k K K e e — gürültüler olduğu lâkırdısı çıkarı- No. 51 VSTT KANUNİ SÜLEYMAN Yazan : Nedim Refik Kavuklu genç ellerini çırptı, İcapı açıldı, evvelce | dört kişiyi getiren genç yine göründü - Parhalı define hikâyesile padişaha bir tane, Bahadır Sahibin kızına da bir tane verilmek ane verilmek üzere İki inci vermişti — | nn şehislâmı huzurunda isbat e- deceğiz. Fakat a bizim gibi iki ga- receği cezayı düşünsün!. Evet, biz adalet istiyeceğiz. Zamanın padi- şahından adalet istiyoceğiz. Kavuklu genç, ellerini çırptı. Ka- pi açıldı. Evvelce dört kişiyi içeriye alıp buraya getirmiş olan genç a- dam bu sefer yine Börünmüştü. Ka- vuklu, ona: — Bunlar burada kalacak, dedi, saadetlü padişahın siyaseti yerine gelecek. Bu üç kişiyi sabah olduk- tan sonra gelip buradan alacaklar- dır. Namaz vakti geldiği için ben de gidiyorum. Parhalı daha evvel çıkmıya ha- zırlanır gibi: — Biz de, dedi, namaz vaktini geciktirmiyelim. Kavuklu ona dönerek: — Merak etme, dedi, burada her kolaylığı göreceksiniz. Dedikten sonra dışarı çıklı. Bir dehlize saptı. Gözden kayboldu. Bilâl ile Parhalı biribirlerine ba- kıştılar. İkisi de bir müddet gözle- rini - biribirlerinden — ayırmadılar. Biribirlerinin kalbindekini okumak istiyorlardı. Bilâl, Parhalıya nef- Tet ve hakaretle bakıyordu. Hintli daha ziyade müstehzi görünüyor- du. Ali Şavkat sabah olup ta Bedes- ftana geldiği zaman dükkânını açıl- miş buldu. Adamlarından biri her sabah böyle yapar, efendisini bek- lerdi. Fakat Ali Şavkat dükkâna geldikten sonra uzun zaman bekle- diği halde Parhah görünmeyince kendi kendine: bah, dedi, bana erkenden söylemişti. Evine gide - rek saklanacaktı. Fakat hâlâ bir haber yok. Vakit geçtikçe Ali Şavkat ister isternez sabırsızlanıyordu. Parhalı define hikâyesile padişa ha bir tane, Bahadır Sahibin kızı- na da bir tane verilmek üzere iki inci vermiş, bunları Bilâl getirip Ppadişahın Hintli misafirine vermiş- ti. Fakat Bilâl fazla bir şey söyle- memiş, konaktan çıktıktan sonra Zeynebin evinin bahçe duvarından atlıyarak içeriye girmek için, alt kattaki ufak kapıyı açmıya uğra- şirken Parhalı tarafından yakalan- mıştı, Ondan sonrası malüm. Fakat Parhalı buraya nasıl gir- mişti?.. Burada diğer Hintli arka- daşı ile beraber ne işi vardı?.. Ali Şavkat, artık lüzum kalmadı- Bi ve Zeynebin göz önünden kal- dırılması için kadının başka bir yere gönderilmesini Parhalıya söy- lemişti Parhalı, derhal yüz yapmış, Zey- nebe gönderdiği ve yalnız onun ta- rafından aslaşılacak bir haber ile kadını o evi bırakmıya mecbur et- Mişti. Zeynebin bir gün yakalana- rak her şeyi söylemesi ihtimali Ali | l Şavkati düşündürmüş, bu kadının | göz önünden kaldırılmasını muva- fık görmüştü. Zeynep ile hizmet- çisi, Bahadır Sahibin konağına ya- kın olan evden birdenbire çıkarlar- sa bunun da herkesin merakını mu düşünen Ali Şavkat, rip müslümana kâfir dediği için gö- ı — En iyi çare, demişti, evde k”f" künç bir hayalet dolaştığı söylenir, hr, Zeynep te artık korktuğu için jyok pahasına bu evi satacağını söy- liyerek konu komşuya veda ederek ayrılır, Parhalırın, Zeynebin evine gel- miesi yeni değildi. Çok kere gecele- ri bahçe tarafından geliyor, lâzım gelen talimatı veriyor, kimseye gö- rünmeden gidiyordu. Zeynep çıkıp gittiği halde, ev boş iken, Parhalı ile arkadaşının ora. da ne işi vardı?. Bütün mahalleli bu evin içinde leti merak ediyor, ge- leri dinlemek, - fakat u- zaktan - duymak için can atıyor « du. Ali Şavkat, Parhalıya: — Saf insanlar, demişti, hem kor- | edeıler. Onun için o mahalledeki halk ta bu hayalete, gürültülere şimdiden inanmıştır. Şimdi cesa- ret edip bunların doğruluğunu tah- kike gelmiyecektir. Fakat Zeyne- bin çıktığı evden hakikalen gürül- tüler geldiğine çabuk inanacaklar- dır. Sen oraya gidersin. Görseler de yakalamıya cesaret edemiyecek- lerdir. Evin içine taş atarsın, kapı- ları vurursun, geceleyin dışarıdan dinliyenler, yakına sokulmadan, her şeye o kadar inanmış olurlar ki mahallede ihtiyarların, gençlerin ayrı ayrı toplandıkları kahveye uğ- radığın zaman, bu masalları dinler- ken, kendin de inanırsın, Parhalı... — Mükemmel üstad.. Sonra evi ne yapacağım? — Evde bizden yalnız bir. kişi bulımıcnk. Kimseye görünmeden gece, gündüz orada bekliyecektir. Bir kişlnln gizlenmesi, iki kişinin İbernannamamteanaaAA a böÜNenal ue TUa ae mantammearunmcazı Almanya ve İtalyaya Karşı ( 4 üncü sayfadan devam ) Dünyanın bir kaç büyük devleti de var ki, bütün altını bunlar elle- rinde tutuyorlar. Acaba bu zengin, kuvvetli devletler, diğer muhtaç veya küçük devletlere el uzatacak- lar mu? Onlara yardım için altın verecekler mi? Meselâ Almanya « nın istediği para kendisine verile- bilecek mi? İtalyanın dahildeki ik- tısadikatı için lâzım olan ve Habe- şistandaki yerleri işletmek için muhtaç olduğu sermayeyi kim ve- vecek? Bugün Avrupadaki küçük dev- | letlerden paraca vaziyeti en ziyade düzelmiş olan Avusturyadır. Çün- kü Avusturya parası dahildeki kıy- | metle hariçteki kaymetini bir se- | viyede muhafaza edip gitmekte - dir. Bundan Van Zeland şu neti « ceyi çıkariyor: Avusturyanın, Ma- , caristanın ve Çekoslovakyanın ik- tısadiyatı biribirlerine muhtaçtır. Bu devletler biribirlerine yaklaş- malı. Gördünüz. mü? — İktısat bahsi döndü, dolaştı, Merkezi Avrupaya | geldi. Netice: Almanya ve İtalya- ya karşı Çekoslovakyayı, Macaris- tanı ve Avusturyayı kuvvetli bu- lundurmak... mwmmmwm Doktor Filozof Ibni Sina (5 inci sayfadan devam) sın onlar da İbni Sina'nın fazlm- dan, kemalinden, ilminden, felsefe- sinden, hulâsa bütün varlığından istifade etmiş olsunlar, buna ra - zıyız. Çünkü biliriz ki, ilim, mil » letler arasına hemen yayıveren ve yayılmasında da insanlık için cihan değer kıymette neticeler brk— lenen seyyâl bir âlemdir. İlim bir tek milletin olamaz, bütün Insanla- rin malıdır. Fakat İbni Sina'nın ilmine, bilgi- sine ve ortaya koyduğu prensip- lere âşık olanlar, büyük adamı he- men kendilerinden sayıverecek de- recede ileri gitmemelidirler. İbni Sina'nın Türklüğü, güneşin balçıkla sıvanamıyacağı — derecede kuvvetli bir çok vesikalarla sabit - tir. Türk İbni Sinaya karşı başka milletlerden yükselen takdiri ve hayranlığı beğeniriz, fakat başkala- rının onu kendilerinden gösterme - lerine de müsaade edemeyiz. M. !I!lı,mıı! _Çıpııı Karagümrükte sinema Karâgümrükte yeni bir sinema a- çılmıştır. Özen sineması ismini alan bu yeni ekranda' ilk olarak Kara Güller ve Mektepliler Eğleniyor karlar, hem korktukları şeyi merak filmleri gösterilmiye u,ı.m ederiz. saklanmasından kolaydır. — Orada ne iş görecek, üstad?.. — Bahadır Sahibin evini gözetli- yecek. Diğer bir emir alıncıya ka- dar orada kalacak. Evde hayalet göründüğü, gürül- tüler olduğu rivayeti az zamanda çök büyük bir hızla her tarafa ya- yıldı. Oraya tayin edilen — Hintli, kendisine verilen yolü maharetle yapmıya başlamış, geceleyin evde gürültüler ederek; sahan kapa Tını çalarak dolaşmış, sırtına giy- diği uzun beyaz elbise, kocaman be- yaz sarığiyle geceleyin dolaşan bir hayalet halinde bahçede ağır ağır yürüyerek etraftaki evlerden görü- lürse, evde hakikaten bir hayaletin dolaştığı hükmünü verebilecekti. Fakat Ali Şavkat'ın Parhalıya verdiği talimatın en sonu şöyle bi- tiyordu: (Devamı var) hmre nnni RADYO | BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı: 17 Ankara Gençler Birliği - Gü- neş maçı. Taksim St, Nakil, 18.30 Plâkla dans musikisi, 19.30 Kon - ferans, 20 Fasıl saz heyeti, 20,30 A- rapça söylev, (Ömer Rıza tarafın - dan), 2045 Fasıl saz heyeti (Saat ayarı), 2115 Orkestra,22.15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün Programı, 22.30 plâkla sololar, ope- ra ve operet parçaları, 23 son. YARINKİ PROGRAM Öğle neşriyatı: 12.30 plâkla Türk musikisi, 12.50 havadis, 13 Beyoğlu Halkevi Gös- terit kolu tarafından bir ternsil, 14 San. NÖBETÇİ ECZANELER Buü akşam şehrin muhtelif semt- lerinde nöbetçi olan eczaneler şun- lardır: İrstanbul cihetindekiler: Eminönünde (A. Minasyan), Be- yazıdda (Haydar), Küçükpazarda (Hikmet Cemil), — Eyüpsultanda (Hikmet Atlamaz), Şehremininde (Nâzım — Sadık), (Suad), Samatyada (Erofilas), Şeh- zadebaşında (Üniversite), Aksaray- da (Ziya Nuri), Fenerde (Vitali), Alemdarda (Abdülkadir), köyünde (Hilâl), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde (Della Suda), Tepebaşında (Kinyoli), Galarada (Hüseyin Hüsnü), Taksimde (Li- monciyan), Şişlide (Nargileciyan), Kasımpaşada — (Vasıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaşta (Nail Halid), Sarıyerde (Asaf). Üsküdar, Kadıköy ve Adalarda- kiler: Üsküdarda (Selimiye), Kadıkö- yünde Pazaryolunda (Rifat), Bü. yükadada (Halk), Heybelide (Ta- Bakır. Karagümrükte | naş). Yeni neşrlza: Edebiyatımızın bugünkü meseleleri Genç şairlerimizden Yaşar Nabi son günlerde Varlık mecmuasında neşrettiği edebi makalelerini, «Ede- biyatımızın bugünkü meseleleri» adlı bir kitap halinde çıkardı Bugünkü edebiyatımızın eksik taraflarını büyük bir dikkat ve ti tizlikle tebarüz etilren muharrir, kitabı ayni zamanda güzel bir ter- tip ve tasnife tâbi tutmuştur. Eseri tavsiye ederiz, .. Ezgiler ezgisi Mehmet Şükrü Erden tarafından bu isimle Süleymana ait ezgilcer türkçeye tercüme edilmiş ve güzel bir şekilde bastırılmıştır. Tavsiye Okuyucularla l Başbaşa Caddelerin Toz Ve dumanı * Aksarayda oturan TAf, C. Ö, T. imzosile mektup gönderen bir oku. yucumuz yazıyor: Sayın Bayım, Gazetenizde her gün «Okuyucu - larla başbaşa» ve eBirimizin derdi hepimizin derdir gibi iki sütunu karilerinizin arzusuna ve hakika - ten dertlerine ortak olmıya hasret- Mmeniz cidden şayanı takdirdir. Bu sütunlarda yapılan şahst menfaat- lerden ziyade umumun menfaatini ve hiç olmazsa kalabalık bir zümre menfaatinin müdafaasıdır ki, mem- leket için hayırlı neticeler doğuru- yor. Derdim şu: Caddelerimizin hali malüm, İşte caddelerimizin bu man- zarasının üzerine inzimam eden bir tuz biber var: O da; Tramvay Şir- ketinin raylarının (içinin) temiz « lenmesi keyfiyeti. Bir İ.'T. Ş. amelesi elinde ucu de« mirli bir sopayı rayların arasına koyuyor ve sabahtan akşama kadar bütün hat boyunca sürüyor ve Ye- dikule tozlarından, Eminönü... toz- larına selâmlar götürüyor. Vakıâ, bu işi ekseriya sokak çocukları da meccanen görüyorlar y Bu mübarek faaliyetin yazın ar- zettiği manzara ile kışın aldığı va- ziyet arasında epeyce fark vardır; yazın pencerenizden baktığınızda, esddeyi bir ova zanneder, ve bir atlının dört nala koşarak etrafı tozu dumana boğduğunu görürsünüz. Rayların içinden fışkırtılan bu toz- lar, böylece semaya yükselerek şâ- irane bir manzara verdikten başka, insanların caddelerde emniyetli gitmelerine de yardım eder. Şöyle ki, bu çıkan müzahrafat bir şerit balinde uzar ve tehlikeli mıntaka- ya bir hudut vazifesini de görür. Vâkıa ilk nazarda bu bir nimet gibi görünürse de, maslesef âmrü Pek kısadır, Zira bir kaç saniye son- ra geçecek olan bir oto bu hodut nişanlarını kulağınıza ve gözünüze kadar taşıyıverir, Bu faaliyetin kışın arzettiği man- zara daha başkadır. O zaman Tram- vay şirketi amelesini bataklığa gö- mülmüş bir biçare sanırsınız, A- | mele yine 6 mahut nuh zamanın - dan kalma çdem kudretile muhar- rik olan makinesini rayların ara - sına yerleştirir ve caddenin orta- sında bulunan çamurları kenarla - rına da tevzi ve taksim ediverir. Maamafih bu haldeki manzara da pek enfestir. Eğer caddenin ba- şından bakacak olursanız kendinizi yeni ve intizamla sürülmüş bir tar- lada sanırsınız. Maalesef bu pek fazla devam edemez: Oto, sağ olsun © otolar, fakat geçerlerken bize bu güzel manzaralardan hatıra olmak üzere çamurdan bir kaç madalya takmak nezaketini de esirgemez - ler. Acaba Londra, Berlin gibi şehir- lerin yolları da mı böyle temizleni- yor? İşte sayın bayım, derdim bu.. İfa- demi biraz daha düzelterek keyfi » yeti alâkadar makamların nazarı dikkatlerine arzetmenizi dilerim. Bu vesile ile de gözeteme uzun ömürler ve artıcı muvaffakıyetler dilerim sayın bayım. EHKâver| Çitlembik Madmazel (4 üucü soyfadın devam) Elbisen (50), cebindeki (450), o- lur (500), saat vesaire de - (150). (650) papele bir gece kırk beşlik bir erkeğin çitlembik olmısmıhn ne çıkar? Halbuki senin gibi papeli çok ya- lalcuk enailer için ne gacolar var piyasada, Haydi hoşça kal. Hamam parası helâlihoş olsun sana!> Remzi Tokgöz, her anlattıkça bu vak'ayı kendi de güler ve ilâve e- der: — Böyle soyulmıya can kurban! Fakat kerata, bari parayı, pulu fi- lân alıp yıkıldın gittin, zevkime ne dokunursun? Bırak ben seni çitlembik zannede- y ne olur? Değil mi amma, hak- Biz. uuym birader? Eski Iİstanbul batakhaneleri i KUMAR.. , Yazan: M. 5. ÇAPA"’ İkinci kısım * Pokerde ortak nasıl oynınıı;ş'g M | boğmak” ne demektir ?, Trişörl? tuzağına düşmemek için dılıl(lwı olmak Iızımdır. Kapağa gelince, bu bile sistemi bügün çok revaçtadır. Hele ortak oynamak, bugün, hile şekillerinin en mergubudur. Pokerde, yalnız kumarbazlar, ku- mar hırsızları ortak oynamı zamanda kibar tanıdığımız, mevki sahibi insanlar da orlak oy-« narlar. Bir poker karesinde ortak oyna- manın faydaları çoktur. Bir kaç mi- salle bu faydaların nelerden ibaret olduğunu anlatayım: Ortaklardan birisi iki ruva, ya- hut iki asla üvertür yapar, arka - sından başka bir oyuncudan ro « lâns yerse, öteki arkadaşı elinde bir ruva, bir as, veyahut tesadüfen iki Tuva, iki as bulunursa, evvelce ara- larında kararlaştırılan şekilde ho- men bir telgraf vererek, aso veya ruvanın kendi elinde olduğunu bil- dirir, ve bu rolansı arkadaşı gür - mez. Bunun bir d& aksi şekli vardır: Masada başka bir adam üvertür yapar, Ortaklardan birisi bunu gö- Tür, üvertür yapan üç kâğıt alırsa, iki as veya ruvaya gittiği âşikâr ol- duğu için, ortaklardan oyuna gir- miyen elinde as, ruva varsa, yino telgrafla arkadaşına haber verir, © da ona göre bir tabiye hazırlar, eline üç gelirse rolans eder. Çün- kü üvertür yapan için dördüncü as veya papazı bulmak pek güçtür. Ortak oynamak içinde, bir de «Çem- bere almak» denilen bir şekil var- dır, Bu da şu süretle yapılır; Oyuncunun biri üvertür yapar, ortaklardan birl rolâns eder, üçün- cü oyuncu kaçsa da, oyuna işlrak etse de, ikinci ortak elinde iyi kâ- Bit olsun olmasın, hemen arkasın- dan sür rolânsı baslırır. Eğer oyuna iştirak eden adamlarda iyi ve fev- kalâde kâğıt varsa, sür rolansı tu- tar, yoksa kaçarlar ki, ortaklarca matlup olan cihet de burasıdır. Bunun bir adı da «potla boğmak» tır. Maamafih, bu avantalı bir o- yün olmakla beraber, bazan bire karşı iki sayı kayıp şeklinde de te- celli eder, Bazan, siştem takip edilir | ve yaylım hesabı yapılırsa, pokerde her zaman insanın eline fevykalâde kâğıt gelmez, hüner, kâğıt gelme- den kazanmaktır. İyi kâğıt gelme- den kazanmanın yegâne şekli de «potla boğmak» usülüdür. Tabii trişörlük bunun dışında kalır. Bugün İstanbulun hiç bir semti, hiç bir köşesi yoktur ki, orada po- ker oynanılmasın. Nasıl buralarda işçilere, poker hırsızlarına tesadüf edilirse, en yüksek aileler arasın- da oynanılan poker karelerinde de bir trişöre rastlamak mümkün - dür. Trişörlerin girmiye muvaffak olamadığı sosyetelerde de muhak- kak ortak oynıyanlar vardır. Pokerciler arasırda ortak oyna- dıkları anlaşılan kimseler arasında terzi (İ.), doktor (V.) borsacı (K.), komisyoncu (Y.), gümrük işlerin - de çalışan bir kaç kişi ile (A.) adın- da birisi en başta gelenlerdendir. Bunlar pokeri hakikaten iyi oy - narlar, hilenin her türlüsünü bil - dikleri halde kapak, moataj, dokuz motite ve ilh... gibi poker hilelerini yapmazlar. Yalnız ortak oynarlar, Sosyetelerde, kibar evlerinde, şu- ralarda, Buralarda ortak oynuyan. Tar -evvelce de çoktur. Fakat, hüviyetlerini kat'i: yetle tesbit etmek mümkün olma - dığı gibi, bunları araştırmak da, bu satırların muharririne ait bir iş de- ğildir. Bizim vazifemiz, pokerin hileles rinden bahsederek, yapılış tarzları- nı anlatmak, böyle bir âkıbete düş- memeleri için okuyucularımızın nazarı dikkatini celbetmekten iba- rettir. Buğün kumar hiç şüphesiz mede- ni bir ihtiyaç halini almıştır. Poker bilmediğini söyliyen bir adamın Bayri medeni sayıldığı bir asırda yaşıyoruz. Fakat, buna bir de hır- sızlık karıştırmak, çalıp çırpmakla oynamak, ahlâk kaldelerinin üstü- ne tüy dikmekten başka bir şey değildir. Buna rağmen, -esefle gö- rüyor ve söylüyorum ki- gençleri- | Mizi talim ve terbiye ile Mmükellet | partmanda gece ve gündü iylediğim gibi-pek | dır, Sulh Hukuk wıun::u) Y maları ve arttırmaya ;:“f' Nİ nlarla, yüksek STT e adamlar arâ olan İstanbulda bugün -ev*' lediğim gibi- pokerin ml'; bir semt yoktur. Her e" ğ kareleri kurulur, Fakat, ü?';g ? nanılan semtlerden birisi İ? ve Beyoğlu taraflarıdır. &) yoğlu tataftarındaki w:"*"'üw kadın — müesseselerinin, bunların yüzde sekseni bir haneden başka bir şey ralarda, bir kaç kişi "'"6, mar oynasa, ve bu yü d"w hipleri bir kaç para ganyof ne âlâ, buna hiç bir şey ki hakkımız yoktur. rıkı lerde hilenin envaı yapılıf retle bir çok zavallıların pl!:) lınır ki, işte buna isyan kabil değildir. Bu hı%ıkhıneîorde m,.,allf pan adamların kimler evvelce de bahsetmiş, NM adlarını da yazmıştım. rarlamayı lüzumsuz Hem bunların adlarımı Ö sanki ne olacak? B.r fen karşınıza çıl namıyacak, lug.ıtdk misisiz? Hakikt adlariyle bir pokef sında karşınıza çıksalar, Tenmek elbetle sizin içi olur. Fakat bunlar, hiç bir | | hakiki adlarile karşınıza Bugün kendini size: — Mehmet! pirbif Diye tanıtan, €btesi günü; ka yerde: — Manol! Daha başka bir tarafta: — Fransuva! Adile Lur;xnızı çıkar, ' Bu şerirlerin, şu şehir Fh tuzaklarına duşmeızek. kurban gitmemek için, sizil ’“' cağınız yegâne hareket, & renmekten ziyade, gözüni açıp poker oynadığınız bir T tarif ettiğim şekilde hırsızlıklâf '“; pılıp yapılmadığına dikkab olmalıdır. (Devami '(’ Beyoğlu 4 üncü Sulh e | Mahkemesinden: Terekesine el konulan ölü M İ uhdesinde bulunan M'“', | merhatun mahallesinde 5“::,; mer paşa sokak yeni: 131 2i W kârgir evin tamamı açık ""’; ile 20/7/1937 tarihine günü sast 14 de satılacaktır. yf Tamamının kaymeti (| dir. e TAFSİLÂT: Sokak cihetitdl n vin altında dükkân olup medhal olarak kullanılan VE kânlı bulunan zemin kat rilerek burada tahta dö kapı ile zemin çimento döşeli lik ve arkada mutfak ve Mi tan bahçeye girilir. Bahı lumbalı kuyu — vardır. bir kümesi vardır. Merdi tında helâ vardır. g BİRİNCİ — KAT: Ahşap '”LM* divenle çıkılır, bir sofa Ü rd'f önde ve arkada birer odt V' İKİNCİ KAT: Birinci katt olup sofada helâ vardir. ÜÇÜNCÜ KAT: Arkadt dada önde çimentolu taraça V Umum sahası 52,50 metre ” | bardır. Keza ölü Yorgiye Bit ";5 | caddesinde 130/1 mük! nak ralı iki dükkün bunlar PİT T çağı tanda kârgir, aralarında V' çıy' la bir duvar vardır. ÇART t0 ve arkalarında bahçe b iven #” vi mnum mesahası 105 metrt ":;T dir. Tamamının ki ” dır. gsterili İsteklilerin yukarıda ,J“" gün ve saatte Beyoğlu w, çin ©6 7,5 nisbetinde poy 3 tırmak lâzımdır. Salif ::.:; Bra dar müterakim vergiler Ö ge BU ittir. b 2,5 dellâliye le pulu mmnı ait K nlunıu.