26 Şubat 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

26 Şubat 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e— SBONTFLEPAF — 26 Şubat 1008 AKŞAMCILAR aa ni aa cein ee e vt — 101— ÇESK bli Yeazen : Tllabamıe Abdüllâtif ile, uzun boylu şık mür; barrir yeni geleni bol bir güler yüz we bol şakalarla karşıladılar: — Hah, kel bakalım üstad, bu — işi hal etsen etsen sen edersin? — Hangi işi? Abdüllâtif gözlüklü kadını göste - rerek — Bu hanım bizim gazetelere bazı bikâyeler, romanlar yazmak istiyor - m — Yazabilir! ) — Fkat gazetelerde hiç bir tamdığı yokmuş onun için bıir kaç akşamıdı kendisine seni tavsiye etmiştik; hal- buki kaç akşamdır da sen buraya uğ- ramadın! Hanırm sana takdim edeyim: (....) eşrafından (.) beyin kerimesi (Meh- Tika) hanım... — Şerefyab olduk! —O şeref bendenize ait efendim! Bu yeni gelen orta beylu, iri ke - mikli, geniş omuzlu, otuz otuz beşlik adam daha içeriye girer girmez Tur- hanın dikkatini hemen kendi üzerine| çekmişti. Çünkü, bu adamın halinde, | tavrında boşkalarına pek benzeme - yen bir başkahk vardı. Abdüllütile sordu: — Kimdir bu azizim? — Ay tmışmaz mısınız? — Maalesef! — O halde seni tanıştırayım: Ma - ruf mizah muharrirlerimizden (Af -| fan Kemal) Turhan Aflfan Kemalin elini sıkıp yüzüne bakarken içinden: — Aman Allahım, diyordu. ne ka- ra sıcak adam... Ve ne kadâr da ben- Kemal orada tanıştığı siyah gözlüklü genş kadının — hikâyelerim diye kewttisine uzattığı bir kaç kâğı. da bir iki göz atınca bunların pek fa- safiso şeyler olduğunu derhal çaktı ve kendisini başından savmak — için ön cıkta kıtıpiyoz bir tezkere ya- zarak ertesi gün falan gazete idare - hanesine gidip bu tezkere ile hikâ - yeleri ve romanları meşbur romancı. (Mazlum Nesari) ye vermesini tav « siye etti. a -N — * Ertesi gece mizah muharriri Af - fan Kemal ile Mazlum Nesari, Sir - kecideki Mantoda buluşunca Nesari: — Tüd Allah müstahakını versin- senin Affan dedi! — Ne oldu be? — Daha ne olacak ulan, o aşağılık karıyı ne diye gönderdin buna? — Ne yapayım birader, — onu şair Abdüllâtifle (Tuba) dün çece Sirkeci-|; deki ekâbir meyhanesinde benib ba- şıma sardılar, ben de karıyı atlalmak için sana yolladım. — Bak yediğin halta bir kere? — Ey, sen karıyı ne yaptın ? Mazlum Nesari kaşlarını çarpıta - rak: — Ne yapacağım, dedi, sepetledim! — Nereye sepetledin? — Senin bana yapmış olduğun gi - bi eline atmasyondan bir mektup tu- tuşturarak Zekeriyanın Resimli ay Mecmuasınına dehledim! rermenıNc. 63 ONU KiM ÖLDÜRDÜ? Yazan: Moris Löblan — O da bunların sahici olduğunu biliyor muydu? — Evet. — O gün Elizabetin üstündeki elmas ların hepsi sizin miydi? — Hayır, Bunların arasında bir ger danlık vardı ki, kendisine hediye et. miştim, Binaenaleyh kendi malı idi, — Bu gerdanlığı bizzat — kendiniz mi ona vermiştiniz? — Hayır, Bir kuyumcu vasıtası ile Osman Cemat Kayall! Kafayı çeken gözlüklü kadını gösterdi: Bu bayan bizim gaze- telere roman yazmak istiyor dedi | e akşamcının defterinden | — Sonra onlar da galiba Sedat Si- maviye yollamışlar. — Daha sonra? — Daha sonra tabil zavallı karı Ba-|, brâli caddesinde 0 mecmua senin, bu matbaa benim diye döne dolaşa ni - hayet başı dönecek, buraya, geldi - iğine, geleceğine bin kere pişman o - lup bu işten vaz geçecek! Aksi şeytana bakın ki tam bu ara- İuk ayni kadın yine elindeki defter -| leri, kâğıtları ile Mantodan — içeriye girmez mi? Hemen Mazlum Nesaride surat bir 5. Affan Kemal ise fıkır fıkır gül- mede... Kara gözlüklü kadın etrafını süze - İrek onları ararken Mazlum: | — Eyvah! hapı yuttuk, şimdi ne ya- |pacağız? Mazlumun yaveri Baba Refet fena halde kaşlarını çatarak: — Siz işi baga bırakın, eğer buraya 'gelecek olursa ben derhal tüydürü - irüm karıyı! Matlup: — Nasıl tüydürürsün? Refet ne diyeceğini şaşırarak: — Alimallah, şu sigaranın külünü yüzüne üllerim! — Ooh! Ulan alık, o öyle sigara kü- lü, yahut nargile suyu ile pek gide - 'tek takımına benzemiyor! (Devamı var) (5 inci sahifemizden devam) Bru kendisine sorulan suallere ce- İyab olarak verdiği ifadede her şeyi itiraf etmiştir. Brüksel'de Emil ca desinde i8 Künunusani gecesi o kı: la beraber bulunmuş, feci cinayeti orada yapmıştır. Bu üçüncü cinayet Bru tarafından anlatılırken hülâsa-|| ten şöyle söylemiş | HİKÂYE Görmiyen Gözler (4 üncü sahifemizden devam) sini.. Bir çocuk gibi —onu şefkatle (göğsüne bastırmasına o kadar alış - şlediği günahı ona şefkat işeklinde ödüyor, ondan çaldığını tek. tar ona bu sefer ruh değiştirmiş ola- rak isde ediyordu. İmkân yok Nesrinden ayrılamazdı. Fakat gözleri görerek — yaşayamazdı da.. Körlük ne güzel şeydi. İnsanları gör memek, onların hareketlerini takib edememek, Allahla yalnız kendini düşünerek yaşamak ne saadetti. 19 Bir gün halâda taşları ovmak için hazırlanmış bir şişe kezzap - gözüne, çarptı. Gülümsedi. Karısı evde yoktu, Gözüne damla- tılan ilâçların damlalığını kezzap - la doldurdu. Müsterihdi. Gece yarısı.. fen çu damlalıktaki ilâcı gözlerime idamlatır mısın; Çok rahatsız oldum. bu akşam. Mütemadiyen kaşınıyor! Kafasını yastıkla arkaya — doğru bırakarak hazırlandı; etrafına — son bir kere daha baktı. —Bu ilâcı yeni mi aldın Bedi! — Evet yavrum. Gözlere damlatılan iki — damla... Birbirine kenetlenen dişler, Bir hay- kırış. Ah gözlerim- mdi kafasındaki dünya, gözle rile gördüğünden daha güzel, daha temizdi. (BİTTİ) BUDA ÜÇÜNCÜ — Eğer çalgı dinlemek istersen ge- ceyi radyo bulunan bır otelde geçire- lim olmaz mı? © da bunu kabı (Saat 21 olmuştu. O! karken bize içki getirmelerini ten - bih ettim, Yiyecek, içeçek getirdi - ler, Ameli bundan daha ziyade mem- Mmun olmuştu. Ondan sonra radyoyu —Ameli her akşam Rmil cadde -| isindeki kahvede oturarak tesadüf no- ticesi tanı h adamı beklerdi. Ben 'de ona kahvede rastladım, Beraber İlçtik. Aramzıda derhal anlaşdık, On- İdan sonra kendisine birlikte sinema- iya gitmeyi teklif ettiğim zaman A - eli çok sevindi Çünkü şimdiye ka- İdar tanışdığı adamlardan böyle tek- fler görmüyordu. Benim kendisine | m derece nezaketle davrandığımı İgördükçe beni seviyordu. Sinemadan İçıktıktan sonra kendisine isterse da- İha bir müddet içebileceğimizi söy - ledim. Kız yine memnun oldu, |kü onu böyle gezdiren, onun | için İpara sarfeden olmuyordu. Ben pa - İya sarfettikçe o da memnun oluyordu jişletmiye başladım. Dinliyorduk.A- #neli adadaki kanapeye uzanmış, din- liyordu. Ben bir aralık - kendisine eşaka olsun diye> yaklaştım. Elle - rini tuttum. Arkasına götürdüm. O (da benim bu oyunuma bakarak gü- msüyordu Sonra oyunu daha ileri götürdüm. Çorabının tekini çıkardım. Bununla ellerini arkasına bağladım. Artık hiç bir harekette bulunamıyar- du, Sonra diğer bir çorabını da çıkar- dım, Hemen boynuna sardım, sik- imıya başladım. Sıktım, sıktım. Son- ra baktım ki Amelide artık hiç bir harekete imkân kalmamıştı, ölmü tü- Bu merhametsiz katilin itirafları. nın alt tarâfi Avrupa gazetelerinden İSonra kendisine dedim ki: MA alınarak yarınki «Son Telgraf» da çıkacaktır. Kdi Baş, diş, nezle,grip, romatizma ve bütün ağrı- larınızı derhal keser. I,'İâııhıııılı günde 3 kaşe , Nakleden:fa, ldiven başına kadar değil mi? — Hatta biraz daha yukarıya. — Ve ikiniz şatodan görünmiyecek bir tarzda biran ağaçlıklar arasında durdunuz değil mi? — Evet, Elizabeti iki haftadır gör- İmemiştim, orada uzun uzun öpüştük. — Sönra? — Sonra söyliyeceği şarkıların ma - nasına ve dekora uymaz diye elmas - ların yanımda durması için bana ver- götürmüştünüz — Fakat Valteksin dosyasında tes- bit ettiğine göre, facıa olduğu zaman, |: üzerinde elmaslar ve gerdanlıklar iyokmuş... — Obalde benden ayrılıp harebe - lere çıktığı zaman kaybolmuş - veya Ççalınmış olacak.. * Bir süküt oldu... Sonra Raul ağır a- ğar şunları söyledi: — Elmaslar çalınmadar. — Nasıl çalınmadı mı? Fakat za - vallıyı ne diye katlettiler? Raul ayni tarzda cevap verdi : — Elizabet Ornen katledilmedi. Marki hayretinden haykırıyordu: — Nasıl olur?! Yarabbi gözlerimle (gördüm. Herhalde bir cinayet oldu, bu muhakkak, Fakat kim öldürdü?. Bu meçhul! Raul elini gök yüzünc italya yeni bir Mesele karşısında (4 üncü sahifeden devam) (batında yapılan muahedenin akdi ü-| sürülmektedir. Fakat başka noktalar izerine Yahudi cemsatinin de vaziyeti (yalnız şu Yahudi meselesinde Ber -|ğe karşı İtalya hükümetinin ne va - lin ve Roma'nın nasıl ayrı — ayrılziyet aldığı mevzuubahs olurken Va- İdüşündükleri kendini göstermekte -|tikan'ın da Yahudiliğe karşı davran- İdir. Hitler Almanyasının Yahudilereİdiğini göz önüne getirmek lâzım - karşı kaç senedir neler yaptığı rda-|geliyor; lümdur. Fakat Musolini İtalya'sı şira| — Vatika'nın Yahudiliğe karşı açik di Yahudiler aleyhine her hangi birltan açığa düşmanca bir siyasot ta İsiyasetin aleyhinde olduğunu gös -İkib eti İtermektedir. İtalya'nın ürktüğü bey-|Yahudilerin bir çok yerlerde tazyik- nelmilel makşadlara hizmet ederekltere uğrıyarak oradan oraya gitme- İtalya'nın aleyhine çalışan Yahudi -İye mecbur kalmaları, yersiz yurdsuz likdir. Yoksa bu olmadıktan — sonraidolaşmaları karşısında — Vatika'nın mahza Yahudi ile İtalyan arasında'gösterdiği hal ancak acımak olduğu irki fark gözetmek doğru görülme-|,ckrar edilmektedir. Filistinde Ya - imektedir. Bu mecmuanın neşrettiği (hyaı yurdu kurabilmekteki zorluklar yazı da şimdiye kadar İtalyadaki Ya-| 4; önündedir. Geçenlerde Lehistan- hudi cemaatinin vaziyetini tanzlm -| J3ki Yahudilerin de çıkarılacağı söy-| den kanunun bir suretle değiştiril -İyonmiş, bunun üzerine — Fransa'nın! miyeceği ilâve ediliyor kk bununlMadagaskar adasında onlara — yer mânâsı Yahudiler aleyhine berhangi| yereceğinden bahsedilmişti. Şu son bir karar verilmiyecek demek oluyor. | amanlarda ise Yahudi meselerile İ- Şimdi Yahudi meselesinin Musoli-İçalya hükümetinin uğraşdığı İnfor- | talyası tarafından nasıl nazarı | azione'nin yukarıda kaydedilen ya- dikkate alındığını daha iyi anlamak | cindan anlaşılmaktadır. Keza yu - için bunun diğer bir safhasına bak-|Larda söylendiği gibi Papalık da-Ya- mak lâzımgeliyor: Katolik kilisesi i- y L dilerin bugün oradan oraya dolaş- le yani Papalık ile İtalya hükümeti| naları karşısında lâkayd görünme- 1929 senesinde bir muahede yaparak İdiğine göre buna bir çare düşünü -| senelerdenberi birbirlerine — aykırılyor demektir. Hitler Almanyasının İduran her iki taraf artık barıştığı za-İyahudiler aleyhinde olması, — diğer man İtalya'daki Yahudi dini de İ -|, O ddan yine Hitler Almanyasının talya devletince de tanınmış, Yahudi | gatolik kilisesile arası açılmış bulun- cemiyetlerile müesseselerinin varlığı|vası Vatikan'ı da Yahudi meselesine kabul edilmişti. İşte şimdi bu kanun| 13kadar ettiği anlaşılıyor. 'değişmiyeceği tekid ediliyor. Hitler| ,, 4 ge İngiltere'nin anlaşaca - S1 ark ayrılığını ileri sürerek . a bahseilden bugünlerde orta-! anaCağını Yapmısır. Pa |ya bir de Yahudi meselesinin — halli| talya'sı irkayrılığına y Sestya'nın alökadar olduğu İehemmiyet vermiyor ve kanun na -|£ S0 çI li zaründa İtalyanla Yahudiyt ayırmı -| "ba çıkınon ;bu' beyneltüllei müne yor. Fakat eğer Yahudilik komünist- lik faaliyetile İtalya aleyhinde çah- İşırlırsa o zaman onun aleyhinde ha- le yeni bir safhaya giriyor demekt! Acaba Musolini İtalyası Yahudli me- selesini halletmek için ne düşünü - rekete geçmiş oluyoe: Dünyadaki ko-|YYET Yanl' ordan burdan Çıkarılarak İmjnist hareketinin başında bulunan- |dolaşon Yahudilere kadşı nasıl bir ça- iârın bir çoğu Yahudi olmak itbari-|f€ #ETYor? Ttalya'ma Yahudi mesele 1e İtalya'nın da Yahudi aleyhdar -|sinde böyle öne geçerek bir çafe gös- 'lığı buna karşidiz; deniyor. termi mânâlıdır. O - etti. Otele gittik (karşı olan vaziyetini göz önüne alır- |talyan mecmu telde yukarıya Çi-/ken katolik kilisesinin ne düşündü - | | İşuhlukta olgun kadınları bile geçiyo-|bir bebek, bir manken de güzeldir. İtalya hükümetinin — Yahudiliğe|nun için gene yukarda ismi geçen & min yazısı arasında görülen diğer mühim noktadan da bahsedilecektir; Müstakil Yahudi devleti nerede ol ile İtal —— Genç kızların en- büyük derdi - kendi hayalleridir ? (8 inci sahifemizden devam) — İşısında genç kızların yüzleri kızarı- Bu seyyal, bu yakan ve ısıtan «nes- |yor. ” ne» yi tarif etmek o kadar güç bir| Bir de, terbiyeli, ağır başlı ve kibar işti kine fiziyolojinin,psikolojinin ve|kadın cazibesi vardır ki, ölçülü ha - 'ne de bilmem ve bilmem ne ilminin 'reketlerle bu Havva kızı cemiyetin ölçüleri, ana hatları altından çıka - |en güzel, en can çeken bir kadını öl- madı. Yalnız, şairler ve san'alkârlar,|masa bile, öyle telâkki edilir. Çün- şöyle bir tarif çerçevesinin|kü, o, ne zaman konuşmak, ne vakit susmak Tâzımgelidiğini — bilir. Hiç — Bir çiçeğe koku ne derece lâ -jasabileşmez, faraza hizmetçisi elbi - zırmsa, kadın için de çazibeye o kadar | sesinin üstüne yemek dökse bile, yine ihtiyaç vardır. Bu farife göre, de -|dudaklarından tebessüm ek&ik ol - mek oluyor ki, cazibesiz kadınlar, ko.|maz. Bunun içindir ki herkes onu de-, kusuz, pısırık çiçeklere benziyorlar. |ğerler. Fakat, malüm ya! Kokudan kokuya| Şurası muhakkaktır ki; her kadının | fark vardır, her koku birbirine ben-|ayrı bir cazibesi varelır. Kendisini de- zemez ki... Kimi bayıltıcı, kimi u -|gerliyecek bir erkeğe rasilar. yandırıcı, kimisi de zevk ve iştah ve-| Bazı kadınlar çirkin olur. — “'akat ricidir. bunların çekleiliği vardtr. Hem gü - Genç kız, olgun kadın - cazibeleri'zel ve hem de cazibeli olursa, işte de, bu kokular gibi ayrı ayrıdır. Hoş © zaman böylesine doyum olmaz . şimdi bunların arasında da — fark| Yalnız güzellik ile cazibeyi birbiri- kalmadı ya Öyle genç kızlar var ki, ne karı: alidir. Çünkü ; Taş lar Öyle olgun kadınları var ki bazı Fakat cazibe kadına hayat, neş'e ve| pkin ve delişmen hareketleri kar- |stcaklık veren bir maddedir, Tılsımlı bir maddde .. iyerde durdu, dalgın dalgın mırıldan- | Gençlikteki mıknatis kuvveti — ne d tse kadındaki cazibe de odur. Kar - için Yahudili-| Ç d da bir tarafa bırakıldıktan — sonra|tesbit edilmişti. Onun için Yal KoT vamd Yaleliği aa « İst. Levazım Âmirliği Satınalma Komisyonu İiânları Sirkecide * levazım — âmirliği anbarında mevcut 1422 adet boş yağ ve peynir tenekesi 2/3/938 rşanba günü saat 14,30 — da tınalma Komisyonunda pazar « hıkla satılacaktır. Hepsinin tah- min bedeli 21 lira 33 kuruştur. Tenekler anbarda görülebilir. İs- jteklilerin belli saatte Komisyo- na gelmeleri. Teminatı 320 ku- ruştur. «1064> «432>, wen Maltepe Askeri lisesinde mev- cut 1100 adet boş teneke 2/3/ 938 Çarşanba günü saat 14,30 da Tophanede İstanbul levazım ü mirliği satınalma Komisyonun- da pazarlıkla satılacaktır. Tah - min bedeli 55 liradır. Teminatı 825 kuruştur. Tenekeler okulda görülebilir. İsteklilerin belli sa- atte Komisyona gelmeleri «433» «1065> . ttt Ordu Hastaneleri için on bin kilo yataklık pamuk 3/3/538 Perşenbe günü saat 14,30 da Tophanede Levazım âmirliği sa- tanalma Komisyonunda pazarlık: la eksiltmesi yapılacaktır. Tahe min bedeli 3300 lira ilk temi « natı 247 buçuk liradır. Şartnam e ve nümünesi Komisyonda görü- lebilir. İsteklilerin belli — saatte Komisyona gelmeleri. — «434. «1006> v.r Topçu atış okulu için iki ton benzin 3/3/938 Perşenbe günü saat 15 de Tophanede Levazım âmirliği ' satınalma Komisyonun- ca pazarlıkla eksiltmesi yapıla. caktır. hale günü teslim şartiy- le alınacak olan benzin için isteklilerin belli saatte Komis - yona gelmeleri. «<d3ör «1067> »08 Askeri Okullar için 36 bin metre patiska 7/3/938 Pazarte- si günü saat 15 de pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır. Tahmin bedeli 12780 lira ilk tcminatı 958 lira 50 kuruştur. Şa: me ve nümunecsi Komişyonda görülebilir. İsteklilerin belli su- atte Komisyona gelmeleri. «430> «1068> TİYATROLAR Ertuğrul , Sadi Tek TİYATROSU Pazartesi (Kadıköy - Süreyya), sa- l (Bakırköy), çarşamba — (Üsküdar) sinemalarında. SEFİLLER ——— ——— pikleri yoluk olsa da yine her taraf- İta aranır, sorulur meclislere sosyete. dere çağınlır. dakflarradan, bilgisinden etmek içın istifade .. Genç kızlar biliyorum sonsuz ta» sizi bır nayal ve rüya delisi yapmış- tar. Hulya ve riyat... Bunlar sizin için çok zararlıdır. 'Tevekeli Pol Burje dememiş; — Ganç kızların en büyük düş . manları kendi hayalleridir. Eğer siz de böyle iseniz, size na- sıbatim olsun; Esiri olduğunuz — bu kötü, zararlı kayalleri kafamızdan a- tınız. Her şeyden evvel manevi bir cazibe sahibi olunuz. Şişmanlamak - |ten sakınınız, dişlerinize, saçlarınıza iyi bakınız. Haristiyan evliyalarından (Sen Je- *0m) kadınların kendi - vücutlarını — Demek artık hakikat meydana şısındaki yarsız kendine doğru İçikacak... Ah.. Elizabetin intikamını çeker. Paratoner gibi. alamamak yüzünden ne ıztıraplar ' Cazibe şahsiyetimiz gibi fıtri bir çektim. Ölümünü kapayan esrar per-/şeydir. İhtimam gösterilirse çoğalır, | desini açabilmeğe acaba muvaffak o-|hmal edilirse azalır. Cazibeyi, ter- labilecekmiyim ? İbtye ederek fazlalaştırmak hususi bir | Raul sakin bir sesle cevap verdi: |meziyet ve içerdeki güzelliği dışarı | Ben bu hakikali bilmiyorum.|çıkarmakfa önemli bir san'attir. Ha. Kaybolan elmaslara, — gerdanlıklara |reketlerine, konuşma'larına — zerafet gelince, onları da bulacağıma ı—n—in_vermck insanın nc derece cazibesini | gibiyim.. arttırırsa, giyinmesini bilmek de ol Ravlün bu şüphesine Antonin işti- İETccedi deleştirir. İ rak etmiyordu,, O, Raulün bunları| Bazıları en büyük cazihenin yüz 'da bulacağına katiyen emindi... Süt- güzelliğinde olduğunu söylerler. Hal- babasına kendi emniyetini telkin et- Puki hiç de doğru değildir. bu mök için, elini sıktı... Bir kadının her noktası, her yönü Jörföreye gelince, bütün yi üzünün SYT Ayrı cazibeli olabilir; Görü, ka- , dudağı, gülüşü, dişleri, kal- görmeyi ahlâk ve namusları için kor- kunç bir tehlike saydığından, yıkan- malarını tahrim etmişti! Hattâ bun- dan kinaye olarak (Gongor kardeşe ler) de ; — Duş ve banyo çıkalı kadınlarda utanmak hissi azaldı! diye bir yave yumurtlamışlardı gün- lük hatıralarında... Sakın bunlara uyup da duş ve ban- iyo yapmamazlık etmeyiniz. Bilhas - sa vücudutuza, kendinize dikkat e - diaiz, Vücudunuzün güzelliği — ve ışığı ber gözü ve her kalbi yaksın ve isutsin, Kendinize yakışacak elbise de giy- diniz mi, Havva'nın en cazibeli, en göndermiştim. Raul baştnı salladı: v w;'mnm yamdıyü, Vat _'mck istedi. Fakat almadım. O da 1 - teks aleyhinizde ne kadar maüihim bir FAT etmedi. Ayrıldık. Arkamdan bak- dorya toplamış. Eg:-. bu gerdanlığın (, ben ıd:îı ';",îr?;';;:“m baktım, eyzesinin malı olduğunu İsbat et - MERE seydi, sizin iddlalarınızm hepsi boşa| — Harabelerde gözüktü zaman el - giderdi. Fakat, şimdi mesele, bu ger- Maslar var mıydı? danlıkları ve elmasları bulmaktır. Si-| — Bilmiyorum. Kimse de buna dik, ze bir kaç sual daha soracığım. Ogün, ikat etmemiş, Elmasların kayboldu » siz, Elizabeti harabelere çı! mer -|ğunu, facıadan sonra farkettik. vıp bir|çizgileri gerilmiş, dinliyordu. Dişleri ** rın: yakın kızı olursunuz; çaları, kolları ve battâ- tırnakları, Bir içim se olursunuz! Yalnız evlenirken, Rusların atslar sözünü darı değil, « -| yeri işaret eftti: kenetlenmişti... Bir türlü Raulün bu y )yız ellerinin tırn: — Katil, dedi, Zuhal'dir!.. işi halledebileceğine emin olmak is-| : LeĞŞE ” Ve hayretle kendisine bakanlara: İtemiyordu. Kendisi bu işle seneler -| — Lütfen beni takip ediniz.. — |dir ıı’;:mwur GOS eee | Ka ge A SĞ YELERAS CA '— ' Ş ö sıflardan biri de iyi — kanuşmnktır. pe olsun; Dedi. raber, aleyhine olmasına rağmen, lı-ıwm. kaç Hisan bilen, kesdi * Denize çıkarken bir kere, harbe M.,ğqumemAMı kikati biran evvel anlamak istiyor - ketinde ve dünyada olub bitci çey- gidrken iki kere, evlonirken üç ke- fan d'Erlemont derhal Rau.du. lerden haberi olan bir kadın — burnu |re düşünmeli?... lün dediğini yapmadı. Biran olduğu İbüyük, gözleri çukura batmış, kir- | Münir Süleyman Çapan şu atırınızdan çıkarma. kulaklarınıza kü - yaklarınnı da.. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: