27 Ekim 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

27 Ekim 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— ne, nüktelerine bayıldığı için, rakı diki gibi, — mö ve birahane idi. Her gazinoda in- — ler, kanuni Lokomotif Şemsiler, hâ- — mende Nasipler, Karakaşlar, lâvtacı Ş T e8 Tefrikma No:107 B | Bir rakı nev'i daha: “Çalkalama NTELGR AF —27 Birincitesrin 937 — Yazan: M. S0layman Canan "ESRARENGİZ İ /STANBUL e Tertüme ve İktibas bakkı mahfurdur ! Seyyar mezecilerin seslerinin olanca tonile bağırırlardı : “Taratorlıdır micd- yem ! Hanıya topik 1,, Eski hovardaladan, Fatihli deveci |bakâ baka, nihayet kayığın güvet- 1'13" Cebrail, akşam rakılarını burada i- çer, yanın topladığı yirmiyi müteca- vizarkadaşlarına her gece burada zi- | yafetler verirmiş... Cebrâil, üstad Ahmed Rasimin iç- | ki meclisine bayıldığı, onun sözleri- ozamanı, Malümat matbaasına uğrar, | üstad ralır, Rıhtıma giderler, orada süstada ikramda bulunurmuş... Rıhtim gaz.inoiarın aben de y tim, Benim yetiştiğim yıllarda, şim- acentelerin, kahvelerin — bulanduğu yerler baştan başa gazi- “Çesaz vardı. Udi Afetler, udi Selânikli Ahmet- Üvrikler, kemani Tatyoslar Mem - — duhlar, Bülbüli Salihler, bu gazino- larda çalarlar, okurlardı. Bazı gazi- molarda da lâterna bulunur, Rum mMmüşterilerden isteyenler olursa ça- larlardı. Maamafih, lâterna seven, Alaturka müsikiye tercih eden bir- çok Türk hovardalar, bıçkınlar da vardı Rıhtım gazinolarının en temizi, müşterileri en kibarı Aksaraylı Ham- di Reisin gazinosu idi. Yunanlı An- donla, Karakaş Mihalın gazinoları da sayıhılardandı. —— Rihtim birahaneleri akşamları hin- cahınç dolardı. Hele pazar günleri boş masa bulmak kabil değildi. Sı- çak haval, denizin yosun koku- Tu, sağlam havasile ciğerlerini şişi- rip, rakı kadehlerinin ibzalil seye. lânile kafalarının zevkini tamamla- muya çalışanlar, güzel deniz manza- rasile de gözlerinin ve ruhlarının bedii ihtiyaçlarımı tatmin ederlerdi. 50 - 60 yıl öncelerile daha sonrala- | rı İstanbulda satılan rakılar şunlar- di : Kapalı şişelerde Mürefte, Omur- ca, muhtelif depoların çektiği açık rakılar, sakız mastikası, Yunan ada- larından gelen kayık düzü, meşhur Papazın düzü... Bu arada (çalkama) rakıyı da unutmamak lüzımdir. | Mürefte ve Omucra rakılarının | küçük şişeleri (6), büyükler (12) bu- çuük kuruştu. Açık rakıların okkası 10 - 12 kuruş arasında satılırdı. Kayık düzünün okkası (6) kuruş fle (B) arasında idi. Birtakım Yunan- b gemiciler, damacanalarla Yunan #dalarından getirdikleri rakıları, Ye- Miş iskelesinde kayıklarda satarlar- dı. Bunlar, cins cins rakılardı. Meraklı akşamcılar, rakılarını, bu- Tadan binliklerle alırlar, evlerinde Bu rakılardan içerlerdi. Bunun bir de hikâyesi vardır : Akşamcının biri, kayıklardan ra- kı almak için iskeleye inmiş, bir ka- yığa atlamış, damacananın birinden bir kadeh sunmuşlar, beğenmemiş, başka bir damacanadan vermişler, İ | ırskl idi. tesinde sızmış!.. Üstadım Ahmet Rasim, bu hikâ- yeyi şehir mektuplarında çok canlı çok güzel bür akşamcı portresi çiz- miştir. | ö | Loyid Corc | İtalyanlara ateş | püskürüyor (3 inci sayfadan devam) daki gönüllülerin hakiki miktarın Na dan uzaktır ve buna karşı mes'ul İ- talyan mehafilinin hakikati söyle - mek lüzım geliyor. Bu hakikat ise Paris ve Londra hükümetlerince 'şimdiye kadar bilinmiş olsa gecrk - tir, Veya bilinmesi lâzımgelirdi. Bu- * 99 gün İspanyoda bulunan İtalyan gö- İ nüllüleri 40,000 miktarına çıkmıştır. |Hakikat budur. Bunu kimse tekzip edemez. Bu hakikati herkes tahkik | |edebilir. .. Tesadüf 'mü ? ( Süncü sahifeden devam ) ölü olarak bulunmuştur. İlk tahkikata göre Lik, Boni tarafından vurulan tekmelerli İbu kadar tahkikat kâfi görülerek gö- mülmüştür. Fakat o ölüp gömül - | dükten sonra bir falcımnın lakırdısı dönmiye başlamıştır. Şehirde dönen dedikodulara göre, bu falcı daha çok den bir gün Linke tebanca ile vurularak — öleceğini - söylemişti!.. alcının söylediği söz, resmi kamların da kulağına gitmiş, yeni- den tahkikat yapılmıya başlamıştır. Linkin ölüsü mezardan çıkarılmış, İtekrar muayene edilmiştir, Muaya- evv müştür. Adam | 1,92 boy, | (5 inci sayfadan devam) İsin, kapıyt üzerlertne kapatmak ne- İzaketsizliğinde bulunmaktan ise bir hile ile onları uzak rını verdim im ki: — Bu Hindlinin âdeti imiş, gittiği yerde herkese resimli kartını dağı- tır, para toplarmış.. Bunu söyledik- ten sonra derhal Bay Asımla konuş- Hmuıya başladık. Bir dakika sonra göz ücile kapıya baktım, avucunda ha- zırladığı beş kuruşal Münir Süley- | Valânsiya Hükümeti nezdinde 0- |,e neticesinde Linkin altıma taban- İman Çapan'dan başka kimse kalma: sa- e nihayet vererek ile eti tetkik etmek lâzımdır. İtal- yanın düşmanı olanların hüsnüni - gönüllüler ise daha çoktur, A: sükün |ve nefis bur suretta tazvir etmiş, |Yetleri hakkında hayalâta kapılmak İistemez. Bu izahat ayni zamanda ve İbilhassa İtalyan milletine verkmek- Çalkama râkı, öyle bildiğimiz ra- |tedir. kılar gibi ömbikten çekilmi rakısı değildi. Ne halis üzümden ve vaddan çıkarılırdı. Çalkama rakı, rindmeşreb dervişlerin, birtakım hü- İzabat ehlinin ve sayılı akşamcıların «Cer'a» dedikleri, kadeh diplerinde kalan rakı artıklarından toplanmış bir halita idi. Birtakım para canlı, hi baneciler bu artıkları bir şişeye top- larlar, çalkaya çalkaya bulanık ren- gini giderirler, sonra müşterilere sunarlardı. Bu nevi rakı, ökka ile sa- tılmazdı. Ekseriya tezgâh başlarında içenlere yuttururlar, hele çakır ke- yiflikten olgunluğa geçen müşteri- ler hiç farkına varmadan içerlerdi. Bu sahtekârlığı tanınmış gazinolar, selâtin meyhane sahipleri yapmaz- lardı. Yapanlar, koltuklar, köşebaşı meyhaneleriydi, Papazın düzü Büyükadada Aya- yörgi manastırında çekilirdi. Yapan manastırın ihtiyar papazı idi. Bu ra- kıdan piyasaya öyle binlerce okka (çıkmaz, rastgele her meyhanede sa- tılmaz, hattâ birahanelerde bile bu- lunmazdı. Mahdut miktarda çekilen rakıyı tamamen Tokatlıyan alır, düble kadehini (5) kuruşa satardı. Papazın düzü, Ada üzümlerinden çıy kilmiş hakikaten nefis, hilesiz bir Mis gibi üzüm kokardı Sertti, dört beş kadeh içen çakır ke- yiflikten birkaç numara üstün olur- du, Çok sonraları Santral birahanesi de Papazın düzünden — kullanmıya başladı. Umumi harp yıllarında ka- dehini! (15) kuruşa veriyordu. İstanbul meyhane ve birahanele rinde 50 - 60 yıl evvel hangi içki içi- liyor ve satılıyorsa, 30 - 32 yıl evvel 'de ayni içkiler vardı. İşte bunlardan birkaçı : Rakı, şarap, ispâten birası, cin, vermüut, şampanya, şidr, konyak, Bomonti ve Nektar birası, şartröz, viski, amer — amer pikon, mastika, reçine, Salvatör birası, likör... Eski devirlerde, bu saydığım yer- lerden başka, pastacı dükkânlarile, büyük depolarda da kadehle rakı i- çilirdi. Pastahanelere, meyhanelerin, birahanelerin gürültüsünden hoşlan- İmıyan, akşam üstü şöyle birkaç ka- (deh parlatıp kafasını dinlemek İste- yenler gelirdi. Fakat kadehle rakı veren yalnız Beyoğlu pastacıları idi. Tahasöndan yapılır, ne de başka me- |Corca cevap vesilesi ilekâr mey- | Hoş o zamanlar Beyoğlunda bugünkü Bgibi pastacı bolluğu olmadığı Kibi, İstanbulun başka semtlerinde, hat- tâ Galatada bile kadehle rakı satan ondan da hoşlanmamış, velhasıl ka- yıktaki bütün rakıların - çeşnisine :10 umaralı | pastacı dükkânları yoktu. 5 (Devamı var) CASUS Nakleden : Celâl Cengiz İnci taciri, birden ufacık gözlerini büzerek, dikkatle yüzüme baktı : — Kimden intikam alacağım,.. İn- giliz ordusundan mı? — İngnliz ordusunun bu işlerle ne alâkası olabilir? Askerr, her memlekette bitaraftır.. — Bâhusus Hindistanda... Bu cümlenin sonfı krasını kasden söylemiştim. Hindistanda İngiliz as- kerinin nüfuz ve salâhiyetini ben- den çok iyi bilmezse de benden çok iyi gören muhatabıma, hiddetimi belli etmemiye çalışarak : — Bu bahsi kapayalım, Kolonel! - dedi - Çünkü, siz İngilizsinizç ben do Hintliyim... _Inı-i taciri, en doğru, ens bn sözü / Böylemişti. Artık, benimle konuş « mıya tahammül edemiyordu. Bahsi değiştirdim : — Bombaya varmıya kaç günümüz kaldı ? — Beş gün, Kolonel ! — Bombayda da devam edeceğini ümit ediyorum. Hintli kurnazca cevap verdi : — Bu dostluğun devamı sizin eli- | Hintlilerden hizdedir. Maamafih, ben, Bombay- da si: bir nizi zannetmiyorum, Kolonel ! | İşte o resmi İtalyan gazetesinin verdiği izahat bu kadardır. Loid |rakamların doğruluğu nce; tebliğ mahiyetindeki bu iza - hat Romada neşredilir edilmez bun- dan haberdar olan Londradaki İs - panya sefiri de İngiliz gazetelerine İşu malümatı vermişt — İspanya hüküme miş olduğu malümata gi daki İtalyan «gönüllü. ler © nin elde et - | re İspanya- mik- söylenebilir.» İngiliz Hariciye Nazırı Eden'in ge- çen gün söylemiş olduğu nutuk da İtalyanların hoşuna gitmemiştir. Bay Eden eğer Ademi Müdahale Komite- sindeki müzakerelerden bir netice Ççıkmazsa harekâtında serbest kal - mâüâk istiyen devleti tenkit etmemek lâzımgeleceğini söylemişti. Bu dev - letten maksat Fransadır. Çünkü Fran sa Pirene hududunu açarak İspan - yadaki Hükümete yardım için gide- cek gönüllülere müsaade edeceğini her vesile ile söylemişti. Şimdi İn- giliz Hariciye Nazırının böyle de - mesini Londra hükümetinin bir gün bu işde Fransaya müzaherete karar vereceğini anlatmak istiyor?.. diye Roma gazeteleri uzun uzadıya tef- sirlere girişmişlerdir. Eğer Ademi Müdahale Komitesinden bir şey çık- maz da Fransa da Pirene hududunu açarsa o zaman İngiltere de İspanya Hükümetine yardım edecek mi? di- İye soruşturan Roma gazeteleri hu- isatan şöyle diyorlar: «Faşist İtal- yanın hâttı hareketi malümdur. A- demi Müda, Komltesinden bir şey çıkmazsa İngilterenin alacağı va-| ziyet henüz belli değildir. Fransa Pi- rene hududunu açarsa İngiltere de Jonun gibi müessir bir yardıma karar | vererek İspanyadaki hükümete fii- len yardım eder mi, etmez mi, henüz anlaşılamıyor. Bu yardım, işinde belki Fransayı yalnız bırakacaktır. İşte Roma gazeteleri İngilterenin | alacağı vazi kestiremediklerini gizliyemiyorlar. Maamafih bir ümit- leri vat ki, o da İspanya hükümetine yardım hususunda Fransanın yalnız kalması ihtimalidir, Alman gazetelerinin — noşriyatına gelince; Berlin - Rama mibhverinin sağlamlığından her vesile ile bahse- den Alman gazeteleri hulâsatan şu- nu söylüyorlar: İspanyadaki gönül- lülerin çekilmesi meselesini İngil - tere, Fransa ve İtalya arasında hal- Tetmek istiyenler, Berlin - Roma mih- verini çürütmek için bir tuzak ku- ruyorlardı. Fakat buna muvaffak olamamışlardır. Mesele ister iste - mez Ademi Müdaahle Komil de bir vazife bilirim. Size söz veri- yorum : Sizinle dalma dest olarak kalacağım. ... Ertesi sabah kaptan Kuks yanıma geldi : — Haberiniz var mi, Kolonel? de- di.. Bombaydaki ihtilâi büyümüş... İlk telgrafta haber verilen beş yüz kişiye, binlerce Hintli iştirak etmiş. — Bu haberi nereden aldınız? — Londraya geçen telgraflardan.. — Fazla tafsilât yok mu? — Hayır... Bütün telgraf ajansları dostluğumuzun |3YNİ haberi kaydediyorlar. Dün gece büyük mabedin önünde askerle yer- liler arasında bir müsademe olmuş... kırk kişi> yaralanmış, İngilizlerden de üç asker... in esir addettiğiniz insanlardan | KâPtan”Kuks,u fazla isticvaba lü- in dostluğuna kıymet vereceği. aDa Britanyanın telsizi, en uzak elek- İncitacirini rencide etmekten kor- “Tİt Mevcelerini bile cezbedecek ka- kuyordum. Bu adam bana Bom! çok lâzım olacaktı. bayda Şdır kuvvetli olduğundan, Bombay |* Londra istikametinden geçecek a. — Dostum, dedim, ber samimi bir |Sik telgraf muhaberatını alıyordu, insan olmakla beraber, taşıdığı ol- bisenin şerefini Kaptan Küuks, bona şaka yapacak muhafaza etmesini *vaziyette değildi, Verdiği beberlerin tarı 40,000 değil, 110,000 kişi olduğu | |ca Ne'vurulduğu ve başının daha bir İçok yerlerinde tabanca darbesi ol- duğu görülmüştür. Şimdi, falcının dediği doğru çıktı!. bahsi alıp yürü- ür. Link hakikaten beygir tekmesile , başından aldığı darbelerle öl- müştür, Bu Gdarbeler de tabanca darbesidir. Fakat kurşun değil. Fal- cı diyor ki: — Ben kendisine ayni zamanda bir beygirin yanında ölü olarak buluna- ğını da söyledim. Hem de bu ci- İnayetin iki adam tarafından yapil- ;mış olduğuna kaniim. Polis bu eş- rarengiz cinayeti meydana çıkara- |mamıştır. Falcının bu sözlerinden sonra bir kat daha tahkikata girişilmiş, bir gece Linkin iki kişi ile beraber sar- hoş olduğunu gösteren emmareler bulunmuştur. Fakat bu iki adam meçhuldür. . : . Hava şimendiferi (5 inci sayfadan devam ) şin yolu kapar. Lokomotifler sapla- kalır. Halbuki rayblan'ın yürü- attı öyle kar filân tuta- ldir ki.. | Bu icat edileliberi, çok olmamak- İla beraber yine az değildir. Fakat tatbikat sahasıma geçmek kolay ol- İmuyor. Çünkü yeniden pek büyük inşaat masraflarını göze almak her memleketin kesesine elyermiyor. İs- koçyada bunu tecrübe için ufak bir şebeke yapılmıştır. Orada bunu gö- renler, meselâ geceleyin parlak bir yıldızın uçtuğunu görür gibi bir in- tıba hasıl ederlermiş, İskoçyadaki muvaffakiyet, Amerikalıları pek çok cezbetmiştir. Cenubi Amerikada Brezilya bunu daha vüsi bir saha- da tatbika koyulmuştur. Payıtahtı olan Riyo de Janeyroya teveccüh et- fhek üzere cumhuriyetin muhtelif köşelerinden tam 9 hat tesis ettir- miş. büyük muvaffakiyetler elde et- Miştir. Bununla beraber, şu bizim bildi- ğimiz şimendiferin hakkını inkâr etmiyelim: Şimendiferin yeri, blâni koymayı henüz düşi İtur, Çünkü rayblân daha kısa*mesa- felerde ve yalnız mahdut miktarda iyatı için pek hoş bir şey görünüyorsa da asıl eski emekdar şimendifer, uzun yollarda, ağır nak- liyatla, kalabalık yolcular — için hiç bir zaman vazgeçilemiyecek bir va- sıtadır. Brezilyada yapılan hava battı şi- mendiferin üzerinde kurulmuş ve gözle görünür bir mukayese levhası vücude getirilmiştir. Bu resim, onu Ca | Bütün bu dedikndulardan çıkan bir netice varsa o da Rerlinin ve Ro- manın bir taraftan gazetelori vasıta- sile bir çok söz söylemekle beraber ihtiyatlı davranmak lüzumunu duy- muş olmalarıdır. idi. yet, zayıf bir ihtimal e olması kabul edilebilirdi. İhtilâlcilere binlerce Hintlinin iş- tirak etmiş olmasını bavsalama bir türlüs ığdıramıyordum. Kaptan Kuks'tan ayrıldım. kama- rama geldim. Evet.. bu hâdiseyi hazmedemiyor- dum. Bambaydaki İngüliz askerleri uyü- iyorlar mıydı? Bömbay limanında uzun zaman- danberi duran — iki kruvazörümüz, Hintlileri kâfi gelmemişse, muhafa- Za tuburları ve polis kıtaatı da mi, bu işin önüne geçmiye muvaffak 0- larmamıştı? (Entelicens Servis) ten bana ve- rilen malümata göre, Bombayda bü- tün bu İngiliz kuvvetlerinden baş- ka, ayrıca, Hintli müslüman tabur- İarı vardır. Bu taburlar, harp cep- helerinde bile yaalık göstemişler ve (Engiliz davasını müdafaa Uuğrunda kanlarını 'dökmektençe kinmemiş - lerdi. (Devamı var) yanlışlık iyalan olmasına da ihtima! vetilemez Gelen ihtilâl haberlerinde niha- | mışti. Hindli güreşe — nasıl şöyle anlatıyor: — Pehliyanlık bana aileden inti- kal etmiştir. Bizde pehlivanlık irsi- dir. Büyük babam, babâam ve deşlerimden Taygır Doğlo, yani kap- lan Doğla şimdi Londradadır. Ve o- İnun derecesinde dünyada az pehli- jyan bulunur. Ben, on beş senedir güreşirim, on beş yıllık güreş haya- |tımda ancak bir kere, o da Hindis- tanda sırtım yere gelmiştir. Beş se- nedenberi Amerika, Kanada, Yeni Zeland, Avrupa, aşağı yükarı yarım dünyayı dolaştım. Hiç bir kimse be- mimle boy ölçüşemedi. Hepsini tepe- ledim. Güröşe evvelâ Hind usulü güreşle başladım. Bu, sizin alaturka güreş gibidir. Fakat yağsızdır. Top- rak üzerinde yapılır. Sonra serbest güreş öğrendim. Dolaştığım memle- ketlerde karşıma çıkarılan en kuv- vetli rakipleri hiç zahmet çekmeden yendim! — Meselâ kimleri?.. — Amerikada iken beş defa dün- ya şampiyonu olan boğucu Luizle güreştim. Yirmi dakika kozumuzu İpaylaşmak için kâfi geldi. Yine A- merikada kendisine Türk süsü veren meşhur Ali baba ise üç dakikada pes dedi. 1930 ile 1936 arasında dünya şampiyonu olarn Şikat ile de bera- bere kaldım. Cim Londos, Danglof, Deglan ise benimle karşılaşmayı ka- |bul etmediler. Cim Londosa beş bin dolar teklif ettim, gelmedi. Eğer yabancı mem- |lekette güreşmekten kaçıyorsa onun- la Atinada bile her zaman güreşe - bilirim, Amerikan güreş hakkında ne dü- şünüyorsunuz?.. Hindii muhatabım, yüzünü bu - ruşturdu. Suratında tiksinme ifade eden çizgiler belirdi: - 0000., buna asla güreş dene - mez. Onlar bir nevi kavga yapıyor- lar. Vurmak, tekmelemek, mide, rın deşmek... Bu güreş doğildir, deta harp.... Avrupalılar bir parça daha güreşe benzer şekilde güreşi- İyorlar. — Türk pehlivanları için neler luydunuz?. — Beni buraya getiren yegüne sa- ik, Türk pehlivanlarinın dürüstlü. Gü hakkında işittiklerimdir. Nereye gittimse danışıklı dövüş teklifi kar- İşısında kaldım. Bu yüzden İngilte- :mle kimse ile güreşemedim. Halbu- İki, Türkiyede pehlivanlar, kuvvet- leri kadar dürüst güreşmeleri asla hile, Burda kabul - etmemeleri ile meşhurmuşlar. Bunun için kalktım, buraya geldim. Bizde danışıklı dö- GN Khi Baş, diş, nezle, ve bütün başladığını lâ İsim ve markaya dikkat. Yarın ak |GARDEN'i Birincileşrin matine olerak : aA P OD rmmak kara- İtet ağrılarıcızı — derhal İcabında günde 3 kaşe alınabilir . Büyük sinema yıldızı FLOREL ge hei FLORELLE Perapalas da FLORELLE'in ikametine iki apari Bu büyük ve dehakâr artistin temsilleri | şam: TEPEBAŞİ ; FLORELLE Aramızda yalnız 4 gün bulunacaktır. Gala temsilleri : 28 ve 31 ıâk.i:.eilı;rlıı şi GARDEN'inde | - Suvareler için sofralar hemen tükenmak K vi bir yer tedarik için lütfer telsfon ed viz. 1,25 kilo: - luk bir vücud jvüş yoktur. Böyle hareket edenle Hindistanda hapisaneyi boylarlaf. | i, Hindistanın Risbetle çer g aya dedim, içk! siniz, evli misiniz?. — Evliyim. İki çocuğum var. Tüfi otuz sekiz yaşındayım. Şimdiye dar ağzıma bir damla içki koymül değilim. | Bu sefer sualimi Bay Asıma tev ettim: —— Ne dersiniz, Mülâyim — bun hakından gelebilir mi*.. — Vallahi Bayim dedi, Bay Asiff iringde görmedim. Fakat tecrüb İrine bakılırsa, bizimkiler bunu ptf ait edemiyecekler gibi geliyor © na!.. Şimdi evvelâ Mülâyimle şecok, onu yenerse Tekirdağlı W karşılaşacaklar... j Konuşmamız bitmişti. Hindli © tebessimane elini uzattı, ve bana karak Hindli arkadaşına bir şey' söyledi, arkadaşı yarım — türkçesil bana nakletti: — Sizi çok sevmişler, güreşmtk istiyorlarmış!. Yerimden hayret ve şaşkın fırladığımı hatırlıyorum. — Anlamadım!.. — Sizinle güreşmek istiyorlarmik dedim. Alay mı ediyor, gibilerde yi t |baktı. Hayır, adamcağız gayet ciddir Nasıl olur yahu, ben 63 kilo o Yü yirmi beş... Onun boyu 1,92, belk 1,70... İranlının anlaltığı hikâye — gibl çamaşır tokacı gibi elile bana vursa, ben sekiz gün sonra pariııdî buradayım!.. diye telgraf çekeriitk Mesele sonra anlaşıldı. benimle güreşmek değil, görü istiyormuş!.. NUSRET SAFA Ci |atUÜYİr ni vt öi eee d ada eli TİYATROSU (AKSARAYD. Bu gece saat 20,30 da KAYNANA Vodvil 3 perde | ISTANBUL BELEDİYES! ŞEHİR TİYATROLARİ saat 20430 da —| Size öyle geliyo' 3 perde DRAM ; Yazan : Türkçesk L'pirandella M. Fıııyld İSTANBUL BELEDİ ŞEHİR TİYATROSU saat 20-30 da İntikam maç! OPERET: 3 perde * ' ürkçesi: — P.W;:.b:rveA'ııuo 2 çd. Şehzadebaşı ı TURAN TİYATROSU Bugece saat 20,30 da DA BÜYÜK SANATKÂR NAŞİD VE ARKADAŞLARI € GÖNÜL KİMİ SEVERSE Dram komedi 4 perde l ; LI ğ | H Ü F grip, romatizmâ keser. ı | VÜŞ Taklitlerinden sakının!? a LE'in Perşembe sabahı Semplon olan şen ve şuh et , n İstikbaline | gidecekterdi”: | tunan tahsis edili NOE baştıyacaktır yi SUVARE ve 29 ve S1 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: