3 Ocak 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

3 Ocak 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'FLORAF italyanın Habeşistandaki 60,000 kişilik ordusunun 20,000 askeri italyadan gönderilmiş.. Harb ihtimaline karşı Afrikanın boş bırakılmaması esasmı İtalyada hayat pahalılığı gittikce artmaktadır. Öyle ki yeni seneyi İ- talya hayat pahalılığının artmasile karşılıyor demektir. — Almanların Frenkfurter Zoltung gazetesi noel münasebetile bir ilâve neşretmiş ve bunda Roma muhabiri - tarafından yazılmış bir. mektubu koymuştur. Bu mektub İtalya hükümetinin res: mi istatistiklerine istinad eden ma- lümattan yazılmıştır. Haya: pahalı- lığı esas olarak meselâ 928 senesi ha- ziran için 100 rakamı kabul edilirse bu mikdar 935 ikinci kâzununda 25-15 derecesini bulmuş' Yani Ha- beşistan harbinin başladığı sene ha- yat pahalılığı bu kadar artmıştır, 1936 senesi eylülünde y 82,54 artmıştır. 1937 birinci teşi de © 9695 artmıştır. Nihayet gene 1937 senesi ikinci teşrininde ©6 9693 art- mıştır. Hayat pahalılığı mikyası bu suret- le 1937 ilk teşrininde 1936 eylülüne nisbetle 96 16 âartmıştır. Ondan sonra dâ İtalyan parasının kıymeti düşü- Fi l.4 İşte, o günden bugüne bu zehi edip gidiyor, Sönmedi, hafifleme! durdu. Bugün tam ; yanlız tek vak'a tan bağışlar; & biriktirdiği ve Mmezlik mücadelesinin rençliğe aldırmazdım. Pa sodan'ın kimse hükmünü « Fmi yedinci günü lmiş olsaydı kendilerini çok- da, olsavdı bütün bu iğ- nerede?.. Kıskançlık, rülmüştür. 1936 son baharında ve 1987 ilk baharında olmak üzere İtal- | »yada iş ücretleri biribiri ardınca iki | defa arttırılmıştır. | Alman gazetesinin muhabiri şunu İda söylüyor ki İtalyada ev kiraları, | |umumit hizmetler gibi hayat pahalı- lığında çok ehemmiyetli bir rol oy- niyan ücretler yeni sene zarfında İtekrar gözden geçirilerek tedil olu- nacaktır. Fakat ne olursa olsun İtalyada ha- yat pahalılığının artmasındaki se- bebler dışarıdan ithal edilen eşyanın fiyatlarında görülen yükselişidir. — | İtalyan parasının İaymeti düşü- rüldükten sonra bu fiyatlar daha yükselmiştir. Diğer taraftan dünya İpiyasasında mevaddı iptidaiye fiyat- ları da arttıkda âartmıştır. İtalya müh- İtaç olduğu iptidal maddeleri hariç- |ten böyle yüksek fiyat üzerinden al- maktadır. Diğer bir sebeb de İtal - yan parasının kiymetten düşürüle- İrek ucuzlaması üzerina hariçten bir İçak istek gösterilmiş ve — İtalyadan bir çok ma? slan memleketler olmuş: piyasadan alınarak dışa Jmnıştır. Bilhassa İtalyanın peynirleri dışarıdan çekilmiştir. Bu suretle yi- yecek fiyatları yükseldikce yüksel- | miştir. İtalyadaki hayat pahalılığı- | na dair Alman gazetesi muhabirinin verdiği malümatı gözden geçirdik- ten sonra İtalyanların Şarki Afrika imparatorluğuna sözü getirmek lâ- zım gelirse şu malümatı da vermek | icabedecek: İtalyanların Habeş im- | paratorluğunu muhafaza icin orada 60,000 kişilik dalmi bir ordu bulun- durulmaktadır. Bu 40,M00 kişi yerli, 20,000 kişisi de İtâlyadan gönderilen ] askerdir. İtalyan generallerinden A. | Bolatni neşrettiği bir makalede ile- ride Çıkacak bir Avrupa harbinin te- girleri müstemlekelerde daha çabuk | duyulacağını yazmıştır. 