KUN 4-SONTELGRAF- Sİ Birinciteşrin 827 İngilterede' pGimi askerlik Yeni bir mesele " Gönüllü ve ücretli asker SON RÜYA usulü aleyhine SÖZ sÖy- Yazan : İrfan Göksel Fırtınalı Bir kış akşam:. Kar Jâpa 'kil edecek askeri liyenler çoğalıyor! — İngilterenin büyük bir derdi de - gilse bile, her halde onu çok meş - gul eden büyü bir mesele vardır. Bu da askerliktir. Britanya orduyu teş- bulmak için para ile adam tutan İngilterede hele şu bir iki senedir orduya yazılanların mikdarı azalmağa başlamıştir. İngilterede mecburi askerlik ol « Madığı için kara ordusunun kadro » larının böyle çabucak dolmamasın - da, istenen mikdarda asker buluna- Mmamasında mes'ul arayan bir takım İngilizler ise memleketlerinde mec- büri hizmetin kabul edilmesini iste- mışlardır. Mesele müna- kaşa sahasına çıkmıştır. Maamafih İngilizlerin mecburi askerlik usu - lünü kabul edeceklerini gösterecek ortada bir işaret görülmüyor. Şim » dilik yalnız fikir münakaşası oluyor. Askerliği mecburi şekilde tatbik et- mekden ziyade cazib bir şekle koy »« mağı daha doğru bulan İngilizlerin başında şimdiki harbiye nazırı Hore Belişâ vardır, Harbiye nazırı orduya kaydedilenlere bir takım kol! lar temin etti. Bunlar askerlikten çıktıktan sonra İşsiz gücsüz kalma- meğe başla Lord Luit maları için hükümetin bir takım te minat vermesini kabul ettirdi. Hu! sa askerliği cazib bir hale getirmek için — çalıştığını muhtelif vesilerle söyledi. Denildiğine göre Höre Belişa İn - gilterede halk arasında çok tanmmış ve sevilmiş bir saylavdır. Kendisini Harbiye nezareti gibi mühim bir ye- re getirmekle onun halk üzerindeki bu nüfuz ve tesirinden istifade edil- mek istenmiştir. Çünkü İngilterede lâzım olan askeri toplamak için, o - nun gibi tanınmış bir adamın bu İ- şin başına geçmesi lâzımdır; diyor- lardı. Hore Belişa diyor ki — İngiliz ordusunun aded itiba - file zayıf kalmasına müsaade ede - bilmek için şu üç şart zaten temin e- dilmiş bulunmalıdır: ve Tefrika No: 52 (Morning Post) gazetesinin harp muhabiri de; (Yenişehir) in vaziyo- tini şöyle tasvir ediyordu: (Ahaliden işittiğime göre, baş ku- mandan ve Veliahd Prens Kostan. tin; — Karşımızda; muntazam bir pi- yade, ve mahir bir topçu var, Ben, bunlarla harbedemem. Demiş.. ve derhal ric'at emrini ve- rerek kendisi de erkânıharbiyesile beraber tirene binip gitmiş... Fakat, Yunan umumi karargâhın- da bulunan ecnebi zabitlerin riva » yetine göre; vaziyetin artık hiç bir müdafaaya tahammülü kalmadığını anlıyan baş kumandan, mes'uliyeti üzerinden atmak için derhal gene - rülleri toplıyarak bir harb meclisi teşkil etmiş.. ordu ric'at ederken, lik - | muharebesi ullanPamidin —a7 b b Bu günkü İngiliz ordusu manevrada 1 — İngiliz bahriyesi imparator » lük yolları üzerindeki münakalâtı tamamile himaye etmeli. Asker sev- kiyatını ve bunların iaşesini temin etmeli. Zaruret hasıl olunca da diğer devletlerin münakalâtını kesiverme- lidir, 2 — İngiltere öyle bir hava kuv - vetine malik olmalı ki kendi lerine hücum edecek her hangi bir yabancının tayyarelerine müsavi ol- jsun; 3 — Muntazam ordumuzun ar- kasında bahriye — askerlerimizi ve tayyarecilerimizi - buldukça Britan- ya ordusunun aded itibarile zayıf ol- masında tehlike yoktur. Çünkü bah- riye askerlerimiz diğer askerlerimiz ive — tayyarecilerim bir tarafdan İkendilerine aid işlerle meşgul iken diğer tarafdâan da bir. fevkalâdelik vukuunda harekete tamamjle hazır bulunmaktadırlar.» Harbiye nazırının bulunduğu bir ziyafette Lord Loid -eski Mısır ko - İmiseri- bir nutuk söylemiş ve mec « buri hizmetten bahsetmiştir. Muha- |fazakârların en ileri " gelenlerinden biri olan Lord Loid demiştir ki: — Harbiye nazırı gönüllü tarzın- İğa aöket ütmamü'! iyikaimaca tetö: İdiği kadar bahsedehbilir. Bana kalır- İsa, ben bunun iyiliğin man kanaat — getirmemişimdir & artık o eski zamalnarda deği Zamanımız artık öyle tahdidi tesli » hattan bahsedilecek — zamanlardan değildir. Hakikatle yüz yüze bakma- ğa machuruz. — Gene adamı alıp da İhalkeı bir surette hazırlamağa mec- |buruz. Bu genc adam ister prens ol- İsun ister başka birisi tini müdafas için vazifeyi yapmağa hazırlamalıyız. O- İna öğretmeliyiz ki dünyada inaan i- çin memleketini Mmüdâfaa vazifesi (Devamı 6 ncı sayfamızda) biç bir za - Bir olsun, memleke kendisine düşen gizlisiyaseı Yazan: 2ZİYA ŞÂKİR şkendlıi kumandada bulunmıyacağı- |m söylemiş.. ve, derhal hususi tre- nine binerek Yenişehirden en evvel kendisi çekilmiş. Bir kaç gün geçtiklen sonra, aeke- |re (ri€'at) emrinin kendi haberi ol- maksızın verildiğini iddia ederek, mes'uliyeti, General Makrisin, Ge- neral Mastrapas'ın ve General Si- |molenskinin üzerine yükletmek is- temiş, Şehirdeki manzara, pek fecidi... Hapisanelerdeki mahpuslar, kâmi - len serbest bırakılmışlar; veyahud kaçmışlardı. Bunlar, şehrin zengin mahallelerine ve tcarethanelerine dağılmışlardı. Ellerine geçirdikleri baltalar ve kazmalarla kapıları kı- rıyorlar.. korkunç nâralarla, etrafı ARXT A DERE l abil « | | | | | Evli adamı | Öldürmüş !.. —— Mektebli Margest Drenan Amerikada yirmi yaşlarında Mar- garit Drenan isminde bir kız var - Amerikan gazetelerinin yazdı- gına göre bu kız bir lise tah |Kendisi Niyocerse cinayet mahke - |mesine sevk edilmiş ve muhakeme edildikten sonra geçen gün beraeli- ne hükmedilmiştir. Kıza isnad edil- mekte olan cürüm şu idi: Pol Reves isminde gene, fakat evli bir adamı öldürmek mış Müdafaa osnasında — söylendiğine göre Pol Reves gene mektebliye ta- İsözleri işitmemek, | Jeindıramadığı. bu lâpa yağıyor. Feride pencereden ça- murlu sokağa dalgın dalgın bakıyor. Akşamin karanlığında evlerine dö- nen, yuvalarına kavuşmak için hızlı adımlarla ilerleyen erkekleri gıpta ile seyrediyor r, her akşamki gibi usan - Gelecek, ahut Gelmese daha iyi gelecek, ka- rısını döğmek, çocuklarını hırpala « sak için değil mi? Kocası Nüzhet evini daha ziyade y getir - kiye ve fe- son zamanlarda unuttu. Yuvasına hiç bir miyor. Bütün kazancını iç na kadınlara harcıyor. Karısını dö- verek para istiyor. Zavallı Feride artık nereden bulsun. Babasının e- vinden getirdiği eşyaların hepsini kocası sattı. Artık satılacak, para et- miyen yırtık bir yatak ve bir ot min- derden başka ne kaldı ki. edeki bakkal artık erzak wermiyor. Kömürcü ihtikârla satlı- gı kömürü, işine gelmiyor. Dört aylığı biriken ev sahibi de son sözünü söyledi. Bir kaç güne kadar para vermezse evden ik. Nereye gidecek? Annesinin babasının yanına mı? Ruhunda fik defa onlara karşı isyan etmek kuv * vetini bülüyor. Haykırmak istiyor: — Beni neden bu adama verdiniz? |Benim hakiki sevgimi vesaadetimi yıktınız, çektiğim felâketlerin sehe- bi siz Diye bağırmak isliyor. Fakat im- kânsız, bu sözleri değil süylemek, Kızlarına yap- görremek, bu hakikatleri kadın kalbi - öğrenmemek, bu ge nin koyu ıstirabini çoktan bu fâni dün Fırtınalı bu k met duygüları ya mezarları bi varn ve faydasız. Bu düşün disini biraz daha hırpalıyor. | eeei d gayri ihtiyari odanın kö: yırtık yatak üzerinde, soğuğun tesi riyle iki büklüm Uuyuyan yavrusu |Ömürle Gülsere takılıyor. Onlara İsevgi dolu gözlerle bakıyor. Kızı |Gülseren sekiz yaşını yeni — bastı. İmür ise 6 sını benüz — bitirmedi. I( daldığı bu acı haki- katlerden kendisini uyandırıyor enin se —e arruz etmiştir. Hücuma uğrıyan kız kendisini müdafaa maksadile bu damı tabanca ile öldi Mah- kemedeki jüri heyeti kizın «mücrim lolmadığı» bakkında vicdani kanaati- İni bildirmiş. bunun üzerine mahke- |me de kızı serbest bırakmıştır. | Kız mahkemeden çıkarken bütün dinleyiciler toplanarak kendisini al- kışlamışlardır. ladan sonra ilk defa olarak TÜRK artistlerinin TÜRK Rejisör ve musiki Ustadlarının yaptığı senenin biricik TÜRK filmi tedhiş ederek sırtlarma yüklettikle- ri çapul eşyalarını kaçırıyorlardı. Kadın erkek, çoluk çocuk, herkes |istasyona koşuyordu. Dört nala ko- |şan süvari beygirlerinin, son sür'at- le sürülen araba tekerleklerinin gü- rültüsü; halka, ve bilhassa kadınlar- la çocuklara büsbütün dehşet veri- yordu, Atların, arabaların altında e- zilenlerin haddi, hesabı yoktu. Acıklı feryadlar, göklere çıkıyordu. Gece, büyük bir felâket getirmiş- ti, Artık ölüm, her tarafa siyah ka- natlarınmı germişti. Ya, bir serseri kurşun.. veyahut, kurşun kadar sür- atle koşan çılgür bir at; önüne ge- leni yere seriyor, bir anda helâk e- diyordu. $ İstasyonun rampası, vagonların |kenarları, mahşerde bile görülmiye- cek bir manzara arzediyordu. İtalyan gönüllüleri, nefes nefese gelmişler; harekete hazırlanan tren- de yer istemişlerdi. Askerler, bun- lara yer vermemişlerdi... O zaman orası birdenbire karışmıştı: — Biz buraya, sizi müdafaa etmek için geldik. Bizi bırakıb da nereye |kaçıyorsunuz. Diye bağırmıya başlıyan İtalyan- lar, derhal trenin üzerine şiddetli bir tüfek ateşi açmışlardı. | Her tarafda kurşunlar vızıldiyor. kalınlı inceli çığlık ve feryadlar, vü- rekleri parçalıyordu, Sonradan haber aldığıma göre, İ- talyanların açdığı bu ateşden, otuz Yunan neferi ile, halkdan da ona yakın kadın, erkek ve çocuğun can vermesile neticelenmiş... (Naye Frayo Pruse) gazetesi harp muhabirinin çu mektubu da, o gün- lerin vaziyetini ve haleti ruhiyesini İçok dikkate şayan bir surette tasvil letmektedir: (Harb ilânının ikinci günü akşam üzeri, şehirde fevkalâde hir telüş görünüyordu. Sokakda gezenlerin çehrelerinde, yeis ve endişe farkedi- |liyordu. | Birinci müdafaa hattında bozul - |muş olan askerler, perişan bir süret te şehre geliyor; banları gören hal- kım, heyecan ve endişesi artıyordu. 'Türkler aleyhinde, çok fena pro - paganda yapılıyordu. Her - tarafda; ı eresiye vermek hiç de | eciğim üşüyorum, bu ak- ç mı yatacağım? Kızım sabret, babanız bu ak - şam yiyecek getirecek. Yarın da mangölı yakacağım. | — Anne açlık midemi kemiriyor. sözler kesik kesik düyuldü. Becbaht Şavru açlık ve soğuğun toe- İsiriyle gözlerini kapâd Bu onun son uykusu; Feridenin bakışları değişti. Göz- | lerinden boşanan yaşlar, kansız kü- İzu yüzüne dökülüyordu. Bitkin kö- şedeki mindere Lâmbanın sönük aydınlığı altında, yüğünün en nce hatları seziliyordu. Yaşı henüz izu geçmemişti. Fakat yüzü' şim- şmuştu. Bu soğuk | cesinde Zinin, ilk â damarlarında du liği, hayatı bir harı gözlerinin önün Ni t tı. Buna se- . daha zi - tutma: abasından korkma! de İhsanın İi ni istomol x beb olmuştu. İhsanın istikbalini te- mine, hayatını sına y bir zaman v z yaşları arı bekt sözünde sezen ana i baltalamak i Ferideyi İhsan- zorla şimdiki kocası un olacağını, kendisi: etmişli. Bu Bahtiyarlığın kaybolmasına, ve 1 $ kendini al ıgn cliği onu teselli ı7 Ferii yraba yavaş ya- adı. Zenginliği, medi. Gözleri ek ih- © büyük yüzü ıstırab soldurdu. Hic- ran kendisini öldürdü,. İlk zamanlarda ivi görünen Nüz - bet, zamanl kusurlarını mey- dana vurdu. O, yalnız hir — kadına bağlanmayı, foecaat addedenlerden - di. Yavaş yavaş karısını ihmal İdereceyi buldu. İlk larda-İhes: | Kocasinin kendisini ha Ziya- vordü. Sevgisi günden güne artık het sey bit- anın ölümü gn kuvvet- Sabahsız gibi görünen bu gecede yaşamaktan korkuyordu. Ni- çin yaşıvacaktı? Geriye kalan oği nün açbk ve soğuktan — öldüğünü |görmek için. Arlık fazla katlanamaz- dı, Boğazı sanki tıkanıyordu. Gö: du. Son a le pencereye vardı, Hava aljmak için leri do: aklaşıy GÜNEŞE DOĞRU Bu gün saat 11 matinesinden başlıyarak İstanbulda iPEK, İzmir de ELHAMRA sinemalarında |Türk askerlerinin, muharebe zama- | nında- rastgeldikletini kesmek.. ve tesadüf ettikleri yerleri yakıp yık - mak âdetile melüf- olduklarından bahsediliyordu. Bu sözler, halka büs- bütün dehşet veriyordu. Herkesin zihni, bu sözlerle dol « muştu. Herkes korkuyor, ve herkes titriyordu, Askerlerden bir kısmının mane - viyatı henüz tamamile bozulmamış- tı. Bunlar, daha hâlâ harb etmek l4- tiyorlardı... Nihayet; (Mati) muha- rebesi, Türklerin zaferile neticelen - mişti. Ertesi gün, Türklerin Yeni İşehre gelmeleri, pek tübil ( | Şehir civarındaki — istihkâmlara erleşmek., ve şehri müdafaa etmek zamamı gelmişti. O gün bu istihkâm- lara bir ç |darda cephane sevkedilmişti. | Biz; ertesi gün vukubulacak şid - |detli muharebeyi seyretmek için ha- İzırlanmıştık. — Ertesi sabah erken kalkmak için, ortalık kararır kara maz, otelimize çekilmiye mecbur kalmıştık. ik askerlerle külliyetli mik-! Ben do, ikamet ettiğim (Olimpos | | / Genç veGüzel Artisti 6000 lira isteyen haY(ıı yakayı ele verdi! - 4 Fransız sahnesinin bülün & Tei İtanınmış kadın artist Day g n gür İalmıştır. Bu mektubu yazan, ö ç kenditli ni bildir! » diye bİf İyardı. Mektüb geldikten sanfâ Ü lmış, Jou:ı:;’, an kendisile |Honun çını lefor ) açd N A lamıştır. Bunun ÜMÜ ef Day muayyen olar |tubda tarif edilen yere man çök beklememi ştir bir adam gelis na 3 İdini polisler polise de telefon etmeği unU miş man dolu bir bulunmuştur. Kudüste Ha giriliyor W;' (Hususj) — İngiliğ #i aramak için K—,müd | Kudüs, leri gilâl İcap evler lıı- n beraberinde kadın |da var 1$I evde bir kaç kedi yavrüsüll minder üstünde yattıkları şüphe üzerine kediler — kali bakılınca minderin- altında kurşunlar bulunmuştur. bütün gayretini sarfederek & * luk'a açabildi: İçeriyi soğuk & gâr kapladı. Başı dışarıyâ Ağzından mırıldanır - gibi SÜ döküldü; 3 / | — İhsan geliyorum, bet |me. Sana kavuşmaya gcıiy—_*f/ Birden pencereden lekesiğ rın üstüne düştü, Sararan bir tebessüm — vardı. O dı,' İsenbolü idi. Lekesiz karlar 1’! kesiz aşkına örtü nlmuıîw gecenin karanlığı, bu iki Kimün matemini tutuyordi ilk ve son rüyası İhsandı. teli) nin 4 numaralı odasti miş. derhal yatağıma gir'"“’fı Gündüz; havadis mpw'" oradan oraya koşluğum id"ğ buk uyuyakalmıştım. - Bit Tt İsonra, odamın kapısına indİ' detli darbelerle uyandım; Y dan fırladım. Kapıyı açittt yi İdeğget içinde kalan garsonl” laşdım. Ve garson: - Aman mösyö,. şehirdt, İkalmadı. Asker de gidiyer-TERE zaman değil. Türkler n-*lW“"'f Diye bağırınca, büsbütüü ; dim. K Derhal giyindim. Eşyet©i Tği, mamak için, kısa bir wfd“b,' d .ın'/ İresi geçirdim... Bu SSi |rafda silâhlar patlıyor; ke' ğ ler biribirine karışıyordu- le | Eşyalarımı birakdım. Yi p *,ralan üzerime aldım. ladım. Karmakarışık knşlf'y havaya-silâh atan bir KA onlif rasına karışdım. Ben d© istasyona can atdım. (Devati”