İ 'AK e i JESki bir Yazan : Kemancı rasttan bir taksim yaptı ve daha taksim adamakıllı bitmeden bahçenin bir köşesinde kendi Başla- | rına içmekte olan biçimsiz kılıklı ikt — Gelikanlıdan biri elini şakağına da- — yayıp hiç şenlik görmemiş seslle ga- yet bozuk, gayet berbat, gayet çat- lak, gayet pürüzlü bir meded heydir — ftutturdu. Şimdi herkesin canı sıkılmıştı. Hattâ akşamdanbert orada kendi hal- — lerinde rakıları içip Serkisle öteki herifin şakalarına gülmekte olan iki kalem efendisi kalktıkları tezgâha gi- dip hesab görmiye başladılar ve bir aralık nesilsa, Turhan, okunan —bu saçma şeye yavaşça gülüverdi. Bu- nun üzerine delikanlı gazelini çabuk bitirdi; yahut etraftan istiskale uğ- Tadığını gürdü de onu yarıda kesmek zorluğunda kaldı. Biraz sonra yine keman bir koşma havası yaptı ve arkasından Serkis, hâlâ eski varlığını kaybetmemiş - lan sesi ile meşhur (Dertli İbra - him) in: Haraba kul olduk, bezmi âlemde Bünyad olsak ta bir, olmasak ta bir Diye başlayan koşmasını okurker demin gazelini birdenbire yarı yer- de kesmiş olan delikanlı bağırdı : — Hey bana bak meyhaneci, bi buraya anırtı dinlemiye gelmedik, keyif etmiye geldik ! Serkis hemen sustu ve ne diyece- Bini, ne yapacağını şaşırdı. Bey durumun - teblikesini sezdiği için delikanlıya oldukça tatlı bir dil ile: — Oğlum, evlâdım dedi, sen okur- ken biz ağzımızı açıp bir'şey söyle- — Medik, bilâkis memnuniyetle din - ledik; halbuki se: şimdi ağzından çıkanı kulağın işitmiyor; böyle söz- ler burada yakışık ahr mı hiç ?.. Delikanlı : — İster alsın, ister almasın, biz bu- Traya anırtı dinlemiye gelmedik... Arkadaşı onu kolundan tuttu : — Aldırış etme ulan öyle şeylere, — boş ver, geç! — Dolu verse mne çıkar sanki, ba- ha vız gelir onların alayı be!.. Serkisle birlikte geldi geleli ora- — da sessiz sadasız sade kuzu kuzu ra- kısını içmekte ve kendisine sorulma- Oyınca hiç ağzını açmamakta olan — Mehmed Ali eğildi, Serkisin kulağı- bir şeyler fısıldadı. Fakat Serkis dsulca : — Sakın ledi, değrnez. Hem drtık biz de kalkalım yavaş yavaş ! Şimdi meyhancet de bahçeye çık- mış, hâlâ kendi masalarında için için homurdanmakta olan - delizanlıları teskine çolışıyordu. Berikiler garsonu' çağırıp —hesab | istediler, Bir aralık mahud delikanlı birdenbire oturduğu yerden fırladı ve bağırdı : — O, bana gülen züppenin dinini ilmem ne yapmazsam bana da Zım- | ba İbrahim demesinler ! Turhan Bâhir Beyin yüzüne mâ- hidar baktı; Bâhir Bey onu kolundan gekti ldırma, yürü ! Sonra Serkise döndü : — Bir şey çıkacağa benziyor, Bir Günah görmeden — gezintller — yapıyordu âmran hanım endişe etmeğe baş- dı. Onu artık yalnız gezintilere çı- çarmağı doğru bulmuyordu. Ya ken- di beraber gidecek ve yahut yanına bir adam katacaktı. Suna o geceyi büyük bir sabırsız- dıkla geçirmişti. Ertesi sabah her günkünden daha erken uyandı. İçinde tatlı bir heye- can vardı. O gün genç adamlâ müs- tosna bir gün yaşıyacaklardı. Aşağıya indiği zaman onu yine (Ayşe nine karşıladı. Birşey söyleme- Bine meydan bırakmadan Suna, par- iğını ağzına doğru götürüp sus - ni İşaret etti. Sonra yavaşca ya- gitti: —Ayşe nine sesini çıkarma, dedi, bu günkü gezintim biliyorsun, ne ka- ŞAMCILAR —43— Os | Serkis, biz buraya anırtı dinle meye gelmedik diye susturdular. |valse triste, 3 — Verdi: Traviata Yazan : Nezahat Gülltan .._..._..........._.İ.. &ksşamcının detterinaen ) Mman Cemal Kayaıl! (rağı gönderip bir polis çağırtalım mı? Beriki balıkçı - kıyafetli yanlarına sokuldu : — Hesabı sonza da görürsünüz ca- nım, (Turhanı göstererek) siz şu de- Hikanlıyı bir an önce aşırın buradan; zere beriki sakar bir şeye benziyor; hem, kolunun içine sivri bir şey sak ladı... | Meyhaneci hâlâ o şirret delikanlı- yı teskine uğraşıyor; fakat o boyuna küfürleri savuruyordu, Berikiler bahçeden çıkıp Aksaray tarafına yollanırlarken o herif, iri İyarı meyhanecinin elinden kurtuldu, lanların peşine doğru hızlı hızlı yü- rümiye başladı; arkadaşı da on a - (dım geriden onu takib ediyordu. Öndekiler, peşleri sıra ©o çamur oğlu çamurun — hızlı hizli geldiğini iderhal sezdiler, O zaman sırım gbi, Bgüçlü kuvvetli bir delikanlı olan Mehmed Ali: — Bizden günah gitti! Deyip Bühir Beyin elindeki kalın bastonu kaptı, birden geriye döndü, İpeşleri sıra yalpalayarak gelen ça- mur herifi bir bastonda yere yuvar- ladı ve bağırdı : | — Ne halt edeceksen et ulan hay- | di, hani bıçak mi çekeceksin, ne ya- | pacaksan yap ! Öteki, yerden apacı bir küfürle tekrar ayağa kalkarken ikinci bir bastonla tekrar boluboyuna yere se- rildi. Bu hali gören arkadaşı çoktan | karanlık sokaklara fertiği çekmişti Mehmed Ali, üçüncü bir baston daha indirip sakar herifi tam pestil ettik- ten sonra onun kolunun içindeki (Sö- üt yaprağı) deniler sivri bıçağı aldı 've kıçına bir de tekme yerleştirip : (Devamı var) [—_ı—ı—————ı-ı—u—m-—n— IRADYo | P SDAN Te SAat ğ BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam tneşriyatı: Saat 18,30 sekizinci tasarruf ve (yerli malı haftası konferans : Kurum idare heyetinden Muhlis Ethe, 10 konferans : çocuk terbiyesi, Ali Kâ- mi Akyüz tarafından, 19,30 konle - rans: Eminönü Halkevi sösyal yar- dım şubesi namına Yahya Saim O- zanoğlu tarafından (çocuklardı kor- |ku), 19,55 Baorsa haberleri, 20 klâsik Türk musikisi: Okuyan Nuti Halil, |keman Reşad, kemençe Kemal Ni - yazi, tambur Dürri, nısfiye Salâhat- tin, ut Sedad, kanun vecihe, 20,30 hava raporu, 20,33 Ömer Rıza tara- fından Arabca söylev, 20445 Vedia Riza ve arkadaşları tarafından Türk müsikisi ve halk şarkıları (Saat &- yarı), 21,15 örkestra : 1 — Rotsini : Wilhelm Tell uvertür, 2 — Vedbal: | Ermeni | | p fantezi, 4 — Hermann: Zigoyner valzler, $ — Albeniz : Granada, 6 — | Defosse : Serenada, 22,15 Ajans ha- berleri, 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 22,50 son haberler 've ertesi günün programı, 23 son. |Şimdi Berlin - Roma mihvevri var. İHtalya nasıl Yugoslavlarla bir mua- İsustaki fikri şudur: |itatlya - Yugoslavya dostluğu, İtal - | onu karşıladı. | Almanyanın İste_diği Topraklar (4 Cucil soğfadan devam) yese düşürdüğüne hükmedilmemeli. Bugün müstemleke meselesinin mü- zakeresi artık Umumi harbin dünkü galibleri tarafından resmen kabul edilmiş demektir. Versay muahede- sile Almanyanın elinden alınan yer- lerin bir kısmi olsun tekrar fade e- |dilecek demek, bu muahedenin bir ifllhnı daha battal etmek demektir. |Bunu düşündükçe,— Almanlar — için jmemnun olmamak kabil değildir. Versay muahedesi zorla kabul etti- rilmişti. Şimdi açılmak istenen yol İse artık karşı karşıya müzakere ile her Iki tarafın anlaşması esasına İs- varacak |tinad edecek bir neticeye yoldur. Almanlar, Afrikada ele geçirecek. leri yerleri idare için şimdiden ta - savvurlara başlamışlardır. Fransanın yelindeki Kamerun ile Togoyu ala - caklar, Gerek buralarını ve gerekse Belçika Kongosunu ve Portekizlerin Angola müstemlekelerini işletmek i- |sin bir şirket teşkil edilecek ve bu ]şirketin en çok hisse senedi Almanla- İzın elinde bulunacaktır. Bunlar hep tasavvur halindedir. |Almanların istedikleri bu müstemle- |kelerin şimdiki sahiblerile anlaşmak öyle kolay kolay oluverecekse bu ta- savvurların hakikat sahasına çık - masına engel kalmıyacak demektir. Lâkın bunun kolay olacağını farzet- mek kolay görünmüyor. : Kerm İtalyanın Hü Gözü (4 üncü sayfadan devami ahedeli bir dostluk var. Fakat Roma mehafili bu muahedeyi de kâfi gör- memektedir. Çünkü — muahedelerin hükmü muvakkat olabilir. Halbuki İtalyanlar Belgradın dostluğuna da- ha başka bir dirler, Onun için aradaki dostluğun devamlı, uzun olmasını istiyorlar. Bu mihveri Berlin - Roma - Belgrad lar. İtalyanlar bu suretle Adriyalik- te çok emin bir vaziyetle bulunacak- larım hesab ediyorlar. Fakat bunu tamamlamak için baş- ka bir devletin de iştirakine lüzum görülüyor ki o da... Romanyadır. hede yapmış, dostluğu kurmuş ise şimdi Bükreş'le de böyle bir mua « hede yapmak emelindedirler. İtal - yan mehafili bu hususta büyük bü- yük ümlidler besliyorlar, Bugün Ro- manyanın Fransa ile çok dost olma- sı İtalyanların ergeç bir gün Bükreş e daha ziyade sıkı bir dostluk tesis etmelerine mani gibi görülmüyor. İtalyanlar Roma ile Bükreş arasın- da da böyle bir dostluk olacaktır; | diyorlar. Roma mehafilinin bu hu- | — İtalyanın maksadı Romanya İle devamlı bir anlaşma temin etmektir, Şimdiyekadar Roma ile Bükreş ara- sındaki ayrılığa sebeb Yugoslavya olmuştur. Halbuki bugün Belgrad ide İtalya arasında tam bir anlaşma vardır. Onun için İtalyanın Roman- ya ile anlaşması da attık kolaydır. ya - Romanya dostluğuna yol hazir- lıyor. İşte Ttalyan mı afilinin bu | Sunanın geldiğini görünce, koştu, | Elinde taşıdığı çantasını aldı. el ele tutuşup yürümeğe başladılar. Burada; Diter, Diter.. diye seslendi. Hemen biraz öteden ağzında bir çan- Kahvesini içerken annesi hatır - ladı: — Annem geç mi geldi ya, diye sordu. — Evet, siz odanıza çıktıktan bir kaç saat sonra.. — Geç gelmiş, beni sordu mu? — Evet, gelir gelmez sizi sordu.. Ben de şimdiye kadar bekledi, biraz | evvel odasına çıktı, dedim, | — İyi demişsin, yaşa Ayşe nineci- Ğ İ ne Ayşe nine her zamarıki gibi Suna- | y yı kapıya kadar geçirdi, ve giderken arkasından sesleniyordu: — Aman Sunacığım pek geç kal- ma.. Ateşle alev daha önden gidiyor - Tardı. Suna ormana girdi. Yılmazla 'her zâman buluştukları yere geldi. İyürüyen genç kıza bir şeyler söyle- 'lan lar mühim. On senden başka bilen Yılmaz daha evvel gelmiş kendisini |mek istiyordu. Böylelikle yollarının bektiyordu. | ta taşıyan kocaman bir av köpeği göründü. Kuyruğunu sallıyarak sa: hibine doğru gelmiye başladı." Yıl- maz.. soruyordu: Suna, önlerine gelip kendilerine bakan ve iyi terbiye edilmiş olan bu köpeği hafif hafif okşadı: — Hakikaten güzel bir köpek.. O- iyit.. la çıktılar. Hava yine rüzgârlı, 'vve sertti. Fakat üstlerini kavi giyi nen gençleri bu sert hava hiç mü « teessir etmiyordu. Daha epey yol gideceklerdi. Bu yolculuklarının sessiz geçmesini is- temiyen Yılmaz, hiç ses çıkarmadan Ixeklme koymak istiyorlar. Daha kı- | $a olarak <Avrupa mihveri> diyor « İyaşi faaliyet göstermektedir. Alman- fAcaba İyi bir (4 üncü sayfadan devam ) zin saadetini ihlâl ettiği kanaatinde Misiniz? 10 — Eğe * dul bir kadın iseniz ve- ya kocanızdan ayrı yaşıyorsanız, oğ- Tunuzun size olan rabıtasının evvel- İkinden fazla olmasını arzu eder mi- #iniz? 11 — Gelininizin, çocuklarını fena yetiştirdiğini hissederek, onun üze- rinde müessir olmayı kendinize bir |vazife olarak kabul eder misiniz? Musunuz? , 13 — Gelininiz bir ziyafet verdiği zaman sizi davet etmezse, buna kar- şı inflal duyar mısınız? 14 — Gelininizi ziyaret ettiğiniz zaman kendinizi diğer misafirlerden daha imtiyazlı hisseder misiniz? 15 — Oğlunuz, karısile mes'ud ol- mayıp, istirahat etmek üzere yanı- | |İmemnun olur musunuz? | 16 — Oğlunuzla ayni evde otur - mayı atzu eder misiniz? 17 — Eğer bir şey yapmayı karar- laştırdıklarını size bildirirlerse, bu hususta lâzımgelen parayı nereden tedarik edeceklerini sorar mısınız? 18 — Gelininiz sizden daha fazla akıllı veya daha az akıllı olmasına mukabil ona karşı konuşurken farklı bir vaziyet gözetir misiniz? 19 — Oğlunuzun evlenmeden ev- vel karısına vaki olan saadet vadini İtamamile tutmadığını kendisine irae leder misiniz? 20 — Gelininizi oğlunuza şikâyoet ederek «Yalnız senin saadetini arzu ederim> gibi sözler der misiniz? Bu suallere verdiğiniz ecvablardan 2Evets leri sayınız. Eğer bunların adedi 5 ise hakika- ten nümünelik bir kaynanasınız. Bu İltibarla da tebrike şayansınız. Onla- rın adedi 5 - 15 ise, böyle günahkâr dünyada, gelinleriniz, sizin gibi bir kaynanaya malik olduklarından do- layı kendilerini çok talihli saymalı- dırlar, Evetlerin adedi 15 ilâ 20 yi bulur- sa, yaptığınız hareketlerin doğru ol- duğunu bildiğiniz halde bunların, maalesef yanlış anlaşılmasından 'do- Tayı talihsizsiniz. Bununla beraber, hareketinizin doğruluğunu isbat ede- bilirseniz, bu suretle kendinize fena mazarla bakılmasına !nlm elmüş ©- lursunuz. Zavallı bir müezzinin başına gel er! Yemişte Ahiçelebi camil müezzini Süleyman oğlu Ali, Beyazıd posta- hanesinde mektub verdiği sırada yankesiciler tarafından maaş cüzda- nını, para çantasını, ve nüfus kâğıd- larını ve husüsi evrakını çalmışlar- dır. Zavallı müezzin, meçhul şahsın bulunması için polise müracaat et - miştir. ——— süretle hülâsa edilebilmektedir, Şimdi sorulabilir ki: böyle Balkanlara doğru bir siyaset takibediyor?. Bunun cevabını da şu süretle ver- mek kabildir. — Almanya Orta Avrupada nüfuz ve tesirini arttırarak büyük bir si- 'ya Orta Avrupa gibi mühim bir sa- hada kuvvetlenirken, İtalya da Bal- kanlar sahasında tesir ve nüfuzunu arttırmak emelindedir. Suna pardösüsünün geniş yaka - sını kaldırmış, sarışın başını bu ya- kanın içine gizlemiş, elleri cebinde olduğu halde yürüyor, ve delice e - sen rüzgârdan kendini böylece mu- bafaza ediyordu. Yılmaz da hemen yanısıra yürü- yordu. Bir aralık Sunanın kulağına doğru eğildi ve yavaş bir sesle: — Suna, dedi, senden bir şey rica etsem bilmem kabul eder misin?, — Söyleyiniz Yılmaz bey, Yapa - yeceğime emin olmalısınız... — Teşekkür ederim Suna... O hal- de arzu ottiğim, hattâ merakla arzu ettiğim şeyi söyliyeyim.. Bana biraz Yolsun, hayatınızdan bahsetsenize.. Seni, ormanda üzerime sarışın ve parlak ışıklarını yağdıran bir yıldız, ormanın bir tek yıldızı olarak bul- İdum.. Fakat onun doğduğu yer meç- huldür. Şimdi ben bu meçhulü de halletmek istiyorum. Suna, Yılmazın hafif sararmış o- üne baktı ve gülerek: — Acele ediyarsunuz, Yılmaz bey! uzunluğunu anlamamış olacıklardı. dedi. (Devamı var) bileceğim bir şeyi sizden esirgemi- | Kaynana mısınız? 