17 Ekim 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

17 Ekim 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TELGRAL Tafrika No : 99 Ya T4 | — Hem yürür hem uyur!nedir o bil! zan : M, Süleyman Ça < ze> A S H Birinciteşrinesz — İSTANBUL ——— Yercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur İspanya Meselesi Sarpa Sarıyor (4 üucü sapfadan devam) Ş zarı değişmemiştir. İtalya Hüküme- ti, bu meselenin Ademi Müdahale Renkleri soluk, gözleri cansız, elbiseleri Komitesinde konuşulmasını istiyor, yırtık pırtık kirli, pis insanlara rastla- Çünkü Almanya o komiteye dahil - dınız mı, hiç şüphe etmeyin bunlar Eroinomandır. Eroinin ne yaman bir âfet oldu - ğunu anlatmak için, asabiye dokto- Tu Ahmet Şükrünün müşahedelere Gdayanan (Erocinomani) etüdünden bazı parçalar nakletmeyi faydalı bu- luyorum: «Tecrübesiz bir gence tiryaki ar- kadaşının bir defa için verdiği ero- in, onu da kendisi gibi yapmıya kâfi gelir, İlk alışta hafif ve keyifli bir sarhoşluk duyar, Sarhoşluk geçince, hissettiği kırıklık, tecessüsü fikri ve tiryakinin teşviki, ikinciyi, üçüncü- yü de aldırır. Bundan sonra kimse ikram etmese de kendisi zehiri arar. İçi sıkılır, nefes alamıyor gibi, tıka- nıyor gibi olur. Kırgınlık, Üşümek hissi gelir. Ağrılar duyar ve bir yere Ge düramaz, ne pahasına olursa ol - BUnN eroin tedarik eder. «Vücut zehire alışınca, eski miktar #yni tesiri yapınıya kâfi gelmez, git tikçe arttırır. Santigramlardan gra- ma çıkar, Başlangıçtaki zevkli boşluk, hoş yorgunluk, enerji hissi, üyku hali, asabında sükünet, bir şey düşünmemezlik duyguları yerine, miktar arttıkça, sersemlik, rahatsız bir uykuya benziyen dalgınlık, lâ - kaydi, dermansızlık, iradesizlik, işti. hasızlık, burun kuruması, tenasüli hisde zaaf, kolay idrar etmemek, in- kıbaz kaim olur, 20 yaşında bir has- tamız, bütün bir senöyi, tenasüli ar- zusuzluk ve iktidarsızlık içinde ge- girmiştir. Çoğunda 2-5 günde bir de- fi tabif olur. Hastalardan biri 20 gün yüzünü yıkamamış, bir sabah, ab - deste gidecek kadar kendinde takat ve irade hissetdemediğinden yata - « ğını kirletmiştir. «Bir şoför muavini, günlerec aç kalmış, kazandığı para, yalnız ercin tedarikine kâfi geldiğinden, yemeği düşünmemiştir. Bir lokma bir şey a- lıp yememiş, yalnız eroin alıp çek- Miş, nihayet ileri derecede tüber - külöz ve pek sefil bir halde hasta- haneye müracaat etmiştir. Eroin tiryakilerinin rengi soluk, gözleri cansız, vücutleri kirli ve za- Yıf, kıyafetleri mühmel, elbiseleri buruşuk, pistir. Tiryakinin eski neş- esi, öevvaliyeti kalmamıştır. Kendini hasta, yorgun, bitkin hisseder, vücu- dünün, istikbalinin harap olduğunu Gdüşünür, buna rağmen işine gitmek — istemez, boyuna eroin çeker. — Alkol sarhoşluğile eroin arasında- ki en büyük fark, erocin korkaklık verir, içlerinde tehevvürle vak'a çı- karana, cinayet yapana rasigelinmez. İçkinin verdiği cesaret, ataklık yak- tur.. Eroin müptelâları, yalancılığı, hi- lekârlığile diğer hastalardan