4— SONTELGRAF Sehirden Reportajlar İstanbulun Mor Henüz on dört yaşına basan bu küçük gazete müvezzii.. Gaz pirini yakından tanıyınız ! YAZAN: Bu İstanbulun en sempatik| tiplerinden Moruk Şemseddinni si- ze takdim oderim: Asıl adının ba- hdaki (Moruk) kelimesini görün- ce sanmayın ki o, ellisini geçip alt- mışınayaklaşmış, yahud — altmışını Z da atlayıp yetmişine merdiven da: yamış ik bir moroktur! Hayır, bizim Moruk Şemseddin, bugün on üçünü bitirip on dördüne henüz bas- mış, yaman bir gazete müvezzii -| dir! Yaman — diyorum, çünkü, o, son günlerde beni bile kendisine bir has müşteri yapmıştır Ben de artık bü- tün gazete, mecmua, — broşür şeylerimi hep bu küçük külhani - den aldığım gibi daha birçokları kendilerine lâzım olan gündelik, haftalık, on beş günlük ve aylıkları hep Moruk Şemseddinden almak - tadırlar. (Moruk) lâkabımı — öna alay için arkadaşları, —sözde sby adı olarak takmışlardır. Hatta kendisi dedi ki; — Bu köpoğlular bana soy adı v- larak, alay için moruk lâkabini tak- mışlar amma beni o lâğap İle ça- ğırmasını bilmiyorlar, Mademki bana soy adı olarak moruk tak - mışlar, şu halde beni (Moruk Şem- seddin) diyedeğil, (Semseddin Mo- ruk) diye çağırmaları lâzım gel mez mi? Zavallı Moruk Şemseddin, daha en üçünü yeni bitirip on dör- e yeni basmıştır. Külhaninin moüüğa benzer hiçbir tarafı da yoktur. Sonra öyle sempatik, öyle kanı sıcak bir çocuktur ki insanın Razete alacağı yoksa bile Şemsed- din, karşısına dikildi miydi, insan Mutlaka ondati ya bir gazete, ya bir mecmua alır. Adamın yüzüne öyle samimi, öyle candan bir gülü dır ki bu, olur şey değildir! Moruk Şemseddin, san günlerde benimle bir ahbab oluş oldu ki haniya pir oldu. Şimdi artık ben her gün, her hafta kendime Jlâzım olan bütün dü: Sinemanın en maruf ve en se « vimli ki yıldızını;. Mirna Loy vel Vilyam Povoli pe kyakında (Çifte İzdivaç) filminde seyredeceksiniz. İvezziliğini bırakıp kendine daha 7 Mayıs 1938 Tanınmış Simalarından uk Şemseddin ete satıcılığının genç OSMAN CEMAL KAYGILI gündelikleri, haftalıkları andan ©- — p hyorum. Külhatı henüz benim mu- ) harrir olduğumu pek çakamadı am- - | ma gene gazetelerle ufak tefek bir - | ilişiğim olduğunu sezer gibi oldu. llı, galiba beni gazetelerin bi- le idare memuru filân gibi bir 'Ücüncü mevkide Seyahat eden Bir kral Belçika Kralı | Leoepeld | üçüncü mevki korç- partmanında, köylü- lerin yanına oturmuş, hasbıhal ediyerdu. Balden bildiriliyor Brükselden Avustury giden sürat katarında bulunan Bel- çika Kralı Leopold'e refakat eden polis hafiyeleri — şaşırmış, kalmış - lardı. Tren, Bal istasyonuna girerken Polislerin kanları meli?. Halbuki Kral, üçüncü m partımanlarından İsviçreli köylüler: şey sanıyor ve onun için ara sıra e« lime o0 gazeteyi tutuştururken o günkü satış piyasasını da müjdeli- yor; — Bugün sizin gazeteden bir bu- İçuk düzüne kadar okuttum, şu si- zin muharrirlere söyleseniz de ga- zeteye her gün böyle kıyak yazılar koysalar, ne olur? Hem Moruk Şemseddin, mesle - ğine öyle ısınmış, onu öyle sevmiş bir çocuktur ki ona geçen gün şa - kadan takıldım: — Moruk be, sen şu gazete mu- kârlı bir iş bulsan nasıl olur? Daima gülen yüzü hemen değişti, U çakır