4- SONTELGRAFP - 10 Ağustos 1937 DÜNYA MESELELERİi Afrikanın yegâne Müstakil ve Zencı cumhurıyetı 90 yaşına girdi frikada yegâne müstakil olan Liberya cumhuriyeti vardır. Bu n mü - iyet yalnız zencileri tekkeptir. Buraya bey lar gelip yer- | cilerin kurduğu bu cumhuriyet Av- rupa memleketlerine nümune ola « de de terakkidir, yıldönümünü * kutlulayan cak deri 90 incı Liberyalılarda kadınlar güzelleşmek için yüzlerini döv- dürürler. Liberya cumhuriyeti tebeasından bir ana kız Liberyalı bir ge Teşemetler, hiç bir şekilde de tica - ret yapamazlar. Boyazların zulmünden kağıp Afri- kaya'gölörek yerleşmiş olan köte zen- ee am Un n eee Hi hat maşınamA maz ni aşapncenin Milyonerlik için bilgi istemez! Uyku ıırısındı Ne vaziyetler alırız? (Geçenlerde uyuyan bir adamın ne haller, ne vaziyetler aldığını yazmış- | tık. Bir muzip arkadaşının uykusunu Deklemiş ve zavallırın uyku arasın- da aldığı evzan Tesmini çekmiştir. İçşte üç acaip vaziyet... lin ye kaynana Liberya cumhuriyetinde bu vesile ile 26 temmuzda levkalâde şenlikler yapılmış, 3-gün, $ gece memleketin her tarafında eğlenceler tertip edil- miştir. Pam kazanmak için ne lâzımdır. V? Hepimiz hemen kuvvetli bir ze- kâ, iyi bir bilgi ve buna mümasil bir çok âlimane şeyler Halbuki bir bunun t pat etmiştir. Amerikada yüz binlerce milyone- ri gören bizim meslekdaş (Bu adam« lar nasıl zengin olmuş?) diye bir an« ket açmış, hepsi ile konuşmuş ve şu neticeye varmıştır: Para kazanmak için bilgiye ihti - yaç yoktur. 'Tali ve birâz dâ zekâ sahibi olan muhakkak zengin olur. Bu sobepten evvelâ âlim olup sonra para kazan. mak ve milyöner olmak sevdasına düşenlere. acımak lâzımdır. Çünkü Amerikada bu kadar milyonerin 2- rasında bir tane diplomalı yoktur. kadın - böşanabilirmiş! Mıdım_ Mari ismindeki bir kadın Viyanada hukuk mahkemesine Müracâat ederek kocasından boşan- | ma davasi ikarme etmiştir. Dava şevrakında Madam Mari şü- nu söylemektedir: — Kocam çok iyi, çok kibar, nazik, para kazanan, bana iyi bakân, bir dediğimi iki etmiyen bir adamdır. Kendisinden çok memnunum. Fakat çocuk istemiyor, sevmiyor. Halbuki ben çocuğa bayılıım. Bu sebepten kocamdan ayrılmak istiyorum. Mâahkeme heyeti kadının talebini hakhı bulmuş ve boşanma kararı ver- miştir. e 12,000 yıllık iskelet! ngilterede Caddar — civarında Gavghs'ta yapılan hafriyatta bir iskelet bulunmuştur. Okstord üniversitesi " profesörle » | rinden ve arkeolog Riks, bunun tam | 12 bin sene evveline ait olduğunu söy- lemiştir. Kocası çocuk, istemezse| Taklit mi? Hayır.. Şu iki resmi görenler içinde sinema meraklıları belki tanır. üz, ayni çizgiler, ayni saç tuvaleti ve ayaı yüz intıbar sinema uııı lerini taklit edenler çoktur. Fakat bu bir taklit değildir. Birisi (Sols daki) Marlen Ditrihtir, öteki (Sağdaki) Karol Lombardır. — İkisi de aşağı yakarı ayni derecede meşbur olduğu için bunlar arasında taklit mevzuubahs olamaz. Yalnız garip bir yakınlık var. aN anmmnınanncak maNadın YNi Bir hızmetçı kız Baş- vekil muavinine âşık! Eğer o gelmezse kendimi pence- reden aşağı atacağım!dediği ıçın.. isnerstrasse, Viyana kibar R an toplanmış olduğu bir so - kaktır. 47 numaralı otel de yine ki- barlar tarafından işgal edilmiş bir o- teldir. Bu meyanda Avusturyada bir mensucat fabrikatörü olan Kyrel Vol£ bik Başvekil muavini binbası ile İğim. Eğer gelmezse kendimi pence - | bulunamamıştır. Pölise haber veril « ile Fey bu otelde oturmaktadır. Volf, iki çocuk babası leri Marie Varner adırda bir hizmetçi kız elindedir. Mi Varner, Viyanada âdet olduğu üzere evde Mitzi diye ça- ğırılmaktadır. Aile halkı geçen gün, mutad olduğu üzere sabah kahvallısı için sofra başında toplanmışlardır, Fakat her nedense Mitzi moydanda yok... Madam Volf, hizmetçi kızın mutad harici olan bu gecikmesinden hayrete düşmüş, Mitzi'nin el'an ka » pısi açılmamış olan odasırim önüne giderek kapıyı çalmış: — Haydi Mitzi, ne oluyorsun? İçeriden bir sesx — Atfedersiniz Madam.. kapıyı a- çamıyacağım. Henüz gece gömleği: le pencere önünde bulumuyorum. Mitzi biraz'sonra ilâve etmiş: ün hava'ne kadar güzel.. Bu , günden günc mahvolmakta o- lan bâyatımı düşündüm. Artık yeter.. başvekil muavihi Emile Fey beni Ba- den'e gölürmiyecek olursa kendimi pencereden aşağıya otacağım. Madam, bu sözlerden ürkerek ko- casına haber vermiş. Bu defa Volf ile hizmetçi kız arasında kapı önün: de şu muhavero cereyan etmiştir: — Mitzi ne olu z izin hizmetinize girdiğim gün- denberi Binbaşı Fey'e âşık oldum. Beni alıp Baden'e götürmesini isti » yorum. Daha beş dakika bekliyece - e Güzel Mitzi rsun? Binbaşı Fey — Fakat.ben sizin Fey olduğunu- ni bir telâş İza inanmıyorum. Mutfağınızın pen- aranmışsa dü |ceresi önüne geçin de yüzünüzü gö- Feden aşağıya atıyorum. Bunun üzerine ev Feyb teleforita reyim. gelen memur da Fey, kızın bu arzusunu da yerine — Biz bir şey yapamayız. Kapıyı | getirmiştir. kırıp içeriye girmiyo salâhiyetimiz yoktur. Bunun üzerine itfajye çağırılmış- tır. Fakat bu sırada sabık başvekil Kızcağız, sevgilisinin yüzünü gö- rünce kanaat etmiş, ve nihayet bir iki saattenberi muhasara altında bu- lunmakta olan oda kapısı açılmıştır. |muavini de yetişmiştir. i Mitzi, gece gömleğile görünmüş Emile Fey meseleden haberdar 0- İve Fey'in koluna girerek - dışarıya lanca: İçıkn.şıu Fakat bu sırada bir has- — Pekâlâ, kızcağızı ahp götüre - İta bakıcı, zavallı Mitzi'yi almış ve bir yim, demiş ve Mitzinin odasının ö- |hastahane arabasına bindirmiştir. nüne gelerek: | Fey, arabanın arkâsından bakmış — Sevgili Mitzi, affedersin, seni | ve uzaklaşırken: |beklettim. İşte geldim. Hazır 61 da | — Zavallı kızcağız! Baden'e gi İ Demekten kendini a! İstanbul Belediyesinden : 10 Ağustos 937 Sak gününden İtibaren Karaköy köprüsü üzee rinde seyrüsefer icabı ve Belediye zabılası talimatnamesi ile Bele- diye tenbihi hükümlerine göre aşağıda yazılı hususat tatbik edi- lecektir, ayın Halkın ve bütün vesaiti nakliye sahipleri ile şoförlerin arabacı ve sü- rücülerin aşağıdaki maddelere riayet ilân olunur. 1 — Halk köprü üzerinde yaya kaldırımlardan bir taraftân di. ğer tarafa ancak çivi ile işaret edilen saha dahilinden geçecektir, 2 — Bütün makil vasıtaları, bu sahaya geldiği vakit buradan yaya çeçen varsa derhal duracak ve yaya gideale — seçtik'sa sonr- yoluna devam edebileceklir. Bu sebeple nakil vasıtasarı <ü sahaya gayet ağır gelmelidir. bir mesele var. gitmekti. Zaten kalmalarına sebep t sceğinin karar- laştırıl. lik değ İyuşarük halledilecekti.. Bay Cafer, arada bir geçen «aca - ba nereye gitsek» şeklindeki sualle- re, diline daladığı «Süadiyer kelime- sini tekerliyerek Cevap veriyc Feride ise, serin bir havaya k mak için n karar verilirse git- razı oldu. | Fakat Saadet... O illâ ki, Kanlıca- yı istiyordu. Bu kadar ısrarlarına rağmen Kan- heanın Suadiyeye tercil zerinde bir maksat araı nu düşünmek bile ne Bay Caferin, ne de Feridenin akıllarına gelmedi.. Saadet, zeki, ciddi ve güzel bir kız- dı. Henüz on beşinde olmasına rağ- men orta tahsilini birincilikle ikmal etmiş, daha ziyade bu sebepledir ki, Bay Cafer Suadiyeden vazgeçerek İkızının arzusunu - yerine - getirmiye karar vermişti. İki, üç gün sönra bir.akşam üstü Saadeti bir yalının peneeresinde, ma- vi suların beyaz köpükleri üzeriride çırpınan bir kotrayı seyre dalmiş gö- rüyoruz. Sallanan meöndile mütebet- |S bir sima ile mukabele ediyor... hırçınlaşan — Tüzgârin çük yelken, bu tekneciği iki yolcusile birlikte uçar gibi bir hızla Modaya doğru sürüklemekte... Saadet ağır, ağır başını kaldırıyor: İ4Namık, diyor, bir gün bile seni gör- İmeden duramazsam, üç sene...> bo- |ğazında düğümlenen hıçkırıklar ona İson cesaretini de kaybettiriyor. Ma- İsum bir çocuk halile ellerint yüzüne ayarak, göz yaşlarımı gizlemeğe gıyor. — Gitmesşen olmaz mı Namık, be- İni sevmmiyor musun? Yalan, yalan... Eğer sevseydi irabın ne olduğu- nu bilseydin, bana acırdın, gitmez- din. Feci ihtilâçlar içinde kıvranan bir hastâ gibi inliyor. — Olmaz Saadet. Çünkü olamaz. Bu âna kadar milletin ekmeğini yes dim ve bugün de milletin emrini yes rine getirmiye mecburum. Fakat i- nan bana, bu geçici bir sevgi değil- dir Saadet.. Yalvarirım, beni âdi bir gönül avcısı sanmaktlan vazgeç. Bir gün muhakkak bu acıların derin saa- dete kalbolduğunu göreceğiz. Mu « İkaddes aşkımız üzerine yemin edi « yorum, benimsin artık... Kalbimde şahlanan ıstırabimin gözlerime ak- setmesinden boöşünan şu yaşlar, söz- lerimin doğruluğunu ispata kâfi gel- mez mi Saadet?. Acı, bana da acı. Zira görüyorsun ki, bu hâlimle ben de acınmıya lâyık bir insanım., İşte dizlerinde yalvarıyorum, bir İtek şey için: Bu aşkın cbe ı)râme. müstakbel saadele inanasın Dakikalarca susuyorlar.. Ve, tekneciği döven dalgacıkların çıkardıkları şırıltılara ikinci bir şı- rıltının karıştığı hissedilmekte... Neş'eli olduğu kadar da mustarip |geçen bu muaşakamın artık sön gün- İlerini yaşamaktadırlar. ı Nihayet bir gün yine o ufak kot- |rada son sadakat yeminlerini eder- |lerken, dudaklar dudaklarda bu ye mini tasdik için dakikalarca heye « can içinde Çırpınıyor... Biraz ça Artık sonbahar geldi, mesire yer- leri yine yalnızlığa terkedilmekte.. Lâkin zavallı Saadet, sevinç içinde |Adeta uçarak gittiği Kanlıcadan mef- ehrin bunaltıı sıcağından kurtu!- mak için yazlığa gitmekte sabır- sızlanıyorl in ortada halle- J| İvelâ teşhis koyamadılar, veya Saadetı öldüren Yazan : Mazhar Sensus n gibi, sürünerek dör ziyetinde vukua lüç bir İ ” Fakat yazlıktan G da bu hal böyle uzun etti. Sevmemek, se min eden ahibi gibi ha bu y şia âdeta in- teşkil eden Üç fert arasında u- İzivaya çekilmeyi en muvafik bul - muştu, Onun için en bü rültüden uzak, kimsesiz yerlerde Na« mığı ve geçen tatlı maceraları dü- şünmekti... Zayıflamak için bir zatmanlar çare arıyan Saadet, şimdi ç günden güne zayıflıyor t bir gün «Namık bana söz ver miyacaktır. di kendini u, Tevekküle cekti.. Lâkin bu ıstı tahfifi çok sür- medi, bunu ikinci bir üzüntü takip etti. Annesi Feride hastalandı ve gün Doktorlar ev- haki- h ölü buldular.. geçtikçe de ağırlaştı. kati söylemek istemediler. Bir s: kadıncağızı yatağıı Bu müthiş felâket baba ve kızi Çıl- gına döndürdü. Büsbütün yalnız ka- lan Bay Cafer kızını mektepten aldı. |Uzun bir teselli seyahatine Çıkmıya ,Iınrır verdiler,.. Üç ay kadar süren bu söyahat te kedetlerini biraz olsun unulmüğa kâfhgelmedi. Bay Cafer işlerini pek |fena Bir safhaya girmiş buldu. Büş - kaları tarafından vukubulari yardı- mı kabul etmeyi zillet sayan tabiati yüzünden kısa bir zaman sonra iflâs etti. Fakat o, avunma çaresini biraz ol- sun içkide bulmuştu. Bilhassa bu te- şebbüsünde muvaflak olacağı kana- atinde idi, Bütün bu felâketlerden tevellüt e- (den acılar yavaş yavaş yalnız zâvallı kızcağızın kalbinde toplanmıya baş- ladı. İçkiye otu: oldu Şimdi şehzin en köhne bir yerinde kulübe denecek kadar küçük bir ev- de pek sefil bir hayat yaşıyorlardı. para bulamıyan Bay Cafer, hukları evi de satmıya mecbur Bay Cafer bu perişan hayatı © kaddar benimsemişti ki, içmediği zamanlar âdeta çıldırıyordu. O, şimdi tam manasile bir serseri olmuştu. Gece geç vakte kadar 8 - kak, sokak meyhane, meyhane gezi - yor, bazan da eve hiç gelmiyordu. O zaman ravallı Sandet, odanın mobil- yasını teşkil eden tüyleri dökülmüş koyun postunun üzerinde aç bir kedi gibi kıvrılıp yatıyordu. (Devamt 7 nci sayfada) Yolcu — İşler nasıl gidiyor? Postacı — Sorma bizader, şu seki « zinci kattaki kiracıya kızımı verme- dim; şimdi her gün kendi adresine mektup yolluyor!.. ük zevk, gü-»