1914 senesi harbinde de bu tesir kendini göster- | miştir. Fakat ileride böyle bir harb | İdeşinin nasıl oynadığı bu sefer tayyafe ve tahtelbahirle - rin oyniyaacağı “Tol çök ehemmiyet- lidir, Avrupa devletlerinin müstemleke- lerile olan münasebetlerini kesmek için düşman tarafı tayyare ve tah- telbahirlerle âzami çalışacaktır. İtalyan generali bu nokta!'arı ha- tırlatmakla İtalyanın Afrikada bu- gün niçir böyle daimi surette kala - balık bir ordu bulundurmasındaki mocburiyeti izah etmiş oluyor. Ge- neral demek istiyor ki bu kuvvet ile orasını muhafaza ve müdafaa etmek kabil olacaktır. Fakat başka devlet- lerin bu ordudan endişe etmelerine yer olmasa gerektir. Bundan başka Afrikada İtalyadan gönderilmiş bir çok amele vardır. General ileride i- Geçenlerde Japonya veliahdi prens Aki Hiro'nun hastalanması üzerine 'Tokyoya davet edilen Amerikalı he- kim Whely Japon sarayında gördük- lerini ve imparator tarafından nasıl kabul edildiğini anlatarak dünya ga- zetelerine bazı şayanı dikkat malü- mat vermektedir. Bundan anlaşıldı- a göre Japon imparatoriçesi otuz larındadır ve şimdiye kadar dört çocuğu olmuştur. Veliahd prens Aki Hino dört yaşlarındadır. Çok zeki- dif. Kendisinden ileride çök şeyler beklenmektedir. Küçük erkek kar- ına bakar, ona karşı büyük bir ağabey half almiş- tır. Veliahdin diğer kardeşleri ken- a çıkınca bunun — müstemlekelerdeki İtesiri daha çabuk olacaktır. Çünkü telkin devam di; a de, u bir senelerin çekeme- wiedanı da bir h- çekememez- kudüzca disinden büyüktür ve kızdırlar. Bun- “dan en büyüğü prenses Terd Üç yıldızlardan “En büyüğü Si Kocaya gidiyor Angelâ Mavbi on altı yaşında bir yıldızdır. Onun gibi sarı daha iki kız yardır: Klod ile Klodin. Bunlar ikiz- dir. Angelâ Mavabi de bunlardan on |bir ay büyüktür. Şimdi - Liverpolda bir fabrikatöre varacaktır. Resimde genç yıldız. nişanlısı fabrikatör ile beraber görülüyor, cabederse Şarki Afrikadaki bu amele kütlesinin de elindeki kazmayı, kü- reği bırakarak tüfeğe sarılacağını İ- lâve etmektedir. Genç İmparato Japonyada eski ananeler İmparato- n hürmetini kazandırıyor — iki yaşlarındadır. Küçüğü olan da yedi yaşlarında prenses Taka'dır Prensesler en ziyade sinemay merak ediyorlarmış. Amerikalı dok- tor prensesi muayene ettikten son- ra hiç merak edilecek bir şey dığı hakkında imparato etmiş, fakat ayrılmak için diği vakit imparator hekimi kapıya kadar geçirerek iki gün Sonra tek- rar gelmesini söylemiştir. -Ameri- hi hekim diyor ki: Bunda bir fevka- | lâdelik olmıyabilir. Fakat öyle değil. Japon imparatoru ilk defa olarak be- (yaz ırka mensub benim gibi bir a- | damı mahremiyetine kabul ediyor demektir. Çünkü büyük devletlerin 'Tokyodaki elçileri imparatoru Devam: 6 ıncı sayfamızda ORTANCALA Eylül ayı. Artık ılık yaz günlerine, tatlı ton bahar akşamlarına elveda. Bir sabah.., Serin bir sonbahar sabahı. Genç kız, kusürsüz ve - pürüzsüz de, kumral saçlarını - dalgalandıran sabah rüzgüârı, uykusuz geçen gece- nin mahmurluğu ile, küçücük bah- ndeki çardağın âltındâ, etrafını süsleyen pembe ve mor Çiçekli or- |tancalar arasındaki şezlenguna u - zanmış, yeni bir romanın sahifeleri- ni, hırçın bir hareketle karıştırıyor. İşte burada da aşk... Her yerde olduğu gibi, fakât bıktırmıyan ve doyulmıyan sevgi Biribirini çılgınca seven ikl sev - gili, haset-ve kinin ayırdığı iki kalb, layrılığın soldurduğu iki çehre; hic- İrana katlanamıyarak ölen genç bir İâşık. Bu bir roman 'değil, mazinin boş- İluklarında kaybolan saadet, istikba- |lin ıstırab gönlerini -içine çerçeveli- “yen hayatlarından bir ka Elindeki romanı dizlerine bırakı- yor. Taze Üzüm tanelerine benziyen İtri göz bebekleri ile, bir ceylânı an- diriyor. Bakışlarında beki sum renkleri görünüyor. Etrafını süsliyen, çok sevdiği-or < tanca çiçekleri, ona neler hatırlat- miyor ki... Berrak ve lekesiz hislerin doğur- duğu masum bir sevgiyi, ve unutul- mıyan saf ve sonsuz bir aşkı.:. Ortancaları neden bu kadar sevi- yor?. Onlara bir yakınlık d ve hissediyor. O da mi? Üç kız kardeşin v! Ayni çatı altında kamı taşıyan diğer iki kardeşine hiç te benzemiyor. Bu da tabiatın garib hissiz ve İcilvesi. O kardeşleri gib İdu yaratılmamış. Se vilmek ve mes'ud olmak isti İkan bir zaman, karşıl: 'erhk, bu arzuları ha | Onu ilk defa, meh cesinde, bir ekır ba ! süren” arkadaşlıktan bir duygunun p di. Bu eski dostluğu, zaman döndürmüştü Uzun müddet muşlar, İrine aşklarını lardı. Bu itiraf, ancak önli ren bahtiyarlıktan b ir şey te- min etmedi. Biribirlerine günden güne bağlılıklarını gören muhit, ve kız kardeşleri şedit bir kıskançlık, ifa mecbur olmuş- | iki ây sü- ikim O şehvani bir kadar hâkimdi kendisi de, bir de ellerimi Besile m vücudunu örten mavi sabahlığı için- | Sinema kralı GARY COOPER'in En son ve en büyük DENiZ KAHRAMANLARI Fransızca sözlü bir süperfilm Önümüzdeki Perşembe akşamından itibaren SARAY Sinemasında y edi dim?. Bilmiyorum. Yalnız, o da de muhakkak ki çok his güürsuz bir arzu ile ona akmadı, göster R ARASINDA M. Sevgi jmüthiş bir merak içinde |lar. | Muhit kıskanç değil, aynı zamandı mutaassıptı da. Bunun için sevişen |gönüllere karşı, takdir ve hürmet ye- hutsuzluk ve asabiyet gös- anç ruhlu kardeşleri bile isebetle “kin bağladı. Onlar biliyorlardı. anlıyarlardı ki, böyle bt alâkayı, böyle bir sevgiyi, yalnız bir İtek sevgi için çarpan bir etkek kal- İbini bulamıyacaklarını, bugüne ka- 'dar karşilaştıkları muvaffakiyetsiz- İlikler açıkça göstermemiş miydi? Bı kuvvetli endişe, yalnız kendi men- faatlerinden başka bir şey düşün - miyen, eğolst ruhlu bu kızlari hare- kete getirdi. Sevişen iki kalbi zede- I&mek, körletmek - için ne- lâzimsa yaptılar. Yalan, iftira ve Tesat dolu Sözlerle onu aldatmağa, kandırmağa çalıştı- lar, ve daha acı neticeler elde etmek için, kendilerini., fedaya Kâlktılar. Genç kız bunlardan bihaberdi, ay ni havayı teneffüs eden, ilkü İpeşinde koştuklarını zannettiği kar- in'qlîrrhıln sadakatsızlığını, acı bir İhakikat olarak, dönmemesine kaybo lan saadı sesdiz uçuşundar. son l leri istihta dolü kelimı lerden, Ve zehirligülüşlerden an- lamıştı. Artık o, iftira kurbamı bir Sevgiliyi, bir destek zannettiği, ve Şefkat umduğu iki kız kardeşini kay |betmiş demekti. | Halbuki genç erkek, o |Jyan gözlerden çaoktan İkendisi Anadolunun münzevi ve ses siz bi albinin en İderin köşeler n bu aşkı u- İnutmuya, bu a; 1 boş yere dindir- imeğe çalış (Devamı var) Adliye Daireleri ve 'Yazı makineleri | Aaliye Bakanlığ liye daireleri zin yazı makin y Ümile tatmini veya hiç olmazsa asgar Yazan : çırpındı- hvet arı- uriyet Ad- hadde indiri eri tesbit edebi- » Adliy İmek için bir a dajğroleri bu manda devab vereceklerdir. Bundan sonra hiç bir mahkemede at'iyen el ile zabıt tutulmuyacaktır. VAyrıca, yazı makinelerinin mahke- |me salon! İmaları için de tedbir alın: nkele larında fazla 808 Çıkarma- caktır. filmi Dilim mi tutu ben de; galibiyetle bana | ki; oturmama arıştı; bana bı- bir koltuğun üzerine yığıldım; sanda! k Bik, çocukluk her şey sürüp giden bu — Piç. Propagandas Vicdan piç asla! amaz, $ Temmuz Mekteb issiz. Can sikiyor. Hiç kimsenin uğra dığı yok. Ne öğretmen, ne de talebe... Öyle ya, her- kes benim gibi değil ki. Onlarm anneleri, babaları, ve konâkları var. Ben, za- lik kocaman yatak evleri, sayfiyeleri, yallı... Geceleri elli y: nunda yapyaln Bu kadar geniş yatakhanede insanın gözüne kolay kolay uyku bile girmiyor Neyse ki, gündüzleri serbestim. Arada bir istediğim gibi geziyor, dolaşıyor; bazan akşam, bazan — gece mektebe yatmıya geliyorum. Dün yatakhaneden çıkarken koridorda yardirek- ncai | hi — O... Nasılsın Viodan?.. Dedi, hatırımı sordu, iltifat etti. Kendisine bü- yük teşekkürle mukabelede bulundum. Ayrılırken de dedi ki — Diplomanız Maarif Bakanlığında. Tayin em- rinizi bekliyeceksiniz. Her halde çok gecikmiyece- ğini zannederim. O zaman kadar mektebde kalmı- nıza müsaade edilmiştir. Müsterih olunuz.. Bu tostoparlak, yüzü de, vücudu da, edası konuşuşu kadar tatlı ve şirin olan kadın öyle hoş; da ma gidiyor ki.. & Temmuz Geceyi Nezihe'de geçirdim. Hoca çıkması ile isim gününü bir arada kutluladı; erkek ve kadın ar- kadaşlarına iyi bir gece geçiritti. Hele, bende hatırası ve izi daha kuvvetli. kala» cak, Vecdet, nihayet dün gece orada bana kalbini açtı; derin, muammalı bir aşk hikâyesinden bahset- ti.Ona bakılırsa gönül ve göz alıcı bir sevgi., Tuhaf Şey'?, Daha ya beşinci, ya altıncı konuşuşumüz. İlk günden bana âşık öldu. Şimdi de şehvet dolu bir coşkunlukla bi inı ifade etti. Âmma, ne nafile üzüntü! Hiç, bende onun aradığı yaradılış var mı?, Fakat, ne olursa olsun dün geceki hali ile beni di. şaşırttı; müthiş bir çılgınlık gösü Herkesin ba- na ve ona bakması mümkün iken medi, kork- madı, yanıma geldi; usulca bileklerimden yakaladı, Şehdane'nin yanından ayırdı, karşı oday a Buna ben de şaştım, mukavemet edemedim. Mikna- t tutulmuş gibi m. Gittiği yere arkasından be- nide çekiyor, götül Geçtiğimiz odada yalnızdık! — Veçdet ne oluyorsun, bü halin ne?.. y *e yordu. Ai dan, sizi dta, daha senli benli kuzum, beni bakışlarını; bi ran aşk ve şeh dirmek, gönlümü, damarlar gümü ateşlemek, mukavemetimi bütün bütlin kır- mak isliyordu. Ben de hayran, şaşkın onun gözleri- r, karanlık bir çöle doğan gü alıcı göz bebeklerinin içinde kendimi düm. Höle, avuçlarımı avaçlarının. siçinde ovalıya- rak sıktıkca, meltem gibi baş döndürücü, sıcak, kave ruk, sinirleri bozan bir rüzgâr sanki parmaklarımın ucundan damar damar kalbime akıyor, kalbimde-bir bahar havası gibi tazeleniyor, beynime çıkıyor, ka- nımı uyüşturuyor, tepemden ıı:nagın:ı kadar bütün Te

Bu sayıdan diğer sayfalar: