S lnıhfuıdur Vesika, resim, malâmat ve not verenler. Eski Osmanlı donanması erkâ- mından miralay Remzi, İskele ve limanlar umum kumandanı albay Şükrü Pala, komodor başkâtibi İhsan, batan gemi kaplanları, eski armatörler. Ve bugüne ka dar gizli kalan vesikalar Ahtelbahirlerden sonra tayyare knları padişahın beyninde müt- Marmaradan çekerken ıl"Ytı'ııuı içinde, Dil is - » suyun yüzüne çı - y Kİ dikkatle tarassud e- Mlalına koya girdi; bü. N Üstüne çıkmıyan "üı; hava teneffüs eden Üa denizden çıkar çık. Üa *Gzina üşüşmüşler; ka. h Yıldızlı bir. gecenin 4 Ana getirdiği tabiat gü. b Je knyulmuşlııdı... Dil denize doğru —uzanmış —'"ln duruşu, üzerinde. işığile Ioş bir gölge * Bahil boyunca bir ka- Öf SEN tren yolu karanlıkta k mürekkeb bir andırıyordu. ida B7 yi stop et. a. Büverteye çıktı, elin - Alle bütün sahili göz - - Her taraf derin bir " her taraf uykudaydı.. k?lı #Sırasında bütün A - Va: Tinde olduğu gibi bu - ; Sün balar batmâz bütün | petrolun okkası Nİ © da şehirlerde zor bu. birçok evlerde ışıksız | M&ML bomboş -| karaya - bitişik H'hc balıkçı kulübesi Ü verecek şekilde, ka. Kkapkara bir görürüş | Üzün uzün — tetkikler Mit | her noktasını dürbün. Kai Gözden geçirdi, gecenin | _"dıı- B7 suyun üstün. | MA '*ineh" mürettebatın Relirmiş; yarın sa. ğ':"h Vak'aya daha sağ. ak için saat Herkes yataklarına çe. a. içeri girerken: *"wlı. tahtelbahir su. Gi ekildikten sonra yal. Vardiyalarının ba. K —_L—hrk- derin uy. Barında büyük bir "'"- Adeta askeri me- C cak kadar kaba - İı.u n Meydanı, garin önü ÇA Eber, sivil, polis, ve "*—.. '**——n M l Oda / hizmetçinizin p et 'Nııh ismi değildir. 4 kiz %"':k Gordon'dür. ö ika tereddüd et. # Bük ldakların ni büzerek: *? mösyö, dedi. iğinlle — hizmetçilik Miştir, b Ö’* başını salladı: İ Stnazel onun İsnilni #ebebi hiç de böyle Mw—bnbdqildir.v(; Tercüme eden: inzibatlar tarafından kordon al. tına alınmış, Konya için hazırla. nan bir husust tren de gelmiş perona girmişti... Biraz sonra, başkumandanlık motörile — Haydarpaşaya — gelen merkez kumandanı — başında bir kaç sarıklı ile birlikte bazı eşya çıkartmış; bu eşyalar, hürmet ifa. de eden hareketlerle gara lı|m * mış, birinci mevki — vagonunda (Sbir korku meydana getirmişti dişahın ilk işi Enveri çağırtmak ve bu hava Skınları fena değilmi diye sormak olmuştu. bulunan subay ve sarıklılara tes. lim edilmişti.. Acaba bu bağaj ve sandıklarda neler vardı?.. Bunu herkes merak ediyor, fa. kat bir türlü anlıyamıyordu... Topkapı sarayında duran ve Os . manlı İmparatorluğu tarafından mukaddes eşya ismile muhafaza altında bulundurulan (Hırkai şe. rif), (Sakalı şerif) ve (Sancağı şe. (Devamı var) Bir alile faciası (5'inci sahifeten devam) Bundan sonra dans muallimi Mis May Perfekt şahid olarak din- lenmiştir: — Martın 23 üncü günü idi, be. ni Borçel ailesi davet etti. Bunlar Kaserley ailesinin komşularıdır. Devrisi sabah saat altıda bayan Kaserley beni Çaplinin evine yol- ladı. Kocasırım öldürüldüğünü söylüyordu. Ben orayo giderek vak'ayı Çapline haber verince o: — Kimbilir bu vak'a onun asabı üzerinde ne fena bir tesir yapmış- tır; dedi. Ben de Bayan Kaserle. yin haliğde bir fevkalâdelik ol - madığını söyledim. O da: — Öna benim sevgilerimi götü- rünüz, dedi. Hâkim — Bayan sirmle Çapline haber gönderirkea ne dedi? Ko. casının öldüğünü mü, öldürüldü- ğünü mü söyledi? — Öldürüldüğünü, yahud öldü- günü söylemişti. — Çapline verilmek üzere size bür kâğıd verdi mi? — Hayır. Bundan sonra ilk tahkikatı ya. pan sivil polisler dinlenmiştir. Bunlardan biri vak'adan — sonra Çaplini yapılmakta olan bir bina- da ustabaşı olarak çalıştığını gör- müştü. Dedi ki: — Çaplinin üzerinde bir yağ - murlük vardı. Bu yağmurluğun bir düğmesi kopmustu. Çaplinin evine giderek araplırmalar esna- sında bir düğme bulduk, Bunu yağmurluğun eksik olan düğme- si mi diye düşünürken Çaplin bir düğme gösterdi, eksik olan düğ. me bu idi. Müddelumumi — Çaplinin size gösterdiği düğme yağmurlukta eksik olan değildi. Düğme meselesinin bu kadar mevzuu bahsoluşü vak'a esnasın- da Çaplin bulunup ta Kaserley ile Hatic! ? pek rica ederim. Ba- / ismini şu sebepten dolayı saklamış. bütün bu şuallerin se- | tır: Marie Gordon 1929 senesinde 'Tam on sene ağır kürek ceza. sına çarpılmıştır ve şimdi — nasıl serbest bulunuyor. Buna aklım ermiyor!, — Marie Goördan, benim hiz. metçim on sene kürek cezasına mı mahkümmuş. Genç kızin yüzü müthiş bir bhayret ifade ediyordu. Sigarası. mı asabi bir hareketle masanın üstünde söndürmüştü. Şimdi gözlerini kapamıştı. İna. namadığı bu şey adeta onu bunal. mücadele edip etmediği ve düğ- me o sırada ni koptu? Noktaları. ni tenvir için idi. Fakat müdafaa vekili düğme meselesinde kendi- sinin bir itirazı olmadığını söy- lemiştir. Bundan sonra Çaplinin tevkif edildiği zaman alınmış ilk ifadesi okunmuştur. Felâketle neticele - nen aşk macecasını Çaplin şöyle anlatıyor: «Bay Kaserleyle Bayan Kaserle- yi'her gün görüyordum. Çünkü Oonlara yakın olan inşaatte çalışı- yordum. Kendilerile ahbab ol - dum. Evine gidip geliyordum. Bay Kaserley buna itiraz etmedi. Ba- yan Kaserleyi çıldırasıya — sevi- 'yordum. Ben evli bir kadını a. datarak kocasından ayırtmak is- yenlerden değilim. Fakat bu ka- dının kocasile geçen hayatı. çok zordu. Diğer ftan benim de hayatım acınacak bir yaşayıştı. Öyle ki onunla ben ister istemez samimi olmuştuk Sonradan öğ. rendim ki karısı ile benim aram- daki bu samim:yeti Kaserley an- lamıştı. Çünkü kocası da evde bu- lunduğu zamenlar birçok - defa ben oraya gitmiş, konuşmuştum. Kaserleyle son görüşmem bu vak-. adan üç pazar evvel olmuştu.» Bundan sonra müdafsa vekili tahkikat yapmış olan sivi! polis müfettişine şunu sormuştur: — Siz verdiğiniz raporda Çap- linin şimdiye kadar geçen hayatı muntaczam olduğunu, bü adamın ahlâkı düzgün bulunduğunu, hiç işsiz kalmadığını söylemediniz mi? — Evet, bu böyledir. Fakat bundan sonra yine düğ. me meselesine geçilmiş, Çaplinin verdiği düğmenin yuğmurluktan kopmuş olandan başka olduğu söylenmiştir. Bundan sonra Çaplinin komşu- | tayordu. Boğuk bir sesle: — Marie Gordan benim hiz - metcim diye tekrarlıyordu. Evet matmazel hiçbir şey uşdurmuyorum — ve - söylediğim sözün manası vardır. Çünkü si. zinle konuşan adam bir polis me. murudur. Ben emniyet müfet - | tişlerinden Achille Bösten'in. O . da hizmetçiniz Dorie Gamliton yahud sabıkalı Marie Gordanın bütün dosyasını tedkik ettim. Her şeyi biliyörum. Bu kadın eski « den cinayetten bile çekinmiyecek tinette bir maceraperestti. Genç kız sik sik nefes alıyor ve elindeki mendili buruşturuyor - | du. Heyecanından yerinde otura. mişarak ayağa kalktı. Polite doğ. ru ilerledi, — Fakat bana bunları söyle . mek için mösyö inanamadığım bu korkünç şeyi — söylemek için muhakkak ciddi sebebleriniz var. dir. Beni bu üzüntü içinde bırak. İspanya Harbi (4 üncü #ahifeden devam) hepsi ancak 1,418 kişi olarak söy. leniyordu. Demek ki İspanyada ölenler daha çoktur. Şimdiden sonra İspanyadaki ya- bancı gönüllülerin geri çekilmesi meselesi yine tazelenmiş oluyor. Malümdur ki İngiliz - İtalyan an. laşması İspanyadaki gönüllülerin geri çekilmesi üzerine kurulmuş- tur. Bunun iç'n de General Fran. konun kat'i surette galebeyi elde ederek İspanyaya hâkim olması üzerine derhal İtalyan gönüllü- lerinin geri çekileceğini Roma ta- ahhüd etmiş bulunuyordu. Gö: lüyor ki İspanyadaki - vaziyetin varacağı netice ile İngiliz - İtal- yan anlaşması son derece alüka - dardır. Çin kadınları cephede olursa kadınların muntazam a - laylar, taburlar teşkil ederek jyurdlarını müdafaa için savaşa a. tıldıkları ük defa olarak görülür. «Bugün askerliği, silüh kullan.. mayı kâfi derecede bilen on bin. den fazla Çinli kadın vardır. «Bu yeni kadın alayları henüz cebheye sevkolunmadılar. Fakat, pek yakında ilk saflarda buluna. caklar, erkekler gibi ilk siperler. de dövüşeceklerdir. «Şimdilik irtibat vazifesi görü - yorlar. Ve bu vazfeyi cidden tak. dire değer bir cesaretle yapıyor. lar. Çin kadınlarını esir ve eiin. den iş gelmez, zayıf mahlüklar addedenler pek çok yanılıyorlar. «Geçenlerde, kadın alayların - dan birinin kumandanı Yüzbaşı Sung Hui ile görüştüm. Askerle. rinden pek çok memnun olduğu. nu, vazifelerini hakkile yaptıkla. rını söyledi. «Kadin askerler yaşı 16 - 20, yabitlerin de 40 dan fazla de; dir. «Kadın askerlerimiz, erkek as. kerlerimizden mukavemet, cesa. ret ve fedakârlık bakımından hiç aşağı değildir, dikkate değer bir nokta var; Kadınların erkekler. den daha ziyade vatansever ol - maları. «Çin kadınları, görünüş itiba - rile garblı kadırtlardan dahi za . yıf, narin ve dayanıksız zannolu. nur. Halbuki bu nazariyenin doğru olmadığını hâdisat ve fakat olmadığını hadiset isbat tmekte- dir. «Askerliğe talib olait kadınla. rın, kızların sayısı o kadar çoktüur ki şimdilik hepsinin silâh altına alınmasına imkân bulunmamak. ta ve yalnız ileride çağırılmak ü. zere kayıtları yapılmaktadır. *Milletimiz, gösterilen bu va - tanseverlikten ne kadar gurur. lansa yeri vardır. «Birçok ta pilot kadınlarımız war. Fakat hava savaşlarıa pek © kadar alışık - olmadıkları - için şimdilik keşif, irtibt hizmetlerin. de vazife görüyorlar. Korku ve yorgunluk eseri göstermiyorlar. «Çin kadınları, istilâcılara kar. şı vatanı muhafaza için bir kitle halinde kıyam etmiştir. Her hal. de savaşın lehimize neticelenme. sinde çok, pek çok yardımı, tesiri olacaktır..> su bir kadın dinlenmiştir. Muha- kemenin diğer safhası da yarınki *Son Telgraf» dadır. niz. Polis müfettişi elini cehine sok- tu. Az kalsın cebinden —mendili çıkartacak ona bunu gösterecek ve dün akşam olan bitenleri an. Tatacaktı. Fakat garib bir his ona fazla açılmanın doğru olmadığını ihsas etti. Evet bu dakikaya gir. diğindenberi genç kız konuştuk. ça buraya gelirken kalbinde ta - şıdığı şüpheleri birer birer eri. diğini hissetmişti. Bu genç kızda büyük bir safiyet ve doğruluk t. fadesi verdı. Fakat ona ne dere. ceye kadar itimad edebilirdi. O konuştukları şey mevzuu bahso - lan diğer kadını anlatmaz mıydı? Bir dakika tereddüd eder görün. dü. Sonra saf bir gülüşle: — Â matmazel dedi. Size anla. tacağım bir şey yok. Bütün bun. Jarı gizin nazarı dikkatinizi cel . betmek ve kendinizi korumanız için söylüyorum. Burada bir ec. (5 imci sahbifeden devam) ©e mayınız. Bana hakikati söyleri. | ?—SON TELGRAF — Z Haziran 1938 ——— İŞTE BİR F ACİA Kİ: Karşısında ürpermiyecek Vatandaş, titremiye- cek bir vicdan tasavvur edilemez (5 Inci sahifeden devam) larak namüse tecavüzü başa alı. rim. Üç biçareyi kıtır kıtır. kesen bir haydudun yanında, bir gene kızın namusunu kirletenin ahlâ- ki redanti camiyet için daha faz- ladır. İxinci beşeriyetin lânetine | birineiden daha çok lâyıktır. Hiçbir seyylat kaydedilmiyen sol deftere geçirilecek bir tek cü. rüm artık bu insonın hesabını tut- mak külfetinden müstağni bıra- kır zanırım, Bir tek hayırla - bir ömür dolmaz, bir günah ta bütün ömre bede! tutulmaz, diye güzel bir söz söylemiştir şairin biri... Lâkin öyle günahlar vardır ki; | örnre değil, ahrete bile bedel tu. tulur. Günahlarımızı, solumuzu ve sa- amızı, ömre ve ahrete — bedel tutulmağa beni düşünmeğe sev- keden işte bu günahtır. Ben böy. le bir günahın bedbeht kurba - nının anasını dinledim. Siz de bu satırlarla onu dinlerseniz, bu ka- dar bedbin hükümler - vermekte hakkım olduğunu teslim edersi. niz. Gazeteye geldiğim zaman, ida- re odasında elli, elli beş yaşların- da babayani kılıklı, ihtiyar - bir kadıncağızın - gözyaşları — içinde başmakinistimiz Zihni Tldıza bir şeyler anlattığını görmüştüm. Bi. raz sonra arkadaşımız - yanında gözleri ağlamaktarı koyulaşmış bu derdli kadınla odama geldi. Tanı- dığı olduğunu, yürekler acısı bir şikâyeti - bulunduğunu — söyledi. Yalnız bir arkadaş hatırı değil, halkın — şikâyetini de €lnlemeğe mecbur bir mesleğin adamı olmak sıfatile ve insan bulunmak haysi- yetile bu derdli vatandaşı dinle. meğe mecburdum. Yer gösterdim. Oturmayı kabul etmiyecek kadar da mütevazi idi. Bu gözyaşıları, yapılmıyan bir yolun, fenersiz bir sokağın, vak- tinde verilmiyen bir maaşın tev- lid ettiği ıztırabın sembolü de. Billerdi elbette.. İhliyar kadının yanık yüreğin- den kopan bu sıcak damlalar, bir yanardağdan fışkıran sıcak lav parçalarıydı. — Valide dedim, derdin nedir? Yine boşandı. Sağnağın kesil- mesini bekledim Evlâdım, diye söze başladı. Allah kimaenin başına böyle derd vermesin. Öyle bir derd ki, deva. 81 yok. İşte yalnız böyle ağlamak- tan başka elden hiçbir şey gel - mez. — Devasız derd yoktur. Söyle. yiniz, belki bir çaresi — bulunur. Nevmid başını salla: — Bilmersiniz evlâdım yüreğim nasıl yanıyor. On beş yaşındaki inci tanesi gibi evlâdımı sapasağ- lam mezara sokacağım. Ona da, bana da dünya zindan oldu. — Kızınız hasta mı?. — Keşke çaresı bulunmaz has- talıklara tutulaydı da başına bu hal gelmeseydi. Bir ana nasıl o. lur da anlalır bunu... nebisiniz ve zannederim — yalnız yaşıyorsunuz. Genç kızın gülüşü bir polis Memurundan başka herkesi mağ. lüb edecek kadar tatlı idi. — Yapayalnızım mösyö dedi. Ben Parise tahsili bitirmek — için geldim. Ekonomi politiğe büyük merakım var ve memleketinize bayılıyorum. O memleket ki dün. yada birinci defa olarakdan hu. kuku beşer'beyannamesi yapmış. tır. Bu o kadar güzeldir ki... Ben ezberi bilirim... Bakınız şuraya Achille Bastoen genç kızın elile gösterdiği noktaya baktı. Orada iki mazrağın ortasında bu meşhur vesikanın fotografla alınmış bir sureti vardı. Genç kiç polisin iki mızrağa gösterdiği alâkayı sezmişti: — Bunlar benim memleketi . min silâhlarıdır, dedi. Bunlar biz. de düşüncelerimizi anlştmak için de istimal edilirler. Bir Bughi - yerli kapısız kulübesine çekildiği — Biz de bir nevi doktoruz. Dedim. İctimal derdlerle de - biz uğraşırız. Nasıl hastalık doktor- dan saklanmazsa, böyle bir yara da gazeteciden gizli tutulmaz. Çe- kinmeden anlatınız. Yazma mendilile fersiz yeşii gözlerini sildi. Buruşuk yanakla . rını kurüladı: — Ben Gönen Kavağının Buğ - daylık nahiyesinde oturuyorum. İsmim Ayşedir. Kocamı vurdu- lar, iki çocuğumla dul kaldım. Ço. cuklarımın ikisi de gene - kızlık çağındadırlar. Evimizin bir kısmı- kiraya veririz. Tarlada, ötede be- ride çalışırız. Çok şükür Allaha, kimseye muhtaç olmadan geçinir, gideriz. Bir gün köyümüzün muh. tarı beni çağırdı: — Köyümüze yeni bir aile gel- di, Çadamın vazifesi ve adı bizde mahfuzdur) bunlar iyi para verir- | | der; senin evin derli toplucadır. Bunlara ver, dedi. Aman ağam, benim iki körpe kızım var, kor. karım diye karşı koyacak oldum. Kadın, dedi. Bu evli bir adam, karısı ve çocukları var, Razı ol« dum. Böyle okumuş, yazmış, evli bir adamdan çocuklarıma ne za- rar gelirdi ki... Evime yerleştiler. İyt insanlara benziyorlardı.. Hattâ küçük kızım ev işlerinde hanıma yardım da ediyordu. Bir gece ben evde yok. tum. Ah keşke ayaklarım kırılay- dı da gitmez olaydım. Kader işte, alınyazısı, — başımızar varmış. Küçük kızım abalsile a- şağı odamızda iş İşliyorlar. Kocası da evde yokmuş, hanım iki lâmba yanmasın, çocuklar bi- ze, yukarı çıkın diye sesleniyor, Bizimkiler bu daveti hoş karşılı- yarak yanına çıkıyorlar. - Kiracı banımı yalnız birakmıyalım deyi. Hanımın kızlarımla canı sıkıl. mış olacak, büyüğüne ,haydi kom- Şuya geçelim Küçüzüm için, o e- vi bekler, diyor. Kalkıp gidiyorlar komşuya. Küçük kızım evde yal. nız kalıyor. Bir saat, iki saat sonra kapı çalınmış. Tabil kız, koşuyor a. Karşısında hanımın be- yini görüyor: — Teyzemgil komşuya geçti. Gi-| dip çağırayım' Deyince: İnsafsız adam: — Bana teyzen değil, sen lâ . zımsın! Ben kaç zamandır bu fir- satı gözlüyorum, diyerek üzerine hücum ediyor. İhtiyar ve dertli ana sözlerini kesen hıçkırıkları ağzında boğ - mağa çalışarak devam ediyor — Kızım, zayıf, nahif bir şey. dir. Öyle olmasa bile bir erkekle başa çıkabilir mi? Bağırmak isti. yor. Ne fayda... Gözyaşları, yalvarmalar para etmiyor. Kızımın ağzına bez tı- kıyor. Ve zavallı yavrumu.. Bedbaht kadın, ilerisini söyle- yemiyor. Tahmin etmek müşkül değil ki, bu şeni adam, genç kızı kirletmiştir. O feci anları yeni yaşıyormuş gibi ürperen muhatabım, tekrar zaman kimse tarafından rahatsız edilmek istemeyince - bunlardan bir tanesini kulübesinin önüne di. ker. Bunun ne demek olduğunu herkes bilir. Achille Boston: — Hakikaten pek pratik de - di. Bu âdet jinsanı kapıcı belâ - sından kurtarır, Fakat ziyareti . min sebebine gelelim. Acaba oda hizmetçiniz Mis Doria Lamhton'u görebilir. miyim? — Çok geç geleceğinden kor - karım. Zannederim ki alış veriş. ten sonra dostlarımı ziyarele gi. decektir. Kaşlarını çattı. Birden düşün. celi bir hal aldı. Acaba bu ziyaretiniz Doria. nın bu günlerde bir kabahat iş - lediğine mi delâlet eder. Bu bir felâket olurdu. Bu düşünce ile o kadar üzül . müş bir hali vardı ki müfettiş a7 kaldı her şeyi itiraf edecek . ti Fakat tekrar ihtiyat hissi iti ve hıçkırıklarla sarsılarak anlat. mağa devam etti: — Ablası eve gelince meseleyi anlatıyor. Benden saklamak isti- yorlar. Çünkü adam tehdit etmiş. Lâkin bu kabil mi?.. Perişan ha- lini görünce bir şey geçliğini an. ladım. Ağlayarak olanları anlattı. Deliye döndüm. Muhtara koştum. Nahiye Müdürüne gitmemi söy- ledi. Nahiye Müdürüne alıp kızı gittim. Kızım başından geçenleri kendi ağzile anlattı. Biz davranıncaya kadar, eğer haber verirsen, sizin hepinizi kı- tır, kıtır keserim diye tehdit e - den bu fena insan, evinden çık - mak istediğim ç'n bana ifiira atı- yor iddiasile mahkemeye başvur- du. Cahiliz oğlum. Nereye gidilir, ne yapılır bilmiyoruz. Hakkımızı aramağa — koyulduğumuz — sırada suçlu olduk. Namusuna iftira at- mışız diye mahkemeye çağırıl - dik. Mahkemede kızımla adalete sı. ğındık. Şahidler dinlendi. Bu a- rada da kızım: muayene ettirdim kazanın ebesine,... — Hanım, kızın artık kız değil- dir, dedi. Nasıl anlatayım? Bız muamele bilmiyoruz. Karşımızdak! baskın çıktı. Ona iftira etmişz gibi kapt kapı dolaştık. Derdimize mi ya - malım, başımıza çıkan ikinci be- lâ ile mi uğraşalım? Bana, senin davan varsa Vilâyelin mahke - mesine başvur, dendi. Parasız pulsuz ne yapacağımazı şaşırdık. İşle elimizde Gdosya numarası... Hâlâ bekliyoruz. Adalet elbette yerini bulacak. Bz lekelendik. O sıyrıldı işin içinden.. Elbet hak o- nun yakasını bırakmıyacak, fa - kat ben, zavallı kızımla ne yapa. yım?, i İstanbulda tanıdıklarım var. Bu yoksul halimde kalktım geldim. İstidalar verdim. Şimdi size yal- varıyorum. Benim şimi çabuk görmek, benim işimle alâkadar olmak mümkün değil midir? Bu adam her yerde karşımıza çıkı - yor. Bizi önlüyor. — Merak etme valde, diye te- selli ettim. Hak ve sdalet elbet tecelli edecek ve senin kızının na- musunu kirleten adama Cümhu- riyet kanunları cozasını verecek. tir. Bunun çin sabırlı olmak ge- rek.. Bu yazımızı okuyarı alâka- darlara senin adresini ve dosya, mumaranı göndeririz. . Ben yalnız bu beşert facianın, bu içtimat yaranın hikâyesini yazmağa çalıştım. Eğer hidise, ihtiyar müştekinin anlattığı şe. kilde cereyan etmiş ise, muhak- kak Cümhuriyet Adliyesi bu fa- €ia tiranının — koluna yapışa -" caktır. Ben yalnız günahın bü - yüklüğü ile insanın küçülüşü a- Tasındaki münasebete parmak koymak istiyor, ve duşıınıqwum. İlk sözü, yazıma başlarken söy ledim, bu genç kız ile ıı.wu y nası ne yapsınlar?. NUSRET SEFA cosı:ıııv madını ha teminat verdi. — Asla matmazel yalnız sizin müteyakkız bulunmanızı isler - dim. Tabit ilerde birşey öğrenir. Genç kız elini mütettişin eli . nin üzerine koydu: — Bana her şeyi hemen söyle. yiniz. Ben de Doriayı dikkatle tu. rassud edeceğim. Eğer halinde şüpheli bir hal görürsem size bil. diririm. Sizi rahatsız etmeden nerede bulabilirim? Müfettiş lelefon numarasını söyledi. Genç kız bu numarayı kaydetmek için kalktığı masanın önüne gitti. Doğrulduğu zainan dudaklarında eski tebessömü be. lirmişti: — Ne düşünüyorum. — Biliyor musunuz? Doria artık hayatında yeni bir safhaya geçmiş bir ka . dındır. Eskiden belki bir cürüm işlemişti. (Devamı var) )