ayrı bir hâleti ruhiye sahibi olduklarını gös- — terirler.» Tedavi için hastahanelere giren e- roin müptelâları çikolalaların ka - lay yapraklarına sararak ve dilleri - min altında saklıyarak, hastahane - here eroin sokmuşlardır. ' Cevabında, böyle bir tayfanın mev- cut olduğunu, sabıkalı bir adam ol- — duğunu, san seferden' gpnra — çıkıp bir daha dönmediğini bildirdi, Ar « ftık kanaatim kat'i idi. — Peki amma, bulunan cesedin Gernikoya ait olmadığını nasıl tah- — Bnin ettiniz? — — Gernikonun döndüğü gün das- “gunuz Sentere söylediği bir cümle- “den tahmin ettim. Gerniko, evapur- da, dövme yapmak hususunda ma- bir gemici vardı» demişti. Demek nelerin hiç olmazsa — ikisinden veni olacaktı. Halbuki, nehir. Bir zamanlar, günlük bir gazete - nin Anadolu Yauhabirliğini yapan, sonradan başlı başına gazeteler çı- |karan (N. N.) adında bir genç de, |müşahede altına alındığı zaman, ter- zilikle meşgul bir arkadaşile, Tıbbı Adliyo bu suretle eroin sokmuya mu- vaffak olmuşlardır. Bazıları da, evvelden evlerinde geceliklerinin eteklerine ercin pa - ketleri yerleştirip dikmişler, hasta- haneye girdikten sonra analarından çamaşır, gecelik isttiyerek, bu suret- le hastahaneye eroin sokmuşlardır. Aspirin tüblerine doldurdukları e- rojini makadlarına sokarak, hasta « banelere ithal edenler de çoktur, İlk defa kokain çekmiyo başlıyan- lar, sık sık kusarlar, oturdukları yer- ken kusanların, hattâ uyuyanların sayısı oldukça kabarık bir yekün tu- tar. Hele yangın çıkaranların, siga- raları elde uyuyup ceketlerini, pan- talonlarını yakanlar, hayli çoktur. Yine (N.N.) bir çok zamanlar, ken- di önde, arkadaşı (M. S.) nin evinde elinde sigara etçin dalgasına tutu - |larak uykuya dalmış, yastıkları, yor- ;gsnxa:ı kmıştır. Eroin müptelâları içinde garip ga- rip işler yapan çoktur. Bunlardan (EL C.) adında halük ve kibar bir ar- kadaş, şapkasını başına alır almaz giyemez, dakikalarca başına koyup çıkarır, bu hareket mübalâgasız 8-10 şapkasını başına giyebilir. Paketten sigara çıkaracağı zaman da, sigarayı eline alır, tekrar pakete kor, tekrar alır, evvelâ yavaş yavaş başladığı bu harekete, sonra çabuk çabuk devam eder, nihayet on da - kikalık bir el hareketinden sonra $i- Barayı ağzına götü: Ya kibriti nasıl yakar?.. | Kutusundan bir kibrit çıkarmak Jiçin de, tıpkı sigara gibi dakikalarca, bir tek kibriti kutuya, koyup çıka » rır. Kapının eşiğinden bir türlü atlı « yamaz, geçemez, eşiğin üstünde dö- ner, ayaklarını sürter, yine eşiğe gi- der, tekrar döner, en nihayet eşiği atlar, atlar amma neden sonra İşte bunlar, hep eroinin asap üze- rinde- yaptığı kötü tesirlerin eseri - dir. Bu haller, hep sinir gevşekli - Binden, eroinsizlikten ileri gelen hal- lerdir. Eroini en çok kullananlar, sefil ve serseri çocuklar, yersiz. ve yurtsuz kimseler, hırsızlar, yankesicilerdir. Evvelce esrar, eroinden çok pahalı olduğu, eroin çok ucuz satıldığı İçin, 0 serbest ve bol devirde kopuklar, es- İrarkeşler, eroini esrara tercih etmiş. lerdi. Eroinin *kaçakçılık — teşkilâtinin do uyurlar, içlerinde sokakta yürür- | dakika kadar devam ettikten sonra | |maklarında, evlerin duvarlarına da- İyanmış, ayakta kantarlıyan bir çok İkimselere, serseri çocuklara, üstü başı perişan adamlara adım başında | Teninize cazib ve devamlı bir güzel- dir. Almanya olmadıkça İngiltere ve Fransa ile konuşmak istemiyor. Yi - ne İtalyanların iddiasınca İspanya- daki gönüllüleri geri çekmek için gerek Franko'nun ve gerek Valansi- ya hükümetinin de iştiraki ve taah- hüde girişmeleri lâzım geliyormuş. Bu suretle İtalyanlar, Franko'yu meşru bir hükümet reisi olarak ta - nıttırmak istiyorlar, Hulâsa, görülüyor ki, İtalyanlar, Almanyaya iyiden iyiye bağlanmış görünerek, Almanyanın iştiraki ol- maksızın İspanya için İngiltere ve Fransa ile konuşamıyacağını söyli- | yecek kadar ileri gitmektedir- ler. Maamafih İtalyan mehafilinin id. diası şudur ki; bu cevap, ilerideki müzakereler için açık kapı bırak - maktadır. Çünkü, bu ihtilâfın da! ziyade sahasını genişletmesini İtal - yanlar da istemiyor görünüyorlar, Roma mehafilinin de elbette nazarı dikkatinden kaçmıyacak bir cihet da- ha vardır: Eğer İtalyanların istediği İspan- ya moeslesi yine Ademi Müdahale Komitesinde konuşulmıya karar ve- , yani Almanyanın iştiraki ka- bul oluunras, Sovyet Rosya da bu İkamitede bulunduğu - için mutlaka müzakerata iştirak etmek istiyecek- İtir. O zaman İngiltere - Fransa - Rus- 'ya grupu karşısında yalnız İtalya - Almanya kalacaktır. Bunun netice- si reylerde nisbetsizlik olmuyacak mı? diye elbette İtalyan d ünmüş olsalar gerektir. İta yanlar kendilerinin Frı re tarafından konuşmiy | Jin İğırıldıklarını görünce, bunda — gizli |bir maksat olduğuna hükmederek kuşkulanmışlardır Bu maksat şu - dur: , taşınmışlar, Romayı ir müzakereye çağırarak Ber- linden ayırtmak istemişlerdir! İşte İtalyanın: — Yalnız başıma gitmem de git- merm!.. Diye, şimdiye kadar bu daveti Al- İmanya olmadan kabul etmemesinin İhikmeti!, Bu, zaten tahmin edilen :bır şeydi, Bunu evvelden tahmin et- f için hiç bir kehanet hassasına malik olmak lâzım değildi... tur. O kadar ki, maalesof bazı mek- teplerimize bile girmiştir. Hele ha- |pishanelerimizde, esrarın yerini tut- muş, hatta onu gölgede bırakmıştır. lu caddesinde, işlek sokaklarda, u- yuya uyuya giden, apartıman basa- kuruluşundan evvel- aleni bir şekil- de satılması, memlekette geniş bir 'mikyasta yayılmasına sebep olmuş - ide bulduğumuz cesedi muayene e- den doktor, bu dövmelerin en aşağı yedi senelik olduğunu söyledi. De- mek ceset Gernikonun değildi. O za- man, meseleyi yeniden, tâ başından tetkik ettim. Senter, Gernikonun yaralandığı zaman çok kan kaybet- tiğinden bahsetmişti. Halbuki apar- tımanda bir parça olsun kan izi bul- mak mümkün olmamıştı. Sonra, karşıki otelden ateş eden katilin ne- den bu kadar «sarih» olarak kendini gösterdiğini anlayamıyordum. Son- iTa, Senterin ve sizin duyduğunuz 1s- cıya acıya seyrederdik. (Devamı var) halinde birini kimse görmeden ka- çırmak imkânsızlığı da mühimdi. Perlon ile Enkarnasyon, Müfettişi İdikkatle dinliyorlardı ve Izahatına devam etti : — İçinizden Namotu öldürebile- cek vaziyette olan kim vardı? Ger- niko, Zira, onunla ayni vapurda idi. Bu caniyane fikir, onun kafasında size Bermüd ağalarında rastladığı zaman doğmuş olabilir. Sizinle ev- lenmesi bu işi ona kolaylaştırıyordu. Kendisini ölü olarak gösterebilridi, siz de vürisi olurdunuz. Hem ayni zamanda sizi seviyordu. Lâkin ilk zamanlar, sizi sadece bir âlet olarak kullanmayı düşünmüştü. Bütün ar- kadaşlarını öldürecek, siz mirasa ko- nacaksınız, sonra o da meydana çı- kacak, her hangi bir vasıla ile size İve servete sahip olacaktı. Lâkin, Senteri katletmiye gelirken tesadüf sizi önüne çıkardı, plânları mahvol- Üü Perlon sözünü kesti : — Baş tarafını kâfi miktarda sçık lik Sesleri vardı. Daha sonra, ölüm anlatmadınız. İ O yıllarda, köprü üstünde, Beyoğ- (Çihe ediniz. İlanı Balkan Ticaret Odaları Birliği Bütün tüccârlarımızın ismini tölep etti! Balkan antantı devletleri Ticarot Vodaları birliği tarafından memleke- timizdeki bütün Ticaret Odalarına birer mektup gönderilerek bazı ma- lümat istenmiştir. Talep edilen bu izahat arasında İbilhassa, Ticaret Odalarına kayıtlı ticari, sınal, mali firmaların isim ve jadreslerile bunların hangi işler üze- rinde çalıştıkları, sınai istihsalâtı ve imalât cinsleri bakkında umumi! malümat ve ista- tistik, her mıntaka ve şehirde t me aid malümat vardır. Bu m: mattan ayni zamanda her sene neş- redilen (Şark Ticaset Yıllığı) nda da istifade edilecektir. Mecmua çıkaran Ticaret Odaları- mız gönderecekleri izahatla beraber Jayni zamanda bir de (Ticaret Odası mecmuası) irsal edeceklerdir. Yeni bir maden Kömürü damarı Bulundu Şebin Karakisarın iki saat uzağın- da yeni ve zengin bir kömür madeni bulunmuştur. Maden temiz ve yük- sek cevhe; ir, Alınan nümuneler, Ankaraya getirilmiştir. her şehrin zirat, Yeni tarzda Fevkalâde I: Bir Pudra BULDUM. l | HIK ( füncü sahifeden devam ) kak kapısını açık buldum. Hızla yu- dine lâzım olan eşyaları, toplamış, kaçmış. Senelerce emzirdiği ve bü- yüttüğü yavruyu da balkanda uyut- muş. Mışıl mışıl uyuyan - Nâhideyi uyandıramadım, karakola koşmak için hazırlanırken, üç polis geldi. So- ğuk kanlılıkla: — Kanun namına sizi tevkif edi - yoruz, dediler. © an, karım, diye bağrıma bastı - Bim yılanın, hazırladığı bir fecaate kurban olduğumu anladım. Ben; ehırsızmışım... Tüccar Halidin â kânından, yirmi sarı lira, bir de müş ve altın kakmalı, tabaka çal- mişim... Halidin anasile, resmi bir kaç İş- yar; evi aradılar. Kadın yüzüme kar- (st: e— Oğlum senin dükkânı”soydu- İğunu hissedince, kârını alıp kaçtı. Çekmecesinde bıraktığı mektupta, neler yazdığını görmelisin! Senin koynunda yatan zavallı bir ana bile, bu harekete karşı ârından yavrusu- nu terketmiş.» diye haykırdı. ne sarı lira çıkardılar. Bu altınlar, a- nahtarı cebimde olan çantadan gö- zümün önünde çıklı. Köndimi, hiç bir suretle müdafaa edemedim. Ne yapabilirdim Necdet! Karım olacak - terbiyesizle âşıkı, beni müşkül mevkie sokmak için, bir gün evvel onları kendi ellerile çan- tama yerleştirmişler. Gümüş kutuyu bulamadılar. bir ay ceza giydim. İşle o vi hideyi yatı mektebine göndermiye karar vermiştim. Gideceği gün onu bana getirdiler. Etekliğinin altından |gizlice bu kutuyu çıkarıp gösterdi: — Baba.. ben tabakayı buldum, annem çamaşır sandığına saklamış, dedi. Göz yaşlarımı zor tuttum, —AI yavrum.. al kızım.. bunu sak- la, dedim, Bir mahkümun ıstırabını ideşme... Evlendiğin zaman sana lâ- Zım olur... Ön Cezamı bitirdikten sonra, yuvamı sattım. Konyadan kaçtım. Çünkü; kalbime üriz olan bu ağrılar, beni bi- tiriyordu. Yıllarca hastanelerde sürüklen » im, Nâhidenin izini kaybettim, Ö- öldüğünü 'a kızımı ara- teki şehvet düşkününün işittim. Biraz toplanı mıya başlamıştım. Evlendi danaya gittiğini haber verdiler. İşte bugün o maksatla ilk adımı atıyor- dum. Üçüncü mevki çok kalabalık, Şayanı hayret yeni bir usul saya- diye bu sessiz salonlara gelmek is- inde i: ihzar edilen bu pudra, o ka- tedim. Tesadüfler, hızını alamıyan dar hafiftir ki, havada uçar. O dere- hayat hâdiseleri, seni, Nahidemi to- ce incedir ki, yüzde gayri mer'i du- rur ve yüzü ince bir güzellik taba- güzelliğinizin tabit olmadığını idda |edı—mc:. Hemen bugün yeni <hava- (landırılmış» Tokalon pudrasını tee- Evde veya yazıhaneniz- kasile kaplar. Hiç bir klmse sehhar ! 'de bütün gün çalışınız. Yüzünüzde | hiç bir parlaklık eseri gözükmiye - cektir. Bütün gece dans ediniz. teni- niz daima taze ve sevimli kalacaktır. rastlar, bunları içimiz yana yana, a- |lik vermek istiyorsanız yeni «hava- landırılmış» Tokalon pudrasmı kul- | K ; Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün af | rılarınızı derhal keser. İcabında günde üç İsim ve markaya dikkat. Taklitlerinden sakın!?” runumu, bana kavuüşturmuş — oldu. | şe alınabilir. GÜMÜŞ KUT Sizi tebrik ederim. İşte, ben ve gi karı çıklım. Ev, karmakarışıktı, Ken- Kendi evrak çantamdan yirmi ta- | it, Na- | İ 1356 Hicri — | Şaban AYE DD | U müş kutu... yavrum. İ İhtiyar kayın peder, bunları anlat | tıktan sonra, kadife sedire yaslat ” mıştı. Necdet, derin bir yeisle, elf İdeki altın kakmalı gümüş kutudakii işlemelere bakarken, tren durda #” danaya üç istasyon kalmıştı. YAY ça ayağa kalktı. Onu uyandırmam” ya gayret ederek, kapıyı çekti Büfeden, bir kaç küçük paket YAP” ş, birer şişe gazozla su almıştk | Kompartmana döndüğü vakit, çılifi | İbir feryat koptu. Yoleular salona de| İmuşlardı. Getirdiği şişelerin parti” ları yerlerde sürükleniyordu. ! Talişiz kayın peder, yirmi yıllık 1f tırabımın nekahet devresinde, rült T suz, buz gibi vücudile, yüz üstü YE” | İge yatıyordü. Siğaraları dağılımı l boşalmış gümüş kutu ihtiyarın GÖF | İsüne düşmüştü. Kodıköy, Altıyol ağıı, No: T4T İM |fan Göksel'e: f Hikâyelerinizi. gönderiniz, İyi | neşrederiz. AKBA | Ankarada Kitabevi Kâğıtçılık Bütün mektep kitaplarının Âf"| karada satış yeridir. Mektep kırtasiye çeşitleri &* müsait şartlarla temin edilir. — Tel. 3877 0000000000000053 00 Zührevt ve cild hastalıkları $ Or. Hayri Ömer ğ Öğleden gonra Beyoğlu Ağaca! karşısında No. 313 Telefom 43585 .0 s00000 0003 0NT ! ı 1353 Rumf B. teşrif 4 | Yal 1937,Ay 10, Gün 390, Hazir 18 | 17 B.Teşrim Pazaf -| Öğle İkindi Akşam Yatsı Akiten vapurunda, Gerniko, göğsünde malüm dövmeler jolan bir gemiciye rastladı. Bir de |Rafael Erman isimli başka bir gen ci vardı. Onunla da ahpap oldu. Plân hazırdı. Bu ikinci gemicinin İyardımı ile, kendi ölümünü temin edebilecekti. Döyme yapan gemiciye Rafaclin göğsündeki dövmelerin bir aynını yaplırdı. Senter'e geldi. Hi- kâyesini anlattı. Göğsündeki döv - meleri gösterdi. Bütün tedbirler a- Jınmıştı. Rafael Erman, karşıki ötel- de bir oda kiralamıştı, gözlükler tak mümanaat ediyordu. Onu yatağa kal- mıştı, sakâl takmıştı. Erman, Gerni- konun pencereyi açmasını bekleye- cekti, ve 0 zaman atoş edecekti. Lâ- kin, bir fırtına koptu. Ve o zaman, İGernikonun sinirleri bozuldu. Bu İşeytan zakâya malik olan katiliti bir zaafı vardı. Fırtına olunca sinirleri bozuluyordu. Bu sebepten, fenalaştı. Dışarıda Erman, rolünü — oyfamak için, pencerenin açılmasını bekli - yordu. Sabısızlanıyordu. Nihavet bir | | İplânları mahvolurdu. Gerniko, Bir- yordu. ' düdük çaldı. Bir daha çaldı, Fırtına devam ettiği için Gerniko hareket İedemiyordu. Ve bu, fırtına geçene kadar devam etti. Sonrn, fırtına dur- İdu. O zaman Gerniko pencerenin ö- nüne gitti, açtı, Erman ateş etti. Ger- niko düştü. Eli göğsünde idi. Elinde, içi hayvan kanı olan bir torba vardı. Torbayı yırttı, kanlar aktı. Böyle bir rol oynandığını kim tahmin edebilir- di? Gerniko elini göğsünden birtürlü | ayırmıyordu. Yarasına bakilmasına dırdınız. Senter doöktor çağırmıya gitti. Karısı ile yalnız kalınca onu salona gönderdi, dönerken, üzerine atlayıp bağladı, ve kaçtı. Giderken, üzerinde hayvan kanı olan yatak ör- tüsünü de gölürmüştü. Zira, örtü kalır ve tahlil yapılırsa, bunun in - | Ceset bulununca, göğsünde 3Y İmelti olüuğu içingkğendl cesedi. nıldı. Bu esnada, o, arkada; |dürmekte devam ediyordu. bir hatâ işledi. Fazla tedbif |diye Senterin evine girdi. N&P bavullarına, Con Smit — bikâf” yazmış olduğu ithamnameyi Bu bir hatâ Idi amma, eğer bef evvel Namotun bavullarını ” 9 'ne etmemiş olsaydım, yutturü” | Sonra Gerniko sırasile GEV Tinyolu öldürdü. Senter oDU? ğ ceğini biliyordu. Lükin katilif niko olduğu hayalinden bil€ yordu. Ve onun yüzünü dehşetlen irkildi, işte 0 9A Gerniko, fırsattan istilade el onu öldürdü. Kaçarken, mâ' rastladı ve aklını büsbütün * Neden? — Zira, sizin Perlonu B ği san kanı olmadığı derhal anlaşılırdı, kaç gün sonra şeriki Ermanı öldür- dü. Başını parçaladı. Ve nehre attı. de öğrenmişti ve bu sefer İşte bu sebeplen Neticeyi biliyo sonN altüst oldu. «

Bu sayıdan diğer sayfalar: