— rek ordü üzi #-SONTEFELGR P F — 22 Birincileşrin 937 Tiyat Şehir Tıyatrosu Size öyle Fo dram kısmında : gelıyorsa.. Yazan : Nusret Safa COşkun huzurunu ndedir. Ne bir n şehir, rahatını, kaybetmiş, heyecan (i var?.. Müthiş bir tifo, orak gibi biçen bir veb hut azılı bir leri mi? Hayır, hiç bi Gaha çok tehli manda ze k *, sadece bir dedikodu. Şehrin sine kadar bütün halkının raha- kaçıran sadece bir dedikodu.., İnsanın ekmek, su kadar ç öl- duğu bir nesne.. Bir eve kapamış, damat kaynanasına göstermi- yormuş. Bu, tam dört senedir de - vam ediyormı kızını ancak pek nadir olarak evin üst katından kendisine bakârken görebiliyormuş.. Kadın, erkek herkes, bu dedikodu eşgul... Bilhassa kaynananın e bitişik oturan bir aile kendini insanları salgını, ya- şeririn küstah hareket- Bunlardan bu meselenin halline vakfet - | Bu canavar adam, niçin rısını göstermiy nayı dinliyoruz: — Damadım kızımı benden bile | sokağa bile çıkarmıyor. Bu büyük a hürmet etmek lâzım. Kızım Ut olsun da ben onu görmiyebi- Kirim Di Damat konuşuyor: Bu kadının kızı dört sene evvel |- ölmüştür. Ona, bu ihtiyar, zavallı a- naya kızının öldüğünü nasıl Cahide |diğeri gelince hüküm veriyorlar ki, hayır, bir evvelki, akıllı sanılan de- lidü Çıldıracaklar... Günlerce, haftalar- İca dedikodu yapmak, sanra hakika- ti öğrenememek... Bu insanları çıl- dırtacak müthiş bir şeydir. Nihayet akıl ediyorlar. Damadın İikinci karısını getirelim, ona soralım, lim ,diyelim ki; sen bu kadının kı- zi misin, yoksa bü adamın ikinci ka- rısı mısın?.. Mükemmel bir fikir.. Valinin zorile damat karısını getiri- yor, soruyorlar. Aldıkları cevap şu- dur: — Ben bu kadınin kızıyım!.. Rahat bir nefes alıyorlar, Hayır daha nefes almıya hazırlanırken ka- |di ilâve edi. — Ve ikinci karısı Hayret, büsbütün artıyor. Ve bu hayretin şaşkınlığı içinde kalan In- sanların arasından çekilip gidiyor. Görülüyor ki, mesele anlaşılma - mıştır. Bü, kadınım kizi midir, yök- sa adamın ikitci karısı Mıdır, size nasıl geliyor?. Karısı mı, » Ponza'nın, -yani damadın yırn!. -- ge —eT Ktzı mı?,, Size öyle gellyorsa öyledir. Luici Pirande!lo'nun Şehir Tiyat. rosu Dram kısmında salı akşamı baş- lıyan (Size öyle geliyorsa) nın mev- İzuu işte bu... Piyesi görmek arzusunda olanla « İrın heyecanlarını düşürmemek için |eseri bir kaç ana çizgisile tebarüz et- |İtirmek istedim. Şimdi, piyes üzerin- Samiye cak. Şimdi, iki senedir evli oldu - ğum ikinci karımı kendi kızı zanne- diyor. Kendisini, kızını görmekten menettim zannile ve kızının sağ ol- Guğu hulyasile yaşıyor. Hangisine inanmak lâzım?.. | Hâdisat, biribirini — nakzediyor. W Bunlardan biri muhakkak delidir. Ka- dın damadı damat kaynanası i- çin ayni şe; nüyorlar. Onların hususiyetlerine giren de- dikodu meclüpları, tereddüt için - dedirler. Hangisi y Evet, bunlardan muhakkak biri de- | Amma bangisi... kaynana mı, damat mı?.. ı Hangisini dinlerlerse diğerinin de- KA olduğuna kani ol Fakat, deki intıbalarımı tesbit edebilirim. Tiyatrodan çıkarken her seyirci- nin kafasında bir istifham çiziliyor. |Acaba hangisi?.. ve sonra ne oldu? Bu istifham, esasen oyun başlar baş- | lamaz tiyatronun ortasında çizili - yor, dakikalar, hattâ saötler geçlik- | çe kaybolmuyor. OÖyuün, bittikten sonra da kapıdan eteğinize istifhamın ucu iÜişik olarak çıkıyorsunüz. Bana öyle geliyor ki, sayın Bay Pirandello, bir gün tiyatro yazmak için eline kalemi almış, başlamış yaz- |mıya, İrup eline kalemini aldığı zaman mevzun tasarlamış — değildir. Eser yürüvor, öyle bir yere geliyor ki, Bay (Devamı Gnc: sayfada) FÜRPRK-YUNA ve Tefrika No: 43 — Efendimize arzedin, Türk aske- rinin namusile oynuyorlar. Şerefli 'Türk ordusunu, bir daha temizlen- miyecek derecede kirletmek istiyor- lar,. Evet; bu harbe ben taraftar ol- dum. Çünkü, ordumuzun kıymet ve kudretini biliyorum... Eğer vazifem- de serbest kalmazsam; vallahi, bil- lâhi şu ceketi sırtıma giymem. Diye bağırmıştı. Arif Bey ile Kâmil Bey, doğruca Abdülhamide giderek gördüklerini ve işittiklerini anlatmışlardı. Abdülhamit, Seraskeri gücendire- de fena tesir husüle getireceğinden korkmuş, derhal bi- Töz yumuşamıştı : — Pekâlâ. ne yapacaksa, yapsın. Fakat; bu iş temizleninceye kadar, saraydan çıkmasın. Burada kalsın. ..,İl m (.Ih Uf'“b('â(ı ullanPoamidin gizlisiyaselı Yazan: zİYA ŞAKİR Serasker Rıza Paşa, müşkül bir va- ziyette kalmıştı. Artık, Çit köşkün- de yerleştiği küçük bir odada çalış- mıya başladı. En evvel, gitmişti. Ordu Kumandanı Ethem Paşayı makine başına iste- işti. Yanya cihetindeki vaziyeti nmişti. Sonra, Ethem Paşaya şiddetle taarruz emri vermiş! hem Paşa; resmi harp başlı g denberi mütemadiyen taarruzda de- vam eden askerin, bazı noksanların- | dan bahsederek, münasip yerlerde bir iki gün mola verilmesine taraf- tar idi... Serasker Rıza Paşa, buna şiddetle muhalefet ederek : (Şu noksandır, bu noksandır. Şu |gelmedi, bu gelmedi; denilecek za- l'ıın değildir. Zira, Devletin hayat ae e A Ti Fakat masasının önüne otu. | saray telgrafhanesine / Müşir | Yarınki Harp Kimin aleyhinde - Cereyan edecek? l Dünyanın en mühim geçitle rini ellerinde tutmak istiyen devletlerin gayesi nedir? İngiltere, Fransa ve Amerıka- Harp muhakkak nın karşısına çıkan Almanya, Italya ve Japonya bu gün harbe hazırmı dır ? Berlin - Rama mihveri için ne söy lenmek kabilse söylenmiştir. Bunu, İtalyanlar için muvaffakiyet gibi göstererek artık İngiltere ve Fran- sanın bu muvaffakiyet teslim olmaktan başka y İşeyleri kalmadığını anlatmak isti - İyen faşist matbuatının neşriyatı u- İnutulmamıştır. Fakat Berlin - Roma verinin gerek Almanyaya ve ge- rek İtalyaya pek büyük faydaları ol- duğundan bahsederek bunu büğüten Berlin ve Roma gazetelerinin hele bir aralık pek hararetlenen neşriyatı ne olursa Olsun, insary başını çevire: rek biraz da hakikate bakmak |& » zimgelince ne görecek?. İtalya ile Almanyanın menafji hakikalte bi - tibirine bu kadar uygun Her iki devletin başında bulunanla- rın