tabiate dönmektir HEYBELİ SANATORYOMUNDA BIR SAAT - Buraya gelen hasta dört ay yatar, fakat bu müddet zarfında da ken- disini nasıl iyiedeceğini öğrenir Bir ay sonra aynı yerde elli yataklı yeni bir pavyonun daha inşasına başlanıyor Sanatoryomun umuml görünüşü, sot tarafta erkektere, sağda kadın. BK d hamlar, brtağa, manarta dalrelörFTFİeE el Blamnın örevma yakında elli yataklık bir paogon daha yapılucaktır) Sİz ve tenha haline dönecektir. | dlîar da bir gün Boğaziçinin ses- ikü: Vaktin nakit olduğu şu kriz | N rinde ve bahusus ki, sür'at as- â '8, Akay idaresinin yandan çark- (1909) senesinde yapılmış va - le Heybeliadaya tam bir bu - Süatte güç behal gelebildik. h lük soluğa Marmaranın mâ- kl Sularında bocalıyan — vapurun teknesinin yolcularının ek- Terisi Heybeliadaya indi. akıcı yaz güneşinin altında, e- İSİNbir sessizlik içinde uykuya dal- &n anı Adanın her yeri tenha... ; Heybe ç liadanın vesil camları ara- Tnda Cumhur ye ümetinin kur- Olduğu sanatoryomun adı, Av- hin sıhhat kaynaklarının en da gelir. istahanenin baş hekimi İsmail in odasında otururken, gö - “Me ilişen Almanca gazeteyi eli- € aldım. Gazetede Heybeliada sa- Haloryomuna ait uzun ve bol re - Fimli bir yazı var. l Vrupa matbuatına göğsümüzü Vartacak bir surette akseden bu ei Ütesesenin k. li baş doktoru *TİYe girdi ve: Ğf Sizi bekle , diye özür dile- | leri bir itiyat hali: 4 daha yemek vakti değil. koca hastahanenin bir hayli BB (i olacak zannindü “Dien 'ne ür aldanmışım. Meğer, burada Siyelik iş yokmuş. Astahanehin bir sertabibi, iki 'thassısı, iki asistani, bir Viya- İabi 1 baş hemşiresi ve hemşire mek- ;_':dvn mezun sekiz tane de Türk Yi Tesi var, ç Üz elli tüberkülozlu hasta için kadar doktorun az olup olma - 1 sorduğum vakit doktor, gü- dedi ki: &, Hasta için bu kadro tamdır. hastayı iyi eden biz deği - ı,'_'d- çamlarile kaynaşarak dert- h__'“üeııı'r bir deva olan Mar- K Ge b lf temiz havasıdır. 'uııe“““"'““ <a müessir tedavi u- ı"'k Tüberkülözun kat'i tedavisin- nelz u uulın]z mühimdir. Tü « :'"_n'flozıu bir hastanın şehirde ya- Bi )ııııulıgınm artmasına hiz- T. Bu gibi bir hasta tabiate ğğ'ldlrv Tabiatin havadar ye - T; rulmuş olan sanatoryom - elidir ki, orada cerrahi te- Eöğsüne sun'i hava vermek, 5[ cıkımnk kaburga kesmek gi- &h u'lm' tedaviler yapılır. Bugün ee Müvaffak olunan usul Netmektir. b.mh"ühınc)c bir haslayı ne alırsınız. ve aldığınız has- tedavi edersiniz? yön y — Hastalığını teşhis ettirmiş has- ta, bize gelir. Eğer yatağımız varsa yatırırız. Memleketin bu gibi mücssese - lere çok ihtiyacı vardır. Bti sebeple her gelen hastayı geldiği gibi y tırmak kabil olmuyor. 135 yataj mız ücretsizdir, 15 yatağımız üc - retlidir. Şimdi hastaneyi gezince göreceksiniz.. hiç boş yatağımız yoktur. Buraya gelen hastayı, biz de bir kere muayene ederiz. On beş yaşından küçük olan hastaları almayız. Buraya müayyen bir müd- det zarfında temiz havadan ve te- Gavilerden istifade edip tektar ça- lhışabildcek hastaları alırız. Ağır hâs- taları almayız; zira yatağımız yok- tur. O hasta, iyi olacak hastaların yatağını işgal edecektir. Hastaları- fniz burada dört ay kalır. — Bir veremli dört ayda İyi olur mu? T — Sorduğunuz gibi, bir veremli dört ayda şüphesiz ki, iyi olamaz. Bu müessese, bu hastalar için âde- tâ bir mekteptir. Burada bir ve » remli nasıl tedavi edilir, nasıl mün- tazarm yaşamasının lâzim geldiğini öğrenir. Hastaya açık havada ya - şaması, gezmesi, oturması, sabah - leyin yaz kış soğuk su ile friksi - prnası öğretilir. Dört ay zar« fında bir hasta için bu tedavi usul- abr ve hasta da yaşamasını istiyorsa, bu tedavi usüllerini muntazaman yapar. Bun- dan başka, fazla ateşi olmıyan kro- nik ciğer veremlileri de alınır. — Yukarıda tedavi usulleriniz arasında güneşi ihmal ettiniz? — Bizim hastalara bilhassa amu- di güneş çok zararlıdır. Hele göğüs veremlileri için güneş büsbütün zâ- rardır. Hastadan hem kan getirtir, ve hem de hastalığı ilerletir. Tü - berkülozlu hastalar güneşten çok sakınmalıdırlar. — Tüberküloz artıyor mu, aza- hyor mu? — Doğrusu, bu suale cevap ver- lemiştir. Bugünkü insanlar biraz Yazan Niyazi Acun mek esaslı bir istatistiğe istinad « der, Bize gelen hastalar en ziy büyük şehirlerdendir. Halbuki şe- hitlerde; şehircilik plânları üzerine | inşaat ve yaşayış şüphesiz ki mik * | ropları azaltır. E:ımeı bir kahve. , Şimdi ise h.k..u ve şehirleri pislemek düne nisi | çok azalmıştır. Mikrobun ne de « mek olduğu bugün fertler tara - fından daha iyi öğrenilmiş ve ko. Tunma çareleri daha sıhhi bir hale | gelmiştir. Bu sebeple hastalık artı- yor mu, azalıyor mu, sualinize müs- rim ki, bugün düne nazaran h talığı teşhis edecek fen çok iler . | da vehhamdırlar, Hafif bir öksür- düler mi, - Bende verem var - diye | hemen kendilerini muayene etti - riyorlar. — Size en ziyade kadın mı. yok. sa erkek hastalar mı geliyor? — Erkek hastalar geliyor. Erkek, kadın burada biribirlerine kat'iy . yen gösterilmez. Her hasta, kendi | pavyonunda bulunur. Bu suretle tüberküloz tedavisi başlamış de « mektir. — Garpteki bu çeşit mücssese- Jerle bizim müesseselerimiz arasın- da tedavi âletleri noktâi nazarından büyük fazklar war mıdir? —'Haytr. Müessesemiz, garptekl müesseselerle ayni derecededir. Hastaların 24 g zarfında na- sı! harcket ettiklerini sordum. Doktor, 24 saatlik programı şöy- le anlattı: — Yedi buçukta hastalar yatak « tan kalkarlar, sekizde kahvaltı. Do- kuzdan on ikiye kadar kür. Bu kür, açık havada balkonda olur. 12 de öğle yemeği. Birden üçe kadar yine | ayni yerde kür. 85 ta kahvaltı. 4 | buçuktan yediye kadar tekrar kür istirahati. 7,5 akşam yemeği. 9, ta lâmbaların sönmesidir. Ve hastala- rımızdan günde dört defa derece 8- hınır, « Hastahaneyi dolaşmıştık. Bütün yataklar dolu. Yalruz, hastâların içinde veremliye benziyen sarı be- nizli, melânkolik bakışlı, düşün « celi bir hasta göremeyince, doğ « Tusu insan kendinden şüphe edi « yör, Doktor: — Hastalar buraya geldikleri za- man böyle değildirler. Sizin, bir ve- remliyi tasavvur ettiğiniz gibi sarı benizli, melânkolik bakışhı, dü - şüncelidirler. İstirahat, temiz ha- va, muntazam gıda ve hareket has- taları Iyi ediyor. Adanın havası kedar hastahane (Devmt 6 rmet rayfdan) Mkie SDNTELGRAİ-RGİİI:II'“İBST Veremın tedavi çaresiltalyada siyasi mahkumların sürüldükleri ada: Lıparı Bu adada eski nazırlar diplomatlar, Generallar dert ortaklığı yapıyorlar Eski Italyarn başvekilinin yeğe- niile Fransada öldürülen Ros- — selli buadadan nasılkaçmışlardı ' Kurtuluş gününe ka- vuşmak için bir buçuk sene beklediler (Fransada Banyol civarım - l da bir ormanda öldürülen fa- şizm aleyhtarı Karlo ve Sa- batino Rors çir öldürüldüklerini dün yaz- mıştık. Eski İtalyan Başve - | killerinden Nitti'nin yeğeni 0- lan ve Karlo'nun menfa ar - kadaşlarından bulunan F. F. | Nitti de Karlo ile beraber Li- pari adasından nasıl kaçmıya Mmuvajfak olduklarını şöyle an- latıyor). | 1926 ikinelteşrin ayında bir sabah, Roma'da Firenze sokağında otur- duğum evin, alt katındaki odam - da tevkif edildim Gelenler, beni niçin tevkif ettikleri hakkında hiç | bir şey söylemediler. ] Faal politika hayatına hiç ka « rışmış değildim. Yalnız İtalyan pro- | testan kilisesinde yüksek bir ma- kam işgal etmiş olan bir rahibin oğluydum. Liberâl bir terbiye gör- düğüm için, cumhuriyetçi kanaatle- rimi kimseden saklamazdım. Umumi Harpte gönüllü yazıldım. Sonra hukuk tahsil ettim. Nihayet Banka Knmerçıyılı Triestinada ga: lişıyordüm. Fakat beni (idari bir tedbir) ve- silesile beş sene nefye mahküm et- tiler. * Menfada Rosselli de vardı. Bun- dan başka eski meb'uslar, eski na- zırlar, eski general ve zabitler, avu- katlar, doktorlar gibi mühterem in- sanlar da vardı. Romadaki Rejina Söli hapisha- nesinde bir gün yattıktan sonra, benim gibi mahküm edilmiş olan bir. kafile Tte birlikte, Afrika sahille « rine yakın Lampeduza adasına gön- deri Burası kayalık küçük bir adadır. Ot namıma hemen hemen bir şey yoktur. Burada en tehlikeli mahküm caniler istisna edilirse, a- da halkı namına bir kaç balıkçı si- lesinden başka kimse yoktur. Bura- | da üç ay kaldık. RÖSSELLİ İLE NASIL 'TANIŞTIM? Bizim mahpus grupumuz da dar- madağınık edildi. Beni Sicilya ada- sinin önüne serpilmiş olan küçük adalardan Lipariye gönderdiler. Burası hoşuma gitti. Çünkü ada biraz 'daha büyücekti, ağaçlıklıydı. Menfa nizamları da pek o kadar ha- şin değildi. Sonra buraya nefye - dilmiş olan insanların hemen he -« men hepsi de zengin kimselerdi. Generâller, maliyeciler, eski hükü- met adamları, İtalyan farmasonla- rının üstadı âzamı olan Dornizio Torriciani hep burada idiler. Ben Karlo Rosselliyi de burada tanı - dim, Rosselli, ideali uğruna hayatına varıncıya kadar her şeyini feda et- miş bir insandı. Ailesi İtalyanın en £Öz önünde, zengin ailelerinden bi- rivrli. Rosselli ajlesi dünyada eşi ol- Mıyan bir erva madeninin sahibi bulunuyordu. Karlo'nun amcası da bir zaman Roma valiliğini yapmış- tı., Umumt harbin en can alıcı a - manlarında Karlo 17 yaşında bulu- nuyordu, O yaşında harbe girdi ve Bgösterdiği cesaret üzerine harp ma- dalyası aldı. Ondan sonra hukukta tahsiline *-sam etti. Faşizm, iktt - dar me' geldiği zaman, Ce- nevede yüksek ticaret mektebinde bosa idi. Kendisi en iyi makamlara nam - zetti. Sulh ve sükün içinde, serve - li'nün nasıl ve i tile fereh kat mem yika dayanam lan genç b vardı. Yavaş yavaş faşizm alı rla - rına yardıma başladı. Açık ve giz- Ni gözeteler neşretti. Milano ve Ro- ma gibi şehirlerin üzerinde uçarak, beyannameler atar. masrafını o görmüş fahür y içinde başlıyan taz- adı. Anasıl İngiliz o- Siyasi düş- abilirdi. Fa-| | Vorto Rossellt her dışarıya çıkışında da polis ya- nından ayrılmıyordu, Rosselli zengin bir menfi sıfatile, karısı ve çocukları | adada bir köşk satın aldı, tamir et- tirdi, uzun müddet orada yerleş - miye karar vermiş bir insana ben- ziyordu. Arkadaşlarımızdan biri vardı ki, elektrik ve makine işlerinden çok yarelerin | iyi anlıyordu. Bu zat, şehrin telsiz merkezi gardiyanları ile dostluk ni haptedecek mühim vesi- | peyda etti. Onların ufak tefek ta- kaları ele geçiriyor ve bunları neş- Tediyordu Nihayet İspanyada dahili muha- rebe başlayınca, «Garibaldi tabu - Tu» adında bir tabur teşkil etti ve yaralanıncıya kadar İspanyada mu- h.ıre'.wlprı karıştı. —pan)nl ânarşistleri tarafın- dan öldürülmüş olmasını galip bir ihtimal addediyorlar. Eğer anar - şistler, onu öldürmek isteselerdi, bu işi Karlo İspanyada bulunduğu Liparl adasının haritada yeri zaman, daha kolaylıkla yapabilir - lerdi. Hulâsa Karlo Rosselli ile birlik- te Lipari adasında beraber bulu - nuyorduk. Karlo, sosyalist şefi Turatti'yi tam vaktinde Korsikaya kaçırdık - tan sönra, İtalyaya döndüğü za - man tevkif edilmişti. Kendisini bu adaya sürdüler. Fakat Karlo'nun ü fikri ve emeli adadan kaçıp aktı. Onun bu firar teşeb- büsü için giriştiği hazırlıklar “bir buçuk sene sürdü. Dört kişi idik, İçimizden bizi - miz, şimdi ismini söyliyemiyece « ğim, fakat kendisine Maryo diye bir isim verebileceğimiz bir arkadaş, firarımızda en esaslı rolü oynamı- ya muvaffak oldu. Şimdi bu zat dost bir memlekette yüksek bir mevki işgal etmektedir. SABIR, SABIR, SABIR! İlk tedbirimiz aramızdaki dost- luğu belli etmemek oldu. Arkadaş- | .. larımızdan Lussü bilhassa sıkı bir nezaret altında bulunuyordu. Gün- de birer saatten iki defa dışarıya çıkmasına müsaade ediliyordu. Ve Mmirlerini yaparak, itimadlarını ka- Şanmıya muvaffak olmuştu. O kadar ki, muhafızlar ya zandı. O kadar ki, muhafızlar va kâğıt oynamak, yahut biraz gezin- tiye çıkmak için, telsiz merkezini kendisine bırakıp gidiyorlardı. Bu suretle Korsikada ve Tunus- ta gizli telsİz istasyonları kurmuş 'an dostlarımızla muhabere ede - yorduk, Tabil şifre ile... Bu İş- lerde Rosselli'nin parası en büyük rolü oynuyordu. Bir aralık polisin kullandığı mo- torbotlardan birine binip kaçmayı kurduk. Fakatl bir çok sebepler - den dolayı bu işi imkânsız gördük. Yine bir aralık bir deniz tayyaresi kullanmak aklıma geldi. Yazın mu- hafızların nezareti altında - deniz banyosu alabiliyorduk. Bir deniz tayyaresi yanımıza inebilir ve biz de kargaşalıktan istifade ederek yü- Ze yüze tayyareye ulaşır ve bu su- zetle kaçabilirdik. Maryo bir gün, bir kombinezon düşündü, Bizim için bir kabili sevk balon yapacakmış. Bunun gayet mümkün olduğunu da temin edi - yordu. Tabil böyle çılgınca bir te- şebbüse girişmedik. İLK SUKUTU HAYALLER Nihayet meselenin bir hal çare- sini bulduk. Uzaktaki dostlarımız, motörleri kuvvetli bir gemi teda - rik ederek Tunus sahille: len ha « reket edecekler, muayyen bir gün- de gelerek bizi geceleyin adanın muayyen bir yerinden alıp kaçıra- caklardı. Her şey hazırlanmıştı, halâs güz nümüzün yaklaştığını hissediyor - duk. Fakat o sırada hiç bekleme- diğimiz bir hâdise oldu. Şato deni- len eski bir kalede muhafaza edil- mekte olan mahpuslardan dördü de kendi talilerini denemek iste - mişler, fakat yakayı ele vermiş - ler. Bunun üzerine tarassut ve ne - zaret sıklaştırıldı. O zaman bizim için de beklemek lüzım geldi. PERİLİ EV Bu intizardan istifade ettik. Ros- lli o sırada adada tekinsiz ev ola- rak bellenen ve denizin üstünde « ki kayalıkta bulunan bir ev keş « fetmişti. Bu evi kiralamak doğru 0- (Devemı Gıncı sayfada)