MALUMAT VYESİKA V RESİM VEREN Şoson; Komodor Donanı No.40 Ramiz, Sevkiyat kummdı'ngknkıi ma başkâtibi İhsan ve gizli vesikalar, | Arif beyi soğuk bir tavırla selâmlamış, çatık kaşlarile sade hiddet ifade eden Türk denizcisine dikmişti. gözlerini iki nası: Yazanı Rahmi Yağız Tercilme ve Iktibas hakkı erab dolu. Gideyim, getireyi: mahfuzdur. Fener önlerine varılınca sis bir- Fakat, denbire dağılmış, Yavuz da arkasın-i da oğlu (1) ve Hamidiye ile Peyk de kendisini takib ettiği halde bü - yük bacalarından fayrapın dehşeti- ni gösteren kesif kara duman bulut- ları savurarak meydana çıkmıştı... Birinci fırka, yâni Yavuz, filoya: — Beni takib et! İşaretini verdi; ve hep birlikte dö nülerek Büyükdere önlerine gelin- di, ve demir mahalline funda e - dildi Demir atılır atılmaz, çektiği yeni bir işaretle: — İkinci fırka: kumandanı bu - raya gelsin! tlen sonra, Arif bey, yaver İhsan ile birlikte bota atlıyarak Ya- Vuza çıktılar. ,, AMiral Şosonun karşısına çıktık- ları zaman; &miralin çatık kaşları, ve... dehşetli bir asabiyet ifade e-| den tavrı, Arif beyi şaşırtmış; der - hal bunun akşamki Şifre meselesin- den meydana gel iğini kestiren ya- ver [!ısan' ise büyük bir şaşkınlığa| Yayuzun rif beyin selâmını so « ldıktan sonra: Gece verdiğim şifrenin emrini ı—..gn '—'ubııhlln'ıdlnv'_' iye bır; Dğa VüLaZ seriçe sormuştu, Hangi şitre? Deyince, amiral hıraı recek hiddetinden ndan köpü - çatlıyacak bir ha- Te ne demoek?, m nasıl komodorsunuz! k bir meseleden, emrinizdeki filoya dair « Rica p n küçük bir işten ©n evet sizin haberiniz ol- ı:;.lvk L Belirken hayati bir me- yılacak; bu şifreden malâ - Matıniz olmamnazı çok tuhal VAZİyetinize ve | kendini hiddet denizlerinin aşırı dalgalarına kapıp koyuveren| amiral, bu sözlerle itidale döneceği-| 'ne gözünü yummuş ağzını açmıştı: | — Susunuz Arif bey! Çok rica e- derim! Şu anda, bu hareket müna- sebebiyle mevzuu bahs clan iş bir | Yatan, bir memleket meselesidir. İ- miral Şoson şu intibar kanaat edin- ki saatlik teehhürle icrasına girişti- | #iniz bu hareket sizi divanı harb ö- nüne çıkarır ve... memlekete hiya- net eden her hain gibi üniforman sökülür, ve kurşuna dizilirsiniz! Size gelince: emir zabiti!... Ya -| ver efendi!... Sizi, muhakemeye, divanı harbe lüzum görmeden doğrudan doğruya prova sereninin condasına asmakla cezalandırmak lâzımdır... Arif bey! Dikkat edin; bu hareket tekerrür etmesin!... Ve... Vazifenize bilhassa büyle müvazenesiz tarafların çar -| pışmaları gibi tuhaf ve çetin bir harb vaziyeti içinde çok dikkat et- Meniz; büyük bir itina göstermeniz icab ettiğini göz önünde bulundu - Fun!... dedi ve kapıyı gösterdi : — Buyurun efendim! | Arif bey; dili dolaşarak ve... ha-' |Fab. bitkin bir halde amiralin ya- Jmndan çıktı... Hücum eden yaşları zaptetmekten mütevellid bir yanış- la sızlıyan, kızarmış gözleri, teessü- Tünün derecesini belli ediyor; hıç | | (5 inci sahifeden devam) bir hayat yaşamıya gidiyorlar. Emanuel, bu yeni muhite pek ça- buk alışıyor. Çocuklarla oynarken Çcif bey ne söyliyeceğini;ne ede- Seğini şağırmıştı. Dönuk donuk tek-. rör koruşmağa gitişti: Esas maksada girmediğiniz için yamadım! din! — Dün akşam bir şifre almadıhiz mı? Arif bey, solu gerisinde duran ya- ver İhsına baktı.. — Yüzbaşı İhsan seri bir hâreketle cebinden çıkardığı şifreyt göstermiş — Yalnız bunu aldık amiralim! Demişti : Amiral, hdeta kapâr gibi yaver İh- satin elinden aldığı şifreyi Arif be. ye uzatırken ilâve etmişti: — Bahsettiğim şifre budur. — Pek âlü; © şifrenin istediğini yaptık! — Saat kaçta rastlaştık? — Sabah şafaktan sonra; larında! — Şifre kaçta verilmiş! Arif bey bunu hatırlıyamamıştı. Kâğıda uzanarak bakmak istedi. Fa- kat amiral buna müsaada otmiyor, Yewtn bir çıkışma hazırlamak isti. yöor, bu hali belli olu- aN kendisinin diği bu hâdiseden, şu nuı.:î vv:; yetten kumandanını kurtarmak tcin' ona söz düşmezken Ortaya atılmış; — Efendim, telgrafı gece saat 1 buçükta aldık, fakat, atın- daki bir hatâ yüzünden bu kadar Beç kaldık!... Çünkü! Amiral, sert ve ters bir bakışla a. levlenen gözlerini İhsanın gözlerine dikmiş: — Sizi, askerf terbiye dairesine davet ederim! Demişti... O zaman Arif bey: — Şifreyi alan İhsan bey; hatâlı olduğunu görmüş; hana getirdi... Beraber Uğraştık, hallettik; bu yan- #ifreden şu doğru hareketi, yâni tti ricatınızı donanma ile — temin gıkardık ve yaplık. beş sü- İngitizce öğreniyor. Mektebe de de- | vam ediyor, Sınıfın en akıllı, en ça- Dişkan talebesi oluyor. Babası, çalışkanlığına mükâfaton, » Lütfen biraz izah e- bir gün kendisini tiyatroya götürü- |yor. Cinai bir piyes oynuyor: Silâh- |lar, yaralananlar, ölenler... | Bu sahne, küçük çocuğun hatıra- |sında, Romanyada tehciri, katliğimı |sanlandırıyor. Bayılıyor,.. Derhal e- ve getiriyorlar. Günlerce evden dı- Şarı çıkmıyor. 4 temmuz milli bay- ramından şehir donandığı, fişekler atıldığı, ahali sokaklarda şetilik yap- tığı halde o, bir köşeye çekilerek Bürültüyü işitmemek için kulakla- Tını tiktyor... |— Bu korkâk çocuğun, az sonra A- merikanfilmlerinde n cesur, en kor-| kunc haydut rollerini yapan bir sa-, matkâr olacağını ki batıra getirir? Emanuet, aktör olmak arzusunda hiç değildi. Gözel ve pek tatlı bir sesi vardı. Natıkası çok kuüvvetli idi. Haham olmak, kötüleri doğru| yola sevketmiye çalışmak istiyordu. Ailesi, bu fikrini doğru bulmu - yordu. Diğer çocuklarının hepsi Ü- caretle meşgul idiler, az çok kazanı-| yorlardı. Hahamlıktan bir şey kaza- nabilmenin imkânı yoktu. Kendisi-; ni avukatlığa teşvik ediyorlardı. A-, vukatların çok para kazandıklarını söylüyorlardı. Haham olup günah çıkartmaktansa avukat olup mmasum ları müdafaa etmenin daha münasib olacağını iddia ediyarlardı. namadı, arzularını yerine getirmiye |karar verdi.. Hukuk tahsiline başla- |©. Fakat, bütün mesalsini buna has- j|Fetmodi, Dünyada bir çok haksızlık- |ler oluyordu. Fakirler işkence görü- |yordu. Daima kötüler üste çıkıyor - |du. Çalışanların birleşmesi - ve bu haksızlıkları protesto etmesi lâzım- dı. Emanüel, harekete geçti. Umu-| mi yerlerde nutuklar söylemeğe baş- ladı. Geçenleri durmüya, sözlerini di mecbur ediyordu. Ümidi in- dinleyicilerinin E LA BE kırmamak için ısırdı; dan kan çıkıyordu: Barbarosa döner dönmez istifa et- mek için masasının başına geçen A<| rif yeni beyi arkadaşları zorla bu fikrinden vaz geçirdiler. İşte, bu feci mudhikeden sonra a- ı dudakların -| miş; ve... bir fikri sabit halinde ka- fasına yerleştirdiği bu cümle; onun bütün harekâtında tereddâd, ihti - yat... ve tuhaf bir zihniyetle harv- ket etmesine sebebiyet vermişti. «— Osmanlı donanmasının persü- teline itimad caiz değildir! Şenper- ver(')likleri uğruna her şeylerini, hattâ vatanlarını bile feda eder - ler()! Şoson, bu zihniyeti yıllarca taşı- du.. Ta, amirallikten çekilip de memleketine gidinciye kadar!... Vak'anın üzerinden çok geçme- den Şosonun yaveri binbaşı İsmail Hakkı bey şifreyi — tanzim -| de — kendisinin — hatâlhi — oldu - ğunu — amirale — bildirmiş; Şoson| ,, telgrafı tetkik ettiği halde buna ( -| anmak lüzüumunu — görmemişti Fikri sabitinde ıszar eden amıiral: — İsmail Hakkı bey de arkadaş- lık hukukunu düşünerek bu hatayı kendi üzerine alıyor; arkadaşlarını korumak istiyor. Diye düşünmüş, tekmil h: 'tada tün hâdiselere, en bu nok- Davk y ökaretine maruz kaldı. Polis mü- İdahale etti karakola — götürdü. , Mahkemeye — verdi, * Mahkeme nin tayin ettiği müdafaa vekilini kaz bul etmedi. Kendi kendini müdafaa edeceğini söyledi. Müdafaasında bü- yük bir muvaffakiyet gösterdi ve beraat etti. Bu hâdise üzerine milletlerin ser- İbestisini temin etmek, «vukat olmak arzusu birdenbire söndü. Aktör ol mıya karar verdi. Bu defa ailesi. büsbütün ümidsizliğe düştü Onla- rın mdinde aktörlük, bir metlek de- ğildi. Kardeşlerinin hepsi bırer mev- ki sahibi olmuşlardı.. İşleri yolunda idi. Çok para kazanıyorlardı. — Ve Emanüel'e her süretle yardım et - |miye hazır bulunduklarını söylüyor- lardı Fakat, makul bir meslek inti- hab etmek şartiyle.. O; bu defa inad etti., Ve bu ina « dından vaz geçmedi. Nevyorkun kü- (gük tiyatrolarından birine girdi. İlk| loynadığı piyeste ona üç rol verdiler: 'bir ihtiyar rolü, asansör garsonu ve| bir polis rolü... Yahudi diliyle ç- kan bir gazete ondan bahsederken: «İhtiyar, çok ihtiyardı. Asunsör gar- sonu da çok patırdıcı. Eğer mahal - lelerin sükünet ve âsayişini temin eden polisler sahınede gördüğümüz İpolise benzemiş olsaydı, hemen eş - iyalarımızı toplar, başka bir mahal- leye nakli mekân ederdik...» Diye alay ediyordu. Fakat, Ema-| nüel, bu tenkidlerden müteessir ol-| madı. Sebat gösterdi. Yeni mesleğini İzar görünüyordu. Içinde bir - yığın| Parisin Altında Neler var w . * (4 üncü sahifoden devam) BogaZlçl Diye bağırıyorlardı, Gelinin a -| b (4 üncü sahifeden devam) leri altında hayal gibi görünüyor -| dür, Yukardaki parçalardan birincisi — Biraz sabrediniz... Mahzende| Cevabını verdi, Fakat, mabzene| inince müthiş bir feryad ile oldu - ğu yere düştü. Gürültüyü işitenler yerlerinden fırladıla: Damad, kay ü in imdadına koşi 1 .kla düştüğüs » canne kat W ahzene çee girmez döndü; Benizi kl gı : saçları dim - dik olmuş, gö inden fırla - mıştı, Kekeliyerek - Şeytanlar... Ölüler,.. Ölüler!.| Dedi, Yere düştü, ve öldü. Davetliler, kaştılar, Gelin bayıl- di Düğünde buluman — bir zabit, cne doğru yürüdü, Fakat, ka-) pinin eşiğinde dur9 kaldı. — Bütün vücudu titriyor, dişleri birbirine çar! piyordü, | Mahzenin düvarı yıkılmıştı. A - çılan delikten mezarlıktaki bir me-| sında çıkan — yazılarından Bürhan Cahid Boğaz içinde bugün ayni kokuyu duyüyor... anu öldürenler kanaatlarını değiş tirmek lüzumunu hissetmiyorlar... .. —0... eskiyi söruyocum... gözle-| rini kapa ve ...benim ile beraber ta-| rihe dön... Ben muhalabımın sualini anlarış ve Boğazda... eski âlemleri hatır - lamıştım: (Gönlüm ne zaman Göksu'da isterse dalaşmak, Kaplar, hemen etralı hayalimdeki bahçe : Akşam, görünür güller uzaktan ba- na yaşmak Hülyalı söğüt dalları maşlâhla fe-| Günler... Boğazda ne kısadır? Kı- ra, güneşe, denize doymadan akşam oluyor... Belki... Uzun seneleri -bügüne bağlıyan bir sinema şeridi gibi munta- zam hatıralar gözlerimin önüden| geçti. Bugünkü Boğaziçini gözleri- min önüne getirdim. Bebek koyun- da başlıyan mehtabla Tarabyaya ka-| dar geldirn. Yavaş yavaş Büyükdere sahilleri... | Yaz içinde kar ne güzel. İşte dal- galar... kıyılara vuardukça bembeyaz kar gibi... iskelet, kafatasları, elsiz kollar ba-| caklar, —üstünde —henüz — et - leri duran kemikler — vardı, Sonra, side bulandırıcı bir koku... Belediye mahzenin duvarını ör - dürdü. Kapattı, Buna rağmen - heri gün bir mahzenin duvarı çöküyor, Tlardakt ölüler görünüyordu. dühelle halkı evlerini terk ve baş- A yerlere taşınmıya mecbur oldu- ar, Kihayet, polis müdürü, M, Tiyeri Parisin altındaki mahzenlerin, deh- slerin duvarlarını talıkim ve me- larda bulunan kemikleri bu » raya nakletmeyi düşündü. 9 ilkteşrin 1785 de, vükelâ heyeti .. in teklif Büyükdene Tarabya — arasındaki ola — çıkar çıkmaz — etrafı - ma bakmadan Sariyer yolunü tüt.| tem. İnsanlarla konuşmadan yeşil de kır çiçekleri, fıstik ağaç- « Boğaziçinin kendine has leriyle yalnız kalmak isti - andanberi, ölü kemikleri, polis müdürünün müsaadesile buroya ko) onulur, Daro sokağında 92 nurnarada kü- Tük bir kuyu vardır, Bu, Katakom 'n medhalidir. Bu kapıdan girince) yı aŞ bir merdiven görülür. 84 basa - mak inince büyük bir galeri... ileri ye doğru yürüyelim. Sağlı sollu yol ar, Duvarlara kafa tasları sıralan - mıştır, Derin bir şükünet var... Ortada büyücek bir meydan gibi ir yer vardır. — * izelliki | İşte baharın yeni yeni doğmıya başlıyan çiçekleri arasındayım, En gencine sordum: — Sen... Boğaziçinin nesisin? Mabcub bir gelin haliyle bana: — Çiçeği... dedi. — Boğaziçi ihtiyarladı mı? Onlarla konuştum! |neşli gününde yaz sonu yuvalarına İihtiyara kadar her çeşit insan Bo- 7 SONTELAGR A anlatıyor Boğaziçi va... yaz — Ne diyorsunuz?... Kençleşiyor, çünkü bahar... gelecek. Baharın verdiği sevinçle yeşilini ağacına suallerimi tekrarladım. — Yanılıyorsunuz... ziçinin her köşesi en tatlı aşk baha- rını yaşatır, Boğazın her çiçeği en teriz sevgiyi sunar, Boğazın her pınarından dökülen damla taze ha- yat verir... Boğaz sevilir ve sever, Kendi kendime sordum: — Peki, Boğaziçi öldü, lâfı nere- den çıkıyor? Düşündüm, ve... öne sürülen se - bebleri hatırladım... «Boğaz tenha! ; Etrafa bakıyorum: «Tenha» diye anlatılan Boğazda baharın ilk gü - ellerine geçen her yiyeceği götüren karınca bolluğunu andıran insan ka- labalığı Boğaziçini istilâ etmiş: Bir- birinden ayrılmak ihtiyacını en faz- la hisseden sevgililerden... çocuğa... ğazda... Onlar... Boğaziçi çiçekleri.... Bo- gaziçi kırları kendileri için söyle-| nenleri tekzib ediyorlar... «Biz aşk..| saadet, sıhhat, nihayet tabiatin gü-| zelliğini sunuyoruz... Toprağımız, dökülen göz yaşlarından ziyade se - vinç ve sıhhat taşıyor...r Siz belki inanmıyacaksınız. Fa - kat ben, onlarla konuştum. — Belki| onlar size kendi isteklerini, acıları-| m söylemediler... Bunu öğrenmek de kolay. Şirketi hayriye Boğaza gidenlerin kat'i a- dedini söyliyebilir: İşletme müdürü elbet Boğazın öldüğünden haberdar- dir. Çünkü; hiç olmazsa bu ölüye küçük bir çelenk yaptırmak borcu- nu hişseder. Rivayetler... Boğazın tekzibi... an- cak bu iki şeyi neticelendirecek Bo- İğaz halkı ve şirketi hayriyedir. | Bana kalırsa Boğaziçi ölmedi. Bi- lâkis daha genç... Eminim ki onlar da öyle söyliyecek... Şaşkın şaşkın baktı ve: Bir apertm Fransa kırallarından bazılarının, madam Pompadurun, madam Berri in kemikleri buradadır... Köşedel afr Jilterin kemiklerini havi mer- mer sanduükce üzerinde şu yazılı - z Geldim bu ziyafetgedei dehre misafir Bir gün görünüp gitmedeyim semti bakaya Hiç kimse gelip dömiyecek eşki teezsür Aheste revan olduğum ağuşu fenaya ——— ——— ——— şatmak hususunda güçlük çekmedi. İSırasiyle Portekizli, İtalyan, Yunan- lı, Meksikolı, Kübalı, İspanyol, Al- man, İsvoçli, İngiliz ve Ametikalı İrollerini oynadı. Ve hepsinde muvaf- İfak oldu: Fakat, buna erişmezden evvel, u- 'zun müddet tiyatrolarda çalıştı. Ay- İni zamanda etüd yapıyordu. Nihayet «Ateş altında...» piyesini loynadı. Bu piyesle de üç rolü vardı: sırasiyle Fransız, İngiliz ve Belçi- kalı neferleri temsil etti. Pa d | vası neticelendirilmiş 35 yaşların İda eroinüman bir genç 3 ay 15 gün rapse mahküm edilmiştir, Sedad 35 yaşlarında gürbüz bir| gençtir. Bu gencin dimağen hasta olduğuna dair bir rapor var, Fakat Sedad eroinümandır. Bir kaç kere Bakırköy akıl hastalıkları hastaha- nesine girmiş çıkmıştır. —| Bundan bir müddet evvel Sedad Bu piyeste şöhret kazandı. Nev -| ”i gün -ikinci şube memurları yol yorkun birinci sınıf tiyatrolarından | (8 Biderken çevirmişler, — elindeki birinde, bilhassa kendisi için yazılan |bazı eşyayı muayene - etmişlerdir.| piyeslerde oynadı. Bu eşyalar bir duvar — halımı 6 - 7 O sırada, Holivud'da hain ve hay-çift iskarpin, bir küp örtü bezi bir İdud rollerini yapabilecek kabiliyette|de sepetten ibaret bulunmaktadır. bir aktör yoktu. Halbukt gangster,| — Memurlar -e büzül haydud ve polis filmleri çok rağbet İ üp Sodadı karaknla Si SS Yü Bını itiraf etmtiş, Film şirketlerinden birisi kendisi-| 'Tahkikat l Fatihte — bir ni angaje etti. Emanülel ismini Ed-| girip dört şer anın kiracı- rını soyan hırsız Suçunu itiraf etti, üstelik eroi- nüman olduğunuda söyledi | Sedat hırsızlık için 3 ay 15 gün yatacak| Kadköy askerlik şubesinden: Murad Kayahan verdira bir çok kasapları d keçi eti yok. Bu defa karaman istedim, karaman kesilmediğini bütün (dağlıç) olduğunu Sa, ahalimiz onların cinsini çok muvafık ve yerinde olacaktır. mizin nazarı dikkatine koyuyoruz. İDavetler ve toplantılar| # — 7 Nisan 1938 Okuyucularla Başba / Bazı kasaplar Doktorlara Taş çıkartıyor!. Aksaray Davudpaşa mahallesin - de Sancaktar sokağı 8 numarada © - eyin Cahid'in ikincisi de Bür-| (baloya hazırlanan bir kadın nasıl | turan karilerimizden bay Mustafa ban Cahid'in «Boğaz İçi» mecmua - rujunu, pudrasını, rimelini itina ile dan aldığı aldım.' kullanırsa) daha tazeleştiren fıstık | denilmektedir; z bir mektupta “Dün paça almak'üzere B Biz, Boğazın| Zarına ve Mısır çarşısında paçacı « Fakat Boğaz içine can çekiştiren, birer noktasıyız. Noktalar bir araya|lâr kapısına gittim ne kadar paçâ gelir «yeşil Boğaziçi» doğar. Boğa-| gördümse hepsi keçi paçası, uyuşamadık bu defa geçi eti olduğu için keçi eti almağa kar söylediler. Halbuki günde 1111 tane karamat koyunun İstanbul mezbahasında sildiğini resmi istatistiklerde |ki gün görmüştüm. Acaba bu karaman hergün ne oluyor? oğlan yaptıkları gibi cinsiyeti değiştiriyor. Yani kasalar da ameliyatla keçiden kıvırcık, kara mandan dağlıç, mandadan sığır, laktan kuzu mu yapıyorlar dıl niz? ? Bunun için, belediyemizin ve sayın-başkanı bir emirle hada her kesilen hayvana mezhahası diye baştan aşağı vuru « lan damga gibi, keçt kıvırcık, dağ - lıç, karaman ve saire diye koyun « ların her tarafına damgalar vurdu! Bu suretle halkımıza yeni ve istile deli bir iyilik yapılmış olacağı gi gi aldatılmamızın da önüne - geçil - miş olacaktır., SON TELGRAF — Muhterem rümizin bu çok yerinde ve ehem « miyetli mektubunu aynen belediy ti ASKERE DAVET Şubemiz yedek subaylarından p yade asteğmen 311 Do. 28778 kı numaralı Kemaliyeli Mehmed Ali ile 318 Do. 11058 kayıd num h Sırrı Oğ. Mustafanın ikamet ad. reslerinde bulunamamasından do - layı avakıpları meçhul kalmış oldu. gundan bu subayların burada derbal taşrada iseler nihayet — 15 masına köarar verildi. BUGÜNKÜ PROĞRAM Akşam neşriyatı: Saat 17 İnkilâb tarihi dersi: Üni- versiteden naklen: Yusuf Hikmet Bayur, 18,30 Çocuk tiyatrosu (Tilki- nin marifetleri), 19,15 Spor musa- habeleri: Eşref Şefik, 19,55 Borsa haberleri, 20 Sadi Hoşses ve arka - daşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkıları, 2045 Hava raporu, 20,48 Ömer Rıza tarafından arabca söylev, 21 Radife ve arkadaşları ta- rafından Türk müsikisi ve halk şar-, kıları, (Saat ayarı). 21,45 ORKESTRA: 1- Nikolai: Di| ğinden: gün zarfında bulunduğu ve memuriyetlerile ikamet adres - lerinin açık olarak bildirilmeleri takdirde haklarında 1076 S Ka. ahkâmı tatbik olunacağı ilâm olunur. Üsküdar As. Ş. Bşk' Yl. Kâzım Yeyman ... 333 doğumlular ve geçmiş Dün Sultanahmed ikinci sulh ce-|se o kadar zamanda emniyeti ümullerde tecil edilerek bu doğumlı za mahkemesinde bir hızsızlık da- miye nezareti altında bulunduru! -|la muameleye tabi tutulmuş İlse muadili mekteplerle daha moktep mezunu olan kısa hizmetl lerin hazırlık kıta ve yedek okuluna sevk edilecekleri Kadı yerl olarak kayıtlı olanlarla köy, Üsküdar ve Beykoz yabancı alarak bulunan kısa hiz: lilerin sevk günlerinden Üç gün ev. vel ehliyetname ve nüfus cüzdan larile birlikte şubeye müracaat et- meleri ilân olunur. Ehliyetnamesizler: 1 mayis 938, Orta ehliyetliler: 1 temmuz 938 'Tam ehliyetliler: 1 eylül 938, Yüksek ehliyetliler: 1 ikinciteş rin 838. . İstanbul avcılar ve atıcılar birii - Birliğimizin mutat umumi heyet İvard G. Robenson'a çevirdi. Hafiye içok seviyordu. Senelerce küçük| ikumpanyalarda, küçük roller oyna-| 'dı. Bidayette olduğu gibi, dalma ay- Emanüel, ailesinin işrarına daya-İni piyeste muhtelif roller veriyor -| lardı. Bunun bir faydası oldu: Sa- İnatını tekemmül ettirmek:.. Nevyork'ta her ırka mensub bir çok adamlar vardır. Bunlar başkal (başka llsanlar konuşurlar, Emanüel İde yedi lizan öğrendi: — İngilizce, fransızca, rumca, almanca, rusça, ispanyolca ve ibranicı Bilâhare bundan çok istifade etti, İBroxvey tiyatroları sahnelerinde, ya 'dasını gördü. .. Holivudda da böyle... İve casus röllerini oynamıya başladı.| OYduğu anlaşılmış, oei Halbuki bundan hiç hoşlanmıyor- | Naciye, sepetle iki çift iskarpin Ce du, Hele haydud rollerini hiç sevmi-|Male, 2 çift kadın iskarpini bayan 'yordu. Adeta oynarken sinirleniyor-| Mevhibeye kumaş küp örtüsü — de du. Holivud direktörleri, kendisine| Cevada aid olduğu anlaşılmış: fşık rolü vermiyeceklerini söyledi-| Ve iş mahkemeye intikâl etmiş : ler. Hâkim Demirelli davayı iyice tet| Bunun üzerine «Küçük Sezar» fil-|kik ettikten ve şahmidleri dinledik filmde gösterdiği muvaffakiyet sa -İten sonra kararını verdi. 'yesinde büyük bir şöhret kazandı. | Esasen Sedad suçunu ikrar edi - Hatigen vaybar, 3- Kremiyü: eij oi e A aai lamur röflöro, 8- Puçini: Manoles-/günü saat 15 de Birliğin Bahçekar ko, 4- Glinka: La donte; 22,15 Ajans| pıda Agopyan hanındaki merke « haberleri, 22,30 Plakla sololar, ope-İzinde yapılacaktır. Sayın üyelerin a ve operet parçaları, 22,560 Son ha-|teşrifleri rica olunur. berler ve erlesi günün programı, 23 SON, D e BN Geçenlerde, Şikago'da dölaşirken ., kendisinin eroinüman olduğu-| İmeşhur gangster Alkapon'un küçük l kardeşi yanına geldi. Ve T aai 'bancı rolleri yaptığı zaman çok fay-|filmlerini çok beğendiğini söyledi. Scdıdmıum'm:keaıhmu-” Hnci maddesine uygun düş - 've büyük muzik il ira