26 Ocak 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

26 Ocak 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Uzak Şark Çin * Japon muh durmak için Alm: gibi oldu. Ötedenberi Uz: madığı görüldüğü c u olmıyabilirdi. Japon muharebesin- deki vaziyeti zaten celbedip duruyor. Bir ta Fransa ve Dostları Son seyyahatlerden sonra kuv- vetlenen yeni dostlüklarda Al- 4-FONTELCRA P- 26İkincikânun 0>8 ALMANYA ve i Japonların şimali Çinde teşkil ettikleri nükümet erkânı Ek: Japonların Çinde tamamile hakımıyetı ele almaları Avrupa devletlerinden en fazla Almanyaya zararlı olacak! Uzak Şarktaki harb ayni zaman- da bir dünya harbidir lilere Almanyadan silâh gönderil - mektedir diğer taraftan Almanya U- zak Şarkta Japonyanın ilerlemesin- den kendi hesabına bir takım men. faatler ummakladır. Daha sonra Çin ordusunda Bir çok Alman su- bayları vardır. Bu «daba sonraları» k mümkündür: Daha sonra Japonya ile Almanya arasın- da kamünistliğe karşı mücadele - 1 akı söylenen bir ittifak dır. Daha sonra Amalnyada Ja « ponyanın Uzak Şarkta Çinlilerle uğ- yıpranmasını hiç iste- Üsenik tüdir Japonya eğer dört se- nelik bir harbi göze almışsa bunu devam ettirmek memleketin tün servet ve kuvvet menbaları etilmek Vâzım gelecektir. Bunun onya için ne kadar yor; lük 0- nler tıpkı çok koşan daha çoğa sularında.. arebesini dur aya girer Şark iş- ükayd kal- etle bunda bir Fakat Al-| için nazarı dikkati aftan Çin- İlerini toplıyarak varacağı yere var. sımali çinde Japonların taptığı mabud bir adamın koşarken bütün kuvvet- dıktan sonra diğlenebilmek için u- zun zaman yatmöğe mecbuür kalışı- na benzetiyörlar: İngilizlerin Uzak Şark vukuatına ne kadar ehemmiyet verdiklerini söylemeğe lüzum yok- tur. «Son Telgraf> bu - cihetten daha evvel muhtetif vesilerle bahsetmiş- Çünkü Çinde bir çok iktisadimenfaatleri olan beyaz ırkın Kapitalist devletleri ; Japıınyanın galehesi kat'ileştiği günden sonra büyük zararlar gıırecaklar'i aldıkları yerlerde nalkın lle baş papas rol alarak işe karışmasını istemiyor. Tavassut teşebbüsünün böyle" akim kalmış olması ise Berlindeki alâka- dar mehafilde hiç de memnuniyet- le karşılanmamıştir. İstikbale &id İhe, endişe € KIR MENEKŞESİ (Dünkü sayıdan devam) Fakat bu hal çok sürmedi. Nihal İson günlerde büsbütün değişmişti. | Tiya odasıma çe pencerenin yaninda kendini bir koltuğa bire - rın perişan dök Tini hafif hafif uçuran vü ki rüyaları hatırlatan fi İsında düşünür, düşü ge pek nadir, o da Muazzer hanımın arak saçlar aları ara- nürdü. Germe- Yazan : Tufan Sipahi d durdu, sonra bahce kamısımâ Zeymneb!. Zeymeb — Diye bağır- den serin geldir ğ r & nden birisi, o vesil gözlü kız. bu işmin sahibi kendisi olduğunu meydana koyati saşkın. bi la Nihale baktı. sonra Nihal Zeynebin Köytüler hensi bi tarafa dön zoru ile gidiyordu. Ablas we enişte- | boynuna sarılmış: İsi bundan çok müteessir idiler. kadar daima neş'eli göri Fa- |kat Nihalin elirde değildi: Şimdiye üzel Zeyne * jorsunt hati — Zejmeb, benim gi bimt. Diyordu, beni ta ben Potmayımı YaP-| Hatırladın mı Zeyni n gün- İle derede kayık vi tavsiyeleri bu halin i izah ediyordu. Ab- , eniştesinin bu hususta şüp- melerine mahal yoktu. hasta idi. Köyünün, n - ke, onat, $0« almış hir gibi günden güne ıınk Tü. sön bahar soldurmuştu. geçirmek i- çir, daha doğrusu Nihale hava teb- | dili olsun diye Pendiğe taşınmışlar- küstünde bir bahçenin içinde idi. Ni- hal bu Pendiği çok sevmişti.. Bura- da bir köy kokusu vardı; sabahları evlerinin önünden sürü sürü k lüler, öküz arabaları, inekler geçi bi olduğu bu yer- L 4, dalgin, çe- insan olmuştu. lmış — Bir şey yok abla, mehtab çok el de. diye cevab vermişti. Roman anlatırken Bir sabah hep beraber bahçede o- turuyorlardı. Adnan bey bir hasır bir-takım endişeler belirmiştir. İNGİLTERE VE UZAK ŞARK zlerin Uzak Şark işlerine ne kâadar ehhemiyet verdiklerini söyle- meğe hacet yoktur, İngilizler bir ta- |bak koltuğa yaslanmış eski mecmualara yor, Muazzez - Hanım — Nihalin yanında, ona vaktile okuduğu bir vo- manı anlatıyordu. Nihal dinler gö- Tünüyordu; fakat zihninde tamamen İsöyle, Gülsü: zdi minem beni İstanbu İki dostun tanışmalar oldu, Adnan bey n uzun dertli Muazzez havim da öne ha fikanan hiçkerik- lara rağmen ağlı ağlamaynı enirte könü ablasna karşt K hürmetş le ya, nelerce kendisine bütün metcudi « yetlerile bakan, hiç bir sety ivyen bu iyi ki yanında eski şeyleri anarak ağinmak ne kadar mânasız olurdu: Nihal kene dine yapılan iyilikleri hiç unutur muydu? m o mah- bi incanların Zeymeb yakında gelin - olacakmı, bir kaç hafta evvel babasile beraber İstanbula gel yorzlarmış.. Uzun uzun kö settiler, çocukluk zamanlarını andır alacağı cevabı evvelden biliyormuş gibi sesi titrir yerek sordü. — Ninem natı! Zeyneb?. b birden bir şey dir yemedi noktayd daldı t Gülsüm nine.. G nine. diye söyledi. Nihal, gi riyen dudaklarile: — Haydi söyle Zeyneb! diyordu, nine öldü de.. ne z0- er şeye tahammül €- ne. i dolu dolu olmuş, tit4 t bar, ben derim Nihal gene ağlamadı; fakat boğur rına tıkâman hiçlarıklarla boğuluyo” du. Artık Zeyneble konuşamadı.. Çünkü konuşursa kendini zaptede- miyecek, içindeki yaranın bütün 6- manyanın kazancı nedir ?. raftan da Almanya - Japonya müna- İtir. Bugünkü mevzu bu değildir. Al- sebatını dikkatle takib ediyorlar. manyanın, Japonyanın böyle uzun ile ağlıyacaktı. başka şeyler, gene o her- samanki | 9S SÜECEİ. düşünceler, her an içini derinden de- Zeynebler uzaklaştıktan sonrd Fransa yeıiid;n harekete geçiyor ! Lehistana bir Alman askeri heye- tinin geleceğinden — bahsedilirken son zamanlarda Berlinin pek canlı bir faliyet merkezi olduğu söylen * mektedir. Alman - gazetelerinin bu vesile ile yazdıkları artık hiç şüphe bırakmıyor ki bu son zamanda Al - manyaya gidip gelen misafirlerin bu seyahatte ziyaretlerine büyük bir müâna ve ehemmiyet vermek te ta- kib edilen maksadlardan olmuştur. Umumi harbden - sonraki senelerde Parisin böyle pek çok misafirleri vardı. Her gün gelenler, her gün kar- gılananllar, geçirilenler biribirini ta- kib ederdi. Şimdi söylenmek isto « nen şu var: Berlin gitgide Parisin yolunu tutacak.. Alman matbuatı olan biten şey- lerden bi Fakat bugün Paris in arzettiği man- bir harb neticesinde yorgun düşme- mesini isteyişindeki hikmeti ara - mak lâzım geliyor: Bugün Rusya ile Almanya arasın- da bir muharebe çıkarsa Almanlar kuvvetli bir Japonyanın kendilerine müttefik olmasını ne kadar kârlı o- lacağını besab ediyorlar, Evet.. müt- tefikin kuvv iyidir. Fakat zayıfı © nişbette her işi alt üst eder. BERLİN VE ÇİN - JAPON HARBİ İşte Berlinin son zamanlarda Çin- Japon muharebesini durdurmak için araya girerek çalışır görünmesinde- ki başlıca sebeb hep bu istikbali dü- şünmesi olmuştur; diyorlar. akat bugün Japonlarla Çinliler arasında böyle bir tavassutun neti- celenmiyerek kaldığı görülüyar. Çün- kü Japonya Uzak Şarkı o kadar be- semiş görünüyor ki artık orada ni #Devamı € sarfada) üçüncü bir devletin kendine faal bir ! Fakat acaba gitgide İngiltere, Pran. ta, Amerika ve Almanyanın Çin » Japon muharebesine nihayet ver - mek için bir tavassut plânı hazirlı- yabilmeleri mümkün olacak mıdir? Japoolar yukarıda dendiği gibi Uzak (Decamı Gacı sayfada) ne sızlatan acı hatıralar dolaşıyor- |du. Nereden, nasil bir tesadüf oldu; Nihalin gözleri yoldan geçen köylü- lerin arasında bir genç kıza takıldı. Ah! bu kız kimdi?.. Nihal bu yeşil İgözlü kızı tanıyacaktı!. Biraz müte- (Devam; 6nci sayfamız.Ja) eei ARIN: Eşyalarla fanteziler - serisinden Bir Bayan atkısının — ifşaalı Yazan: FİLE EADEEEEREI N RE Bu akşam MELEK Sinemasında JEAN CRAWFORD-WİLYAM POWEL.ROBERT MONGOMERY tarafından Fransızca sözlü ularak yaratılan BİR KADININ TALİHİ Neşeli - Zevkli « Eğlenceli büyük komedi Ayrıca : Paramount dünya havadisleri. Mektebdeki beş Anadolu b> i görebildim. Ankara vilâyeti» Ne ayıb., Ne ayıb?.. haritasından ancak - birinde Suriye'de filân değil, Anadoluda nin bir kazası: Çorum sancağına bağlı. Fakat, hepsi bu kadar. Coğrafya kilablarında santim malümat yok. Bula bula bir satır. buldum: «İskilib kaza merkezidir. Çorum sancağına merbut- tur, On bin küsur nüfusu vardır. Hepsi bu mu?.. Vallahi yazık. 5 Ağustos İstanbul'daki mektebler dapdolu imiş. Hele, bir kaç mektebde talebeden çok muallim varmış. Değil, nazır, müsteşar, büyük adamdan himaye görmek; maarif nezaretinde bir tanıdığı olan bile İstanbul'da kalabiliyormuş. Öyleyse: — Yaşasın eş ve dostlar. Biz kahrolalım! Bunü dün, kâtibeden öğrendim. Diyor ki: — Maarifde bir tanıdığın yoksa İstanbulda kal- man imkânsızdır. Mutlaka « Bak; Vedia Üsküb'e tayin edilmişken dayısı maarif nazırına bir mektub götürmüş, hemen İstanbul'da alıkoymuşlar. Perihan da öyle. Onu da Kastamoni- ye göndereceklermiş, babası telefonu açıp ta Sabih beye çıkışınca vaz geçivermişler. Kendileri sö; ler...> Demek ki, şu köhne Osmanlı imparatorluğu hu- dudları içinde yalnız ve kirasesiz olmak da günah... Çalışmak, kendine güvenmek, hak kazanmak kâfi gelmiyor. İşini yürütmek için sây değil, riya! fazilet değil, arka Jâzim, Tavsiye alabilmeli, telefonla ba- © yüksekse daha yükseğini bulmalı, bütün bu haksız lmesi hepsinden Hartabilmeli; nüfuzu nüfuza kırdırmalı. Fakat, ve yersiz nüfuzların toptan süpi daha keskin olmaz mı?, Benim için, kürenin üstünde ne asâlet, ne şöh- t... Mukaddes olan tek bir kudret var; — Alın teri... Fakat, henüz alın terinin kıymetini bilmiyenler ne umarlarsa kanaylıktan umuyorlar! Bu seciye ka- sabı telâkki, fikir mezbahasına türülmeli, orada sa- tırdan geçirilmelidir. Hatır ve gönülün hâkimhiyeti. ne değil, alın terinin yükselişine yol açmalıyız. Nü- fuz ve riya: Ne alın teri, ne de hak ve kanun ile boy üşememelidir. Nüfuzdan istifade: Ne — onun, ne bunun, ne şu bendenin silâhı değil; burnundan kan te d AA SEKMAAĞMAZ . A LĞ a aelemla d mışkırıp başı kitabının üstüne düşen sây uşağının hak- kıdır. Buna boyun eğelim. Ben «İskilibr e gitmemek niyetinde değilim. Mutlaka İstanbul'da da kalmak istemedim. İkiliğe kızıyorum, Sây düşmanlığı mı var?. Niçin ben gidi- yorüm?.. Niçin Perihan gitmiyor?.. Niçin ben: — Peki... Diyorum?, Niçin Vedia; İle mukabele görüyor?. Hepimi: Hepimiz bir mektebden, bir sınıftan çıkmadık Tn? Hem de ben birincileri değil miyim?.. -Müsavatsı lığa ne lüzum var.. Eğer İstanbulda kalmıya imkân yar ise bu imkân benim olmalıdır. Kimsesiz olan Hiç bilmediğim, tanımadığım bir yere nasıl git î ğerim?. Orada ne yaparım?.. Ömrümün sonuna kadar hayat.. denilen soytafk — Ve hep böyle çarpışıp duracak mıyım?.. 1 6 Agustos 4 Hem detd yanmıya, hem de havadis almıya git” —— tim. Ammna, Neziheyi evde bulamadım. Hepsi, Çam” hca'ya gitmişler. Bir hafta daha orada kalacaklaf” muş. Nozihe, acaba nereye tayin edilecek?, Ah, keşk? © da «İskilib» o tayin edilse. Arkadaş oluruz. Veedet nerede?.. bilmiyorum. Bana kapıyı açafi hizmetçiye soramadım. Fakat, gözlerim onu ne Kâ” dar aradı! 11 Ağustos «Nestren> lerdeyim. Temiz kalbli kız. Mekteb” den beni zorla aldı, evlerine getirdi. t — Bir hafta bana misafirsin.. kim bilir, bir deft — Gaha ne zaman görüşeceğiz T! Diyor. Onu da Çatalca'ya tayin v yakın, İstediği zaman gelir, anmı derini görür. Annesi, babası iç atlik yol?. Şurada... İ Ne oldu ise, yine zavallı bana oldu. İskilib nf yapyalnız 'orada ne yapacağım, nerede OtU "y kaç mektebi var, muallimleri - kim?. Herit lerim bağlı gideceğim, işte: hayat, DUT dan sonra mücadeledir. Mücadelede hüner: Yenik memek, yenmektir. . Neytf babasınlı 1 de öyle Y ki yer

Bu sayıdan diğer sayfalar: