ANSADA Buhran FR Blum'un fikri ne idi? Şotan ne yapıyor ? Hükümetin emrinde 15 milyar var... YARIDA KALAN HiKÂYE Yaza'ıî: Iîeşat Feyzi G ece matbaada bir hikâye yaze mak için, elimi şakağıma da e yamış, arpacı kumrusu i, mevzu arıyordum. Saat epeyce ilerlemişe ti... Bir türlü, ne yazacağımı kes- Fakat, yeni ransada senelerdenberi de Fv;ıın eden buhran vardir. Fa-| kat zengin memleket, ser - &t membaları bol memleket.. Öy- yerlerde mali buliranların çaresi ergeç bulünuyor, Soön defa Blum ksbinesi vasi sa- lâhiyet istiyerek bu buhrana karşı | Franstz — Maliye naztrr M. Bönnet harisı koymak istedi. Malümdur ki, Âyan | Meclisi bunu kabul etmiyerek Blumı Kabin istifaya mecbur etti. Sağ cenah gazeteleri, Blum hükümetine ve onun istinad ettiği Halk Cep - ssine karşı olan matbuat, son buh- | ranı da bir senelik Halk Cephesi hükümetinin tecrübesine, yani o- nun muvalfakiyetsizliğine yüklet- mek istemektedir. Bu fırka dediko- dularını bir tarafa bırakınca biz - Zat sabık Başvekil Blumun Bider- ken söylediği meşhur nutuktaki sö- zü hatıra geliyor, Buhranın sebebi- ni anlatırken vaziyeti aşağı yuka- Ti şöyle hulüsa ediyordu: Vergile - rin çoğunu zengin almıyan sınıf ve- Fiyoar, zengin sınıf alabildiğine Fran- sa haricine altın kaçırıyor. Çalışan sınıf Rrev yapınca buh - Tan çıktı, çıkıyor, işler durdu, her Şey altüst oldu, diye kıyamet kopa- rılıyor, Halbüki Zenginlerin parası işlemeden duruyor, Para denilen Şey işlemeden durursa bulranın ö- nüne geçmek kabil değildir. Onun için zenginlerden de Para almalı, bu vaziyeti bundan Sonra zengin - — Edebi Roman No: 61 ——— man No: 61 hazinede bulduğu para 20 milyon franktan ibarettir hükümetin den de alınacak para ile düzelt - | meli,.. İşte Blumun fikri bu idi. ŞOTANA GELİNCE Maamafih onuti yerine gelen Şo- tan Hükümeti de ayni suretle' sa- lâhiyet'istedi. Âyan Meelisi 82 re- ye karşı 176 reyle bunu verdi. Da- ha evvi ye karşı 374 reyle bunu kabul et. Mişti. Bu suretle Şotan kabinesi mali sslahat için 31 Ağustos tarihine ka. dar istediği gibi hareket etmekte serbesttir. Şimdiye kadar Ameri - vada sefir bulunan Bone, son dere- v Zekeriyya Sofrası Bu kadar rengi kayu, pis, çirkef kıvamında bir deniz görmedim. Yol arkadaşlarımı yemekten yemeğe | ördüm. Başka zamanlarda ka- Mmaradan kemaraya neş'e dağıtıyor- l lardı. Ben hiç bir dil bilmez görü- | nüyerdum, Bu mıntakada adım Rus prensöslerinden Nadya olmuştu. İhtilülden kaçan babam Pariste- ki şatosunda ölmüş. Annemi Poters- burgda boğmuşlar. Kederimden se- | yahate çıkmışım, — Vapurun ikinci | kaptan: bu beyaz Rusun mevi göz- Kerine musallat oldu. Kaçıyordum. Kamatamdan çıkmıyordum, Çünkü kaptanın gençliğine acıyordum. Fa- kat kerdisini — fazla acındırmadı. Gözle € (i kapadım ve ilk defa er- keklerden irttikam alma; düşüne- FTek kendimi koyuverdim, Madagaskarın merkezinde, gü - Yazan: AKA Gündüz S Pansiyonda yerneğe geliyorlar, Hepsi merak içinde: Bir Mevi gözlü Rus prensesj İle tanıç - mak için yarış ediyorlar, Benim ö. düm kopuyor; Büyük - #htilâlden sonra dünyanın her tarsfına yayı » lan beyaz Ruslardan buraya da gel- rsa diye.. Tim ona da çare buldu. Rusca bilene Gürcüyüm, diyece - Bim, onu bilene Litvanlı; şimalliyim, Kafkaslıyım <e ğim. Yani dillerini bilmediğimi gös- termiyeceğim. Zaten anahtarla ku- yulur makineli mankenlere dün « | | | Fransit Başvekili M, Şatan ce iyi bir maliye mütehassısı ola - Şotan kabinesi, Va- şington sefirini çağırerak kendisi- ne maliye nazırlığını verdi. Bu mü- tehassıs maliye nazırı yapacağını saklamadı: Memlekette yeniden bir | takım ağır vergiler koyacak ... Bank dö Frans ile yeni bir mu- kavele yapıldı. Fransız Bankası bu suretle hükümetin emrine hazır 0- larak tam 15,000,000,000 frank bu- lundurmaktadır!.. Maliye Nazırı Böne, eğer hükü 1 ve çocuğu bir arada 'el Meb'usan Meclisi 206 ve- | metten istediği salâhiyeti alırsa frat gın altın esasından ayrilarak ken- di kiymetini bulacağını söylemişti. Yeni hükümet iktidar mevkiine gel. diği zaman hazinede yalnız 20 mil- yon frank varmış! ., Hariç parasına karşı tutulan ha- sinedeki altın miktarının bitmiş ol- sYuğunu da yine yeni Maliye nazırı söylemiştir. Yeni nazır bütçedeki açığı 7,000,000,000 frank olarak gös- termiş, hazinenin sene nihayetine | kadar elde etmesi lâzimgelen mik- tarın da tam 17,000,000,000 frank olduğunu ilâve etmiştir. Maliye Nazırı Bone işe başlar başlamaz İngiliz Maliye Nazırı Con Simon ile Amerika Maliye Nazırı Morgantavdan birer telgraf almı; tır. Bu telgraflar aşağı yukarı mahiyettedir. -Hulâsatan deniyor ki: «Fransız Maliye Nazırı artık par- Jâmentodan lözimgelen salâhi; ti almıştır. Bu takdirde yine eskisi gi- bi üç devletin -İngiltere, Fransa ve Amerika- hazineleri arasındaki an- laşma mucibince samimi bir teş - riki mesaiye devam edebiliriz. Fran- sanın geçirmekle olduğu muvak - düm, Ne derlerse Peki, Bu ağır bavalı memleket, bu; dün- adan ayrı gibi görünen memleket beni boğuy lan çabuk uzak- Müebbeden burada kalmak için kendime bir çükur bul- Mağa çalışacağım. Dişlerimin sızısı geçti. Vücudümdeki pembe leke - ler kayboldu. Yalnız kafamın için- deki ağır sancı bir türlü geçmiyor. Kontes - telâşla geldi, boynuma sarıldı. — Bugün umumt valiyi gördüm. Akşam <iyi bit haber» le geleceği: Hi söyledi. Aman neş'eli ol. Bütün teshir kuvvetini kullan, Köntesin sevinci beni de sardı. Fakat ne kadar tatsız, soğuk bir sevinç. Vali geldi. Gece yarısından sön- ra öğrendim ki yanımdaki uzun boylu, parlak Bözlü, kakavan su - ratlı adam — müstemlekeler nâzırı imiş. Bu adamlar ne tuhaf! Her ylerini büyük, mühim birer sıre Miş gibi gece yarılarına kadar sak- lıyorlar, ve gece yarılarından sonra bütün saklanmış sırlarını patla - sevinçle tiremiyordum, Kör şeytan bazan, kat'iyyen ilham vermez, Mevzuu şöyle bir tasarlamağa başlamıştım: Bi rgenç kız var; bir gün, tramvayda giderken, bir ada min ayağına basıyor.. tabil, yan! lıkla... af diliyor. derken adam, müthiş bir asabiyetle ağzını açı e yor, gözünü yumuyor.. Mevzuu, ancak, bu kadar tasar. hyabilmiştim ki, dalgın bir halde düşünürken, hademe karşıma di- kildi: — Sizi bir bayan görmek istiyor, Dedi.. Merak ettim: — Nerede bayan?. — Bekleme odasında, efendim.. Yerimden kalktım.. fakat, hikâ- yenin mevzuu da aklımdan kaçmış- t Sinirli sinirli, bir genç bayan bekleme ödasında, bir aşağı bir yu- karı dolaşıyor.. içeri girdiğimi gös rTünce, durdu. Ellerini -arkasında nin içine sert serl — Bay Reşat Feyzi zatıâliniz mi- siniz?, — Estağfurullah.. bendenizim.. le bir iki dakika görüş terim Meçhul kadın mek ziyaretçi, sanki, beni hemen ayal alıp , Oturun, Ğ i kolt kacağını ümit ederiz.> İNGILİZ VE AMERİKA ANLAŞMASI Malâmdur ki, geçen sene Blum hükümetile İngiltere ve Ameriky j> Tasında bir para anlaşması ölmuş - tu. Üç hükümet biribirlerinin pa- | Tasını tutmayı taahhüt etmiş bulu- nuyorlardı. İşte şimdi yine Halk Cephesi Hükümeti olan Şotan hü- kümetile de ayni itilâf devam ede - cektir. Maliye Nazırı Bonc, buna cevap vererek ayni arzuyu tekrar etmiş- tir. Demiştir ki: «Mali vaziyetih dü- zelmesi için giriştiğimiz devamlı Rayret sayesinde yine üç devlet an- laşması dahilinde çalışmıya im - kân bulacağımız gibi bu zorlukları yenmemiz kabil olacaktır.» Maliye Nazırı Bonenin - vaziyeti | açıktan açığa söylemesi, Fransız Hazinesinde kalan para miktarının azlığını saklamaması Şotan Kafine- | Sinin İstediği geniş salâhiyeti Âyan Meclisinden almakta çok işe yara- dığı gibi Londra ve Nevyork piya- salarında da iyi tesir bırakmıştır. Fransa Hükümeti derhal Fransız Bankasından 15 milyar frank is - tikraz edecektir. Fransız bütçesini doğrultmak için ise daha 15 mil - yar franga ihtiyaç vardır ki, bu da, vergilerin arttırılmasile elde edi - lebilecektir. miş çirkef oluğu gibi meyı ruyorlar, Akşam getireceği iyi haber, iyi olmaktan ziyade karışık bir şeydi. İstanbul için doğrudan doğri Sepase verilemeyeceği kat'i olarak tahakkuk etmiş. Bir dost hükümet himaye ederse bu himaye vesika. SIti Vize etmek kolaymış. O kadar yorulmuştum ki ertesi günü öğleden sonra uyandım. Böy- le parlak gecelerde kocalığı mutlaka mühim işleri çıkar ve b ni ertesi gün akşama kadar yapa- yalmız birakırdı. O gün de akşama kadar yalnız kalacağım için Kon - tesle başbaşa vaziyeti görüştük. Bir kaç yabancı Konsül jeneral ile bir kaç diplomatla tanıştığımız halde hiç birisine bir şey açamı - | yorduk. Kontesin aklına geldi — İşi ben bizim milis ceneraline yazayım. Hani ilk gece burada ta - Nışmıştınız. Şimdi o Lizbondadır, Oradan bir himaye kâğıdı gönder. sin, valiye vize ettiririz. Yazacağım bir şey | Mmektubun içine valinin bir kartını Hmmmaame kında ortadan kal- 'dana vü- | ale | peden tırnağa kadar beni bir kere süzdü. Sonra, içini çekerek: — Maşaallah, dedi, hiç d& kalıp ve kıyafetinizden beklenmez, doğ- | orusu.. Evvelâ kendimi tanıtayım.. | Ben, Büyükadalı Selma Deniz., Se- bebi ziyaretime gelince, bundan üç ay kadar evvel bir hikâye yazdı - paz.. İsmi: «Rüyadaki sevgili..» Hh- tırlıyoör musunuz?, ben önünde tutma: rem hatırala: ailevi içil sırlarımı büyük e ma Daha hedi neşrettin bi larbe oldu. rarım çok büy | | | maddi üktür hâyatima bir fe ı ve sizden, ödeye < bunun ş, bi » mütekabil asabiyet ve hid- | çt başlamıştı bende.. kaşlarımı ça- | tarak, ağır ağır konuştum: — Yanılıyorsunuz, sayın bayan. Babsettiğiniz şekilde, hiç bir aile sırrını ortaya atacak tarzda bir hi- kâye yazmış değilim.. Mevzularım tamamile muhayyeldir.. Bir tesa- düf eseri olarak isimler benziyet lir. Hattâ vak'alar, hâdiseler benzi- yebilir.. Esasen bir hikâyeci için, en büyük muvaffakıyet, eserinin hayatın ayni olması değil midir? — Hayır, beyefendi, hayır,. Ta - mamile hakikatı süylüyorum.. Ba- kınız, izah edeyim.. Siz beni tanı - mazsınız. Fakat, benim macerama yakından vakıf bir arkadaşımı ta- nıyabilirsiniz.. O, size anlatmış ola- bilir. Ben bu yaz başında Adada, Hulüsi isminde bir genç adamla ta- nıştim.. Neden saklıyayım, zaten siz bütün dünyaya ifş niz, se- e tik.. Bütün gece, rüyalarıma giren bu çocuğu, sizin hikâyeniz, benim elimden aldı.. Evet, siz sebep oldu- | nuz.. ve o, benden uzaklaştı, daha döğrusu kâçtı.. çünkü. siz hi nizde beni tarif edetken » Selma Deniz.. bu çirkin kı- zan, Hulüsi neresine virgun; bi değil. Hulüsi aptal bir çocuk ol mamakla beraber, bir budal ye 'e la oldu. da koyarız. Bundan bura: ! vafakat ettiğini de anlar, Kontesin dediğini yaptık. Vali | bir kartın üzerine (Köntesin ricası Muvafıktır) diye yazıp göndermiş, enu da mektübun - içine koyduk. Cevap bekliyoruz. Bu cevabın ge- cikmiyeceğini Kontes temin edi - yor. Bekiiyelim bakalım. Bekle - mek te bir teselli imiş. sının Mu- d * On gün sohra cevap geldi. Kons tes bana kelime kelime tercüme etti, General şunları yazıyor: (Muh- terem Kontes, ricanızı yerine geti- rebilmek zevkini tatmak için çok zorluk çektim. Fakat Müuvaffak ol- » Yalnız bu işde kısa bir zaman betmekten başka zorluk kal - miyor, Nizamlarımıza göre himayemize Birmek istiyen eenebiler toprakla « rımızda muayyen bir zaman bu - Tunmak mecburiyetindedirter az ön bir gün topraklarımı: ya- #ıyanlar himaye vesikamızı alabi- lirler, K viştik.. çılgın gibi ona Vurulmuş « | tum.. hayatlarımızı birleştirecek » | ğunda şüphe yok... a Diyorsunuz.. Bu hikâyeden *;" ra, sevgilim, benden, her- gün parça dahâ soğudu.. Nihayet İR? olanlar oldu.. Ben çirkin bir kız MH yım?.. Söyle; İşte karşınında yım.. Viçdaninizın sesini bir da ka dinleyin, etmek Di — Mühterem bayar bir tür yocanları z, maceranızla uzukları dan en ufük bir #lâ * kam voktur. Sözlerime “devam — edecektini- Benç kız, kani olacağı yerde, dahf çok asabileşti.. birden yerinde0 kalkâı. Çantasarıdan bir tabanca $P kardı. Namlusunun parladığını K” rünce, bende Tenk kılmam'î“l' Kaybedilecek vakit yoktu. Derhsl üzerine atıldım.. tabancayı almâk istedim. Öyle kuv bilekleri vardı ki, patmaklarını çözemiyor * . Genç kız, kanapenin üzeriğt yıkılmıştı. Saçları dağılmış, şap * kası yere düşmüştü.. ben hâlâ v8' raşıyardum.. ak istiyen bu de İi kadının elinden tabancayı almı için, onu altımda bir pastırma gibi ezmeğle karar vi im., koların! boynuma dolamıştı.. 6 da beni vâf kuvvetile sıkıyordu. Sonra, birdef yüzündeki in hatlar değişli Gözlerinin içinde dalgın bir ürpe riş ve böz peyda oldu. Tatlı bir gÜ” lümseme ile, gözlerimin içine bakt* yordu.. tabanca, elinden düştü.. DİF an höreketsiz kaldık., bakışıyof * duk.. fısıldar gibi sö, — Sizin kollarımızı kılmak istiyordum. Sizi seviyor * dum.. yaptığım rolleri affediniz- yere düşen mantar tabancasıdır. arasında $i Uzün bir zaman ve kayıp değil. Vali hazretleri Ş dam, Lizbon için bir Jesopase vere" cek, Romada bulunan yaverim bİ” kaç güne kadar size uğrıyarak bür Taya gelecek. Muhterem arkadişi" hiz onunla beraber gelirse her tüf” lü rahatı ve kölaylığı bulür. Yol * larda acemilik çekmez. Hürmetler) Vaziyet endem aynasından dahâ düz, daha parlaktı: Generaliri ya * verini Lizbona kadar hoşnut ede * ceğim, Lizbonda en az nn bir güü gerlerala misafir olup hoşnut ede" ceğim. Vesaire vessire... Ben, Maviş, artık adamakıllı tah* talaşmıştım. Hattâ — kavlaşmıştım- Ne kızıyorura, ne seviniyorum, 8 ağlıyorum, ne gülüyorum. İçimde evime dönmek, ne şartlar altında olursa olsun dönmek ateşindan başka bir şey tutuşmuyor. Ben bu hale düştükten sonra isterse bütüN Kadıköy günde beş defa beni li * mon kabuğuna tutsun, — Mincctle tahammül edeceğim. (Devamı ver) bü;