Çıplaklar diyarı| * n havzasındaki Amazo | GENÇiN ! Yazan : Reşat Feyzİ yerlilerin İ sevişmeleri ve evlenmeleri halkayı yar lan küçük kı tarafta ve uzakta bi detteki küçük çoc ler. O sırada kadı son dereceyi bulm " İşte bu kabilede genç kızlar böy- le evlendirilir. : Çocuk doğduğu zaman da, yine | aşiret an'anesi mucibince, çocuk derede yıkandıktan sonra babasına teslim edilir. Ana kendi kendine derede yıkanır, Aşiretin bütün ka- dınları babaya hediye getirir. Kadının bu kabile içindeki rolü tâlidir. Erkek kadını kat'iyen döv- mez. Yerlilerin hemen bepsi de | birkaç karılıdır. Ağır işleri kadın- * lar görür, Erkekler bu işlere hemen hemen hiç karışmazlar. Hattâ bu kabile, arzu edenlere muvakkaten kadın da verirler. An- cak kızın babasının, yahut aile re-: isinin muvafakati şarttır. Bu yer- lilere göre bir kızın on yaşından sonra bakir kalması ayıp bir şeydir. Köyden ayrılırken, aşiretin rei- sinin ikinci karısı ölmüştü. Hemen o gün on üç yaşında üçüncü bir ka- ı aldı. Mes'ut insanlar?!, 3, kâğıtlarımı e bir büyük Tile konuşmasından bilistilade, he- men bu mektupların topunu birden götürüp yakacaktım. Fakat, içim- de bir merak, bir tecessüs, daha doğ- rusu eskl günlerin tatlı hatıraları uyandı. Büyük zarfın içinden, Sa- bahatin mektuplarını birer birer çı- kardım. Ah.. Sabahat.. ne fıkır fıkır kaynıyan bir kızdı!, Beni, az mı po- şinden koşturmuştu?.. Onun bir gü- rce yolunu bekle - diğimi hatırlarım.. çocukluk.. — ilk gençlik sevgisi.. Yeşil, küçük bir zarf içinden Sa- bahatin bir fotoğrafı da çıkmaz ?.. Dakikalarca baktım.. içimi çektimi. Aşkım, hislerim nükset - lerim yaşaracaktı. Kenarı yaldızlı, süslü, mektup kâğıdının üzerinde inçe satırlar vardı. Bu Haa bkl MA en son mek- i bütün onlardan başka ve üstün gÖT mek, öyle-hayal etmek ihtiyacın * dayım.. Seni seviyorum.. Şimdilik Allaha wmarladık.; Dudaklarında? k yav * Dalmıştım., bunları düşünürken, | bizmetçi, içeri girdi.. Birden mek- tupları saklamak istedim. - Beyefendi size bir mektup, Zarfın üzerindeki damga İzmir.. Allah Allah.. İzmirden bana kim abilir?. M Amazon havzasındaki on* ön iki yaşında çocuklar | retti. Erkekler. kadınların 1« #itikleri halkaya doğru yaklaşmı başladılar, Onlar yaklaştıkça ka - dınların söyledikleri ilâhi tempusu da vükseliyordu. Erkekler münasip bir yakınlığa sonra, birdenbire ve ıl TTanınmiş İngiliz seyyah ve mu- harrirlerinden G. Çacles Brezilya- | da ziyaret ettiği bir aşiretin haya- tıra şöyle anlatıyor: öperim.. Allaha ismarli Tum..i ... r olmuştu.. Fakat, bü ayı büyük bir üzüntü ve kalb mektup yi rakla açtım.. mektup Sabahatten ge Gayet iyi hatırlıyorum Eadık , dün Tünç « bü denccek dere - y Derme e haline gir- p sev evlenmiye kalkış madın arı öi ile on ebete | cinsi mür. bir berini » karşımızdı günler 7 Üç gincv: rünecek ba: d genç bir di hanım tz * rmmn h tâ kirpikler Kadın Fakat buna Şa dolaşır, ebe- arla yolarlı inı biribirimize san erek-aln 1 gitiiyen bir| — — Rüşat Foyzi | buk ihliyarlar - an bizi seyre- h sesler çık kalplerimiz hemen i r aile yorduk. Seni tamar, ğ 1 Pariste;yyâhlan ıya Fak Gezdirme mektebi tekrar yalmız kalınca, : de a.. Yüreğimde, bir Burgu — gibi, 1 bana atap vermiye mışti.. Seni düha çok & hattâ, eskisinden daha ço anladım.. Cenubt Amerikayı keşfedenler, | radaki inşanları yine bu vaziyet- * bu halde bi ar. O vakit- ök ve âdetlerinde, ne h üklik ol- maya çi hayatta seni hatırla. güne sey: yyah terecüman- seyvahları gez- h gözleri, karan- at bütün ruhu saran bir ateş gi- | lsrı rehberler gelen üç bir d dirmiye küfi gelmediğinden hükü- bu sıcaklığı, saatlerce yü- met tedbir almı reğimde saklardım. yetiş vermiş ve ie'de rehber nda dul bi berrak bir sesi lan ve seni çıl atır, anlatır, ebedi; ar- bir kadın var ker - i günleri hatırla.. Verdi. işün.. Viedanın neyi em- Eğer, dan biri bana dedi ki: Bizim oedler i çok sevorlerdi. Çünkü siz Karar vermiştik. Eğe; Ş imizi öldürecek - | Tediyorsa, üyle hareket et, Tiç bir kuvvet bizi, biribirimiz- den ayıramazdı, Güzel Sabahat, içli Sabahat di, sözlerin kul; Fakat, hayat, başka bir muamm İşte şimdi, ortada ne o aşk, ne sot anlarımızla ev- | Çıplak - odcutları oraya mahrus — bir günden ateşin kırmızı | "e de ben varım.. Sen, kimbilir ne- ha mişler ve burada çoluk - çocuk | boya ile toyanmıştır İ redesiii?, 4 sahibi olmuşlardı. Bizi; karşı savaşa gider- — İler, dini âyinlerimize iştirak eder- lerdi> Bir gün neden, kaşlarını, ki: tepte, hülk tabak izden çoğu ömürlerini bi- SHİDA Nn Kaztea rımda çınlıyor, | fufup tutmanı ; sfer olacak Sınıflardı kat, artık, iç mster olacak sınıflardan diğim, bütü; hi lerini iyice öğre diğer erkekler gibi, bir Bibi vücutla- ler yavaş yav g sey- gönüt taşıyorsan, teredmanlarının yerlerini tu- tacaklardır iyordu. İkinci günü akşam üstü. Don Tapto telâşla geldi. İş anlaşıldı. Geçen haftaki isyan- da general hudut dışına kaçmış. Ta. raftarlarını topluyorlarmış. Yaveri | de arıyorlarmış. Netice- Tapto bir | Sen yalnız bir kadın fransızca bili | F36 Bün saklanacakmış, Ben v DA siyonda kalacaktım. Müthiş bir ü, y züntü geçirdim. On dördüncü gün beni şeyleri gelişi güzel ya: Elimdeki lesepase buraya ka - darmış. Hiç bir himaye kiymeti ol- madığı için ben bir tebaasız İnsan vaziyetinde imişim. Burada ot bilmekliğim için böyle bir kâğıt zımmış. İstanbul ile henüz sulh im- | zalanmadığı için oraya lesepase | rilemezmiş. Lizbonda da fazla kala- ktorların irmzaladım. Nihayet bir gün, Patraslı dostum bana her şeyi açıkça anlattı: — Emir dediğin adam seni nası Ras Feddandan satın aldıysa maş- rafını ve kârinı çıkardıktan sonra faza kârı ile bizim pansiyon sahibi- n mektup, yaveri Don Tapo, Eririn bilmezliği masraf - senedini aşiret halkının ni yalduklarını Zekerıyya—Sofrası Yazan: AKA Gündüz ŞA SI yavaş yavaş bun- söylediklerii ö ahi hezb lardır. Onun Siediklerine göre ortalık henüz düzelmemiş. Avrupa limanları ara- için şimdi o kadar tü; sında eski posta intizamı henüz ku- Mmaktadırlar, Bir gün rehberimiz büyük bir baber getirdi. On, on iki ya: daki çocukları cir için büyük bir dini merasim yapı- te alıştırmak Bu merasime iştirak ettik. Gonç — kızların başına kırmızı tüylerden taclar giydirmişlerdi. Çıplak vü - Tulmamış. Onun için bu vapura bin- mişiz. Fakat Lizbonda iyi postala-» ra tesadüf edecekmişiz. Onlar da Napolide aktarma olurmuş. Ne za- rar var, isterse on yerde aktarma olsun, beni Galata rıhtımına ya « naştırsın da.. Vapurun kamaraları yolculara yetmediği için ben Don Tapto ile | konuşmadan herkese gülümsüyor, tutları oraya mahsus bir meyva « dan çıkarılan kırmızı bir boyanmıştı. Genç kızlar a: dınlarından çevril büyük bir hakanın orlasına alındılar. Çak yı Hesak bir hava Üüzerinden bir il; tutturdular. — Erkeklerin de kıyafeti bellerine tıkları meşin bir kemerden iba- bir küçük kama bona bir haftada böylece gittik. Polisten kolay B Gittiğimiz yer ötel değildi. Kibarlara mahsus hususi bir. pansiyonmuş. böyle tavsiye etmiş, Pansi) erkekle üç güzel kadın daha vardı, Hepsi de şen insanlardı. İçlerin - Ceneral da iki Kadınlardan birisi Noryeçli, bi « risi de Macardı. Mısır püskülü saçlı, boncuk gözlü, iri yarı Macar kızı Büzel şarkılar söylemesine râğmen Pek soğuk bir şeydi, Norveçli uzun boylu, ince, beyaza yakın sarı saçlı bi rgenç kadındı ki, baston yutmuş gibi dimdik yürüyor ve kimse ile kendi kendine dans ediyordu. Fran. sıca bilen ve benimle hemen ahbap olan esmer güzeli Patraslı bir kızdı, Zengin imişler, koca bulmak için seyahate çıkmışlar. Macar kızı yıl- diz olmayı kurduğu için Holivuda gidecekmiş. Onun on beslik ay par- parçası gibi yüzünden en küçük bir yıldız. bile çık Palsaa ra bir himaye kâğıdı alabiliriz. O rum. — Merak etmeyiniz, dedi. Eliniz. de bir lesepase var. On bir Bün son- zamana kadar belki bizimkiler teke rar iktidar mevkline gelirler, Dokuz gün görünmedi. Onuncu gün ağlayarak yazıyo « Don Tapto da kaçmış, Fakaf ka « mazmmişim. İstanbudan başka her yere İzin vetilebilirmiş. İyi amma beş parasız nereye gidebilirim? İş- tanbula telgraf çekecek paröm da yök. Pansiyon sahibi imdadıma. ye * tişti. İşerim düzelince ödemek tiyle bana elbiseler, ayakkapları al- dı. Senet imzalattı, İstanbuldaki a. çarken odamın dolabında sakladı - ğım çantamın içindekileri de bera- ber götürmüş! Ben üştümdeki elbise ile ve el çantamdaki iki çorapla kaldım. O | kadar ağladım ki, P: ma sarıldı. O da ağamıya başladı, Pansiyon sahibi ihtiyar adam beni | 'atraslı boynu - vukatıma iki telgraf çektim. Cevap yok! Patraslı İstanbulda tanıdığı bir hemşerisine telgraf çekti. Gelen ce- | Vap;bütün hayatımı, köküfiden yı- kan bir cevaptı: Avükatı gördüm, böye bir kadın tanımıyorum, dedi. | Polis oturamı biraz daha tizattı. Rimun ae hep yalan, Beyaz kadın ticareti bü- yük bir şebekedir. Her tarafta bü- Yük yardımetarı vardır. Sen de on- ların eline düştün. Pansiyon sahibi kendi hesabına almadı, şebeke besabına aldı. Sen şimdi bir çok borçlandın. Memleketini aklından çıkar, Ben taş kesilmiştim. Bütün bu sözlerin bir rüzgâr gibi buna çarptı sözlerim bir rüzgâr gibi bana çar - Pıyordu. İnler gibi sordum: — Sen de mi satıldın? — Evet. Fakat aramızda fark var. Ben bilerek satıldım, sen bilmiyo- Tek, Ben memleketimdAa timacuiu