UKT Tarihi Türk Musikisi Koro konseri Yazan i Nusret Safa Coşkun ” Katranlı ——., ve mâadenile ... bir Ges kümesini 17 ve 1 inci yüz yılla- rın ambalâjı içinde 16 Mart Çar - ganba akşamı, Saray sinemasında, tarihi Türk musikisi koro konserinde dinlemk fırsatını elde edeceğiz, Radyomuzun sevimli spikeri, gü- zide musiki şinas Mes'ut Cemil, ta- nınmış musiki sanatkârlarımızdan Kemençeci Kemal Niyazı Ceyhun, Muallim Nuri Halil Poyraz, Cevdet Krovan ve 17 amatör muganni bizlere ilk defa olarak, bu konserde 17 ve 18| fnci yüz yılların klâsik ve su katıl - madık Türk musikisi, çalacak ve söy- liyecekler. Bu suretle, ara sıra üstad bir kaç mugannin konse.inden aldığı zevki, meyhane musikisi ve müptezelleş - miş piyasa şarkılarile, kaybetmek tehlikesi geçiren kulaklarımız nefis bir musiki ziyafetile parazitlerini te- mizlemiş bulunacak. * Ses kadar, insan sesi, sazın kalıbi- nana, notanın kılığına girmiş âdem oğlunun sesi kadar, gene kendi ken- dini teshir eden ne vardır acaba!.. Mes'ud Cemil Çok dela, ruhumuzu manevi gida- Tarla doyurmak lüzumunu hissetti - ğimiz zamanlarda, kendimizi piyan nun tuşuna, kemanın yayına, ne leyin her hangi ses doğuran bir sa- lıyoruz: Fakat tah- talaşmamış, madenileşmemiş bir de- podan perde perde yükselen insan hançeresinden çıkan sesin şuuru, ko- nuşuşu karşısinda muhakkak ki, çok daha fazla heyecan ve zevk duyulu - yor, ruhumuzun bu sese karşı bü - tün kapılarını ardına kadar açtığını hissediyoruz, * Belden aşağısı şalvar, üst tarafı 2 Mart 1938 Fransayı | Darıltmak yok!. İngiltere kuvvetli olduğu için müzakereye yanaşmış Konuşmalar Romada cereyan edecek ve Londradan icabeden mütehassıslar L (Dünkü sayıdan devam) — Arma nesine? — Nesine mi? Eğer seni aldatırsam bana bir kilo cukulat alacaksın. Ka- bul mu? — Hay hay şekerim, — Eğer sen de beni aldatırsan bu haftanın sinemaları benden, — Pek alâ” Sonra lâdes tutuştular, Yemek bitti, Lokantadan çıktık, Kadın biraz ilerde kocasından ay - DES Yazan : Fethi Olcay Hayret ettim azizim... — İnsan şu kadınların ne kadar gizli haleli ru- hiyeleri var: O, gün akşamı iple çektim. Akşam- İki manzarayı sabahtan tahayyül edi- İyor çok heyecanlanıyordum, doğru« su... Otelciye bir buket hazırlayıp 16 nus İmaraya göndermesini tenbih etmiş tim. Dediğimi yapmışlar. Önümde saat akşama kadar hek « ledi Aksine olcak gaat te o kadar a« cek.. rıldı, Ben-bu fırsatı kaçırır. miyimlğır gidiyordu ki, hiç. Tabii derhal kadına yanaştım. —|İyelkovanı elimle — Hanimefendi. Bana karşı gös -İ|dum. içine girip akrebi gevirecek oluyor « İngiliz » İtalyan müzakerelerinin nasıl başlayıp nasıl devam — edeceği ve nereye varacağı meselesi millet- ler arası vaziyetile meşgul olanları düşündürmekte devam ediyor Ha - beşistan meselesi ve sonra İspanya dahili muharebesi çıktı çıkalı - de- İmek ki 935 den beri - İngiltere — ile İftalya arasında başlıyarak devam e- (den gerginliğin düzelmesi bir gün - 'de olacak işlerden değildir. Şimdiye kadar gelen bir çok sebeblerden kaç senedir devam eden bu gerginliğin neticesi olan bugünkü vaziyeti tasfi. iye işi uzun uzadıya müzakerelerle o- lacağa benziyor, Geçen Cuma günü İngiliz Ziraat Nazırı M. Mollisson bir nutuk söyle» imiş, bunda harict meselelere temas lederek mânâlı beyanatta bulunmuş. ttur. Ziraat Nazırı tabildir ki bugün- kü İngiliz - İtalya konuşmaları te « ferruatına dair söz söylemek mev « künde değildir. Onun umumi mahi- yetteki sözleri İngilterenin kuvveti hakkında şüpheye düşmek caiz ol- madığını tekrar edişi itibarile mânâ- hdır. Mollisson İngiliz muhafazakâr fır- kasına mensup kadınlar huzurunda bu nutku söylerken demiştir ki: — Roma ile konuşmamızda mu - vaffak olacağımızı zannediyorum. Biz , DU MaKdk VERUN. Fd ha 1. âf neticesinde verilmiş değildi. Kuv- vetli olduğumuz için verilmiştir. Kor ku neticesi olarak vermiş değiliz Fa- İkat ümit ile verdiğimiz bu karar - ,da sebat etmek niyetindeyiz. Nazırın bundan sonraki beyanatı, İngiltere hükümetinin bugün anlaş- İmak siyasetine girmek hususundaki İtalyaya $ | Çavüz teşkil edeceğini söylüyor | den çıkmak zaruretini anlamıştır. İngilterenin Roma büyük Elcisi Lord Pert kararını verirkeh İngiliz milletinin in aldnömr kmvvet ve servet men- İbalarını bildiği gibi diğer memle - ketlerin de bildiği noktasında top » lanıyor, Eğer İngiltere her hangi bir memleket ile harba girecek — olsa galip çıkacağından emin bulunmak - |tadır. Nazır nutkunun bu kısmını |şöyle bitiriyor: | — Eğer iş dövüşmiye kalırsa — biz L L da Mes'ut öl ve arkadaşlarının bu hareketini takdirle karşılamama- ğa imkân var mm bilmem!, Yıpranmamış - sanatını piyasanın temposuna uydurmak mecburiyetin- de kalmış taze seslerden ve üstad el- lerde Bu seslere sarılan tarihi sazlar- dan dinleyeceğimiz bu konser susa- ığımız orijinal musikimizin kucağı- İna atılmak için attığımız ilk adım ©- lacak. Mes'ut Cemil ve arkadaşları tarihi Bekir ağa: Mahur beste Itri: Se- gâh semaf, İsmail dede, Şehinaz şar- kı İbrahim ağa: Hicaz semai, Tan- buri Mustafa çavuş. Şarkı, Mustafa Tab'i efendi Hüseyin semai, Musta- fa çavüş: Şarkı, Itri. Neva makaminda kâr ve ay- rica da üç eski Anadolu halk türkü- sü. Bunu takip edecek konserler de, |bu kadar zengin ve nefis bir report- varın o devirlerin doktörve kılıklarile smokin, tarzı garp, aslı Şark, &latur- Türk musikisi koro konserinde bize| Yefilmesinin daha çok güzel olaca « kamsı da alafrangamsı ve yar rijinal musikimizin mddei doğru bir rucü ya sine munu z bir çağ- bini vi mrhoş, hem sulu şamdanberi ilk hiddeti, İhtimal, var, — Müutlaka bir şeyler söylemek tebe bırakıp gittikten sonra, neler y mak istiyorum. Diye muhakkak bir şey 1 da o-|17 ve 18 inci asırlardan, ses verecek-|ğinı hatırlatır, ler. Ve iki yüz yılın üstadlarından şu İbesteleri ve saz semavilerini çalıp rakının tesiri lâzım. Seni mek- 9. Anla « yleme Ben de söylememekte inad ettim. Ke keşke ne derse: — Vay & 'yen sen misin?, Gibi kızgın bir eda ile, gözlerini Dik dik baktı. Bir kaç dakika, kendi ken işittirmeksizin bir şeyler mırıldandı Vicdan , Daha keyfim tamam olmadı. — Evim mey dedikçe v: üzerime çevirdi. bana , Sanra, Bir — Burası senin çerim de, yerim de güzide sanatkârlara ve arkadaşlarına muvaffakiyet dile - rim , Nusret Safa CO$ŞKUN yhane değil.. derhal buradan çık git, kadar benim de evim, İ« srım da.., an da cebinden şişeyi çıkarmış: gönderile terdiğiniz samimi alâkalardan cesa - Nihayet beklenilen saat geldii ret alarak yanınıza geliyorum. Size| Dördüncü kata çıktığım zaman â « yol arkadaşlığı yapmama — müsaade'dete heyecanımdan titelyordum (16) eder misiniz? numarayı bulmak için etrafıma bie dedim. O derbal sıkılarak: kinirken, arkamdaki kapılrdan biri. — Çak rica ederim beyefendi, bu-İnin açıldığını farkettim. rada yanıma gelmeyiniz : dedi, Burası benim aradığım oda idi... Onun etraftan nazarı dikkati cel -| Moçhul bir el beni içeri çekti Çok betmek meselesini düşündüğünü an-| heyecanlıydım. ladım, Odanın ölektriği açıldığı zaman, — Ohalde müsait bir yerde kotu-İbeni içeri çeken bu meçhul elin sa- şalım, hanımefendi: dedim, hibi fettan kadını tanıdım O, biraz düşünür giyi 'yaptı sonra,| Oda çok iyi döşenmişti. Gârip ga- bana dönerek: rip etrafıma bakınırken kadın - beni — Yedi buçukta odama geliniz...|kolumdan yakaladı, adeta sürükler- Diye ayrıldı gitti benden... (Devamı 6 ıncı sahifemizde) “ünyanın en kuvvetli ve en korkunç milletiyiz Fakat İngiltere oraya gitmek iste- miyor. İngiliz Nazırı nutkunun bu kısmını böyle kapadıktan sonra mil- letler arasındaki blokları akıl ve mu- hakeme ile, hüsnüniyetle dağıtmak kabil olamıyacağını iddia edenlere cevap veriyor ve böyle bir iddianın insan akıl ve zekâsına karşı bir te - ve diyor ki: — İşte bunun içindir ki İngiltere hükümeti bir zamandan beri dü - şünmüş bugünkü fasit dairenin için- Nazır bugünkü ihtilâfları ortadan kaldırmak için girişilen müzakere yo- lunun sulhu kurtarmak için muvaf. fakıyete varacağını ümti ediyor. Diğer taraftan İngiliz parlâmento- sundaki amele fırkası mebusları a- rasında ise bir kısmı Hariciye Nazırı Eden'in istifasını ileri sürerek Çem- berlayn hükümetine karşı müşkü - lât çıkarmayı düşünüyorlar. Mama - fi bu hususta amele mebusları ara- sında anlaşamamazlık olduğunu Sun- day Dispaç yazıyor, Romada'ki İtalyan Elçisi — Lord İPert Londra'ya giderek talimat al - dığı “cihetle müzakerenin Roma'da başlıyacağı söylenmektedir. Rama ile unlaşmak Üümidi kuvvet. li olduğu Londra güzetdörinin 'neş - riyatından anlaşılıyor. Daily Ekspret gazetesi İngilterenin Roma sefirinc |talimat verirken şu noktanın da sa rih bir surette İtalya hükümetine bil dirilmesi Jâzım olduğu söylenmiş - tir; İtalya ile İngiltere arasında el de edilecek her hangi bir anlaşma Yransa'nın zararına olmıyacaktır. Bu en esaslı bir noktadır. Bundan son ra yine ©o İngiliz gazetesinin yazdı - dan anlaşıldığına göre Londra hü- (Devamı 6 meı sahifemizde) Bugün İPE K Sinemasında BEREN Küçük ve büyükler., Bütün İstanbul halkı — Bugün SA K ARYA sinemasına son zamanlarda koşacak ve sevimli SHİRLEY TEMPLE'in Fransızca olarak filmini tacdir va» zarlariler seyre- decektir. VİCTOR Mc, LAGLEN'in yüzlerce figüran ile çeirdiği namen Hindis- ZZTEZ'NAZAR BONCUĞU serinden ve ta- Herkes için bir filmdir. Çocuklara husust fiyatlar HERKESİN KADINI Beşeri, ihtiraslı ve dramatik filminn kahramanları: VİCTOR vFRANCEN e VERA KORENE Bugün bütün İstanbul halkını AR A Y Sinemasına| Koşturacak ve erkeklerin zevk ve gönül eğlencesi haline gelen bir kadının kalbindeki teessüratını okuyacaklardır. İNâveten: FOKS JURNAL dünya havadisleri, Dünyanın En Büyük Komikleri karşı Karşıya 2 BÜYÜK TÜRKÇE KOMEDİ FİLMİ BİRDEN. i. - LOREL - HARDİ FAKA BASMAZ ( 'sazt' ) b Sözlü / 2.- ÜÇ AHBAB : ÇAVUŞLAR Türkçe sözlü dayanılmaz derecede gülünçlü taklidli kömedi DİKKAT : FİYATLARDA ZAM YOKTUR, içi yavru ne de körbesin, bin gecem sana feda, — Süs, sus,., bağırmı — Sen ne söylersen Hüradan şuray — Ayol sen sarhoşsun sarkoş,. Kalk git artık... Şimdi düşeceksin de kafan gözün yarılacak... — Hah., hah., hah... Gece yarısı, Evin içinde köşe kapmaca oynuyo- tuz. Ben kaçıyorum, o kavalıyor, Fakat, nasıl?, Sen- deliye sendeliye, Dıvarlara tutunmasa düşüp kalacak, Ya ağzı parçalanacak ya burnu,. ne söylediğini bili? yor, ne yaptığını!. Zoru: Benimle beraber yatmak. Bu gece koynuna girmeli, onunla beraber kalmalıyımı Demekle ittiham ediyor. Hiyanet ve cinayet an- cak bu noktada ve böyle bir tiynetle birleşebilir. Bu kadar küstahlık vo cür'et karşıtında tabii çekindim, #simi biraz yavaşlattım, hafif bir ric'at yaptım. Ma: mafih, şişe yine yarısını bulmuştu. Elli dirhem mi, şişe daha var, onu'da içeceğim. Ama, yemek isterim,, Dedi. — Bir şişem daha var., Derdemez, telâştan dilimi ısırmışm! şaşırmışım. Sadece. Ne, bir şişe daha mı?... Bunu evimde içemez- sin... ğ Dediğimi hatırlıyorum, Öndan sonra, neler ko - nuştuk, birbiTimize neler söyledik?. İyice bilm rum. Hiddet, nefret, gayz bana her şeyi &ö orkudan yine her yeyi unutturdu. Söylediklerimi şimdi eh, iş- böyle,, hayal meyâl hatırlâyabiliyorum. Ben: — Kal'iyen olmaz... Yahut da: de getir... tehdit edeceğimi söyledirk. tehdit de bir kulağından girdi, öböründen çıktı daha ağır bastı: — Ben de, bu kız benim eskiden m pat ede AVvaz avaz h Yalan ve iftira... yapar mı yapar?... Hangi metres - lik?... Böyle bir şey var mı?... Var olan: — Cinayet, Var olan: Hiyanet: Var olan Redaet,. bir cani gibi sabi viedanı sinirlerine kurban etti, sonra da — daha fleriye gidip: — Metresimdi! yüz dirhem mi., ne içti bürmiyorum?... Artık: Kâh civıyan sulu bir sarhoş, kâh sertleşen, yarım ağızla ba. Zıran, tehdit eden bir betmöstti... « İki gözüm Vi Oh, benim canım... billâhi şekersin!. — Ne kaçıyorsun, ver elini kuzum... Haydi oradan terbiyesiz... — Hah,, hah., hah... gim!. Öyle de bayağı bayağı söylüyor ki,, ömrümde işitmediğim kelimeler., nere beyefendi?, Nerede bu küstah oğlu. Zavallı adam başını mezardan kaldırsa da üzerine titrediği Ömer'inin ne maskara olduğunu görsel, Sonra, zavallı hanım efendi de: — Kızım... Dediği Vicdann ne müthiş bir manınm pençesinde kıvrandığını seyretse!, Aklımdan tek bir şey geçiyor. Gece yarısı da, sabah da, fecir ve şafak da olsa evden çıkıp gitmek, kaçmak., amma nereye?, Kimin evine?, Bu vakit kim beni evine kabul eder?, Hem, nc diye?. Kimin kapısın, çalabilirim?, Kime ne diyebilirim?... — Ağabey'm bana musallat oldu da kendimi ka- pıdan dışarı zor attim, » - z wz düş«