Yılanlar ve akreplerin arkadaşı Musa! Mısırın bu esrarengiz adamı, nihayet bir yılan arkadaş'nın şakasına kurban gitti TEST N eT — Fakat Şeyh b e .Wı ' 8 : K Musayı tanı n arka ları bile yoktu Şeyh Musa'ı ne sehep yalnız b n bu kadar temin etme: >»kkabazı duğu deği tarihini de b satan pek çok yh Musa bu ö &- çalarak onl am vardır. F er. Hele en yılanlarımı elleri Azılı akreplerin kıskaçları arasına ğını takar, onları sallar. Şeyh Musanin zehire karşı ken- disini hazırladığı söylenir. Çünkü bütün seyircilerin karşısında kaç defa zehirli kobralar, azılı akrepler onu ısırmış olduğu hâlde 'bir şey 01- taramamıştır! E h yılanları besleyen Musa'nın üzeri bir gece yılanlar hücum etmiştir Biçare Musaya zehirli dillerini sokmuşlardır. Baygın bir halde lan Müsa'nın imdi lar zehirlendiğini © tahaneye kaldırmışlarsa da Musa meden ölmüştür Bir yılanın 2ehrl Bardağa boşaltılıyor İki gün ev- | — Kahireye ve oradan Lül mna gelen di nlayarak haz lerce Avrupalı sey ksörün tanınmış yılan &xh Musa ölmüştür 1i mana Si şle Lükrösün tanınmış y ş £ tanınmış a ki de Kahireye geldik ri sal seneden evvel ka- rısını boşiyamaz İngilizler kanunun bu sıkı kaydına ta-« hammül edemeyor 1935 dördüncü günü! Coğumuzun adını o ka- dar bellediğimiz bu a- dam kimdir? Ne yapar, neler işler ? Hiç sesi, sadası çıkmıyan, fakat herkesten kuvvetli söz söyliye- cek mevkide bulunan bir adam senesinin birincikânununun meb'usu 8S-SONTELGRAF — 12 Temmuz 1937 Karadenizin Şırlântâ*sı' olmağanam- zetbu güzel şehir beş sene içinde değişti ve güzelleştikçe güzelleşti Eskiden bir kömür tozu vardı, insana göz açtır- mazdı, şimdi hem bol kömür çıkarıyoruz, hem tozunu görmüyoruz elmas sen Kamame S1 tatih- K aradenizin di n bi eline kadar kocâ - mâtı bir köyde bir şey de » | ğildi. Vapundan çıkanlar gay | ta üzerleri siyah bir toz tâ - kaplamış ahşap binaları gö- ni hasret incisi, e kâlpler almi | hemen oradar ne gibi az bir zaman zar - ali Halit Aksoyun ve mesai ıin çalışmalarile Zon - değ alt bir cadde, 3 görmediğim ve Parti binası, mislini hiç nağaza ve kıraathane - tet konağı bam- Fransızların en yeni harp gemilerinden: Düngerk tansadaki Şnayder top fabrika- sının adını herkes işitmiştir. Bu âbrika yalnız Fransanın değil, bü- lün dünyanın en büyük müesse - Selerinden biridir. Bundan aşağı yu- Sarı altı ay kadar evvel, bu mücsse- | Senin idare heyeti azalarından bazı- ları tevkif edilmişti. O zaman Şnay- €et adı bir kere daha kulaklarda Kalkandı, 'Top kralı adı verilen Jozeu Şnay- €rin hayatı çok entoresan ve es- Tarlıdır. Bu zat en zengin Fran - ızlardan birisidir. Fransız ordusunun — silâhlarım SV"M" temin eder, Bu firmanın Zak Şarkta husüsi bir bankası var- . Şanghay ile Paris arasında mu- le görmektedir. 'apon ordusuna da töp, tüfek, Cephane veren Şnayder Fabrikası illetlerin silâhlanmıya verdikleri Eümiyet sayesinde, dünyadaki iler bütün silâh fabrikaları gibi, M zamanlarda kazancını milyon- a çıkarmıştır. ariste «Madrit> isminde bir so- Vardır, Bu sokağın muazzam ve ha bir binasında Fransa askeri istrisinin umumi merkezi, dı- kak I 1 ha doğrusu erkânıharbiyesi çalış - maktadır, Yüz yıllık hayatı olan Şnayder firması, Fransanın bütün demir is- tihsalâtına sahiptir. Hususi vapurları, şimendiferleri olan Şnayderin zenginliği yedi mil- yar frank hesap edilmektedir. Fabrikanın sahibi olan adam hu- susi hayatında son derece müte- svazıdır. Sefarethanelerde sık sık verilen ziyafetlerden başka, eğlen- ce, zevk, içki, kumar gibi şeylere kat'iyyen inhimaki yoktur. Onu ta- nıyanlar bitmez, tükenmez enerji- sinin karşısında hayran kalmakta - dırlar. Bir çök devletleri satın alacak kadar muazzam parası olduğu halde, bu zengin Fransız, işden ve çalış - maktan kat'iyyon bıkmamıştır. Ça- lışmak hususunda Şnayder, ölen Zaharofa çok benzer. Fakat Şnayder vatanını çok se - ver. Zaharof tse vatan, millet mef- humlarından çok uzak bir insandı, Hattâ Yunanistana yaptığı z&hiri yardımın bir kaç mislişfaydasını te- Tin etmiştir. Şnayder, şahsının etrafında gü - 6 senesinin kanun anlarınd gi anet ede kocakına İh at da karısının deli 1 kanunlara göre, bir erkek ev lendikten sonra ilk beş senede ka- rısını boşayamaz Kralın hususi doktoru olan Lord Davson bu kanunun son derece le- hinde bulunmaktadır, Halbuki Lord Salisburi hiç de o fikirde değildir. Bu zat, & her şeyin her saniye değiştiği sı- rada, izdivacın bu kadar sıkı bit kayda tâbi olmasını hoş görmüyaor. Şiradi bu bahis üzerinde İngil - terede sıkı bir mücadele açılmış « tır. Hangi taraf haklı? Lord Davson diyor ki: — Son asrın son seneleri içinde kiliseler talâk işlerile uğraşmaktan bıktılar. Sinirli bir koca, bir gün hiç yoktan bir mesele için karısından ayrılmak istiyebilir. Artık bu işi düzeltelim. Şimdi Avam kamarasına İngilte- redeki talâk hakkında yeni bir ka- nun projesi geliyor. Sonbaharda görüşülecek olan bu lâyihanın ne Bgürültüler keparacağını bilmiyo - ruz. —— ——— ——— rültü, propaganda, dedikodu yapıl- masını kat'iyyen sevmez. Hiç bir parti ile alâkası yoktur. 39 yıldan- beri Fransaya top ve cephane ye - tiştiren bu zat, umumi harpte Fran- (Devamt 6 ncı sayfamızda) günlerini, sıcak geçirecek, teneffüs or. Vali Belediye reisi mü- ileyman Faik Zon- guldaki şimdi tam manasile şehir elmıya lâyik bir hale getirmek için la çalışıyorlar. LE POLİS KARAKOLU kelede kar bik iskele polis karakoludur. Bu bi- nayı emniyet müdürü Tevfik Arı- kan hükümet bütçesine on para bi- | le xarfettirmeden yaptırmıştır. Vali Halit Aksoya, etrafında cid- | 9en yüksek kabiliyet ve evsafı haiz, Mmünevver ve iş bilir arkadaşlar töp- Tamış olduğu için gıpta ederiz. Hep- si kendi sahalarında yarış ederce- sine çalışıyorlar ve ortaya da her- kesin hoşuna giden işler çıkarıyor- lar, ATATÜRK HEYKELİ Bu yakınlarda sevgili Atatürkü- müzün, hükümet önündeki parka, denizden ilk defa görebilecek bir şe- kilde heykelinin dikilmesi için bir müsabaka açılacaktır. Bu hüsusta Zonguldak vilâyeti bütün hazırlı- ğını bitirmiş gibidir. Yakında Zon- güldak ta bu şaheserle süslenmiş olacaktır, KÖMÜR OCAKLARI Kömür ocaklarındaki intizam ve Mükemmeliyet Türk kudretinin, kabiliyet ve zekâsının bariz 'bir nü- munesidir, 163 numaralı ocak İş Bankasına intikal ettikten sonra Türk mübendisle rilmiş ve bu kısa bir müddet a kadar geçen fında azami in- ilanuyorlar, esaslı bir n idaresine ve- | Zonguldaktan bir kaç manrara ve emniyet direktörü Tevfik Arıcan şafım göstermiştir. Bügün çı - ıilan Türk antrasitinin yüksek sfını hepimiz biliyoruz. Bu mücs- sesenin başında, tahsilini Alman - yada bitirmiş Nadir Hakkı ismin- de ciddi, münevver bir Türk genci bulunuyor. Fransızlardan, Eti bank tarafın- dan satın alınan (Ereğli) şirketi ise havzai fahmiyede eskiden beri bu- lunmuş ve çalışmış değerli maden mühendislerimizden Bekir Vehbi ve Kozlu şirketinde de İhsan Soyak gibi güzide ve değerli insanlâr var. Karkeiş Paraşütçü ükreşte çıkan Dimincatze ga- zetesi, - Sovyet zabıtasının şimdi paraşütçü köpekler de ye- tiştirmekte olduğunu yazmakta- dır, Bir hırsızın veyahut ca! dü, dağda saklar edildi mi, polisl. terbiye edilmiş pa: lerle ber dirler. Polisler | derhal polislerle bi Ocakları gezdim, Gördüğüm ler hakkındaki kan decek kelime bulamı beni gey- mi ifade e- rsam, o da aczimdendir DEMİRYOLU İkinci Zonguldak - Kilyos şimen- difer hattının ray ferşiyatı bitmiş Bibidir. Söylendiğine göre Ağustos içinde Zonguldaktan hareket eden bir yolcu rahat rahat arzu ettiği bir mahalle trenle gidebilecektir. Hulâsa, dediğim gibi Zonguldak, Karadenizin pırlantası! Hidayet Erkan köpekler len yere varıldığı za: köpek de maktadırl; an, polis de, araşütlerle aşağıya aç Köpek aşağıya kten r suçluyu ae sonıa, Tamaktadır, Rus Artık bundan sonra gangeterlerinin, kapılarının, | pencerelerinin arkasına barikat yap malari da kâfi gelmiyecek. Bundan sonra tayyarelere karşı mitralyöz kullanmıya da mecbur olacaklar.