; I. ! : î * - SONTELEGR AF —iîm 'DÜNYA MESELELERİ 31 memleketin 30 bin İZCİSİ Felemenkte çadırlarını kuran bu muhtelif milletin arkadaşları büyük tezahür yaptılar Felemenkte izcilerden arlem, 10 Ağüstos (Hususi) — Holandada bütün dünya millet - lerinin gençleri bir araya gelerek dostluk tezahüratı yapacaklarını ev- velce yazmıştım. 81 memleketten 30 bin izci filha- kika yapılan programa göre Holan- daya gelmişler ve büyük tezahürle karşılanmışlardır. İzciler Harlemde muazzam düz 3- razide çadı rak her gün yeti bir izci nümayişi yapmış! rını k lır. Bu nüm ler o kadar heyecanlı elmüştur ki.. nihayet Holanda Kra- liçesi de, yanında hükümet erkânı olduğu halde Harlem'e gelmiş ve gençlerin arasında iki gün kalmışlar- dir. 31 millete mensup gençler ilk güne leri yabancılık hissetmişlerdi. Fakat günler geçtikçe yabancılık ortadan kalkmış, muhtelif dillerle biribir - lerine ifadei merama başlamışlar ve nihayet aralarında lık teessüs etmiştir. Bunlar, izcilik kaidelerine göre, bir çok arazi tatbikatı yaptık an sön- ra, telefon, telgraf gibi muhabere va- sıtalarımı da hazırlamiış velhasıl gençkğin öğrenmesi lâzım gelen bü- tün ihtiyaçları da öğrenmişlerdir. Kraliçe, gençlerin arasında yaşa - dığı günlerde çok memnün olmuş ve her millet gençlerine ayrı ayrı ilti- fatlarda bulunmuştur. 31 milletin 30 bin izcisi 9 ağustosta kamıplarını İkmal ederek memleket- lerine dönmüşlerdir. Ayrılık da çok heyecanlı olmuş ve binlerce Holandalı istasyonları dol- gurmuştur. müthiş arkadaş - | Bir Holandalı genç ve diğerleri S bin şilinge Evlenmek 'Tecrübesi | Viyanada bir delikanlı bir kıza â- şık olmuştur. Bu kızla evlenmek is- temiş, fakat kız erkeğin ne karak- terde bir adam olduğunu bilmediğini söyleyince erkek derhal 5 bin şilinğ ;vermış bir hafta kendi ile kalmasını istemiştir. Bir hafta beraberce yaşıyan deli- kanlı ve kız hafta sonunda geçinemi- yeceklerini anlamışlardır. Pakat kız ile delikanlı karı köca hayatı yaşa- | dıklarından bir hafta sonutida kızın aklı başına gelmiş-ve-5-bin şiling ile hayatının lekelendiğini gormiışlür Bunun üzerine mahkemeye müra - rm ederek 45 bin şiling daha zarar ve ziyan istemiştir. Mahkemenin ne- ye karar vereceği belli değildir. DOKTORUN Kalb çarpıntısı çok azap veren bir hastalıktır. Birdenbire başlıyan Bu pinti, nefes darlığı doğurur |sebepten, bu bastalığa yakalananlar kendilerini pek bedbaht addederler, | Halbüki k rpintısirin teda - İvisi kendi elir. Viyanalı doktor profesör kölb çarpıntısı hastalığı yoktur. Bu, İsnsanın elinde olan bir enerji ile ça- buk geçer.. demiştir. Kalb hastalığının en büy visi temiz hava ve iyi » değildir. Sıhhat için buna ahşmak lâzımdır. İyi nefes almak için tavsiyesi şudur | eSabırlı olarak bulunmak, ve her ' Şatranç Şampiyonluğu Müsahakası 21 devletin şampiyon- ları hâlâ çarpışıyorlar Snkhulm. Ağustos — (Hususi) — 1 Ağustostan 15 ağustosa kadar devam etmek üzere başlıyan dünya Şatranç Şampiyonluğu müsabakası müthiş bir hararetle devam etmek - tedir. 64 milletin seçme şam iştirak ettiği müsabakaları takip et- mek üzere muazzam bir kalabalık Stokholme, gelmiştir. - Bunlar ara - sında en ziyade nazarı dikkati cel - beden gazetecilerdir. Her günkü maç neticesini sür'atle ve telefonla gazetelerine bildiren ga- zeteciler, bir dakika bile maç salo- |nundan ayrılmamaktadırlar. Maçlara iştirak eden memleketler şunlardır: Arjantin, Danimarka, İngiltere, Es- tonya, Finlândiya, Fransa, Holanda, Halya, İzlânda, Yugoslavya, Leton - ya, Litvanya, Norveç, Filistin, Po- lonya, Romanya, İsveç, İsviçre, Çe - koslovakya, Macaristan, Birleşik A- merika devleti. Bunların arasında 28 milletin mümessili olarak kadın o - yuncular da ayrıca bulunmaktar Şimdiye kadar yapıl: larda müsbet bir netice el ilmemiştir. HTaznif 14 ağustosta başlıyacak ve 15 ağustosta tamamlanacaktır. Dünya şatranç müsabakasına işti- rak ederek şampiyonluğu alacak ola- na büyük mükâfat verilecektir. doktorların mlarının | Garp paktı ve Sovyet Rusya Roma, 11 — İngiliz matbuatı muh- telif Avrupa devletleri arasında ce- reyan eden müzakerelerin son saf- hasından memnuniyet izhar etmek - Te İtedirlke. Deyli Meyl gibi bazı gazeteler ber- mutad Sovyet Rusyanın garp paktı ile hiç bir alâkası olamıyacağını, an- cak coğrafi mevkii itibarile bir şark paktında yer alabileceğini kaydedi- yorlar, Ve bu suretle sol cenah Fran- sız matbuatında Rüsyanım iştiraki ol- maksızın yapılacak bir gârp paktı - nın Avrupa sulhü namına büyük bir kıymet ifade edemiyeceği hakkın - daki neşriyatına mukabele ediyor - lar, mektir. Bunu yapmak kolay bir şey TAVSiYESİ Kalbinizde çarpıntı hissediyor musunuz? Bunun için yapacağınız en kolay iş şunlardır: gün 10 dakika 'açık pencere önünde a teneffüs jimnastiği Bundan sonra göğsünüzü iyice 0- vunuz ve sonra (A.) diye musiki gi- bi yüksek sesten söylemiye başlayın: — Aaatda.ı; v Ve bu harli uzatabildiğiniz kadar uzatırı u da her gür biraz daha anınızı sıkmıya baş - a (O) veya (U) yu, sonra (E) ve öyleyiniz. Si hiz. İçki içmeyiniz. yiniz. ara içi> oğuk hiç bi şey iç Banyonuza dikkat ediniz. Bunları .yaparsanız kalb çarpıntısından eser kalmaz. ei 'Bir kızın İlk öpücüğü | Ve kıymeti | Bizim paramızla on bin lira tutuyor ! Buddp*:ılu (Hususi) — Buradaki gazeteler geçen gün mahkemede İverilen bir karardan uzun uzadıya bahsetmektedirler, Evvelâ garip davayı anlatayım 1 | Peştede yüksek bir memurun kızı mesini kaybetmiştir. Biçare kız her gün anasının mezarına gelerek çi - çek toplar, koyar; gidermiş. Bir gün mezar başına gelen kız - cağız karşısında genç, güzel bir deli- kanlı görmüştür. Bu delikanlı, mü- teessir kızın yanına sokularak ken- 'disinin de ahmesini, babasını kay - jbettiğini, dünyada yalnız başına kal- | yana yakılan anlatmış ve kızla ahpaplığı ilerletmiştir. Tecrübesiz kızcağız bu adamın an- | | lattığı sözleri safiyane dinlemiş ve o 'da müteessir olmuştur. Ondan sonra sdam, kızın ellerini tutmuş, yarım yamalak ağlamış ve sonra, anasına çok benzediğini söylediği kızın ya- İnağından öpmüştür. Bu, kızın, yabancı bir erkekten al- İdığı ük öpücük olmuştur. Saf kız, lakşam bu hikâyeyi babasına anlat- <ınış babası da herifi takip ettirerek İyakalatmış ve dava ikame etmiştir. NMuhıkvme iki aydanberi devam et- İmekte idi. Nihayet hâkim, bir genç |kızın ilk busesinin kiymeti hakkında 'uzun uzadıya düşünmüş, nihayet er- )rığın. genç kıza (40,000) pengo za- Edepsiz bir çocuk 'lCM“ İrarı maddi ve manevi vermesine ka- İgibi on iki yaşında bir k musallat ©| Etienne babasından kendisine bir çok fenalıklar intikal etmiş. yetim ve serseri bir.çocuktur. Bu çocuk ba- şıboş bir halde Pariste sokak sokak dolaşır. On iki yaşında olmasına rağ- men kendi yaşında bulunan küçük masum kızlara musallat olur. Eti - enne günün birinde komş Hantiette François'i, keni raber gezi islle be - 'e gitmiye kandırmıya muvaffak olmuş. Etienüe, küçük ki zın, her türlü arzusuna itaat etm sini de istemiş.. Henriette Prançois, teslim olmak istemediğinden serseri İçocuk bir kurşunla kızcağıı yere sermiştir. küçük | rar vermiştir. Bir pengo, bizim pa- ramızla 25 dolar olduğuna göre (10,000) lira eder. Dilencinin 10 bin dolar mir Geçen hafta Nevyorkta bir adam ölmüştür. Pansiyonda en mükellef bir şekilde yaşıyan bu adamın ne iş ği tahkik ed dencilik yapıığı a ği zaman da di- laşılmışlır. Dilen- defterinde 10 bin ak besabi carisi olduğu görülmüş ve ansi; olup her € en lüks şekilde yaşadığı tesbit uh.mşur. einin bank: iyonu birinci sınıfı TALı le mektuplar yazarlar bunlara cevap vermek için, Hiç insan gece üyküsünü - kaçırır.. pot kırmıya da gelmez. Hem şa vürurlar Adem oğl sursuz, noksansız olur mu?, Hepimi- zin bir eksiği vardır, | Bana gelen mektupları © İhepsi birer ayrı hikâye olur. En çok sorulan şeyler şunlardır. Hikâyeleri- şadınız mı?.. em; akşam evde ba - yanla kavga etmek Jâzım. Hayar, de- Evii misiniz, nız? Nasıl deta ahret Bazıları da sörarlar: bekâr mı?, Kaç yaşınd var?. Bunlar , bazan, beni aktıkları için de, . Fakat, ne Çare, işimiz gücümüz, ekuyucularla hoş geçinmek, onlara yazımızı bo - ğendirmek değil mi?, Birkaç gün evvel bir mektüp al- dım.. işimin çok, başımın sıkışık ol- duğu bir zamandı. Zarfı yırttım. İ- çinden bir kâğıt çıktı.. kurşun kâlem Pe yazılmış bir mektup. — başında |*Talih zinciri> yazılı.. birden ne ol- iduğunu anlayamatdiım.. sonuna kı İdar okuyunca iş çatallaştı.. içima bir dert çöktü. Çünkü, bana yazılan bu mektubu dokuz nüsha olarak tek - sir edecek ve muhtelif adreslere yol- layacaktım. Eğer yollamazsam, ba- şıma birçok belâlar, uğursuzluklar İgelecekti.. filvaki, böyle şeylere pek &ldırış etmem.. fakat, bir kere içi - me kurt düşmüştü.. ya.. sahi ise?. Birkaç gün mektubu cebimde ta dım, Birtürlü içim rahat etm işlerim de o kadar çok ki, oturup bit rmektubu dokuz nüsha olarak yaz - mak hayli güç bir iş.. kopyeli yaz - sam, uğursuzluk yine gelir mi? Dak- tiloya yazdırsam acaba olur mu?. Düşünüp duruyorum.. Aradan birkaç gün geçti. Bir ak- İşam, bir ahpap evinde oturmuş, ko- nuşuyorduk.. genç ve güzel bir”ba- yan, talihten, tesadüften bahsedi - İyordu: — Ben, dedi, talihe inanırım.. İÇok tecrübe etmişimdir. Birkaç kadın ve erkek bu mevzua temas ettiler. Herkes kendi fikrini söylüyordu. Bahis hararetlenmişti.: O zaman aklıma cebimdeki mek- tup geldi : — Yahu, dedim, ben şöyle bir mektup aldım, fakat, aldırış etme- miştim.. hakikaten bunda bir saadet veya uğursuzluk olabilir mi?.. Mevzuun en hararetli hatibi olan genç bayan derhal atıldı : — Aman,.ne yapıyorsunuz, dedi, şimdiye-kador ihmal ettiğinize hata etmişsiniz. Derhal doküz müsha ola- rak yazmalı ve icabeden yerlere yol- Jamalısınız.. yoksa, başınıza büyük felâketler gelir.. Bu sözler beni düşündürdü. Genç ; cebimden çıkardığım — Aman ne güzel, ne güzel... han- lgı' plâjda ve nasıl bu derece esmer- İleşebildiniz ecaba?.. sanın talihi, uğuru, alın yazısı vardır. | ZiNCiRi Yazan : Reşat Feyzi mektubu 'aldı, Yüksek sesle öküdü.. kuyucular arasında ne müzip, ld l ım.ım—.,s.; ve meraklı tipler |sonra, siysh, iri gözlerile bana ba - karak : — Siz, dedi, çok mes'ut olabilırsi- niz.. yalnız, derhal dokuz nüsha ya- zINIZ... Bon gözeteciyim, dedim, mes'ut iolmak kapıları & İmidir ?. — Hayn 1 . Hattâ, şans © kadar Şardım &der ki, saadet sizi İarayıp bulünce, meslek bile değiş- tirirsiniz.. Erto: n oldu.. bir akşam evvelki onuşmaların tesiri altın- Misafirler arasındaki genç, Ha sözleri beni düşündü- İhararetli x İda idi u mektuptan dökuz tane hakikaten başıma bir fo- . Yaz m ne o- ierde evin için zi ll,mı yoktu. Huıııış üzüntü içinde çünkü birkaç kişi hasta yalı- yordu. telkinler bu mektuptan yazmayı kendi kendime Öyle bir kanaat gel- hakikaten bir dokuz ade kabul ettirdi mişti ki, yazmasam, Yuğursuzluk doğacak.. Karar verdim. Yazacaktım. Fakat, dekuz tene yazmak ta gitlikçe gö - İzümde büyüyordu. Nasıl yapayıra? |Kopyeli mi yazayım, matbaada dak- til mı yüzdirayım? Daktilo yazanı laza versem angar'ya olacak... Vedat, peki yazarım, diyecek, üç gün bek- letecek.. Celâl, dokuz mektubu an- cak gelecek sene ikmal edecek. Mü- İrat, peki, |unutturacak rden, gazeteye mak geldi.. öşle sevindim ki.. bi hir sıkıntıdan kurtulmuş insanlara ıs bir rahatlık duydum. şte mektup şu : Talih zinciri, İyi şans, iyi sıhhat bu zincire de - İvam etmekledir. Bundan dokuz köp- e çıkartınız. Ve en fazla itimat etti- giniz arkadaşlarınıza gönderiniz, Bu zincire Amerikalı bir topçu kayma- kamı başladı. Dünyayı üç defa dolaş- 'tı. Zinciri koparmayınız, felâket ge- tirir. Kopyeleri görderdikten sonra ise, insanı, saadet ve sevince garke- der. Şunlar tamamen sabit olmüuş - tur: Prens Doluletay, yirminıci gü- nü ikramiye olarak piyangodan 220 bin lira kazanmıştır. Tezinden, zin- cire ehemmiyet vermediğinden evi başına yıkılmıştır; kızinin ölümüne sebep olmuştur. Madam Pazadore 25 İbin.Tira kazandı. Daphanda, Madam Donoral zinciri ihma! ettiğinden oğ- lunu kaybetti. Lagari, ıııaııııı zin - cire medyundur. > X.rX-r Bu imzayı her zinciri yazarken u- nutmayılız. Çünkü, bu, zincirin fir- masıdır. Biz, size bunu yazarken - saadete kavuştuk.» İşte aziz okuyucularım, - mektup iyukarıda.. ben, zinciri koparmadım.. dökuz tane değil, dokuz bin lane yaz- miş oldum; şimdi, bu hikâyeyi he? okuyan kari, dokuzar tane yazacak.. — hepinize iş çıktı. Fakat, unutmayırırt san:satırinda yazıldığı gibi, hakika- ten size bunu yazarken, ben saadete kavuşlum.. Mıs.ıfir gittiğim” ahpap evindeki iyah, iri gözlü, genç ve güzel bayanı, uv(lıı gün tesadüf ettiğim zaman, |bana kur yaptı.. benden ve yazıla İrimdan — hoşlandığını söyledi.. ver |beraber, mes'ut bir gün geçirdik« |bana zincirin getirdiği saadet, gen$ bir kadın oldu. | Reşat Feyzi — Mektubun, —