ve münle gözleri Taltağı gibil V Stuk Semseddin gezete satarçen açıldı ve sertçe sertçe yüzüme ba- karak; — Yoksa dedi, bana müvezziliği ilâyık görmüyor musunuz, siz ben- den iyi muvezzi zor bulabilirsiniz! (koltuğundaki gazeteleri göstere -| İrek) bak, daha adamakıllı akşam ol- madiği halde bende ancak sekiz on gazete kaldı. Bir saat sonra onlar da) tükenir. Benim âdetim, bugünden yarına bayat mal bırakıp ertesi gün onları geri götürmemektir. Ben işe| müvezzilikle başladım, hakikt bir İmoruk oluncıya kadar da müvezzi- lik edeceğim! Fakat lan Moruk Şemseddin gerçekten bir moruk, bir pinpon olmadan ya- |man bir başmüvezzi, yaman bir ba- yi olacaktır. Böyle olanların ellerinde böyle olacaklarına dair bir ferman bir berat yoktu ya! Onlar nasıl çalışa çabalıya, dir 'de öyle olacaklır. Eski müvezzi ve med ağabey, işte bizim Moruk Şem-, seddine en canlı bir. örnek! Mehmed ağabey gibi Moruk Şem - seddin de İstanbulun ayni, semtin - den, o da Karagümrüklü, bu da! |Eminönündeki en işlek ve en büyük İtezgâh sahibi Karamanlı Dimitri de imemleketinden gelir gelmez hemen orasını kendine hazır bulmadı ya, © da vaktile tıpkı İŞemseddin gibi bünlerce, aylarca, yıllarca kaldırımda taban teptikten sonra oraya yerleşip koca İstanbu- İlun en ileri gelen bir gazete ve meemuabayli oldu. Sabahçı Mihran ise Kayseriden gelir gelmez mat - baalarda hamallıkla işe başlamış,| sonradan altın babası kesilmişti. | Morüuk — Şemseddine iki, üç gün lönce, ustası bir liraya bir çift tas- mâlı sandal almış ve bu sandalları! satan kunduracı da kendisine an| etmişti. O gün yeni çoraplarla yeni| İsandalları ayağına geçirmiş olan| küçük moruk gezetemi bana uza -| tirken ayaklarını göstererek; — Bak dedi, bay ağabey, ayak - larımızı meramet ettik, eski kalın ve kaba postalları çıkardık, şimdi bunlarla tığ gibi daha çabuk koşa- çabuk gazete yetiştireceğim! İKaragümrük arasındaki — Atikali (Ron kızları) Paramunt şirketi-|tramvay durağında ufak birgazele, nün sön çevirdiği filmin isi, mecmua, rişale meşheri açmış olan Bu filim, güzel bir köy hikâyesin-|ve bir elile bir kolundan mahrum (Devamı 7 inet sahifemizde) (Devamı 7 inci sahifemizde) | ben öytle sanıyorum ki| bugün, henüz on dördüne basmış ©-| €, uğraşa öyle oldu-| larsa tabii bizim Moruk Şemseddin | bugünkü hatırı sayılır potron Meh-| Hem| bizim — Moruk| İcak ve sabah, akşam buralara dahâ Bizim Moruk Şemseddin Fatihle | : | Yeni bir hast hasta bakıcı (£ Hemşıreler mektebi Açılıyor Buradan çıkan bayan- lara bareme göre ma- aş ve 20 yıl sonra te- kaütlük hakkı verilecek Şehrimizde, Aksarayda bulunan «Hastabakıcı - hemşirelere mekte - binin keyfiyet ,itibarile ihtiy: cevap verebilecek bir halde oln la beraber kemmiyet itibarile maa-| lesef istenilen randımanı vereme - diği görülmüştür- Bu münasebetle bu ders yılındarı jtibaren mömle - ketimizde ilk Hefd olarak <askert| hastabakıcılar “möktebir — açılır kararlaştırı Ankarada açilâdak olan bu mek- tebe orta mektdb 'mezunu ve 16.23| yaş arasındaki,bakire genç kızla - TImız kabul olunacak ve bunlar 8 yıl sürecek olan bir tahsil müdde- tinden sonra orduya intisab ederek derece ve bareme göre maaş ala. caklardır. Bu talebelere 3 yıl tahsil müdde. tinde de muayyen bir mpaş verile- cek ve 20 yıl hizmetten sonra da tekaüdlük hakkını kazanacaklardır, Bu mekteb hakkında hazırlanmış da Büyük Millet Meclisinde müza. |kere olunacaktır. Saçlar; arkaya doğru taranmış ve ortasından bir çizçi ile ayrılmıştır. THRO (LİNGEN - HEİNZ RUHMAN « HANS MOSER arafından fevkalâde bir surette yaratılan GÜNÜN ADAMI Büyük aşif ve kahkaha filmi Seans; 230 — 6 — 94 İlâVeten Başvekil CELÂL bütün tet 1 | Kral yerinde değildi, Kompartıma- Jij |nında, lokanta salonunda da yoktu.| ©Oraplara başlarına çik-/iki uzun bacal tı, saçları dimdik oldu. Ne yapma-| İlı? Brüksele telgrafla haber mi ver- debildi om- olan yeni bir kanun lâyihası yakın- | HİKÂYE: Prenses Turando Yazan : Nusret Safa COŞKUN inimsi de Tatarımtırak bir yüz.. Sözlerile elmacık kemikleri arası Japon katışıklı. İpince bir bel, Öy- le ki, burnuma doğru zaptedilemi- yen bir gülmenin serpintisini püs- Tirulüne kürmiyeceğinizi bilsem, halka pek 60 paralık mübalâğa olur amma, bir simidin geçeceğini söyleyebili- rim. Bu ipince belden aşağı bir vapur bordası şeklinde birdenbire geniş- alçalar kahh—xı Bu bacakla e hâlâ ik ayak. karyolaların iğim iki kı mini mini işte tıpkısı... a, Tatarımtırak ile ablak Çinimsi ile ince kaşları, çe gözleri — Kasd Miginin | jı_n mamış — olursunuz... — Haki - kaşları nunun yanında viraj yapı; İvız kalır y ortasında, sarı bir,zemin üzerine bırakılmış bir istakoz gibi, kıpkızıl iki dudak... İşte Prendes Turandot... Arkadaşlar, ona, meşhür masalın kahramanı Çin İmparatorunun kızı Turandot'un adımı vermişler, Yal- tehlikeli a - İniz benzerliğinden dolayı değil, ay- ni zamanda pek nazlı olduğu, kim- seyi beğenmediği için... Çünkü d diklerine bakılırsa, 6 kadar kendir beğenmiş, mağrur bir kızmış ki, hiç kimse konuşmağa değil, şöyle bir açık bir bahar havası gör tan- bullu kadar tebessüm — ettirmeğe muvaffak olamamış. Siz tabil, Prenses Turandot'un hikâyesini bilirsiniz. Turandot, bir Çin İmparatorunun kızıdır. Dünya güzelidir. Bütün Asyalı gençler ona dşıktır. Fakat o bütün talibleri red- İdeder, —yahut halledermiyecekleri bilmieceler söyliyerek onların kafa- sını kestirir. İşte bu çekik gözlü asrt Turandot da bu kadar kalbsiz ve jnsafsızmış. dostlarım âşık olmuşlardı. Yana ya- kıla bu Çinli taklidi kızı anlatıyor- lar, güzelliğini, daha doğrusu oriji- | nal, oyaya benziyen güzelliğini an-| SA Yanlarda büyük bukleler. Bu süç- larda ikinci imparatorluk devri te-| İkuruşluk yepyeni bir çorap hediye Ödeki ondülâsyon - gayet hafiftir. |Siri görülmektedir. ugün MELEK sinema 2 büyük sındak film birden 2-HERKESİN KADINI (TAMARA) VİCROR FRANCEN ve VERA KOREN'in En büyük filmi Seans 1 — 430 — 8 de BAYAR'ın Atina seyahati derruatile plar içinde belirsiz yere nasıl tesbit e- Hani kocaman lâke takçıkları rıdan aşağı yap- © kadar İnce ki... etmiş olmamak için yok de - Tanıdığım, onu tanıyan bütün genç| latmakla tüketemiyorlardı- Ben vaktile, niçin saklıyayım, çok çapkın bir adamdım. Herkes ağır başlı bilirdi beni.. bilirdi amma ben de öyle saman altından su yürütür- düm ki, Sular idaresi hâlâ Bakırkö- ye su yollayacağım diye çırpınadur- sun, imkânı yok benim muvâffakı- yetimi gösteremez. Kolay ve güç, tehlikeli ve tehlikesiz elde edilmiş birçok — muvaffakıyetlerim — vardır. Kadınların psikolojisini iyi bilirim. Bam tellerinin nereleri ve ne oldu- u ezberimdedir. Fakat artık unu- mu elemiş, kalburumu çoktan asmış idim. Dostlarımın, bu genç kız kar- şısındaki acizleri bayağı erkeklik gururumu çimdikledi. — Seferberlik Jilânında silâh altına çağırılmış bir mütekald asker gibi, ben de genç dostlarımın bu imdad işareti karşı- sında mütekald bir çapkın olarak bu mücadeleye gönüllü gitmeğe ka- rar verdim. 5 Kendime mütekaid bir çapkın di- | yörsam, zannetmeyiniz ki, belim bükük, saçlarım ağarıktır. Ne münasebet efendim, henliz daha otuz beşinde ya varım, ya gir- mek üzereyim. Yalnız, insan evle - nince bittabi, gayrilhtiyari serbest |piyasadan, kapalı ev iktısadi siste- mine döndüğünden kendini ne”olsa biraz ağır başlı buluyor. Ben de ak- İşamları muayyen sastte evin yölü. |Bu tutunca hükmettim ki, artık tden |sokaktan geçen ciğercinin sırtında- ki dolapta gözü olan değil, bıyıkları | Jevin mutbahından koku alan bir ke-. di vaziyetindeyim. Lâkin, dedim ya, bu bir fagfur Çin kâsesinden fırlamış hissini ve- ren minyatür kılıklı genç kıza bir, ders vermenin bir arkeklik borcu olduğuna kanaat getirmiştim, Şu kızı bana da gösterin baka-| hm!. Dedim... — Natfile canımı üzme.. sen de â. Şik olur, rahatını huzürünü kaybe- dersin. Senin bildiğin kadınlardan değil o.. cevabını verdiler, — Canım, bir görelim bakalım: Madem siz bu kadar çok tesâdüf e- diyor, ve daima karşılaşıyorsunuz. Nerede görebileceğimi pekâlâ tah- min edebilirsiniz. Bu dünya güzeli değil ya, bir bakışta sanevimizden | Söylediler. (İçki tarafdarları ce- | miyeti) nin balosuna — gidecekmiş. Peşini takib eden bir arkadaş, bilet- lecin satıldığı meşhür bir mağaza- | dan bilet alırken görmüş.. Hepimiz (İçki tarafdarları cemi- yeti) balosundaydık. O geç vakit, sünepe, elbisesi düşük, korkak y rüyüşlü bir adamla geldi. — Kim bu yanındaki?.. Diye sordum. — Bilmiyoruz. K P E | inkâr edilmez bir sevii, Lâkin hiç te öyle güç ©Üyij mukavemeti çift su liği andıran kadına (İçki aleyhdarları Ctf Fahreddin Kerim gibl Ü darları cemiyeti) Selim de dostumdur. — Bu kadını tanıyof zum?.. Dudaklarını büktü: — İlk defa görüyertt Wi — Ne yap ne et şanunl beni.. sen balo komi bu.. Nvecmeddin Selim: — Kolay, dedi.. yapacağız. Piyango, ile ye çekeceğiz. Herke$ düşenle dansedecek. dağıtirken onunkine ninkini de çekerken &' ne saklarım. — Hay Allah razı ol Dediğini yaptı. olarak yapılan bu P olarak bana Prenses Berber Pste doğru — En büyük ııu-ııııi!' |ta, tetonun en orijil 'edeu.ıım dedim. y |: —'Anlamadığım bi diye yüzüme baktı. O |mek?.. Şaşırmıştım. Orijinslit bilmiyor değildi eıw'-' — Alay cdıyıırsul' Ç verdim. Orijinalin, © münhasır mânasına E€ te bilirsiniz. — Bilmiyorum vallabir; sına münhasıtın dâ söyleyin!.. İ K alaycısınız. EFİ / BEfİ : 1 EnElİr W N niçin benim.. ne G i şalısına münhasır.. niSİT Ya hakilaten aptık ğ keskin bir istihzayı M Kullanan bir zekâ Cevabinı verdiler. Benim bildiğim bir şey varsa, - damcağız oturduğu — sandalyedan, baladan çıkıncıya kadar kalkmadı. || Size tarif ettim ya, işte öynen