6 -FOFTELEOCPAP — 10 Mart 1038 AKŞAMCILAR —li— TEski bir aksamcının defterinden Osman Cemal Kaydıli |testan kurumunun (pazar okulu), kü ——— K pamlar için bir gezinti hazırlar mıştı. (15 haziran 1904). Gezi deniz. de yapılacaktı. Bunun için, bin üç * iyüz tonluk bir vapur kiralandı: Jeneral Solokum. Yezean : —H Abdi Bey Turhana Nigâr'ı takdim etti : Münevver Nisvandan Rayigân Hanımefendi : Turhan Iocayı, onlara çaktırmadan|, — Ne gibisi var mı, kendi kartala bir hayli süzdükten sonra: jvarınca işi vasıtalığa vurmuş! n — Eyvahlar olsun, dedi, en sonun-| İzmaro ile Nigâr kıpkırmızı kesil- izlm Nigâr (!) da mı buralar ka-|diler. g:rb:!’ıı;ü aa Turhan sonra İzmaroya döndü: | Nigâr, bundan bir kaç yıl önce Tur- ——? Nigârla nereden tanışıyorsu - hanla birlikte Hünkâr suyuna gi -|nuz den, sonra bir kere de önu kırda Os-| Anlamamazlıktan gelerek: yandt paşa zade Velibey ve Mutaf Ö-| — Rayihan hanimefendi, ben tanı- merle rakı içerken ağacın kovuğuna dlll:'h' baska hanum efendi apartı- kmuş olduğu küçücük mektupla a-|manda! ::Kz::ledn:a:ığnn dul kadındı. — Canım hangi Rayikân, hangi ba- Gece yarısı yarı gazino ve yarı ba-|Nimefendi, hangi apartman? Domuz ra ben:lyy;nn bı’x karışık yerin müşte- karı bize de mi kül yutturacaksın ? rileri dağılıp da orası tenhalaşmıya| Buna bizim semtte adıyle saniyle başlayınca berikiler de kalktılar ve| Mevlütcunun Nigür derler! r k y':n docalarından çıkarlarken| İzmaro fena bozularak sustu, Ni -İnata içmek isteyenler alt güverteye ;'n al: n Abdi beye seslendi: gâr Abdi beyi dürterek Turhandan çağrıldı. e ç 'ur! :uıdi bey uğurlar olsun! müsaade istedi: Mini miniler, güverteden çok güç- T Abdi beyle kadın ar-| — Bize müsaade ederseniz biz ka-|lükle iniyörlar, hocalarının, anaları - "tn—'::hmın masasına geldi - |Stlım artık! nn yardımı ile limonata içmeğe gi- km—: kadar içmişti ki uzaktan| — Müsaade sizin, güle güle ama,|diyorlardı, af U:'ı:m amamış ve masaya ge- (Âbdi beyi göstererek) bu tıkarayı| Vapur, yavaş yavaş (Helgdi) a yak Taaüa lzrini yüzüne kapatarak ba -|dâ bize bırakın ki artık götürüp evi-|laşıyordu. âmc' ;u t ne yatıralım. Zira o, olacağı kadar| Bu esnada, birdenbire makine da- N lmuştur. (Devamı var) - |Jiresinden alevler fışkırmaya başla - — Ay Turhan, ha? he rmn îl:ıudm.b'::y:l İ dLAlqvcdumın,:.l.auMm A önünde aşılmaz bir duvar gibi yük - Ka anm e a e l ayen BARR li bey e 5 . 7a Mer M b Ka e vi Adasından kaçanlıı a saşm bilan tti İN e R Bi hkâ güverte körkunç bir yanardağ halini önce Nigârı göstererek: lr ma üm (5 inci sahifemizden devam) y ni ittihar mü- aldı. v "en"::k”"", î,'y”â,:m,. bf Kadmlar, çocuklar, deliler gibi Ö- :îı:ı::ndi' lerin haline acıdı, Kendilerine ek -|teye beriye koşuşuyorlar, cıanur'.ı— s * K mek, Su verdi, ve bir vapüra koya -|ran simidlerini arıyorlardı. Bazıları Bosra İstemieya göeterttsiez Çai TEk uzaklaştırdı. İda daha emin bir yer sandıkları Üst Belki tanımamışsındır. Bizimm Gakil a L lar, Altı ârka -İgüverteye tırmanmak, çıkabilmek i - daş yerliler tarafından soyuldu. Baf|sin parmaklıklara asılıyorlar, cüuklardan ibaret olan bu bin beşyüz kişilik kafile, güçlükle vapura şığa - bildi. Hatta bir çokları oturacak yer bile bulamadılar. Amerikada, nehir vapurlarının hep sinde olduğu gibi, (Jeneral Sokolum) Iignc atsan yere düşmez tabirine uy- gun bir şekilde dolmuştu. Vapur rıhtımdan ayrılmış, Nev « york limanımın karşısındaki (Estri- lardı. ahbablardan madam Adelâ! Tabil ha tırladın değil mi? Bizim madam A - delâ şimdi Rayikân hanımefendinin çocuklarının mürebbiyeliğini yapı -| 06 SeTberi gibi dolaştılar, Nevyorkta (Sen mark) Alman pro- —— Amerikada yerleşmiş kadın ve ço * vn da üst güvertesi vardı. Burası da © 'ver) e doğru ilerliyordu. Hava açık- . tı. Fak:ıtog:üıgâr csy:'ıl)'ur. bunaltıcı Madı, bilâkis kötü ve tehlikeli bir haziran sıcağı ortalığı yakup ka-|Tanevra yaptı, vapurun - bulunduğu vuruyordu. Çocuklar, daha gezinti -|Ytrden yarım mil uzakta küçük bir 'nin ilk dakikalarında terlemeye, sı-| “daya doğru düren kırdı. Fakat, bi- caktan, hararetten şikâyete başlamış|”9Z sonra, bu suretle vapuru kurtar- talarca, çırılçıplak denilecek bir hal-|mak istiyorlardı. Fakat, jparmaklık - dallar, romorkörler ilerlemek lar ağırlığa dayanamadı, çivileri yer-İgüçlük çekiyorlar, yol bulamtyarlar- Hepsi yeniden şeytan adasına iade|lerinden fırladı, koptu, yüzlerce ço-|dı. Tarihde deniz faciaları: Yanan ve boğulan 1000 çocuk! İDeglan, Tekirdağlı Hüse- yinden kaçıyor... Yazan : M. 8. Çapan v z t manın kabil olmayacağını — anladı. Bunun için kendilerine buzlu li -|Btska bir manevra yapmaya da va - monata verilmek lâzım geldi. Limo -|it Ve imkân yoktu, bunun için, he- men denize atladı. Tayfalar da onu takip etti. Denize atılan gemi adam - larından yalnız bir kişi, büfeci bo - Buldu. Duman ve alev içinde kalan va - pur, suyun akıntısı ile sürüklenip gi- diyordu. Manzara çok acı ve acıklıy- dı, Vapur, yangının — başlamasından bir çeyrek sonra kaplansız, tayfasız kalmıştı. Kaptanın yanaşmak istedi- Bi adaya ulaşırken, üst güverle —de göktü, oraya sığınan yüzlerce kadın çocuk, vapurun teknesi içinde kay - Paris Mektubları 'Tekirdağlı Hüseyinin Avrupa gü - reşleri, yalnız Türk spor alemini de - ğil, Türk milletini küçüğünden bü - 'yüğüne kadar alâkalandırmış bulü -| nuyor. Tekirdağlı, Koca Yusullarda, Ka - ra Ahmedlerden sonra, Avrupaya gi yüz ağartıcıları meyanındadır. Koca Yusuftan bugüne kadar ge- çen otuz sekiz sene zarfımda Avru - paya, Amerikaya gidip ezeli — nam birakan pehlivanlarımız — arasında Kurddereli Mehmet Pehlivanla Ada. b Halil pehlivanı sayabiliriz. Bunlar da kısıni ve mevzü bazı gü reşler yapıp gelip geçmişlerdi. Fakat; meşhur Kızılcıklı Mahmut peklivanı Koca Yusuflar ve — Kata İAhmedler gibi bir sıraya koyabiliriz. Kızılcıklı cidden pehlivandı. Ben Kızılcıklıya yetiştim. Uzun — boylu, geniş omuzlu mevzun ve müşekkel a daleli pençeleri kavi, karayağız efen di tipli bir pehlivandı, Kızılcıklı, Amerikada, Avrupada İKoca Yusufların, Kara -Ahmedlerin torunu olduğunu gösterdi, Türk ka - idar kuvvetli derbi meselinin de lâ - iyomut bir örneği olatak yaşadı. Amerikalılar, Koca Yusufun ağlu olarak tanırlar Kızılcıklıyı. İşte; otuz sekiz sene zarfında Tür - kün spor dünyasında yüzünü güldü- ren yıldızlardan biri Kızılcıklıdır. Kızılcıklı ayni zamanda — Türkiye baş pehlivanı idi. Zamanında; nam - dar pehlivanlar vardı, Meselâ, meş- nayan ateş denizine yuvarlandı, hep'hur Madralı Ahmet, Gazhaneli —Ali si birden cayır cayır yandı, diri diri| Ahmet, Kara Emin, Nakkaşlı mx - kavruldu. * Uğursuz gemi, kıyıya oturduğu za- var Sakallı Eyüp, Sarı bafız namdi - ğeri, kula, Mavnacı Mehmet, güm - man, içinde canlı kimse kalmamıştı. İrüklü Cemal, Mihalıçlı Hasan, Man - İTeknesi su kesimine kadar yanmış, kömlür haline gelmiş cesedlerle dol- müştü. Denizin üstündeki cesed ve anka - aş -İzın çokluğundan, imdada koşan san- için yuslı Mahmud ve emsali... Bu saydığım pehlivanlar Kızılcıklı fayarında pehlivanlardı, Kızılcıklı, yukarıda saydığım — bu kadar bol pehlivanlar arasından sıy. rılarak hakkiyle Türkiye baş pehti- vanı olmuştu. Kızılcıklı Mahmut Avrupa ve A - yor olunacaktı. icuk denize döküldü, limanım ortasın-| Romoörkörler, sandallar vapura ğı- mda kıâiın d&ıdukb&' ış;ı ıu-:-ı._ruhn_ -— 'Turban sabredemedi, Nigârı işa - n < İdü; kayidan biraz Wönktap bimerce se|naşamadılar, ancak yüzenlerin, — bir 'da saydığım baş pehlivanlarla Ana - Tükintük MBelbm h.mm_ vh:_ımm İyincinin şaşkın ve yaşla dolu bakış -|kısmını kurtarabildiler. Harp gemi .|doluhisarında serbest — müsabakalar Haa a A leri; (Soloküm) un yanımâ kadar so-|yaptı... Ve hepsini biret, ikişer daki- — Sen şu hanımefendiyi bir daha| yabıl aldığı para ile tekrar kaçmağa|!âr karşısında boğuldu. tanıt bakayım bana! muvaffak oldu, Beş ayda bin müş - Yangın, bir rüzgâr çevikliği — ile|kuldular, Fakat, vapurdan çıkan du -|kuda yendi. Yıldız sarayı bahçesinde Nigür kaş ve gözlerile Durhana: — İkülâtla Panamaya kapağı attı, kâh| Y&Puru kucaklamış, o kadar çabuk|man alev ve müthiş hararet adama- İyapılan muazzam baş — pehlivanlık —Aman yapma! Der gibi yalvarıyordu 'nı indirmek bile kabil olamadı. devam etti: — Memleleketin ... Şayanı... d;.mmmıh...whımuıh Yaya, katır üstünde, k ıı.lı.ı-ıııııleııı- ;Rırhın gülerek: — Abdi bey, dedi darılma ama sen'sonra ilk limana çıktı, Burası neresi| "faza edemiyordu. Kaptan büsbü - halâ düşüncesiz hareket ediyorsun... İidi? Bilmiyordu, Sordu, Şu cevabı |f Şaşırmıştı. Felâketi nisbeten ân- dardı, Abdi bey: verdiler; Lis Anjel... lemek için baştan kara etmekten, kı- — İstağfurullah! Derin bir nedes aldı, Zira, Şeytan | Y!YA yanaşmaktan başka çare kalma- gülüşüyorlar, adası mahkümlarından dağı halde, böyle bir manevra yapa- — Peki, ama be mübarek adam,|ayak basan ilk mahkümdu... sen geçende o müthiş karlı, fırtınalı AH! BU HÜRRİYET İtalya adalarile ti- -Cari muameleler İktısat vekâletinden şehrimizdeki alâkadarlara dün şu telgraf gelmiş - tir. | luğu yaptığı için on beş sene kürek * “|cezası çeken bir mahküm için haki - Miştin? katen bu müddet pek az... Şimdi mangizi nereden buldun da buraya gelip localara kurludun, bu - ranın vardakosta - çalgıcılarına hu - susi havalar çaldırmağa başldın! Abdi bey Turhanın kulağına fımıl. dadı: — Bizin çürük evi... Rehine yatır - dık! | Hapiste geçirdiği uzun seneler, yer -|cat mukabilinde ancak memleketi - liler arasında âömrü, humma bastalı-İmize; bu adalar menşeli mallar i! - Bı, kendisini büsbütün değiştirmiş -|hal edilebilecektir, — Tüü Allah müstahakmı versin, o evde elinden giderse sonra sokaklar- da yatacaksın! Bütün hayatını roman şeklinde ,, Gahilinde intac ve tasfiye oluna- yazmıştır. Ve bunları neşretmiştir. / caktır. Ve büyük bir şöhret kazanmıştır, Ro t — Yok ama... Paraların çoğu i 4 T AAAT * **|İmanın ismi: Souk Giyotindir... Şimdi.” bir. yeddi — emindedir. .. Anason ziraatine N bir e. Bu romanda hırsızlıklarını, — nasıl d_"h"'_'_“u"_"m_" Ü "'—""" D Kaka ea Ka yı ele verdiğini, idamdan — hasıl girişilecek kurtulduğunu, Şeytan Adasını burada geçirdiği hayatını ve sonra firarını bütün telerruatile yazmıştır. — Haydi hayırlısı ama senin A - delâ dediğin bu sürtük karı artık 2a- naatını başka şeye dökmüş galiba | | Belbenüa, gidecek, sığınacak bir yez| HtiYacı da tezayüd etmiştir. — Ne gibi? arıyor, Bu yüzden inhisarlar idaresi, hariç AA L YY ll anaon almağı e| )KALMINA —— Bu hal hariç memleketlere — fazla döviz çıkmaşına sebebiyet verdiği i- Grip, Baş ve Diş Ağrıları Nevralji, Artritizm, Romatizma çin memleketimizin muhtelif nn verilmiştir. Ayrıca ekicileri teşvik için 5 bin kilo anason tohumu parasız olarak tevzi olunacaktır. t yaya yürüyor, kâh sandalla yoıuuwh.mhırhmmdııhn.hlhywılmanmıedı_ müsabakalarında da baş pehlivnlık Kurtarma işi gece geç vakite ka - ıınğnmlun lIkk'ıııııdı_. i lvarışlar Turhana viz. geldi. . nehir tarikile gizli -| Korku, herkeste düşünme hissini|dar sürdü. Ancak beş yüz kişi kurta- cıklının namı elyevmi Ameri - A:d'; ::y kadını ona tekrar takdim aB:ıEE .q::::. dahil f;., İsöndürmüştü. Bütün yolcular aptal|rildi. Yedi yüz elli kadar cesed top-|Kada, Avrupada Koca Yusuf ve Ka-| ükâyetini bildirmek arzu eden muh- 'Libertada Kargaşalık son haddine ulaşmış -|vardı. Halkın hücumuna uğradı, po - öake gea S lAiNe ) ronali Tügilinön zöğek kanblığii xat İls mühiezi Ümeniydi Perçiayacak lardı. Adli tahkikatın sonunda kap- tanın kabahati meydana çıktı. gelmiş-|tarihinde yeri vardı. Bilâhare aAmerikada, Avrupadı tek tük pehlivanlar türedi. Lâkin; bu pehlivanların bir çoğu 'Türk ırkıha mensup değillerdi. Türk Yegi |!ük namını vasıta kılarak Koca Yu - yit müebbet kürek mahküm (Stfların torunları imiş gibi orada, bu- oldu. rada bazirgânlık yapıp kendilerini sal M 8. ÇAPAN | Yorlardı. Haile Selâsiye Ne diyor ? (5 inci sahifemizden devam) Düşünelim ki; Toöder Bankof na- mındaki Bulgar pehlivanı bile ken - idini Mehmet Arif diye satılığa çıkar- mıştı, Çünkü; Bulgar nam ve mi'li . iyeti Toödür Bankofa pehlivanlık &- leminde bir şöhret veremezdi. Demek istiyorum ki; — Kuzılcıklı midi, arzusu hilâfına olan her hangi|Mahmutdan sonra, Avrupa ve Ame- lemce tanılmasını istiyor.... Necaşi, bundan biraz evvel Londra. ya gitmiş, ve Hariciye Nezaretinde Atiı-_ Buna rağmen cesaretini kaybet-| Eski hükümlere”göre başlanmış ©- y ard Halifaks'le görüşmüştü. Ertesi|nin, çübuğucun başına avdet eden Tertişler, lan takas muameleleri, eski büküıı-:'rm çıkan Londra gazeteleri, Lord | Türk, az zamanda tekrar pehlivanlık Halifaks'ın, İtakyan Başvekili Düçe namına Necaşi'yi Adis-Ababa'ya av- Belbenua, orta boylu, ufak tefek| Tisari mübadelelerde bulunduğu -İpjr teklifi kabul etmek düşmez. Ha-|rika pehlivatılık sahası Türkün ye - bir adamdır, Bütün dişleri dökül -|Muz Ege denizindeki İtalyan adala - İbeş milleti hür ve müstakil yaşa -|"ilmez ve eğilmez kuvvetinden kur - müştür, Gözler ferini kaybetmiştir |rıma, bundan böyle yapılacak ihra - İmak istiyor, haklarının, et ü a tulmuştu, Bu, boşluğa sebebler vardı. Bal - kan harbi, Umumi Harp, İstiklâl mu- harebeleri idi. Bugün durulan ve köyünde çifti - mahsulünü vermeğe başladı. — Son, senelerde, Kara Alileri, Hüseyinleri, yetiştirdi. Revaçta bulunan — serbest İdet etmesi teklifinde - bulunduğunu| güreşi öğretti. İyazoyorlardı. İşte; ilk mahsul olan Tekirdağlı M. Sami Karayel okuyucularıma arzedeyim. Diyor ki: » * Deglan, Letonya şampiyonu Pasmanı elli bir dakikada güç halle yenebilmiştir... Fakat, Tekirdağlı ou bir dakikada kolaylıkla mağlüp et - miştir...,, Mektubun diğer bir yerinde: * Deglanın Mehmet Arifi elli sekiz dakikada müşkülâtla y bildiğini. yaziyor. Bizim Tekir bu adamı on dört dakiksda tuşla ye- ti.. .e Diyor, Asım Rıdvan mektubun bir yerin- de de şunları yuzıyor: eee Eski dünya , şampiyonu «Dög - an» gittim, Tekirdağlı Hüseyin — ile bir maç yapmasını teklif ettim, Deg- lan bazı güreşlere angaje olunduğu « nü binaenaleyh, DU mevsira Tekir - dağlı ile güreşemiyeceğini söyleri, Anladım ki güreşten kaçıyor, Ben de Deglanın bu diplomatçı mukabele ederek dedim ki, pok ulâ, hakkınız var, maamafih yazı İstan- bula gelip güreşiniz. şimdiden sizin- e angajman yapalım, aksi takdirde biz Parise gelelim... Deglan bu söze lerime de şu cevabı verdi: — Şimdiden angajmana giremem , bir kere yaz gelsin o vakit düşünü - rüz..., Tekirdağlımın menajeri mektubun- da acı acı bu vaziyetlerden buhset « tikten sonra; şunları da ilâve ediyor: * Bu gidişle Tehirdağlı ile güreş tutturacak pehlivan bulamıyacağır..., Menajer; moktubun bir yerinde daha acıklı surette şunları yazıyor: *.. İşin tuhafı,.. Hüseyinin pması için pehlivan da yok.. da İsviçrede... Paristen Londraya git- mekten başka çare kalmadı. Londra- da Şeri var.Hindlinin kardeşi var.Son sa; Makridis var. Bu pehlivanlarla şarpışacağız...,, k Demek; Hüseyin Doglanla güreş - miyecek... Çünkü, ortada zor v Oynaşa gelmiyen bir Türk pelilivanı var, Ben, okuyucularıma işin iç yüzünü bildirmeyi vazife bilerek bu yazıla- Tı yazmak mecburiyetini hissettim, Bakalım İngilterede ne olacak? M. SAMİ KARAYEL —<— —— İserivenlar sütunu İş mrayan, işçi isteyen veya bir müşkülü olup bizden fikir soran ve de (Altı ay bir Hindli köyünde kaldı, Bu-|olmuştu adeta... Çocukları ile bera -|land. İki yüz eliden fazla çocuk — ve|Ta Ahmedler gibi yaşar. Dünya sporİterem karilerimizin — mektublarmı rada, kelebek avlamak suretile epey|P*r Eeziye iştirak eden kadınlar, dü.|kadın vapurda kömür haline »|lerdi. V Kurtarılanlar arasında kaptan da| Türklük namına güreş yapan her gün bu sütuada muntazaman ve parasız neşredeceğiz. Bize gönderi - Tecek iş ilânları 2 gün üstüste tekrar- la neşredilecektir. 193 — Tahsilim orta derece ayrı- ca Beyoğlu akşam Kız San'at mek . itebinden mezunum. Gerek bir müea- sesede kâtibelik, kasyerlik, idare me- imurluğu, ve gerekse her hangi bir atelyede makastarlık vanifosi isti - yorum. Diplamam vardır. Arzü e - denlerin «Son Telgrafı iş ve bal) İsütunu vasıtasile S. B.ye müracaat et melerini rica ederim. 194 —— Lise mezunuyum. onguldak maden mühendisi mektebi âlisinde 2 sene okudum. Herhangi bir tica « rethane ve müessesenin muhabere iş- lerini tek başına idare ededilecek bir kabiliyetteyim. Anadoluya da gid - rim, İnşaat ve yol işlerinde sürve « yan olarak çalışırım. Hayatta yalmız ve kimsesiz kaldım, Elimden tutup istikbalimi kurteracak muhterem iş lerinin «Son Telgraf» iş ve halk sütunu vasıtasile Servet'e müracaat etmelerini rica ederim, 185 — İlkmektep mezuny, genç bir kızım, Babamın ansızın ölümü; be- ni, hayatımı kazanmak mecburiye - tinde bıraktığından tahtile devam e- İngiliz gazetelerine göre İtalyan or | Hüseyini Avrupa pehlivanlık âlemi- dStnedim, Henüz 17 yaşındayım, Ya- ve| Son zamanlarda İnhisarlar idaresi-|dularının vaziyeti çak müşküldür. Bu ine göndermiş bulunuyor. nin içki sarfiyatı arttığı için anasön müşkülât daimi müsademelerden, ve| Tekirdağlıyı, bugünün Avrupa ve halkın yer yer mukavemetinden de- Gil, iktisadi meselelerden ileri gel mektedir. Kahve, buğday ticareti, ta- mâmile ölmüş gibidir. Roma, Necaş! ile müzakereta gi - irişmek arzusundadır. İngilizler, nasıl Hindistan'ı idare ediyorlarsa, İtalyanlar da Habeşis - (tamı ayni tarzda idare etmek istiyor- çirmek, kendisine senede 10 bin İn- giliz.lirası tahsisat vermek... Nocaşi şimdilik bu teklifi kabul et- Mmiyor,.. Amerikası yenemiyecektir. Benira ka İamatim budur. Ve bu kanaatimi Te - |kirdağlı Türkiyeden ayrılmadan ev- ivel her yertde cüretle söylemekten çe İkinmedim, | Avrupada Tekirdağlıyı kim yene -| 'bilecek? İ | Dankalot mu? Deglan mı? Şeri ve | Şikat mı?,. Yoksa, mahud Hindlinin kardeşi, Tayfur Dola mı?... İ | Hayır; bunların hiç birisi Hüseyini! yenemiyeceklerdir. Bakınız; Hüseyinin menaejri Asım! Rıdvandan aldığım husüsi mektubur: | CU mühim işe dair olan kısımlarımı şamuak 'için kendime münasip bir iş atıyorum, Mağazalarda, fabrikalar - da, resini ve hususi müesselerde ka- naatkâr bir ücretle çalışmağa bazı. zen, Bana iş vermek süretile bult - sız ve babasız bir genç kızın şerrf ve istikbalini kertarmak onun bakma - ğa mocbur bulunduğu 5 küçük yeti- mi sevindi-mek istiyen mühterem İş sehipler'nin Sön Tolgraf iş ve halk sütunu vasıtasile Beyan Samiyeye müracaat etmclerin| rica ederim. .. AÇIK MUHABERE Bayan Lâle, Hayan Jale'ye * Bir meklubunuz vardır, gelip almanızı rica edeyik