12 — Gelininizi hakikaten semiyor | nıza geldiği zaman, bundan gizlice | | Çin- Japon harbi artık Avrupa meselesi oldu| |tikbal için Avrupa ve Ammw hayli düşündürecek gibidir. Çünkü «Beyaz» Tardan Ümlidini kesen Çit Llerin Japon galebesi karşısında ©f geç «Sarı» larla anlaşması, ilerisi İt |sin pek çok ihtimalleri hatıra getir (5 inci sayfadan devam) halde Japonlara karşı mukavemetin zarluğunu takdir etmiyor değildir. Çin hükümetinin Brüksel konfe- ransına bağladığı ümidlerin boşa ktığı malümdur, Çini kurtarmak n müessir bir çare bulunmadı. mektedir. Bilhassa Amerikanın almış olduğu | .— — . LA i Almanya' Vaziyet, son derece ihtiyatkâr bir va- | Simdi öyle görünüyor ki Al Öyet eldr |Uzak Şarkta sarı ırkın Çini ve Japt- “Avrupalılardan Üzak Şarkı bilen- |Nu ile ara bulmak rolünde kendisin? lerin ve oradaki cereyanları onla - (kârlı bir iş çıkacağı ümldile uğraş * İyanların bügünlerdeki neşriyatı is- İmıya karar vermiştir. aN MANEEAN NÜ lADLE aKK ENNEN aNNT NN aa SEaNNA UAYA GÜ DA TU SEEENNNNESETIN GNYi AKAN aN aa narıncan AAAT Hasta kadını doktora | Saklanan / Götürmiyen şoför Silâhlar Nasıl cezalandırıldı? | ... Çzalmaroden deren? Fransız faşistleri arasında cere * ( #üncü sahifeden devam) — 'yan eden ve «SON TELGRAF» d: Bunu telefonla şoföre söylemiş ve: - |Paris gıztd k:erlndcn na:l;—n tafsilâ e ilen davalarda ismi çok geçen — Olacak borcumu çok geçmeden |YET a eceğim, demiştir. Daha ziyade |l9Tok tarafından aleyhine _d“;:ı g geçmesin, hemen geliniz, rica |lan Dük Pozodi Borgo bugün bı lekiği ” li teşkilâtın en mühim mıuemd; Lâkin şoför parayı peşin alamıya- :';i'u' SE ',',md;'— "“_"ki'_'““" ceğını anlar anlamaz artık rahatsız ”X umnf'; knn“k_ ıiıı:d:: ! "'dı,“î"_'_ olmağa lüzum görmemiş, çağrılan | O ZL KA EK N A ; Pozodi Borgo'nun arası Dölarok İ”İ Bunun üzerine amelenin karısı İle açılikanı derçök olnslk gö—ulmfb kötanlle Veraber V':;“"";*ı"“;:ı: İtedir. Sağ cenabm vücude geti l"'h““e:f .?w“' aa nsin ada . İfeskilât Dölarok'u bir tarafa atmak Oo aBa aa gae y aaaa n Tbct . İfamanı geldiğine hükmetmiş, ondüfi AA AŞ D ” İsonra Dölarok aleyhine her taraftali miş ve işi anlayınca kadımı otomobi- |) 4cumlar başlamıştır. Eski be: İle koyarak hastahaneye götürmesi- | , hariciye nazırı Tardiyö'nun ni şoföre tenbih etmiştir. Lâkin yol- ü İda kadın doğurmuştur. sisatı mestureden Dölarak'a paff verdiğini, Dölarok'un kendisine p3f Vak'a duyulmuş, İtalya kraliçesi İlçin müracaat ettiğini söy! yeni lahusaya hediyeler yollamıstır. | Pransız faşistleri arasında Dölarok* |Şeför yakalanmış, elinden seyrüse- İyn istenmiyen bir adam olduğunü |fer vesikası alınmış, bir daha şaför- İmeydana çıkarmıştır. Gizli te: lük etmesi yasak edilmiştir. Şoför |İve silâh depoları meselesinde de kuftur. Mahkemeye verilecektir. İlarok bugün şüphe ve zan altındâ daki kanun bu gibi hallerde bulunmamaktadır. Bilâkis onun dÜf iverilecek cezayı da göstermektedir. İmanı olan Pozodi Borgo tevkif edil” Üç aya kadar ağır hapis ile 3,000 li- (miştir. Dölarok'un düşmanı ve PO* İ , ( rete kadar da para cezası vardır. zodi Borgo'nun dostu Tardiyö'ye ge“ - — Tince: ç İstintak hâkimi Tardiyö'nün mâr Doktorlar Iüıı:ıırıını müracaat ehıı'k ı:i!l:: fakat Tardiyo çağrıldığı zaman ğ Toplantıdaneler semiştir. Bumn üzerine evine me — .. . gee 2 (murlar gelerek ifadesini almışlar * — Görüştüler?. — & A — Bunu duyan ve sağ cenaha da, fâ — Koca içtimaa 17 doktorun Şşistlere de, Tardiyo'ya da muhalif © — telefans iştirâk etmesine tees- |lun sol cenah gazetecileri ğ sür edildi .. İsarılarak artık Tardiyo'nun evint — «Türk hekimleri dosiluk ve yar - ker saat telefon etmeğe başlamışlaf” dım cemiyetir nin son toplantısı, |dır. Tardiyo bunlara daima sert seri cevab vererek: - profesör doktor Neş'et Osmanın baş- kanlığında cereyan etmiştir, Bu toplantıda, evvelâ cemiyete ye- ni girmek isteyen 17 azanın kabulle- — Ben bu gizli teşkilât ve silâh depoları hikâyelerine dair bir ŞeY bilmiyorum. Size evvel ve âhar hef —— bunu söyliyeceğim. Gazeteciler bE — Roma hükümeti neden dolayı |ha fazla yer verilmesini istemiştir. | | |rarlaştırılmış ve gelecek ay yapıla- ri yapılmış ve azadan Orhan Tahsin söz alarak son zamanlarda cemiyete fazla aza yazıldığını ve bunun sebe- bi de çıkarılan albümün tesiri oldu- ğunu söyleyerek propagandaya da- İni vakitli vakitsiz telefonla rahatsıf ediyorlar. Artık yeter!... Tardiyo cakiden uzun sencler Bt zetecilik etmiş Bir adamdır. gazetoctlerden böyle bahsetmesi d€ leski meslektaşlarını gücendirmiş * tir. Onun için ikide birde onun hak' İkında iğneli bir takım yazılar yaz * maktan Parisin sol cenah kendilerini alamıyorlar. Lindberg Amerikaya gitt Novyork — Meşhür tayyareti — Lindberg karisile beraber İngilte * reden tekrar Amerikaya gelmiştir — Fakat ahali tarafından — tezahürat — İyapılmasın diye kendi gölişini-gİSİ —» tutan Lindberg üçüncü sınıf yalcit — |tar arasına Kkarışarak vapurdari giştır. Lindberg hatırlarda olduğU üzere çocuğu çalınarak öldürüldük ten sonra Avrupaya gitmiş 934 self sindenberi İngilterede — kalmıştif Lindberg'in o zamandanberi iki Ç” cuğu olmuştur. Bu çocukları dad! ” larile beraber İngilterede bırakmif İtardır. Yıl başı yortularından s0nff İLindburg ile karısı gene İngiltere'” Bundan sonra, içtimalara az aza mın gelmesi büyük münakaşayı mu- €ib olmuş şe bu toplantıda, hattâ 11 azanın bulunduğu ileri sürülmüştür. | Ve bundan sonra, doktor Süreyya Hidayet söz alarak şimdiki sandığa dokunulmamak şartile ikinci ve ü- üncü yardım sandıklarının kurul - masını ve toplantı günlerinin değiş- mesinin muvafık olduğunu söyle - müştir. Bunu müteakıb, vefat eden dok- torların hepsinin cenazelerine İşli- rak edilmesi ve vefat eden doktor- lar, eğer azadan ise, ailelerine ya pılacak olan nakdi yardımların da- ha âcil bir surette icra edilmesi ka- J / cak olan köngreye hazırlık olmak üzere hesab murakibliklerine pro- fesör Süreyya Hidayet ve doktor Bahri İsmet seçilerek toplantıya ni- hi verilmiştir. Cd Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı. derhal keser. licabında günde 3 kaşe alınabilir . Taklitlerinden sakınınız ve her yerde israrla GRİPİN isteyiniz.