31 Temmuz 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

31 Temmuz 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Y z e P GA S KBF 4-8SONTELGRAF —31 Tommuz 1937 DÜNYA MESELELERİ Akdenizde İtalya ve İngiltere italyan filosu yeni zırhlı ilene halde? Akdeniz,İngiltereiçinşahdamarı mesabesindedir, ya Italya için?. H oma (Hususi) — İlalya yeni yaptırmış olduğu 35 bin ton- İyk yeni zırlılıyı bir kaç gün evvel, kral, kraliçe, prensler ve hükümet erkâmı hazır bulunduğu halde Tir- yestede denize indirmiştir. Bu hâ- dise haddi zatinde nazarı dikkati gelbetmekten hâli kalmamıştır. Bu zarhlınmı denize indirilmesi, İtal (yanın bir deniz silâhlanma progra- mının tatbikatından başka bir şey değildir. Hâdise İtalyanın büyük devletler arasında kendisine bir mevki temin etmek azminde bu - Ioaduğunu göstermektedir. Bu zırhlının inşaspra 19 haziran 1934 te karar verilmişti. Bundan maksat Fransanın ikinti bir Duh- körgüe zirhlisi yaptırmıya karar vermesindendir. Fransa da bu zırh- hyi Almanşanın cep kruvazörleri- vin meydana çıkması üzerine yap- tırmıstı, ğ 1922 Vaşington. deniz anlaşması mucibinde İtalya 1927 ö« 85 bir ton hacminde, 1929 da da ayni tonda diğer bir gemi yaptlırmak hakkına malikti. Fakat a bu h kullanmamıstı. 1939 senesinde hizmete almacak olan Vittörto - Veneto zırhlisinden sönra, ayni tonda olmak üzere Lit- tario zırhlısı İtalya donanmasına i tibak edecektir. Bu iki gemi 230 metre uzunluğundadır. Her biri 381 | milimetrelik dokuz topa, 152 mili- metrelik muzvin toplara, S1 mili- metrelik tayyare toplerma, mitral- vuılırı maliktir. Vittorio - Veneto, zr_ri u'dhlılsr dalayı- mâaddoler üzerine ko - didala rağmen, rökor de- ede kısa bir zamanda yaptırılmıştır. Bu şayanı dikkat mesni, Musolini'nin iradestni gös- termektedir. Filhakika Musolini, 1 kânünuevvel 1939 da Milanada söylediği bir nutukta, İtalyayı bir deniz devleti yapmak niyetinde ol- ” düğünü - söylemişti. Habeşistanın zaptı, İmparatorluğun siklet mer- kezini Akdenize nakletmişti. -'Top- rak almak hevesi tatmin edtlince, İngiltere ile sulhperverane bir şe- kilde rekabet başlamıştır. Vittorlo-Veneto ve Littorio zırh- hları, her biri beşer bin ton hac - minde bulunan eski fakat modern bir şekle konulmuş olan Comte - *Cavout, Doria, Giulio - Cesare ve sakkını | lgan maaeeralarından Bir manzara Pulllo zırhlılarına iltihak etmek - | tedir İtalyan filosu bundan başka şu gemilerden mürekkeptir: 19 kru - | vazör ki bunun yedisi 10 bin, 12 si 5000 « 8000 ton hacmindedir. Her biri 2000 ton hacminde bulunan 15 torpido muhribi, 44 kontr tor - piyor, 38 torpito, 98 denizaltı gem Bu deniz kuvveti, İtalya gibi çok. zengin olmıyan bir millet için şa - yanı takdir bir şeydir. Tayyare uçuşları müsabakası Beynelmilel — tayyare uçuşları müsabakası Zürihte başlamıştır. İlk müsabaka siviller ve askerler arasında yüksek uçuştu. Bu Müsabakaya şimdilik iRzari mahiyette olarak suçucular iştifak etmiştir. Bundan sunfa akropatik uçuş müsabakaları yapılmıştır. İn- Biliz, Fyansız ve İtalyan tayyarcci. leri muvaffakıyet göstermişlerdir. Bilhassa Fransız Billan, 900 met « reden aşağı atlamıştır. 1 ağustasa kadar devam edecek olun tayyare mücabakasına şimdi- lik 14 devlet iştirak etmiştir. D Yunan tayyareciliği Atina (Hususi) — Atina gazete- ciler birliği, Başvekile tayyare in- şaatına sarfedilmek üzere 50 bin drabmilik bir çek gö A- tina gazeteciler birliği reisi Zarifis, bu çekle beraber Başvekile gönder- diği bir mektupla, meslekten ye - tişen bütün — Atina gazetecilerini indermiştir lııı kararı ittihaz etmiye sevk öden | izah etmiş ve birliğin bun- dan arduya, tayyareye ka: terilen tezahürlerden y kalmamak olmadıjğını, ay da milli istiklâl ve sulhü muhafaza için gazetecilerle millet arasında bir tesanüd mevcut olduğunu gös- termek istediğini beyan etmiştir. e Doğurma rekoru Londralı bir kadın, doğurma ve- korunu kırmıştır. Londrada amele Goningin karısı 1933 de ikiz çocuk döğurmuştu. 1935 de yine ikiz do #uran kadın, 1937 de tekrar ikiz çocuk doğurmuştur. İkiz çocukların çok yaşamadığı hakkında garip bir telâkki vardır. Halbuki bu kadının doğurduğu ço- cuklınn hepsi gürbüzdür. r polis m uı rezesi, geceleyin e uzanmış ve mişil Wm- n uyumakta olan bir kadın bul - dir. Pol € rağmen kadını uyandı muvaffak — olamamışladı: üzerine kadın hastaneye kal | fakat aradan 48 saatten farla geçtiği halde uyahmamıştır. Kadı- | n birçok hekimler musyene ctmi bu derin uykunun sebebini bir tür- Tü anlayamamışlardır. İşin garip noktası şu ki: Bu kâ - dmı Monte Karlo'da tanıyan kimse yoktur. El çantasında bulunan kâ- ğıtlardan adının Jeanne Neugen olduğu ve 38 yaşında bulunduğu ve Limeges'te oturmakta olduğu an - laşılmış ise de otellerden hiç birin- de kaydına tesadüf edilememiş, bu esrarengiz kadının — nasıl olup ta Monte Karlo'ya geldiği, sonra cad- denin ortasına boylu boyunca uza- narak bu kadar derin bir uykuya daldığı bir türlü ınluılımımıqur. Emsalsiz Bir otel Bu otelde 25 bin însanî oturabiliyor aris, (Hususi) — Pariste Sergi meydanının kenarında 25 bin insan için muazzam bir otel inşa e- dildi. Bunun hazırlıkları da tamam- landı. Bu bir otel değil, âdeta başlı ba- şına bir memlekettii Geniş hava içinde Eyfel Kulesinden pek uzak olmıyan bir yerde inşa edilmiş bu- lunan bu binayı ilk bakışta tayya- Te meydani veya hangarı zanneder- siniz. Fakat kapıdan içeriye girdiğiniz zaman Fransız, Alman, İngiliz, İtal- yan ve”daha akla, fikre gelmiyeh bütün dünya milletlerinin dillerini duyrmya başlarsınız. Burası Paris içinde bir otel değil, sanki Babil kulesidir. Binanın sa - kinleri biribirini tanıyamaz, dille- rini anlayamaz. Bu bina dünya gençleri için ya - pılmıştır. Yani aşağı yukarı genç - lik klübüdür. Dünyanın muhtelif taraflarından Parise ve sergiye ge- decek gençler buruda şermit altında yaşayacaklardır. Bu muazzam binanın azameti hak- kında bir fikir verebilmek için me- selâ bir salondan baksedeyim: Gö- zün alabildiğine büyük olan salon- da tamam on bin insan yatabi Bir diğer salanda 7 bin ve bir baş ka salonda da B bin kadıtı yatabilir. bü muazzam salonlarda insanın ya- tağını bulması mühim bit mesele- dir. Yataklar bembeyaz örtüler için- | de insana neş'e vermektedir. Fakat bu muazzam salonlarda — yatağını bulmak mühim bir meseledir. Bunu kolaylaştırmak için kuar » tiyeler yapılmıştır. Bir roman gibi okuduğumuz bu gençlik binasının size yemek salo- nu hakkında da malümat vereyim: Yemek salonunda 25 bin insan mü: kemmelen ve ayni zamanda yemek yiyebilir. Bu kadar kişinin yemeğini hazır- lamak da bir mesele olduğu için sa- londa 60 ocak yapılmıştır. Bir ö- ğünlük ekmek sarfiyatı 7 bin kilo ekmek, 500 kilo et, 4 kilometre u - zunluğunda sucuk, bir vagon pa - tates, bir ton sabzedir. Askeri bir disiplin ile idare edil- mekte olan bu binaya her gün 25 bin kişi gelip gitmektedir. Binada Fransızdan itibaren bü- tün millet gençliği tam bir ahenk ile dostluk etmektedirler, Şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte in- şa edilen bu bina otelcilik noktasın- dan dünya rekorunu kırmış sayı- Jabilir. Hayvanat bahçesi aris Hayvanat Bahçesinde ço - cuklar için ayrı bir bahçe ya - pılmış ve çocukların sevdiği hay- wanlardan mürekkep bir de kı - sım açılmıştır. gayet ucüz | Müucidin Ölümü Acaba bu Macarı kimler zehirledi ? alev saçan Ş olan Gal Macar mühu astanelerinin — birin şekilde — ölir kaç gün evvel harpte, t etn da bir bul Mühend. hazımsızlıktan müşteki olduğu hal girmiştir. Doktorlar zehirlenme aiâğimi görmüşlerdir. Bunun üzerine mü- hendi: iyat yapılmış ise de vallı adam kurtarılamıyarak öl- sinde müş Mühendisin, Umumi harpte tür, icat n âlet, Macar ordu. lufundan mü Gltiği alkY saç sunda kullanılmış © hendis, adamdı. Bu sebeple ölümü umnmi bir heydean uyandırmıştır. Mühendisin ölümüne tekaddüm eden günlerde şayam Aikkat bazı haller cereyan etmemiş olâaydı, bu mesele etrafındaki dedikodular ve | umum!? heyecan © kadar dal budak salmı ktı. Filhakika, mühendis hastaneye girdiğii zaman koltuğu altında ken- di tcatlarına dair birçok evrak ve vesnikle dolu bir çanta bulunüyar- du. Mühendis bu çantayı bir dakika bile elinden bırakmak istememiş- tir. Mühendisin ahpaplarından - biri, hastaneye müracaatle — kendisinin zehirlenmiş olması muhtemel. ol - duğunu, çünkü bazı ecnebi devlet- ler hesabına çalışan bazı ensusların mühendisi mütemadi bir nezaret altında bulundurmakta — olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine zabıla, cenazenin defnini menetmiş ve meseleyi tah- kike başlamıştır. Şurasını da unutmamalıdır. ki, mühendis Skats, büyük harpten sonra müttefik devletlerin, kendi- lerine teslimini iztedikleri yegâne Macar idi. 200 bin frank: Eden güzellik Madmarzel Rina Dim ransada sinema ve tiyatro âle- minde Rina Dim namı altında tanınmış bir artist olan Madmazel İrene Pardini, günün birinde dost- larından M, Antoine Celle'in oto- mobili ile bir gezinti yapmış.. Otomobili idare etmekte olan Antoine Celle, genç ve güzel artis- tin cazibesine pek kapılmış olacak ki her nasılsa birdenbire istikame- tini şaşırmış ve otomobili bir ağa- ca çarpmıştır. Bu kazadan Madma- zel İrene Pardini, yüzünden aldığı üç hafif yara ile kurtulmuştur. Kazadan birkaç gün sonra genç kadın, dostuna gönderdiği bir mek- tupta, uğradığı kazadan dolayı a- leyhine dava açmıyacağını söyle- miştir. Fakat birkaç gün sonra Celle, genç artistten bir mektup almıştır. Genç kadın bu mektubunda uğra- dığı kazadan dolayı yarım milyon frank tazminat — istiyordu. Biraz sonra mesele mahkemeye akset - miş, artist, mahkemede : — Yüzümün şekli değişti. Güzel- liğime halel geldi! demiştir. Mahkeme meseleyi tetkik ede - rek artistin iddiasını varit görmüş, neticede Celle'i iki yüz bin trank tazminata mahküm etmiştir. İşte güzel ve kârlı bir iş.. Bu ar- | tur mı idi ?.. “Uzun bir Tehlikeli bir Uyku Monte Karloda Esrarengiz bir Kadın | Macaristanda tanınmış bir | | Dt dt aN Ha gel A detkil SAai lli aei tist, güzelliğine rağmen, bir tiyat- BOZUK SAATLER Yazan : Reşat Feyzi muntazam işlemez. Biri, ba - bamdan mirastır, kıymetli bir saat.. Birisi hediye. biri de kendi param- 14 aldiğim bir saat. Bu s&atler benim başımın derdi- I | ç saat sahibiyim, Fakat, üçü de İ | dir. Her ay Onları sıra ile saatçiye Rötürürüm. Birer lira veririm. Ta- mir ettiririm, düzeltirim. Fakat adan bie k: n geçer, yine biri ileri gitmiye, biri geri kalmıya, bi- ri de gece yarısı durmak - illetine uğramıya başlar. Geçen gün, Bir Gostu ziyarete git- miştim, O sırada içeri bir adam gir- | di. Selâm verdi, e: kadaşa: — Saatinizi getirdim, efendim, dedi.. tamamdır, hiç noksanı yo —Artık geri kalma: — Hayır, hayır emi; | ufak bir ârıra $ yapmıyacak. I Bir şey olursa, tamir etmek' böy - | | numun borcu olsun.. Saatçi parasını aldı, gitti. Arka - | daşa: Hakikaten usta, sahibi bir insan mı?., Çünkü, ekseri | saatçilere benim — itimadım “yok.. Yapmak için alırlar, daha beter bo- | zarlar, bırakırlar. — Aman, sorma, monşer, dedi.. İşinin ehli ve namuslu bir adam, | kendisinden çok memnunum... — | Arkadaşıma benim üç saat hikâ- | yesini anlattım. — Şu benimkileri de bir kore bu ’ Bdama versek, dedin.. iyice yapsa | da, ben de sâat derdinden kprtul- Sam., Adamcağızın dükkânı yakın yer- | de imiş... ğırttik. Yanımda bir tanı Kendi paramla aldığım terdim, baktı, evirdi, çe — Yaparız, bayım.. d — İki tane daha va yapacaksın.. - Pekâlâ.. yollayın.. Ertesi gün işime giderken, öteki saatleri do dükkâna bıraktım. X Bir hafta sonra, gelin, üçünü de alın, dedi.. Ben artık memnundüm. Üc sahibı, fakat, doğru dürüst v bilmiyen bir adam aktan nk:ı- gaktım. Muhatabım bana emniyet vermişti. Doğru bir adama benzi - | yordu. Bir hafta sonra dükkâna uğra - dim. Üçü de hazırmış.. için beş lira verdim. Saatçi: — Bu parayı çok görmeyin, dedi, çünkü bu, son verdiğiniz tamir pa- rası olacaktır. Aradan 48 saat geçtiği halde, şey- | tan kulağına kurşun, benim saat - lerin üçü de tıkır tıkır Kâfirlerin üçü de sanki bir nometre olmuştu. Geri kalan, artık geri kalmıyor, ileri giden koşmu - yor, geceleri duran da stop etmi- yordu.. Stop edön'sâat, bana hödiye olan- di onu eve biraktıim. Ve artık kur- mamıya karar verdim. Babamdan miras olan ve evvelce daima ileri giden saati de, yine eskisi gibi, ev- de, yazı mrasamın üzerine k ıydum. Kendi paramla aldığım ve evvelce geri kalan raati de yanırada tarı - mıya başladım.. - Uzün senclerden sonra, vakit nakittir, sözünün mMa- nasını şimdi anlıyorum, Aradan bir haftaâ geçti.. on gün geçti.. Ses sada yok.. işler iyi gidi- | yor.. Fakat bir gün baktım ki, ce- bimde taşıdığım san* ileri git başladı.. hem de bi leyin 12 düdüğü il olmuyor.. Taksimdek raköydekile, En atçi?. To sahibi ile bir mukavele akdet - Miş olsaydı, acaba bu parayı kaza- | ediyorum, olmuyor.. hem de öy koşuyar ki, günde bir saat, bir bu- çuk saat fark ediyor.. Nihayet, baktım ki, olmıyacak.. bir sabah saatçiye uğradım. Açtım ağzımı, yumdum gözümü.. adam - ee dehşetli mahcup olmuştu: — Birakın bana - bayim, dödi. kırk sekiz saat dursun, ayarını kon: trol edeyim.. İkig ün sonra gittim.. saatçi ters ters yüzüme baktı: — Rayım, dedi, değil bir saat, bir dakika bile ileri gitmiyor. Ben yap- tığım malı bilmez miyim? — E, peki benim cebimde neden koşuyor.. keramet senin elinde mi?, — İleri giderse bu saati kırarım. Parasını derhal veririm. Saati aldım, çıktım.. Allah Allah. Bu nasıl iş?. Aradan iki gün gı baktım iyi gidiyor.. Fakat, üçüncü günü tekrar bir saat ileri gitmiye başlamaz mı?.. Müthiş içerlemistim.. Ertesi gü- nü erkenden kalktım. Giyindim, küfür ede ede evden,çıkıyordum. Gidip saatcinin basına atacaktım. 'Tam kapıdan çıkacağım zaman karım; — Yahu, dedi, ne kızıp duruyor- sun?.. ; — Bırak Allah aşkına, dedim.. işi miz, gücümüz yok, saat derdi ile uğrusncağız. Kearım gülmive badladı: — Senin,saatlerin jiçü do doğru gidiyor.. — Alav mi edis #oat. cobin - n her pün ileri abıvorum. Kan bevnime hücüm etmi Pirdim: ! alemn sana.. demcek ki, ay- dir, basıma söat be. Böyle kepâ- Dardır, seneler dâsını zelik olmaz.. Karım, fazla kızdığımı anlamıştı, yanıma vaklastı; — Bunu, dedi, aksamları eve er- ken gelesin, diye yapıyordum.. mkaran sensin.. — No?. demek mehsus yapıyor - 4?. İyi tedbir doğrusu.. Peki, ive bir 2ok para verdir- n vazı nluyordu?.. konuşmustum.. Za 1 bir iş yoktu. Santler tabil nara da almıyordu. dN morevı, a ben gidib alıyordum, kumbaraya ati - yordum miye nasıl Ç Ssnte Panat Feyzi —a Pnzveltin annes | Salzburgda Salzbure festivalleri münasebe- tile gelenlerin arasında Amerika Cuümhurrelsi Ruzveltin annesi de bulunmaktadır. Madam Yams 'Ruxveltin” Salz - burga geleceğini haber alan hükü- met erkânı kendisini — istasyonda karsılamışlardır, Bilhassa Avustur- ya cumhuru — bizzat Madam Ruzvelli karşılamış ve kendisine karanfillerden mürekkep güzel bir büket takdim etmiştir. Ayrıca hükümet namına da sarı güllerden rzürekkep bir büket tak- dim edilmiştir. Madam Ruzvelt festivallerin so- nuna kadar Salzburgda kalacak - tır. Ruzveltin en küçük oğlu da büyük annesile birlikte Salzburga gelmiştir. . Londradan Şanghayâa 3 buçuk gün. ondra ile Uzak Şark arasında bir hava hattı tesis odilmiştir. Lordradan kalkucak bir tayyare üç buçuk günde Şanghaya varacak - İ mış. papakle n dd D eli aP lllft İ biçeii <i

Bu sayıdan diğer sayfalar: