Fransız faşis tleri —— w —— Birbirlerine girdiler. Tardiyö Mahkemede dö Larok aley- hine ağzına geleni Temmuzun 24 ü Liyonda Fran- füşistlerinin relsi olan D foplantı esnasında kendini mü- b Ederek Pozodi Yorge isminde :.“'lnn Sözlerini reddetmişti. Pozo NSi faşistlerinin başını mestur Gi Sattan para aşırmakla itham et- *B 0 da ona bu ithamları yalan ol- aç bildiği halde kullandığı için Aasiz olduğunu söylemiştir. Bu- Üzerine Pozodi Yorgo mahk mu-h:km'u acaat etmiş eylülda Vaç aktmeye ba Pozodi Pıx,.'o ile Dü Pık_r Mahkeme “ıh': Bir çok şahidleri gelmi mş Cürusu vak'a esnasında bulü- h"îeu Tn çoğu o zaman görülerek şe- lerine m edilmediğin- tasyonda İk nümayiş de ,M'h'"ühkomevr gelenler hemen he- ,m"*“)'lrnen şeylerden haberdar ol- ,_m';)n_rr.svıuav Bundan başka şa- ikkat olan şey Pozodi Yorgo- & kendi lehinde şahid olarak din- u:il'i istediği adamların başın- düyo iş. bEŞ vekillerden Andre Tar- ile Lâval vardır. Yalnız bu ka- %:'ti!. Bir çok eski nazırlar, meb- da şahid olarak dinlenmesi lâ- Görülenler arasındadır. Bunlar- Khi Ediyo ifadesini evvelce mek- %_lâl:ıdumiş'.: Şimdi geçen pa- t ği , te, r' Bünkü celseye bizzat gelmiş- |dür, Eğer bu zat yazdığı şeylerde ha- Eski Başvekil Laval is- söyledi ! arşılanırken yapıldı! — Sözüme devam edeceğim. Dö- t Lâval gelmemiş, mahke- |ta etmişse bu yalnız teferruata âaid- |larok bir şey söylemiyordu. Nihayet n Yazdığı mektubda bu hususta |dir, Ben 926 den 932 ye kadar hükü- İher şeyi inkâr etti. Aradan zaman Nıa'nmşk hiç bir şeyi olmadığını |mette kaldım. Muhtelif fasılarla Sir (geçti. Evvelâ kendini haklı göster - ?:'Şn dolmuştur. Dölarok ile avu- |Büyük askert ricalden birinin tavsi- Üğer bir tarafda, Pozo ile vekilleri İyesile onu emrimde kabul ettim. Dö- tarafda mevkilerini alarak o- |laroku Ateşsalib -Kruvarefun ikin- 'dir, Mahkeme, şahid ola- İci reisi sıfatile kabul etmiştim. Ü - Serildikleri halde gelmiyen tinadgâh lâzımdı. Bu su- gönüllüler teşkil edecek- mali bir İretle milli | |kamünistlerin çıkardığı karışıklığı biliyordum. On için bu teşkilâta İalâkadar oldum. Bunun üzerine Do- Plaroka tahsisatı mestureden” para |verdim. | Dölarok benden başkasile- temas | etmek İstemiyor ve ancak kendi & | vimde gelib br üyordu. Önun için kendini evimde yirmi yirmi beş Gefa kabul ettim, Her ayın sonunda gelirdi. Para alırdı. Fakat yalnız a- 'ym 30 uncu günü değil, her ne za- man ken a lâzim olursa ge- lirdi. Bu da ni 931 ilk ba- harında kendisine söyledim ki artık ona verilecek t satı n üre kal- mamıştır, bitmiştir, diye, Fakat son- Ta ben başvekil oldum. Tekrar ken- disine para verilmeğe başlandı. 932 nisan ayında İdi, kendisine 60,000 İfrank verdim. Bundan İdar kimsenin yanında bahsetmedim, Fakat şimdi Pozodi Yorgo gibi şa - | yanı hürmet bir zat benden bunu ta- leb edince O zamanlar Dölarokun taşrada çı- kan gazeteleri bana şiddetle hücum ediyorlardı. Bunlara cevab verme - dirn. Fakat Pozo bunlara cevab ver- di. Bana sormadan yazdı. Fakat İyebilirim ki © kadar iyi yazdığı için | benim iznimi alma' ndan dolayı olan kusurunu affettirmiştir!.. Bunun üzerine Dölarokun avuka- ti bağırmıştır: Biz burada ahlâk Tardleu '“_*;h!er olduğunu öğrenmiş, aşsinda eski başvekil Lâval .:ln.uır ve mob'usun gelme- Anlaşıldıktan sonra muheke- Slanmıştır. Mevcud şahidle- *lert dinlenn fakat bun- uîüdu söylenen sözleri ken- 1 Ymuş olmadıklarını, devri- | N_Pdîmı.df okuduklarını söyle- Halbuki — gazetede çıkan döğru olub olmadığı an- 'lır, Bunun üzerine Do- e Şdi Giky ee v namına gel- * günkü toplantıda V "go yalan olduğunu bildi- üpü Ve Beç İetim Bazetolr 'an N Yazılar Mi Vat Yn N içi a) LA aları söylemekle vatan se- kendi kendini düşürmüş- | Fakat Hümanita ve Po- İyi i Pozodi Yorgönün res- ünşe ? çıkması bu zatın bü- —:M.r.. Verler nazarında düşme- lm, 3:&— -,:'m—şınrı eski başvekillerden hu Ban gişlnün ifadeleri en ziya- h“_“"üur İkkatl celbetmiş ve salo- bi kea aa Ginleyicilerin merakı Ş Stnıştır. Tardiyö demiştir | Ben z; g,":hı b a Slaroka tahalsatı metttir Gttiği .ı. Verdim. Dölarokun tek- 'Oktalarda ısrar ediyor » h Ş Sierine Dölarokun avuka: ŞS Biyii ki: wı%?hm-ı olub olmadığımı- K bit et. liyi Bonra VDit etsin, anlıyalım. î"di_m ;::’-'lakn Mevzua geçelim, HLĞ "Rııh"" iamla demiştir ki: Miş, şehadet eden birisini değil ah- Bozoyltmda yalnız bir defa İlâksızlık şahidini görüyoruz!., Fakat orgoyu görmüşüm- |Tardiyö red ile: ç tir. Mahkeme salonün hın- |Dolarok ile münasebette bulundum. |meğe çalıştı. Yalnız şöyle diyebili- yordu: Bu para ile bir takım buda- lalıkların önü alındı. Yahut da «Bu paralar zaten pek az bir şeydir. mekle iktifa ediyorı üncü mülâkatımızda benden para |disine edilen hücı stedi. Çünkü teşkilât yapmak için |du. Şöyle diyordu: De- Dolarok ken« ara aldırmıyor. 2N Go » kervan geçer!> Doğru, kervan geçiyor. Fakat işte ti. Ben dahiliye nazırı idim. 930 da İbugün burada geçiyor. Nihayet her (Devamı 6 ncı sayfamızdu) Modg baberleri: Yünlü elbiselerin ipekli sutaşla aka ve cepleri işlenmektedir. Siyah ipekli elbiselerin yukarı kısmını renkli pulla işlemek moda- dir. Yünlü elbiseler simle de işlenmek- tedir, . Mauşon kullanılıyor, Çiçekli lâmeden elbise ve tayyur giyiliyor, Baketli çoraplar tekrar moda ol- dü. 'Tülden ampiyesmanlı ok rağbettedir. elbiseler ön e A Çırıl çıplak Dansetmiş Kahire (Hususi) — Kocasile be- raber Uzak Şarktan dönen genç ve kumral bir Fran: kadını buraya gelmiş, ehramları gı n sonra güneş batarken meşhur Ebülhevl |Peykelinin karşısında | dansetmiştir. Karısı çıpl |de dansederken kocası, onun res ni çekmekle meşguldü. Lâkin bu Jsahne çok sürmemiştir. Çünkü bir polis memuru gelerek gene kadına |hemen giyinmesini söylemiştir. Ka- İdın giyinmiş, fakat polis bu kadarla |kalmıyarak kadını karakola götür « |müştür, rakolda bu kadına karşı ne ya- pılacağını şiran komisere gene Pransız kadını demiştir ki: — Ehramlarda gördüğüm muühte- İşem grosun karşı ne aşırdım ki oradak mı o kadar Si- fenks (Ebülhvel) heykelinde kendi- min nâsıl dansettiğimi göstermek ar- na mukavemet edemedim. züs: Kadın çok geçmeden serbest bıra- kılmış ertesi sabah kocasile beraber |Fransaya doğru yola çıkımışlı | Eden - Ciyano mülâkatı İngiliz Hariciye Nazırı M. Anthony Ctano ile hu hunmayı tasmim etmektedir. Mülâ- kat önümüzdeki ay zarfında Uzak Şâark meselesini " görüşmek üzere toplanacak olan Brüksel konferansı: İdan sonra yapılacaktır. Burada ez - tümle Habeşistan meselesi gibi ih- tilâflı noktaların da mevzuu bahso- İlacağı ve bunun bir neticeye vardı- vid edilmektedir. Rossvelt diyor ki Amerika reisicumhuru Mr, Roose- velt bir gazeteciye verdiği beyana - tında ezcümle demişitr ki: — Hakiki sulhu emniyet altına al- mak için Amerika deniz kuvvetleri çok kuvvetli olmalıdırlar. Fakat biz bütün dünya ile hali sulhda olup, fütuhat plânları tertib etmiyen bir milletiz. EV KADINI Eskiden ev kadınını şöyle tarif e- Gerlerdi: <Eli eteği temiz, işgüzar hanım hanımcık bir tazer. i bitirdikten sonra süsle- nir pencerenin önüne oturur eline bir iş gözlerdi. O hal içinde haşır neşir olurdu, istikbal i- çin endişesiz bir hayat sürerdi. Ya- ni kocası getirir o ka' di. Bugün hayat ve şartlar değişti. Artık yalnız kocası için süslenmi- alarak ko n yor. Eşe dosta iyi görünmek lâzım, İstikbali de düşünmek mecburiye- tinde. Bir taraftan evinin intizamile uğraşırken diğer tarafdan çok kere- l mak zarüretinde hariçte de ç: Bugün ev kadını olmak kolay de» ÜiL Bu sıfala İâiyık olmak için kadır evvelâ bulunduğu zamını idrak e- derse mesele kendiliğinden ballolu- Her hafta bir yün OÖrgü modeli: acağı- | Eden, İtalya Hariciye nazırı Cont | ve buluzu ,, ea — ea ee aa 5S—SONTELGRA 'NAPO | yYazan : | — Fransa imparatoru |müslüman mıyd Napoleon Bunu da nereden çıkardın diye İceksiniz banat. Fakat bu - sorguyr ben sörmüyorüm, — Avrupanın. ileri gelen tarih bülginleri soruyor. Hattğ İbuna: — Hayır! Bazan dat — Evet! Diye cevab verenler de çok... | Napolsonun Sentelen adasındaki hayatının son Bafhalarım - tetkik e- İden Lord (Rozberi) “ise: «Napoleon nazari bir şekilde müslümanlığı ka- jbul ot 1 İd : |- Mevzuu incelemek fikrinde deği: lim. Benim maksadım, şimdiye ka- |dar kimsenin tetkik etmediği yep- İyeni ve ön |mak, naza tadianır liğını mli mevzuu ortaya ât- dikkati celbelmektir. 1 doğruluğunu yahut yanlış- <n tarihetlerimiz meydana kaysun! Napoleon bir dâhi miydi? Bu soruya: Evet! | Diyebiliriz. Çünkü, (Tolon) da u- |fak bir süel kıt'aya kumanda edi iken, m gibi bir zekâ darbe” yalı “İbüyük imparatorluğun mukadde îlım ele almak dehşetli bir deha &se- |rinden başka bir şey midir? Napoleon alkışlar, feryadlar, göz 1, takdirler, kasideler ve kan- lar arasında, dürmadan dinlenme - den savaşdan savaşa atılmiş, Mosko- vada nlar yapmış, (Sengotar) geçidinden Fransız ordusunu geçir- miş, daima büyük şerefler ve mu- vaffakiyetler arkasında koşmuştur, Ve nihayet savaşların zararlarını sa- raylarda tamir ve telâfi etmiştir. O- nun kurduğu büyük imparatorlu ğun göz kamaştıran ikbal devri, Fransız bayrağına yüce bir yüksel- me sahası hazırlamıştır ki, bunu dü- şünen her Fransız kalbinin titreme- nur. Yuvagın maddi manevi bütün oluşu kadının ince zevkine ince ze- kâsına muhtaçtır. Kadın yalnız ya- şamak için çalışmıyacak, didinmiye- sek, yaşadığını kavrıyacak ve ya- şatmasını bilecektir. Bir kadın ki en yoksul bir yuva- nın anasıdır, o dahi bu aile mekaniz- Tasını kavradığı an — buği dörn kadınıdır, Evlenecek olan bir. gene kız dü- şünsün bu meseleyi kavrıyabiliyor mu? mü- Gene kız rüyaları sadece tel du- vak sevgili bir koca ana baba istib- dadından kurtuluş olmamalı. On- dan istenilen izdivacın müânâsını kavramak, evliliğin ona bahşedeceği «ev kadını» sıfatında bulunan vazi- feleri idrak etmektir, Bugünü idrak eden genç kiz haki- izdivacı düşünmüş olur, P — 4 İkinciteşrin 9a7 ——— Tarihi bir mesele : LEON | Müslümanmıidi? Münir Süleyman Çapan Artist Charles Boyer bir filmde Napoleon rolünde mesi kabil değildir, Bununla beraber, Napoleonu Fran sa için bir felâket, Avrupa için se- mavi bir beliye olarak tasvir eden- ler de pek çoktur. Hele Fransaya aç- tığı yaralarla, düşüşünün sebebleri- ni inceliyen muharrirlerin sayısı ol- Jdukea kabharık bir yekün tutar, İcraatından ne kendi, ne — milleti, ne de beşeriyet istifade edebildi. Keyfi ve ahmakcasına muameleleri, sukutunu hazırlıyan sebeblerin en |başında gelenlerdendir. Hakikati söylemek lâzım gelirse, tarih, Na - pol sonlâ bir rüya görmüş oldu. Al- dnın yağması, Mısır se Mc'ati, Elba adasındaki in: kaçmak, birer romandan başka bir şey değildir. Bilhassa: Vaterlo! Sentelen! Napoleonun düşüşü! Fransız tarihinin sayfaları bu üç bâdisesinin incelemelerile doludur.! ... İmpa: r Napoleon, Vaterlodan Parise dönmüştü. (21 haziran 1815) Fakat şimdi Parise ayaka basan, İ- talya, Prusya seferlerinden birer deste andlaşma ile, yığın yığın di man bayraklarile dönen hezimet yü zaffer Napoleon de- ib, kuvvetsiz ve zavallı Na- |yan kahramanlar, ric'at borusile bir den titre erdi. Uzun yıllar Na poleona gülümsiyen — muvaffakiyet perisi, nihayet acı bir hezimet şek- linde ondunun karşısına çıkmıştı Elize sarayının önünde jeneral |(Kolenkor) la, (Dük dö Visans) onu karşılamıya koşmuşlardı. Napoleo- nun rengi balmumu gibi sapsarıydı. Daima parlak ve cazibeli olan gözle- ri, ruühsuz, mânâsız bir şekil almıştı. Adeta ölü gözü gibi donuk ve sönük- tilr nefesler alıyor, hâlâ hoz. guna inanmak istemiyen bir imanla: — Ordum ne hârikalar yaptı! de- di. Ah bir görseydiniz! Fakat ne ça- re ki, mareşal (Ney) in çılgınlığı yü- zünden bütün suvarilerimi kaybet- tim... Of, devam edemiyece ğulüyorum, bir kaç saat dinleneyim, belki kendime gelirim. Ve elile göğsünü göstererek ilâve etti: — Boğuluyorum! İfadesi perişan, cümleler rabıta - sızdı. Müvazenesizlik, dimaği heze- yan, deliliğe yakın bir buhran baş- ;İıdı. Hamamın hazırlanmasını emir ederken: — Bir çok hücumlar yaptım. Fa- kat tali yüzünü çevirdi. Bir kere dö ihanete uğradım. Maamafih daha ü- midim kaybolmadı. Fransız milleti- nin- vatanseverliğinden ümidi kes - medim. Meb'uslara olanı biteni an- latacağım, onlardan yardım - istiye- ceğim. O zaman bütün fırkalar bir- leşecekler... Ondan sonra düşmana neler yapacağım, göreceksiniz. Jeneral (Kolenkor) — Napoleonun (Devamı 6nct sayfada)