4 - SONTELGRAF — 14 Ağustos 1937 ——— — — EU0Os 1947 Fransız istihbarat bürosu nasil çalışır? Bir kör casus, takma gözünün altına gizli vesikalar yerleştiriyor Tansız erkânıharbiye ikinci şu- besi, erkânıharbiye reisinin ida- F resi altında çalışmaktadır. Bu daji - | renin vazifesi şudur : 1-— Düşman hakkında toplamak, 2— Bu malümatı tefsir ederek on. Gan neti (Bu mslümat n kal. mMmecburiyetinde- ümatı alâkadarlara fa e, silâh- ve küv- vel m da düşman devletlerin si nomik ve manevi ahvali, m niyetleri hakkında malümat nn Bu müthiş bir vaziledir. Mes'uli- yeti pek korkunçtur. İkinci büroda issan çabuk yıpranır, Bu esrarengiz teşekkülü idare etmiş olan şefler, bu meyanda Miralay Lainey, Dumont, Laürent ve kaymakam Martin bunu pekâlâ bilirler İkinci büro nedir? Hürriyete karşı kullanılan kor « künç bir harp makinesi mi? Yahut karanlık işlerle uğraşan bir mağa- ra mı?, Yahut içinde çizmeli evrak me » Murlarının feoni surette vesikaları tetkik ederek düşmanın maksâdı hakkında Başkumandanlığa malü - mat veren askeri bir sorbon mu? Fransız Harbiye Nezaretinin ikincl bürosu biribirini tamamlayan İiki kis sımdan mürekkeptir, Bu iki kısım, bilhassa memurları itibarile ikiye ay- tılmıştır. Bir kısım memurlar-resmidir. ve meydanda çalışırlar, Bunlar Har - biye Nezaretinde bulunur. Bu kısım birçok şubelere ayr 1 — Düşmana ait vi eden şube. Bu şubenir sikaları ayırırlar, tercüme ve ederler. Bu şube harp zamanında sitlerin istievabı ile meşgul olan şu- be ile tamamlanır. 2 — Arazirin tetkiki şubesi, Bu şu- Tbe, harita zabitleri, Tessamlardan mürekkeptir. Bunlar topçu ve tay « yare istihbarat şubesile beraber ça « |lşırlar, 3 — Şifre şubesi, Bu şube, elde edi- len bütün vesikaları deşifre eder. 4 — Totkik şubesi. Bu şube de di- Ber şubelerden kendisine verilen ma- İğmatı tetkik Bütün bu servisler bittabi çok giz- lidir. Bütün vesikalar bir zabit tara. fından elle veya makine İle yazılır. | Burada — te (hususi hücrelerde yapılır. Fakat bundan şka diğer bir ikin- €i hüra daha vardır ki bunun mer - kezi Harbiye Nozaretinde değildir. )Bu yer sözde gizli tutulmakta ise de bu, düşman için bilinen bir şeydir. İşte bu şube mahut istihbarat servi- İsidir. Bunun da birçök şubeleri var- Gor. Bunlar da Alman, Rus, İtalyan, İngiliz şubeleridir. Son zamanlar- |da bir de radyo şubesi tesis edilmiş- tir. Bu şubenin iki uzun anteni var « dır. Bu şube ecnebi devletler araşın- da teati edilen telgrafları, erkânıhar. biyeler, sefaretler ve konsoloslar a- on mükâlemeleri bile | rasındaki - muhaberatı — zaptetmek, deşifre ederek tercüme etmek vazi- fesile mükelleftir. Bunun zemin katında yeni bir ser- | vis daha vardır ki, o da fotoğraf ser- visidir, Burada cenebi memleketler- de bulunan ajanların gönderdikleri fotoğrafların ağrandismanları ya - pilir. MERKEZ VE ŞUBELER İstihbarat bürosunun altı katlı bir evin karşısında yalnız bir kapısı var- dır. Bu daire yalnız tehdilkâr diş - lerile birkaç kurt köpeği tarafından müuhafaza edilir. devriyeler dolaşırlar. iektrik zilleri vard rince bu ziller çal abitlerin malümatı c €relerle gizl lar, yalnız n bir takım de bul memurlar &© Evrak - ve vesaikin yemin ederler Mahfuz bulunduğu mahzenler, bir re kalınlığında duvarlarla çev- rilmiştir. Vesaik te anahtarlarla ka- panan zarflarda muhafaza edilir. İstihbarat bürosunun kendisine mahsus bir elektrik santralı vardır. Şehirde elektrik cereyanı kesildiği zaman bi 1 karanlık kal, Gajrenin hariçte bulunan ajanları i- çin senede takriben 10 milyon frank tahsisatı vardır. İstihbarat bürosunun, Pariste vi« ’Iâyr!levd( ve ecnebi memleketlerde Şubeleri vardır. Bu şubeler, burjuva evlerinde yerleştirilmiştir. .. Almanyanın Paris sefaretinde u. t müsteşar olarak bulun- muş olan ve Fas itilâflarını müzake- re eden ve Briand ile de hafi müza. kereye girişmiye teşebbüs etmi: |lan Baron Von der Lacken, bir gün istihbarat bürosunun bir şubesini |keşfettiğini söylemiştir. Baron Von der Lacken, Mil sokağında, sefaret hane karşısında bir evde kiraladık- ları bir odada bir gün arkadaşlarile İbirlikte İyemeklerini evin * yemek önünde konuşuyorları Niha- ükleri şeylerin ikinci Fran- şındığını anlamışlar- bestçe — Buna dair tahkikat yaptık. Ve öğrendik ki, istihbârat bürosu |yemek yediğimiz odarıın üst oda kiralamış ve ocağı dele mikrofon koymuşlar ve yüzül İyere yatarak konuştuklarımızı din lemişlerdir. l (Gıncı sayfadan devam ) Kel bir casus, takma' saçının altında başına istediği giİDI Notlar kaydediyor, az. Bu | Dünya ahvali İngiltere- Italya |Anlaşması |Ve Fransa | İspanya meselesini | | Çıkmazdan Kurtarmak için 'şililmemış ve görül- memiş bir manevra yapılıyor! lng—_ıım— ile İtalya arasındaki an- laşma ihtimalleri, pazarlıkları Fransayı ciddi surette düşündürü - izlar bu hareketten uzak ak için can atıyorlar, Fransız güzetelerinin mütaleoları bunu gösteriyor. Pariste çıkan Journal diyor ki: &... Bu kadar ayan bir manevra gö- rülmüş değil İngiltere İtalyaya el uzattı. Çünkü İspanya ateşini söndürebilmek için bundan başka çare olmadığını gör- müş bulunuyor. Filhakika ademi mü- dahale politikasını, girmiş bulun - |duğu çıkmazdan çıkarn |bea maniayı izale eti tedir, Bu husustaki yapılabilir. igeant» mekte olan anlaşmar şümulü vardır. Bir k. dar İngiltere, Hab; adekârlık göstermiye başlıyacak - tır. İngiltere, İtalyanın Habeşistan i hâkirâiyetini tanımıya Jrazı olacaktır. Buna mukabil İt İngilterenin — Akdenizdeki hi hakkında yeni teminat verecek, Hin- yollarını garanti edecek, Bir taraftan hazırlanan İngiliz donanmasından bir cüzü. an propagandacıları Arap memle- inde İngiltere aleyhinde tah - rikâttan fâriğ olacaklardır. Velhasıl kat'i surette tesbit edilmiş bulunan bir nokta üzerinde bir ademi tecavüz paktı aktolunuyor demektir. Fran - sa dikkatli olmalı ve peyk olarak yürümek politikasmı bırakmalı...» «Epoğues diyor ki; «... Başlamakta olan sadece bir İn: giltere * İtalya müzakereleri değil, (Fransayı birinci derecede alâkadar leden bir diplomatik harekettir. Bu harekete geç İştirak etmemiz iyi ol. maz... Taktik hatları bize pahalıya mal olur.» «Humanite» diyor ki: «Londra bir senedenberi vaziye - tini, ademi müdahale politikssının Blüm kabinesinin eseri olduğu iddis Jası ardında gizlenmek suretile ka mufle etti. Filhakika bu meş'um te- şebbüs İspanya harbinin aylarca de- |vam etmesini mucip olmuştur. Ç kü Berlin ve Roma bu harbi körük - lTemek mözunliyetini haiz bulunuyor- lardı. Fakat İngiliz Muhafazakâr zi: mamdarları da City'nin alçak men - faatlerini mubüfaza için bu harbin devamından istifade etmiştir.» Esperanto kongresi toplandı 1937 espertinto lisanı kongresi Var- govada toplanmıştır. Kongrede eş - peranto dilile müzekereler cereyan etmektedir. Esperanto kongresi bu telif memleketlerden kongreye işti- rak edenlerin yekünu 1000 den faz. ladır. H i RA Moğ LEmB A M Melm sabahleyin erken kalktı, bir iki gerindi, banyosunu yaptı, traş oldu. Son günlerde Metine bir #ey olmuştu. Evde herkesle kav - ga ediyor, kimseyi gözü görmü - yordu... Annesi -Nermin hanım, çok İsakin bir kadındı. Oğlunu çok sever- vde hep onun dediği olurdu, o rhal yapılırdı. Zehgih idiler, Maçkoda Boğaza bakan güzel 'l'yrk.lrıı ardı. Tabii, bir evlâtla ı - Jüzmezlerdi ya, Küşükten böyle a- lardı. Başka da evlâ , büyümüş, koca d Yirmi yaşında kumral, arta ylu bir gençti ar hep böyle kendini lüzumsuz ) Zavalli anne bu- ihi çoklan aramış, fakat bi bulamam Metin hiddetle piş meden sokağa fırladı... rdu.. evet bugün Şermin İle rat- Şe k ciddi bir kizdi, onü nâsıl kandırmıştı. Ne mü- y Bir aralık kendi devüsü vardı. | — Tati'ye g n.. hi Muallâ i- çin ondan havadis alır, hem de onü Şerminden bahtederim, dodi.. ondaa bir şey saklayamazdı. Yalnız öona Şermini söylememişti Ne iyi olmuştu? Taci'yi evinde bul- du. Arkadaşı bile, halinde bir başka- lik olduğunu kapıdan girer girmez İtöylemişti. Taci evinde yalnızdı. (Metinden 3 yaş büyüktü. Hizmetçisi #de yoktu.. biribirlerinin sözlerinden arlarlardı. İlk söze başlayan Metin oldu — Hayırlı bir haber getirdim.. bil- sen ne sevineceksin. — Hayrola bakalım.. ne imiş >> - İvineceğim şey?.. | — Yok canım, kendim için. $ana İsöylememiştim. Bugün beşte Tak - imde bir kızla randevitm var.. görs sen Taci, ne şeker şey.. Öyle ciddi, öyle kibar, öyle nazik bir hali ve> ki kele gözleri. Zaten beni d karayı seçtim. Bir görsen sen de hak verirsin bana.. n RE bir duruşu var nun.. Sinemaya gelecek, gel, gör, olmaz mı?.. —Teşekkür ederim, rahatsız etmi- yeyim, çünkü benim de bugün tes; |A | Çarın torunu verem yatağında.. Rıısya çarlarından İkinci Alek - sandı'ın torunu Prens Briatins- ki elyevm veremden mustarip olduğu halde Paris hastanelerinden hirinde yatmaktodır. Bu zavallı kimsesiz, pa- rasız, pulsuz bir halde veremin sön fayda vermediğinden hayatından ü- mit kesilmiştir. Prens Barlatinski, bir gazeleci demiştir ki: Ben, Çar İkinci -Aleksandrın torunuyum, Çar, 1880 senesinde, hü- kümdar hanedanına menşup olmı - yan büyük annem Dolgoronki .— ile evlenmişti. - Çar,- büyük - valideme Prenses Yürlevski adını vermiştir. Büyük validemin bilâhare İmpa- ratoriçe olması mukarrerdi. Pakat ar, bir sene sonra öldürüldüğünden bu kararını tatbika imkân bulama - İmuştır. Bü; İR babam bundan sr dan efnyedilmiş, Nişte yerleş izi Katerin, Prens Bario - ra ştir. yı müthiş kaiabalık olmuştur. Muh- tinski İle evlenmişti Ben bugün 35 yaşındayım ve dün- yada kirasesizim; Ne akrabam var, ne beni hirmaye edecek kimse, we de NDEVU Yazan: yi pır(iı $ır Kimsesiz,parasız ve H. Nusret Ertüz düf, senden iki saat sonra rândevüm var, — Yalan söylüyorsun.. peki amma şimdiye kadar bana bir şey söyleme- din!.. — Öyle amma, azizim.. sen de ne- ye söylemedin?. Artık biribirimize iylemiye hâkk: ik. — Rica ederim Taci., beni tuhkir yorsun.. bana öyle söyleme., ben onunla evleneceğim, Eğlenmek çılmamış. Konuşuncıya k İsektim bilsen, gör.. saat. alt u ğız.. beni tanımıyormuş gibi yapar- sın.. istediğin bir masaya olurur gö- rürsüÜN.. Uzak #alsun, konuştukları - 'mızı İşitme. — Çak teşekkür ede zı bozmiyayım.. m.. rahatını- - Yok canım, yarın da pazar. ötesi malüm, | — Bakalım.. söz alırsam, bizim kü- İçük hanımı da beraber getiririm. | — Sen de 2orla. belki gelir. Şöy- le bir gezinti yaparız, Yemekten sonra 'ayrıldılar, Metin sincmaya, gi$ti. memnun.. buluştu- Har. Genç kız, habersiz evden kaçtı- Bıni söylüyordu. Çok mahçup bir kiz- di Sarı saçları üne çÇarpıyor, he- le yeşil gözleri... Metin, çılgın gf vurgundu bu kıza.. Ne heş kol yordu. Yüzüne bakamıyordu.. Sinemadan — çıkıyorlardı. Metin, İBeyoğlunda bir yüzük gördü, her i- İkisi de beğendiler aldı: Küçük Şermin çok sevindi. Şimdi, annesine ne söylemeli idi?. Yalanı da Metin buldu. Sevinç içinde ay - rıldılar. Metin artık Tücinin rar İvüsünü unutmuştu bile, aklına gel olsa görecek- a gideriz.. men eve saatine baktı, 6 idi. Oradan geçen bir otoya atladı. Sunaya geldiği zaman altıyı beş geçiyordu. Tam zamanı idi.. yu- İkarı çıktı. Bir de ne ?.. Küçük Şermin Taci ile değil 'mi*. Kendini tutamadı.: orada “masaların üstüne İbir külçe-halinde yıkıldı kaldı.. | H. Nüsret Ertüz VAA Seyyah akını Viyanaya 2 ayda 70 bin seyyah gel miş ! , Viyanada seyrüseler idaresi var - dır, Bu idarede dönyanın her bir ta- rafına karadan, denizden, havadân yapılacak bütün seyahatlerin bilet. ler isatılır. Ayrıca da Viyanadaki muhtelif a« icenteler tarafından satlıan biletle - rin miktarı da öğrenilir. Viyana seyrüsefer idaresi bu yaz latili. münasebetile Avustutyadari İkarice tam 400 bin kişinin seyahat Wımılını.liiıı gittiğini tesbit etmiştir, Bilhassa 10 günçevveline gelinciye kâdar bü idare her gün en az 6000 bilet satmıştır. Buna mukabil ayni aylarda hariç- ten yalnız viyanaya tamem 770,000 seyyah gelmiştir. İm kazanmak için en müşkül san' lere girdim... Nihayet bu gördüğü - nüz hale geldim. Ölüme mahküm öl- duğumu biliyorum... Fakat her şeyden mahrum olmak ne feci şeydir. Mosele tıraş oscak bir usturam, bir fırçam, hattâ bir çift çorabım bile yok!, < KMt e — Seartalim ai aalla ü yümüe