f(-SONTELGRPR F—2B5 Birincikânun €27 AKŞAMCILAR! ııi zN ee l ASA NERSAİILONNA HT SADA SSD DERBLNA A V BatlaTENdZE GÜYÜT LNM e n sav b keANER aNİN esaNlma N lin —Bl— JESski bir Yazan : —XX akşsamcının defterinden) Osman Cemal Kavyallı Bir akşam kerahet zamanı Turhan, Neyzen Tevfikle karş*_ıvla_ Şahinin taksimli bitince gece orta oyununda kadın rolüne çıkmış olan, Büzel sesli delikanlı dilkeş havet a sabaaa arasından bir gazel tuttur- du. Sesi pek güzel olan gençcin bu | gazeli Boğazın karşı kıyılarında akis- ler yaparken bütün civar pencereler irer birer açılmıya başlanı bitince, başta Deruni — olm: ellerini dizle- a başladılar; Hayali yüre dıegnıe girye, dursun Açıktır, sinemin bağı buyursun Kurulsun, kol kol olsun, ordu kursun Açıktır sinemin bağı buyursun ! Bu şarkı, arkada kalan tepelerin ardından gün doğarken Boğazın 0- sessiz, mahmurluk halinde Turhana pek dokunmuştu. O ane kadar hiç bir yerden duyma- miş olduğu bu güftesi bestesinden ve bestesi güftesinden yanık şarkı- nın şerefine bir koca limonlu rakı daha çekerek : — Ben daha, şöyle kendi başıma, biraz şu arkamızdaki kırlara doğru çıkıp gezinecek, biraz güneşin doğu- güktiler. . Mümeyyiz nalı münalı Turhanın arka- daşının yüzüne baktı. Sonra Tur - hana : — Sen bilirsin amma, dedi, uzama ! Akşamki beyaz maşlahlı, lâcivert peçeli kadının hayalile Turhan o kıre ları, tepeleri birhayli dolaştı ve bir Saat kadar sonra yalpanın bini bir paraya tekrar oraya döndü. Turhanların semtinde oturan ve arada sırada yollarda onunla gözgöze geldikçe ona pek hafif gülümser ve göz süzer gibi olan o kadın, dü sahibi Mümeyyiz Beyin #krabasın- dandı. Turhanla onun arasındaki bu ka- darcık münasebetin arkadaşı da far- — kında idi. Onun için akşam meseleyi Mümeyyiz Beye fısıldamıştı. Mü - meyyiz Bey ise içinden, Turhanı bu akşam oraya çağırmakla çok du, galiba yakında bir taşla iki kuş vurmuş olacağız diyordu. Güneş iyice doğup düğün evinde kalmış olanlar hep uyanınca — sekiz kişilik incesaz öne düşü ve İstanbul- dan gelen misafirler sazın arkasına dizilerek kıvrak, oynak havalar için- de cemaat iskeleyi buldu. o BÜ “TURH/ NEYZEN TEVFİK İLE KARŞILAŞTI Bir aksam, kerahet zamanı, Tur- han abırâliden aşağı inerken Yeni - pöstahaneye sapacak sokağın köşe- tanıdınız değil mi? Hü Deruni Beyin ahbablarından Ve o- nun tabirile ehlidillerden, canlardan, henüz pek orta yaşlı denemiyecek; damıyacak 0- cık saçlı Sele man, Turhanı görünce : — Ne iyi bir karşılaşma ! dedi.. gel geni bu akşam, hiç beklemediğin, Hmmadığın bir adamla, dahâ doğru- su çok vaman bir san'atkârla tam No:15 | çok | ŞNTSLL . tırayım ve sana bu gece onu doya (doya dinleleyim ! — O da bazıları gibi traşçı olmasın ! — Hayır! O, büsbütün başka tip- te bir adam! O, ne bizim Hüseyin İ|Derunt Beye, ne bana, ne sana, ne şuna, ne buna, ona, he hiç kimseye benzer... yaman bir ilmem am- na mahsus bir adam ! Görünce ş: İcak, onu dinlerken bayılacaksın — Çenesi sizin Hüseyin Deruni Beyden kuvvetli mi — Çenesini filân b gısı gerçekten... — Ay bu çalgıcı mı? — Senin anlayacı — Rica eder'm, müssade edin, işim var ! 'Turhan, Hüseyin Deruniden de, Setmandan da pek hoşlanmadığı için şimdi onu satmak İstiyordu. Selman pek çok istar halde Turhan o- nunla bu © çok yaman Ça cıyı dinlemiye gitmedi ve kendisini tarzda oradan sepetle- geldi, orada tramvay ı_—...ıuy.ı yeni açılmış olan birahaneye girdi. Selman, na, çalgıcı dediği o adı |mın adını söylemiş olsaydı Turha ak amma çal- '»'nlun:lı, Japon - Çin Harbinin beş Aylık tetkiki (4 öncü sayfadan devami sine varmıştır. Bu esnada gerek cep- hede ve gerek cephe gerisinde sayı- İsız insanlar ölmüş ve yalnız Şang - y'da 1 milyon kişi yersiz, yurd - suz kalmış ve yalnız bir parça kuru €kmeğe razı bir hale gelmişlerdi. Son hufta zarfında Çinin merkezi o0- Nankin'in zaptı ile en mühim mücadele başlamış oluyor. Çünkü şimdiye kadar Japonlar yalnız Çin- Nlere hücum ettikleri halde bu es- nada —Amerika ve İngilterenin 'Yangtse nehrinde bulunan ganbotları na da ateş açmıya cür'et etmişler ve bu vaziyet umumi siyasada İngilte- ve ile Amerikanın müştereken Ja - ponyaya karşı harekete geçmek ü-* İzere müzakereye geçmelerine sebe- biyet vermiştir. Jspon hükümeti kendisine verilen notalara karşı şu mealde bir cevab verntektedir: Muzaffer kumandanların — harb meydanındaki hareketlerine karış - mak o kadar kolay bir şey dağildir. Bu tıpkı bir insanın çi duğu Tokmayı dişleri ara miya benzer. Japonyanın bu cevabı Amerikanın daha mülesanıd bir ş kilde hareket etmelerini intaç etmiş bu husustaki mes'uliyetin tamamen Jsponyaya raci olduğu kendisine tebhlift edilmiştir. hâ: Bir Günahın Romanı Yazan : Sunanın odasına girdiği zaman genç kızı, penceresinin kenarında, elinde kitarasını evirip çevirmekte — olduğunu gördü. Tepsiyi masanın — Üzerine bırakırken : — Ah, Sunacığım, diyordu, bir za- manlar bize ne güzel çalardın. — Yine çalarım !. — İlâhi çocuk.. işte şu çalgının is Mmini beceremiyorum. Biliyorsun... Suna : — Ayşe nineciğim, bundan kolay ne var.. kitara deyiver gitsin.. Biliyor musun., bu akşam, kitara mü çalmak için içimde ne büyük bir | arzu var. Hem çalmak, hem de doya doya ağlamak istiyorum. Ayşe nine başını sallayarak : — Yoon.. ben ağlamak istemiyo - rum. Haydi Ayşe nineni seviyorsan he geleceğim. Nezahat Gültan İhtiyar kadın tekrar misafirin bu- Tunduğu kata indi. Salondan piyano |sesleri geliyordu. Fatma, içeri dışarı |girip çıkarken kapıyı iyice kapama- (muş, bir aralık brakmışlı. Kâmran |Hanım da misafirile meşgul olduğun- |dan bunun farkında bile değildi. Ayşe nine, aralık kalan kapıdan içerisini mükemmel görüyordu. Me- rak ettiği gence dikkatle baktı. Eğer gözleri onu aldatmıyorsa, o mutlaka Sunanın gösterdiği fotoğrafın ta ken- disi idi. Hem bu sefer koltukta otur- muyurılu. Kâmran Hanım piyano - Nüun başında bir parça çalıyordu. Genç misatiri de, piyanonun başı İda durmuş, ona hafif eğilmiş bir va- ziyette dinliyordu. Ayşe nine bu hale daha fazla ta- hammül edemedi. Ve doğru yukarı, | bana bu akşam 2 numaralı Lavrens | ( İnci sayfadan devami mıştır. Anlaşıldığına göre Türkistan- İdaki bu hareketler Japonların ta - mamile malümat ve tertibatı altın- da cereyan ettiği gibi hele Asya İş- lerini idare eden general Döl Hara- nın haberi olmaması imkânsızdı. 933 de general olan genç Döl Hara çok n, pek güler yüzlü olduğu için kendisini görenler onun fevkalâde gayret ve faaliyet istiyen işleri bece- rebileceğine ihti 'akat Japon gizli is sini elinde tutan bu zeki adam ken- idare edemiyeceğini an - lamış, onun için istihbarat işlerini ve tertibatı idare etmeği tercih ey- Uzak Şarkta kaç türlü dil varsa onların hepsini iyice — öğrenmiştir. JArtık ondan sonra güh şehirden şe- hire giden bir satıcı olmuş, gâh ora- dan orayâ dolaşan bir çalgıcı rolü ta- kınmış, genç bir zabit iken başladı- ği bu oldukta etn general oluncaya kadar ve şimdiye kadar hep devam Döi Hara evvelce Nankin hükü - metile muahedeler yapmış, fakat bu |muahedeler gizli tutulmuştur. Lâ- |kin Japonlarla Çinlilerin bu mua - kedelere verdikleri müânâlar ayrı ayrıdır. Son ihtilâfın da böyle gizli Tauahedelere verilen türlü lardan çıktığını Avrupa gazetele- y Döl 1 leri gören Nikedmar: oralarda bu İ mindeki Ja - pon subayı vardı. O rette ölmüş, ondan 860 bu işleri eline almıştır Şimdi Döl Hara'nın harb de öldürüldü aber verilm dir. Uzak Şark harbinin nazarı dikka- ti üzerine celbetmiş olduğu mi simalarından biri bu suretle dün - yadan ayrilmış oldu. Beyoğlu Üçüncü Sulh Hukuk Hâ. hallesinde oluru 1 Salih tara- fından, Kasımpâşada Karaman ma- hallesinde Arnavud Mehmedağa so- kağında 1 No. da oturan Serezli Ali oğlu Receb ve biraderi Osman aleyh- lerine açılan 175 lira alacak davası- İnın duruşmasında dava edilenlerin hâlihazır ikametgâhları meçhul bu- İlunduğundan davetiyelerinin ilânen tebliğ edilmesne rağmen gelmemişler 've davacının İsteğile dava edilenlerin davacı tarafından verilen senetteki zalarını inkârları halinde ve bun- dsn maada Recebin, senedin zahrin- (de 26 lira aldığına dair olan şerhin tındaki imzasını inkârı halinde is- İtıktab yapılacağından bahisle tebliğ *eaııı—mk muameleli gıyab kararmın İ>n gün fasıla ile ilânen tebliğine ka- rar verilmiş ve muhakemesi 24/1/938 pazarlesi günü saat 14,30 a talik ki- “|Hinmış olduğundan itirazen m yen gün ve saatte mahkemeye gel - medikleri takdirde istiktabdan ka- İçınmış ve vâkıaları kabul etmiş sa- İyılacakları gıyab kararı tebliğ ma- kamına kalm olmak üzere ilân olu- nur. (3243) İteş, anun kalbini kıvılcımlamıştı. Zavallı çocuk, diyordu, bu vefasıza gönlünü nasıl da kaptırmış. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini şaşırmış bir halde odaya girdi. Suna onun geldiğini görünce sevinmişti. Suna, annesile dargın olduğu gün- denberi ilk defa bu kadar neş'elen- mişti. Ayşe nine, onun bu neş'esinden |korkuyor ve ona bu misafirden de |bahsetmek istiyordu. Ayşe nine ken- İdi kendine şöyle düşün | — Madem ki, Sunanın — sevdiği İgenç, bu akşam köşke kadar gelmiş- İti. Suna bunu niçin bilmiyecekti?.. Sevdiği adamın ne kadar vefasız bir Insan olduğunu niçin öğrenmiyecek- ti?. Evet.. diyordu, Suna, bunları bil- meli., a bildiklerimin hepsini söy- leyeceğim... htiyar kadın, Sunayı karşısına al- dı ve gelen misafirin kim olduğunu ona anlattı. Suna onu dinledikten sonra oldu- ğu yerde donakalmıştı. Ayşe nine, ğini güzelce ye., ben şimdi yi- |Sunanın odasına çıktı. Ayşe ninenin |sözünü bitirdikten sonra şunları da v b “beyni altüst olmuştu. Şübheli bir n- İllâve etmişti : b « vetlenmi ü- (y avvetlendirilemezdi : | HİKÂYE I SEVDİĞİM KIZ (4 üncü sayfadın devam) kurdun inine düşmüştü. Onunla çok |tatlı dakikalar geçirdim, silinmiyen hatıralarım var. Ada çamlıklarında Boğaziçinde gezintiler yaptık. | Ondan da diğerleri gibi soğuyaca- ğimı biliyordum. Macera defterime, İyalnız onun ismi geçmedi. Sevgisini İniz kalbitm için sakladım. Ona şöyle bir mektub yazdım: «Cici Foyan, Seni, yorum, Vedad. Onun diğerleri gibi, ihtirasımın Jkurbanı olmasını istemiyordum, o- nu sevdiğim için bıraktım. O artı mayor, fakat bon onun içinde daima, alayamıy |bir erkek olarak yaşamıştım. Sevdiğim kız, o benim sevgimin kurbamı olmuştu. Almanyaya karşı x ( 4 üncü sahifeden devami cın küvvetinin arlması neti- cesidir. Kuvvetimizin böyle artması ise ne diplomasi faaliyetimizden, ne de siyasi plânlarımızdan ileri geli - yor. Fakat sadece Avrupanın orta - sında büyük bir devlet olarak mev- İcudiyetimizden doğuyor.» Bu satırlar Berlin zaviyesindet isini nü göstermeğe yarıyacak gibidir. Fa- kat şimâi bir de Macarlar tarafına bakmak iktiza ediyor. Macarlar Al- manlarla nt daha sıklaş- İurın eri için Orta Avrupa Jişlerinde Buda-Peştenin de ne dü - ten bize göslere- min şeya « hakkında Macar. gazcteleri .qk ihtiyatlı dav lar. Bu dâ z değili car paytahtınm en tanınmış bir gazete- |si olan Pesti Hirlab bakınız bu me zuda ne diyor. ebebsi «Fransa - Romanya ittifakı kuv - benziyor. — Lehıst: ) Yugoslavya da harb zuhurunda f min — tarafında — bulunacaklardır ansız - Çek ittifakına gelince; bu ar küvvetlidit ki daha Fakat İkosluvakyanın bugün maruz bı.)u - an- ziy İnur gibi göründüğü tehlikı mek çin uğraşılmıştır. M. De man nüfuzunun lerke |o de e kadar yolu kapımağa muva Fakat elde edilmiş olan neticelerin uzun zaman devam edeceğine hükmedilemez.. Macar gazetelerinin bu mânolıdır. Orta Avrupa işlerinde Avustur - İyanın mevkij ne kadar nazik oldu- gunu söylemeğe lüzum var mı? | Vransa hariciye mazırının seyaha- İti en ziyade Avusturyalılar tarafın 'du, salırları kla takib edildiğine şüuphe İedilmemektedir. Viyananın en ileri gelen bir gazetesi olan Viner Zay - | yong meselâ bu seyahatten bahse - derken Fransız siyasetinin bugün ağı müşkülâtı hatırlatıyor ve at bir takım neticeler ştir. Fakat bu neticeler bugün henüz ölçülemez. Yalnız muhakkak olan bir şey varsa oda Avrupadaki gerginliği izaleye hizmet edeceği - dir. — Bilmem kızım.. yine bunu pek kat'iyetle söyleyemiyorum. Belki de ben aldanmış olabilirim. Bu genç avcının kendisini yakından görmüş değilim. Yalnız “setin gösterdiğin resme çok benzettim.. Suna birdenbire yerinden doğrul- di — Haydi, beraber aşağıya inelim. Senin gördüğün delikanlıyı bir de İben göreyim.. dedi. Bakalım, haki- İkası mı?.. Ayşe nine, Sunanın aşağıya inme- sini pek istemiyordu. Fakat gitmiye- lim de diyemedi. Beraber aşağı sa- Jon kapısına indiller, D Suna, hâlâ aralık duran kapıdan içerisini seyretmiye başladı. Evet. Ayşe nine hiç te yanılmamıştı. An- , piyananun başımda — Şubertin bir parçasını çahyor, Yılmaz da ona doğru eğilmiş, dalgın dalgın dinli - yordu. Ayşe nine, Sunadan korku - yor, bu manzarayı gördükten sonra mutlaka fena olmasından çekiniyor- du. Halbuki Suna, teessürünü belli etmedi. Ve kapıdan ayrılırken, Ay- şe nineyı (Devamı var) gözlerim, dudaklarım için değil, yal- | ” alnız sevdiğim için bırakı- | ak bu bahisde | * |söylenecek, dedikodu yaj katen, gelen miüsafir o mu, yoksa baş- | Haraç mı (S net sayfadan devam) olarak şoför tuzağa mı düşürüldü? tamer Vaydman'ın banede edindiği bir ar- dır. )'akat Vaydman Alman - tir. Fakat Fromer de Va; |rafından bldflrü!mîı—'ı K kurbanlar i kat kabul c d mak ct parası :ıı yoktü. anp Ğ elen küvvetli bir. ih öre Fromer Vaydman'ın bir çok es- r Bunları bir. gün İmoydana çıkaracak korkusile Vayd- onu or kaldırmağı daha atık bi '1muş ve genç adamı öl- B aaliyetine bir Delbös seyahatinin nasıl göründüğü- Blank ile beraber yaşıyan Röne Triko'dan da öğreni- lecek bazı mühim cihetler vardır yemek yel tım de birisi ile nazarı dikkati ceib ke komşu olan Moli'nin de malüm müracaat edilmiştir. Bu adam ir. Karısı, bir ır. Bu kız için lâbilecek iki sene mahud ki tına altmış yaşını geçi de yetişmiş kızı v yoktur. Fakat evvel Moli çok sıkıntı çekn İsızlıktan ne yapacağını Bunun e Almanyaya para ka İçakerlığı girişmiştir. Bu huyus hiç bir üzeri ine için! Fakat | K Komşuluk mu ? ta da arkadaş olarak Million ile Jaf Blank karşısına çıkmıştır. Fakat bif iki kere Almanya gidip geldikteli ” İsonra üçü de yakalarımışlardır. Mik Hion ile Jan Blank mahkı olmuş- lar, fakat Moli kurtulabilmiş, Fran- İsaya dönmüştür. Vaydman ile tanışması bundant isonradır. Emlâk alım satım işlerine M(lııü unu iddia edı-ıv V vd' Bulmuş, onun e: İMfoli'nin yeni el bir n'ıv'rıobıl gelip gittiği gö * müştür. Bu otomobilin maktul şoföre sid oldı mektedir. Gitgide Vaydman Moli il€ ahbablığı arttırmıştır. Artık onün e sık sık gidip gelme- amıştır. O kadar ki andmfl" *rmyı gider, yer, içer, ) arını bile diktirir, t ş. Yalnız orada gecelediği, yat tığı malüm değildir. Moli'nin kö: ünde de her taraf aranmış, fakat ıra gelen şüpheleri kuvvetleni recek bir netice elde edilememiştir: Yalnız Moli'nin otomobilinde Vayd: man'a aid olmak üzere üç çift ayak” kabı ile bir çift eldiven bulunmuştur. Vaydman'a aid olan bu eşya neden le otomobilin içinde kalmış, güt” lerce arada bulunuyordu?. Bu bulü- nan ayakkabı ve eldivenlerden tah- kikata yarıyacak bazı şeyler bulü * nacağı da tahmin edilmektedir. Millton'un babasının ifadesi de â* r. Bu da yaşlı bir adamdır. O da şunları söylemiştir: İ alanacağın! tuttu, n ;dv.ışmıiıva:du. !qlclcrok her şe! hâ muvafık Blank buna mani oldu. Jan Blank mu kurtarmak istiyordu. Bunâ İda sebeb Millian ile beraber yasi” n Röne Triko'yu Jan Blank'ın çok vmekte olmasıdır. Million hapst rse Röne Triko da yakalanacak- tı, Kadını betmemek için oğlu* mu kurtarmak istiyord Takikatın alt tarafı yarınki «SON TELGRAF» dadır. Lakm Jan k(oban çocuğu, « | Büyücüler mı Kurban etti ? 6 inci sayfadan devam) gu yazının mânası şu oluyor: öldürdün. Katil Katil ba- » Bu yazi- ük Hanri'nin | pi K id İhamdır. İntikam isterim l“"' ölüsü bulunan kü |yazmau geet yoktur |Hatıra gelen ihtimal çöcuğu öldü- İren n tahkikatı zorlaştırmak ve İbaşka bir yere çevirtmek için ya nındakı kayaya böyle bir yaz - |maş olmasıdır. Fakat malüâm olan bir tihet daha vardır ki o da çocı ilk dela olarak cesedinin bulundu. gün orar nasında bu yazımın İmasıdır. Demek ki bu yazı çocuğun sedi orada bulunarak kaldırıldık- İtan sonra yazılmıştı. Zabıta katil ve ya katilleri aramakla meşgül bulu- |nuyor. TEBLİĞ Eminönü Halkevinden /12/937 pazar günkü lik maçları ki şekilde yapılacaktır. Bakırköy sahası : komiseri İRiza, İstiklâl - Alemdar 13 B 14,30 İA hakem: Can, Davudpaşa sahası: saha komiseri: Mehmed Sırrı, Ak - jsaray - Lünga 10 B 14,20 A hakem |Tahsin, Akımspor - Demirspor 11,20 B 1230 A hakem: Burhan, Karagüm- rük sahası: Saha komiseri: Avni, Altiok » Fatih 10 B 12,80 A hakem : Ali Rıza, Bozkürt - Çağlayan 11,20 B 14,30 A hakem; Süreyya, Halıcı « oğlu sahası: saha komiseri: Yekta Anil, Halicıoğlu - Rami 13 B 14,30 A hakem: Güveç. Cumartesi günü akşamına kadar İlistelerini vermiyen klübler bu haf- İta hükmen mağlüb addedilecektir. Listeler Halkevi Kâtibine verile - ceklır RADYO I BUGÜNKÜ PROGRAM | Saat 18,30 plâkla dans musikisi, |19 Safiye : piyano ve keman refakâ- İtile, 19,30 konferans: profesör Salih Murad tarafından (Radyo âleminde yenilikler), 19,55 Borsa habörleri Sadi ve arkadaşları - tarafından İTürk musikisi ve halk şarkıları, 20,$€ hava raporu, 20,33 Ömer Rıza tara” t üylev, 2045 Sema * hat Özdenses ve arkadaşları tarafın- |dan Türk musikisi ve halk şarkıları, )Saat ayarı), 21,15 örkestra : 1 — Bİ* set: L'Arlesicenne, Süvite, 2 — Kro- |me: valse lente, 3 — Rubinstein: Lİ- İehtertanz, 4 — Sehebek: — serenad. 5$ — Manfred Baby - parade, 22,15 Ajans haberleri, 2230 plâkla solar lar, opera ve operet parçaları, 2250 son haberler ve ertesi günün prog* tamı, 23 son. ARKİTEKT (Mimar) Bu derginin 81 inci sayısı çıkmi$ tır. İçinde güzel resimler ve yazılal vardır. Ve ecenebi memleketerdi rolmari faaliyet, piyâsa cedveli VE mimari haberlerden bahsedilmekte- dir. Belediyelere, Nafhalara, mimar ve mühendislere tavsiye ederiz. Sultanahmed 5 inci Sulh Hukuk tmahkemesinden : Memduha tarafından Zekeriya #” Teyhine 937/692 No, lu dosyasile İkâ* me eylediği nafaka davasında müd” delaleyhin ikametgâhının — meçbuli* yeti hasebile ilânen yapılan tebliğt” ta rağmen gelmemesinden dolayı £ yabında icra kılınan muhakeme NE” ticesinde otuz lira nafakartakdirin? 16/12/937 tarihinde karar verili olduğundan tarihi ilândan itibartf 8 gün zarfında temyizi dava ği takdirde hükmün kesbi kat'iyet © deceği hüküm hulâsası tebliğ makt” (mnma kaim olmak üzere ilân olunuf: 3 (9.:7!693) Baş, diş, nezle, grip, romatizma nevralji kırıklık ve bütün ağrılarınızı keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir.