Süleymanın Sarayında KUDUS KIZLARI Tefrika No: 86 Yazan : M. Necdet Tunçer Sur kralının cariyeleri Titayı kıskanmıya başla- Muşlardı. Hiran, Musanın dinini tetkik ediyordu. Yahova) nın emirleri ona çok cazip görünüyordu * , — Evet, Sen Sur şarabının şöh- | Ni duymadın mı, Tita? Bu şa- | içen insanların ömürleri çok-| Azun olur, Haydi içelim... — | Titayı neden kiska- KA mıyorlar'? Hüram'ın yeni gözdesini Sur sa- JTayında kıskanmıyan bir tek kadın | İoktu. Bu kıskançlığın sebebi yal- | Z Onun güzel olması değildi. Kral İtâm bir akşam sarayın bahçesin- Eğlenirken: — — Tita bir Yahudi dilberine benr Ziyor. İçinizde onun kadar güzel ve li bir kadın yoktur! Demişti. İşte Kralın cariyeleri * Etceden sonra Titayı kıskanmıya ılîılımışlnnlı Hiram Yahudilerin — itikatlarına Sik inanır ve hürmet ederdi. Mai- Fetindekilere dalma Musanın (Eva- k Aşere) sinden bahsederek: « tağ Böskalarına kötülük yapmak- İ Ve kötü gözle bakmaktan sakı- & Dostlarınızın ve komşuları - — Bizin kızlarına ve karılarına göz dik- Teyiniz! derdi, Sur kralı, Musanın sözlerini hiç Ulmaz, onları yeni dinlemiş gibi *Yafındakilese tekrarlıyarak: — Süleymanın kurduğu din çok küvvetlidir. İnsanları iyilik telkin &den bu dine saygı gösteriniz! Tarzında öğütler verirdi. Tam, Süleymanın vazettiği bir :*i kanunları beğenmezdi. Fakat, ho“.'"'“ Evamiri Aşeresi (1) onu T zaman düşündürürdü. fusanın (Evamiri Aşere) si Be- :' İstallin ön esash itikatlarını teş- l ederdi. Kendisine hitap eden Ave, onları Mısırdan kaçırmış, sefa- 9 kurtarmış ve Beni İsraile bir ĞUBA vödetmişti. Bu suretle mâ- 4 ile halk, İtikat ile hayat ara- . 'da sıkı bir bağlılık hâsıl almuş- - Yahuvanın bütün emirlerinde Bökta göze çarpardı: () Musanın bütün dini (Evamiri | ”E) de hulâsa edilmişti. Bu on | GT BU süretle yazılmıştı: <Beni "e ey Beni İsrail! Ben, seni Y.. » €saret toprağından çıkaran üiva'yım! Bundan sonra bana B başka mabutların olmeyacak. ?ntmu heykeller yapmıyacaksın; ' karşısında diz çöküp yal- tayacaksın! Onlara hizmelt et- .,:'"kxbı. Zira ben ebediyetim.. »-*ı Tabbin, kudretli ve kıskanç Mabudum! Mabudun Yahuva- '“"l'nmıalmı Cenabı hakka iba- At İÇin istirahat gününü unutma. 'ıım"" Çalış, bütün işlerini yap. Yedinci gün, Yahuvanın, rab- Mer jdütüdür.. O gün Hiç iş gör- Anana, babana hürmet et. Kim- Üldürme. Zina işleme. Hırsızlık Komşun aleyhinde yalencı İK etme. Komşunun evine, te, kizmetçi kı- #ığınna, merkebine, hasılı müteallik hiç bir şeye «Daima sulh ve sükün içinde ça- lışınız!» Yahuva Beni İsraile harpten çe- kinmesini, düşkünlere ve malülle- r€ yardım etmelerini tavsiye eder- di. Bununla beraber Ben! İsralle: * Yurdunuza düşman elalarsa, onunla görüşmeyin! Demezdi, Yahuvanın: «— Harpten sakınınız.. — fakat, | harp başlarsa, size her zaman yar- dım edeceğimden, siz dülma zafere ulaştaracağımdan emin olunuz!'» Gibi yardımlar vâdeden emirleri de vardı. Sur kralı, eski devirleri gözden geçirirken, Beni İsrailin Kadeş ci- | varında bedevilerle harbe tutuşa- rak sıkıştığını görmüştü. Burada Beni İsrail hep bir ağızdan Sina dağına tırmanarak: «— Kâlk Yave! Kalk da düşman- larını perişan et,.. Sana karşı du- ranların inhizamını gör!> (2). Diye yalvarmıştı. Büundan sonra müthiş bir fırtına çıkıyor.. Beni İsraill tehdit eden düşman, dehşetli bir kum dalgası içinde kalıyor.. bir çoğu boğulu - yor.. gefiye kalanlar da çöle kaup güçlükle kürtuluyor. İşte o zaman Beni İsrail yerlere kapanarak: «— Ey Rab! San sesimizi işittin! (2) Tevrattan.. M Yüksek Mühendis Mektebi Arttır- ma ve Eksiltme Münakasaya konulan Miktarı Tahmin! Peyak- Eksilt. Saati Eksiltme. Me n Cinsi 1 Yoğurdu Beyaz Peynir Kaşar . Un Makarna İrmik 4500 K. S000 ,, 1500 , SA Pirinç Unu 250 , Şehriye 300 .. 1 — Mektebin 937 mali senesi meye konulmuştur. 2—Bu ihtiyaçların cins ve miktarlariyle fiatları ve ilk teminatları ve eksiltmenin tarih ve şekilleri hizalarında gösterilmiştir, 3 — İstekliler 937 Mati tereceklerdir. 4 — Şartnameleri görmek isteyenlerin hergün ve eksiltmiye gire. ceklerin muayyen gün ve gaatte Gümüşsuyunda mektep binası dahi- lindeki Komişyona müracaatları ilân olunur. *3347, Sarıyer Tapu Sicil Muha ızlığından : Boğaziçinde Rumelihisarında Paşmakçı Sâcaattin —mahallesinin Hi sar caddesinde 80 ve 90 tahrirlerinde 1,528 tahririnde 3,3/1, 3/2,93 ? tarihinde 35 No. ile murakkam Balta limanı sara maliye hazinesi namına —Tapuya hükmiyeden ve gerekse eşhası ellerindeki tasarruf vesikalarile fında Sultanahmette Tapu Dairesinde Sarıyer ma müracaatları ÖOT BAA b TARKEARRLERMRANADKK y di remantammamınıni maimn Yazan: ,_” Jenings İVVELKİ TEFRİKALARIN HULASALARI I (Amerikan haydut ve kor- f'dımuıı ele başılarından A? Eringr Başından geçen vak- alar anlatıyor. — Haydüiluğa üwımm sonra üç treni ve .___2 yi soymuş, iki sene SirE. Geçmiş, “nihayet bir İtlikte yakayı ele vermiş. NIMM... Müebbed küreğe ha tküm ederek, Ohyo hapis- sokmuşlar. Şimdi ha- Çeviren : Muammer Alatur müsaade ediyordu. Bu kibarlardan sıhhati pek ye - rinde görünen bir zat yanıma gel- di. Benimle konuştu. Bankası iki milyon dolar açıkla iflâs — etmiş. Sordu: — Siz de banker misiniz? — Evet! — Mülli bunka mı, yoksa ecnebi mi? — Doğrusu pek belli değil! Ben hem herkesin parasını çaldım, hem kimsenin parasını çalmadım, Sizin- kisi hüeli iflâs mı? Adamcağız bu sualime kızdı. Yü- zü nefret ve istikrahtan kıpkırmı: z kesildi. Neden, anlamadım! _Fi_ı]_ çesi meT. #enesine aid Ticaret odası vesikalarını gös- hakkiyeden tasarruf iddia eden varsa Bize yardım ettin! Düşmanı, umul- miyan bir kasırga ile mahvettin! Bizi unutmadın.. çünkü seni unut- madık.. Düşmanın inhizamını bize gösterdiğin gibi, kendin de gör « dün! Sana minnetlerimizi sunma- ya geldik, rabbim!'» Diye Yahuvaya minnet ve şük « ranlarını arzediyorlar.. çölde kırk gün, kırk gece kalâarak, Yahuvadan yardım gördükten sonra - Filistine dönüyorlar. Beni İsrailin Sina dağından ve Suriye çöllerinden geçerek (Kadeş) | Kudüse geldikleri zaman, bütün Yan, budi kabileleri (Sıbit) ları biribir- lerine düşmandı. Bir müddet bu muzafferiyet ü. zerine biribirlerile birleşen sıbıtlar tekrar mücadeleye başlıyorlar, Sur Kralı tarihte geçen bu mü- cadeleleri: — Kardeşlerin, anlaşmamaları yüzünden koskoca bir ülkeyi ken. di ellerile parçaladılar. Diyerek tenkit ediyor, ve Da vuda gelinciye kadar halkın — dinit vinanışlarla yaşadığı yıllar içinde her ne kadar büyük döğüşler ve çar. pışmalar olduysa da, Filistinin par- çalanma tehlikesi geçirmediğini gi rüyordu. Kral Hiram: — Hazreti Davut, Musanın dini- ni tamamladı. Fakat Süleymüan, Da- vudun boşluğunu dolduramadı! (Devamı var) Komisyonundan: nin şekli 10 Açık 37.50 ’ıogl 149.85 30.6-937 14 Açık 16.50 — 55S.70 30.6-937 16.50 25.50 16.50 16.50 25.00 zarfındaki yiyecek ihtiyaçları eksilt- 105.50 30.6.937 15 — Açık yı ve müştemilâti tescil edileceğinden gerek — eşhası beraber tarihi ilâadan 15 gün zare u sici) Mubalızlı; Asılsa buraya —düştük, | — Evet, görüyorum, fakat bende- niz de buraya düştüm. — Her halde bu işde büyük bir yanlışlık var. Ne demek istediğini iyi anlıya « madim. Zaten sormıya da — yakit kalmadı, çünkü yanımdan çekilip gitti. O günün akşamı hapisane direk- törü beni çağırdı ve sordu: — Sizin hücrenizi kim değiştir » di? — Bendeniz... Bereket versin, direktörün o gün keyfi yerinde imiş. Tekrar sordu: — Sebep? — Çünkü yeni hücremde tyi bir yatak, bir halı ve temiz bir. hava var da onun İçin.. — Öyle amma, bu hücreler ban- kerlere mahsustur, — Bendeniz de bankerim. — Sizin bankerliğiniz ötekilerin benkerliğine benzemiyor. Eğer on- lar bir suç İşlemişlerse, her halde tabanca ile değil. Siz derhal « | te karşılaşacaklardır. gŞ -BSONTELGRAFR -H sPOR. Finlandiya ve İsveç takımları geliyor Mersinli Ahmedin yapacağı gü- reşler merakla beklenebilir Geçen sene büyük şimal turne - * sine çıkan güreşçilerimiz - oradan büyük muvaffakiyetlerle memle - kete dönmüşlerdi. Olimpiyatlar » dan evvel yine burada yapılan Fin- landiya - Türkiye güzeş müsabaka- larıni yine bizim arslan güreşçile- rimiz kazanmıştı. Aradan çok kısa bir zaman geç - tikten sönra şimalin bu kurt spor- eularını bizim çocukların karşı - sında göreceğiz, demektir. Bilhas. sa son olimpiyatlarda bizim çocuk- ların yaptıkları güreşler çok en « teresan olmuştu . Evvelce de yazdığımız gibi Bal- kan oyunları bu sene Beynelmilel İzmir Fuarı münasebetile İzmirde yapılacaktır. İşte bunu düşünen Güreş Federasyonu güreşrilerimize bir imtihan devresi hazırlamıştır. Balkan oyunlarından — evvel şi- malin bu usta sporcularının karşı- sında bizim çocukları bir kere da- ha denemeyi faydalı bulmuştur. , Şimal şporcuları ağustosta ya - pılacak olan İstanbul eğlencele - rine gelerek bizim güreşçilerimiz- Geçenlerde de yazdığımız gibi Ço- banın kendi sıkletinde son Berlin elimpiyatlarında ve bu sene yapı - len Paris sergisinde dünya ve Av- rupa şampiyonluklarını kazanan Finlandiyalı Palu Salu da vardır. Bundan başka İsveçliler arasın- da geçen sene Berlinde Yaşar tara- fından bir kaç defa mağlüp edilen gerek Finlândiya ve gerek İsveç şampiyonları bulunmaktadır. Bizim çocuklara gelince: Geçen kışın şimal memleketle- Tİne yaptıkları şimal turnesinde bütün güreşlerin hepsinde muvaf- fak olmuşlardı. Bundan bir iki ay evvel Cumhu- riyet gazetesinin terlip ettiği ace- mi güreşçilerle yaptıkları maçlar. dan başka bir şey yapmadılar. Acaba o zamandanberi çalışıyor- lar mı?.. İşte bunu bilmiyoruz!.. Balkan oyunlarının yaklaşması Golayısile yapılan bu temaslar, doğ- Tusu cidden güzel ve yerinde bir karardır. Fakat hiç şüphe yok ki, Keçen senedenberi güreş takım: çok zi hücrenize dönünüz. Hem sönra bir | €Y söyliyeyim mi? Eğer onların ya- nında daha bir müddet kalırsanız, #ömleğinizi de çalarlar ha! Bu kısa mülâkattan sonfadir ki, Yine eski çirkef taş kutuya tıkıl - dim. Artık yavaş yavaş hapisanenin ekme; ve tabaktaki kurtlarla sinekleri ayıklamıya alhıştım. Sal. çayı da pek âlâ yuvarlıyabiliyor- dum. Yalnız pazar günü hücrede kapalı kalmak beni çıldırtıyordu. O derecede ki, bu vaziyetin müsep- biplerinden kimi olursa olsun, öl- dürmek ihtiyacı içinde kıvranıyor- dum, BİL DENİLEN BU ADAM DA KİM ? Hapisaneye geldiğimdenberi dör- düncü pazar günü... Ohyo hapisanesinde her pazar günü, hapisane servisine alınmış mahkümlardan beri, bütün hücre- leri dolaşır, mahkümlara hap ve kinin tevzi ederdi. Her mahkürm, ister ihtiyacı Uşun, ister olmasın, Mersinti Ahmet — olimpiyatlarda dünya üçüncülüğünü karzandıktan sonra, İstanbulda yapılan merasimı de 72 kiloda dünya üçüncüsü olan Mersinli Ahmedin şimdi ne vazi - yette olduğunu bilmiyoruz. Yal - nız güreşçilerin Şşimal turnesine çıktıkları zaman onun profesyontl olduğunu ve Amerikaya gidece - ğini gazete sütunlarından işittik. Sonraları Federasyonun, ona bir iş bularak onu fikrinden vazgeçirdi- ğini öğrendik. Her ne olursa olsun Mersinlinin tekrar yerini alması Türk sporu için büyük kazançtır. Mısır atletizm takımı Temmuzda İstanbula geliyor enlerde Fransızların P. U, C takımının, Galatasarayın senel dev- riyesinde buraya gelerek maçlar yapacaklarını yazmışttk. Sekizinci Balkan oyunlarına ha- zırlık olmak üzere P U C takımın- dan sonra Mısır atletizm takımının iki maç yapmak üzere Atletizm Fe- derasyonu tarafından davet edil - diğini memnuniyetle haber aldık Her iki federasyon esas itibarile kendi bakkını almak mecburiye - tindeydi. O pazar günü de hastane servi. sine bakan zat, benim kapımın ö- nüne gelince durdu Başımı kaldır- mamıştım bile... Fakat bu sdamın gözlerinin bana dikildiğini hisse- diyordum. O sırada sanki biribiri üzerine yı- ğılmiş bulutların üzerinden bana hitap eden ağır, vakur ve ilâhi bir Bes işitir gibi oldum. Bu ses tâ içi- me kadar bütün hüviyetimi sarstı. Diyordu ki: — Şet, ben de buradayım, görü- yorsun ki, yeniden karşılaşmış bu- Tünüyoruz. Bu eski dostumla aylarca ve ay. larca ayni keseden harcamış, ayni kaptan yemiş, ayni bardaktan iç. Miştik. Ne bana, ne kardeşime mazişinden “hiç — bahsetmemişti. Hattâ soyduğumuz banka işine ka- rışmamak için, bizimle beraber gel- mek bile istermemişti. O zaman biz- den ayrılmış, ismini bile söyleme- den bizi terkedip gitmişti. İşte şimdi bu adam karşımda, . Garip bir dedikodu - Millt küme takımla- rından birisi niçin mağlüp olmuş? Spor âlemimizde şimdiye kadar ve senelerdenberi dedikodunun her türlüsü işitilmişti. Fakat bir refi- kimizde gözümüze iliştiği için aşa- Bıya naklettiğimiz şu şekli biç dü- yulmamıştır: Milli kümeye mensup bir klübü: müzün bazı futboleülerini bu klü - bün başta gittiğini çekemiyen bit rakip klüp mensupları ziyafete ça- farmışlar, bira içirmişler, gezdir « mişler ve mühim bir maçı kaybet- tirmişler, bunu da kasden yap Bu dedikoduyu çıkaranların, mut İaka bu başta giden klübün düş - manları olduğuna hükmetmek 1â- zım gelir. Çünkü hiç bir klübün ve- ya taraftarlarının, galip gelememl- ye sebep bulmak için sporcularım böyle bir vaziyete düşürerek de- dikodular çıkarmasına ihtimal ve- rilemez. Böyle bir ziyafetin vâki olup ol Madığı üstünde durmiya İse tüzem bile yoktur. Çünkü ya bu ziyafet, bir maça tesiri olmıyacak kadar basit bir şeydir, yahut da hakika - ten bir maçı kaybettirecek kadar mühimdir ve buna çocukluk çağını çoktan geçirmiş sporcular kötülü- Bünü bile bile iştirak etmişlerdir. Şu halde birinci ihtimalde mağlü- biyet, ziyafetten doğmamıştır; Iktn. €i ihtimalde ise o takım, mağlü- biyeti haketmiştir. he ee mu üaü oumanmcn Sultanahmet Beşinci sulh Hukuk Hükimliğinden: Sirkecide Paris, Musul ve Me- riç otelleri müsteciri iken ölen İb- Tahimin terekesi tasfiye edilmek - tedir, Mumaileyh İbrahim ile mi - rasçısı olup sonradan ölen Ahmot- ten alacaklı olanların bir ay zar - fında mahkememize müracaat ede- rek alacaklarını kaydettirmeleri lü- zumu ilân olunur. (936/187) ZAYİ — Emlâk ve Eytam Ban- kasından aldığım 2875 numaralı cüz- danımı kaybettim, Yenisini alaca- ğımdan eskisinin hükmü yoktur. Yusuf oğlu Hüseyin ——— ——— müteşekkildir: 100, 200, 400, 800, 1500 metre ka- şularla uzun, yüksek, gülle, bay- rak yarışlarından ibarettir. Bun - dan başka Atletizm Federasyonu geçen hafta Yugoslavları 28 puvan farkla yenen Çek atletlerini de (ki maç yapmak için Gavet etmiştir, Eğer bu atletler, İstanbula ge - lirlerse hem bizim için bir kazanç olacak, hem de Yugoslavlarla ara- mızdaki dereceyi anlıyacağız. Çeklerin bir kaç yerde yaptıkları Gereceleri yazıyoruz: 100 metre Haney 11,1 de alındığı- na göre bu derece bizde 11,6 dır. Yüksek Pulat bürada son seç » melerde 185 atlamıştır. Çeklerde Dola da 1,85 dir. Bu derecelere nazaran bizim Çek lerin yanında iyi derece alac: Bimız kuvvetle muhtemeldir. hücremin demir parmaklıklı kapte sının Öte tarafında durmuş, bana bakıyordu. Yavaşça seslendi: — Şet, dedi, şimdi ikimiz de aya ni 'rübayı giyiyoruz. Bana baksan a! * Başımı kaldırdım. Bil yine eski Mağrur tavırlariyle karşımda du « ruyordu. Küçük gri gözlerinde bir hüzün ifadesi sezdim. Bil üzerim- deki kıyâfete baktı. Bana başka bir mahküm tarafından bırakılmış bir ruba vermişlerdi. Ruba diyo sır- ftıma geçirllen bu pelâspare, bie korkuluğa geçirilmiş — paçavralar gibi her tarafımdan — sarkıyordu. Dökülen yerleri iple tutturmuş « üm. Bil yine yavaşça seslendi: — Yakında seni değiştirecekler; daka iyi bir yere alacaklar. Merak €etme, ben senin için uğraşıyorum, dedi. Hey güzel insan, hey! Bu kinin tevzii işini sırf beni görüp, benim- le konuşmak için üzerine almış. e ( vamı var)