ı Celâl Bayar Kabinesi hakkında Resmi tebliğden sonra siyasi mu- harrirlerin bu sabahki neşriyatı (Birinci tahifeden devam) zarfında yeni kabinesinde kendisile berâaber çalışacak uzuvları tesbit e- decek, Meclis açıldığı vakit Meclise çıkacak ve kabinesi için hazırladığı programı okuyacak, itimad reyi isti- yecektir. Bunun haricinde çıkan şaylalar kâmilen yalandır. GAZETELERİN NEŞRİYA- S 'TI VE SİYASİ MÜTALEA- LAR.. Bugünkü gündelik gazeteler baş makalelerinde bütün bu vaziyetlere temas etmektedirler. Ulus refikimizde bu sabah Falih Rıfkı Atay neşrettiği makalede şöy- le demektedir: «Bugünkü nüshamızda neşrettiği- miz resmi tebliğ, dinlenmek ihtiya- cını hissederek Atatürk'ten izin is- tiyen İsmet İnönü'nün yerine, Ka- mutay açıldığı vakit, Celâl Bayarın Başvekillik makamına getirilmesi tekarrür ettiğini bildirmektedir. Bu değişmeyi Cumhuriyet hükü » metinin dış ve iç politikası bakımın- dan her hangi bir tefsire müsasit te- Jâkki edenler, en kısa zamanda al- dandıklarını göreceklerdir. Esasen salâhiyetlerin bizzat kaynağından ge- len resmi tebliğ, her türlü şayiacı- lığın önüne geçecek mahiyettedir. Şohsiyetlerden bahsetmiye ihti - yaç var mı? Kurtuluş harbinde cep- he kumandanı İsmet, Lonzan Kon - feransında yeni Türk devleti mu - rahhas heyetinin reisi İsmet, ilk Cumhuriyet Başvekili ve on iki yıle danberi hükümet reisliğinde bulu - nan İsmet, bir kelime ile, harpte ve sulhta, Atatürkün emrinde ve Ata- türkün evlât, arkadaş ve yoldaşı İs- met! O, pek az faniye nasip olan şarlı hayatının en büyük şerefini A- tatürke hizmet etmiş olmakta bul- muştür. Atatürk adı milli kurtuluşu ve onun bütün neticelerini izah eder: Ve bir Türk inkılâpçısının en iyi vasfı da Atatürke hizmet kelimelerile hu- Tâsza olunabilir. Bu memlekette ha- kiki iktidar mevkii Atatürk'ün kal - bidir. İsmet, o kalbde yer bulanlafın, ve bu sev n daha mukaddes mü- kâfat olmadığını bize öğreten!erin başında gelir. Yeni Başvekil Celâl Bayar, Ana - dohu ihtilâlinin ilk gönlerinde Ata- n ön safına katıldi ve bir an fasıla vermeksizin, hayatını onon idealine raptetti. Atatürk ken- dizine daha Kuvayi Müliyenin pek nazik ve buhranlı anlarında yüksek vazife ve mes'uliyetler - vermiştir. Zaierden sonra yeni devlet mekaniz- ması kurulmıya başladığı vakit mem- lekette mali ve iktısadi âlem yaban- cıların elinde idi. Milleti maliyece ve iktısatça kurtarmak, yeni rejimin ağır vazifelerinin başında geliyordu. İnkılâp Türklerinin bu işde muvaf- fak olacağına hiç kimsenin imandığı ve bizi ümitlendirdiği yoktu. Atatürk bu sırada ilk milli bankayı tesis et- mek mes'uliyetini Celâl Bayara ver- di. Eseri ve eserleri meydandadır. Yeni Türkiyenin maliyo ve iktısat | inkişafının tarihini yazacak olanlar, Celâl Bayar ismini hürmetle anma- yı unutmıyacaklardır. O yalnız İş Bankasını değil, Türkiyede modern milli bankacılık hayatını kurmuş ve maliye ve iktısat âleminin Türk un- surile kadrolanmasını temin etmiş- tir. Atatürk ve İsmet İnönü kendisin- den-ekonomi Bakanlığına gelmesini istedikleri vakit, cihan buhranı karşı- sında memleket şartlarının ne kadar çetin olduğunu hatırlarız. Vatandaşların her an maddi bü - tün davalarına temas eden ekonomi işlerinin tanzim edilmesinde ve in- kişaf bulmasında Celâl Bayar, bir kelime ile, muvaffak olmuştur. Yeni vazifesini dahi başa- racağından şüphe edilir mi? İsmet İnönü gibi, onu da, hizmetinde yetiş- tiren ve devlet adamı vamflarını keşfeden Atstürktür. O da, şimdiye kadar olduğu gibi muvaffak olmak- ta ve inkılâp Türkiyesinin nesiller yıpratacak olan muazzam inşa ese- :l tamamlamakta devam edecek - Atatürkü seven herkes, Celâl Ba- yarın yardımcısıdır.» Asım Us da bugünkü baş makale- sinde şu fikirleri kaydetmektedir: «— Meselâ (Tan) gazetesi, İsmet nönü'nün istirahat için çekilmesini îwl:lr ederken, Celâl Bayar'ın baş- kanlığı altında teşekkül edecek yeni kabine ile memleketin «bir program- laşma devrine gireceği» ni söylü - yor. Bu tarzı ifade, on dört sene ik- tidar movkünde kalmış olan İsmet İnönü hükümetinin işlerinde mu - vaffak olmakla beraber, programsız çalıştığını söylemek değil midir? Açık surette ifade edilemiyen bu iddia hâtaların hatasıdır. Çünkü İsmet İnönü iş başında bu- lunduğu müddetçe Cumhuriyet Halk Partisi'nin programından bir gün ây- rılmamıştır. Nitekim kendisine şim- di vekâlet eden ye yarın Başvekâlet mevkiine geçecek olan Celâl Baya- rın takip edeceği program da ondan başka bir şey olmıyacaktır. Bu tak - dirde Celâl Bayarın Başvekâlete geç- mesile memleketin bir programlaş- ma devrine gireceği sözü nasıl bir maksadın ifadesi olabilir? Çünkü her sene Meclis açıldığı za- kümet reisi tarafından söylenen nu- tuklar, ayrı, ayrı birer program ol- duğu gibi, her sena haziran iptida- sında Büyük Millet Meclisi tara - fından tasdik edilen bütçe kanunu da en ince teferrüata varıncıya ka- dar bir senede tatbik ölunacak bir programdan başka bir şey değildir. Bununla beraber, bir partiye ve bir programa bağlı olsalar - ve bir gazetenin dediği gibi hâdise her ne kadar bir «nöbet değiştirme» den 1- |baret sayılsa da hükümet reislerin- de vuku bulacak şahst değişmeleri. 'nin umumi işler üzerinde hiç bir te- siri ve değişikliği mucip olmıyacağı söylenemez. Bu tesirin ve de- Rişikliğin mahiyetini ve derecesin! ise ancak hüdseler gösterecektir. İnkılâbımız daima daha iyiye koş - tuğu için, bu hâdiseler «daha £ vasfını da haiz olur; fakat «daha iyi» nin yanında bile «iyi» ye fena gözle bakmak kimsenin hakkı olamaz. | Bizce iş başına yeni bir hükümet gelmesile daha esasti değişiklikler olup almıyacağını şimdiden tahmine içalışmanın faydalı bir tarafı yok « tur. Nitekim, yine Tan, dünkü sayı« sihda bir takım tahminlere girişcrek teşkilâtı esasiye değiştirilip Meclisin Syan ve meb'usan diye ikiye ayrıla- cağını yazmışsa da, derhal Cumhür- Başkanlığı Genel Sekreterliğinden yapılan tebliğ ile bu türlü rivayet - lerin ve tahminlerin asla doğru ol « madığı ve bu türlü tahminlerin ve rivayetlerin neşri, memleketin yük- sek menfaatlerile telif olunamıyaca- Bi bildirilmiştir. Fikrimizce resmen yeni bir Celâl Bayar kabinesi teşkili işinin bir bu- çuk ay sonra birakılmasındaki se « bep, her zamanki sükün ve tabiilik içinde bir intikal devri hazırlamak olmalıdır; bu takdirde biz gazeteci- |lerin üzerimize düşen vazife bu va- ziyeti istismar ederek bir tâahrike, tahrik neşriyatı yapmaktan çekin - jmek idi ve çekinmektir de. Hakikaten yeni kabine ile memle- |kete ne türlü bir değişiklik gelebile- İceğini anlamak için tek bir yol var- |dır. Bu da, Atatürk'ün ikincitesrin başında Meclisi açarken her yıl ol- duğu gibi daima memleketi yük - seltici istikametler gösterir surette söyliyeceği nutku beklemektir.» Cumhuriyet Baş muharriri Yunus Nadi de şunları söylemektedir. «— Cumhurrcisi Atatürk'ün Celâl Bayara gönderdiği — buy traltunun dünkü gazetelerde çıkan metninde de görülmüş olacağı üzere İsmet İn- önünün mezuniyeti şiddetli sürmü- naj neticesi mutlak bir istirahat ih- tiyacından ileri gelmiş bulunmak - tadır. İnkılâp 'Türkiyesinde ön iki yıl süren bir başvekilliğin yorucu me- |saisi gözönüne alınarak İsmet İnönü- İnün Büyük Şeften yalnız bir buçuk aylık bir mezuniyet değil, belk! hü- ikümet işinde böyle bir iki ayla tah- (dit olunmıyan gayrimevkut bir za- man için çekilmeyi istirham etmiş Yolacağını tahmin etmek güç bir şey İdeğildir. Bir buçuk aylık mezuniyet formülünü, İsmet İnönünü çok se - ven Büyük Şef tarafından gösteril- miş fevkalâde bir muhabbet eseri gibi telâkki etmekte hata yoktur. Yorulan adamın dinlenmesi esas 0- lacağına nazaran Başvekâlet Vekil- liğine tayin olunan İktısat Vekili man, gerek Cumhurreisi, gerek hü - | Yugoslav manevrası Mareşal Çakmak Avdet ediyor Belgraddan askeri merasimle uğurlandı Yugoslav ordusu manevralarında bulunan Mareşal Çakmak dün Bel - graddan ayrılmış ve Begrad garin- da askeri merasimle uğurlanmış ve Mareşal kendisine resmi selâdimi ifa e- İden ihtiram kıt'asına Sırpça «Mer- haba!» demiş ve Yugoslav bandosu da İstiklâl marşını çalmıştır. Mareşal Saraybosna — mıntakasını gerdikten sonra bugün saat 13 de Dubrovnik'e hareket edecektir. Split limanında Mareşalle maiyetini bekliyen Adatepe muhribimiz bu - gün '4,40 da Dubrovnik'e hareket e- derek orada Mareşale intizar eyliye- cektir. Üç devlet arasında Müzakere (Birinci sahifeden devam) mat ve saire gibi şeyler göndermek surelile yardım edilmemesini lâzım. gelenlere bildirmiştir. Paris ile Londra arasında yirmi dört saat süren bir muhabere ve mü- zakereden sonra İngiliz Hariciye Na- zırı Eden Romadaki İngiliz mas - lahatgüzarı İngrama talimat vermiş ve kendisine İtalya Hariciye Nazıri Kont Ciyano'yu, Sinyor Musolini ile beraber Almanyaya hareket gimeden evvel behemehal görmesini bildir - mişti. Maslahatgüzar İngramın al- dığı talimat şu olmuştur: İngiltere hükümeti Fransa Hari-- lelye Nazırı tarafından teklif edilen İşekli kabul etmiye hazırdır. Bu şek- İngiltere ve İtalya a- müzakereye başlara- ere hükümeti bu mü - zakerata gir TC Cenevrede Fransa Harii Na- zrı M. Delbos ile İtalya murahhası Skopa arasında kararlaştırılmıştır. —— Celâl Bayar'ın bu vekâlet müdde- tinden sonra asaleten yeni bir hü- İkümet kurması ihtimalini şimdiden lehemmiyetle nazarı dikkate almık için, sarh emirler telâkki etmiş ola- cağını da, çok tabil görmelidir. İşt tirham ederek istihsal ettiği mezuni- yetten sonra hükümet vaziyetinde efkârı umumiyenin kolaylıkla tak- dir edebileceği mantıki silsile bun- dan ibarettir. Bizce Başvekil İsmet İnönü'nün is- tirahat ihtiyacile hükümetten affı talebini kabul ederek yeni hüküme- tin derhâal kurulmasına geçmiye ka- İnuni bir mâni yoktu. Dediğimiz gibi, sen İsmet İnönüne Büyük Şefin |muhabbetini gösteren bu mutavassıt |bal şeklinde yeni Başvekilin kendi hükümetini iyi hazırlamıya fırsat |bulması gibi bir fayda da vardı. Bu |mülühazaların her iki şeklinin İsmet İnönünce de hakkile takdir edilmiş olduğunda bizim şüphümiz yoktür.» Kabine'dün toplandı İcra Vekilleri Heyeti, dün öğleden sonra Başbakan Vekili Celâl Baya- rın Başkanlığı altında ilk toplantı - prmuştır. Bu toplantı geç vakte kadar devam etmiştir. Bu içtimada Almanya ile yapılan ticar anlaşma ile birlikte diğer Tu- zümerre mesailin tetkik ve müzake- re edildiği kaydedilmektedir. İcra Vekilleri heyeti bugünlerde sık sık içtimalarına devam ederek heyeti Vekile kararına iktiran et - mek üzere sevkedilmiş olan karar- nameleri çıkaracak ve ayni zamanda içtimama hazırlanacaktır. Tan gazetesinin tatili Ankara, 28 (A,A.) — 28 eylül ta- rihli Tan gazetesinde çıkan, teşkilâtı esasiye kanununun tadil edileceğine, Mmühabatın yenileneceğine dsir ha- berler ve devlet vesikasını tahrif e- ederek vâki neşriyat memlekelis u- mümi siyasetine dokunacak mahi - yette bulunduğundan matbuat ka - nununun 50 nci maddesi mucibin- ce bu gazetenin on gün müddetle kapatılmasına Vekiller Heyetince karar verilmiştir. Nafia Vekili Nafha Vekili Ali Çetinkaya bu ak- şam Ankaraya gidecektir. (— Mülletler Cemiyetinde İspanya meselesi ve Sovyet - Rusya DIŞ SİYAS $ | İngiliz-İtalyan —- Müzakeratı ba 1 İngiliz - İtalyan müzakerati fEL (da başlayacak deniyor. Şifm İslarak memleketine dönmüş yordu. n ay nihayeti “İspanyadaki harp beynelmilel bir Tar Romaya dönerek bar Başbakan İsmet İnönü'nün bizzat is- | Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki | | Cenevre, 29 (ALA) — B. Litvinof, |dün Asamble'nin siyasi komisyonun- da irad etmiş olduğu nutukta demiş- İtir ki: | — Eski usullerin suya düşmüş ol- İduğü ve adalete ve milletler cemiye- tinin prensiplerine istinad edecek sülhü kurtarmalı n başka usülleri tecrübe etmek lâzım gelmekte ol « duğu mütalcasındayım. İspanya murahhaslı B. del Vayo, ademi müdahale siyasetine devamın il edeceği tehlikeya İşaret et- , Mumaileyh, İspanyol milleti- nin Londra müzakeratının ameli ne- tayicine intizar etmiş olduğunu ve işitilmemiş bir beynelmilel müame- aat devlet ted Lenüra, 2 YAA) — İta rilecek olan Fransız - İngiliz notası- nın bugün kabinede tetkik edilmesi İmuhtermeldir. Londra'da hazırlan - İmaş oları metin projesinde İspanyaya ine nihayet veril- (ecnebi mi |mesi ve ecnebi muhariplerin geri a- Jınması hususlarında ısrar edilmek- tedir. mahiyet iktisab etmiştir,, İleye tahammül etmiş bulunduğunu j söylemiştir. | İspanyol murahhası, ilâveten de » miştir ki — Vaziyet ve adaletin ilcaatı ârtık mühletlere mütehammil değildir. Vat naileyh, İspanya harbinin bey- nelmilel bir mahiyet iktisap etmiş olduğumt beyan etmiş ve ihtilâfa | nihayet vormonin tek çaresi, bukuku lan müzakeratı ele alacağında TÇ sedildi. Doğrusunu söylemek # gelirse şimdiye kadar buna GÜ İrilen haberlerde bir kat'iyet VÜĞ İngiliz. Sefiri Erik Drome”ll mezuniyeti meselesinde birâf Tnak lüzımgeldiğini de saklamii? Çünkü Sir Erik Dromond'un B ;da ve Roma hükümetine karği vaziyeti az nazik değildir. İngil' İnin bu sayılmış diplomatı Milletler Cemiyeti Umumi ifa etmiş, sondf, ÜÜĞi İğini senelerce İdüvele ve Miltetler Cemiyeti idealine İttler Cemiyetinin ıslahı lâziti dönmek olduğunu söylemiştir. Kısa süren bir iki söz söylemeden sonra müzakerat kapatılmıştır. Bir karar sureti projesi tanzimine | memur olan komite, hemen toplan - İmuştar. İTALYAYA NOTA :» zz Italya, Ispanyadan çekilmezse iki İmemleketine dönmeti tabif € bir alacak Projede gönüllüleri geri çağırmak || imkâm hasıl olmadığı takdirde âlın- ması muhtemel tedbirlerden bahse- İdilmesi de ihtimal dahilindedir. | İspanya'ya ecnebi müdahalesi me- selesini tetkik etmek üzere projede İngiltere, Fransa ve İtalya arasında |müzakereler yapılması teklif edi- İmektedir, sumanı nnni | Zamanımızın en Kârlı ticareti (Birinci sayfadan devam) bir telsizle şöyle anlatıyor: | 3,039 tonluk Ben ismindeki gaz ge- |misindeyim. Bu gemi benzinle işle - |mekte olup Valânsiyaya gitmekte - |dir. Ha Holivud—Paris ? Fransız sinemacılığı Amerika sine- İmacılığını Korkutüyor mu? Buna *Evet!> demek Kkabil değildir. Zira, Amerika filmleri © kadar geniş bir piyasaya Ritap ediyor ki, Fram. filmlerinin ona ciddi bir rakip olm: yına imkân hemen yok gibidir. Yal- nız, müsbet bir hâdise vardir ki. © da, Amerika filmeiliğinin son sene- ler içinde, Fransada sivrilen bütün artistleri ve hattâ rejisörleri Holi- İvuda almış olmasıdır. Bunun sebebi nedir? “Bunun sedebi, İşin İçyüzünü bİ- lenler için basittir. Lükin bilmiyen- |ter, her hangi bir hususta, bilenler- İden çok olduğu için anlatayım. Ameriken filmlerinin çok geniş bir piyasaya hitap edişinin sebebi, İn- gilizce dilidir. Dünyoda İngilizce ko- nuşanlar, Fransızca — konuşanlardan bir hayli fazla olduğu için, İngiliz dili ile yapılan filmlerin daha pek çok müşteri ve o nisbette de gelir getirmesi gayet tabildir. Lâkin, son seneler J İngilizi Bu, Amreikan fitmcil Tike idi. Bununla beraber film yap- mak sadece makine almak ve stüd- yo kurmakla olmıyacağına göre -biz 'bunun bir acı misalini görmedik mi?- İngiliz filmciliği sadece kopyeci va- ziyetinde kalmıştı. Ne kıymetli ar- tisti, ne de rejisörü ve bir filmi mey- dana getiren, haddi zatinde Tüzum- |suz görünen, fakat çok Küzumlu bin- bir unsuru, <havası ve «fikir adam- Tar> yoktu, ciddi bir tehlike arzet- miyordu. Buna mukabil, Pransada büyük film sanayii yoktu amma, un- surlar çoktu. Nitekim Framsiz zekâsı ve san'atile İngiliz sanayü ve serma- yesi birlaşince güzel fümler mey- dana gelmişti. İşte, Amerikan film sanaylini korkuter da bu olmuştu. Şimdi Amerika, filmde Fransız - İngiliz teşriki mesaisinden çekindiği için Fransa'nın artist, rejisör, müu> harrir, operatör ve dekoreu olsun bü- tün iyi unsurlarını alıyor. Holirude götürüp ye kullanıyor. yahtır muat- tal birakıyor, böylece de kendi saha- |sında bir rekabetin önüne geçiyor. fa. ber halde çok meraklı bir |surette geçeceğe benziyor. Çünkü bu işmiye hazırdır. Bu tek- | 3 totanbuldan gazetesine yolladığı İgemi Akdenize çıkarak İspany |gitmek üzere Karadenizden ilk çıkan |gaz gemisidir. Bundan bir ay evvel İngiliz Vodfard gemisi malüm o1 - duğu üzere Valânsiya sahillerinde batırılmıştı. Bunun işi diğer gaz gemilerini Ça- nakkale Boğazından dışarı çıkar - İmaktır. Eğer bu gemi ile beraber biz |de Valânsiyaya gidersek arkamızdan öbürleri takip edecektir. Bu gemi - nin sahibi Pol Viyakonof isminde bir Rus muhacirldir. Bu adam bu sene binlerce okkalık gaz işi yaprmıştır. İBana dedi ki: e— Bir kere İspanya sahiline va- rildi mi iki misli ücret alınacağından eminsiniz.» |Bir : 66 No. eç başlıyacadı AAT C Biz her türlü terbiye sisteminden, her türlü milli müesseseden, her tür- lü gençlik hareketinden bunu bek- liyoruz : Kelb, kafa ve vücut faali- yetleri arasında bir muvazene, Kalbi, kafayı ve vücudü aymi 20- manda ayni seviyede işletebilmek! Kitadbına eğilmekten beli kambur, yediğini hazmedememekten mideri bozuk âlemin kafasının işleyemiye- ceği zaman yakın demektir. Sahada koşmaktan, demirde atla- maktan kitap okumeya, dünyadan haber almıya vakit bulamıyan spor- cunun ise bir boğadan farkı nedir? Kalbi iran ve heyecan nedir bil- meyen olgün ve bilgili kafanın en iyi hak ettiği ad, «Kuru kafa> dır. Ruhunda incelik ve derinlik olmıyan İsporcu ve kuvvetli bir vücuda veri- şkceh en iyi isim: Çam görde ve me- gin deridir. 4 Kalb, kafa ve vücut, bir arada iş- Tendiği, bir arada geliştiği, kuvvet- İleri ve faaliyetleri arasında bir müş- harikulâde romanlardır. bekleyiniz.. Kalb, kafa ve vücut ğini iddia eden Sinyor Musoli mütemadi nutukları üzerine SÖĞ şimdiki Fraasız kâlibiumumi ©| hap olunarak Cenevreden keTÜİ miş, Romaya Sefir tayin edilii İ |Habeşistan meselesinde İngili |firinin Roma hükümetile |vaziyeti her halde kolay işlerd »kaç senedir, ınd“' vazife görüyordu. 4 Lâkin birkaç aydır, istirahât j’ kadar da birçok dedikodulaff ö açmıştırİngiliz - İtalyan ger5İ ortadan kalkmak üzere yakındi İzakerelerin başlayacağını bif | |mak ümidini kesmiyen müt İraf - ileri rürerken buna Londff ği |hafili, dolayısile şöyle bir c riyordu : — Müzakereyi İngiltere d€ eder, fakat Sefirin Romaya dÖ lüzem!.. € O kısım Roma mehafili YiSE ği taya şöyle bir haber sahwerdi' G4 Brik Dromond Eylül sonundu maya gelecek, o zaman müzük” başlanacak... Lâkin buna cevap veren şöyle dedi: v — Sefirimizin memleketindt susi işleri vardır. Ancak Teşriâi” girmeden vazilesine dönemil Hulâsai kelâm: İngilterenin |Setizinin mezuniyeti bahsi LOPEĞ Roma münasebatının terromi olmuştur. Lâkir şimdi İtalyanın Alır nın [mıg , |panya işinden el çekeceğini, İngilterenin dediği noktaya g867 ;Bösteren alâmetler göz önündt Ü Sir Erik Dramond'un da alarak Romaya dönmesi yi demektir, v Ahmed lu Casusıl Aşka inandım! Akşamcıla'r.. Bunlar 1 Teşrinlevvelden itibaren Son Telgr&lf Tufgs"” J) —x atf ! MAT Ce terek müvazene — kurabildiği mükemmel bir adam miş olur. p Biz her Türk gencinin bu mel adam olmasını istiyorut Yirmi yaşında yazdığı Tt ciğerlerinin veremini, saçlı ma, asıllı asılsız, teşhir eden büyük ayıbını meydana çekinmiyen bir yüzsüzden ©& İ saktan farksız görülmelidi”: «Aman.. roman ve şiir d€ ması! Şair dediğin, tuşeyli DİF | lüktur» diyebilen bir. riYEE gf de, ilmin boyunduruğuna PY bir öküzden farkı olmas Hiç spor yapmadığını Ö ist Fi söyleyen bir edebiyatçıyı İT ! kamburluğu ile kendi alağ sakattan daha jazla bir ile karşılamak mümkün Vücut, kaja, kalb bir insan, asıl insan, bu üç Ve? aerada kaynaştırıp gelişti Behçet Kemal | | P