısa geçen heye - ganlarının böyle birdenbire, se. rab gibi yok oluşuna üzüldükçe, üzülüyor, iri ve siyah gözlerin . den akan gözyaşlarını zaptede . miyordu. Dilşad, saray entrikalarımın hiç birine vâkıf değildi, O, beş yaşın- da kafkasyadan getirilerek saraya GENE O (4 üncü sahifeden devam) derler, Bu sefer de bu devletlerin Hariciye Nazırları Rigada toplan. dılar. Rus ve Leh matbuatı bu konfcranstan ehemmiyetle bahset. mişlerdir. Baltık memleketlerinin matbuatı da devamlı neşriyata gi rişmiş bulunuyarlar. Avrupa ga - zetelerinin muhabirleri tarafından veriler malümata göre Baltık ga- zeteleri neşriyatında görülen şa. yamı dikkat nokta şudur: Şimdiye kikat sa. hasına çıkaramamıştır. Şimdiye kadar devletler arasında müşterek emniyet üzerine tesis edilecek bir sulhun devam edeceği zünnedil . miştir. Halbuki bu esaslar küçük devletlerin emniyetini korumağa kâfi gelmemektedir. Bu küçük devletler kendi Istiklâllerini ko . rumak için birleşmeğe, kendileri. ni tehdid edecek tehlikelere karşı müşterek müdafaa çarelerini dü. şünmeğe mecburdurlar. İşte naş. riyatın hulâsası olarak bu çıkıyor. Bu işte öne geçmiş olan en ziyade Estonyadır. Baltık devletlerinin takib etmeğe başladığı bu siyase- tin bir hedefi de şudur: İskandi - Dav devletleri ile münastbatı da. ha sıklaştırmak. Fakat İskandinav devletleri de son derecede ihtiyat. | h davranıyorlar. Onlar da muhte, Tif cereyanlar karşısında bitaraf kalmayı düşünüyorlar. Baltık dev. 1 letleri ile münasebatı daha ziyade sıklaştırmağı İskandinavyalıların şimdi pek de düşündükleri şey değilmiş. Son zamanlarda Lehistan Hari. ciye Nazırı albay Bek Baltık mem leketlerini ziyaret etmiştir. Bu Zziyaret az manalı ve ehemmiyetli değildir. Çünkü albıy Bek Al - manya İle Rusya arasında Baltık devletlerinden vücude gelmiş bi. taraf bir mıntaka tesis etmek isti. yor. Albay Bek bu proje için çok uğraşmış, çok düşünmüş ve son seyahati ile de Baltık devletleri. nin alâkadar diplomatlarile bunun üzerinde çok münakaşa etmiştir. Bu devletlerden mürekkeb bir Bdi eai di el Yazan: M. Sami KARAYEL Mat güzel, hıçkırıklarını tutamıyor, çok küçük yaşta uğradığı hayal inkisarı Karşısında her şeye nefret ediyor verilmiş, güzel bir kız olduğu iç.n, haremi hümayuna verilerek ha - zinedar ustanın kalfaları terafın. dan Padişaha lâyık olabilecek bir terbiye ile büyütülmüştü. Zaval. h Gürcü kızı ne halveti hüma - yundan, ne Padişahin müteaddıd odalıklarından ve gözdelerinden 've ne de sarayın içinde ve«dışın. da dönen dolablardan ba. berdar değildi. Ö, yalnız bir Pa. dişah ve halife diye korkunç, her şeye kadir bir isim işitiyor, ve o. nu bütün insanların Allah tara - fından yeryüzünde idarelerine me. mur bir vekili mutlak gibi bili . yordu. Hatta o, bir takım kızlarla bil. lür havuza sokulduğu zaman bile ayni his ve kanaütte idi. Padi . gşahı, ağır başlı her şeyden mü - mezzeh vakur, yanına sokulun - mar, sanırdı. Halbuki; büllür ha. vuzda kısa bir günde gördükleri ve başına gelenler nelerdi? Pa. dişah denilen Allaha vekâlet eden halifeler hakikaten bunlar mıy - di? Mat güzel, hıçkırıklarını tuta . miyor, göz yaşlarını kesemiyor, içinden içine, derinden derine gok küçük yaşta bir an için uğ- radığı inkisarı hayale bütün bir gayzile titreyerek yemin ve ah. dediyor: Hem Arzıniyazdan, hem de Padişah denilen böyle bir ca. navardan intikam almağa karar veriyordu. (Devamı var) KORKU! bitaraf devletler zümresi vücude gelirse bunun bitaraflığını Varşo. va deruhde edecek, icabında bu- nu koruyacak olan Lehistan ola- coktır. Fakat o kadar mı? Ayvrupa gazetelerinin yazdığına bakılırsa bu projenin arkasında Almanya vardır. Bu devletlerin bitaraflıklarını Lehistan korumak istiyorsa — Varşovanın arkasında Berlin bulunmaktadır. Estonya ile Lehistanın münase- batı çok iyidir. Bu münasebatın i- yi olması hasobile Lohistan ile Baltık devletlerinin münaseba - tında da daha başka bir hususiyet olacağı söyleniyordu. Fakat şim. di ortaya sürülen şu olmaktadır: Estonyanın vaziyeti pek başkadır. Letonya ile Litvanyanın vaziyet. lerinden çok farklıdır. Estanyanın coğrafi vaziyeti icabı olarak bu memleketin bir tarafında Alman. ya, diğer tarafında Rusya vardır. İleride Avrupa karışırsa Estonya- nın da Moskova ile arası açılacağı tahmin edilmektedir. Estonya ile- ride Rusya ile kavgaya girişmesi ihtimallerini düşünerek şimdiden Lehistanın yardımını temin etme. Be hazırlanmaktadır. İşte Lehistan ile Estonya arasındakı münaseba. tın bu kadar samimi olmasındaki mühim sebeb İskandinav devlet. lerinin neden dolayı Baltık dev - Jetlerile sıkı bir teşrik! mesal ci. hetine gidemedikleri de bu euretle izah olunuyor. İskandinav dev . letleri Avrupada bir harb olduğu | zaman kendi topraklarının teca- vüzden uzak kalması ce memle - ketlerinin tabif serveti başkaları. nın eline geçmemesi için bitaraf kalmayı en muvafık bir yol ola. rak düşünürlerken Baltık devlet. lerile beraber olmanın birçok ih. “timaller saklıyacağını gözönüne getiriyorlar. Hulâsa Avrupanın vukarı tara. fındaki bu devletlerin coğrafya hu dudu itibarile yerleri küçük ise de ileride Avrupa karışırsa o 7a- man oynuyacakları roller büyük olacak görünüyor.