wHFHZĞ a da geçen gün toplanan Di- , Japon millet vekillerine Şark harbi etrafında verdiği izahat ve ileri için tayin ettiği si gösterdi. Buna dair evvelce Tel- £ haberleri olarak gelen malümat azılmışti. m Telgraf> bugün bu sütunlarda yine Japonların Çin'deki muvaffakiyetleri terdikleri haleti ruhiyenin nasıl be- ekte olduğu mevzuu etrafında muşulacaktır. Tokyo'da çıkan Kaizo isimli mec- muada geçenlerde Juponya Dahiliye iyle sözleri cıkmıştı ki, İn- okuyan Dahiliye nazırının giltereye meydan Nazırı am yatsız gözenler bulundu bu sözler la mi söylenmiğti?.. Çünkü çok ma- nalı olarak 6 zâman Amiral Suctsu- lilere yardım et- en ileride İn- arasında bir mu- rsa Amerikanın buna İş« eceğini söylüyor, bu su- kalıların dos'luğunu el- alin beyanatını çok ihti. Fakat aca- hiç bahsetmiyordu. Demek ki, Japon kabinesinde bugün Dahiliye Nazırı bulunan bu amiral o mecmüaya söye lediği sözleri daha evvel tartmamış R olamazdı Şimdi, gene Kaizo Japonya'tan Çindeki orduları baş - kumandanı general Matsuinin sözle- ri vardır. General Şanghay'da mecim da bi M General İvan Matsul En ; pazar güri Ne münas Hele cum DC tir. n akşa Ceva miyecek su değil.. seyre ni gibi güsle kendi elile Daha neler, ne ye' fundalığa çıkınca da çift çift ki?,. Biraz leri gözden kaçmıyor. ö 4—8SORNTELCF / ” — 29 İkincikânun038 Çin-Japon olarak gös- nimahalleli, Sarıyar İst Ti oturacak yer bulun- a kadar buraya insan verdi. Bir r gelmek de epey zahmet!. Maama- iyunda epey oturdük. ik. Ne tipler, ne örnek Hele, önlerindeki sofrayı bir lokanta camekâ p püsledikten sonrâ, karısını oturtup kebabı pişiren erkeklere yukarılara — uzanıp evgililerin yılgın kümelerinin arasına saklanıp başba: ; bir çiftle bu tes: 4 70 *A Ü rupalılara, Amerikalılara ald bitaraf ntaka falan tannı ni açıktan Hem de şimdiye ka- | rılan hâ- yadır uğumue söyleme: şildi Paristeki Japon sefareti bunun Ü- zerine bir tebliğ neşrederek bu söz- | İleri evvelce Nankin düştüğü zaman zaferin neş'esile söylenmiş sözler ol- duğunu, generalin saskı zariıni» ifade etti Diyet Meclisindeki sözl. vekil Prens Konoye Japonların Çinin imenbalarından diğer devletlerin is- tifadesine mani olmıyacağını, cenebi sermayesinin faaliyete devem ede- ceğine dair Avrupa ve Amerikalıla- 'rın kulağına tatlı tatlı gelecek tarzda beyanatta bulunmuştur. Hariciye Nazırı da Anglo-Sakson- | ların yüreklerine sular serpecek tarz- da ve daha kat'i mahiyette beyanat. ta bulurmuştur. Hem de Hariciye Nazırı daha ileri giderek şunu demek istemiştir: Şimdiye kadar Japon or- | dusu Çinde ilerlemiş ise, bunda asıl | düşünülen maksad, Çindeki ecnebi | menfaatlerinin bozulmaması için - | dir! | okumak Hariciye Nazırı M. Hirota İn- | gilizlerin. Amerikalılârın, geçenlerde | çıkan hâdiseler esnasında göstermiş | Devamı € l o” sayfada) mit.. anbul'dan elmiş- içmek ya ayın işığını emen bayıldı defne a verdik. ve gitti ve tesadüfün O,000 Japon Avrupa ve Amerikalılar önünde Çini istilâ ediyor!. Japon devlet adamları Avrupalılarla Amerikalıların Çinde maddi menfa- atler gütmelerine kızıyorlar mı? Çin şehirlerinden birinde Japon kuvvetleri yılı, yeşil ve çok güzel gözlü, mah veren bir Rus dilberi beraberdiler, y ğın üzerine uzanmış yatıyorlardı. Apansı