î İ | KIZ ULESİ Plâiında — Dikkat, atlâmıyalım... kayanlar, baylar. Sonra ilüve ediyor: — Attention, dedik... attöntion... Vapurdan çıkan kadınlı, — erkekli he kadar az Röportajı yapan «eaa, Reşat Feyzi icaklar, gittikçe artıyor.. Her gün, düşündüğünüz şey, serin bir ağaçlık, yahut da güzel bir plâjda sırtüstü yatmak, şehrin bo « Bucu ateşinden, terlemekten, tozdan, topraklan uzek kalmak.. Ben de boyuna dü insatların arasında, 2nüyor yü Gariptir şu İ h. denize gir- mek için, şehi hayli mesafe ka- telmek, vapur, tren yolculuğu yap: Mak, mühim bir miktar parayı da gözden çikarmak lâzım. Köprüden denizi uzun uzun seyredebiliyorsu « nuz.. fakat, iç yorsunuz ki. ne girip serinliyemi « Yaz geldi zerinde tetkikat yapış bu tetkikatı kendi nam abi- mı söylemeliyim.. Zutün, ma yaptı Belediye abına yâpiyorum, d& - . sem mazsınız ki Kız Kulesi Burada ne işin var? Belediye Tü'kçe konuşan olduğunu anlayınız Avrupâya gönderir, dersiniz ki, çımadı bile, ihtarlarını fransızca Plâjlar üzerindekt tetkikatım bule ya lüzum görü gidi hassa şu noktalarda toplanıyor: Yo- ya. Bütün vuta ko- Ju kısa olşü masın. Çünkü, Plşturmıya çal en;onların ıe_ bizlim gibi 4, £ iksantar, #llurda, biz kendimiz yabancı diğle hör gün denize girmiye karar v könüşmüya — başlamışız, — hüberimiz €6, bu işe, bir kaç faatini her halde — YOk- ... Teda edemez.. Sonfa, aldığı belli, sat- tığı belli, muayyen bütçeli adamlar, üç ay yaz plüja gitmek için, bir apart- man lıd(lmı harcayamaz... tü yani tabiri , ben kö buldum, â plâj Bir kaç dar vokus, merdiven cıkı- tırn. söye dersiniz?. , doğrusu, hoşuma Benim arad Hem tavs 4,c ederim. rada var naştık: — Plâja, Bu tek kelime kâfi. derken, 33 kuruşu da zım.. Ortasından iki zımbası olan üç par« ça bir bilet Vapura girilecek demir pa: hıklı kapının arkasında bekliyoruz. Biraz geç açtılar. Sabrımız tükendi, ira girdik, Gü » vertenin güneş gelmiyen tarafına a turdük.. ü Öyle güzel, serin bir rüzgâr var ki, sörmayın.. İskeleden hareket edin: biraz evvel, sıcak renler, sanki biz de, Sdeal iklime kavuşmuş kalantur mi- Tasyod l eşsiz bir rahavet Rüzgâr insanın bütün vilcu. düne tatlı bir serinlik veriyor.. Dü: ya varmış, diyorsunuz.. Karşımızaa oturan iki genç kadın, rüzgürin ve diği sarhoşlük ve rahatlık içinde, hi deyiz.. rer kahkaha şellâlesi oldular.. Vapur Kızkülesi önüne ge r. Köprüden, Sa- aklaşırken, solumuzdaki diven, yokuş iniyorsunuz, p plâjın bizi sabi diri - diniz.. Hatıra y yor., lecek yaza, l n plâja, sahilden Çımacı leyi verirken bağ'lı » bir yal yapmı yor: Boş kabine bulamıyacağız, diye üe dümüz koptu.. Ne ise burada bol ka- bine varmış.. Pazar olmamasına rağ- | men, k.ılnbalık da orta.. Ne rahatsız | edecek kadar izdiham var, ne de can İGrat de Covadonga'nın hikâyesi: sıkılacak kadar kimsesizlik., Soyunup, mayolarımızı kendimizi kumların üstüne attık.. te- rimiz kurudu.. Temiz bir deniz va Buranın suyu biraz soğuk lemişlerdi. baktım, Kendimizi serin suların kucağına sabahtanberi, sıcaktan tınca, ğimiz bütün Sıkıntıl. rimizin feri ge âdeta dünyayı başka türlü görmi; Kizkülesi plâ Buraya gelenlerin tanbuldan geç den, göliba, Ü: çok hoşlanmıyorlar, tarafla: iyorlar.. İst arlılar bi onlar da * çenle! betle, Üsküda: burası, belki, biraz pahalıdır, bilir. Çünkü, vapurla gelmi plâja girmek için 25 kuruş veriy lar.. Halbuki; biz, Köprüden aldı mız biletin bir parçasını gelirken v. vapura dönüşte vereceğiz.. ... tâfın gazinosunda, mayolu dört genç Macar kadını, oturmuş, yemek yiyorlar.. Onların yanından geçer - ken, göbeği mayosunu patlatacakmış ! gibi, şiş karınlı, orta yaşlı bir adam, arkadaşına şöyle söylüyordu: — Kizkulesi, derlerdi.. fakat asıl Kızkülesi şimdi oldu.. Hey gözünü sevdiğimin Allahı, yarattığın mah- lüklara gel 'de, bak.. Arkadaşı, masaya yan gözle baka. râk içini çekti ve durakladı. Âdeta gözleri parlamıştı. Dişlerini gıcırda- tarak: Sen Kızkülesini birak, dedi, na «i olutsa olsun.. Eskiden atı alan geçli, derlerdi. yuklâsunu alan Üsküdara Üstünde, satı mayalu bir . bir delikanlı ile top oynu yordu. Delikanlı, kızı sinirlendiri « yordu, topu mak istiyordu 7 line geçmişti. Kıza atacağı ze doğru fırlatıyor. gibi lenize at — Sara, dedi, atıyorum.. — Allah aşkına yapma... — Suya atlamaktan mı korkuyor- | sun?. —Yapma, diyorum.. Vallahi gidip slmam. — Alıyorum Sara,. Sen gidip al . mazsan, ben de almam.. Sen girersen ben de girerim.. Genç kız, âdeta darılmı: rak gencin yanına geldi, biraz sesle: Koşa: yavaş — Yapma, Cevdet diyorum, sana... Vallahi topu atarsan, giyinir, gide - rim,. Derize girmem artık.. g neşten yanmış, bakir- pürerek — Nafile uğraşma, dedi, bugi tık seninle demize girmem.. Biliyor- sun ya fkabahalini?, ... Plâjın gözinosun tik., bizim vapur gel Denizi, nında bırakıp pidiy kaha, bir fiskaye gibi; gittikçe geniş- Jiyor, etrafı sarıyor.. Vabur iskele - giyince, | İ Amerikada yatamıya | Nevyörkta bir gün yüksek bir sos- | Ha |Marta Rosafort'a tesadüf eti ün kumlarını elile sü- AŞK UĞRUNDA acından tahtından vaz geçenlerin serisi 7.. prenslerin ve pre eşk uğruna her şeyi terketlil , Hele İngiltere tacına, bi aşk yüzünden feragat, târihin ş diye kadar kâydetliği bir peri salından daha müba Filvaki, bundan bir yıl evvi zaman içinde, kalbur samâi içinde., |bir varmış bir yokmuş, bir İngiltere kralı, bir kadına âşık olmuş ve ta '« İcanı, tahtını bu kadın uğruna terke. derek diyar diyar onu aramış, dese- dik.. anıma da muhayyelesi kuvvet harrir derlerdi. Halbuki şimdi bu bit vükadir. Aşkın gözü kör olduğu için her İşeyi yaptırır. Bunu bir tarafa bıra- |kalım da asaleti, serveti, tacı, tahlı terkedenlerin listeşini yapalım : Bunların er-mühimmi Vindsor Dü- yen, duymiyan kalmadığı için tek- rara Tüzum yok: İkinci derecede ölen eski İspanya Kralı Alfonsun oğlu şimdiki ismile i Ispanya Veliahtı ve sevgilisi | Babasından ayrı yaşayan ve ayda | 00 dolar maaş alan sabık veliaht, başladı. |daya giderek Zirant hayatı üzerinde (aşk Masalı Avusturya - Macaristan etüd yapacaktı. Orada Kanadalı bir |İmparatorluğu prenslerinden Yuhuh odun kralınin kizitğ âşik oldu. Kız “Salvatora aiitir. asil değildi. Hattâ akrabal Bu zat, Viyanartın tarşımmış bölet ğlarında odun kesmekte idiler. Jlerinden Mili Strubel ismindeki bir Prens Erik kızdan ayrı: ]kıu du. Kız çok güzeldi. / r geçti. Bereket İlında, yalnız Prens de li işi biçimine İyana kıza âşıktı. kızı boşattı da Prens E « | alet a) li bir dişçinin kızı olan Kıza (£ k oldu. Kendisine sorânlara ay « |Pa nen şunları söyledi: K rta, © kadı yetede Kül İki. Kendisile ük mdi R n İisisdr Y ğ davet elmn. Yemek iyciken 'öx *tten atılmasına mâni oldu. ;"ı' mparatör | İ ç n 0 nun cazibesi kar n ol - | 6 yıllık mücadeleden sonra, birkaç ileti de, parayı da içtkederek muştum. Fakat ana, bir kızı | ay evvel Roma: | a Kralı Majeste “arol, erkek kar eşi Prens Nikola- ya son ültimatomu vermi; | — Ya kadın, ya prenslik. Prens Nikola sevdiği R. dilber Lucia Dumitresen'dı lamadı. Her geyi ayak altına aldı. Hattâ nisan 1937 de Bükreşte top- lanan kraliyet şöürasında kadını terk demiyeceğini bildirince prenslik | İkaldırıldı've Nikolavi Brana ismi tâe (kıldı -Eski- prens şimdi karısı, daha doğrusu maşakası ile birlikte - dağ, ! (deniz, otamobil sporları Yapmakta- |dır. Bu da beşinci, altıncı, yedinci : İsveçli Prens Lennart, bir artiste sevdâlandı ve prensliği terkederek saksafon çalmakla hayatırı kazandı, Yine İsveçli Prens Karl, Rözel ismi İdeki bir kızla evlenmek istedi. Mu- | |vafakat cevabi alamayınca kızdı Bunlardan en mühimmi İsveçli Prens Sigvard'ın hareketidir. İsveç- | (li bir tacirin kızına âşık olan Prens | kızla birlikte kaçarak Berline gel Vilhelmsdori'ta kızla — nişmlandı. Prensliği atarak Holger i: (Ufa) rejisör muavini oldu. Hattâ (Bir Prensin aşkı) isimli filmde baş rolü | aldı. Müvaffakıyet gi Tik: vet etti. İşin çok alevleneceğini gö- “en İsveç Kralı, Prensin kızla evi |mesine muvafakat etti. İş te örtbas %ed' di. diği için Ame- Santa Margarita İkenli gemi ile bi Amerikada y |değil ha. Sevgilisi de beraberdi. U- zun maceralardan &0 € döndü. Ve h Daumarka prensi ve sevgilisi 'a memleke « Janlamak için bir yemek dir, dedi, Sonr. m büyük aşk vak- z ea germ S Japonyanın ıstedıkleırı vaki kız da önü sevdi ve iki ay düğünleri ©!| Matma: a da Madam kontes de Co 5 oldu. ( 4 üncü sayfadan devam) Çin, bundan sonra, Avrupadı tirilen öskeri heyetlerin tavsi unun, bil e efkân - 'ı mek için, Japon ordu ge- |bassa Iı] üri ordusunu S Ü- (kateteci | Yeni köntes İle konuşan gazeteci- t günden güne İyi teçbiz edilen lere sabık matmazel Marta şunları tli bir orduya malik oldu. Ve bugün eyalet şeflerile, hükümet mer- kezi arasındaki eski ka ortadan kalkmış lefrik bir kül aya, bugün ye a karşı günde n düşmanlıktı undan Japor ği myanm ötedenberi düğ> aya komşu olduğunu eder. da halledilebilir. iki tamamiyetini D bun *Kocamla kat'iyen balayı seyahati yapacak değiliz. İkimiz de çalışarak | men |hayatımızı kazanacağız. Ben yine es- |kabili kisi gibi radyoda Marta Racafor is- | — Japı mile şarkılarımı akuyacağım Kocam | pon Jar tamma » ve Çin gayri İsöylemek ki da bir iş bulabilirse ne âlâ. Olmazsa kendisine üygün bir liyetini tekeffül ederi mua- ve istiki Fak; | “|hedeyi yza etmiş ola levietler, idar beraberce oteldi disi mes'uldür. Ç (x |hedeyi “Smzaetmiş olan di Od Tokyo hükümetine, daha - mutedil 4 220 M H K öi zin de saadet içinde yaşayac tüzdelü ranması hakkındaki nasibâtlerini İdinletmiş olabilirler. Esusen dünya salhü için Pekiride y m ateşin Ça- buk söndürülmesi lnımdır Zira yane kür.> Bu da üçüncü: m | Danimarka Kralı: |muhakk elde etmekten ker işti. Japonya böyle di, buğün Çinde birin ktı. Fakat Jai ni merelir hareket etsey- ci mevkil tut- Çini as- | etmek istedi. eyâletini Çinden ayırdı ve kendisine tabi olan bir hükü kur Şimali Çini tama- en ele geçirmek maksadile ilerle- mekte devam etti. t ,umumt sulhü tehdit edecek bir ih- Bunların hepsi iktısadi - tevessil | tilâfın zuhuruna mevdan vermemek- müdür? Bunjın yalan olduğunu İspat |tir. gınin ner lir? n kalkal suda tatlı kadın &$ !e)*)lkd' oyı mamasındadır. Avrupanın menfaati de Uzak Şarke gleri, yüreğimizi oziyor... plâjda kaldı... Rüzgâr, v ur Selacaktan uzaklaştıkça, bu se P leri boğuyor,. i Reşat Feyzi