4-SOÖNTELOGRAR- 4 Birinciteşrin 937 Deliler cenneti Belçikada Bir şehir 1000 senede beri delilere cennetlik yapıyor.. Bizim deli acaba ne derleri —-£ ien diğer hastabakıcılar ve saire hep- Nava si büradadır. Bu görülecek şehri hirde kollarını -.. Cücrek görmiye giden b llıya sallıya dola- z muhabiri, meşhudatını $ şan 3600 deli var!'s'xe: Masal değil... Belçikada bir şehir | vardır: Ghel ismindeki bu memle - kette pek şayanı dikkat şeyler bulu- | nuyor. Meselâ, deliler!.. Şehrin 18,0 nüfusu varmış. Bunların hepsi de aklı başında kimselerdir. Fakat de- Wler de bunların arasına katılarak ve kimseye ziyam olmıyarak pekâlâ yaşamaktadırlar, Şehirdeki delile - me- geldiğim zaman yordu. Bir tarafâ toplan n bir hayli deli de bu İ$Üp duru: kları da — topl y n ediyordu. Delilerle ço - cuklar beraber gülüşüyorlardı. Delileri, diğer aklı başındaki halk- yangın | |tan tefrik edecek surette üzerler de hiç bir alâmet ve kıyafetlerinde de bir ayrılık yoktur. Yalnız delile- rin nazarları başkadır. Gözlerinden bu adamların hasta oldukları anla- gılıyor. Bix kahveye uğradım. Orada Üç ki- şi gördüm, Kıyafetlerinden bunla - rın çiftliklerde çalışır adamlar- ol- duğuna hükmetmiştim. Akşam ol - muştu. Bunların çiftlikteki işlerini bi ıire'(k bura daki kadınlarına rin miktarına gelince; bunlar, 3,600 kişidir. Burada delileri tedavi kullamılan usüller büsbütün başka - dir. Bunları, öyle kapalı yerlerde, | demir parmaklıklâr arasında tutmak değil, akıllılarla berabef bulundur - mak en iyi tedavi tarzı, diye telâki edilmektedir. Deliler, istedikleri yere girebilir- ler, istedikleri içkiyi içerler, tiyat- roya girerler ve saire. Bu şehirdeki akıl bekimleri, delileri «hürriyet» ile | tedavi etmek istiyorlar. Bundan mü- him ve müsbet neticeler de alınmış: tır. Yüzde 25 deli, her sene iyileşmiş olacak yerli yerine iade edilmiştir. Vasati olarak yüzde 25 kişi mlş, . Avustralya kadınlarına akıl öğreten Mis Elizabet Deliler bu şehirde kapalılığın tam zıddına en geniş bir hürri- hekimleri bu | İŞE İyet ve serbesilik içinde yaşıyor gle tedavi ediliyorlar.. İn iliz kadınları arasın- Londralı bir kadın Do-”; minyonlardan birinin - Ş kızı var. Kocasını Öldüren Kadın! Polis katil kadını çocuk- larına sarılmış, hep bera- ber ağlaşırlarken buldu ! Evvelki gün Pariste feci bir cina- yet olmuş, bir kadın, kocasını rovel- ile öldürmüştür. Koca - nın her gece eve sarhoş gelip ka- İldımı canından bıktırması zavallı ka- dını, çocukları önünde bu feci cina- yeti yaptırmıya sevketmiştir. | Paris gazetelerinin yazdığına göre | ji vak'a şöyle olmuştur: Tolande ve Momgue, bu ailenin iki uslu çocuklarıydı, baba ve annele - ni de çok severlerdi. Fakat işin asıl calibi dikkat tarafı ana ve babaları bir ini sevmi- yorlardı. Lise Rouland Arsene Derenne'le (evlendiği zaman önünde güzel bir İbahtiyarlık yolu açılmıştı. 34 ya - şında olan adam mühendisti, iyi bir Jev kadını olan Lise 32 yaşında idi l ı nıı leri anlaşılıyordu. Hakikaten de öy- le idi. Çünkü oturmuşlar, seasiz, sa- dasız biralarını içiyorlardı. Bunlar, iyileşmekte olan delilerdi ki, böyle her günkü hayatlarını kazanmak için tarl ftliklerde çalışıyorlardı nlar da var- y vardır. da şehirdeki aileler nezdi! leştirilmişler, orada ev işlerile, yemek pişirmekle ve çocuk bakmak- | İlk günler çok mes'uttular ve iki | la meşgul olmaktadırlar. Deli kadın- |tane çocukları oldu, Bundan sonradır (ardan öylelerini görürsünüz ki, için- |ki, Arsöne içmiye, eve gece yarıları de küçücük bir çocuk oturan bir el Belmiye başladı. asını sürerek miniminiyi gezdir- | Liso yalvardı, olmadı, aşklarının, le meşguldür!,. Bu, «deli» kadın- |çocuklarının başı üzerine yalvardı, lar, mükemmel birer da yorlar, |gene olmadı.. bu böylece devam etti. Bu şehirde yirmi sene yaşayınız, | Her işde olduğu gibi bunda da na- cinayete benzer hiç bir vak'a duy » |sihatçılar hiç de eksik değili mazsınız! ş , büyük bir kavgadan sonra da Diğer taraftan şayanı dikkattir ki, ıvrı yaşamıya karat verince, hemen kadın ve erkek deliler ar; a da |bu nasihatçılar araya girdi: her hangi bir uygunsuz hai görül - | — Çocukla de kadınlar me ıkı ku Vazan : Bedi auııdl'l ran bir hazineyi söylemek ves Bi lenince kaybedilecek gibi gel ; Fakat ne olursa olsun, bu &i içif Sıcak yaz günleri, Büyükdere ban- yosu, bizi bir araya toplıyan yegâne iyerdi. Her gün, saat dokuza doğru, arkadaşlar, birer ikişer oraya akın eder, orada neş'eli gruplar teşkil e- derdik. Üç dört arkadaşın teşki gruplarda, hernen eki malarda muhitin kızları » Idoğru değil. İnsan kendine, ica yardımlarından istifade etmek bir kaç dert ortağı edinmeli. Ben de, bu ihtiyaçla knvdımrw; nim gibi sükütu seven Nuriyi ortağı olarak kabul ettim. Yalnif ettiği bu konuş - nevzü olur- du. na: Meselâ, Fikret: — Belma — Meliha.. dan bahsetmiye başladım. Diye söze başlar, ve.. ondan, uzu: e memektedir. Öyle ki, kadın ve erkek (leşmelisiniz, diye (Devamı 6 ncı sayfamızda) | B letten korkan ve çocuklarını ea İdüşünen Lise beraber, yaşamayı ka- ennem ha- yatı başladı sçon gün de akşam üzeri, Arsene hoş geldi ve dehşetli bir sah arasında başladı. Bu, Yemekten sonra yatmıya . Yemekte Arsenne masayı ne ikisinit tezat döndü ve karı- hyı söylemi- e başladı. Zavallı kadin yataktan kaçarak ©- | rada bulundüğ bir çekmeceden Ârsene ateş etti. Bi Arsenne, bildiği rovelveri | aldı ve. çevii inden vurula yere ölü dıışıu b benzer mi? Genç kalmak İngiliz kadınlarının sanatıdır |cuklarını biribirlerine sarılmış lar buldular. Yirmi altı yaşlarında . bir İngiliz Şok zengin ve çok güzel 0- Eski yılların ihtiyaçları tir. Kendisi Avustralyadaki zengin | — Eeki seneler ihtiyaçlarına gör İngilizlerden birinin kızıdır. İngilte- | pılmiş olan ebniye kanunu bugüni reye gelmiş, kadınlık âlemini tetkik | yaşayışa ve şartlara göre değiştirile ederek aldığı neticeleri Avüstralya - > daki bayanlara gidip öğretecektir. Mis Elizabet evvelce İngiltereye ya- yelerin mütaleaları sorulmuştu. Bazı belediyeler yeni kanun hak- gelmiş, tahsil etmiş, sonra Parise ( kandak Pi ğ dan bu kızın adı Mis Elizabettir. di- |— SÜ proje ve mütalcalarını Ve- yi kâlete bildirmiye başlamışlardır. Yakında bunların tetkikine giri - ADesii hsee seelsb) — — İşüatük maali Taölebasıdların da fi mese bile, hiç olmazsa az çok tabii bir hal iktisap edebiliyorlar. Ghel şehrine getirilen deliler, ora- daki evlere taksim edilmektedir ve bir para mukabilinde orada bakıl - maktadırlar, Fakat, parası olmiyan hastaların bakım ücretini hükümi vermektedir. Bu ücret, senevi 50 İngilizden 300 1n.; liz lirasına kadar yükselmektey- | SHiRLEY ZENGİN En sgon ve en gözel Sehxrdc bir de 100 yataklı hasta- ne vardır ki, burası daha ağır hasta- lar içindir. Akıl hekimleri, Zarif tebessümünü ve altın renkli buklelerini görmeğe hazırlanınız SARAY SİNEMASINDA Onümüzdeki PERŞENBE akşamından İtibaren kirleri alındıktan sonra kanunun ha- |lerke ceğinden bu hususta bütün beledi - | Gözlerim, Belmadan başka bif gürmüyordu. Gözlerimde, hep OÜĞ haysli, dudaklarımda hep onufi uzun bahseder, faka sima biri ötekiler dinlerdi. ense, yaptığ « onuf Bi n işleri gizli tutmayı itiyat edindiğim için, hep, |kalbim, onun heyecanile çarpıy0'” onları dinler, kalbimden taşan caş- at, ne yazık, o, bütün hisl kunluğu, bir kaç kelime ile olsun ifa- |den uzak... Kendisini çı de etmekten daim& imtina ederdim. benden bihaber. Ve.. onlal tir, bu hareki ki, bana yap ge- erini, kendilerini a- ile takip ettikleri bir Ki edi karanlık geceler ka- Nüri'ye: Ah -dedim- bu aşk beni H' recek. Söyle Allah aşkına ne yım? O, gözlerinde müstehzi bir * | ebir ile beni her çılgınlığa |sümle yüzüme baktı ü lim | — Kolây -dedi- kolay. Setl - Bolma İdertten en yakın günde kurtafllğiğ nn ismini bile, bu meclislerde ağzı- | öım. Yamma sokulda, en müthiş yir $f d », Çünkü bana, ondan bah: |söylüyormuş gibi alçak bir söSİ€7 setmek; onu, gizli bir yerde saklı dü- | Düi LRRI ın.yğı ma almam, hep süküt eder, onları | Ka aneanain bakksmdine aai hhi aü ni Geç kalanlar Müsterih olunuz! SÜMER SİNEMASINI bir Parlak muvıflakıyetle göstermekte — olduğu TİNO ROSSİ'nin Son zaâferi ve şayanı hayret temsili KİTARALAR ÇALARKE 1 A AŞk ve müsiki filmi BİR KAÇ GÜN DAHÂA İ gösterilecektir. Acele ediniz, gidiniz, a zırlanmasına başlanılacaktır, TEMPLE'in Eski Rusya... Göz ki BAŞ ROLLERDE : Kome ÇOCUĞU filminde görünecektir. v ullanH YA varına devriyeler çıkarmış.. kendi - si de odasının penceresi kenarına sin bir kısmı, |(kollarını dayamış.. uzaktan tek tük (filogrek) denilen melez Rumlar - |geler silâh seslerine kulak kabart « dan mürekkeptir. Diğer - kısmı da |maktadır. (Ulah) tır. İki neferden mürekkep devriyeler- Ulahlar, Türkleri severler, fakat |den biri gelmiş; şu haberi getirmiş- filogrekler, Türk askerlerine dalma |tir: Tefrika No: 25 Hudut (Kranya) .Smılldc büyük bir köy kulesinin alt tarafında, HÜRK-YUNA, muhfharebesi amioin İciheti çok iyi biliyordu ki, bu otuz üç neferden ibaret kuvvetle, İsol cenah ilersinden yav İpeye'tırmanan Yunan kuvvetlerin |dayanmak biraz güç olacaktı. Onun in, orada dolaşan çobanlardan bi- rini köye yolladı. Köyün Ulah mek- İtebi muallimi (Dimitri Çıkma) E- 1 çağırtti Vaziyeti ona göster- gızlwıyouetı zan: ZİYA ŞAKİR zanına emir verdi: — Asker, silâh başına!.. — Ben, şu otuz Üç neferimle, nasil olsa gelen düşmanı bir kaç saat bu- radan ileri geçirmem. Fakat, bak şu düşman kuvvetine.. benim otuz üç Sert bir boru sesi, Kranyanın yal- çın kayalarında aksetli. Hudut nö - betçileri derhal geri çekildi.; Kara- kolun önünde, otuz beş Türk neferi, derhal (saffharp) nizamına geçti. Şakir Efendi; — kısaca — taporunu neferim, bu kuvvete karşı ne kadar dayanabilir?, Hiç şüphesiz ki, bir kaç saat sonra, hepimiz ölüp gide - Bu akşam SAKARYA sinemasında ÇARIN YAVERİ Efendimt.. bir tabur kadar tah- min edilen düşman askeri, sağ cenn- Bu tarafa soğuk muamele ederler. Hattâ bun- | ların köye gelmesini bile istemezler. O gün, zeval vakti yaklaşmakta - |hımızdan hududu geçti. dır. Mülâzım Şakir Efendi; aldığı |İoğru ilerliyor. emirlerden, ve hududun öbür tara - | Arkadan, öteki devriye de geldi: fında mütemadiyen Yunan kuvvet - | — Efendim!.. bir tabur düşman as- lerinin biriktiğini bildiğinden dola- |keri, sol cenahtan hududu geçti. Bu İçitlere yerleştirerek müdafaa terti- yi sön derecede uyanık bulunmak - |tarafa doğru geliyor. batı aldı. Nitekim o ıündo, karakol ci uu.uı.m Şıku Elendi, tek bora- | Fakat mülâzim Şakir Efendi, şu yyazdı. Ayağına çevik iki nefer ayırdı. Raporu bunlara vererek bölük mer- |kezine yolladı. kendisi de, geri ka- lan otuz üç neferin sekizini Toprak- tabya denilen yere, diğerlerini de ü- çer, beşer kişilik gruplara ayırıp ge- ceğiz. Fakat o zaman, siz ne olacak- sınız?., Biliyorsunuz ki, Yunanlılar size son derecede düşmandır. Eğer buradan geçer, mahvolduğunuz gündür. Dodi. © zaman, Dimitri Efendi He arala- yında şu mubavere geçti. — Kendimizi böyle bir felâketten ve köye girerlerse, İrr görünüz, siz de alkışlayınız. inamanesimeminainninineininem BKUNH NNT ni a mem ae l İNi aakem işmnelnema b Baletleri.. Entrika ve sefahatleri... Büyük bir aşkın bütün sevimliliği ve bütün hüzünl di Fransezden VERA KORENE ve PlERRE RİCHARD WİLLM Hâveten : PARAMOUNT JURNAL ve (3 dakika) şayanı hayret öğretici film 41341 amaşlırıdı — sarayları.. evvelden aldırınız. Telefon İkurtarmak için ne yapabiliriz Şakir Efendi? larsa, en evvel bu iki adami dizerim. Benim burada, o- | Dedi ım ver, Ulahlardan | Şakir Efendi, bu işleri görül iniz. Ön- Hihciye kadar, artık Yunan KU vi de epeyce ilerlemişler; hâ' hattına girmişlerdi. Fakat Yunanlılar, şu şındaki küçücük O:rnıınlı |na, ve onun -kendilerince m*zg lan- bir avuç kuvvetine © F lhı-mmı_ * vermiyorlardı Ki avef tı teşkil etmiye bile lüzum mişler., daha hâlâ, yol kalla NÜ da, ağır ağır i!erlemoklc'.c!d" A Yunanlılar, karakola bin P dar kalınca, borularla (DUF verildi. Bölükler, olduklari vükkuf etti. Kollarında beyaz bağlı bİf bitle iki piyade nefer, kür' l çe İN t f l , / " 4 A 4 ) olarak bana verir- LA a ün Rum muhtarı ile kocabaşısını da bana getirirsiniz... E- lümde otuz silâhlı daha olursa.. ben, İbir gelen düşmanı burada epeyce ze- man oyalarım. O zamana kâdar da, İimdat gelir: Ondan sonrasına Allahı siniz. Sonra, kü vi Haa eik DĞ kerirn, Dimitri Efendi, koşa koşa köye gitti. Yarım saat sürmeden, yanında n eli silâh tutar otuz Ulah genci ile, Rum muhtarı ve kocabaşısı olduğu halde avdet etti. Şakir Efendi, karakoldaki fazla lâhları ulahlara verdi. Bunları İrer ikişer, Türk askerlerinin yanla- leştirdi. Rum muhtarı ile ko- |ru ilerledi. İyi türk da karakolun cephaneliğine |yüksek sesle: . Tekrar Dimitri Efendiye | — Karakol kumandanile * mak istiyorum, Diye seslendi. bi- | Ür eli / Gö ei 20 ee ea iydekilere söyle, eğer bi- ze en küçük bir ihanette bulunur -