Zarâyi görünce ayaklarımız gayrühtiyar sevgili de âni bir şaşkınlıkla kendilerini toparladı- Harbinde AŞK iLÂHI A. Kenan Somerk yüksek, bu kadar ilâhi bir sevg ben lâyik mıyim... Evliliğimizin birinci ay d- İti. Yani kocam, ber iliğinde aramak ızdı, Ç Sayın okuyucularım! & ev- yüz, damı buzün na kağacak bir k hdiğim bir bırakıp başkas nim. Görüyorum ki he lu gözleri şimdide Fakat o kadar insafsız ol ze mesel pek de haksız bulmıyacaksınız zan- nederim. Bakın dinleyin: &tü lerin en derin m: odasına kapandı oradı zi nelret do« Üüzerime çevrildi. (di, karaladı ve be mayın.,, Si- m yamıma pek uğradı. ÖO zaman en ufak bir in tam dimağı hayalim Onu ilk defa evimizin cıvarındaki İkaçmasına sobeb olacağını söylen büyük parkta görmüştüm. Dalgalı |Kocam böylece sevgilisinden üze siyah saçları arkaya taranmıştı. Ko- |ta kalmış bir âşı &lle me yu ve derin gözleri daima dalgındı. |guldü. Bir gün on | | Bu hafta SÜMER Sinemasının da göstermekte olduğu haftanın en büyük ve en güzel ATEŞ! filmi; cidden şimdiye kadar gördüğümüz aşk.. Heyecan... denize cilik.. ve kahramanlık filmlerinin en mükemmeli ve en barikulâdesidir. Baş rollerde VİCTOR FRANCEN « EDWİGE - FEUİLLERE Bugün mutiaka bu şaheseri gidip görünüz. Programın ani ve mecburi tebeddülüne rağmen SAKAR YA SİNEMASI İDebakâr HARRY BAUR'a lâyık ve JEANİNE CRİSPİN ve GEOR- GES RİGAUD ile beraber çevirdiği. POUCHKİNE'in şaheseri VATAN HASRETİi müstesna filmi parlak bir muvaffakiyet kazandı. BÜYÜK BİR AŞK DRAML.. BİR EDEBİYAT ŞAHESERİ Dixkat: Herkesin görebilmesini teminen : 1937 PARİS SERGİSİ harika filmi bir. kaç gün daha gösterileceklir. izi evvelden aldırınız. Telelon 41341 güzellik ve Suvarelör için yerler f Renksiz yüzü ezeli bir ıstırabla sol- Ben varken neden alim muş gibi idi... rileri yü- |uğraşıyorsunuz!. züne o kadar * Kendi | Dedim. O cevab vermedi, maür kendime işte be ğım ideal İrane gitti, odasına kapandı. erkek diye mırıldanı *«Sonra nasıl oldu bil övlenmemizin ikinci ayın büsbütün ve |yemeğe bile geli elime konu İmuyordu. Ben ah diyordum, $ man bir e. O zaman kocı çların altında, mehtablı gecele bü esrarengiz adamdan yük eserini b an Evet biribirimizi — se tacak, hem de artık bana yaklaş anun sevgisi herk: caktı. iyordu.. O kadar hayalperest idi ki.. | Bu teselli bir ay daha ım, Hem öyle ki, kocam art im kendi odasına girmemi ka Ben zararı Bir gün semalara hitab ederken: — Senin hayalini göklerin en derin maviliğinde aramak çok uçurumlara atılacağı mişti. Ben bu ilâ üphem mânalı, güç anlaşılan sözlerinin a Kocam bittabi az £ |serini bitirip benimle m n benden benim için değil mi... b hayalimi göklerin en derin wavil ğinde aramak için odasına kapanm iyor mu... Bu kadar yüksek ruhlu b bitaleri elbette b sgul olaca iması ine yir lar geçti. N r verdik, vası içinde ay! lenmeğe kal Kocam evlenmemizin ikinci günü bir roman yazmağa başladı ve onun müphem sözlerinden anladım ki bu eser benim için yazılacak imiş mihveri, merkez sikleti ben © cam bu kitabda ben iklerin en derin v daha bir evin adım. Nihayt man bitti. Al » yoktu. Arti Hem kocam gi! amtacak, dünyi çinde ondan ayrı inci ayın tık sevincime ona kavuşuyordu! di eserini herkese nn en büyük dehaları a9 jeekti, Beni görenler <işte büyük TX (Devamı 6 vc1 <avfamız "? O zamanlar bu esrarengiz adaâmı yarabbi rasına gin olacak... 1 kadar kimbilir Bu gün iPEK Korsanlık bayalına aid en müessir, en müdhiş ve €en büyük Filmi ESİRLER ” GEMİSİ Aşk, macera ve sergüzeşt- lerle dolu Fransızca sözlü şaheser Baş rolde:VARNER BAXTER.... Buhafta SARAY sinemasınm" Pek büyük bir muvalfakiyetle göstermekte olduğu CESUR KAPTAN Fransızca sözlü ve fevkalâde Baş rollerde : FREDİE BARTHOLOMEW LİONEL BARRYMORE ve MELWYN DOUGĞLAS ı ması filmini mutlaka görünüz. Vicdan... Vicdan Mesarburnunda &: zintisini burada yaptıktan sonra, © Nestren böyle birdenbire: bir gençte; lerinde şehvete yangın anyana toprü- a bu man- geri geri yakalattığı bu iki B kendilerini bize » Seninkine bak!.. mdan iniyoruz. Akşam ge- Vicdan.. Vicdan, seninkine bak!., Vapür bek yavaş çekiliyor, havanın rengi e man, Boğaz daha güzel Der likle kızıyor, gecenin geldiğini hiç istemiyor. Sanklı ndüze Âşık, geceye düşman. Ak: u7 dT nizde hırçınlık, sinir, oyünbozanlık başlıyor. Dalgtt lar çoğalıyor ve sahile boş or. Muhakkak ki, B en deniz; — gecenlik cenin sevimsizliğini en çok sı yenilmese ışık il€ tahakkümüne, karanlığın zorun beraber o da çekilip gidecek. Bence, bizibirini kucaklıyan ve hızla sahilleri döğen dalgaların anlamı şu: Deniz, gündüzle berabef gitmek, kurtulmak, kaçmak istiyor... Pakat, cebbi gecenin arka arkaya inen silleleri savletini kırış'9't her dalga kumsaldan ileriye bir hamle daha yap'” mıyor. O zaman: Deniz çıldırıyor, başını çarptığı HST kaya parçası önünde yediği sillenin acısile karkufü> ve döneceğiz. Hele, bap karşılaştığı düf pek ka Biz, hem çiçek topluyor. hem de tepenin tâ en üstündeki kayanın yanına çıkıp Boğaz'ın ilerilerini seyretmek için çocuk gibi çalılıklar arasından' oyna- ya hoplaya geçiyorduk. Bizim boyumuzu aşan, ne önümüzü, ne sağımızı, ne de solumuzu göstermiyen ve aralarında ancak bir keçi yolu bırakan defneler. den kurtulunca etrafı yine ağaçlarla örtülü küçük bir boşluğa çıktik. Fakat, ne çıkış?. Gözlerimizi bir. denbire kapâmıya mecbur olduk. Uzun boylu, ince lar. Genç kıpkırmızı oldu, Kadın: Bizden İki saniye içine sığabilen bu tesadüf! lık doğrusu bana pek garib geldi. «Nestren» e: — Biz kayalığa filân gitmekten vazgeçe haydi dönelim... Dedim. O da: — Peki... Dedi, Zaten, biz de onlar kadar kızarmıştık. Da- ha Herilere gitsek ihtimal bu kızartı yüzümüzü haş- kyacak kadar da çoğalahilecekti?.. dündük. ce, ödüm koptu: 'ecdetle seviştiğimizi galiba biliyor... Zannma düştüm, telâşlandım; — Benimki de kim?. — Baksan a canım... deki... Parmağının ucile gösterdiği yere baktım: Haki- katen orada. Hem, bizi bizden önce görmüş. Durmuş, bakıyor ve sırıtıyor.. ferahladım. Eğer Vecdetle kar- şılaşmış olsaydık ve Nestron bu yarımyamalak ma- Şu maskara, hani Yeniköy- keskin uğultular koparıyor. Fakat, en son, gece: KOT rayı da, denizi de iyice sarıyor, kendine bağlıyor V" geceye düşman, gündüze âşık seydalıyı yonemu"*’i' tahakkümü boğamıyor. siyah bir vücudün kendif? saran kolları arasında sabahlıyor. Bu zamanlarınd? Gâh bir köle gibi itaatli, gh sabaha kedar cenkleştf bir asi gibi hırçındır. En haşin deniz naları geet teri olur. (Devamı var) ı