FRANSA Taarruza uğrarsa Almanların ağır bombardıman tayyarelerine karşı Fransa bütün kuvvetile havacılığa ehemmiyet veriyor da yeni hrken hava kuüuvvetlerinii edildi. kolay değil Bununla beraber duşmanın hücum- larını büyük kuvvetle karşılamak - |dır. maksadı bunu 3000 tayyareye İçıkarmaktır. İtalyanın 2000 tayyare- si vardır. Fakat bununla k: ğ I İhiç benzemiyor. Şu halde İ sene bütç Jranı ve fabrikalarını altüst edeci lerdir. Hem de bir k: Artık Fron ber altüst ol Bir kadın kadın çorabınım hatıra defte- rinden bazı parçalar alacağım. Bel- ki de diyeceksiniz ki «saçma!» Ço- bların da hatira defteri olur mu imiş?.. Ammna insaflı olup şöyle bir düşünecek olsanız siz de hak vere- ceksiniz. Neden olmasıy? Onların da ». gençliği, ( iktiyarlığı, ölü- Bir fabrika ana bir çora olduktan sönra makineli evca' içinde bağıra bâ bunu. Bu bir ipek çoraptı. S kutu ile kundakladılar onu, Bir tu- İhafiye m anın rafında kı$met bekledi. Dükkânda pembe tırnaklı kaç kere bu kutuyu a- e ona baktı, içini çekti, re düşündü: Eşyalardan Fanteziler : çorabının hatıra defterinden FİLE teriler yüz görümlüğünü biraz fa: İlaca bularak otu almadılar, Tekra İkutusuna yatırıldı. Satıcı kız bira e benzettiği bu çaraba & Yazan: ihayet o gün kar çok üylü kürkür ilmiş Şik vi güzel bir kadın fiatını sormadan sai dırdi onu, Küçücük bir paketle bo paralar taşan çantasına yerli d anu. Satıcı kız, servelini de güzelliğ |de kıskandığı bu kadının arkasındar wb.ı kaldı. Güzellik ve zenginli İde o çok sevdiği çoraba sahib oln ; O gitti, dedi. | Raftan başka bir kutu indirdi v Peri kikâyelerini film: erde görmek zamanı geldi ! Üç senedenberi çalışı- larak bu tarzda çok uzun ve güzel bir film haıırlandı. ç dört senedit neticesi olarak et elde edil - Ne çeşid filmler mevzülari' seversiniz to değişir. Tarih tabilye dair deniz altımdaki türlü türlü mah- ikları gösteren yahut heyete dair yüzünün yıldızları me- örü- leri bizden pek uzak ihtiyacındayız. Fakat rsak daha bü: ahneleri bula - , Küçükken lerdik. Bu görmek başka bir dünya İsti; ha; maz mıyız? Var: Pi bunların masallarını di şımızda da filmlerini iz. seyredece- | ordusunun mevcudu 2, k, 44,000 de asker bulu! ak olan İac: İbütçesine bir takım paralar konmuş- İtur. Erbabına paraca yardım edile- Fransız matbuatı Fransiz hava | ! î | | | |kuvvetlerinin azlığından bah sle sık | alyan- | Tarla yapılan yi İvelerinin geri .Bi tayya- le öl- nu 936 yazında: nb?rı ik- geçen sol cen ikmali gibi göstermek * ine kümetinin dinsından da kalmıyan bazı & zeleleri vardı. Fakat Frar ın milli müdafaa bütçesi müna- aşa edilirken de söylendiği gibi noksanları n mak ne zimsa bu noksanları müba: ernek de öyle lâzımdır di- zarı ded lığından kendi e- itibarile şikâyet Film âleminde son üç'senedir de- |( vamlı bir gayretin neticesi. olar büyük bir muvaffakiyet elde edil - miştir. Worlt - Disney «Yedi filmi ile bu muvaffakiy oldu. Hareket eden - şekillerle -çok teyler sezildiğini biliyoruz. Fakat söyle müteharrik lerle bir film vücude getirilmek için üç sene- dk devamlı ve yorulmıyan bir gay- et 1,600 muhtelif resim ve... yüz binlerce dolar masraf lüzim olmuş- eti kazanmış Ben: Bir ilâhe imiş ilâhın meftun bir bendesi ve âşı Ben: Tulü renkli, gurub b bermişim, O da: Beyaz, sarı, runcü, m cüces | Güzellik il kerel edilir. Bu sene Almanyanın 2, tur. Burada yen |bazı r |başındı ırwı- genç Jelma veril |fena ruhun kendi mağarasına kapa- narak gefiç ve güzel kızı mahvetmek | büyü yaparken görülmektedir yapı filmden ler var: Yedi cüce masa enç «kar beyazs de- ma ruh iken çin O da, bu ışlı, ay gözlü bir dil- avi, kızıl, yeşil, kırmızı bütün bu tulü ve gurub renk- lerinderi doğan ay bakışlı dilberin esiri koyu, tu- imiş!, Ben: Eşsiz, sanem yapılı, şuh ve fettan bir genç kızmışım. ÖO da; fan genç kızın kül ve kölesi imi Bu eşsiz sanem yapılı, şuh ve fet- Çile mi olacaktır?. * |bir düşmi |hududlarında 6 bin tayyare var iların yarısı bombar- Fransızlar bu n İtalyan ve Alman birdenbire Pransa üzerine hücumu halinde vukua ge- lecek perişanlığı göz önüne getire- rok böyle bir hücuma hemen karşı ilmek çarelerini ylüşünüyor- ı—"uns.wm bugünkü hava kuv- * bir midir?. Meselesi naktadır. Evvelâ Fransanın yeti — meseli iklarının ilmektedir. Eğer bir. hücum a bu bombardıman tayyareleri €kler, düşmanın * cevab niş Fakat bütün herşey be . Ha an taarruzi hardı n ile mukabele etmek kâfi İgelecek mi?, /3.000 bombardıman tay Almanların aresi bir « le farzediyorlar İdenbire geldi, Fransaya taarruz etti, tarafından |(Hem de cn son şiddeti k aldatılırken ve gene |karşısında mani olacak bir kuvvet ile, Eğer bulamazsa bombardıman tayyarele- | ri Fransaya göz açtırmadan ber İve ilk olarak da tayyare karagâhla- ' leri liçinden başlı |ai z ğ bir çoraba gönül v leri kâmilen dur Buraya kadar Bidiyor değ rın da Alman da İdımanlı hava taarruzla: mak için çareleri vardır: Almanlar |bombardıman ederlerken evvelâ ne- İyi ve nereleri hedef olarak tutacak- lar?. Fransız tayyareciliği ve bu tay- yareciliğin inkişaf ettiği karargâh- | ları, fabrikaları değil mi?. Bunu ne- reden bilecekler?. Alman bombardı- man tayyarelerinin Fransaya taar- | TUZ eder etmez hemen buraları ala- caklarına şüphe yoksa da aradıkla- rini bulabilmek için oradan oraya dağılacaklardır. Fransızlar diyor ki: — Uzağa gitmeğe ne hacet?. Fran- sa « Almanya hududunda bizi aldata mak için Almanlar türlü türlü şey- ler yaparak kendi mühim yerlerini izlemeğe muvaffak olmamışlar mı? Biz de öyle yapacağız!. Bir kere vamı 7 nci sayfamız ı || SENENİN EN GÜZEL FİLMİ BUGÜN PEK MELEK Sinemalarında birden başladı Çorab âartık ceviz e İşe kokan bir aynalı dolaba ye rtık görücüler akın etmeğe baş- |ti ve hatıra defterini artık küçücük 1 Her kutudan çıkarışında içi |bir iskarpin içinde saklamağa başla- kakmalı, menek. lamı: en ve üzülen satıcı madmazel o (d kadar candan medhettiği halde müş- | (Devamı Yedincl sayfada) Yenı bır dans mı ? ? Tabli Amerikada icad olunan bu (ediliyor. Yani erkek erkekle kadın dansın çok garib figürleri olduğu gi- İda kadınla.. Amerikalı kadınlar bu dans için bilhassa çok kısa eteklik giymekte ve bu suretle bacaklarının elma dansı» bu dans -isabet ki- yal- 'güzelliğini teşhir ettiklerinden do- niz iki kadın iki erkek arasında icra |İlayı memnudurlar da |bi acayip de bir ismi vardır, «Şişman EEANETTE MAC nouı.nll Bilmem ki, Akbaba'ya kadar gitmek, Karakulak suyuna çıkmak da Nezihe'nin aklına nereden geldi?. Ben ona gezmeye gitmek için söz vı.dııvu(— — Al da bizi bu kadaruzağa — gö: Demedim yaz.. Fakat, senin çılgınlığın bütün bu yorgunlukla-, rın Üzerine ebedi bir yüz kızarıklığı da katacaktı; Peki, ben kalktım, yalnız başıma bahçelere doğ- ra )u'ııdumıe sana ne oldu? Sen ne diye beni'takib - Hani, o büyük cevizin dibine gelip te urka- Ben: Gök yüzünden arzı seyreden, daima gözü ve gönlü yüksekte şahin yaradılışlı bir turna imi- şim. O da: Bu şahin yaradılışlı turna ile yarışan bir kartalmış! Pakat, ben: Hırçın, titiz, kaçan bir turna; o da: Koşan, kovalıyan, pençesini bileyen bir kartalmış. O koştukca ben kaçıyormuşum, İşte bu mânasızmış!, Bütün bunlar Vecdet beyin dünkü iltifatları. Mektebe geldim, kendime inanmadım, bir defa da- ha aynaya baktım. Ayna beni aldatmadı. Aldaı yine Vecdet almuş. Ben ne aşk mihrabıyım, ne güzellik ilâhesiy ne tulü renkli, gurub bakışlı, ay gözlüyüm; ne & eşsiz, sanem yapılı, fettan ve şuhum. Orta bir güze- lim, Tenim pembe, saçlarım sarı. Boyum uzunca. Burnura, ağzım yakışıksız değil. Etime biraz dolgu- num, balık eti. İşte hepsi bu kadar. Vecdet yalnız,bir noktada aldanmamış. Hakika- ten, ben: Hırçın, titiz, kaçanı bir lurnayım. O da: Kö- şan, kovalıyan, pençesini bileyen bir kartal, Ben: Kaçıyorum, o da: Kövalıyor. Fakat, Bay Vecdet bu kaçış mânasız değil. Asıl mânasızlık: Kovalıyan kar« talın bilenmiş pençesine düşmek, Hele, dur bâka- hm?. Şimdiden ne avcılığa, ne de tavcılığa lüzum yok. Hep, dünkü ve daha evvelki yaptıklarını tekrar edeceksen: Yalnız bugün, yarın, öbürgün değil so- nuna kadar aldanırsın. Ben toy bir şehvet çocuğu değil, istırab şarabını yudum yudum içmiş ve ben- liğine iyice sindirmiş, çileli bir yaradılışım. Gerçek dudaklarımdan dudaklarının alevi eksilmiyor. O ilk ateşten öpüş hâlâ dudaklarımda yamyor, Fakat bu beni senin kartal pençene teslim etmiye kâfi gel- mez. Vicdan için: Belki, sence, kıymeti eksilen, te- lâkkisi değişmiye yüz tutan namus; hoş görülmeme- ye başlıyan fazilet; sarsılan ahlâk kaydları ve alın teri henüz ber şe> fevkindedir, Vicdan, kendini ancak bir kola teslim ödebilir? Ketdisine sadet ve- recek meşrü kola, İşte, o zaman damarlarımızda ta- biatın meşalesi yanar ve biz iç içe coşan, taşan tek bir kalb ve tek bir vücüd olabiliriz. Aksini düşünme, Hava ve hevese ayuncak, bin süslü nazariye ile ismet dolandırıcılığına hedel ol cak her halde ben değilim Vecdet. Günlerce düşi dükten sonra, bu fikir artık zihnimde yer yaptı. Dür 'de bunu düşündüm, bugün de tıpkı Upkısına onu düşünüyorum! Vecdet iyi ki, dün senden kaçtım. Yoksa, hem Nezihe'ye kepaze olacaktık; hem de kızcağızın bir defa daha yüzünü görmeyi-bana- haram- edecektin. düğüm zaman seni görünce vallahi iğrendim. Bu his içimden geldi, ma böyle eteklerimin ucuna dolaşmış, göz Müş ve benzi morarmış bir halde mi ynn—*rPım' Bu hal hangi genç kızı tiksindirmez?. Aşkta vefa Ve kudsiyet amyanlar için böyle karşılaşmalar daima fena!, Hâkim gözlerindeki tilsımlı parıltıların sade- ce azılı bir şehvet parıltısı oldüğu derhâl beziliyor ve o büyülü gözler hemen sihrini kaybediyor. Sonra, yanıma geldin, yine gözlerindeki bayıl- ticı küdrete, sesindeki coşkun ve - velveleli ahenge güvendin. Bana şiirler okudun. Maksadın yeniden kanıma kündak sokmak; du- daklarımda o ilk ateşten âlevi tekrar tutuşturmaktı değil mi?.. Hem, burada da yalnızdık, kimsesizdik, meydan senindi. Fakat Allahtan oldu da kânmadım. Bu sefer, elini elime, dudaklarını dudaklarıma do- kundurürken yanından bir ok gibi fırladım, koştum. Sen de keştun. Beni yakalamak, geri döndürmek için koştun.