bir zaman için İtalya ile Alman- yayı çok iyi geçindirmek için sarfe- | decekleri gayret ne olursa ölsün, bun- | ların azimleri ne kadar kuvvetli bu- hunursa bulursun, hakikatin ergeç ik(mlını hissettireceği meydandadır, Bu hakikat şunu gösteriyor: Alman- |ya da, İtalya da İngiltere ve Fran- sa ile anlaşmak zaruretindedirler. (Almanyanın son günlerde Belçika ile anlaşması, Belçikanın -Almanya İtarafından hiç bir tecavüze uğramı- yacağını temin etmesi, Berlin Hü - iPEK ker ki, giyinmiş.. oldukça talim gör- müş.. fişeği ile palaskasını beline takmış., silâhmi eline almış.. üç gün- lük peksimedini de çantasına atmış- tır,, göğsünde de imanı vardır. Artık © askerin noksanı ikmal edilmiş de- mektir. Hiç bir mazeret ve bahane ı!e taarruz durdurulamaz. İleri arş!.) E., Serâsker Rıza Paşa gibi buna- İlan, müşkül vaziyette kalan bir Har- biye Nazırı, başka türlü emir vere- mezdi. Artık merasimin, teşrifatın, resmi nezâketin sırası değildi. Geçirilen buhran, hem memleket lrci('losı hem de Abdülhamidin et- İrafında düşman hesabına fesat çe- İvirmeye o /ışan haris ve haln bir şebekenin (galibiyet ve mağlübiyet) meselesi idi. Eğer Yanya tarafında İpanik devam eder de, Abdülham (93 - harbi) nin akıbetine uğraya- cağım diye kör ve o fesat şebe- kesinin ifsadatına uyar da birdenbire bir mütareke ilân ediverirse; artık her şey mahvoldu, demekti. Onun için, heyecanından duramı- yan Serasker Rıza Paşa, Ordu Ku- mandanı Ethem Paşaya bu emri ver- li nra, bu seler de Yanya tel- 8) e Amerlkan ve İngiliz donanmalarından birer dretnot |kümetinin, Berlin - |kuvvetlendirmek isterken diğer ta- raftan da garp devletlerile münase- batını şimdiye kadar soğulan şeyle- ti birer birer orladan kaldırmak İs- İtediğini göstermektedir. İtalyanın da,| (Almanyanın da maksadı Avrupada eski «düveli muazzama» vaziyetine |dönerek Fransa, İngiltere, Almanya minile dünya işlerinde beraber ha- İreket etmektir. Fakat İtalyanın ve |Almanyanın ümit ettiği bu anlaşma ya mani olan en mühim bir vaziyet |vardır ki, o da İspanyanın bugünkü halidir. İspanya meselesi ayni za- manda Akdeniz meselesidir. Halbu- İki ne Fransa, ne İngiltere Akdeniz- deki rabıtalarının şunun bunun ar- zusuna tâl likeye girme- İsini hiç bir zaman istemezler. Fran- koya yardım etmek bahanesile İti |yanlar İspanya önündeki Majork a- dasını elde etmişlerdir. Bu vaziyet gerek İngiltere için, gerek Fransa izde bir tehlike teşkil e- he altında kalmaktadır. Meğer ki bu vaziyetten çıksın, yor ki, İs- in öyle bir Gitgide daha iyi görül pâanya meselesi, İtalya t İfaşistlik mesetesi, y İmeselesi olmaktan ziyade İspar |grafhanesini açtırmış.. son hâdise ü- zerine oraya giden (Ordu Teftiş He- İyeti Reisi, ve Abdülhamidin yaveri 'Talât Paşa) yı makine başına celbe- izahat istemişti. Gelen cevap, oldukça memnuni - yeti mucipti... Yanya, dehşetli bir beyecan içindeydi. (Loros) felâketi, İşehirde akseder etmez, orada bulu - nan Türk zabit ve askerleri, derhal İdüşmanın karşısına atılmayı iste - İmişler.. şehir halkı da, bu vahim va- İziyetin Yanyayı da tehdit ettiğli görerek, derhal kumandan Hifzi Pa- şaya müracaat etmişler, bulunan üç tabur askerle bir batar- .ya topun, Loros üzerine gönderilme- sini rica eylemişlerdi. Fakat Hıfzı Paşa, ne askerlerin arzularına ve ne le halkın ricasına, muvafakat ceva- |bı vermemişti... Bunun üzerine ar - tık Yanya halkı, kendi başlarına ça- te aramak mecburiyetini hissederek, kâale içindeki Fethiye camisinin ima- mu, Şeyh Ali Efendiye gitmişler; — Kalk.. bayrağını aç, önümüze düş.. hep beraber, düşmana karşı İgideceğiz. Româ mihyerini | İve İtalya arasında bir anlaşma te- | derek, son vaziyet üzerine, ondan da | Yanyada | Akdenizde başlı- yacak ve bütün [lunyayı lSaracaklır ! elde ederek ılcnsı için onu kendisine sağlam bir müttefik yapınak, Akde- nizde oynamak islediği rolü muvaf- fakiyetle oynamaktır, Balear adaları İtalyanın eline geç- miş bulundukça Fransanın Şim; Afrikadaki yerlerile kendi arasında- ki rabıtaların her vakit için kesil - mek tehlikesine maruz bulunmak - tadır. Fransa, ne zamana kadar bu | vaziyetin devamına müsaade edecek- tir, bilinmezse de, her h bugü |önündeki tehdidin bir an evvel kaldırılması için var kuv le çalışmak zaruretindedir. Fransanın resmi mehafili, bu hu- |susta pek tabildir ki, azami ihtiyat- İla söz söylemektedir. Bununla bera- ber, Fransa, her vakit için kuvvetin- den emin bulunuyor. Onun için İn- İgiltere ile teşriki mesai hasıl olduk. tan sonra söylenecek ne varsa bunu J-ıpııız devlet adamlarına bırakmak vafık Ancak çenlerde Fiansa Hariciye M. Delbos'un muhtelif ve: Je vâki bazı beyanatımı Fransanin İher şı rin kan 'hln görülmüştür. y A *f»zlr i lânm ıvlduvu kadar ” İvetlidir. Ve lüzm olduğu kadar da İnazikânedir. Fakat bilhassâa kuvvet- idir. Fransız meh nden öğvenilen şas yamı dikkat bir netice vardır ki, o da a, bu vaziyette daima şüp- şudur: Bugürkü faşist memleketler, demokrat garp memleketlerine karşı Biriştikleri mücadelede, aldıkları va- muvaffakiyet İdileri için dünyanın mühim yolları- rinde bulundurmak — emelini /Devamı 6 nor sayfamızda) LADAM O KAMELYA sinemasında GRETA GARBO-ROBERT TAYLOR | Demişlerdi. Şoyh Ali Efendi, bu teklifi derhal . Caminin minberin- âyetler yazılı bayrağı omuzlı < yarak, silâhlanan halkın önüne geç İmiş.. Yanyaya üç çeyrek Tmesafede bulunan (Badiçon hanı) mevkiine i- lerlemişti. Bu vaziyeti gören Hıfzı Paşa da, derhal karargâhına hareket emri İvermişti. O da, Yanyadaki aşkeri alâ- rak, (Kızılkilise) mevkiine kadar i- İlerlemiş.. orada; şehrin müdafaa: İjçin askere siperler, ve toplara emp- lâsmanlar yaptırmıya girişmişti. Panik yapan kuvvetlerin tamamile (önüne geçilmişti. Kolordu erkânı - harbiyesine memur kolağası - Ricaf | Beyle, Veli Bey isminde bir zabit i- | İleri atılmışlar; müessir sözlerile pe- İrakende efradı durdurmuşlar; ve bir araya toplamışlardı. Bu iki zatin, burada gösterdikleri himmet ve gayret, her türlü takdir |ve sitayişin fevkinde idi. Bilhassa Veli Bey, elinde Kur'anı Kerim öla- rak, maneviyatı kırılmış olan efra- dın arasında gezmiş: | i- çin daima ken- Fransa-Romanya Sifâh arkadaşlığı Bükreş, (Hususi) — Kral KN“" Sibiz mevkiinde büyük bir geçit TE7 İi yaptırmış, ondan sonra bir nutak süylemiştir. Kralın nutkuna sili mehafilde çok ehemmiyet verilmi tedir. Kral son manevraların neti0t” sinden çok memnun kaldığınt ya söyledikten sonra, ordunun TEPİ” İzoni, techizatı, silâhları m..(nll ilerlemiş olduğunu memnuniyt |gördüğünü itöze etmiştir. Kral, DUT |dan sonra ne Fransızca olart İdevam etmiştir. Yanmda mmıa*' Fransız Generali Gamelin'e hitabel? — Sizi beraberimizde görmek, g erk bana ve gerek orduma büyük İsevinç kaynağı olmuştur.» | Dedikten sonra, Fransa ile Rm"'”' ;yq arasındaki silâh arkadaşlığıti” Whnlımx anı tekrar etmiştir. Tarihten evvelki Devre ait bir iskel Sibirya'da İrtiç ırmağı kıyıların © da, toprak sathından üç metre rinlikte tarihten evvelki devre bir İnsan iskeleti bulunmuştur. İskelete nazaran, bu adam, fevki” lâde uzun boyludur. Kafa tasınıfı ka tarafı yassıdır. Alt çene çok KWT vetli ve dışarı doğru çıkıktır, ve ü âltı küvvetli dişlerint hâIX muhkafasi |etmektedir. Çok uzun olan — kolla diz kapaklarından aşağıya kadar ÜY zanmaktadır. E! ve ayaklar, bugünkl insan el ve ayağından bir buçuk M H daha büyük ve geniştir. Zamanında, bu adam, her halde Ö dürülmüş olacaktır. Zira kafa d: bir mızrak saplıdır. Bir elinde #” ) bir taş, diğer elinde de bir tulmaktadır. İskeletin vnmbıf"” | bir. kemer, 'sekiz ok, ve birez (M de de, piğirilmiş topraktan kıyl“'"», li küpeler bulunmaktadır. Yayll"'i mızrağın ucu, artistik bir surettt lenmiş kemiktendir. Görek bizzat İskelet, gerek hı”" sa iskeletin yanında bulunan bu adamın, devrimizden çok €* * yaşamış olduğu hakkında uım cede küvvetli bir kanaat vsr dir. Hâlen, Semipalatinsk Müzesi Mi tehassıs memurları, bu iskelet VE İA nında bulunan eşya inde tetkik” lerde bulunmaktadır. Bu ilk tetkik” lerden sonra, iskelet, raporla birlik te yüksek İlmt heyetlerin tetkikit” (adım geri çekilirsem, en evvel vurun, Demiş.. söylediği müessir sö) herkesin gözlerinden yaş yeıiM DI Ertesi gün, (Boşpınar) nw ki düşman üzerine hücüm ed Burada yerleşen düşman, heti him derecede kuvvet almış; hetf 0.-sarp ve çetin kayaların 07 çarçabuk mükemmel tahkimat de getirmişti. — (Devamt uıf’ (7) Veli Bey, alaydan yetişiM? zabitti. Okuyup yazma bile dd’* di. Fakat son derecede cesur, ÖÜ iy wı herkesin hürmetini kı İzilerkâr bir askerdi. Buradâ, Üzge Osmanlı Ordusunun şerefini K çi mıştı. Abdülhamit, bu hirmetit? p İkâfaten bu zati maiyetine Ve |mıştı. Uzun seneler Yıldız Si da kaldığı halde oranın ınıî“ ıı. rışmıyan; (31 Murt)ıuı—.nıl İ(Merhum Ali Kabuli Bey) İ !’"F latmamak için, Abdülhamidin ııl" le âsi askerlerin önüne ati - di hayatını tehlikeye koyat Paşa), işte bu zattir. (Cenabi — En önde ben gideceğim, eğer bir Aummnm_quyçı x ğğğ